“Baş taratı ! incide) 1932 senesinde bir akşam sa: at dokuz buçukta çocuğun dadı - sı bir gençle gezmeğe çıkmıştı. Rodriguer ve Müller adlı iki kişi — Haptmanile birlikte villânın — yakımında durdurdukları ötomer — bilden çıkarak bir kaç gün ev - vel Haptmanın yaptığı merdive . ni çocuğun odasının duvarma da' yadılar. Müller etrafı kollıyordu Hapman yukarı çıktı ve hayret edilecek bir sür'atle çocuğu alıp inmeğe koyuldu. Çocuk kolunda olduğu halde inerken bir tarafı sökülmüş olan çoraplardan biri merdivene takıldı. Ve Haptman” — tutunmak için uğraşmışsa da ka> yıb — altı metre yükseklikten çor cukla beraber yere düştü. Zaval. İr bebek Hauptmanın altında ka> lıb ezilmişti. Bir bacağı — kırlan — Haupt- man ile birlikte yalnız yaralı ol - duğu sanılan çocuk — otomobile götürüldü. Polisin takibi korku ı sundan baş döndürücü bir sürat le koşuldu. b Nihayet kendilerini emin — sandıkları vakit otomobil durdu- — rularak çocuğa bakıldığı zaman ölmüş olduğu görüldü. Haupt - man da ayağından muztaripti. t Rodriguer çocuğun cesedini götürüp yolun kenarında çalıla - ra koydu. Bir demir bastonla — çarçabuk bir çukur kazdı, ölü — bebeği toprak ve çalılarla örte. rek gömdü. Otomobile dönmek için uzaklaşmaktayken çocuğun çamaşırını almak hayırlı olaca * | gğını düşünerek geri döndü. Çu - — kuru açtı ve sonradan fidye is - i temiş olanlara delil diye kulla * nılmıiş çamaşırı — aldıktan sonra — cesedi tekrar örttüğü halde oto — mobile geldi. Yola düzüldüler İ t İ ve Nevark'a gelindi. Yaralıyı e - | min ellere teslimden sonra Rad' riguer ile Müller yola devan ede- — rek çocuk getirilince bunu alıb — Flâdelfiyanın bir köyüne götür - — mek vazifesini alan adamın — Nevyorktaki evine gittiler. ,' Fakat burada üç haydut ara” sında kavga çıktığından reis bağ: | (Baş tarafı | inclde) mMüenturlar anzısın dükkânlara gi — rerek nümune almışlardır. E Bundan başka hilesiz yağ sa- — tanlardan bazıları Balıkpazarım” i* da — bir kaç büyük toptancının — dükkânları ve mağazaları üze * — rindeki husust imalâhanelerde ş iyi yağlarla fena yağları karıştır- : dıklarını haber vermişlerdir. Be- — Tediye bu ihbar üzerine kanuni | takibata geçmiştir. ; Dün karışık yağlar ve bu ima: — İâthaneler etrafında takibat yap- tık. Şu neticeyi aldık: İstanbulda pek fazla miktar - da mahlüt — yağ satılmaktadır. Bu karışık yağlar ise — hariçten gelmeyip İstanbulda yapılmakta- dır. Senelerden beri mahlüt yağ yapan ve bu yüzden binlerce lira kâr temin eden hususi imalâtha- | meler vardır. Trabzon, Urfa, Di- yarıbekir yağları hariçten temiz olarak almır ve bu imalâthane * lerde vejetalin, don ve iç yağlar, #usam ve pamuk yağları ile ka « rıştırılarak ortaya mahlât yağ çr karılır. Mahlüt yağlarınm içinde — Trabzon yağının nisbeti yüzde — M8tir. Yüzde on beşi de sudur. Su FGT OĞS AŞ C — bilhassa donyağında bulunmak- tadır. Hususi imalâthanelerde karıy | - Şehir mahşer gibi lanıp Long İzland'a götürüldü ve bir kurşunla boynundan - vurul - du. Bu işe bir şekil vermek lâzımdı Winklerin aklına çocuk hayatta imiş gibi babasından — para ko' parmak fikri geldi. Lindberg'in temas ettiği ce » miyete mensup iki adam şakiler. le temaslarının neticesini Lind * berge bildiriyorlardı. İşte bu sı - rada, Al Capone çocuğun ölü - münden haberdar olduğu halde kaçıranları tutacak olana 10.000 dolar — vereceğini — söylemiştir. Sonra, beyhude yere araştırma - lar