P b eei Bi a e ea ee ddi eee G EDA ae şen ee" — 9 Eylül panayırı | kurultay dgğıldı (Üst tarafı 1 inci sayıfada) gok olacağını nazarı dikkate ala- rak tedbir almış, bilet ücretlerini fevkalâde ucuzlatmıştır. Gülce - mal vapuru ile her istekli İzmire gidebilecektir. Birinci mevki 26, ikinci mevki 16, üçüncü mevki 9, güverte üç buçuk liradır. Birinci mevki için alınan yirmi altı liraya yemek ücreti de dahildir. Yolcu- lar, vapurun İzmirde durduğu üç gün zarfında geceleri vapurda kalabileceklardir. — Ne kazanıyorlar ki ne yapsınlar var lş İnsanın böyle bir çok güzel fikirler gelebi- ıı;ııı başında ıklııı; men tatbik edilebilir mi? Alâkadarlara rica ettik, anlat- mağa çalıştık, ki gazete satıcıları- man hemen ekserisi on beş yaşın - 'dan aşağı çocuklardır. Bunların, kendilerini merak eden aileleri, anaları, babaları vardır. Çocuklar saat dokuza doğru berbest bırakıldılar, Bugün öğreniyoruz ki çocuklar Bu sabah gene toplanmışlar ve gene polis müdürlüğüne getiril- # ** | Hir. Lâkin akla gelen her fikir he- (Baş tarafı 1 inci sayıtamızdadır ) Mik bütçesinin yılda yirmi beşer bin lirayı geçmediği anlaşılıyor- du. Bu mazbata da aynen kabul e- dildi. Müteakiben takrir ve teklifler komisyonunun mazbatası okun - du. Mazbatada, gelecek iki sene- lik faaliyet programı taslağının tetkik edilmiş olduğu, orta tahsil mektepleri için küçük bir lügat vücuda getirilmesi, yapılacak e- serler için mükâfatlar ihdasr gibi tekliflerin tetkik olunduğu kayde- diliyor, bunların merkez heyetin- de okunacağı ilâve ediliyordu. Takrir olarak da — Kurultaya | yedi takrir verildiği işaret'edili- yordu. Bu takrirler, Kurultay sa- lonuna bir hatıra olmak üzere bir levha asılması, Kurultaya iştirak edenlere birer madalya verilmesi, selâmlasmak için yeni türkçe koli- meler bulunması ve saire hakkın- daydı. Bu takrirler için komisyon- ca verilen kararlar kabul edildi. Bundan sonra, nizamname kö- misyonu mazbatası okundu. Ni- zamanamenin tetkik edildiği, şim- dilik esaslı bir değişiklik yapıl - masına lüzüum olmadığı merkez çalışma kollarmın adedinin altı - dan sekize çıkarılması merkez he- geti azasının 11 e iblâğı muvafık ıohuğx kaydediliyordu. Bu ko- Belediye mi, vilâyet mi, 'luıııi | makam ise verdiği kararn tatbik misyonun teklifi de kabul edildi, Başkan Paşa dedi ki: — Komisyon mazbataları o - s'ılııkrlni düşünmemiş midir? | kunmuş ve bitmiştir. İntihabata ilimmiyor mu ki gazete satıcıları | geçmezden evvel Hasan Cemil günde nihayet elli altmış kuruş ve bununla aile geçindi - ven ekseriyetle ufak yaşta kimse- | dir ve bunların çalışmalarıma | P gilv mâni olmak demek onları, | “ellerine bakanları,, BWin aç bırakmak demektir? Müvezziler perişan — kıyafetli Amiş! Evet, bu zavallılar fazla ka- zanamadıkları için öyle — üstleri başları pek muntazam bir şekilde dolaşamıyorlar. Alâkadar makam onların böyle dolaşmalarını hoş görmiyebilir ve muntazam kılıkla gazete satmalarını mecburt kıla- Bilir, Fakat bunun nasıl yapılabi- leceğini göstermesi şartile... Bu ço cukların istenilen kryafeti tedarik için paraları olduğunu kabul — et- sek bile evvelâ bu emri yerine ge- tirmeleri için kendilerine zaman verilmemiştir. — Emir kendilerine dün (yani Perşembe akşamı) bil- dirilmiştir, buzün Cumadır (yani dükkânların kapalr - bulunduğu hafta tatili günü)... Bu adamlar “enüvezzi üniforması,, nt bu kadar zaman içerisinde nasıl tedarik et- sinler? Müvezzilerin halkı rahatsız et- memelerini temin maksadına ge- Hnce; müvezziler eğer böyle ha - reket ediyorlgrsa, bunun önüne geçilmesine kimse bir şey diye- mez. Fakat, bunun için de çocuk- ları palaspandıras “posta etmek,, mi lâzımdır? Matbuat Kanunu mucibince vilâyet tarafından ken- * dilerine “müvezzilik vesikası,, ve- rilmiş olanlara daha başka bir şe- — kilde talimat verilemez mi idi? Bü kararlar dediğimiz gibi, tat- biki imkânsız olmakla beraber, ş güzel bir buluş diye telâkki edile- bilir. Fakat sebze bahçelerinin pis — Tâğım sularile sulandığının anla- arlması ve bu Feci halin önüne ge- çilmesi için tâ hükümet merkezin den ikaz bekliyen bir şehirde mü- — vezzilerin kılığımı düzeltmeğe ka- — Şar yapılacak daha başka mühim işler yok mudur? melerine mâny olmak iyi; fakat ıkı | Müvezzilerin halkı rahatsız et- * Bey heyecanlı bir hitabe irat et - miş, Kurultayı Türk Tarihi Tet- kik Cemiyeti namına kutlulamış- tır. Dil Kurultayı toplanmasımı tasvir ederken; — Bu kürsü nünde ateş yakılan bir mihrap ha- Tini aldı, demiş ve: — Gazi dil tetkiki isiyle ilim âleminde yeni bir inkişaf yolu, yeni bir çığır açtı diye sözünü bitirmiştir. Başkan Kâzım Paşa, bundan sönre reis yerine Başkan kelime- sinin kullanrlması için nizamna- mede değişiklik yapıldığımı söyle- di ve birinci celseyo nihayet ve- rildi. Saat 15.10 da ikinci celse a- çıldı. 150 imazalı bir takrir okundu. Takrirde Erzincan meb'usu Saf- fet Bey Başkanlığa, İbrahim Nec- mi Bey Umumi Kâtipliğe, Besim Atalay bey muhascbeciliğe, Ah - met Cevat, Ali Canip, Celâl Sa- hir, Hasan Reşit, İzzet Ulvi, Naim Hâzım, Yakup Kadri, Refet bey- ler de âzalıklara namzet gösterili- yorlardı. t Umumi merkez için bu namzet- ler reye kondu ve ittifakla kabul edildi. Saffet Bey kürsüye çıka- rak teşekkür etti. Fazıl. Ahmet Bey Türkçe bir şiir okudu. Ve Başkan Kâzım Paşa şunları söyle- di: — Kurultayın çalışması bit- miştir. Seçştiğiniz merkez heyeti, gösterdiğiniz yolda çalışacaktır. Kurultay âzasının hissiaytına ter- cüman olarak en büyüğümüz olan Gaziye saygı ve şükranlarımı bir daha arzederim.,, Bando Kurultay marşını çaldı ve merasim bitti. ker adım başında rastlanan ve bil hassa cenebilerin üzerine âdeta hücum ederek her Türkü utandı- van “dilencilik tüccarları,, nın hal kı rahatsız etmelerine mâni - ol- muk dâha evvel akla ge'mesi lâ- zım gelen bir tedbir ve — hareket değil midir?. HABER — Akşam Postası Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, Süleyman anlatırken, Yaver Pa şa odada dolaşıyor ve arasıra baş sallamalarından Süleymanı, din- lediğini hissettiriyordu. Süleyman devam etti: — Hareketimizden evvel, yer- lilerden biri, bu tarafları bilen Abdül Faki'ye — danışmaklığımı teklif etti. Kendisini çağırttım. Ba zı izahat verdi, Ve hattâ zatı - âli- nize getirdiğim kâğıdı hükümet- ten müracaat ederek almaklığımı da © tavsiye etti. Evvelâ, kendisi- nin de bizimle geleceği malüm değildi. Buna bilâhare karar ver- miş olacaktı ki bir hafta sonra hâreket edersek kendisinin de ge- kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN. OĞLU gİ Tefrika No. 14 Te DA SAA MKY leceğini söyledi. Benim bekleme- me imkân olmadığımı anlattım. Bunun üzerine o acele etti. — Buraya geldiğiniz. zaman Abdül Fakiye beni göreceğinizi söylediniz mi? — Hayır.. O hissetmiş olacak, misafirhaneden çıkarken nereye gittiğimi sorduğu zaman söyle- dim. — Mani olmak istemedi mi? — İstedi, fakat kendisini dinle- medim, ÇCünkü daha evvel, Ab- dül Fakiden Hartırm'da ayrılmak kararını vermiştim. — Niçin?.. — Hareketlerinden dürüst bir aaaalaetelekezleleleelamsielelen ae ld eee a Harici (Üst tarafı 1 Inci sayıfada) Klering listelerinde yazılı eşya kayıtsız ve kolaylıkla memlekete girmektedir. İthaline müsaade et- tiğimiz malların mukabilinin mut- lâka Türk malı mübayaası sureti- le çıkarılması mecbwridir, Bu tar- zı hareket, harice fazla döviz te- diyesinden bizi koruduğu gibi alı- cr cephesinden de hiç olmazsa İs- tihlâk ettiği malm lüzumsuz pa- |halılaşmasına mani olmuştur. İhracat mevsiminin — başlangı- plarının — neticesini herkesin bilmesinde fayda vardır: Cümu » huriyet merkez bankaşının kayıt - ları uzun ve kısa vadeli — olmak şartiyle — 27 (yirmi yedi) milyon Türk lirasınm memleketimiz lehi- ne bloke olarak kasalarında mah- faz bulunduğunu göstermektedir. Demek oluyor ki ticari münasebet- te bulunduğumuz muhtelif mem- leketler, hesaplarını kapatmak için piyasamızdan bu — miktarda Türk malı satın almak mecburiye- tindedirler. Aşağı yukarı bütün memleket- ler mütekabil kontenjan ve ticaret üzerinde kayıtlar koydukları za - man ticaret kredisinin muhtel - ol- duğu ileriye sürülmüş ve bilhaasa bizde kliring yapıldıktan — sonra ticaret kredisinin haleldar olma - sından endişe edilmişti. Yeni kayıtlarımız gösteriyor k?. kliring sistemi dahilinde, ikinci kânun 1934ten otuz temmüuz 1934 tarihine kadar ticaret âlemimizin hariçleri bulduğu kredi miktarı (yirmi bir) milyon lirayı geçmiş- tir. Türkiye, milli ve hayati ihtiyaç- larımı memleket dahilinden temin etmek gayesiyle, bir kısım ham maddelerini mamul hale koyarak sanayi hareketi vücuda getirir ve her memleketle münasebetlerinde ödeme muvazenesi esasıma göre hakiki teadül elde etmek isterken bazı endişelere cevap vermek ih- | tiyacını duyuyorum. | Türkiye, otarşik yani bütün ih- | tiyaçlarını kendi hudutları - için- | den temin etmeği ister bir siyase - tin zebunu değildir. Türkiyenin bugünkü bünyesi ve coğrafi vazi- yeti milletler aarsı ficarette ken- disinin de yer almasını, iktısat ticaret ve ticaret sahasında da — medeni milletler ailesinin mütemmim bir ferdi olmasımı icap ettirir. Ticarf münasebette bulunduğu- muz memleketlerden — bize karşı pasif olanlara satış kabiliyetleri - nin son haddine — varabilmeleri için Jâzım olan imkânı vermekte- yiz, ve bunda samimiyiz. Bizim pasif olduğumuz memle- ketlere karşı ise ayni samimiyetle hakkımızı aramaktayız. Buna ait Bizim “Monnaie d' Echange,, ya- ni ödeme vasıtamız — ancak ihraç mallarımızdır. Hakikat böyle o- lunca harici ticarette düsturumuz ancak: “Malımızı alanm malinı satın