J0 ikinci teşrin 1934 g— aa Süyük Zabıta romanı Kadri ö olduği Tiye, Nusrete, Bunu söylerdi: leği — Niçin içinle dışın bir değil?.. samimiyet- V. bunun böyle olduğuna dair, 'ı Mütecaddit misaller sayardı. k“.',h'ı #üphesiz, aralarında an- dy di MYorlardı. Ayrı ayrı - seciye- | :’.nBırbulınııo manen ve faik oldukları iddiasın- h"d.l’ Ekseriya aralarında ge- “asizlik olurdu. Pa | Yet Hanım, Nuh Beyle ka- , *met Hanıma, dün geçen| Ayı anlattı. Bu hâdise, . onlar de de nahoş bir tesir bırak- | Nuh, az heyecanlanan bir tabi- "'duaıı için, şöyle dedi: Canım efendim, ehemmiyet ı'!ı Yin! Kim bilir ne münase- z bir tesadüftür. Niçin vehme """lk hayatı zehir — etmeli? —:%kı bir hırsızlık olduğuna bir işaret yok, öyleyse kalbi- zi f!'l’lh tutun! Şöyle tasavvur İrsiniz: _i kişi burasını soymak üzere işlerdir. Fakat — aralarında | "Süya tutuşarak birbirlerini ya- N. uşlardır. Sonra da, Haydar lrlım:e kaçmışlardır. ha n takriben böyle olduğu Sonra anlaşıldı. N.:' öğle yemeğini mütcakip, in kan tahlilinin neticesi- " getirdiği havadis şuydu: Aralama hâdisesi, Haydar ba- | .Nnı Kan 1zine rasştladıgı za- * —.— tahmin ettiği gibi, onun içeri lınden pek az evvel vukua “.k"lmıer bahçeyi bir kere daha NL*'I geçirmek müsaadesini is- Verilgi Tabii, bu müsaade kendisine k’ di Nulı Beyle birlikte dolaştı- ÇA ._kil bundan hiç bir netice 21- Nemedi! Komiser, “eve gi- Öj belki dö tesadüfen yara- —knn:! Haydar babanın ayak .“mhuymdu H.h_:“ndüleri zaman, Dirayet K_ TB" iş burada kapanıyor gali- İıx_ _Gnuı ederim ki sizi bir Cü ahatsız etmem! -dedi. « k. bqh güneşin hızı geçin- |__ 'driye, Nusret ve İsmet Ha- ta yatmağa gitti- Cüzamlıların Mezarlığı duyunca kaçmıştır.,, diye — İĞE u | Ok atmak Türklerin çok eski Nakleden : Vâ- Nü ler; sonra da, safa gazinosuna gittiler. Burası, Kalamıştaki Bel- vü gibi bir yerdi. Otomobil, tren, vapur ve kotralarla pek çok kim- seler gelerek ağaçların serin göl- gelerinde, yahut iç salonlarında otururlardı. Genc kadınlar, avdetlerinde Dirayet Hanımı buldular. Jale Ha nım isminde biriyle beraberdi. O da Ihlamurköy civarında oturu- yordu. Kızı Tahire Hanım Kadri- yenin ahbabıydı. bir sene evvel, öğleden sonraki zamanlarmı dai- ma beraber geçirirler; plâjda do- | laşırlardı. Akşam üzeri, briç oy- namak üzere toplanırlardı. Bu o- yunlar, bazan gece yarılarından sonraya kadar sürerdi. İşte o akşam, saat dokuza doğ- | ru, eski âdetlerini tazeliyerek, kü- çük salonda toplandılar. Nuh Bey, Kadriyenin karşısında oturuyor- du, İsmetin de oyun arkadaşı Ta- hireydi. Nusret, kardeşinin yanın- da oturmuştu. Briç onu pek alâka- dar ederdi. Jale Hanımla Dirayet Hanım arasımnda cereyanı muhave- reye arada sırada o da iştirak edi- | yordu. Yaz akşamlarını geçirdikleri bu kücük salon pek az mefruştu. Bir yan kapısı, hem yazıhane, hem de sandık odası vazifesini görür- dü. (Devamı var) bir sporudur. Fakat şimdi bizde bu güzel sporla meşgul olan yok. Buna mukabil başka memleket- lerde kadınlar Üle ok atmakla manada değil! — meşgul oluyorlar. İşte ok atma talimi yapan Amerikalı genç khız... — mecazi birlnç' eLER & in ,iYare Yölcal, z ç 'q,):::ı" 'arı 'nmnyı bıııırleıkeıı harekete gelen pervane- M. *Pey sıkıntı çekerler. Bunun önüne geçmek için 'asına kadar giden portatif bir yol kullanılmağa| HABER — Akşam P 7 Yeni ve büyük ikinci müsabakamız EN GÜZEL AŞK MEKTUBU BUNU KIİM YAZACAK? İşte — müsabakamızın mevzuu. Şurasını hatırlatalım hi aşk denilen hâdise yalnız gençler ve ergenler ara « sında cereyan etmez, yaş- ları olgunlaşmış olanlar arasında da sevişenler ol- duğu gibi birbirlerine âşık karı kocalar da vardır. İşte bu itibarla En GÜ- Zel AŞK MEKTUBU mü- sabakamıza herkes gire - bilecektir. Okuyucularımızdan her istiyen imzası tamamen mahfuz kalmak üzere bi- ze bir aşk mektubu yazıp gönderebilir. Bu mektup- ları mektup - sahiplerinin ayrıca koyacakları müs - tear imza ile dercedece - ğiz. Müsabakaya girenler- den ricamız şudur: Ad - reslerini yazdıktan sonra — ki bunlar bizde mahfuz kalacaktır. — herkes birer müstear imza atmalıdır. Mektupları ayın on be- şinden itibaren neşre baş- lıyacağız. İsimlerini son- radan neşredeceğimiz bir edebi heyet bu mektupla- ren en güzellerinden on tanesini seçecektir. Birinciliği kazanana 25 2 inciliği ” 15 3 ünçülüğü a '7 4 üncülüğü ” 3 Lira nakten veya o nis- bette bir mükâfat verile- cek, onuncuya kadar dere- ce alanlara gazetemizin birer aylık abonesi gön- derilecektir. Çok gezen bilir Sayısız sebepler seyahat etmemize mani oluyor. HABER bunu düşünerek okuyucuları- nı, dünyanın uzak ve garip diyarlarında olan bitenlerden haberdar etmeğe karay vermiş- tir. l Zaman zaman sütunları- mızda meraklı seyahat intiba- lart bulacaksınız. Ankara'nın en' büyük Kıl;ıp. gazete ve Kırtasiye mağazası KELLOA A UD Ü Her lisanda g mecmua ve kitap Her nevikırtasiye esyası ve mektep levazımı Her türlü Fotoğraf KA LA ve amatör işleri makineler Etem Pertev ıtriyatı Kütahya çinileri 1 Hikâyesi Onu hiç tanımıyordum. Yarım sâat süren bir tren seyahati onu bana tanıttı. Ben köşeme büzül- müş romanımı okurken söze baş- ladı: — Affedersiniz Beyefendi, sa- atiniz kaç? Baktım; 30 — 35 yaşlarında vardı. Muntazam giyinmiş, yeni tıraş olmuştu. Yanmda şişkin bir çanta duruyordu. Ağzı da fazla söz söylediği için midir, nedir? Fazla büyüktü, Vaziyetinden söz acmak için bir vesile aradığını anladım. — Maalesef saatim yok. — Hiç esef etmeyiniz beyefen- di. Benim var. Cebinden saatini çıkarıp baktı: baktı: —- Ona on var. Tesadüfen okuduğum raman çok mearklıydı. En heyecanlı yer- lerini okurken böyle bir gevezeye yakalandığımdan dolayı bayağı canım sıkılmıştı. Hiç bir cevap vermeden okumağa devam ettim. Biraz sustu. Sonra gözleriyle oku- | duğum romana baktı: n — “Penbe dudaklı kadının kır- | mızı ağızlığı,, anlaşılan çok me- raklı bir roman, Sizi fazla meşgul ediyor. Öyle mi efendim? — Sükütunuzu ikrar mânasıma almama müsaade ediniz. Zaten waziyetiniz de bunu gösteriyor. Fakat affedersiniz — beyefendi. Kendimi takdim etmeği unuttum. İsmim Cabir Cudi. Avukat Niza- mettin Hüsamettin Beyin yanımnda | on beş seneden beri kâtiplik yapı- yorum. Her ne kadar daha henüz | müstakilen avukatlık yapmıyor - sam da ileride