n mgd*ğımı 1035 Şenim görüşüm: Kadınlar, memurlar ve : * intizamsız daireler Tnsdıklarım arasında iki ba - Yan vardır. Biri oldukça zengin - dör, Oteki ise, orta halli denecek derecededir. £ Zengin hanımın kocası, 80 - 100 Tiralık apartman tutmuştur. Kar - Yola, büfe, halı, koltuk ve diğer ©V eşyası namına ne almak İâ - Zimsa hiç birini esirgememiştir. <e de bahalı cinsinden her şe - yi llmışur. , uİf'n. gene de, bu bayanın e - “:9 gitseniz, içinize bir kasvet - | A »e OF, aman! Patlıyacak | :'hl oOlursunuz... Sanki, karşıki h"llı dolab kafanıza yıkılacak - T. Sanki, üstünüzdeki etajerden “ı!lnın salkım saçak nebatlar, Bazınıza sarılarak s'zi boğa - Caktır.. l Kısacası zengin bayan, evini temeği becerememiştir. gltki biçare ise, parası, eşya - $' olmadığı halde öyle güzel yap - manıştır ki, evine gitti - B N z vakit, yüreğinizin ferahla - “iğını duyarsınız... ğ Türkçede bir atalar sözü var - '3 “At binenin, kılıç kuşananım ! derle>... " Böyle yerlestirib çeki düzen Vermek işinde, bilgi, zevk, cidden Tol oynar, Bu uzun mukaddemi : Ta, resmi dairelerin hıle:::l:ok:: nıcıı';:'m... Buraları ötedenberi yiğ_t"k' acısı denecek derecede kötü, mantıksız, boğucu bir tarz - mişlerdir, erinden pek çokları gerçi Macldi şerait içindedir. Fa - bazılarmnın binaları, eşyası, de kötü değ'ldir. Ancak, iç- de girince: , — Oh, ne şirin, ne ferah! - de- tek kaç tane bulursunuz? Kııdmlu, şimdi memur ol - m dır, Bunların içlerinde el - 1 te da döşen İçi fena kat hiç İ erkeklerden daha zevkli o « c ;f vardır. Esasen, kadınlar, döşemek işinde, dalma daha n olduklarını göstermişlerdir. çlerinden en güzideleri ayrıl- | ç “unlara resmf daireleri bakım | :ı 'eıiı'“’ hiç de fena olmıyacak. Pi n için de Avruadan mütehas- Betirtecek değ'liz ya... Hatice Süreyya eai önümüzdeki di kongreler Ürk Ofis, Türkiye Ticaret o- ,ı"'" kongresine hazırlanmakta. * Sü yılki umumt köngre mem- hi,:umix iktisadi bakımından mü lar vereceğinden kuru- iyle de diğer senelerden ü“_m"kl! olacaktır. Kongreye _M"qfvl odalarından ikişer Keğ iştirak edecektir. buıw_:'“ Ticaret Müdürlükleri k“nrrel.,i'-. Zaman ticaret odaları lanır v Ti mımtaka mıntaka top- ıiiıir.ıie Şonra umumi kongreye gi ri |.i" "dl ticaret müdürlükle- Sekiğ o:dıldığınden bu sene mm- tır. K 'esi yapılmamış- k Ankarada d::z.rede Sörüşülecek mevzuların yapılacak umumi ume'vvîldq. alınmış olması için Tü.k Di ©öngreden daha evvel is şubeleri tarafından An ü ::u İstanbul, İzmir, Mersin bi el ııt?lu addedilerek o mınta- n daki ticaret Afyon mahsu- lümüzün satışı Inhisarın Yugoslav murahhası şehrimize geldi Afyon satışı üzerine Yugoslav- ya ile Türkiye arasındaki itilâfna- menin uzatılması için Belgrad'da konsışmalarda bulunan uyuşturu - cu maddeler bürosu Yugoslav mu- rahhası Bay Miha'loviç şehrimize dönmüştür. Yugoslav murahhası itilâfna - me hakkında izahat vererek, de - miştir ki: — Biliyorsunuz ki afyon satı - şına dair, Türk'ye ile Yugoslavya | arasında yapılan mukavele 14 ni- san 1932 de Ankarada imza edil- mişti. Bu mukavele, 23 teşriniev- vel 1934 de meriyete girmiştir. İ- tilâfname mucib'nce, iki