a Güreşçilerimiz, dördü tuşla olmak üzere, Üçüncü Balkan güreş şampiyonala- Tıma dün akşam Fransız Tiyatrosunda Öj başlandı ve bu müsabakalarda da, daha ( evvelki senelerde olduğu gibi, güreşçi- lerimiz kıymetli bir - varlık gh'...,:._ hiç birisi mağlüp olmadılar. Takımımız gü gençlerden — mürek- 56 Hüseyin, 61 Yaşar, 68 Saim, 72 Hüseyin, 79 Nuri, 87 Mustafa, ( ağır Çoban Mehmet, Takdim merasimiüden — sonra ğ takım kaptanları bayrakları yan - İğ yana getirerek — andiçtiler sonra hep bir arada resim — çıkartıldı. Amk-':" Müsabakalara gelmişti. B"_"l"ci maç 56 kilo M ııı (Bulgar) ile Sneberger lıık:o? av) — karşılaştılar. Orta h:" Sadullah Beydi. Y. atak oynuyordu 6 dakikada _“İolll' bir kafa kolla galip gel- n ._lklı_ı:l maç 56 kilo Hüseyin (Türk) ile Biris (Yu- nan) karşılaştılar. Orta — hakemi Yugoslavdı Yunan — atak gorünü- Yordu. Fakat Hüseyin biraz son- ;ı faikiyeti ele aldı. Yunanlı yere Bir iki müşkül vaziyet ati sonra ayağa kalkmıya Mmuvaffak oldu. Sonra Hü 'sak olduğu için mücadele zevk. İi oluyordu Tekrar âyakta gü ü güreşme — başladı. m__""""'""_'deiu ittifakiyle galip ilân edildi. maç SI kil Yaşar (Türk) Toth (y:.o_ & laştılar. - Orta Kiye e " sert va ataktı. Minder kenarı hamleler sıklaştığı için halk heyecana düşü; l şüyordu. :—lr bir tehlike atlatarak yc:e fl!fu. fakat kalktı. İlk on dakika t Üğ â çıkildilYışır yere yat- e© — geçecekti. Yugotlav üstte bir — fevkalâdelik gösteremiyordu, Devre — bitti ve yaşar üstte Büreşmiye başladı. Bu sefer dıh;_.h ketli bir güreş gördük. sat — Yaşaracul ve bıııpa_ Z görünüyordu. Bu da bit- ti. Son dört dakika, Tadı ve maç bitti, galip sayıldı, DİM'İII(CYII maç G1 kilo unan) il i (l.uleıl') wh'oî:'::;[: mi Türktü. “Yumanlı daha 43 Üüne S öi '.;;:ly.dı bir kafa kolla Bulgarı Beşinci maç 66 kilo Pangofulos (Yunan) ile De Li> €a (Yugoslav) karşılaştılar. Orta ::ılıi 'Türktü. Yugoslav güreşçi atak başladı. Yunan büyük tehlike atlattı. Y 'a naza - ';:_ rakibi — dehşetli çevikti. Bo- , S oyun yapıyordu. Y bir tehlike daha — atlat Hat tuş bile oluyordu. Devre bitti. Ti iln.'h“ ayakta başlandı. — Şimdi na Yaşar ittifakla Züretçi de sık sık minder dışr h ç lardı. Yugoslav bir hay- “::.ı'w_ i. Nihayet maç bitti. lühıu:'ı:lu ça ağı : ip geldi. On dakika Altınecı m aç 686 kilo Saim (Türk) ile Gayfanof yedi İlk on dakika bitti.| ayakta bap | atlattı, Hatta | güreşte de kemi Yunanlıydı. Bulgar deli gibi güreşiyordu. Herkes şaşırdı. Ve gülmiye | başladı, Fakat daha ilk saniyede rakibinden bir tokat yiyen Saim bir kaf; kolla Bulgarı 1 dadika, 4 saniyede yendi ve çok alkışlan- dı. Yedinci maç 72 kilo Kaef (Bulgar) ile Laharya (Yunan) karşılaştılar. Bulgar illk saniyelerde bir tüş tehlikesini güç atlattı. Fakat Yunan 2 dakika, 45 saniyede bu tuşu yapmakta fazla gecikmedi. Burada garip bir va- Pziyet oldu. Bulgar güresçi çok kızmıştı. Elini sıkmak istiyen Yu- nanlıyı iki kore itti. Sporculuğa pek uyguh olmıyan bir hal... Ni- hayet kafile reisinin ihtarı üzeri- ne Yunanlının elini sıktı. — Fakat göne kızgındı ve kendi — kendine söylenivordu. Sekizinci mac 72 kilo Hüseyin (Türk) ile Sarini (Yu- goslav) tutuştular. Orta hakemi 'İ:ürk!