yapıldı. Almanyaya kaçan Müller'in paylaştığı Linbergin elli bin do - larından sonra, yeni şüpheler u yanmağa başladı. Araştırmaları güçleştirmek maksadiyle cinaye- ti kendi işlemiş gibi bulunabile . ceği yeri göstererek şimdiki if - şaatr yapan Burns, polise mek - tub gönderdi. — Yakalanarak üç ay hapisten sonra geçen sene ilk Teşrinde memleket haricine çı - karıldı. Ifadesine göre Hauptman ile bunun dört arkadaşının Ameri kada tevkifi bunun ifşaatınm ner ticesidir. Muhakeme devam ede- cektir. Flemington “Amerika,, 3 (A. A.) — Bayan Lindberg, Haupt * man ile bugün ilke defa karşıla - şacaktır. Dün, yüzlerce halk, adliye da- iresinin dışında ve içinde yığıl * mıştı. Sokakta, ayak satıcıları, fotoğrafiler satıyorlardı. Lokan- ta ve kahveler hıncahınç dolu ol- duklarından, garsonlar — yetişe - mez olmuşlardı. Boş evlerde u - mumi yatakhaneler kurulmuştu. Bu dava, Flemington ka - sabası için bir nimet sayılryor. Flemington, “Amerika,, 3 (A. A.) — Lindberg'in çocuğunu öl- | dürmüş olmakla maznun Haupt- | man davası, 6 erkekle 4 kadın - dan mürekkep üjri heyetinin in- tihabmı mütecakib, talik edilmiş tir. Mahlut olmıyan yağ yok fırma ameliyesi bittikten sonra bu yağlar güzelce dökülmekte i- çine biraz da koku versin diye acımış Trabzon yağı konduktan sonra halis Trabzon yazı diye sa" tılmaktadır. Hele bu yağlar so - ğuk havada donunca halis Trab- zon yağı süsünü vermektedir. Imalâthanelerde stok olarak mahlüt yağ bulundurulmakta, an cak bakallar, lokantacılar tara * fından istenince — hemen yapıl - maktadır. Bu işte mahlüt yağı yapanlar kazandığı gibi bu yağları halis Trabzon yağı diye satan mahalle bakkalları da kâr temin etmekte- dirler. Lokantacılar da ucuza ter min ettikleri için mahlüt yağını bir çok yemeklerde kullanmak - tadırlar. Mezbahadaki iç yağlarının bi- rinci müşterisi toptancı yağcılar” dır. İç yağlarının yüzde yirmisi- nin mumculara gittiği, müteba - kisi ise yağcıların aldıkları anla* şılmıştır. Belediye, İstanbulda bir yağ meselehi olduğunun farkına var- mış bulunuyor. İstanbul halkının | sıhhatini pek yakından alâkadar " eden bu işin kısa — bir zamanda neticelenmesi lâzımdır. HaBer — Fransaileltalya | anlaşamıyacak (Baş tarafı 1 inci sayıfada) Fransız siyaseti, şimdiye ka- dar bir Milletler cemiyeti yarat' mağı ve dünya işlerini o merkez- den tanzim etmeği takib etmişti. Bütün ortanca ve küçük devletle. rin bu çorbada tuzu vardı. İtalya diyarında kurduğu diktatörlüğün bir benzerini bü * tün dünya üzerinde de yaratmak ediyordu. Yani, “Küçük devletin sözü dinlenme sin, biz dört büyük devlet bir a - raya gelerek işleri idare ede - ise, kandi yolunu tercih HEm!,, fikrindeydi. Bir kere düşünülsün: Küçük devletler kimlerdir? Bilhassa kür çük itilâf, Balkan — andlaşması devletleri değil mi? Bunlar, hep İtalyan siyasetine aleyhtardırlar. Bunların dışında ancak İtal - yanın peyki olan Macaristanla Avusturya kalıyor ki, bunlar, İ - talyanın teklifinden kendi men - faatleri iktizası memnundurlar. Ajasısın verdiği telgraflar. va- ziyeti vazih olarak göstermekte” dir: Bilbassa aşağıki telgraf çok manidardır: Paris, 3 (A.A,) matbuatı Bay Laval'in Romayı ziyareti — kararını çoşkunlukla karşılamakta ve buna büyük ü - mitler bağlamaktadır. Ancak “Eko dö Paris,, gaze- tesi bazı ihtiraz koyuyor ve di - yor ki: “Bu seyahat dışarda bir çok - ları tarafından dörtler andlaş - masına avdet suretinde