memle- kette afyon ihracatı inhisar altı- na alınacak ve ihracat için de mil- Ni teşkilât yaplacaktı. İtilâfname bir senelikti. Ayni zamanda afyon satışları hakkın - da, dış memleketlere teklifte bu - lunmak üzere, müşterek bir büro kurulmuştu. Bu büornun merkezi, bild'ğimiz gibi, İstanbuldadı. İş - te bu itilâfname iki hükümet ta - rafından yapılan bazı — tadilâtla uzatılmıştır. Bu maksatla, Bel - grad'da başlıyan müzakereler, i - | ki tarafça gösterilen samimiyetle, az zaman içinde bitmiştir. Eski iti- lâfname mucibince, afyon mer - kez bürosu, yalnız eczahane af - yonu satıyordu, şimdi 'çilen afyon da satacaktır. Itilâfname, bir kânunusaniden it'baren meriyete girmiştir. Yeni | itilâfnafeye göre, ihraç edi'en af - yon bedelinin tahsilinde da bazı değişiklik yapıldı. İtilâf müd - deti *ki yıldır. Ve bu müddet bit- meden altı ay örce, iki hükümet- | ten biri tarafından feshedilmedi- ği takdirde, kendiliğinden iki yıl daha uzatılmış olacaktır. Bu 'ti- lâfname, iki hükümetin afyon si- yasetini yeni ve sağlam esaslara bağlıyor. İki hükümetin millt mahsulü olan afyon satışı mühim bir inki- şafa erecekt'r...,, — Kültür Bakanı izahat veriyor Kültür Bakanı Bay Abidin dün Ankaradan şehrimize gelmiş, öğ- leden sonra ünîvergiuye gitmiş, Rektör Bay Cemille görüşmüştür. Bay Abidin şu beyanatta bulun- muştur: — “İstanbulda 'şlerimi bitir - dikten sonfâ Edirneye gideceğim. Buradan döndükten sonra İzmit, Adapazarı kültür okullarını tef - tiş edeceğim, —Bundan sonra da kültür kurumunun toplandığı di - ğer yerleri göreceğim,. Üniversite bütçesinde yenilik yoktur. Yalnız esk'den düşünül - müş bazı işlerin tamamlanması ü - zerindeyiz, Bu yıl Ankarada ta - rih ve coğrafya fakültesi açıla - caktır. Buraya kimin tayin edi - leceği henüz düşünülmemiştir. Bütün Türkiyede hocasız okul kalmamıştır. Bu sene husust mek - tepler talimatnamesini de yâpaca. ğız. Talebenin saçlarını kestirmek için bir şey düşürmedik. Srhhi va - ziyeti fena olanların saçlarını kes- tirmeleri tabiidir.,, | İ Mahkemede 7 genç Hırsızlıktan suçlu bulunyor Suçlulardan biri i3 yaşında bir kızdır Dün Sultanahmet Bir'nci sulh ceza mahkemesine biri on sekiz | diğeri on üç yaşlarında iki kız kar deş getirilip muhakeme edilmiş- t'r. Büyüğü orta mektep, küçüğü ilk mektep talebesinden bulunan bu iki kız kardeş, Balıkpazarında bakkal İsmailin dükkânından 60 lira parayı çalmaktan suçluydu- lar, Hâkim Bay Reşit, her ikisinin de hüviyet'ni ve sabıkaları olup olmadığını sordu. Sara adındaki küçük kız, abla- sı Lemanı göstererek: — Üç sene evvel bir arkadaşı- mızla Mahmutpaşadan çorap alır ken arkadaşımız cebimize birer paket çorap sokmuş, Bilmiyor- duk, Sonra polis, çorapları üzeri- mizde buldu. Sabıka namiyle bun dan başka b'r şeyimiz yoktur. de- di. Her iki kız da cürümlerini in- kâr ettiler. Mahkeme reisi her iki kızın enuhakeme neticesine kadar ika- metgâha bağlanarak serbest bıra- kılmalarma karar verdi, Maznun yerinde 4 talebe Dün Sultanahmet Birinci ceza mahkemesinde hirsıziktan maz- nun dört lise talebesinin muhake- mesine bakılmıştır, Okunan dava evrakma ve şa- hitlerin anlattıklarına