Cüzamlıların — Mezarlığı Süyük zabıta romanı Nakleden : Vâ - Nü a lli — Fena ar Onları $ 'amış olacaklar... Ben “Avan arasına koymuştum. Oridorda yürüdü. Yavaş ya - Va: 4 h ;nıerdıvonleri çıktı. aV : ğ : ğ An araşı, bütün evin üzeri- Ni ba; #Han sonuna kadar katederdi. 1 taraftak AYdınlanırd *N üzerine bi Bin şeklini r ha hi | pencereleri sayesinde ' pencerelerden biri- esmediyordu. Dam, fe işeri e tsinmiştı. Kiremitlerden ti Ye boğucu bir hararet sızıyor- Ya Dh'fv" boyunca, bir kaç mukav- Vulu ”:’0% l?ıv'ul duruyordu. Ba- lnkn* apağı kopuktu. Bir kaç ta öi u_lıemlp vardı. Bütün bu eş - “in üzerleri bir toz tabakasile he:hvıiı, Köşede antikacıları cel- 'ka bazı eşya vardı. at 'fl?ı'el Hanım, masalardan bi- , 'N önünde durdu. Burâdan, plâ- :'llıhbıı kısmı görünüyordu. Sol ta- a da deniz feneri göze çarpı - Yordu, ım'd?mı'ıyvler. merdivenin karşı- &, duvara dayalı duruyordu. aktile Kadriye ile Nusretin mek- tepte okudukları kitaplar da ora- | aydı. Ço'—'Ukça b'r hazla doldurulmuş e'l"lere de tesadüf olunuyordu. #rde, dörde bükülmüş bir kâğıt Urüyordu. itayet Hanım, bunu eline al - * Üefterlerin birinden kopartıl - _“'“hir kâğıttı. Üzerinde beş K.dYızı vardı. Fakat, hayret: Meazız bunu tanımıyordu. . î“ tatırları okudu; m, Sıhhat haherinizi aldığım - için Sök memnunum. Kış çok fena geç- fakat iste güzel günler geldi. > kabul'ediy İşler, î Allaha ısmarladık, a- Ahmet ..... dul'“l'mın öte tarafı okunmuyor - Bu mektup burada nasıl kaybol- "“._ulıbnirdı? t y"ıyîı Hanım, büyük bir hay - Bilh: alâkayla bu satırları okudu. *$8 şu tarih garibine gitti Bursa, 16 an Ya İşi birdenbire anlıyamadı, Son- | nazarı mı? ©, Yanında, şimdi içinde bu- Ukları senenin rakamı yazi - bi Ütün asabı sarsildı. bi a bundan ancak dört ay ev- kk k Ursadan İstanbula yazılmış- ]'.'l'ind uki, geçen senenin 30 Ey - kağ, ** bu senenin 3 Ağustosuna birdenbire, meç dar babadan başka kimse Üş; İşti. Bu mektubu acaba o u buruşuk kâğıt üzeri- ir kaç satırdan ne abilirdi? Hiç bir mâ- 'ektubun gönderildiği .nı lrl, Tni n ; . “emi yazılı değildi. Tâğmen, müphem bir işa- | a _,_M değildi: Eve giren ve L Güneş, zemin tahta- | on | Bu | Ükn Sayfiye böş kalmıştı. Bura - İ | di? Bu mektuptan o mâna çık - | mıyor mıydı? | Kadıncağız etrafına bakındı. Bu duvarlar arasında nasıl bir facia cereyan etmişti? Tanımadı- gı biri, oraya gelmiş, kendinin diz çöktüğü yerde durmuştu. Birdenbire, bu tavan arasında yalnız bulunmadığı hissine kapıl- | dı. Damdan nüfuz eden sıcaklık | dayanılmaz bir şidetteydi, Kâğıdı aldı ve aşağı indi. | — Dirayet Hanımın akrabasından | Adnan Bey o günün akşamı Ihla- | murköye geldi. Bu zat ell'sini hay- li geçmişti. Kısa boylu, şişman kırmızı yüzlüydü. Ağır yürüyüş- | lüydü. Kendisi bütün ömrünü top- rakla geçirmiş bir — z'raatçiydi. Maddi olmıyan ve derhal menfa- at getirmiyen şeylerden anlamaz- dı, Kadriye ile Nusret, onu ancak beş