ü. İki genç te kavi ve birbi- rine denk görünüyorlardı. Yugot- lav Hüseyinin ataklarını daha çok k:ıfuiyle karşıladığı icin Hüseyi- nin kaşı yarılmıştı. Maç durdu- ruldu. Ve Hüseyin tedavi edildi. Güreş tekrar başladı. Bir kaç sa- n.iye sonra yara tekrar açıldığı i- çin maç durdu. Hüseyinin başı bu sefer daha sıkı sarıldı. Maça tek- rar başlandı. Yugoslav bir aralık minder dı- şında tuş oldu. Birinci devre bit ti. İkinci devre gene ayakta baş- ladı. Hüseyin bu sefer faikiyeti ele aldır ve 11,20 saniyede çift ku- le ile rakibini yendi, çok alkış - landı. Dokuzuncu maç 79 kilo Nuri (Türk) ile Janes (Yugos- | lav) karşılaştılar.. Orta hakemi Türktü. Güreşçilerin ikisi de çe- tindi, Çarpışma çok hararetli ve sıkıydı. Devre bitti. Hakemler beraberlik verdiler. İkinci devre de kur'a ile Yugoslay yere yattı. Yugoslav çok kuvvetli idi, İyi mu- kavemet ediyordu. Üç dakika bit- ti ve Nuri yerde güreşmiye baş- Tadı. Nuri tam beş defa kalkmıya muvaffak oldu. Son dört dakika ayakta başladı ve Nurinin hamle- leriyle bitti. Nuri ittifakla hük - men galip sayıldı. ONUNCU MAÇ 79 KİLO Zamos (Yunan) ile Konstanti- v ASSS A | Dün geceki güreşlerde bayrak merasimi Bulgar | (Bulgar) karşılaştılar. Orta ha - | noff (Bulgar) karşılaştılar. Orta azandılar ü hakemi türktü. Bulgar — kuvvet- liydi. Fakat oyun bilmiyordu. Bir tuş tehlikesi geçirdi. Fakat | tanımıyorum ki.. HABER'in hikâyesi “Dünyanın en güzel şehri İstan- buldur...,, Biz, bunu böyle zanne- deriz... Kuzguna yavrusu'güzel gelir- miş, Hattâ, bir de hikâye vardir: Kuzgun, mektepta bulunan ço- cuğuna yemek götürüyormuş. Baş ka bir kuzguna rastlamış: — Aman, hemşire! -demiş... Senden bir ricam var.. Hazır sen de mektebe gidiyor, çocuğuna yem götürüyorsun; bari ben ora- ya kadar yorulmıyayım... İşim de var... Onun için, benim minimini- min gıdasını da götürüver... — Pek âlâ ama mahtum beyi — İlâhi... Merak ettiğin bu mu?... Hiç üzülme; müşkülâta uğ- ramazsın... Mektebe gidince, etra- fına bakın! Hangi çocuk en güzel- se, işte o, benim yavrumdur. Ken- disine bu yiyecekleri verirsen.. — Demek ki bunlar, en güzel çocuğa verilecek? — Evet.. İkinci kuzgun, mektebe gidin - ce, bakmış bakmış; kendi yavrusu | nu en güzel bulmuş; birinci kuz- gunun gönderdiği yiyecekleri ona vermiş... İşte, bizimki de, aşağı | yukarı Yunanlı güreşçi — şimdiye kadar gördüğümüz Yunan güreşçileri - nin en ustasıydı. Güzel ve hesap» | lt güreşiyordu. Birinci devre bit- ti. Tekrar ayakta başlandı. Yu - nanlı hakimdi. Fakat Bulgar da kibar ve temkinli idi. En — müp kül vaziyette bile, halk kendisini alkışlayınca eliyle bu selâma- te- şekkür ediyordu. Yunanlı güreşçi hükmen ve ittifakla galip sayıldı. lâp olmasına rağmen — halk tara- fından çok alkışlandı. ON BİRİNCİ MAÇ Yorgiyef (Bulgar) ile Pircher (Yugoslav) karşılaştılar. Orta ha- kemi Türktü. - Birinci devre mü « savi bitti. Güreşme ahenksizdi. İkinci devreye Bulgar yere yatırn larak başlandı. Üç dakika - bitti. Bu sefer yere Yugoslav yattı. Bu üç dakika 'da bitti. Güreşme zevk- sizdi. İki taraf da oyun bilmiyor- du. Ne yapacaklarını uzun müd- det dü!unüyorllfdl. Güreş - bitti. Doğrusu bu maçta galip çıkırmı'k bir hayli zordu. - Bulgar ekseri- yetle hükmen galip ilân edildi. ON IKİNCİ MAÇ 87 Mustafa (Türk) ile Stratuda- kis (Yunan) karşılaştılar. Orta ha kemi Bulgardı. Mustafa 27 sani- yede bir kafa kolla rakibini yeni- verdi. Mustafa çok alkışlardı. ON ÜÇÜNCÜ MAÇ (Ağır) Nagy (Yugoslav) ile Slavtscho (Bulgar) karşılaştılar. Orta ha- kemi Türktü. Bulgar pek oyun bilmiyordu. Rakibi de iyi değildi. Güreşme zevksizdi. Fakat halk gülüyordu. Yugoslav dört dakika- da virmi sekiz saniyede rakibini yendi. ÖON DÖRDÜNCÜ MAÇ (Ağır) Mehmet (Türk) ile Lalas (Yu- nan) karşılaştılar, Orta bakemi Yugoslavdı. Yunanlı minder. de- şma keciyor. Mehmet kendisini i- çeri cekiyordu. Koca Mehmet 3 dakika 53 sanivede Yunanlınım sırtını yere getirdi ve çok alkışlan- dı. Davetlilere hüsnümuamele Güreşleri seyre zelen balk fevkalâ: de kalabalıktı. Fakat bu kadar kalaba. lık düşünülerek ona göre hemen hiç ter- tibat alınmamıştı. Bilet vermek için tek Fakat çok sempatik Bulgar mağ- | ’ kem arkadaşların — bu toplanma er- ayni hesaptır. İstanbulu — göklere çıkarırız... Şüphesiz, burası, gurup, yahut tulü esnasında çok güzeldir. Meh- Stokholm İstanbul ve kumar var: Bütün yüzlerde refahın ver - diği neşe... Fransızların Joie de vivre yani “yaşamak zevki,, de- dikleri haleti ruhiye... Diğer bir beğendiğim şehir de Kopenhag'dır... En nadide ağaç- larla, tarhlarla, çiçeklerle, hey- kellerle süslenmiş muazzam — bir bahçe tasavvur ediniz... İşte şeh - rin arsası budur! Her dönemeçte, karşınıza, sürpriz gibi, bir mimari yahut heykeltıraşi şaheseri çıkı- yor... Bu şehrin ortasında, bir de mütemetkiz çarşı ve eğlence yeri var ki, bilhassa bu ikincisi dünya- nın en büyük zevk merkezlerinden biridir... İsveç Veliahtınım İstanbulu zi- yareti münasebetile — yazryorum: Dünyanm harikulâde şehirlerin- den biri de Stokholm'dur... Düşü- nün: Oraya da bir boğaz içinden girilyor... Lâkin bu boğaz altı saat kadar sürüyor..£ Bizimkinden da - ha dar, pek daha ivicaçlıdır... Hiç bir yerinde ağaçsız yıhışt uamran- sızlık yoktur... Adacıklarım, çam- ların, zarif binaların ve mütemadi dönemeçlerin yarattığı ziya ve renk oyunarı... Her dönemeçte sür prizler... Nihayet, temiz, mun- tazam Stokholm'e varıyorsunuz... Buranın bir kabahati, belki, gece hayatı olmamasıdır... Herhalde, İstanbul, dünyanın en güzel şehri sanmamalı ve bura- tapta da fena değildir. Lâkin, İstanbula daima uzak- tan ve manzarası alaca karanlık- ken bakmalı... Yoksa, Kuruçeşme, Ahırkapı, Haliç, kömür depolari- * le, durgun sular üzerinde yüzen çöplüklerile, harabelerile, tam mâ le yangın yerlerimiz, tozlu sokak - larımız, mimarisi zevki tırmalayı- €ı yeni ve eski evlerimiz, ağaçlık- lardan tecrit edilmiş sabık bahçe- lerimiz, şehrimizi, çirkin beldeler arasına tasnif ettirse yeridir... Ben, hayli memleket dolaştım. Bunlar arasında, Fransanın İspan ya hududundaki Biaritz'i, en ya- şanacak yerdir sanırım. Bayon gi - bi eski bir şehrin on dakika ötesin de.