Ve YA L PC Z 3OÜ RRER GÇ 3 ERFOCAERRREEE (Y SYN N T SUŞ F rânsada M. Bar- tunun yerine M. Lâval getirildi Resimde, Amerikada Şikago şehrinin hayvanat bahçesinden bir köşe görülüyor. Bu bahçede her cins hayvan ya- şadıkları iklim ve muhite göre yerlere konmuşlar, bu yerlerde tamamile serbest bırakılmışlardır. Yalnız seyirciler- le hayvanların bulundukları yerler arasında, her türlü tehlikeye mani olmak için, genişçe hendekler yapılmıştır. Ars- lan, kapları gibi yırtıcı hayvanların bulundukları yerler ise demir parmaklıklarla çevrilmiştir. ESNAF Belediyenin dikkatine Heryerin şeraiti başka başka... Samatyada Tahsildar Hayret- tin mahallesinde — Sulumanastı caddesinde bakkal Mehmet Efet- di 'diyor ki: Gazetenizin esnaf sayıfasında geç kapamak istiyen bakkalların dertlerini okudum. Ben de o dert- le malül bulunuyorum. Fakat beş lediye bunu hiç te nazara almıyor! Biliyorsunuz ki buranın halkı, kimi dibağhaneye — diye buradan tıGuhçoşmqye ve yahut ta di- kmıhıneyu diye — Zeytinburnuna | md'erler ki bu mesafelerin her bi- ri'birer buçuk ikişer, saattir. Fabrikaların geç vakte kadar | açık kaldığı malüm, Bu amele ne | zaman 'işinden çıkıp gelerek - alış | veriş;eder? İşte çekmecemdeki a- lıı—veriç_pıruı. bir lirayı geçmez! Bununhepsitticaret olsa dükkân kirasiyle evimin kira ve gıdasma kâfi gelmez. Bu ahz ve ita ile ne yiyeyim ve hükümete nasıl vergi vereyim? Dükkânrma bir elektrik yaptırmaktan bile âcizim. Fakat geç vakte kadar açık bulunurken böyle'değildim. Elbet, birgün işler düzelir.. Şehzade başmda ekmekçi İlha- mi'Efendi söylüyor: “Ben burada fırınlardan ekmek alırım ve bir kuruş kârla satarım. Günde ancak 70 — 80 ekmek sü - rebiliyorum, Demek günde yetmiş seksen kuruş kazanabiliyorum. Bu ptra kâfi kazanç olsa orta halli bir aileyi geçindirmeğe kâfidir. Fakat düşününüz ki: Bu paranın içinden vergi, dükkân kirası, kâğıt Kazası, var. Kalanı da bize... Belki bir gün işler düzelir, ü - midile çalışıyoruz. Elbet bu kesat “lış veriş devam edecek değil ya..| niyet nedir? Mutlaka yukarıdan | terakki etsek... üçük sanatlar ka- ş,mmu ve Türk işçisi Topkıpıdı bir abrikada bir se müddetle sacar bir usta> | saşının — yanım- Ja çalışarak san | Jik san'atlar ka iunu — üzerine, Macar ustabaşı - centel EYGi-diİyı yerinden — çı- kardılar, Ben, altı ay bu işi yalnız başrma ustabaşı olarak idare tim, ı Bu sırada, Macar, başka bir | semtte bir fabrika açtı. Musevi olan bizim patron bundan ürkerek | Macarla anlaşmış olmalı ki, kendi sini yama aldı ve ikinci fabrika lıpuıd Macar ustabaşı kaçak o- | larak eski yerinde çalışıyor ve ben açıkta birakıldım. Küçük san'atlar kanunu, Türk işçiyi açıkta brrakmamak için çı- karılmamış mı idi? et- Fehmi Işkembeci dükkânlarında.. Muharrem Zeki Bey isminde ve ömrü namuskürane çalışmakla geçen bir zat bir macerasını anla- tıyor: Kırk yılda bir kere — sinemaya gitmiş, Filmi seyrettikten sonra acıkmış, Beyoğlunda bir işkembe- ci dükkânına girmiş. — Kalabalık- ta, kendisine bir yer bulmuşlar. Oturmuş ve peçeta istemiş. — İşkembecilerde peçete kulla- tulmaz! demişler, Fakat, © esnada, bir hanımın üzerine kaşık düşmüş.. — Elbisesi kirlenmiş. Muharrem Zeyi Bey soruyor: Mutlaka — belediyenin men ve yahut emretmesini mi beklemek lâzrm? İşkembesiler, lüzumlu olan peçeteyi kendilerinden akıl ede « mezler mi? Hem, bizdeki bu zih- 3t öğrendim. Kü ı VE IŞÇI l Arabaların gürültüsü Sabahleyin uyuyanları rahatsız ediyor Belediyece, pek güzel olarak, | her çeşit esnafın çalışma saatleri- | ne bir sınır konuldu da, niçin gü- | rültücülerin — elebaşısı olan yük arabacıları düşünülmedi? Bunlar otomobil — değillerdir ki türlü se- beplerle gece yarılarına kadar yol- cu taşrmak zaruretinde bulunsun- lar! Böylece başıboş brrakılan yük arabaları hiç bir zaman kaygusu- na bağlı olmaksızın durup din - lenmeden gece yarılarına kadar, sabahları da karanlıkta saat 4 ten başlıyarak, benim gibi. evleri bunların başlıca geçitlerinde olan- Tara rahat ve huzur yüzü göstermi- yorlar. Şehir gürültüsünün en başında gelen yük arabalarının çalışmala- rına da bir başlangıç ve bitim saa- ti (Meselâ: Sa. 6-21) gösterile- rek bu saatlerden evel ve — sonra çalışmaları yasak edilemez mi? H. HABER: Biz, bu teklifi, kendi hesabımıza doğru — bulmuyoruz. Arabalar, ekseriya, — sabahleyin, taze mal getirmeğe giderler, Gece çalışırlar. Bunların tekerleklerini 'de lâstik yaptırmak doğru olamaz. En iyi tedbir, evelce de yazdığı - mız gibi, sokakları tamir ederek ' Her pıvç; kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı ASLANLI HÜKÜMDAR İSÜLEYMANIN OĞLU İ X Tefrika No. 60 O, kralına karşı şüpheli bir hal- de ö'mek istemiyordu. Kaçmasın diye iki ayağımı elli santim uzunluğunda bir zincirle, ellerini de arkadan bağlamışlardı. Vandu yanmdaki nöbetçilere: — Artık ayaklarımdaki zinciri ve elimi çözün.. dedi. — Niçin?.. . — Her dakika aslanlı adamın karşımıza çıkması ihtimali vardır. Siz kolaylıkla kaçabilir ve yahut mukabelede bulunabilirsiniz. Fa - kat ben ne yaparm. Nöbetçiler cevap vermiyorlar - dı. Çünkü onlara, kasabadan ay- rılmazdan evvel, hiç bir zaman ve hiç bir şekilde zincirlerin çözülme mesi emri verilmişti. Kral Manza fikrini açıkça söy - Temişti. Aslanlr adam bulunsa da —bu- hımmasa da artık Vandu ölüme mahkümdu. Varsm bir aslanım pençoıındo can versindi. Vandu, nöbetçilerin sözüne e - hemmiyet vermediklerini görünce asrarı İüzumsuz buldu. Önüne bakarak ve bacaklarını sürüyerek yürümesine devam etti. Geniş bir meydanlıktan sonra yeniden sık bir ormana girmişler- di, Biraz daha ileride, Şaram ça - yının vücude getirdiği büyük göl- de yüzen vahşi ördekler üç vahşi- nin geçişlerinden ürktüler ve bir | siyah bulut halinde gölden hava- landılar. Ordeklerîıı_ kanat seslerile, acr bağrışlarr birbirine karışıyordu, | ı i n iYazan: İ Rıza İ Şekip Vın:lu başını kaldırarak ” lara karışacak kadar yü cım dalları arasında göz Aldanmamıştı. Bu bir maymundu. Bir daldan bir dala, pe ta ata sıçrayarak gözden du. Günlerden beri devami uykusuzluğun tesiriyle V& da bir halsizlik gelmişti. ölümünü, öteki de elden k! mayı düşünüyordu. — Azıcık uyumaya izin misiniz?.. — Pek âlâ., *| gözlerini kapadı. Ormanın derinliklerinden gelen garip bir bağırışla kı hiç bir bağırış işiln lan nöbetçi bile yerinden : — Ne bu? Diye sordu.. İkinci di: —Bilmiyorum. Daha bi! Bir gölgenin yapraklar içif rıştığını sezer gibi olmuştu. Zaten konuşmuyorlardı. * Vandu sirtını ağaca di af Daha tamamiyle dalmö, geldi, Bu şekilde, şimdiyt j Daha evvel uykuya yatff' fa böyle bir ses işitiyorum: — Acaba bir hayvan mı? Vandu hayvanların ürkmesini | * — Zannederim. Fakat, hiç te hayıra yormamıştı. kendine, hayvanların bu bağrışı | ormanda izlerini kolaylıkla mey - dana çıkaracaktı, Vandu, bir müddet için Jıhı fazla ilerlemeyi doğru bulmadı ve: ! Kendi | bir bağırış.. Aynı sesin ikinci bir def! lip işitilmiyeceğini anlam: ıuıhılır. (D: ZAYI — İstanbul den 1330 senesinde )'eı!ıııt'j ! — Azıcık burada bekliyelim. | tan aldığım tasdiknameyi # Yolumuza ördekler sakinleştikten | tim. Yenisini alacağımdan sonra devam ederiz, dedi. Nöbetçiler, Vandunun bu tekli- fini kabul ettiler ve aralarında, o- turmasına göz yumdular, Büyük bir ağacın gövdesi di- binde oturuyorlardı. Üçü de yo- rulmuştu. Bu sebeple nöbetçiler- den biri, hemen kıvrılıvermişti bile... Aradan on dakika kadar ya geçmiş ya geçmemişti, Altında o- turdukları büyük ağacın yaprak- larının birbirine karışmasından - mütevellit bir ses işittiler. gürültünün böylelikle önüne geç- | mektir. İş arıyorum Orta tahsili görmüş on beş yaşmda bir gencim. Tüccar komisyoncu ya - ninda tensip edilecek ücretle çalışma- ğa razıyım. Kadirgâ: Cömertler sokak numara: 55 M. Sabahattin.. ea e yerAAAa aA Ka e b AAA Lan eee ee büdar T D KY aETAAcEAN YErE talimat bekleriz. Kendiliğimizden nin hükmü olmadığı ilân © Mes'ut ea Emrazı dahiliye ve Hıfzıssıhhat mü! Doktor Muallimi Avrupadan dönmüştür. *” tımanında kabul ediyor. C#f si, Pazartesi, Perşembe leden sonra.. (38 MUSİKİ MERAKLILAF MÜJDE Izmirzden avdet eden kıyt” muganniye Hamiyet H. , j Eski LONDRA Yeni Lokanta ve birahanesinin iştirâk etmiştir. P bi Şekip Habi p rını Ayasofya, Yerebatan "., No. 43 Hacı Süleyman Efent Telefott 4