herhalde bu da ola - caktır. Acaba bendeniz kiminle müşerref oluyorum? — Anlıçıluı zatı âliniz çok mütevazi ve jsmini bildirmek iste- miyen bir zatsınız. Hic olmazsa mesleğinizi söyler misiniz? ” —Bunüuda mı gizlemek kararın- dasınız.? O halde ben tahmin ede- yim, “Penbe dudaklı kadının kır- mızı ağızlığı,, romanmı okuduğu- nuza nazaran herhalde bir muhar- rir olsanız gerek, İsminizi de söy- lemek istemediğinize — bakılırsa namı müstearla yazı yazıyorsunuz galiba. Madem ki siz bir muharrir siniz, şüpbe yok ki bir çok roman, hikâye yazmıştırsınız. O halde | dur, aklıma bir şey geldi. Size ba- | şımdan geçen bir macerayır anla- -- - 5 —— Geveze adam ı Bu macera anladığınız gibi bir aşk macerasıdır. Ve her aşk mace- rası gibi heyecanla doludur, Geçen sene yazın Süadiyede o- turuyordum, Süadiye demek aşk yeri, saadet yeri demektir. Der- ken orada mavi gözlü, sarı — saçlı, güzel bir kızla tanıştım. Kız hem çok güzel, hem de zengindi. Cihangirde amcasından kalma bir apartımanı vardı. Fakat ben çok ihtiyatkâr bir a- damım, Öyle kadınlara çabuk ça- buk inanmam, Ne yapayım diye düşündüm, taşmdım. Evlendiğim takdirde apartımanın varidatı iki- mizi de ömrümüzün sonuna kadar rahat rahat geçindirecek bir dere- ledeydi. Fakat dediğim gibi.. Ben ihtiyatkâr bir adamım, Ya beni i- leride aldatırsa? diye uzun uzun düşündüm, Nihayet artistliğe he- ves eden yakışıklı fakat metelik- siz bir arkadaşım vardı. Doğruca onu buldum. Yalvardım, yakar- dım. Nihayet zorla ikna edebil- dim. Arkadaşım sevgilime gide- cek ilânıaşk edecek ve evlenmeğe talip olacaktı. Kadın da beni sev- diğinden tabiatiyle kendisini şid- detle reddedecek ban de her türlü şüpheden kurtulacağım ve kendi- siyle evleneceğim. Fakat maalesef ümidim yanlış çıktı. Arkadaşım bir defa gitti, Er- tesi günü beni görünce: “Affet söyliyemedim. Bir gün daha mü- saade et,, dedi. Müstakbel saade- tim için razı oldum. Hattâ sevgi- limle o gün randevüm vardı, Onu bile ihmal ettim, Sırf kendisini bir az kızdırmak için. Daha ertesi günü yıkuıHı ar- kadaşım bana hiç uğramadı. İki gün sonra sevgilim Yandevüme gelmedi.Üç gün sonra arkadaşımın sevgilimle nişanlandığını, bir haf« ta sonra da evelendiğini duydum. Müthiş hiddetlenmiştim. Nihayet bir gün namussuz arkadaşımı yol- da yakalayabildim. Beni görünce utanmadan elimi sıkarak: *“Nasıl memnun oldun ya? De- diğini yaptım. Karımın seni aldat- masına mani oldum,, demesin mi? İşte muharrir Bey maceram. Herhalde şayanı dikkat bulacak- sınız. Ve yazacaksınız değil mi? — Cevap vermiyorsunuz, fakat zarar yok, Ben sükütun ikrardan geldiğini kabul ediyorum. 'Tren durdu. Cabir Cudi Bey yerinden fırladı: — Affedersiniz size veda etmek mecburiyetindeyim. Maamafih in- |küreksiz ski ile yarış etmektir. tayım, Entresan bulursanız ki ben | şaallah dönüş treninde tekrar bu- ce bu muhakkaktır, bunu roman | luşuruz. halinde neşredersiniz. Murat Selâmi Amerika plâjlarında bu senenin en rağbette olan sporu, bir nevi Yüzü kuyun yatan sporcular ellerini kürek gibi kullanarak skiyi harekete — getirmektedirler. — Rsmimiz böyle bir yarışı gösteriyor.