23 Aralık 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

23 Aralık 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eI F SŞT Vergi kaçakçılığı (Baş tarafı | incide) mevzuuna intikal edince, ondan, aklıma gelen bazı suallerin ce - vablarını dinlemek istedim. — Efendim, dedi, devlete borç- larını ödiyemiyen vatandaşları - mızın bir kısmını fakirler teşkil eder. Onlar, olanca hüsnü niyet- | lerine rağmen, vergilerini vak- tinde ödemeğe imkân bulamazlar. Sırası gelince, memurlar bu va- tandaşların dükkânlarına gider- ler, ta sandalyelerine varmcaya kadar haczederler. Bu akibete uğrayanları vergi kaçakçılığı ile ithama hakkımız yoktur. Zaten, vergi kaçakçıları ne böyle namuskâr emeklerle hayat- larını kazanan fakir vatandaşlar, ne de temiz şöhretli namuskâr tüccarlar arasında değildir. Devletten — vergi kaçıranlar, memleketle bütün alâkaları şah- si menfaatlerine munhasır tufey- lilerdir. Ve her bindiği arabanın türküsünü çağıran bu tufeylile rin Türklüğe bağlılıkları da şüp- helidir. Şimdiye kadar meydana çıkan vakalar, buna şüphe bırakmıya - cak kadar kuvvetli birer misal teşkil etmektedir. Bu tufeylilerin hemen hepsi tahsil görmüş, lisan bilir, kurnaz iş adamlarıdır. Bir iki seyahat, bir iki ziyafet, ve bir kaç günlük küçük bir emekle binlerce lira kazanmakta üstatdırlar. Ve bu kadar kolay ele geçir- dikleri servetlerin yüzde bir ka- çını devlete vermekten kaçınacak kadar da haristirler. Dostum sözünün burasında bir an sustu, biraz düşündü, so: a: -& Şimdi; dedi;'çok mühim bir noktaya temlâs mecburiyetini du- yuyorum. Kanun, bir çakmak taşımı kaçıran vatandaşı en kısa zamanda en ağır cezaya çarpı- ' yor. Fakat, kaçırılan şey bir çak- mak taşı yerine bir servet olunca iş değişiyor. Daha doğrusu uzu- yor. Ve mücrimi tecziye için mevcud merasimler o kadar kül- fetli ki, çok defa seneler sürü- yor. Bu müddet de mücrime, işten sıyrılabilmek için bir çok vesile- ler, imkânlar kazandırıyor. Bu gibi vakaların çoğu, tama- miyle adilâne sayılamıyacak şe- killerle neticelenmiştir. " Bu da gösteriyor ki, büyük ka- kaçakçılıkları tecziye eden ka - nun maddeleri tetkik olunmaya, tebdil olunmaya muhtacdır!. Sonra bugün, kaçakçılık hile- leri o kadar çoğalmıştır ki, İstan- bulda, sade bu hilelerin komis - yoncuculuğu ile müreffehen ge- çinen insanlar vardır Hattâ, ica- bında hepsini birer birer göster- meyi taahhüd ederek diyeceğim ki, munhasıran kaçakçılık dala - verelerile meşgul —muazzam ida- rehaneler, yazıhaneler kurulmuş- tur. Ve bütün bu ziyankâr şe - bekeler harıl harıl faaliyettedir - ler. Bugün, bu adamlar, kaçakçılı- gı, meselâ doktorluk gibi asil de- ğgil, fakat doktorluk kadar müs- takil — ve ihtisasa müstenid bir meslek haline getirmişlerdir. Ve meslek salikleri arasında, ihti - saşlarmı gazete sayıfalarile ilân- dan çekinmiyecek kadar cüret gösterenler bile mevcuddur. Hükümete 20,000 lira vergi borcunuz mu var?. Karşmıza, faraza avukat sıfatmı taşıyan bir müfettiş matrudu çıkıyor ve: — 2000 lira verirsen seni bu parayı vermekten kurtarırım, di- yor. Dairelerdeki geniş nüfuz- larmdan, dalaverelere olan hu - dutsuz vukuflarından, amirlerle, memurlarla sıkı hususiyetlerin - den bahsederek sizi ikna ederler. Ve bu suretle, kaçakçı efendi- ler has müşavirlerinin rehberliği ile faaliyete geçerler. Türlü tür- lü dolaplar, türlü türlü dalavere- ler çevirirler. Namuslu memur- ları baştan çıkarmağa yeltenirler. Bazan muvaffak olurlar, fakat bu, ekseriya paranın cazibesine kapılmak gafletini gösteren za - vallı memurun istikbaline mal o- hur. Ve bu suretle işler yolundan, çığırından çıkar!. Hulâsa ben, gösterebileceğim bir çok delillere ve isbat edebile- ceğim bir çok tecrübelere istina- den diyorum ki, bugün vergi ka- çakçılıkları, gümrük kaçakçılık - | larından daha tehlikeli bir hale gelmiştir. O kadar ki, bunların önüne geçmek için kati tedbirler almak zamanı geçmiştir bile. Artık açıkça görülüyor ki vergi gizliyenler için mevcud cezaf hü- kümler kâfi değildir. Ayrılmadan evvel dostumdan, bu tedbirlerin ne şekilde olabile- ceğini öğrenmek istedim. Uzun- ca bir zihin zorlayışından sonra, istediği kâğıdaşu maddeleri yaz- dı: 1 — Vergi kaçırdıkları ilk tah- kikatta sabit olanlar, derhal tev- kif edilmeli ve ihtisas mahkeme- sine verilmelidirler. 2 — Tahakkuk edecek hazine alacağının kaybolmaması için derhal ihtiyatt haciz konulmalı- dır. 3 — Vergiye itiraz üzerine mu- | ameleler en kısa bir zamanda ne- ticelendirilmelidir. 4 — Mükelleflere müsamaha gösteren, malmr kaçırabilmesi veya tehiri icra kararı alabilmesi için zaman kazandıran âmir ve | memurlar derhal azlolunmalıdır- lar. Eğer bu işe lâzım gelen ehem- miyet verilmezse, namuslu vatan- daşlara fena bir misal teşkil eden kaçakçılık, memleket hazinesine her yıl milyonlara mal olabilir!. Dostumun sözlerine bir şey ilâ- vesini lüzumsuz görüyorum. Eğer bu satırları yazmakla kaçakçılık kaununlarının, memleket hazine- sini büyük zararlardan kurtara - cak şekilde tadiline vesile olabi- lirsem, vergi borcunu ödemiş bir vatandaş keyifi duyacağım!. Marsilya suikastı Marsilya, 20 (Hususi) — Mar silya suikastında Yugoslavya kra- İr Aleksandrı ve Fransız hariciye nazırı Bartuyu öldürmek suçun - dan maznun olup Aise hapishane sinde mevkuf bulunan Beneş, No- vak, Malni; hakikt isimleriyle Rayiç, Pospisil, ve Miyo Kraly- in muhakemelerine mart 1935 a- yı içinde bakılması kararlaştı - rılmıştır. Bu hususta yapılmakta olan tahkikat kânunusani nihayetinde bitecek ve hakimler heyeti evrakı bir ay zarfmda yeni baştan tedkik edecektir. Her üç maznunu müdafaa e- decek Aavukatlar seçilmişlerdir. İsimleri: Polaka, Grisonya ve Fransessidir. Avukatlar şimdi - den maznunlarla temas etmekte - dirler. Mahkemede, artık iyileşmiş ©- lup Niste nakahet devresini geçi- Te İA aa a ÇA - HABER — Akşam Postası Sovyet Rusya Yunanistandan tütün , alıyor * Gelen malümata göre Sovyet hükümeti Yunanistandan iki mil. yon kilo tütün almağa karar ver - .miştir. Diğer taraftan Amerika- lrlar da geçen seneler mahsulün - den 300,000 kilo Yunan tütünü almışlardır. Yunan ekim bakanlığı tütün fiatlarınm geçen yıldan yüzde 15 — 30 — nisbetinde yüksek ol- duğunu bildirmistir. Tripartit Türk-Yunan ticaret muahedesindeki bu usul nedir? Türk — Yunan ticaret muahe- desi bu ayın on beşindenberi me- riyet mevkiine girmiş bulunu- yor. Bu muahede, Türk malla - rına tediye usullerini — malların cinsine göre tayin edilmiştir. Mal- lar beş kısma ayrılmıştır. Bun- lJardan bir kısmı trapartit suretile ödenecektir. Bir kısmı bono, kısmen husu- si takasla ve takas teripartitle ö - denecektir. Tripartit şekli şimdiye kadar aktedilen mukavelelerde görül - memiştir. Türk — Yunan mua- hedesi ilk defa bu usulü tesis et- mektedir. Bu usule göre, Yuna- nistanım klering muahedeleriyle bağlı olduğu — memleketlerden bazılarında bloke kalmış matlu- batı, bu memleketlerin bizim Merkez bankamızla ayni suretle bloke kalmış paralariyle karşılaş- tırılarak ihracatçılara ihraç ettik- leri malın bedeli bu paradan ö- denecektir. Bu sistem, muahedenin tatbi- kinde alâkadar olan üçüncü mem leketin bloke kalmış bloke para- ları kurtarmak neticesini verdi - ğinden üç memleket için de fay- dalıdır. Hauptman Lindbergin çocuğunu öldüren adam tanındı Tayyareci Lindbergin çocuğu- nun kaçırılıp öldürülmesinden u- zun zaman sonra Hauptman is- minde biri yakalanmış ve tahki- kat yapılryordu. 