Istanbulda tramvaya bin- Altından yapılan yo! Amerikada Kolorado'da bir HABER — Akşam Postası mek bir “sanat,, dır! (“Ah nerede o canım atlı tramvaylar! Ne cereyan ji kesilmesi vardır, ne de durması İ nıhlılı, bunca yıldır. yaptıkları bi uluğun, şehirde, başlıbaşma ? sanat haline gelmiş olduğunu Filmem düşünmüşler midir!? ç, F tez götürücülerden derken, ayın,bir çiğneyişte, adamı, “ük almaksızın öbür dünyaya Tötürebilişi hâdisesinden bahset. ""yorum_ h:;::ıym bu acı ustalığını her Entez götürücülerden biri olan tamvay, ATLI RE hızlıdır. Bu.ARABAYA GÖ, | çarı otomobilleri, ne köşar., Ve bal San vasonlarıylı © Yarış edercesi- Zan üçe kadar çı- h ciyle, lokomotifsiz bir B;.:İd'f" gibi, fakat “orasından ha Mundan müşterileri sarkarak, u._" sıçrıya — yol alrvermekle, Medeniyetin ve yirminci a- Vikliğ'nin bize son cilveleri- Mlermek ister.. Tramvay, işte kel Yandan, bizi, en tez götüren ll'"::kkli veüstü kapalı —acaip lardan biridir. .. * Sit Çe; ni .E'“ı şehrimizde tramvayla 'lu:“!ık yapmak başlıbaşına bir Üç *Üt Bünu öğrenmek lâzım- Tzi Ben kendi başima, en az Ix,'::'n binen adamım. Yerime, kaşi, **n daha tez erişmek; her- ı:.'_"'ü duymadığı haberleri, hâdi- ü Züzeteme her işdaşrmdan dam Çietttirmek zorunda bir a- Ta olduğum halde, bunu pek da Tüyoy, Padıkça yapmıyor, yaya yü ! Koşuyorum... '*le işim olmadığı zamanlar, ha tan :ıkdı © yana bu yana bakına- h* &ma yaya — kaldırımın- — Yüzümeği tercih eden soy- e *kat dediğim gibi, bindikçe Südim, Ve öğrendikçe, bunun, &k h'um.ıdı bir kitap yazıla- k:._d" büyük ve ehemmiyetli Ücadele sistemi olduğuna i- Tandim T * » » Diz 'r'_n'_“lyl binmeğe başladığı- | Beği agiğ'ze bu yolda gidip gel- “ih., det edindiğiniz zamandan tdin, & büsbütün yeni bir huy Ya bi Niz lâzım geliyor, tramva- | İnmek ş Teyij e Ek, spor bakımından, bir dı).lm"h_”ek. kiladan düşmak, * Atletik veya çevik olmaktır. Yamvaym - türlü gösterişleri , Ka (mıza, — bir kaç diğer * Yolendan h:ıkki'::rnd;i N, gerçekten, u- | daracık suyollarından kurtarabil- | miş biletçi mi çıkıyor! Ona bozuk para hazırlamalısı- nız? Ve biletçinin, para bozmak zaruretinde olmadığı, o tekerlekli kutunun tâvanından sarkan bir kâğıtla ikide bir gözünüze çar- par..., Bana öyle geliyor ki, tramvay biletçileri, bugünkünden daha çok | bir yardımla, her zaman yanların da bir çok bozuk para, onluk yir- milik bulundurarak ve — bunlar, kendilerine, bir kaç — durakta bir veya büyük istasyonlarda memur- lart tarafından temin edilerek, kolaylık göstermeli ve yolcuların tabi oldukları kalabalık zahmeti- mi, kederini biraz unutturmalıdır- ... Şöyle bir gezgin görücü gözü ile anlatıyorum: Tramvay yolcu- luğunda — ikinci — alışkanlık — biletçi ile, bilet alma hususunda tafsilâtlı bir bozuk para konuşma | sı yapıldıktan sonra — istasyon- ların herhangi birinden, kutuya atlıyacak olan ikinci bir şahsiyete bilet göstermek ve onu yırttırmak meselesidir. Bu, oldukça eğlenceli bir hâ- disedir. Bazan gece vakitleri, evi- ne her ne sebeple biraz da yorgun dönen yolcuların, hafifçe kestir. dikleri uykularından uyanarak, | biletlerini, yüzükleri arasından, yakalarımın deliğinden, tramvay | penceresinin yırtmacımdan, yele- Sirin kaldırımlarını b'raz da- | Ö Siğnemek, bir yerden bir yere | anlamadan,, atılıvermek- | gayretiyle, ellerim | Ele alıp hemen bir yırtış!.. Derhal | ğinin cebinden çıkarıp yeni gelen adama uzattıklarını görüyorum, Ve bana öyle geliyor ki, onlar, bu biletlerin her neresine baka- caklarsa, pek bakmıyorlar bile... gene uzatış... Arkasmdan, öteki müşteriye: — Biletinizi görebilir miyim? — Biletiniz? — Biletinizi?.. — Canım demin baktılar. — Pek güzel.. Bir de ben göre- yim, — İşte!, — teşekkür ederim.. — Cirrt! / (Yırtar!) Kontrölör denen ikinci tram- vay adamının bu