MAĞ Dil kurultayi bugün başladı inci say zerinde sıkı bir programla karşr - lanmıştı. Harf inkılâbının ertesi Dil Heyeti kurulmuş, ve nihayet 932 Temmuzunda Türk Dili Tet- kik Cemiyeti kurularak faaliyete geçilmiştir. Durmadan çalışılarak ortaya müspet eserler konmuştur. Söz Derleme faaliyetinde 126 bin derleme, 150 yazma ve kitap ta- ranmıştır. İki yılda yapılan işler belki pek azdır. Fakat — Kurultay bunu azımsamıyacaktır. Büyük şef Türk tarihi ve Türk dili işlerinin gönüllüsüdür. (Sü - rekli alkışlar) . Büyük Millet Mecisi Reisi, de - Berli müncisi ile alâka duymakta, saygiıdeğer Başvekil İsmet Paşa günü da hükümetin yardımını temin et- | mektedir. (Alkışlar). Buğün ikinci Türk Dili Kurul- tayını açıyorum..,, Maarif Vekili Bey bunda sonra Kurultaya bir rois seçileceğini, bu hususta İbrahim Necmi Beyin bir teklifi olduğunu söyledi, sözü İb- rahim Necmi Beye verdi. Ibrahim Necmi B. İkinci Dil Kurultayıma birinci Kurultaya olduğu gibi, Mezlis reisi Kâzım Paşa Hazretle- rinin seçilmelerini teklif etti. Bu te'dlif alkıslarla ve ittifakla kabul elil 'i Paşa Hazretleri riyaset | üne gelerek bir nutuk söyle- diler ve seçilmelerinden — dolayı teşekkür ettiler, Bu nutuktan sonra riyaset diva- ni intihabatına geçilmiş, birinci reis vekilliğine Maarif Vekili A- bkidin, ikinci reis vekilliğine Bursa Meb'usu Esat, kâtipliklere de İs- mail Müstak, Faik Reşit, Baha ve Refik Ahmet Beyler dir. Bundan sonra merhum Samih Rifat ve Reşit Galip Beylerin ha- tırasıma hürmeten bir dakika sü - köt edil! dört ilmi ve üç idari encümene âza seçilmiştir. Mütecakiben, Reis Paşa, Kurul- tay münasebetiyle birçok telgraf- bunların hepsinin birer birer vaktin darlığı münasebetiyle imkân ol - madığını söyliyerek münasip gö- rülürse bunlara riyaset divanımca cevaplar verileceğini söyledi. Bu, da, birinci Kurultaya olduğu gibi, yet hariciye komiser vekilin- den Hariciye Vekilimize ge- len ve Kurultaya muvaffakıyet dileyen telgrafla, İstanbul Vali ve Belediye reisi Muhittin Beyin tel- grafı okundu. Muhittin Bey tel- grafında, İkinci Dil Kurultayının da şehrimizde dolayı İstanbuliuların duydukları büyük sevinci ifade ediyordu. Re- is Paşa bu telgrafı okuduktan son- ra: “— Diğer telgraflar Kâtipliğe verilmistir. yazılacaktır, dediler. ben İbrahim Necmi Bey, kürsüye gelerek Türk Dili Tetkik Cemiye- tinin bir yıllık çalışması hakkım- daki raporunu okumuştur. Kurultay devam etmektedir. seçilmişler- lar geldiğini, okunmasına, toplanmasından Umumi la) — Nafia ve Maliye Vekilleri bu sabahki trenle Elâzizden dön- | düler, Muhacebat müdürlüğü Ankara, 18 (Hususi Telefon- la) — Münhal bulunan muhase- bat umum müdürlüğüne hukuk ve maliye mekteplerinden — mezun Mümtaz Bey tayin edilmiştir. | hareketi başlıyacaktır. Cevapları | Müteaki - | Nofia ve Maliye vekilleri Ankara, 18 (Hususi Telefon- | |Zavallı bülgaristan türkleri (Baş tarafr 1 inci sayılamızdadır) sıra çavuşu tarafından beş yerin- | den parçalanmıştır. Bundan baş- ka Eski Cumada çamaşırdan dö - | nen Koca Doğanlı Ali ağanın ge- lini de Bulgar askerleritarafından üzerine sürülen arabanın altına