,m* Onun da bana — on lira borcu x Ne yapsın? iııhuf' içindeydi, eski bir tanıdığın- "':ııı borç aldı. Ardim eden zat, yarım saat sonra : bir lokantada tesadüf edince sor- ü; Y:hıı, Müthiş ihtiyaç içinde oldu- töylüyordun. Halbuki şimdi lo- :_"'ğ'- hem de en pahalı yemekler- | yi İYorsun? daşı şöyle dedi: aksızsın, azizim. Param yökken | & M akılı yemek yiyemiyorum. Şim- MYende param var, şimdi de yiyö- Uîii— Sihhatim fena, 'ne yemek yiye - 'UM,'ne de içebiliyorum. %; hııı me âlâ! Bu akşam bizde ye- Nazırın teftişi E Arihten bir fıkra: 'a 2 nci Napolyon devrin & dahi * Oğluyla beraber memleket li kim İhde seyahat ettiği — sırada Ye çi “Zünu tanıtmadan bir lise- $ ve müdürün kapısını vur Bi M Mğg MÜd irmış: * Midir G iCiriniz! L'ldı işler, müdür başını bile x';.dlh: turun, Lekleyi i s. un, Lekleyin! demiş. l._i:ıî’:;g KD yakki kak, d"'b —nm:;d:ür nihayet başını kal l Ş:_":' kaç yaşmda? < Yirmi, ::.;, hay a lise tahsilini bitir- | —— z | U pirzola Veciz! Bir İspanyol 1 mektöbinde mü - allim talebeye tahrir vazilesi ver- “gdi: — Serbest bir mevzu yazacak « sınız. Veciz ve vazih olacak. Toreador de- nilen iki boğa gü- reşçisinin ölümi- le — neticelenmiş bir boğa güreşini tasvir eden bir ço- cuğun — şu yazısı irinciliği kazan - di: “Bir boğa, iki Toreador. — Bir boğa, bir Torea- dor. Bir boğa!”* Tasrih et! Ufacık tefecik | bir hanım iri yarı kasaba: — İki kişi için yapınız, dedi. Kasap sordu: — Nasıl iki ki- #i? Benim gibi mi, yoksa — sizin gibi mi? istiyor.. Tamirat! Motosikleti aldığı mağazaya gitti, memura: — 'Beni tanıdınız mı? dedi, işte siz. deri 'aldığım motosiklet te kapınm ö- nünde.. B — Memur cevap verdi: — Tanıdım, efendim. Arzunuz.. — Motosikleti satarken allı ay zar- fında kırılan şeyleri değiştirmeyi ta- ahhüt etmiştinizya onun için geldim. — Evet efendim. Müşteri ağzını açarak dişlerini gös- terdi: — Öndeki dört dişimi kırdım, de- Tif nazırlığı yapan Victor | dım etsenize... — Peki amma hanım kocanız ne sever? Oltaya solucan mr — takayım, yoksa midye mi? Tenzilât! Sigorta şirketinde : — Evimi yangına karşı sigorta et. tirmek istiyorum. — Hal hay efendim, buyurunuz, şe- zaitimizi tetkik edin.. — Ümit ederim ki bana tenzilât ya- | pacaksınız. t — Niçin efendim? Kır gezintisinden dönen — Çünkü evim çok rutubetlidir! * yapmak istiyorsu- | a NEk tahetlini 3 “Ahstlini burada ta- DazInı İstiy > 5.,:7"'! iYorsunuz? D ettiği, çe "ı'ı"lne Nasıl mua- * Dğrenimek — ist "f nazırıyıra da.. — Kâtihi n TNim ölmasinr istiyorum. | | — Radyomuzu çalmışlar, öyle mi? — Evet âmma hırsız her halde piş- iyor- | man olacaklır. Çünkü taksitle almış - | tık — Kızım bcııım sesime — tevarüs et- ti! — Kızınıza devrederek kurtuldu - için kim bilir ne kadat mem - İki moda düşkünü hanım arasında — Haberin var mı? Zavallı Selma yeni yaptırdığı bir robu prova ederken kalp sektesinden ölüvermiş.. — Ya, vah zavallı... Robu ne biçimde imiş, biliyor musun? — Beni ,.,, idarehanesi