hareketi bazan | öyle dalgın oluyor ve bilet yırtış ©o kadar tabil ve birdüziye hal alı- yor ki, adamacağız, âdeta ne yap- tığam farkında değildir. Geçen gün, kontrölörün biri, benim elimden aldığı bileti he- men yırtıp bana verdikten başka, —kim bilir belki de o gün başın- dan bir felâket secmisti. dalgm- N3 dı:— Başkasnın elinden alıp ha- rap ettiği bileti de gene bana u- zatmağa kalktı.. . » * Tramvayla yolculuk sanatinin bu safhasını da atlattıktan sonra, | artık, “ileri, geri; otur, kalk! Zıp- la, yıkıl!,, Hareketlerinin devamlı sarsıntıları kendini göstermeğe ve bunlara alışıp — sinirlenmemeğe bucalamanız başlar... Tanıdıklardan biri, tramvayla yolculuğu, bir çeşit zelzeleye ben- zetmişti. Geçenlerde, herkesin hissettiği mühim zelzele olurken, en şiddetli sinin geçtiğini — söyledikleri za- man, ben tesadüfen tramvayda idim, Ve zelzeleyi duymadım! Bunun için, bu benzetişi şu yol- da anlatmak lâzımdır: Tramvayla yolculuk, zelzele- den daha zorlu bir sarsıntıdır. ki, orada 59 saniye süren hakiki bir arz kımıltısını bile, dişlerinizin a- ralığına giren bir yemek kırıntısı gibi ya sezer, yahut sezmezsiniz... Vö $1dı Tramvayla gezerken, arada bir “cereyan kesilme,, hâdisesini de bu yolculuğun şartları, bu ince san atin dizileri arasına koymanız i- tramvay yolcularına daha fazla cap eder. İşte size bir büyük vak'a ve yir minci asrın ortasına doğru bir ce- reyan kesilme hâdisesi yüzünden yölcülar içine düşen bir dilek kı- vılermı daha: Pek seyrek tramvaya binişle- rimden birinde, gene böyle bir “cereyan kesilmesi,, oldu. Tram- vay, bir yokuş inerken, lâmbaları kararıp zınk! diye durdu. Vatman, keyifli bir adamdı. omuz silkerek: — Bekliyeceğiz, dedi. — Ne kadar? — Cereyan gelinciye kadar. — Yokuş aşağı gidiyoruz. Bı- raksan, Karaköye kadar kendili- ğimizden gideriz.. Voyvadanın başındaydık, Ke- yifli vatman: — Ordan ötesini ne yapacağız, dedi. Gene beklemek lâzım! İşte burada, yolculardan biri derin bir göğüs geçirerek: — Ah! dedi. Nerede 6 canım atlı tramvaylar! Ne cereyan kesil- mesi vardır; ne durması! Verirsin | atlara kuvveti; çeker götürür... — Amma yokuşu nasıl çıkacak- sım? — O zaman da dört at koşar- sın! Yirminci asrı hemen yarılıya- cağımız bir zamanda, atlı tram- vaylara hasret çektiren- bu elek- trikli “elektrik kesilme,, hâdise- sinden, belki mes'ul olan biletçi ve kontrölör değildir... Bunu, tramvay yolculuğu san- atinin, sadece “aksidan,, (bekle- nilmedik hâdise) faslma kayde- dip geçelim. * s * Tramvaylar, “dolmuştur!,, di- yip “haddi istiabis:,, nin iki misli- ne, bir daha yolcu ilâve etmek is- temeden, bazan, inecek yolcuları da istasyonlara bırakmadan, kelle yetiştirir gibi geçip geçip gidiyor. Her yolcuda, tramvaya yetişe- memek kuruntusu var.. İsis Altın madenile |cadde altın madenile Bütün Avrupa devletlerinde ! | altınm gittikçe azalması dolayı- sıyle son yirmi seneden beri bu kıymetli maden tedavülden kal- | dırılarak yerine kâğıt para kon- muştur ama, halihazırda Ameri- | kada öyle memleketler var ki, yol | larnı bile bolluktan altınla döşü- | yor! İşte Colorado'da Denver şeh- rinin yolları bu suretle döşenmiş- tir. Acaba burada biz Avrupalıla- rin anlamayıp ta Amerikalıların | kavrayabildiği müstesna bir se- bep mi vardır, yoksa bu şekilde hareket etmekle zenginliklerini herkese göstermek ve bununla if- tihar etmek mi istemişlerdir? Fil- hakika keyfiyet o kadar garip gö- züküyor ki, insan kenklikendine bu sualleri sormaktan çekinemi- | yor! receksiniz ki bu hareket çok man- deki şeraitin aynı mevcut olsay- dı onlar gibi hareket etmekte bir dakika tereddüt etmezdik. Der- cettiğimiz fotoğrafta da görülece- ği veçhile mevzuubahsolan yollar tabiatiyle safi altımdan yapılmış değildir. Fakat altın madeni cev- heriyle döşenmiştir. Bu