sene evvel bir kere görmüşler- di. Nuh'la İsmet ise, Adnan Beyi asla tanımamaktaydılar. Ihlamurköyde bir haftadan faz- Ja kalmıyacağını söyledi. Yalnız | Dirayet Hanım bu ikametin azlı- ğından şikâyet etti. Ötekiler, hiç de bu fikirde değildiler. O akşam, saat ondan sonra, köşkteki bütün ışıklar sönmüş bu- lunuyordu. Lâtif Bey, ertesi akşam için da- vetliydi. Di- görüşmek Lâkin sabahın dokuzunda rayet Hanımefendiyle | arzusunu gösterdi. (Devamı var) MÜSABAKAMIZ En güzel âşk mektubu hangi mevzuda olaca En güzel aşk mektubu için açtı ğtmiz müsabaka ve vadettiğimiz mü- kâfat üzerine gazetemize cevaplar zelmiye başladı. Ancak bunlardan bir kısmının yazılışına ve yazanları- na bakarak anlıyoruz ki - müsabaka bizim maksadımızdan aykırı bir takip etmek Meselâ bizce aşk mektubunu yazmıya öze- ı necek olanlar kendilerini derslerine | hat üzeredir. vermeleri lâzım gelen mektepli ço- cuklarımız değildir. Gene meselâ bizim aşk mektubu — müsabakamızın hedefi üstat Ahmet Rasim merhu- mun “Kitabei gam,, ları gibi gönül yazılarıdır. Satırlarında cinsi duy- gular titriyen yazılar değil... Aldığı- mız bir kaç örnek, müsabakamızın bu maksattan uzak temayülleri kam- çıladığını — gösterdiğinden — mükâ- fatlarını olduğu gibi muhafaza et. mekle beraber, yazılacak aşk mektu- bunun memleket sevgisi yanında her sevginin sönük kalacağını anlatacak bir mevzu olmasını daha üstün bu- luyoruz. Böylece müsabakamıza iştirak e- denlerin hududunu genişletmiş olu- yoruz, Eli kalem tutan, bir mek- tep sınıfında bile, bir kadın sevgisi- nin çarpıntısımı duymadan yurt sev- dasını duyan her genç açık açık bu müsabakaya girmek fırsatını bulmuş olaacktır. Müsabaka sonunda e'de edilecek eserde, bütün kıraat kitap- Tarıma girme İiyatkatini kaaznarak yaaşr bir edebiyat mahsulü olacaktır. YA hy.“ Talanan yabancı adam | & Tasma çıkmış değil miy- | çok kıymetli gencin vefatı | için bir kayıptır. maçları Bugün lik maçlarına devam e - diliyor. Kadıköyünde Fenerbah - çe — Vefa günün en mühim maçı- | nı yaparken, Taksimde Galatasa- ray — Süleymaniye, Beşiktaşta da Beşiktaş — Beykoz î caklar. « karşılaşa - | — Bu sene İ'kin en başında giden takımlardan olan Fenerle yaptı - ğı maçlarda birinci kümedeki en tehlikeli rakiplerden biri olduğu - nu ispat etmiş bulunan Vefanın karşılaşması şüphe yok ki merak- la beklenecek bir hâdisedir. Taksimdeki Galatasaray — Sü leymaniye maçı ise, sarıkırmızılı - ların son günlerde biraz sarsılmış bir vaziyette olmalarına mukabil | Süleymaniye takımında, bu sene henüz sahada görmediğimiz yeni o yuncular oynıyacağı söylenmekte- dir. Başta Süleymaniyenin emek - tar müdafii Ruhi olmak üzere şim diye kadar nizami müddetlerinin dolmasını bekliyen bu oyuncular, bu hafta oynamak hakkını kazan- mış bulunmaktadırlar, Onun için sahada yeni bir kad- | ro ile göreceğimiz bu senenin şans sız takımı Süleymaniye, herhalde Galatasarayın karşısında