'Tahkikat, bu adamın hakika- ten çocuğu kaçıran haydud olup olmadığımı teşhis yolunda idi. “Nevyork Herald — Şikago Tribün,, gazetesinde okunduğu - na göre, Lindbergin kaçırılan ve öldürülen çocuğunun İskoçyalı bakıcısı Mis Gov bu adamı taniı- miş, 1932 senesi martınım birin- ci günü Lindbergin Hopvildeki evinin etrafında bu adamı gör- düğünü söylemiştir. Tehdid mektupları Amerika Reisicumhuru Rozvel- te ve demokrat mebuslardan Mişi- gan mebusu Folkese fehdid mek- tubları gönderildiği yazılryor. Her ikisini de ölümle tehdid manasma gelen bir mektub mebus Flokes tarafından alınmıştır. Flo- kes vaki olan beyanatında bu mektublarda esrarengiz cümleler olduğunu söylüyor. Ve “Reisicumhur Rozvelt'e yardım etmekte devam ederse ba- şıma esrarengiz bir hal geleceği,, yazıldığını bildiriyor. Hükümet şiddetli takibat yap- maktadır. —— ren Ceneral Jorj, katil Gorgiye - fi kılıçla yere düşüren Ceneral Bertlo sahid olarak dinlenecektir. Vilson'a çekılen telgraf “23 Birinci kânun 1934 (Baş tarafı | incide) son zamanda, şunun anlaşılması olmuştur: 1914 - 1918 umumi har- bini hazırlıyan, körükliyen ve hat- tâ çıkaran silâh fabrikatörleri ol- muştur. Bunların içinde, boğuşan iki tarafı birden teçhiz edenleri işitmişsinizdir. Fakat, bu sefer, daha garib ve tüyleri ürpertici bir vesika keşfedilmiştir ki, bunu aşa- ğıya dercediyoruz. Herkes bilir ki, Amerika, harbe ilk önce iştirak etmemişti. Birden- bire bitaraflıktan ayrılmasma se- beb, Lazitanya isimli vapurun bat- ması diye gösteriliyordu. Fakat, şimdi, işin içyüzü anlaşılmıştır: Londra, 18 — Amerika ayan meclisi azalarından — mürekkeb bir komisyon, silâh fabrikalarile beynelmilel silâh ticareti mesele- arasında Yohan Morganm da işi | vardır. ' Bu meşhur silâh tüccarı ile es- — ki Amerika reisicümhuru Vilson arasında teati edilen telgraflar bu tahkikata sebeb olmuştur. Vilson o zaman Amerikanm — Londra sefiri bulunuyordu. Fab- | rikatör Morganın 1917 de Vilso- || na çektiği şu telgraf elde edilmiş- tir: i “Amerika derhal umumi har- | be iştirak etmezse banker Mor - gan evi iflâs edecektir.,, l Eski telgraf şifrelerinden çı- karılan bu telgraf, bütün Ameri- kada derin bir heyecan uyandır- | mıştır. Âyni komisyonun az bir zamanda silâh ticareti işini bü « tün çıplaklığiyle meydana çıka- racağı muhakkak görülüyor. Amerikanın harbe girmiş olma- | sini tetkika başlamıştır. Komis- yonun tetkik ebeceği meseleler Sarda geçen hâdise (Baş tarafı 1 incide) larıma brrakmıyacakları,, tehdidi savrulmaktadır. Bu tehdid resmen yapılmamak- ta, fakat sokaklarda dolaşan nazi gençleri bu gibi bir hale müsa - maha etmiyeceklerini muhtelif münasebetlerle her yana bildir- mişlerdir. Sar hüktmet komisyonu rei- si, hadısenin aslını durmaksızın araştırmakta devam etmektedir. Fransız matbuatı, hâdiseyi fi- | kir ileri sürmeden yazmışlardır. Istifa eden yüzbaşı ne diyor? Sar Beynelmilel lngılız şef'ı Hemsleyiri gene aynmi kuvvete mensub İngiliz yüzbaşısı Costis- in ahalinin hücumuna uğraması dolayısiyle çekilmesi üzerine ken- disiyle bir mülâkat yapılmıştır: İstifa eden İngiliz zabiti de - miştir k: — Sar hükümet komisyonuna karşı olan itimadrmın kayboldu - ğunu anladım ve bunun Sar polis kuvvetinin bitaraf unsurlarına da yayılmasını istemedim. Sar hükümet komisyonu ve bi- taraf polislerin menfaatleri hesa- bmna istifa etmeyi muvafık bul - dum. — Şimdi ne yapacaksmız? — Londraya dönüyorum. Bu hâ disenin derhal unutulacağımnı u - marım. Söyliyecek çok sözüm yej.. Hadise, ben orada iken — vukua geldi. Mesele bundan ibaret.,, Sigorta Ticaret Odası bir te- amül tesbit etti Ticaret mahkemelerinden biri Ticaret odasından bir sigorta ta- amülü sormuştur. Sorulan taamül şudur: Sigorta aypılacak ticari emti- a, sigorta ettirecek kimsenin be- yanına göre mi, yoksa mahallen kıymet takdir edildikten sonra mar yapılır. Oda meclisi, bu sorguya ver- diği cevabta, sigortaların beyanı- na göre sigorta yapıldığının es- kidenberi teessüis etmiş bir taa- mül olduğunu bildirmiştir. ya kraliçesi Mari, Kral Aleksan - drm katilinin suç ortakları aley - hine açılmış olan sorusturmada davacı olarak yer almıştır. Kraliçe, Bay Pol Bonkuru ken- Marsilya 20 (A.A.) — Yugoslav | sıtmayı sı sırf büyük silâhçıların mafaati icabı olmuştur. Seylandaki salgın | (Baş tarafı 1 incide) lerin birisidir. Zaten evveldenberi burada malarya hüküm sürüyor- du. Buradaki malarya hastalığı i- ki üç günde bir gelen bir sıtma ol: mayıb habis nevindendir. Şimdi bu adadaki sıtmanın pek şiddetli bir salgın hale geldiğinden bah- solunduğu zamanda sıtmayı teda" |— vi edecek kadar kinin bulunmadı: |— ğı ve halk arasında kıtlık başgös- | terdiği dahi gelen haberlerden anlaşılıyor. " Sıtma salgın husule getirebilir mi? ! Evet... Sıtma bazı seneler, hele | geçiren sivri sineklerin | i-bololduğu seneler salgın halinde — a . görülür. Ön binlerce, yüz binlerce | * kişi sıtmaya tuütulur... Elde kinin bulunmazsa, hasta- lar tedavi edilemezse malarya ala- bildiğine yürür, gider. Sıtmı teda: | vi edilse bile on beş, yirmi gün ka- dar bir dermansızlık bırakır. İşte | Seylandaki ahalide görülen vazi- | yet sıtma tesiriyle husule gelmiş bir haldir. Ölüm vakalarına gelin- ce; habis malarya bir çok vefiyat! mucib olur. Hastalar şiddetle ve sür'atle tedavi edilmezse, — kendi hallerine bırakılırsa çok defa ö- “lüm bu hastalığın mukadder aki- betidir. Seylan adasmda kininin azlığından bahsedildiği cihetle hastaların lâyikiyle tedavi edile- mediği anlaşılryor. İnsanların elinde kinin, plajmö: | kin, Atelirin gibi sıtmaya karşı gâ“ yet müessir ilâçlar mevcud olduğu halde malaryanın alabildiğine et- rafı sarımsı ve bir çok kimseleri öldürmesi şayanı teessüf bir hal- | dir. Bu hal Seylar adasmda sağ- lık işlerinin pek fena olduğunu göstermektedir. | Kolombo - Serendib adası, 22 Ğ (A.A.) — Gayri resmi rakamlarâ göre, Serendib'de hüküm süretl malarya salgını şimdiye kadar iki bin kişinin ölümünü mucib olmuş” tur. Tevkifler Amlanyada yapılan son tev"- kiflere dair gelen haberler, tevkif . edilenler arasmda küçük çapta — bir takım liderlerin de bulundu “ j ğunu bildirmektedir. Yalnız Berlinde, fırkanım yüz” — den fazla azasr nezaret altıma &* — | Imdığı yazılıyor. Bu haberi ina* — nılabilir bir nazi kaynağımndan aF < mışlardır. 4 Bütün Almanyada tevkif edi- — Tenlerin sayısı 500 ile 700 mıl“_' n B disine vekil tayin etmiştir. da olduğu zannediliyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: