—Soh sayfadaki resme bakmız!— k'-u-ouu. bir taraftan Aslan Hükümdarın macerası Mntişar e- & ben de bir Yılanlı hüküm- Sergüzeşti anlatayım: Meksikanm Mantilli deresi kı- ’:'_flı. petrol aramakta bulunan Ki #irketin üç âzası olan İtol, Nu- Ve Hut hiç bir insanm başımdan | L'_"Yen bir vak'a ile karşılaştı- Bir gün, İtol, dere kıyısmda ta- ı"îinıtı bulunurken, tâ yanıba- Hhda bir garip inilti işitti. Bir de b.!lhı çevirdi ki, ne görsün? Âde- h etek büyüklüğünde bir boz l"'*» su manzarası ve hışırtısı kar- Rtında feryatlar kopararak, dere- kaçıyor ve iki yana yalpalı - Yatak, kendisine doğru hücum e - diyor. Kurtun ağzınmdan salyalar akı- Y0r ve kanlı gözleri acayip bir ışıl H ile parlryordu. İtal, hayvanın kudurmuş olduğunu — anlamakta tüclük çekmedi... , Kaçmak istedi... Fakat, ayağı bir taşa çarptı. Bacağı burkuldu Jahut kemiği çatladı. Yere yığıl - dı.. Sürünerek kaçmakta devam #meği tecrübe etti, Fakat, büyü- )_lılı gibi, olduğu yerde kaldı. hfl, derenin dirsek yerinden çı- gelen koskoca bir yılan da, ü - 3erine doğru koşuyordu... İtal: — Mahvoldum... -diye inledi. Yanmda ne tabanca, ne de bır- Şak vardı. Yerde sopa, taş gibi bir şey de göremiyordu. Hem, bu teviden bir müdafaa âleti olsa da Teye yarardı? Kurt müthiş bir Rörünmüyordu. Terek kaçması kabil değildi. Çün di çok hızlı geliyordu. Yılanın tür'ati de kurtunkinden aşağı de - ildi. Bu iki canavarın ortasında, petrol arayıcısınm hali ne tlacaktı? Fakat riyaziyede müspet ile Menfinin birbirlerini imha ettik - keri gibi, yılanla kurt aralarmda vgaya tutuştu. Daha doğrusu, Yılan, kurtun üstüne hücum etti. Onu, belinden sardı. Amudufika- İ ıliııi çatır çatır kırarak parçala- Bu vahşiyane kavgayı seyret- Hkten sonra, ârızaya uğrayan ba- Sağınm istırabma ve K dayanamıyan İtol, ken- dinden geçti. Bayıldı. Bayılırken, tt fikir, dimağında yer etmişti. — Aman Yarabbi... Şu kurtu, bir dakika içinde geberten müt- yılan acaba bana ne yapmıya Sak?... Hülim neye varacak... Son | larımı yaşıyorum... ., Kendine geldiği zaman, arka- daşı Nükiyi yanmda buldu. Daha , Nuki, haykıra, haykıra, Acı acı feryatlar kopara kopara, #na doğru geliyordu... Hayır, gel- Miyor, sekiyordu... Zira, Nukinin bir ayağına, de- Minki koca yılan kuyruğu ile do- =y düğümlenmişti. — İleriye bütün hızıyle atılryor, ada- Tu, arkası sıra sürüklüyordu. Bi « Şâre Nuki, nereye gittiğini bilme- M için, düşe kalka, sendeliye d, yürüye seke ilerliyor - Korku içinde bağırıyordu. vi yerde mahvolmuş ayağı kırılmış şekilde yatar Sörünce: a — Aman, kardeşim! Sana da w:ıd'l? Seni de mi bu hayvan bu Ayni hal, benim — koydu?... de mi başıma gelecek?... -diye ba- ğırdı.- Eyvah! Ayağımı kıracak... Fakat, bu kurt ölüsü de burada nedir?... Yılan, yarım saat uzak olan bir yerde beni buldu. Böyle, sürükliye sürükliye getiriyor... Ey vah! Eyvahlar olsun... Bittim, bit- Lâkin, yılan, tam İtolun yanıma geldikleri zaman, Nukini koyver- di. Çatal dilini çıkararak, bir ona, bir öteki adama, bir de kurta bak- tı. Sanki: — İşte size hizmet ettim... Beni okşayın!.., -mânasma, yaltaklar - mağa, ikisine de sürtünmeğe baş- ladı. Nuki, hayretle: — Bu ne hal?... -dedi. — Bilmem... İşte şu kurtun hü- cumuna uğramıştım... Kaçayım derken ayağım burkuldu, yahut kırıldı... Yılan sudan çıkıp — beni kurtardı.. Demek ki, seni de bir yerde yakalıyarak, tedavi edesin diye yanıma getirmiş... Hayret vallahi... Bu nasıl iş?... Nuki, arkadaşını sırtma aldı. Çadırlarıma götürdü. İlk tedaviyi yaptı. Meğerse, adamcağızın aya- ğt kırılmamış... Hafifçe burkul- muş. Akşama doğru, yürümeğe başladı. Lâkin, bir cihet, fevkalâde can- larmı sıkıyordu. Daha içeri mm - takalara doğru, iki günden - beri seyahate çıkan üçüncü petrol ara- yıcıst Hut görünmemişti. Orman- larm derinliklerinde, sakın, — kır- mızı derili vahşi adamların hücu- bir şeye üzülüyordu: — Şu yılan, bize o kadar iylik etti. Hayvanı niçin salrverdik? Keşke yanımızda alıkoysaydık... Nuki: — Üzülme yahu... -dedi.- Ben, evvelki gün, dere kenarma yanaş tırdığımız sal iskelenin kıyısında, onu bir kaç kere gördüm. Üzeri - me hücum ediyor sanarak, sopay- la tehdit ettim, Eğer pek istiyor - san gider, bakarız... Mutlaka ge - ne oradadır... Bizi görünce yanı - mıza gelir... Olur şey değil, pek adamcıl mahlük.. Yılanın böyle - sini hiç görmemiştim... Onun ya- nrma sokuluşunu bana fenalık i - çin sanmıştım.. Halbuki, pek âli- cenap, bir yılan!... «diye alay etli. Ttol: — Cidden bu hayvanlarn bu cinsi de asla görülmemişti. Sakın perili olmasın... -diye söylendi. — Fakat, Hutu merak ediyo - — Ben de... Arkadaşları, ertesi gün de gel- medi... Merakları büsbütün arttı... Az daha kederlerinden ölecekler- di.. Nihayet gece yarısr, bir nal sesi işittiler ve arkadaşlarmın: — Hello! Hello! -diye haykır- masından, neşeli sesini tanıdrlar. — Şükür kavuşturana.. Nere- deydin, ayol... — Ah, sormayın, sormayın.. Başımdan geçenleri sormayın... — Ne var?... — Kmmızı derili adamların hü- kümdarlarının sarayına — misafir aldum... — Deme... — Vallahi... Fakat, şaşılacak sey o değil... Bu saraym tafsilâ- tı.. İçinde kimler dolaşıyor, - bili- yor musunuz? (Hatice Süreyya) (Devamı 8 inci sayıfada) Beşinci at koşuları, dün Veliefendide yapıldı Yarın Zağrepte Balkan oyunla- rına başlanıyor Yarış ve İslâh Encümeninin ter- tip ettiği at koşularının beşincisi dün Veliefendi koşu mahallinde yapılmıştır. Kesif bir kalabalık önünde icra edilen bu yarışların netayici şudur: Birinci koşu: Üç ve daha yukarı yaştaki saf kan İngiliz hayvanlarına mahsus olan bu koşu “Satın koşusu,, iğmi- nitaşıyordu. Mesafe 2200 merte, birinci ikramiyesi de 180 lira idi. Akif beyin Bekârı birinci, Kolo - nel Bins'in Bars'ı ikinci, gene A - kif beyin Gaspodalyası üçüncü ol- dular, İkinci koşu: Saf kan ve üç yaşımda arap taylarına mahsus olan bu koşuda Mehmet efendinin Tufanı birinci, Rifat efendinin Dervişi ikinci gel- diler. Üçüncü Koşu: Dört yaşından yukarı halis kan arap hayvanlarıma mahsustü. Me- safe 2600 metre, birinci ikramiye- si 180 lira. Bu hendikap koşusunda Kara- cabeyli Kemal beyin Aldervişi bi- rinci, Sada ikinci, Mesut üçüncü geldiler. Dördüncü Koşu: Üç yaşında halis kan İngiliz tayarlıma mahsus olan bu yarışın mesafesi 2000 metre, ikramiyesi de 245 lira idi. Karacabeyli Rüs- tem ağanın Conk'rı birinci, İsmail Hakkı beyin Çelenk'i ikinci, Celâl Beyefendinin Özke'si üçüncü gel- diler. Meers Beşnici Kkoşu: Dört yaşmdan yukarı saf kan arap hayvanlarına mahsustü, Me- safesi 3500, birinci ikramiyesi 245 Hra. Salih paşanın Süvarisi birin- ci, Karacabeyli Kemal beyin U- beyyanı ikinci geldiler. Balkan oyunları Zağrep, 24 (A.A.) — Anado- lu ajansının hususi muhabiri bil - diriyor: Yugoslavya spor teşkilâtı, Bal- kan komitesi azasından M. Ugri- niçin imzasiyle Balkan sporcuları- na hitaben aşağıdaki beyanname- yi neşretmiştir: “Şanlı Kastriot Skenderberg'in âsil hafitleri, Arnavutluğun yıl - maz kahramanları, Balkanlarımı - zın şerefine iştirak eden gençleri - miz, hoş geldiniz.,, “Aziz kardeşlerimiz Bulgar - Tar sizi samimiyetle ve kardeşçe selâmlarız. Yugoslav kardeşle - rinizin bu hararetli kucaklaması - nda mesut ve ayrılmaz müşterek istikbalimizin bir rahnesini bula - bilirsiniz. “Hoş geldiniz, Yunanlı dostla - rımız, Sizler ki büyük — olimpiyat fikriyle Balkan müsabakalarının