tefsir o * lunacaktır. Halbuki bu andlaş - madan müttefiklerimiz ve şerik- lerimiz şiddetle nefret etmekte - dirler.,, İngilizler, ahvalden memnun durlar. Zira, her ne suretle olur- sa olsun, bir Avrupa zabt ve rap” tı, onları dişardaki menfaatle - rinde serbest bırakacaktır. Dışar- daki tehlikeler daha büyüktür. Londra, 3 (A.A.) — Taymis, Bay Laval ile Bay — Mussoliniyi teşriki mesailerinden dolayı teb: rik etmekte ve İngiliz siyasetinin buna yardım etmiş olmasını da ilâve etmektedir. Gazeteler Bay Mussiliniin gö- rüşlerinde büyük değişikler ola - cağını hylıbngkulı'rla. Gelen telgraflardan Macaris” tan ile Avusturyanın da memnun olduklarını okuyoruz. Zira, bun dan, diğer küçük devletler züm- Budapeşte, 3 (A.A.) — Ma- car Aansjı bildiriyor: Bay Laval'in Romaya seyaha- ti haberi Macar siyasa mehafilin- de büyük bir alâka uyandırmış * tır. Bu mehatil Fransız — İtal * yan yakınlaşmasını hararetle se - lâmlıyorlar. Çünkü bu, Macaris * tanın herkesin bildiği barış mak satlarına tamamiyle uygundur. Laval — Mussolini mülâkatı- nın gizlenmiyen, açıktan açığa bildirilen sebebi ise şudur: Paris, 3 (A.A.) — Havas A jansı bildiriyor: Avusturya istiklâlinin temi * nat altına — alınması hakkında Fransa ile Italyanın yaptığı an - laşma bir protokol şeklini ala * caktır. Ve Fransız - İtalyan çalış: ma beraberliği tedricen genişle-- tilerek, Avrupa kıtasındaki di - ğer devletlere de teşmil oluna - caktır. Bu protoköl iki ay içinde meriyete girecektir. Müstemlekelere gelince, Tu * — Fransız Markâsiz hamallar (Bağ tarafı 1 inci de) taşımaktan menedilmişlerdir. Markasız çalışan bu hamallar işten menedilince vilâyete ve be” lediye iktısat müdürlüğüne birer ederek, bir kısım hamallarla aralarında çı - kan ihtilâf üzerine işten geri bı- rakıldıklarından şikâyet etmiş * lerdir. Belediyece bunların müra" istida ile müracaat caati haklı görülmemiştir. Sebze hâlinde halen marka- lı yetmiş, Meyvehoşta ise marka” h doksan hamal çalışmaktadır. 932 senesinde — belediyeden ve riln bir emirle markasız hamal çalışması kati surette yasak edil- miş olmasına rağmen bir kısım hamallar aralarında teşkilât ya- parak kaçak olarak çalışmışlar” itibaren artık bu kaçak çalışmalara kati bir netice verilmesi kararlaşmış ve hemen takibata geçmişlerdir. Bu arada köprüdeki ve diğer bazı iskelelerdeki bölükler de grup grup birleştrilmiş, bölük teşkilâtı daha muntazam ve da> ha kuvvetli bir hale getirilmiş - tir. Meyvehoştaki hamallar kâh - yası bu hususta dün şunları söy: dır. Bu sene başından lemiştir: — Meyvahoşta hamallar ara- olduğu ve ihtilâf çıktığı haberleri yalandır. Teşki" lât hamalları da — her hangi bir mesele için vilüyete müracaat et- sında döğüş miş değildir. Meyvahoşta ve sebze hâlinde markasız, cüzdansız olarak iş yapanlar senebaşından beri za - bıtaca sıkı bir surette takib edil" mektedir. Son günlerde bunlar - dan da zaten tüccar şikâyet et - miş idi. Arâlarında kâhya"seçe rek iş gören bu hamallar kışın a- zalır, yazın çoğalırlar. Ekseriyet- le yazın — kazandıklarını kışın memleketlerine gidib yerler. Vir lâyete müracaat edenler bunlar - dır. Bu sabah gene kaçak çalışan bir kaç hamal yakalanmıştır. nusta oturan İta'yanların vaziye- tiyle Somalıdaki Fransız imti - yazları hakkında daha bazı tas - rihatta bulunulması icab ediyor. Diğer taraftan, Lavalin bu se" yahatte bir istical gösterdiği göz den kaçmamaktadır. Fransız