20 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

20 Kasım 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—>İnci teşrin 1934 Dflİulı ıstıİılak piyasa- mıza daha zü ade ilina etmek lazımdır q,&dî buhran devletleri, bazı *hdit 'ıOİlYııiyle. harict ticareti '©ğe sevketmiştir. Bura - yt,. :'hdldıun kaynağını;isabet ı isabetini ve tatbik tar- i.mu ve münakaşa edecek Übq Devletler için beynelmi - h.d. Tete konulan bu tahdidat, ili, lundugumuz şartlar da - q_" v: zem ve hayati bir şekil| Mlllbıklerı bir emri vaki _B: ı’idiwcyi böylece kabul et . in hurıyehndeyıı Bu hâdi- W “tticesi olarak milletler ara- le_ hacmi — siklet ve kıymet 'id larından çok — daralmıştır . .iyq'ı'îlıııı nisbetini Milletler Ce- ü 1sat ve maliye işleri ko- " kiymet bakrmından şöyle Muüntkkedır Yon altın dolar hesabiyle) Tnetlât 1929 da 35.601, 1930 da oe 1931 de 20.818, 1932 de İh » 1933 te 12.485. İkag dcat 1929 da 33.040, gl2495, 1931 de 19.808, | YA 02, 1933 te 11.694. | k;ğ'ı" 1929 da 68.641, 1930 da | ı'hğ. :931 de 39.726, 1932 de * 1933 te 24.179. _:ı? #enesinde ithalât ve ihra- ı&qmel yekünlarını 100 farz - L"*' olursak diğer senelerin 'milel ticaret hacimleri kıy - Yöyle deki düşüklük nisbetini Ür; p etmemiz icap edecek - 1930 1932 | İtbarn Üin lit 1920 da 100, 1930 da 1933 , Vöt de 58,5, 1932 de 39,3, İtacat 1929 da 100, 1930 da 1931 de 57,2, 1932 de 39,0, te 34,4, İy VAsati 1929 da 100, 1930 da ]ha 1831 de 57,9, 1932 de 39,2, %; 35,2, X lüyor ki harict ticaret 1929. “ 1933 nihayetine kadar, yani g “*ne zarfında üçte iki nisbe - qu düşmüştür. Bu düşme nis- İ.,k:îı ve 1933 arasında büyük n ihracat yekünlarında T%"lıhur etmektedir. BN $Ğ 30 9012 015 çe5 S07 çB 9015 7020 9027 T 5o 234 p16 Ttç d“"' Piyasalarda görülen mah- hâdisesi üzerine mil- ';:hlı bi Artan istihsalâtı milli yani k ı..“’ı:'llnrı dökülmektedir. Yca K milli mahsullerin ko - ilş _“'q satılamıyan kısmı da M Stehlik piyasaya arzolun- "'ıq Be undan dolayı iki üç Ti her memlekette dahili : €hemmiyeti fevkalâde _.:;::Plen evvel hemen her Wf sanayi şubelerini ©r kendileri i için daha| &at temin eden ya - '€re itina ve dahili; ederlerdi. Bugün | ı'"llııııının başında & ı'!rılı kalan malı İçin milli müstahsilin 9'*_ kolaylıklar gös - ilt piyasaya fazla | yalnız tütün ve sigara satışı hası - | cesidir. | cüh etmektedir. mal sürmek için bin türlü çareyel baş vurmaktadırlar. Türkiyede de milli mahsulâtı - mızın dahili piyasada sürümü için gayret sarfedilmekte ve lâzım ge - len propağanda — yapılmaktadır. Bu hususta Milli İktısat ve Tasar- ruf Cemiyetiyle matbuatın faaliye- ti memnuniyetle zikrolunabilir. Dahili tütün ve sigara piyasa - sını elinde tutan İnhisarlar idaresi latı olarak son üç sene de devlet hazinesine aşağıdaki paraları ya- tırmıştır. 1930 — 1931 mali — senesinde| 24 milyon Türk lirası, 1931— 1932 Mali senesinde 20,5 milyon Türk lirası, 1932—1933 mali senesinde 18 milyon Türk lirası. Inhisarla ridaresinin tütün şu - besi hasılatındaki bu düşüklük çe—: hirlerde satılan orta ve yüksek ne- vi sigara satışlarınım azalması neti- Bahsettiğimiz - nevileri kullanan halk, ucuz olduğu için, | daha aşağı kalitelere doğru tevec- Inhisarlar idaresi bu hareketi durdurmak ve bu suretle — devlet hazinesine daha mühim yardımda bulunmak için şimdiye kadar hiç tedbir almamıştır. Bugün satış -| ta malın cinsi — kadar ayni malın ambalajının da ehemmiyeti — var- dır. Piyasada satılan sigaralarımızın ambalajı zamanımıza uyacak bir vaziyette değildir. Bu hususu , ya - kından görmek için bütün Avrupa memleketlerinde, hattâ Balkanlar. da satılan sigaraların ambalajla -| rını gözden geçirmek kâfidir . Aradaki fark nisbetsiz olarak aleyhimizdedir. Sigaralarımızın dahilt piyasada| sürümünü temin ve halkı yüksek nevi sigara içmege teşvik için asri| reklâm hususuna da fevkalâde e- hemmiyet vermek lâzımdır. Bu- gün reklâm satışın elzem bir şube- sidir. Sigara satışında — reklâma ve ambalâja daha ziyade ehemmiyet verilirse her halde — hem devlet , hem de müstahsilin bakımından, iyi netice almacaktır. Türk müstehlik içtiği sigara için iyi para vermektedir. Kendisine bu malın daha itinalı bir * şekilde arzedilmesi icap eder. BUĞDAY PİYASAMIZ: Türkiyenin son Üüç senelik buğday istihsalâtı şu suretle he- sap edilmiştir: 1931 de 2.930.000 ton, 1932 de 1.823.000 ton, 1933 te 2.229.000 ton. 1934 mahsulünün iyi şerait do - layısiyle 3 milyon tona vasıl oldu- ğu tahmin edilmektedir. 1934 dünya buğday — mahsulü, bilhassa Amerikadaki fena hava tesirlerinden dolayı, normal sevi- yeden çok aşağıdır. Büyük buğday müstahsili mem- leketlerin senelik normal ihracat. ları 15,5 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Halbuki bahset - tiğimiz hâdisat dolayisiyle 1934 te bu memleketler ancak 9,5 milyon ton ihraç edebileceklerdir. Bütün dünya ihtiyacının karşı- lanması için lâzım gelen 6 milyon! ton geçen senelerden kalan buğ-| | bucuk - milyar HABER — Akşam Postası |Cemiyeti akvama bir rakıp' Yedi düvelin yapamadıgı ışı başaran bir adam: Niyazi B.! Cihan sulhunu temin edecek ! Ismini vermek istemediği büyük bir hükümdarın kızıyle evleniyor. Bu prenses, Nıyazı Beyi deli gibi seviyor Cihan sulhu pek yakınmış... En çok bir iki haftalık işmiş... Hem bu sefer Niyazi Beyin te- mellerini atacağı bu yeni cihan sulhu tâ kıyamete kadar hiç sar- sılmadan devam edecekmiş... Ni- yazi Bey bu sonsuz cihan sulhu için yıllardanberi düşündüğü eş- siz formül ile bütün kâinata par- mak ısırtacakmış!... Niyazi Beyin bu bir iki hafta içinde İstanbulda muazzam bir düğünü olacaktır ki, bu kadar muazzam bir düğünü şim diye kadar tarih henüz kaydetme- miştir. Eski büyük duğunlerden çok bü. yük olan bu düğün İstanbulun | neresinde yapılacak? Henüz onu bilmiyoruz. Çünkü Niyazi Beye| sorduk: — Onu, dedi, şimdilik söyle - mekte mazurum! Siz yalnız İstan- bulde olacağını yazın! Dedi.. — Acaba Yıldız sarayında mı? | Diye sorduk, güldü: — Yıldız sarayı, dedi, ancak ancak davetlilerin yüzde bırını ya alır, ya almaz! Davetlileri sorduk, bütün dün- yadaki hükümdarlarla, hükümdar âilelerinin, başvekillerin, lordla - rın, milyonerlerin bu düğüne ge - leceklerini söyledi ve sonra ilâve etti: — Bunlardan başka dünyadaki| zengin fakir, kadın erkek, bütün insanlar benim düğünüme davet-| lidirler. PDünyada yüzündeki bir hep sine ayrı ayrı davetiye göndermek kabil olamıyacağı için gazetenizin bu yazısını, dünyadaki bütün in - san kardeşlerimin bir davetiye te- lâkki ederek hiç sıkılmadan kol - larını sallıya sallıya düğünümü şe- reflendirmelerini çok rica ederim. Niyazi Bey, şimdiki ismini mey- dana vermek istemediği büyük bir hükümdarın kızı ile evleniyor. Dünyanın en güzel kızlarından olan bu hükümdar kızı tam iki yıldır Niyazi Beyi deli gibi sev- mektedir. Vakıa Niyazi Bey de kendisini seviyorsa da onun aş - kının yanında kızın aşkı Himelâya| dağından daha büyüktür. Niyu.il Bey önce bu kızı pek almak iste - miyor, bir fakir kızla evlenmeği kuruyormuş, fakat, sonradan dü -| şüne düşüne cihanın sonsuz sulhu için bu büyük hükümdarın kızını almıya karar vermiş... Şimdi düğüne davetli olan bu tün dünya hükümdarları ile dünya başvekilleri düğün gecesi hep bir sofrada kızla Niyazi Beyin şerefi - insanın day stoklarından alımacaktır. Bu vaziyet karşısında buğday| fiyatları yarım misli kadar artmış- tır. İyicins Türk buğdayları da| çok iyi fiyatlarla ihraç olunmakta- dır. Son aylarda şimali Avrupaya, bilhassa Almanyaya yapılan