l ' Almandiır (Baş tarafı 1 incide) Dahili mesaile gelince, M. Hit- ler demiştir ki: “— Milletimizin mevcudiyeti için, köylü, amele ve orta smıf i« çin mülcadele ediyoruz. İşsizlik a- fetine karşı mücadele ediyoruz. Milletimizin birliği için mücadele ve müşkülâta rağmen, çok büyük müvaffakıyetler müşahede ve tesbit ediyoruz.,, M. Hitler, naziliğin putperest- liği ihyaya çalıştığı hakkındaki tenkitleri protesto ederek, Almz “devletinin kiliseye karşı tedbirler almadığını ve alamıyacağını teyit eylemiştir. Führer, “Hayır,, teyi veren yilede ona işaret ederek, nazili- Bin, Alman milletinin ekseriyetini kazandığı gibi, akalliyeti de ka - :nınumı bekliyeceğini söylemiş M Hitler, rejimin ön sekiz ay- danberi elde ettiği muvaffakıyet- leri saymış ve ezcümle işsizliğir Azalmasımdan bahsetmiş ve de - miştir ki: — Elde ettiğimiz en mes'ut ı_ılicı:, Sar reyiamının - tesbitidir. | YAlmanya sizleri vatanın mütem - mimi olarak telâkki ediyor. Mü- cadelenize iştirak ettik. Sizler ba- zı hainler müstesna olmak üzre, vatana avdet azmine sadık kaldı- Hatta hareketiniz altmış mil- yon Alman için nümune oldu.,, M. Hitler, bundan sonra, Sarım 'Almanyaya avdetinden sonra Al- Oran devletine düşecek vazifeler- den bahsetmiştir: Siyasi bakımdan fırkaları uz- Taştırmak, iktısadi bakımdan buh- Fana çare bulmak. “13/1/935 te yüzde 99 kişinin Almanya için rey vermesini istiyor. Bu nispet on sene sonra yüzde yüz olmalı - dır. Sar, Fransa ile Almanya ara- sında ihtilâflı bir mesele oldu ve öyle kalmaktadır. Meselenin hal - linden sonra iki memleket arasın- 'da sulh hüküm süreceğini ümit e- diyoruz. Bu iki memleketi ayıran yegâne arazi meselesidir. Halledildiği vakit eski muha- sımlarımız belki şunu anlıyabile- ceklerdir: Halletmekliğimiz lâ - zımgelen işler o kadar çoktur ki, mücadele yerine teşriki mesai et- memiz lâzımdır. Hâdiseler, tahri- kât ve kin bu neticenin istihsaline mâni olsa dahi, sulhün nihayet muzaffer olacağını ümit ediyo- TuZ.,, Tezahürata iştirak etmek üzre yüz bin kişi gelmiştir. Büyük şerit bayraklar üzerinde “Sar ebediy - ycn Almandır,, yazıları vardır. vaK KaNRaRA Si LaReA SYA YRENLATUNa Beledıye kadrosun da değişiklikler (Baş tarafı 1 incide) rini de tetkika başlamıştır. Üç ve altı ıydı bir toplanmakta olan memurin encümeni yenilikler do- layısiyle bir hafta kadar devamlı bir surette toplanacak ve sicille - rin tetkikini bitirdikten sonra me- murların müddet ve tarzı hizmet- lerine göre kararlarını verecektir. Haber aldığımıza göre encümenin bugünkü toplantısında, temizlik işleri müdüriyetinde — vukubulan sulistimal etrafında da görüşül- müştür, Bar ebediyen | Deri ve lâstik (Baş tarafı 1 incide) Meclisi âzasından Sadi, Rıfkı ve bir raportörden mürekkep komis- yonun, odaca bir an evvel işini bi tirmeğe çağrıldığı da söylenmek- tedir. Deri ve kösele tücarları da odaya yeniden müracaat ederek ioıniıyonııı kararını bir an evvel vermesini istemişlerdir. Komisyon âzaşından biri, ken- disşiyle görüşen bir muharririmi - ze demiştir ki: “— Komisyonumuzun, — işini