almak,, tır, , Sahtekârlık (Baş târüfi 1 İnei sayıtada) fayda temin edemiyen Süleyman efendi, nihayet oradan, buradan eline geçirdiği yetmiş, seksen ka - dar anahtarla geçen gün mekte - bin halâ kısmı duvarından içeriye atlamış ve gece oluncaya kadar içerde bir köşede gizlenmiştir. Gece olmuş, elindeki anahtarlar- ga Mektebin müdiriyet odasını açmıya çalışmış ve bunlardan bi- riyle odayı açmıştır. İmtihan evrakı bu odada kilit- K olduğu için odayı açan Süley- man Efendi araya araya kendisi- ne ait imtihan evrakımı bulmuş, bu evrakla imtihan tecrübe defte- rini terfi şeklinde tashih etmiş, tekrar her şeyi yerli yerine koya- rak odadan çıkıp kapıyı - kilitle- miatir. Fakat tam bu strada mek- tebin hademelerinden Feride h>: nım tarafından — yakalanmıştır. Süleyman efendi. Feride hanıme çok yalvarmışsa da mes'üuliyetin kendisine de şümulü olduğunu hatırlıyan kadın buna razı olmi- yarak hâdiseyi bir taraftan poli - se, diğer taraftan da mektep mü- dirinin evine haber vermiştir. Sü- leyman Efendi polle-a heaklında tanzim olunan evrakı — tahkikiye iler birlikte müd4e'umumtliğe tes- Tim olunmustr ve'i d kendisinin kaydını terkin etmiştir. Mekten müdiri - Yum, Siz onun kadar düşkün mız tavsiyesinde bulunmuştu. tacir Gata adında birile G ıj adam olmadığını anladım. Tâ 168 rilere kadar beraber gitmeyi W' Tikeli buldüm. Zatıslinize - gelilk min sebebi de budur... Bize Yf dım ve yol göstermenizi rica “"34 U cektim. t Yaver Paşa bir müddet cevap vermedi. Sonra dolaşmasına hayet vererek, gözlerini Süleyma” nın gözlerine çiviledi: — Sözlerinize inanmak- isti radılışta birine benzemiyorsunu” O, aslan avcısı kılığında bir. €© tüccarından başka bir şey değik | dir. Siz bunun farkımda değil | diniz?.. Size bundan kimse setmedi mi? 5 * — Hayır. Yalnız bir defa ketr disi, esir tüccarlarından çekinme” miz, ve yanımıza kadın almamt” — Sizinle beraber gelmeğe k'; rar verdikton sonra iş değişti M — Evet.. Bir daha bu m Yaver Paşa her şeyi bilir bir t vırla başını salladı: —Bu habis, dedi. Hiç kimsenif gitmeğe cesaret edemediği yıfİC'._ sihirbazIrklar yaparak — vahi kendisini âllah tanıtır ve onlardâf aldığı kurbanları da esir pazarıl” da satar, kesesini şişirir, ,: Bu sefer de, kadın arkadaşım” zı, beyaz kadın düşkünü g yamlara esir mukabilinde verecek ve ticaretini daha verimli bir getirecekti, Büyük bir tehlike s8' dınız., Geçmiş olsun, Bu sırada Yaver Paşanm zabiti, Polis âmirile beraber i: ye girdi.. Yaver Paşa polis & nin selâmına mukabele etmeğe " zum görmiyerek hiddetli bir hal* de: — Aradıklarımızı elbette bulü” mayız. Çönkü Hartuma _qîrenİB'ı.! çıkanların bile farkında değiliz. — Emir zabitinin meseleyi $'7 anlatmış olacağında hiç şâ!ııb"— yok: ” « — Evet Paşa Hazretleri.. — Ne yaptınız? — Abdül Faki iş için çağr! ğımı söyledi. Ben de lâzım tedbiri aldım, Ümit ederim şimdi tevkif edilmiş bile © tır, yd Çü Ki — Ben zannetmiyorum. O çirei | diye kadar çoktan kaçmış ve h kasını elimizden kurtarmıştır. —t Polis âmiri cevyap vermedi! » Yaver Paşa Abdül Fakinin sil mrş olduğuna kani idi. Çünkü. leymanın kendisiyle konm d$ İ gelmiş olması, onun Hartumda k ha fazla kalmasına imkân b? mazdı, (Devamı çar)