« İki nehrin birleştiği yerde... Orman, göl, umman, plâj ve bun - ların içinde en zarif binalar, en muntazam yollar... Tabiatin ve sun'iyetin hangi unsurunu arasa- zın “lebbeyk!,, diye karşınıza çı- kıyor.., Sonra, başka bir şey daha ——— kişe açık bırakılmış, bu suretle halkın güreşlerden evvel tiyatro kapısında gü- reşmesine meydan verilmişti! S:ıırıı davetlilere mütemadiyen — üzerlerinde *“sabne,, kaydile bilet verilerek — hepsi sahneye gönderilmiş olduğu halde an- cak güreşlerin başlama saati geldiği za- man bunun doğru olmadığı anlaşıldı ve dışarı çıkmaları “ihtar!,, edildi. İmzalı, mühürlü davetiyelere ve bun- Tara mukabil verilen biletlerdeki “sah- ne,, kaydine inanmış olmaktan başka kabahatleri olmıyan zavallı — davetliler dışarı “ihraç,, - edilirken, seyirciler de! salonda bekleyip duruyorlardı. Ve nihayet ilân edilen saatten, yarım saat sonra maçlar başladı. *Fakat — bu, #“davetlilerin ihracı komedisi,, her fa- sılada tekrar edildi. Hâkemleri davet Türkiye Futbol Federasyonu ha- | kem komitesi Riyasetinden: € Teşri- | nievvel 934 Cumartesi —akşamı için Halkevi — Beyoğlu şubesine —hususi | mektuplarla davet edilmiş olan ha - | tesi güne talik edildiğinden — 7 Teş- rinievvel 934 Pazar günü akşamı ay- ni saatte ve ayni mahalli teşrif bu - yurmaları rica olunur, nasile kuzgunun yavrusudur... He | ya niçin seyyahlar akın etmiyor diye şaşmamalıyız! Stokholm'un sözü açılmışken oraya dair bir de hatıramı anlatayım: Bu şehire, 1926 senesinde, seyyar sergi ile gittim. Bütün yol imtidadmca, * “C.,, Bey şöyle diyip duruyordu: — Emin olun, bu seyahate, sırf Stokholm'uno güzel fiurtlarını (ivicaçlı sahillerini) görmek - için iştirak ettim. Ah, o fiurtlar... Ah o fiurtlar... Merak ediyordum: Bu “C.,, Bey, Stokholm Boğazını nasıl bü - yük bir zevkle seyredecek... Onun bu halini seyretmek benim için de zevk olacaktı... Fakat, mşhur payıtahta varma- dan bir gece evvel, “C.,, Bey, va- purun kamarasında bir pokere o- turdu... ; — Döper, üç as, ful... Bop... Pas... Masanınm başmna mıhlandı... — — Aman, “C.,, Bey... Geldik geçiyoruz... — Şimdi, şimdi... Fakat, demir atıncıya kadar, bu hal böyle devam etti... Adam - cağız, başını bile kaldırrp dışarıya bakmadı... Dönüşümüz de geceliyin oldu, hiç bir şey görmedi... Şimdi, arada sırada rastlarım; fiurtlara bayıldığımdan hâlâ bah - seder., ' (Hadice Süreyya) SARAY (Eski Glorya) 9 ve 10 Birinci teşrin Noalı ve Çarşamba Raşit Rıza Tiyatrosu (Hodelsiz Buseler) 3 Perde Yazan : Birabeau Nakleden: M. Feridun Dekorlar : (d) grupu Gişeler her gün açıktır (