geçbitiregelmekte olduğuna dair bir çok dedikodular oluyor. Hiç toplanmamış değiliz. Bir çok top- lantılar ve tetkiklerle beraber müşahedelerimizi gösterir rapor - lar yaptık. Komisyonun vermesi Jâzım gelen kararın uzamasına: Bulgaristan Ticaret Odaşile yapı- lan muhabereler sebep olmuştur. Çünkü orada da ayni hal vaki ol- duğu için ora ticaret odasının al - dığı tedbiri sorduk. Bu sualimizin cevabı çok uzadı ve nihayet gol - di. Yakında toplanarak kararımı- zı vereceğiz.,, Felsefe ve coğra- fiya kongreleri Eylülde Prağda — beynelmilel felsefe koöngresi — toplanacaktır. Kongrede memleketimizi Üniver- site Umumi Felsefe Ordinaryusu Prfesör Rayinbah temsil edecek - tir, Profesör dün Prağa gitmiştir. Diğer taraftan Varşovada top- lanacak olan beynelmilel coğraf- ya kongresine de Üniversite Ede- biyat Fakültesi coğrafya Doçenti Besim Beyin gitmesi Maarif Vo- kâletince hııılı_ıı ve Bey dünkü trenle gitmiştir. Tahranda Firdevsinin bininci yıldönümü münasebetile yapıla- cak büyük tezahürata da Edebi- yat Fakültesi Dekanı Köprülü Za- de Fuat Beyle İran edebiyatı sa - hasında ihtısası olan Doçent Ali Nihat Bey Türkiye namıma iştirak edeceklerdir. Fuat ve Ali Nihat Beyler yakında Rusya yolu ile Tahrana gideceklerdir. Kmerika"e'ndişede (Baş tarafı 1 incide) üzerlerinden aldıkları anahtarlar- la ayaklarındaki zincirlerin kilit- lerini açmışlar, binadan çıkmıya hazırlanmışlardır. Şayanı hayret bir sessizlikle yapılmış olan mu- hafızların hapsi diğer muhafızla- rın nazarı dikkatini celbetmemiş, fakat hapishanenin dış tarafında bulunan nöbetçiler, haydutlar dı- şarıya çıktıkları zaman, işin far- kına vararak ateşe başlamışlar ve imdat işareti vermişlerdir. Hapis- haneden yetişen diğer muhafız - ların açtıkları ateşe rağmen on bir haydudun hepsi de kaçmıya muvaffak olmuştur. Halk, dünyanın en modern te- sisatiyle teçhiz edilmiş olan Ame- rika hapishanelerinden haydutla- rın kaçmıya imkân bulmalarını inzrbati tedbirlerin azlığı ve mu- hafızların acziyle tefsir etmekte- dirler. Bu hâdiseler üzerine Şey- tan Adası denilen ıssız bir adada hapsedilmiş — bulunan — moşhur “Haydutlar kralı,, - Alkaponenin de hapishaneden kaçlığı şayiası çıkmıştır. Fakat bu şayia tekzip edilmiş ve Alkaponenin Şeytan Adasmda duvarlarına icabında ağlatıcı gaz saçan tertibat yapıl - mış bir hücrede muhafaza altında bulunduğu bildirilmiştir. Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, eli Süleyman: / TT & — Korkuya lüzum yok.. Başa gelecek belâdan çekinmek insan için imkânsızdır, Herşey olacağı- na varır. - Blanş mukabele etti: — Döğru, herşey olacağına va- rır, fakat tedbirli hareket etmek 'daha doğru olurdu. Bir müddet sustular.. Nilin durgun sularında durmadan işli- yen altı küreğin çıkardığı ses, ku- laklara tatlı bir fışıltı halinde çar- piyrdu. Suyun, iki yanındaki yük- sek anber ağaçlarından kopup ge- len kokular, dmlııııyuık kıdır güzeldi. “ ç Ğ — Rober nereye gidebilir, dedi. “Asıl buna merak ediyorum. Birdenbire ilâve etti: — Süleyman, bile bile tehlike- ye doğru gidiş, çok korkulu.. Ge- riye dönsek... Süleyman Blanşı teskine uğraş- tız ÇUY — Meraklanacak bir şey yok. Bütün endişemiz kayıkçılardansa kuvvetlerimiz müsavi. Herhangi bir hâdisede herhalde altta kala- kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı Tefrika No, 18 — Ügye hoidelir LAŞ PZ cak biz değiliz. Gene sustular, fakat bu susuş, hiç bir sessizliğe benzemedi. Sü- leyman da dahil olduğu halde, iç- lerinde tuhaf ve belki de sebepsiz bir ürkeklik duydular. Akşam yaklaşıyordu. Hafifçe çıkan bir rüzgâr, kayıklarmı olduk ça süratlendirmişti. Kayıkçı Abdüssamet, kayığın baştarafında oturduğu yerden a - yağa kalktı; oldukça yüksek — bir sesle: —Latin aç, diye bağırdı. “Latin aç,, ne demekti? Süley- man bu anlamadığı koelime karşı- sında bir müdet durakladı. Sonra, bütün dikkatini emre uyan ada- mın hareketine bağladı. Adam kalktı, kayığın ortasına doğru, yirmi kadem kadar uzun- luktaki kayık direğine ilerledi ve yelkeni çözmeğe başladı. Süleyman, kayıkcıların bir ta- arruzuna uğrayacaklarını — san- mışti. Fakat, lâtin'in yelken de- mek olduğunu anlayınca, Moris'e gülerek: — Haydi, dedi, bir tecrübe fr- satı kaçırdın. İyi ki anlamadın, YUVEUCCENEACEK KA EEN AU CA RAECA DER UNU BERMECENU GA YE KOUK LA CU CUCREKECE KA CE A KEERESARERECEKEKA Afyonda kurtuluş bayramı| kutlulandı halkı, bugün kurtuluşlarının on ikinci yıl dönümünü büyük bir heyecan içinde kutluladılar. Af yonluların bu sene, diğer seneler- den daha coşkun bir heyecanla kutluladıkları bu kurtuluş bayra- mma Ântalya, Burdur, ve İsparta- dan başlarında mebusları olduğu halde buraya gelen heyetler de iş- tirak etmektedirler. — İzmir postalarında ucuz tarife İktısat Vekâletinin emri üzeri- ne İzmir panayırı münasebetiyle İzmire gidecek bütün yolcular, de niz nakil vasıtalarından yüzde 40 tenzilâtlr bir tarifeden istifade e- deceklerdir. Bu tarife, memleketin her nok- taşından İzmire gelecek yolcula- ra şamil olacak ve 17 Eylül akşâ- mına kadar meri bulunacaktir. Ka völabirile: Sirkecide yangın Bugün saat birde Sirkecide De- mirkapı caddesinde Antalya ote- linin üst kısmından yângın — çık- mış, Üst kat tamamen — yanmıştır. İtfaiye çabuk yetiştiği için — yam: gin yanındaki otellere sirayet et- memiştir. Yangının bacadan çıktığı söy- leniyor, Zabıtaca tahkikata baş. lanmıştır. Y aai Afyon Antalya hattı Afyon, 27 (A.A.) — Antalya demiryolunun temel atma mera - siminde — bulunmak ve kurtuluş şenliklerine iştirak etmek üzere şehrimize — Antalya, İsparta ve Burdurdan kalabalık bir çok he« yetler gelmiştir. Başvekilimiz (Baş tarafı 1 incide) Afyon, 27 CALA.) — — Afyon | Ümit ederim ki bir kaç sene zar- fında saltanat felâketleri gibi bu ranm acı sıkıntı ve İstıraplarının da yalnız bir hatıraya inkılâp et - tiğini zevkle dinliyeceğiz. Gazi Hazretleri kurutulacak o- vanın sağlık ovası olarak — isim - Yendirilmesini irade buyurmuşlar dır. Hükümet bu arzunun tahak - kukunu büyük bir vazife telâkki etmektedir.,, Nutuktan sonra Ödemişe gidil- di. Oradan Gölcük yaylasına çı- kıldı. Başvekilimiz