iyi bir o- yun oynamağa muvaffak olmak için bütün gayretile çalışacaktır. Günün neticesi en az heyecan- la beklenmeğe değer maçı, Beşik- | taş — Beykozdur. Eksik bir kadro ile daha geçen hafta Vefa gibi kuvvetli bir raki - bini mağlüp eden Türkiye şampi - | yonu, bu hafta da gene eksik bir kadro ile olsa bile sene başından | beri bir türlü kendini toplryama - | mış olan Beykozu mağlüp etmek- te büyük bir müşkülâta uğramıya- caktır. Yarınki maçlarda Fenerbahçe, : Galatasaray ve Beşiktaşın galebe | çalacaklarını şimdiden tahmin et- mek hakikate yüzde doksan yak - | | laşmış olmak demekt'r. Heyecan noktasından, bu haf - taki lik maçları, futbol meraklıla- | rı için ikinci derecede bir eKemmi | yeti haizdir denebilir. Ö, M. Kıymetli bir sporcu öldü Fenerbahçe klübü tenisçilerin- den Suat Beyin kardeşi tenisçi Danyal Bey bir soğuk algınlığım | müteakip çarşamba günü vefat et- | miştir. Kendisi istikbal için çokı kıymetli bir tenisçi olacaktı. Hali hazırda bile akranları ve büyükle- | | ri arasında temayüz etmişti. Bu spor Merhum Muzaffer için Bundan bir ay evvel vefat eden Beşiktaş klübü genç takımından ve Kabataş lisesi son sınıf talebe- sinden Muzafferin hatırasını an- mak üzere dün Şeref stadında mektebi bulunan Kabataş lisesiyle Feyziâti lisesinin A ve B takımları arasında iki maç yapılmış ve çok| zevkli olmuştur. | Kalabalık birmektepli kütlesi önünde cereyan eden bu maçlar. dan A takımları müsabakası gi- zel bir oyun neticesi Feyziâtinin| üç sınıf lehine, B takımları müsa- bakası da üç bir aleyhine netice- | lenmiştir. ( HABER — kşam Postası — | rakısını içtikten sonra aftosunnu HABER'in Hikâyesi — Kaşı Kırık Memet mastor ol-| muş, aftosunu öldürmüş. — Deme be babalık? Kaşı kırık Memet elinde her Allahın günü kazma, kötü sokak- | ların kötü kaldırımlarını eşeler, | ekmeğini alnımın çamurlu teriyle kazanırdı. Bununla beraber kaşı kırık sev- dalı idi. Kalbinin seslerini kazma- sının seslerine uydurur; mezesiz rakı gibi aftosunun ismini ağzında acı acı yuvarlar, akşama kadar di- dinir durdu. Yalnız doğruyu söylemeli. Kötü kaldırım tamircisi Memet tam mâ- nasıyle âşıktı. Vakıa yüzü de kötü kaldırımlar gibi ço- purdu. Kısacık bir boyu, fıçı gibi bir vücudu vardı. Fakat ne de olsa karı bu be! Sevilir mi? Sevi- lir. İşte kaşı kirık da her akşam aftosunnu suratını kötü kaldırım eşeler gibi kazmâ tırnaklarıyle eşeler kef e- derdi. Karının adı Dilberdi. Bu kötü karıya bu isim yaraşmaz dı ama karı kendisine yakıştırırdı ya sen ona bak, Doğrusu Memet de onu severdi hani. Yarım okkalık yarım olunca: — Anam Dilber diye aftosunun çopur yanaklarını bir öperdi ki... — Hey gidi yüzü çiçek, kendi çiçek, yanına giden olur böcek ka- rı! Vallah senin için şu kötü kal- dırımları sabahtan akşama kadar kazmalıyorum. Aldığım manda gözünü bir iki edebilsem Tokatli- yanda birer tek ısmarlardık. — Haydi ordan sen de. Yuf be! Bizi