gönderdi, bir hizmetçi istiyormuşsunuz ! — Hayır kızım! Ben kendi işimi kendim görürüm. aile, fotoğraflarının nasıl çıktığını anlamak Kurnazlık! — Ekrem ev- lendiği zaman sen ne hediye gönder- din? — Bir düzine güvercin.. — Güvercin mi? Bu hediye nereden aklına geldi? — Kurnazlığı anlamadın mı? Er- tesi günü güver - cinlerin hepsi gene benim — bahçedeki yerlerine dönmüş- lerdil. Kadınlar — Kadınları an- lamak — istiyen a- dam — evlenmelidir. — :« Ve karısını tetkik — etmeli, de- &il mi? — Hayır! Karı - ! | sının başka kadın- lar hakkında söyle- diklerini tetkik et- meli!.. Sui misal! Romancı.... Bey eserlerinden birini her zaman yediği lokantanın sahibine vermişti. Bir kaç gün sonr asordu: — Evet, — Nasıl buldunuz? — İyi; iyi aâmma bazı açık yerleri — Ne gibi? — Mesclâ şöyle bir yer var: “Para- 51 yoktu, lokantada yemeği yedikten sonra sıvışmaktan başka çare bulama- ç S * Çüti ——— **XS_,L/ Birinci fare — Sivri kuyrukta bu ne kurum böyle! İkinci fare — Evet, lügat kitabını kemirdiği için artık kendini âlim sa - yıyor! Hasta! Altı aydır hasta yatıyormuşsun. Ha- ber alınca hemen ziyaretine geldim. Has talığın demek çok mühim.. — Ezahber değil amma.. Altı ay evvel Kömer rahatsızlanmıştım. Doktor - “ben bir daha muayeneye gelmeden evvel yataktan çıkma” dedi. Onu bekliyorum. Gelmediğine göre demek daha iyileşme — Müdür Bey, zekâm ve kabiliye- — Mükemmeli Ben de böyle bir | tim derecesinde maaş vermenizi istiyo- yer arıyordum! rüm. —Aşıı'ııııae açlıktan ölmeğe karar -) serdiniz! — Karım sabahtan akşama kadar benden para istiyor. — O kadar parayı ne yapıyor? — Bilmem, hiç vermedim ki..; Konferans İçk! sasağı #-—inc> Amerikada “kurul- ” 2an biri konferass — veriyor« du: *“Içki sıhhatin en büyük düşmanıdır. Eğer elimden gelseydi, alkol fıçılarını denize atardım! Dinleyicilerden biri bağırdı: — Yaşa! Bravo! Hatip: Teşekkür ederim, dedi, siz galiba hiç kullanmazımız! O, cevap verdi: — Onun için değil.. zanatım dalgıç. Genç kız — Eğer erkekler evlen « dikten sonra da, nişanlı iken oldukla- rı gibi, nazik kalsalardı, boşanmalar çok azalırdı. ( BN Erkek — Evet amma, iflüslar da © nisbette çoğalırdı! Gene kadınların yaşı Kadınlar yaşlarını söylemek is- temezler! Bu, sadece mizah sayı- falarında yer bulan bir mevzu de- | gildir, tarihte de misali vardır! Fransız Kralı on beşinci Lui za- manında Pariste kadınların “kab- riole,, denilen arabaları bizzat kul lanmaları moda olmuştu. Kadın- ların beceriksizliğini iddia edecek değiliz ama, her nedense, bu mo- da ile beraber kazalar da çoğalı- vermişti. Kral, bunun önüne geç- mek istiyor, fakat kadmlarım ara- ba kullanmasımı açıktan açığa ya- sak etmek de istemiyordu. Kralm nedimlerinden birinin tavsiyesi ü- zerine şu mealde bir emirname çıkarıldı: “Araba kazaları çoğalmakta- — dır. Bunun için ancak otuz yaşını geçmiş kadınların araba kullan- malarma müsaade edilmiştir.,, Ertesi günü Paris sokaklarında araba kullanan kadın kalmamış- tıl