düşmüş, kucağındaki dokuz aylık çocuğu boynundan göçen teket « feklerin altında can vermiştir. Bu- na benzer çirkin ve câniyane iyak- ular Osmanpazarı köylerinde çok fazladır. Bulgar ordusunda fiili hizmeti- »' gören birçok “Türk" gençleri vardır. Bunlar bir harp esirinden firklr muamele | görmezler. Her | hafta verilen derslerin mahiyâti Türklük aleyhine tahriktir. Her gün dayak, işkence ve hakarete aruz kalan binlerce halk, emlâk ve arazisini hayvanlariyle birlikte Türkiye hudutlarına kadar yol ve pasuport parası mukabilinde Bul- gar zenginlerine bağışlamaktadır. Bulgar Türklerine işkence devam kçe yakında umumi bir hicret e #i A Diğer taraftan Romanyada çı- kan Hak söz gazetesi de Bulgar mezalimi Bulgar vahşeti- başlığı altında yazdığı bir yazıda diyor kit ”Son günlerde Bulgaristanda- | keri idare Türklere eza , ve cefa ediyor. Bunların zulmünden | sacan Türkler Romanyaya geli - yorlar, Bir hafta evvel otuz kişi- lik bir genç kaflieşi kendilerini Romen hudutlarına atmışlardır. Hudut boyunda Rahman, Aşıklar, Köse Abdi köylerinden dayaktan kaçanlar çoktur. Hududa — yakır Yunuslar köyünde, Bulgarlar İb- rahim oğlu Salihi dayaktan öldür- | müşlerdir. Zaven köyünde Hüse- yin ağanın ailesi Bulgarların ku- durmuz Sana — taarruzlarından kendisini baçaya girmek suretiyle | kurtarmıştır. Kalava köyü muhtarı, Remanya Türklerine silâh verdiği töhme - | tiyle Bulgarlar tarafından öldü - | rülmüştür. Caferler köyü hatibi Lin amcasının kızı — kaçırılmıştır. | MHalen hayat ve mematımdan cser yoktur. Eski Balabanlar camiine | pislik atılmış, camları kırılmış - tır. Bu gibi zulümleri Romanya Türkleri namma şiddetle protesto ederiz. e mınt;(asında (Üst tarafı 1 incl sayılada) man tesiri altında görülmekte ve | hunların eski Alman askerlerin- den ibaret olduğu söylenmekte- dir, | Toplanmasrı istenen yeni zabıta | kuvvetlerinden almanca bilenle - | rin mıntaka dahilinde asşkeri ha- | valiyi göz altında bulundurmala- rı düşünülmektedir. Vaziyet, Milletler Cemiyeti | Umumi Kâtipliğine “Sar idar> komisyonu,, reisi tarafından bil - dirilmiştir, Sarın şimdiki poliş ve Zandar- masının siyasi — tarafgirliklerde | | bulunmaktan kendini alamadığı yazılmaktadır. | — Esas maksat, yakında yapilacak | olan “reyiâma müracaat,, | sında, tam ve âdil bir netice al- | | mak mümkün olamıyatağıdır. İ ] Milletler Cemiyetine dahil muh | telif milletlerden toplanılr ası is- | tenen zahıta kuvvetinin. 2000 ki- | | $i olması zaruri görülmektedir. esnâa- |Yağmur ve fırtına | müthiş fittınalar on yedi saat de- | | Küh'dan | cihetine ilerlemiş, belediye, adli - | Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN - OĞLU $ Çöasetleri ve külleri birer - birer | saydılar: Beş.. Hani altıncısı.. Yaok.. O hülde,, Acaba kaçtı mı? Neteye kaçacak ve nasıl?.. Süley- manın işittiği o acıklı ses Boranın değil miydi?. Bunun halledilememiş olmaşı Yavuzun üzüntüsünü fazlalaştır - miş. Ölmediğine, sağ olduğuna zahip olarak saatlerce Bora'yı a- ramışlardı. Bulunamadı; bulama- dılar. | “Bora,, tatlı, akıllı, uzlü, çan bir hayvandı. Daha “Fride,, ye ye- ni âşık olmuş, Fride