bu kıyafetle oraya alırlar mı? — Doğru dedin anam, bizde kı- yafet köpeklere ziyafet, Adımlar kötü sokağın kötü kal- dırımlarına vurdu. Tak, tak, tak, &b diyen kazmalar fren yapıp du.du. İşçiler, yerlere tükürdüler. — Paydos... Dağıldılar. — Ulan Al: be.. Çapur Dilberin ne yaptığını duydun mu? —Ne yapmış? — Kör ermeni bozmasıyle pişirmiş. işi Denizde küm —Zaten karı kısmma güven olmaz. Yapar mı yapar? Ama me- telik verme, sanki o da matah mı ki? Ben öyle karıyı tanesi bir yüz- lüğe uskumru balığına değ Adam suratımna bakınca içi dışına cıkıyor. Kaşı kırıkta da mide.. Bü- yük feylesof demiş diyorlar: Gö- nül kimi severse güzel odur. Sev- dalı yüreği bir kuşmuş, güle de konar, çöplüğe de.. Anlaşılan Me- met'in yüreği bülbül değil karga imiş. Karnını doyurmadan, elin düzenbaz karısına eyvallah derse işin sonu böyle olur elbet.. — Öyle deme be, abicim! Kaşı kırık tam sevdalı. — Ulan mastor musun? Nesin? Bir tokatta avurtlarını patlatırım da reiz geçerken yaşa diyemezsin. — Peki, peki sustum. — AAA, — Hişt ulan sussana? — Sustum, sustum. — Düüt, düüüt, düüüt... Düdükler.. Koşuşan ayak sesle- ri., Pat, pat, pat pa.. Pa.. Pa... — Çabük gelin.. İşte burada çevrildi. Kahveden dışarıya kaça- maz. Kaşı kırık enseleniyor. — Ne 0? Deli'gibi bakıyor. Kan damlıyor elindeki bıçaktan. Kan, kan, kan... Bıçağı attı. Kanlı eli- nin tersiyle terliyen alnmı — sildi. Rakrya şarap kattı, kanlr dudak- larına yapıştırıp içti. Gözlerini et- rafta gezdirdi. Gözleri birinin yü- Birin'n Bir- yiyen zünde çengellendi, kaldı. yüzüne bakıyor, bakıyordu. den karnına kaldırım taşı bir köpek gibi bağırdı: — Heyt.. Ulan ne istiyorsunuz benden? Kaşı kırık Memet ben'm. Karımı ben şişledim. Kör ermeni- yi de ben şişledim, Daha ne yorsunuz? Haydi ulan — savulun be? Alimallah!.. Bıçağı kaptı. Elindeki kanlı bıçağı havada savurdu. Kalabalığın üstüne doğ- ru yürüdü. Halk geriledi, geriledi. isti- Polisler geriledi, her şey geriledi. Hayat geriledi, nefesler geriledi, oda duvarları geriledi. Döşemeler geriledi, her şey geriledi her şey bir girdap gibi birden açıldı. ve Birden açılan bu girdap daraldı, daraldı. Ve kaşı kiriık Memet bir- denbire kendini kolları, bacakları sarkık, vücudu acı ve harap bir kukla gibi dar, dapdaracık taş bir höcrede buldu. Bu işin nasıl oldu- ğunu bir türlü anlryamadı. Fahri Demir Ay EBugün İPEK sinemasında Esrar ve Muammalarla dolu, Heye- canlı ve Sson derecede meraklı Şafakta Silâh Sesleri Fransırca sözlü Büyük U. F. A. Süper filmi Saat il de tenzilatlı halk matinesi vardır. Bugün TÜR K sinemasında Herkes gülmekten bayılacaktır. Çünki : HOVARDA BAHRiYELi filmnde komikler şahı : l5 G d eit ROWN ile TAELMA TODD ve JEAN MUR bütün dünyaya neşe saçan bir şaheser yaratmışlardır. Bu muhlteşem kömediyi görenler bütün gailelerini unutacaklardır. İlâveten : Bugün saat 11 de Ben bir pranga aşıkıyım - 2 kısımlık komik tenzilâtlı matine