buğ- day ihracatımız fevkalâde nrtmıç—l tır, şündüren bir mesele var, dünyanıt oldukça uzak bir yerinden burayı | gelecek olan gelini tayyare ile m | getirsin, Yeni bir Mehdi Resul Niyazi B.! ne kadeh tokuştururlarken Niyazi Bey ayağa kalkacak ve orada ci - han sulhu için yıllardanberi zih - ninde tasarladığı projeyi -parlak bir nutuk şeklinde söyliyecek ve ondan sonra bütün dünya hüküm - darları, başvekilleri boyunlarına sarılıp Rumbada, Rumba!,, oynıyacaklar ve bu oyun bittikten sonra da her- kes birbirleriyle ebedi kardeş ola- caklarmış... Düğün masrafı için Londra, Mı- sır, Paris, Nevyork bankaları şim- diden kendisine üçer yüz bin İngi- liz altını gönderdikleri gibi ayrıca | elli milyon liradan yüz elli milyon| Tiraya kadar da kendisine kredi açmışlardır. Bu muazzam düğün için Hindistandan beş yüz fil yü- kü ipekli kumaş,Sernedipten bir o kadar Hindistan cevizi, Umman denizinden on gemi sadef ve inci, Transival taraflarından elli deve yükü elmas, yakut, zümrüt, İran ve İspany,dın otuz ton zafran geleceği gibi dünyarm her tarafın- daki orkestra ve bandoların — en meşhurları dâ gelip burada — tam kırk bir gün Okmeydanında, Çam- hıca tepesinde, Beyazıtta, — halka konserler vereceklermiş... Fakat, Niyazi Beyi şimdi dü - birbirlerinin| “Rumbada| zırhlı ile mi, şimendifer le mi? Tayyare ile olursa düşer, zırh İr ise gelirse boğulur, şimendiferle gelirse yolda sarsılmaktan her ta rafı hurdahaş bir halde gelir diye korkuyor. Ve onun için telsiz tele- fon, radyo falân gibi bir vasıta ile getirmek istiyor.. Niyazi Bey kırk bir günlük dü: ğünden sonra gelin hanımla uzun bir balâyı seyahatine çıkacak... Fakat diyor, bu seyahati yeryü zünde yapmak herkesin yaptığı bir şeyi tekrarlamaktan başka bir şey değildir.. Ona sebep, Amerikada. ki heyet âlimlerinden biriyle kaç gündür telefonla görüşüyor ve bu balâyı seyahatinin yıldızlarda ya - pılmasını temine uğraşıyormuş.. Hattâ bunun için bizim Fatin Be . ye de baş vurmuşsa da Fatin Bey: — Yıldızlarda şimdi umumi harp var, hele Zühal, Merih, Müş: teri, Kamer gibi yerler tehlikeli harp mıntakası ilân edildikleri i. çin aşağıdan yukarıya hiç bir yol cu kabul etmiyorlar! Demiş... Zavallı “Niyâği Böyin canını sıkan bir mesele de iştee bu- dur. Böyle olmakla beraber ken- disi sonsuz cihan sulhunu kurmak istiyenlerden biri olduğu için bir kere de diyor, bu seyahat mesele- sini Cenevrede müzakereye koy- durup o yol ile işi bir tatlıya bağ- lamak istiyorum. Niyazi Beyin bu muazzam dü - ğün telâşiyle kafası fazla meşgul ve yorgun olduğu için kendisini fazla rahatsız etmedim ve Beya- zıtta Sahaflar çarşısındaki terlik- çi Kadri ustanın dükkânında mü- saadesini rica edip ayrıldım. Ha, az kalsın unutuyordum: Kırk bir günlük düğün günleri için burada üç bin beş yüz kadar oto- mobile lüzum olduğundan bütün şoförlerin bir an önce Niyazi Ba- yi görmeleri rica olunur. Hitlerci Avusturyalılar tarafından Başvekâlet dairesine baskın yapılarak feci şekilde öldürülen Başvekil Dr. Engelbert Dolfusun ha- “fırasını taziz yollu, Avusturyanın her tarafında muhtelif şekilde âbi- deler dikiliyor. Çok kıtsa bir zaman içerisinde bir çok âbidenin dikilrse- si bitli, Bunlar, merasimle açıldı, âdbide, “Dolfusu hatırlatış haçı, Resimdeki haç şeklini gösteyen denilen - âbidedir. Haç, elektrikle her gece aydınlanıyor, Onbeş metre yüksekliğindeki bu haçı aydınlatan ampullerin hepsi birden on allı bin mum kuvvetindedir. Yeri, Braytenştayn tepesidir. şehri - civarında Lints Haç, Bilhassa geceleri tâ uzaktan seçilebilmektedir. Diğer resimdeki âbideye gelince, bu, Tirolde Stubay vadisinde Telfs denilen yerde açılan “Dolfusu hatırlatış çeş- mesi,, dir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: