Tariht tefrika: 44 " — Şu satırları okudu: “Hayatta her şeyden ve herkes- ten korkan insanlarm mes'ut ve bahtiyar olmaları tabildir. Çünkü saadet kuşu daima mert ve cesur kimselerin başma konar!, Abdülhamit bu sözleri de - s0- Zuk kanlılıkla dinliyordu. — Haydi, dedi, artık şu kitabı Bbrak da elindeki şarabr, bir az ev vel içtiğin gibi, bir yudumda mi- dene boşalt bakalım! Seni bekli- yorum.. Ben de içeceğim. Hele bir defa sen neşelen.. Şen kahkaha- larla gül.. Şarkılar söyle! Necmiseher şaraptan bir kaç yudum içtikten sonra elindeki ka- dehi birden yere düşürdü.. Zehirli şarap Acem halısı üzerinde kay- bolmuştu. Abdülhamidin gözdesi bir kaç damla zehirle acaba hayata veda edecek miydi? y W "e * Necmiseher iki harem ağasının Kolları arasmda odasma getiril- Mmişti. Abdülhamit, gözdesinin şarap kadehine zehir koyduğunu gör- Mmüş miydi? Yoksa şarabmn şişeden zehirli olarak çıktığından mı te- wehhüm etmişti? Bunu kestirmek Kkolay değildi. Abdülhamit eğer Necmisehe- rin şarap kadehine zehir koydu- Bunu görseydi, şüphe yok ki göz- — Gesini dilediği şekilde tecziye et- kân yoktu. Necmiseherin kadehe zehir boşalttığını gördüğü halde böyle bir cinayeti Abdülhamit kat'iyyen af ve müsamaha ile kar- şılıyamazdı. Doktorlar Necmiseheri ölüm- den kurtarmışlardı. Genç kadın sabaha karşı kendine geldiği za- man düşünüvordu: —Acaba Padişah, banim kade- he zehir koyduğumu gördü mü? Ve sonra bu endişesinin yerin- 'de olmadığını anlryordu. ğ Nöbetçi hekimi saatlerce Noc- miseherin yanından ayrılmamıştı. — Eğer Necmiseherin, düşündüğü gibi vaziyeti tehlikeli olsaydı, ken 'disine bu derece ihtimam ederler- miydi? Padişah gece iki defa Nec miseherin sıhhatini bile sordur- muş ve: erikn nuınar n57z Fakat: *“Galip sayılır bu yolda mağlüp, Ben böyle heriymete fedayım!.,, Diye düşündü.. Kendisi, kamaranın içinde kalmıştı. O kadar ki, Şadiye, burada sabahlama- ğr düşünüyordu. Varsım şimdi — onu çıkar?... Nezaket sözlerine Türkân kıy- met vermezdi... k. Demin, delikanlı ile karşılaşınca, o- farketmemiş miydi?... Artık, Fikret ü- zerindeki hükümranlığını kat'i surette Künç bir mevkie düşmesi... Türkânın ©- smala alr> etmesi... Sevdiği bir adamı Abdülhamit Gözd v e eleri Yazan: Ishak Ferdi — Onu muhakkak ölümden kur tarmız demişti. Necmiseher korku ve tereddüt içinde yatakta mütemadiyen esni- yor ve yaptığına bin defa pışman ol u, O gece aksi gibi Yaver Kâzım Bey de meydanda yoku. Necmiseher: — Hele bir sabah olsun, diyor- du, ben ona söyliyeceklerimi bili- rim, Abdülhamidin gözdesi Kâzrm Beyi tehdit etmenin yolunu bul- muştu. Kâzım Bey kendisinden yüz çevirecek olursa: — Beni Padişah aleyhine teşvik eden sensin! Efendimize gidip ha Böyle bir tehtit karşısında Kâ- zım Bey ne yapacaktı? Necmiseher, Kâzım Beyi hâlâ seviyordu. ** Sabah olmuştu. Mabeyinci Nuri Bey (işkence odası)nda Hekimbaşıyı isticvap ediyordu: — Necmiseher Hanım şarabı içtikten bir az sonra fenalaşmış. Kulakları morarmağa başlamış. Eğer nöbetçi yetişmemiş - olsaydı, zavallı kızcağız ölüyordu. Bu şa- rap şişesini Zatı Şahaneye siz ver- mişsiniz! —— Evat, han : v zz Siz benim efendimize böyle bir iba- nette bulunacağımı tahmin eder- misiniz, Nuri Bey? Ben Padişahım uzun senelerden beri kendisine canla başla merbut bir bendesi- yim. Siz benden böyle bir fenalık umar mısmız, Nuri Beyefendi? — Efendimizin bu hâdiseden ne kadar müteessir olduğunu söy lemeğe lüzum yoktur. Sizden böy- le bir fenalık da umulmaz. Fakat, ortada