Hariciye — nazırmın Sar meselesinin halli tarihi olan Kânunusani 13 ten önce, İtalya ile işini bitirmeğe veya ayın 11 indeki Milletler Cemiyeti toplan- tısından evvel bir karar elde et - meğe çalışması dikkati celbet - mektedir. Bu isticale hususi — bir mana verilmektedir. da gidecek ve İngilizlerle de ay ni zemin üzerinde konuşacaktır. Şimdi yeni bir fikir olarak, or- ta Avrüpa meseleleri etrafında bir İngiliz — Fransız — İtalyan uyuşması temin ederek, sonra « dan buna iştirak etmesi için Al * manyaya bir teklifte bulunmak mevzuu bahsolmaktadır. Bu fik- re göre Almanya, buna ya işti - rak eder; yahud dışarda kalma* nın “bütün mesuliyet ve avakibi- ni,, üzerine almak mecburiyetin- dedir... Fakat Fransa ile dost devlet- ler Mussolinin “Dörtler andlaş - masına,, benziyen bu tarzı hoş görmiyeceklerdir. Ve — esasen Fransa da işi bu şekle tabildir ki dökmiyecektir. 49592 Lira- (Baş tarafı 1 incide) saat on birde Salkım Söğüdden geçerken birinci mevki arabanım — gerideki sıralarından birinde bi * letçi bir paket görmüş, almıştır. Tramvayda sıraların gerisinde ayakta duran bir zabıta memuru da biletçinin bir paket bulduğu * nu görmüştür. j Bunun üzerine pakete bakıl - | mış, içinde para bulunduğu gö * rülmüştür. Biletçi parayı depoya götürüp teslim etmesi lâzım gel - diğini söylemişse de zabıta me - muru bulunan paranın merkeze götürülüp verilmesi icap ettiğini bildirmiştir. Tramvaya binen bir — kontrolla polis memuru parayı Eminönü merkezine götürüp tes" lim etmişlerdir. Merkerzde paket açılmış, içinde 5532 lira bulun - duğu görülmüştür. Parayı unutan ise polis mute- metlerinden biridir. Bu zat dairer ye gidince paranın ' bir. kısmımı düşürdüğünü görmüş ve hemen merkezler keyfiyetten haberdar edilmiştir. Bu arada Eminönünü merkezi de haberdar edilince merkeze böy - le bir paranın getirildiği bildiril. miş, paranın mutemede aid oldu" ğu meydana çıkmıştır. İş anlaşıldıktan sonra paralar mutemede verilmiştir. Arnavutlukta (Baştarafı 1 inct de) Londra, 3 (A.A.) — Londrada- ki Arnavutluk mahafili ihtilâl şa- yialarının Arnavutluğun dahilt in- kişafr için Holanda ve İsviçre ban- gerlerinden yapmağa çalıştığı bir milyon İngiliz liralık — istikrazm menine matuf olduğunu bildirmek tedirler. İstikraza karşılık olarak Arna- vutluğun tesis etmek tasavvurun- da olduğu tütün inhisarı karşılık gösterilecektir. Tiran, 3 (A.A.) — Arnavut * Tuktaki karışıklık şayialarının ta: mamen uydurma olduğu burada beyan ediliyor. Tiran, 3 (A.A.) — Arnavut - Tuk matbuat bürosu Kralın sara- yında bombalar patladığına ve Arnavutlukta — ihtilâl hareketi çıktığına dair yabancı kaynak - ların verdikleri — haberleri kati olarak tekzib etmekte, içeri va * ziyetin normal olduğunu ve Kra- Im da yeni yıl dolayısiyle yanın- da prensesler ve maiyeti olduğu halde kendi ismini taşıyan hasta* haneye giderek orada bir kaç sa: at kaldığını yazmaktadır. Bir vapur ikiye bölündü (Baş tarafı 1 nelde) ne sarılırlarken, geminin orkest - rada derhal sıhhi bir imdad mev- kü kurulmuştur. Leksington va- puru batmıştır. 40 kadem derin- liğinde yatmaktadır. Bacaları, su- | yun yüzünde görülüyor. Kaza, General Slok'un vapuru- j nun 1904 Haziranında 1021 yolcu ile beraber battığı noktadan biraz ötede olmuştur. » Çarpışmadan 10 dakika sonra ba- tan Leksington, 1240 tonluk bir gemi idi. Süvari, — kazanın bazı yanlış işaretlerden Hleri geldiğini zannediyor. |