göre Fik- ret, Türhan, Mücahit ve Hayrettin * is'mlerinde olan bu dört genç, hır sızlığı şöyle yapmışlardır. On beş gün evvel Şehzadeba- şında Şule kıratanesinde oturur- larken müşterilerden Fahrettine ait bir paltoyu, Fikret kendi :pal- tosunun arasma sıkıştırarak dışa- rı çıkmış, diğer üç arkadaşı da bunun peşini takiben dışarı çıka- | rak tramvay yolunda birleşmişler ve g'dip çarşıda Abbas, Dursun, ve Hüsnü adında üç ortak elbise- ciye satmşlardır. Dünkü mulake- mede maznunlardan Fikret, şaka yaptığını söylemişse de hâkimin: —Paltoyu satıp parasını yemiş- siniz bu ne biçim şaka? Sualine F kret ve arkadaşları sükütla mü- kabele etmişlerdir. Neticede mu- hakeme, sabıkaları olup o'madı- ğinın sorulması için bu ayın yirmi dördüne bırakılmıştır. ——— Dce VA Heraç! Sabıkalı arzuhalcı Hayri Çar- şıda lokantacı Onn'ğin dükkânı- na giderek haraç isterken polis- ler tarafından yakalanmıştır. Ustura ile,, Gazlı çeşme yolunda berber Halidin çırağı Mehmed, dün ak- şam sarhoş olduğu halde kahveci Hüseyinin üzerine ustura ile hü « cum etmiş ve Hüseyinin elini kes- m'ştir. Mehmed yakalanmıştır. Kavnar su Aksarayda aşçı Alinin dükkâ - nmda bulaşıkçı Makbule, kayna « mış suyu maltıza koyacağı sırada su kabı elinden kurtulub ayakla - rına sular dökülmüş ve ayakları cenaze merasimi Merhum yeni bir esere hazırlanıyordu Bir gün önce öldüğünü yazdı- ğımız tanımmış mus ki bi'genle- | rinden Rauf Yektanın cenazesi dün Beylerbeyindeki evinden kal- | dırılmış Beylerbeyi mezarlığına gömülmüştür. Cenazesinde talebesi, musiki mensupları Konservatuvar Müdü- rü Bay Yusuf Ziya da dahil oldu- ğu halde Konservatuvar hocaları bulunmuş, mezarına çelenkler ko- nulmuştur. Dün, merasimden sonra, ölen bilg'nin çok yakın tanıdıkların- dan biri, muharririmize demiştir ki: “46 günden beri hastaydı. Has talığı tifo idi. Hastalık son gün- lerde başka ihtilâtlar yaptı. Yaşı da ilerlemişti. Rauf Yekta ile değerli bir müdek kik kayboldu. Büyük bir kütüpha- nesi vardır. Kitaba çok para ve- rirdi. Avrupanın, — Amerikanın müsteşr'kleri kendisinden malü - mat isterlerdi. Lavenyak'ın ansik- İopedisinde şark musiki faslını © yazmıştı. İyi Fransızca, Arapça, Farsça bilirdi... İng'lizce de anlardı, Son zamanlarda şark musikisi tarihi üzerine bir eser yazmak konsçrva- tuvar tarafından kendisine teklif | edilm'şti. Ömrü yetmedi.., Ölen bilgin Rauf Yekta, arka- sında karısıyle üç çocuk bırakmış- tır. | AA | Bir hırsız mahküm oldu Geçenlerde İzmirde Hüesyin kâhya isminde — birinin evine Yaşar adl bir sabıkalı ahır duva- rını delerek girmiş ve b'y çok eşya | çalıp kaçarken jandarmalar tara- fından yakalanmıştı. Yaşar dün Asliye ceza mahkemesinde muha- keme edilmiş, beş ay yirmi beş gün hapse ve o kadar da emniyeti umumiye nezareti altnda bulun- durulmağa mahküm edilmiştir. Haa |Bakkallar gaz şirket- lerinden şikâyetçi Bakkallardan halk ş kâyet e - derken bakkallar da gaz şirketle- rinden şikâyet etmektedir. Bak - kallar, bazı kumpayalardan al- dık'arı gazların sulü — çıktığını, gazlara kendilerinin su karıştırma dıklarını söylemetkedirler. Bak - kallar, cemiyetleri