bir hakikat var: Şarap kadehinin içinde kalan damlaları tahlil ettirdik.. Şarabın zehirli olduğu tahakkuk etti. Bu- na ne buyrulur? Hekimbaşının bu hâdisede su- çu yoktu.. Zavallı adamcağız bu sözleri işitince korkudan titreme- ğe başlamıştı. Aşk mı, Servet mi? Nâkili : (Vâ - Nü) başka bir kadına bırakarak, ertesi gün İstanbula avdet etmesi... Bunların hangisine üzülsün?. Idam mahkümları, sehpaya gider - lerken bile, son bir ümit beslerlermiş.. Onun gibi, Şadiye de, nemli kirpiklerini kaldırdı... Fikrete baktı... Kimbilir, belki de delikanlı: — Gitme... Kal... Ben, seni istiyo- vum... diyecekti. Fakat, bir tek bakış, hakikati anla. masına kâfi geldi.. Fikret, başını önüne eğmiş, kaba - hatli gibi duruyordu. Şadiye, isyan ederek şöyle haykır mak istedi: “— Bir saat evvel söylediklerin ne - rede kaldı? Vapurun burnunda söyle « diklerin nerede kaldı?... Sen, ne zayıf seciyeli insanmışsın? Senden artık nef- ret ediyorum... Fakat, bu sözleri söylemek küçük- ——— deposundan hem de kendi elimle aldrm. Şişenin ağzındaki mühür Pariseki fabrikasından çıktığı gi- bi tabil şeklini muhafaza ediyor- du. Ben Efendimize aynı fabrika- nın mamulattından olan bu şarap lardan bir kaç defa getirmiştim. Eğer şaraba bir hile olsaydı, öte- kilerin böyle zehirli olması icap etmez miydi? sonra: bepler araştıralım. Bu şarap şişe- sini ecza deposundan aldığınız dakikadan itibaren yanınızda mı hıfzettiniz? Yoksa bu şişe başka- larmın eline de geçti mi? verdi: man Zatı Şahane istirahate çekil- mişlerdi. Şişeyi yaveran dairesin- de Kâzım Beye teslim etmiştim. Akşamüstü Huzuru Şahaneye çı- karken kendisinden tekrar aldım ve Padişaha kendi elimle taktim ettim, Pratik Hayat Bilgisi Hayatta muhtaç olacağınız amelf malümati ğikâzeiler, Temenniler: Sakalar inhisarı Galatada Şişhane yokuşunda Got- man apartımanımda oturan — Rahmi Bey bize gönderdiği bir mektupta o civarda bulunan Hamidiye çeşmesin- den su tedarik etmenin bir mesele ol« duğunu yazıyor. Kariimiz — oturduğu apartımanın kapıcısını su alması için çeşmeye göndermiş, fakat orada bu - Tunan Belediye memuru, elinde saka vesikası olmadığı için, kapsemın su al- masrmna müsaade etmemiştir. Karijmiz soruyor: * Bu ne demektir? Hemen her semtte Hamidiye suyu çeşmeleri sakaların inhisarı altında gibi bir şey- dir. Hele belediye memurlarinın buna yardım etmeleri ne dereceye kadar doğrudur?..” Yeni ıımı! Yeni Türk Halkevi tarafından her ay neşre - dilmekte olan “Yeni Türk” mecmua- sının 24 numaralı nüshası intişar et - miştir. Her kitapçı ve müvezzide bu- lunur. Tavsiye ederiz. Kültür İlmi, felsefi, terbiyevi makaleleri ve hikâyeleriyle olğun bir mecmua - dır, İzmirde çıkar. Son nüshasın- da Necati Kemal, Asım İsmet, — Sıtki Şükrü, Orhan Rahmi gibi muharrirle- rin makaleleri ve İrfan Beyin hikâye- Si vardır. Okuyucularımıza tavsiye ederiz. — V;llılıl çok emin bir ecza Nuri Bey bir az düşündükten — Peki, dedi, o halde başka se- Hekimbaşı tereddütle cevap — O gün saraya geldiğim za- (Der var) ö — Üzülmeyin... Biz, gene, uzaktan| uzağa biribirimizin dostu kalırız.. Tür. kân hanım, yekdiğerimize yakın bulun- mamıizı istemiyor... Bu, onun hakkıdır., Fakat, tekrar ediyorum. — Her zaman, hizmetinize hazırım... İlk günü — söyle- diklerimi unutmayım... Başmız her han- gi bir suretle sıkışacak olursa ben va. rım... Haydi, Allaha smarladık... — Bir Kamarasına doğru yürüdü. Fikret, arkasından bir adım attı; — Şadiye.. Fakat, dursa: “ — Ne var?” dese, vereceği ce « vap neydi? Hiçee Artık, delikanlının önünde, yürü- mesi iktiza eden yol, açılmıştı... Vakıa, Şadiyenin vadettiği hayat ta, güzel, şirin bir yoldu... Fakat, bir insan, iki zıt istikamete birden yürü - yemezdi... Fikret, genç kadının arkasından biraz hüzünle baktı: — Cidden İyi kalpli.. Cidden mü-|beni göremeyince kemmel bir insan! - diye içini çekti.. 