de ondınl hoşlanmıştı. Bunun için ikisini | ayrı bölmeye koymuşlardı. Bal aylarını yaşıyorlardı. Bu felâket- I ten şonra Fride yarı yanmış bu- lundu. Fakat “Bora,, sır oldu, Hergül'ün sözü ile derdi taze- | lenen — Yavuz üç yaşında | bir çocuk gibi şarsıla sarsıla ağla- | dı. Hergül kırdığı potu anlamıştı: —AÂğlama, dedi. Ben var mr- | yımı, yok muyum.. Hazır Afrikada iken ormanlara kadar gider sana ufacık ufacık yavrular getiririm. | Belki “Bara,, yı da orada buluruz. | Bu xöz Yavuzun gözlerine ufak | (Ust taratı 1 inci sayıfada) garistan ve Romanyada da hava - lar bozmuş; fırtınlar hayli tahri- bat yapmıştır. Ajans Sofya — ve Bükreşteki fırtınalar hakkında şu | malümatı vermektedir; Sofya, 17 (A.A.) — Karade- nizdeki Burgazda dolu ile karışık vam etmiştir, Telgraf direkleri | yılıkmış elektrik telleri kırılmış, ağaçlar kökleriyle birlikte yerler- Bilhassa 18 dakika çok şiddetli dolu büyük tahribata sebebiyet vermiştir. Dört yüz gram ağırlı - ğında dolüya — tesadüf edilmiştir. Şehir karanlıktadır. Zabıta bir kaç gün halkı sokağa çıkmaktan menetmiştir. Hasarat çok mühim- dir. Fakat insanca zayiat yoktur. Bükteş, 17 (A.A.) — Dolu ile | karışrk firtına neticesinde Bükreş- te kırk aokak ve bin kadar ev su altında kalmıştır. İtfaiye neferle- yıldırımdan ileri gelen yan - gınları söndürmek - için yüzlerce defa müdahaleye mecbur kalmış- | tır, Bir kişi - boğulmuş, üç kişi | ağır suyotte yaralanmıştır, Fırtına memleketin muhtelif noktalarında mübim tahribata se- bep olmuştur. ri, Tahran, (Hususi) — Firuz | sonra ” Tebrizi de | ve mühim hasaral sel | | bastı yaptı. | | Tahran ve Kuruçay tarafından I Şipahanı Pehlevi uzunluğunca Cülba yolu üzerinden gelen bu ! sel, istasyon boyundan belıı!'ıyn[ | ye, vilâyet ve imaretlerini tama ı miyle sarmıştır. ı Sokaklarda yürümek kabil ol - maniış, bütün nakil — vasıtaları durmuştur. Üç büçuk shat devam eden şiddetli yağmur - ve sel, her tarafı hayvan lâseleriyle doldür- | Bundan başka hükümet dairele - |Rober'in tarafını tutmuşlar garar | muştur. Asker ve piyade imdac gelmiş, Emir Leşker üç bin bölük | Tetrika No. 8 bir ümit serpti, fakat çok şürmedi. Süleyman bir şey bulmuş gibi yerinden irkildi, Hergülün Afrika ormanlarından bahsetmeşi ona : yeni bir ilham vermiş olacaktı. ; Maamafih orada bulunanlara hiç : bir şeyden bahsetmedi. Yalnız; — Çocuklar, dedi, Bana beş on dakika izin veriniz.. Yarım asaate varmaz dönerim.. Dönüşümde he- pi burada bulayım.. Tam yarım saat sonra Süley- man kapıdan göründü, Ve; —r Benimle kim gelmek istiyar.. Blanş Allarti: — Nereye, dedi, — Nereye olursa.. —-Evvelâ yerini öğrenelim, son- Yâ,.. — Hayır.. — Tabii hepimiz de gelmek iş- teriz. — O halde söyliyeyim; İç Afri- kaya,, Vabhşi hayyan avına.. — Ciddi mi söylüyorsun?. — Şüphe mi ediyorsun?, —— Kim kim?, — Murattan başka hurada lunanlar ve daha kimlere teklif et- v NECENEEKK UNUK CEN CA LKL L ECECARRECA LA NL PESENCEKE Mahmut Saimin muhakemesi Matbunt kanununa “mühalif | neşriyatta bulunmak ve birçok kimseleri iş bulmak behanesiyle dolandırmaktan suçlu Mahmut Sami efendi ile neşriyatının ko - laylaşmasına yardım ettiklerin - den suçlu olan Refika Salih ha - num ve Jozef, Ahmet Sait, Sinan ve Ketcon Paskal efendilerin mu- hakemelerine bu sabah asliye ü - | |den çıkmiş ve çatılar uçmuştur. | çüncü ceza mahkemesinde devam | edilmiştir, Bugünkü celsede tahkikat ev- ryakı arasında bulunan imtiyazlar | tetkik edilmiş ve bu imtiyazlar | başka, başka isimler üzerine alın: | dığı görülerek bunların filhakika Mahmut Saim Efendi tarafından alınıp alınmadığının - bildirilmesi * için vilâyete müzekkere yazılma:- şına karar verilmiş ve muhakeme 23 ağustos perşembe gününe bı- vülükmeşteri 'Japonya Sovyetleri protesto etti (Üst taratı 1 inci sayıtada ) Moskova, 17 (A.A.) — Beyaz Ruslardan bir Mançukuo polis memuru, tedavi için Moskovaya | gitmekte olan Sovyet Rusyanın Harbin ceneral konşolasuna karşı tahrikâmiz hareketlerde bulun » muş ve ancak konsolosun soğuk kanlılığı neticesindedir ki mesele | hiç bir fena netice tevlit etmemiş- tir, Harbin cencral könsoles veki- L, Sovyet ceneral konsolosuna karşı yapılan bu hareketi, Mançu: kuwo hükümetinin siyasi mümeessili zdinde protesto ir, süvari ve piyade askeri ile şehri muhafazaya çalışmıştır. Haşarat ikj milyon tahmin — edilmektedir, 200 bin liva kadar görmüşlerdir. ri de | Allarti vardı, Erkekler de | memiz lâzımsa kararlaştırır” | Murat itiraz etti: — Ben neye deği| baba.. v D —aMoliye'ye senin sirkte " £| | cağını kendisine yardım ed*fdıl şöyledim. Biz de nihayet ÜS içinde dönmüş bulunuruz. | Blanş Allarti: — Moliye, senin ayrılman! sıl razı oldu? g — Evvelâ razı ıönı'nıısıliw | kat izah ettim. Sirkin eski getirilebilmesi için mul ! vahşi hayvana ihtiyaç olduğ” | bu şekilde hareketin daha | mal olacağını söyledim. Moris: | — Moliye'yi bu vaziyette | brrakıp gitmek, ona karşı 6 bir hareket olmaz. Kim bilir |'na neler gelmiştir. —Evet.. Bundan da açıkça setti; Yalnız sana itimat edi! dum, Beni bırakıp gitmen içif / nun bir vesile olmamasını tem? <İlerim,, dedi. h Muradın sirkte kılıcıiını.y vanlarla onun meşgul olıj | söyledim, Aklına bir şey gel mesini riça ettim, Hergül, Yavuza döndü yt yük bir sevinçle ."y — Büyük dostum. Artık m lanma, “Bora,, ya kıvnııc’r | dedi, v V öi & ABLAN- AVCISL ESSEYİ” ABDÜLFAKİ Hâdiseye Rumiö'nün ıehdı duğu tahakkuk etmiş, ıîgnrlll | rarın mühim bir kısmını ödem | zazı olmuştü. | — Süleyman, bir kaç lrkldlj | beraber, Afrikanın iç lırıfllç |balta yüzü görmemiş ormanl? "kadar ilerliyebillmek için haf ğını yapmakla meşguldü. K€ ; sine, seyahatine çıkmazdan ©" , Mısıyın meşhur aşlan aytışı Üyit Abdü) Faki jile görüşmeyi ” 'nur, demişlerdi. Ş Süleyman beraberinde Ib'".ıı |ceği arkadaşlarını tesbit etmif ;, lunuyordu. Kendisiyle Yavu? | bil olduğu halde altı kişiydile? / |lerinde kadın olarak yılııı:rş Hergül ve Timsah kralı lıH'V pon'du, ; Rober Dupan'un bu ll”hal doğrudan doğruya Iu.dl#'y Vştirak ettirilmesini istemeti, *; net Bekerle aralarında mevet! r | duğu söylenen alâkanın asıli | &mr ortaya çıkarmıştı. , Rober'in hele bu ııyıhl"_.:;' fazla alâkadar görünmesi ’:)l manın içine müphem bir. #6i vermişti. Fakat, Moris'le H"_ g (Devarı **