mıntakada işletilmekte ©- lan altın madenleri içinde bazan öyle cevherlere tesadüf edilir. ki | bunlar altın ihtiva etmekle bera- ber son derece serttirler, Toz ha- Hnde getirilerek tasfiye edilmele- ri için yapılacak ameliye elde edi- lecek altın miktarına nazaran da- ha pahalıya mal olmaktadır. Bu ha doğru olur? Bu cevherleri ter- ketmek mi, yoksa bunların şu müs Tramvay nereye gidiyor? Ne için yürüyor? Vagonlar mı az!? Çok mu sefer yapmak zarure- tindedir? Istanbulun ahalis'nin bir mil- yona yakn oluşunda mıdır kaba- hat!? Bunlara tabiatiyle ben cevap veremem... Bütün bunlardan sonra, tram- vaylardan öğrenilebilecek BİR DERS DE BULUNDUĞUNA KA. NİİM! Tramvyayla yolculuk sanatini, şöyle kaba taslak tespit ettikten | sonra, nihayet, milli ticaret mües- Fakat meseleyi izah edince gö- | tıkidir. Ve eğer biz de de Denver' | ( vaziyet karşısında ne yapmak da- | seselerimiz için hakikaten faydalı | olabilecek bir örnekten bahsede- Km, Tramvaylar Beyazıtta, eski İs. tanbul lisesi binası önünden geçer ken, onun karşısmdaki bir elektrik döşenmiş TÜ döşenen yol. tesna sertliklerinden istifade mek çarelerini araştırmak mı? Tabiatiyle ikinci şık tercih edil- miştir. Bugün inşa edilmekte olan nakliye arabalarının adedi gittik- et- | çe artmaktadır. Bunlara her gün daha fazla sür'at ve ağırlık da verilmektedir. Bu itibarla yollar hangi malzeme ile yapılmış olur- larsa olsunlar, üzerlerinden dur- madan dinlenmeden her dakika geçen bu ağır nakil vasıtaları ta- rafından çabuk eskittirilmektedir. Yapılan tecrübeler ispat etmiştir ki, altın ihtiva eden bu sert cev- herle inşa edilen yollar hem en sağlam, hem de sik sık tamirata ihtiyaç göstermemesi itibariyle en kârlı blunmaktadır. Onun için Colorado' da altın madenleri işletenler cevherlerin sertliği üzerinde mahallinde tec- rübe yaparlar, hangilerinden al- t çıkarılacağını ve hangilerinin de yol tefrişi için kullanılacağını tespit ederler. Denver' de tasfiye edilmesinden sarfınazar edilerek yol inşasına tahsis edilmiş olan cevherleri işletmek için büyük bir, şirket teşkil edilmiştir. Bu şirket işe başladığı tarihten itibaren 400 milyon dolar kâr temin etmiştir. Eğer taşfiye edilmemiş bu maden cevherlerinden altm çkarılmak istenilmiş olsaydı elde edilecek altın miktarı ancak bir milyon do- lar kıymetinde olabilecekti. Bu güne kadar yol tefrişi pek çok madenlerden istifade edilmiş tir. Hattâ bazı memleketlerde tah tadan, camdan, kauçuktan ve me- şinden bile yollar yapılmıştır. Fa- kat altından yol döşemek doğru- su insanın çok garibine gidiyor! S. Karsan Biletçi orada “haydi ELEK- TRİIK SERGİSİ!,, diye haykır- yor, | — İşte bu mükemmel bir fikirdir. Bana kalırsa, tramvaylar, milli müesseselerimiz yakininden veya önünden geçerken, hele o civarda durak yaptıkça, onların isimleri de pek âlâ şöylenilebilir. Bu bir anlaşma meselesidir. Hem istasyon adları arasında ne kadar mânasızları, luzumsuz- lart, soluk harcamaktan başka bir işe yaramıyanları var! R Meselâ tramvay yukardan i- nerken Karaköye yakın durunca, biletçiler, “Sumer Bank!,, Adını, daha aşağılarda, “İş Bankası,, ni *“Yerli Mallar Pazarı,, nı, müzele- |ri, “Yeşil Hilâl,, i neye birer birer | Müessesesi önünde durak yaptığı | zaman biletçi, istasyon yeri namı- na ne diye haykırıyor, #-rlenda mısmiz!? Düşünün bakalım! “Beyazıt,, mı diyor? “Vezneciler,, mi? ı *“Tıbbiye,, mi? Hayır.... haykırmasınlar? “Elektrik Sergi- si,, önüne gelince, onun da adını geçirebilir, istedikleri gibi dikkat celbeder, reklâmını yapabilirler. Tramvay durak adlarında mü- kemmel bir islâhat yapılabileceği ni ve bunun, tramvay basamakla« rında, kazalar dolayısıyle alına- cak yehi tertibat kadar mühim ol- duğunu, dolayısıyle hatırlatmak faydasız olmıyacaktır sanırım... Mikmet Münir