23 Agustos 1934 ' kolayca öğreniniz — d Nakıl ve tercüme bakkı mahfuzdur Sebebi: Bir hastanın ifragatının i- cindeki mikropların her hangi bir su - retle intişarı ve diğer fertlere geçmesi - dir. Takyidat — Koleradan korunmak i- çin Feran yahut Hafkin kolera aşıların- dan biriyle aşılanmalı; ince tel kafesler- le sineklerden kendini korumalı, kay- namış meşrubat ve haşlanmış sebzeler yemeli. Kolera zuhur eden bina hemen tecrit edilir. Hastanın ifragatı daima ayni kaba alınır ve hemen sülfat dö kürür — kib- riliyeti gası ve yahut yüzde beş frezil ile dezenfekte edilir.. Bu muameleye kullandan sülfat dö kürür bir litre suda yedi gram eritilerek ibzar olunur, Has- ta ve etrafındakiler gayet temiz tutulma- kı, hastaya temas eden araba, sedye, oda, döşemesi, tavanı ve duvarları, çamaşır- lar dezenfekte edilmeli. Hastayı teda- vi eden kimseler yanma girerken husu- si bir gömlek giymeli ve yanından çı- kınca gömleği çıkarmalı. Bunlar has- tanım odasında yemek yememeli ve sık sık el ve yüzlerini dezenfekte etmelidir- ler. Koleradan ölen kimsenin — cesedi yakılmalıdır. Kolera olan memleketten gelenler an gün kadar tecrit — edilmeli. (Karantine) Bu müddet zarfında ka - zuratları ile kan seromları tahlil edil - melidir. Tedavisi — Hemen doktoru çağır- malı; doktor kalomel, asit laktik, banen | ile ilık su ihtikanı, buz, kloroformlu su, her üç santto bir kırk derecei hararet- te su içinde yirmi dakika banyo tavsi- ye edecektir. Ayrıca siyah kan damar- larına seromu zerkedecektir. 2 — Nostras kolera veya mevsim ishali: İlkbahardaki ishal tehlikeli de - ğgildir. Hakiki koleradan farkı ifragatın pirinç şeklinde — olmamasından — ve ile vücudün soğuması arazımın Bu hastalık görülünce eğer araz şid- detliyse doktoru çağırmalı, eğer hafifse iki yüz elli gram kaynamış ılık sa içe- risine kırk gram sülfat dö sud koyarak müshil olarak içirmeli, sonra bir iki gün tam diyet yaptırmalı. Bunu takiben ev- velâ albominli sonra süt rejimleri tat- bik olunur. 0,01 gramlık afyon hulâ- sası haplarından üç ilâ dört tane yuttur- . En şiddetlisi ve burada bah- sedeceğimiz bağırsak sancısıdır. Bağır- sak sancısında yırtılırmış gibi şiddetli elemler duyulur. Hasta, kıyranır, s0- lar, hararet derecesi düşer, — soğuktan donar, bazan gasyan veya ishal de gö-| rülür. Fakat kuru sancılar ile gaz if- raz ettiren sancılar da vardır. — Sancı-| nm sebebi bağırsağın had veya nı'iımiıı! Türkânın babasına mektubu Babacığım, Beni affet... Sana uzun zamandan beri etmediğim eziyeti bırakmadım... Yapmadığım şimarıklık kalmadı.. Be- nim yüzümden sonsuz ezalara katlan- dığını biliyorum... Fakat, emin ol, bu, en sonuncusudur... Ve en esaslısı ol- duğu için, halledilince başka bir iste- gim kalmıyacaktır... Biliyorsun, Fikreti seviyordum. O- nunla evlenmeyip te başkasiyle evlen- sem mutlaka betbaht olacaktım. — Bu- nu, elbette sen de aniryordun. Fakat, para ile saadetin kabil olacağını san- dın. Halbuki, Fikreti ne kadar sevdi- imin farkında değildin. İşte, onun İzmire gitmesi, daha doğrusu senin tarafından sürülmesi üzerine, ben de, sandıktan dadımın