vasıtasile alâ - kadar makama şikâyette buluna- caklardır. haşlandığından Haseki hastaha « nesine kaldırılmıştır. E'bise hırsızı Kasımpaşada oturan Ma?am Despinanmn evinden çocuk elbise- sini çalan sabıkalı Şükran yaka- lanmıştır. Tramvayla o'omo"ril! Vatman Se'imin idaresindeki tramvay arabasiyle şoför Mişonun idaresindeki otomob'l çarpışmış » lar ve fakat nüfusça zayiat olma - mıştır, E 3 Te var,Nle yok Köprü çalan hırsız Çalınabilen şeyler ne olabilir? Para, sâat, ev eşyası, dükkân eş- Yaslı.ı Daha, daha.. Nihayet halı, e!bi- seler, şapka, ayakkabı.. Daha başka..... Aklınıza ne ge- liyor?. Ağır mobilye, piyano, oto- mobil cihayet, nihayet tayyare öy le mi? Fakat son zamanlarda Vene. dikte hırsızlık rekoru şaşrlacak derecede kırılmıştır. Venedikte b'r takrm meçhul âdamlar koca bir köprüyü çalmışlardır. Vak'a şöyle cereyan etmiştir; Venediğin kenar mahallelerin « den birinde iki sahili birbir'ne rapteden ve üstünden arabaların geçebileceği tahta bir köprü var. dı. Bir sabah karşıya geçmek üze- rve köprünün başma gelenler, bü- yük bir hayret iç'inde köprünün yerinde yeller estiğini gör nüş'er- dir. Biraz sonra polisler de işin farkma varmış, Bunun üzerine belediye reis', polis komiseri ve fen memurları da gelerek vaziye- ti tetkik etmi »:r ve köprünün beş altı saal evvel yerinden söküldü R günü tesbit etmişlerdir. Köprünün suya yıkılmış olma- sını düşünen belediye reisi hemen bir dalgıç buldurup kanalın d'bi- ne indirmiş, fakat biraz sonra dal gıç çıkarak dipte hiç bişşey bu- lunmadığını söylemiştir. Bunun üzerine zabıta köprünün geceliyin bir takiım meçhul adam-. lar tarafından çalınmış olduğuna kanaat get'rmiş ve bütün merkez- lere bu hırsızlıği haber - vererek köprünün şeklini tarif etmiş — ve böyle bir köprü nakleden bir kim- seye tesadüf ettikleri takdirde derhal tevkif ederek köprüyü ge- ri almaların bi dirm'ş'ir! d ğis ü Iktısat murah- e haslarımız Balkan iktisat toplantısıma iş « tirak edecek mürahhaslarımızım bugün şehrimize gelmeleri bekle- niyor, 4 etğğlür l Kontenjanda küçük karışıklıklar Gümrük ve İnhisarlar bakanlı- ğına son günlerde İstanbul güm- rüklerinde kontenjan işlerinin yan lış tatbik edildiği ve bazı usülsüz- lükler olduğu hakkında bir ihbar yapılmıştır. Bu ihbardan sonra gümrükler bakanlığı derhal bu iş etrafında tahk'kat yaptırmıştır. Bu tahkikat neticesinde İsatnbuls da kontenjan işlerinin daha salim usüller!e görülmesi ıçin bazı terti- bat alınmıştır. Dün bu hususta kendisiyle gö« rüşen bir muharrir'mize İstanbul gümrükleri başmüdürü Bay Seyfi demiştir ki: “ — Gümrükler ba- kanlığınca görülen luzum üzerine İstanbul kontenjan işleri hakkın- da tetkikat yapmak üzere bakan- lık muame'lât müdürü Bay Mus- tafa Nuri buraya gelmişti. Bilhas- sa Japon kontenjanında bazı ka- rışıklıklar- olduğu kaanati mev- cut bulunduğundan tetkikler bu noktadan yapıldı. Neticede böy'e bir karışıklığa ve usulsüzlüğe dair bir şey görülemedi. Yalnız görü« len luzum üzerine kontenjan işle- riyle meşgul olmak üzere yeniden memurlar tavzif edilmiş ve bazı tertibat alınmıştır. Dü M ı N E'MACUNU EMNİYETLE KULLANILA BİLİR. A