kahramanlık meydanında Balkan milletlerinin dostça teşriki mesa - isi fikrinin müteşebbisleri ve mu - Dün neticelenemiyen zaffer ve şanlı olimpiyat müsari - lerinin hafitlerisiniz. Size samimi misafirperverliğinizi iade ederken sizleri kalpten gelen bir dostlukla selâmlarız. “Selâm size, dostluk ve ittifak- ta sadakati mücerrep olan ve müş- terek kuvvetimizi, dostluk ittifakı yolundaki müşetrek gayretlerimiz ile meydana getirdiğimiz Roman- yalı dostlarımız. “Balkan müsabakalarının baş- langıcında bizim samimi ve coş- kun arkadaşımız olan, âsil ve mü- terakki Türk milletinin mümessil- leri, size ellerimizi uzatıyoruz. Balkan milletlerinden örülmüş çe- lenge sarılışmız, müşterek gay - retlerimizi zaferle terviç ediyor. “En iyi ve en muktedir oğulla- rımızm kahramanca müsarıalarile Balkan milletlerinin dostluğu ve kardeşliği büyük fikrinin sağlam temellerini atryoruz.., “Mukaddes olimpiyat ateşinin alevleri altında, dostça müsaba - kalarımızın doğruluğuna, millet - lerimizin samimi teşriki mesaisi - nin, kendimiz için iyi ve mesut is - tikballerin ve diğer emellerimizin husulüne yemin ediyoruz.., “Müşterek emelerimizi vücu - da getirmekle bahtiyar ve mağ - ruruz.,, i “Bu zaferlerimizde müttehit ve bu zaferlerimizle mağrur olalım.., “Balkan müsabakalarına hoş geldiniz, kardeşlerimiz, dostları - mız ve arkadaşlarımız. Zağrep şehri sizi selâmlar.,, Türkiye, Romanya, Yunanis - tan, Bulgaristan ve Arnavutluk sporcuları 24 Ağustosta Zağrebe gelecekler ve Esplanat oteline i - neceklerdir. Ayni gün öğleden sonra Yugoslav atletizm federas - yonu kâtibi umumiliğinde, bütün takım reisleri huzurunda, — kur'a çekilecektir. 25 Ağustosta Balkan federas - yonları mümessilleri şerefine Yu - goslav federasyonu reisi tarafın - dan bir reami kabul icra olunacak ve bunu müteakip Zağrep beledi - ye reisi ziyaret edilecektir. Ak - yelken yarışlarından şam üstü şehirde umumi bir yürü- yüş yapılacak ve beşinci Balkan müsabakalarının fahri reisi, ma - arif ve terbiyei bedeniye nazırı M. Anceloviçin önünde bir resmi geçit icra olunacaktır. 26 Ağustos pazar günü beynel- milel komite içtima edecek ve öğ- leden sonra saat üçte beşinci Bal- kan müsabakaları mutantan suret- te açılacak ve müsabakaların ilk kısmı icra olunatâktır! O'yün' iera edilecek müsabakalar şunlardır: 100 metre, 4 X 100 metre bay- rak yarışı.. ” Yelken birincilikleri Dün Süadiye'de Türkiye yelken birinciliklerine başlanmış isede havanın sertliği dolayısiyle müsa- sabakalar yarıda kalmıştır. x Kadıköy kupası Kadıköy Hasanpaşa Gençler birli- ğginden: *“Kadıköy kupası” namiyle birli « Bu turnuvaya iştirak etmek isti » yen klüplere mersup salâhiyetnameli birer murahhasın birliğimizin Kadı- köy Hasanpaşa Cümhuriyet — Halk Fırkası semt ocağındaki — binasında Pazar günleri saat on altından on se- kize kadar bulunmaları — rica olunur. ğı'k_dzetier. Temenniler: Sokağa atılan çöpler Beyoğlunda Hamalbaşında Kurde« lâ sokağında No. 1 de oturan Ziya B. yolladığı mektubunda; Mahmutpaşa hamamı — sokağında o civarda — bir yerd>» atılan çöplerin sokağı kokudan ve pislikten geçilemez bir hale getir- diğini bildirmekte, buna mani olun « ması için nazarı dikkati colbetmekte- dir. . Bir tavzih 19 Ağustos tarihli sayımızda Ali Bey köyünde ucuz ct satıldığı hak - kında bir haber vermiştik. “Ali Bey köyü ihtiyar heyeti reisi Mahmut” İmzasiyle gazetemize gönderilen bir mektupta bu haber — tavzih edilerek köydeki kasapların kâmilen köy aha- lisinden olduğu, kesilen hayvanların da, ihtiyar hey-"nin mürakabesi al- tında ve köyün ihtiyacında bulundu - gu bildirilmek'>, köyde kaçak et sa- tılmadığı yazılmaktadır, K di ğ