çarşafını çaldım. Mini mini bir el çan- tasiyle yola çıktım. Seni, vapurda gördüm. Fakat, bittabi sesimi çıkar « madım... Akşam Üüzeri eve giderek üzüleceğini düşündüğüm için, Tokatliyanın ço - Yazan: . Gayur Dizanteride, anteritde, bağırsak İ” kanmasında, puritonitde bu sancı SÖT lür. Diğer Vir sancı'da Tairğün' mük ile zehirlenerek duyulan sancıdır. da kabız, karında yanlara doğru YyâY” lan ağrılar görülür. Bu ağrılar lıdır. Bazan şiddetlenirler. Karın İW masta gerilmiş ve serttir, idrar aX £7 lir, sık sık gasyan görülür, cilt olur. Apandisitten neşet eden sancılardi Mak Burony ucu dedikleri n*w için için bir sancı vardır. Tazyik v€ ciltte cüz'i temas sancıyı ziyadeleştirir Bazı isteriklerde ve asabilerde İ” halli veya ishaltiz bağırsak sancıları B? rülür. Bunlardan bazıları gaz ifraf * derler. Sancı bir asabi buhrandan, Y9" gunlüktan, veya tehyiçten husule ge lir, Sancısı devamlı olan bir kimse dok* tora müracaat etmeli. Doktor sancın!f nevine göre ilâç verir. Meselâ — cit sancı bağırsak sancısı ise müshil lir. Apandisit sancıcı ise diyet yı Vesaire.... j * İSHAL — Fazla miktarda mayi kö” zuratın sık sık ifrağıdır. Asari: Yirmi dört saatte üç ilâ yi mi defa defihacet olunur. Kazurat #f rı veya esmer renkte, tifo h j ise aşı toprağı rengindedir. Bazı ©M zikli çocuklarda yesil olur. Sarılıktf ve kara ciğer hastalıklarında kirli b& yazdır. Dizanteride pas rengi, mide V€ bağırsak seylanıdemlerinde veya bif” mot, kömür, demir, ratanya gibi almdıktan sonra siyahtır. Kokutü' Seröz ishalde koku yoktur. Diğerleri pis kokar. Bazan kazurat arasında bar zım edilmemiş gıdalar da bulunur. Ishal ya soğuktan, yahut müshil, 9* K hir, bozulmuş gıda gibi şeyler G mamaam İmmlm — İrm bulunmasından olur. Kara ciğer, rek ve akciğer hastalıklarında bağırti” ğn ihtikanr müshil verir. Kolera, Ü” | zanteri ve tifoda ishali veren mikrop!â”” dır. İsteri ve teheyyüçte asaptan, şektf | hastalığı, romatizma, nıkrız, uzvi zehirlerin ifrazından ishal olur: Hastalığın cereyanı: — Sebebe gört değişir. Dizanteri, kolera ve tifo ile bi” zt memede çocuk ishallerinden maadi” &1 tehlikeli değildir. İshale karşı ekseriya tatbik — edile” cek deva bir iki gün günde yarım #i bir litre scak su (içine biraz vum içki” si konmuş çay) içerek diyet yaj j sonra yoğuürt ve süt rejimine ve sonra sebze rejimine geçmelidir. Kaff na sıcak bez sarılır. vücut tam istiri birakılır. Müshil maden suyu 'Tebaşir, talk, semitrat dö bizmüt Tanılır. — Otuz damla afyon ruhu kala şırıngası yapılır. (Devamı var) iyle sana bir mektup yolladım. “Sıhhatteyim, başıma bir gelmedi. Sakım beni merak etme, bi” bacığım. Şu mektubu aldığın sıradA! İzmir vapurunda püfür püfür gidiy” — rum..” diye yazdım. Her halde, Fikretle ayni vapurdi gittiğime bir miktar kızdınsa da, g7 — ne de memnun olmuşsundur. Ya ke * derimden intihar etsem daha mı iyi * lurdu? Değil mi, babacığım?.. O 34 man, benim vasıtamla aileme gelmi” sini beklediğin servetten mahrum ©İ * makla beraber, Türkânsız da — kalır * | Te v Evet, filhakika, benim için, çu yoldan birini ihtiyardan başka #” kalmamıştı: Ya intihar, yahut ta Fikret.. Sana, mabadini anlatayım... Fikretin kamarasında geceyi £€ * çirdim. Fakat, bu hal, kamara Mt © Mmurlarmın gefi türafından Sürkedili Benim burada yatmağa hakkım olmt dığı bana ihtar olundu. Kİ Ben de yatacağım diye 1msrar ettif” Zorla çıkaramazsınız - dedim. p Araya inat girdi. Kaptana söyle diler. Ve kaptan, zabıt tutturdu. — Sonu var ”