geceyi Öde - mişte geçirdi. Bugün İstanbula hareketleri muhtemeldir. Gera TerTeNE LA Berer eee A eDANL arLar LA n a Italyanlar Ingiliz- lere hücum ediyor (Baş tarafı 1 incide) ni anlatarak “Maltalıların başka ıııınlır gibi medenileşmeğe hak- ları vardır. Halbuki son kararla onların manevi harsları bir lehçe- | nin karanlıklarına hapsedilmiş - tir,, diyor. Tribuna gazetesi faşist büyük divanı ve âyan meclisi âzasından Davanzati'nin makalesini neşret - mektedir. Bu zata göre İngilizler tarafından verilen karar “An'a- | nesini ve imanını muannidane ve | asilâne bir mukavemetle muhafa- zaya çalışan küçük bir kavm ile bir imparatorluk arasmdaki mü - cadele,, yi ifade ediyor. İtalyan Ayan azası daha sonra bu kararın Malta lehçesini resmi bir dil mev- kiine yükseltmenin İngiltere tara- fından irtikâp edilen büyük bir hata olduğunu ilâve ediyor. İtalyanın diğer gazeteleri bu şekilde neşriyatta bulunmakta- dır. * Yazan : - Mzm Postası 28 Agustos 1934 4 Rıza Şekip vreberseccnc ı yoksa benim tabansızlığıma İIÜ' medecek ve gülecektin. Yellwn' açılması, kayığa, tasavvur © miyecek gibi bir sürat verdi. Ade ta motörlü bir kayık hâlini almif tı. O gün akşama kadar, kl!“ değer bir şey olmadı. Süleymar: | bir fırsatını bulup, kızgın kıy ile başbaşa kalmak imkânını bi bulamadı. Güneşin çekilmesi, etrafa dahâ başka bir renk vermişti. Önlerit de upuzun, bir yılân gibi kıvriliP | giden nehirin suları, bir g şerit gibi yanıyordu. Güneşin çekilmesile, ayın * onları takiben yıldızların ın'““ mesi bir olmuştu. 4 Manzaranm — güzelliğini taf etmek imkânsızdı. Nehirin şil kenarlarndan sulara — sar yapraklar, gittikçe koyulaşan geler arasında tuhaf şekillere rünüyordu. ' Süleyman Blanş'a seslendi:'? — Blanş, bu manzarayı “A: pada bulmak kabil mi? L — Hayır.. Vahşi bir güzellik Ikisi de sustular. ' Saat ilerliyordu. Hepsi de fı yorgun olmalarına rağmen uyy mak ihtiyacını duymuyorlırdı- Yalnız Yavuz, yıldız rüzgâf” mın başlamasiyle bir hılııılıio bi rünmüş ve hemencecik uzanıvt” mişti. Mışıl, mışıl uyuyordu. ||t rahat, ne tatlr bir uyku.. | Süleyman, hez ihtimale - Katf herkesin uyumasını doğru bulr mış olacaktı ki Fransızca olı!'v — Nöbetleşe uyuyalım, dedi. E' velâ Blanş, hiç kalkmamak ü yatacak, sonra da biz nöbet © cağız. ö Blanş buna itiraz etti: — Beni niçin kendınııden rıyorsunuz.. Beni de aynı n&b'w dahil edebilirsin.. — Yok yok.. Senden de ııl'f ceğimiz hizmetler olacak.. H Blanş cevap vermedi. Nedendi, kendisi de bııınır" du. Şimdiye kadar Sııleyıı* hiç bir sözünü kırmamış, 0’ sözlerinden harice çıkımlıi'â; Bu tehlikeli seyahate çıkışı K teklifini reddedemediğinden mamış mydı? Kendisini, hiç bir kadınla # kayese edecek kadar zayıf Wy yordu. 4 Ne korku, ne eziyete lıı“"’ n aör” mamak.. Kadın kıymetini yarıya ili' ren bu fena hasletlerden hiç W nin kendisinde lıulıınduinn“/ bul edemezdi. O halde, bu ıl) hate sırf bunu ispat edebi l“" için mi “Evet!.,, demı,h?. bunun için de değil. Çııılıü man, bir çok defalar mır/ şahit olmuş ve hattâ takdiri) kazanmıştı.