7 Ağustos 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

7 Ağustos 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ezalrde Dazi rışıklıklar oldu ölenler var Atletizm çei Zağrebe doğru Balkan olimpiyat oyunlarının beşincisi 26 ağustosta Zagrepte a- çılacak, bir ve iki eylüde müsaba- kalara devam edilecektir. , Bir kaç hafta sonra başlıyacak olan bu müsabakalara iştirak ede- cek olan atletizm kadromuz aşağı yukarı tespit edilmiş bir vaziyette kadıköyde idmanlara devam et- mektedir. Ankara ve İzmirden şehrimize çağrılan atletler de şu günlerde İs- tanbula gelerek bazı mesafeler ü- zerinde tecrübe edilecekler... Bu suretle süzüle süzüle seçil - miş olan milli atletizm takımı a - yın yirmisine doğru Zagrep yolu - nu tutacaktır.. | Burada bizi endişeye düşürer nocta ne İstanbulda yapılacak hu- meler ve ne de takrmın şek- 1933 Balkan oyunlarında Ro - manya ile 61 sayı yapmak sureti - le kazanılan üçüncülük vaziyeti - nin bu sene ne şekilde bir netice vereceğidir. Bu seneki Balkan şampiyonlsı Türkiye icçin iki şekilde neticele- nebilir!.. 1 — Doğrudan doğruya Roman-| yanm fevkinde üçüncü olmak. 2 — Romanyanın altında dör- düncü kalmak.. | Yunanistan ve Yugoslavya şîııı-1 dilik bizim kendileriyle mücadele | edemiyeceğimiz bir derecede yük- sek vaziyete sahip oldukları için Biz bu sene genle Arnavut ve Bul- garları geçmek ve Romanya ile başbaşa uğraşmak mecburiyetin - de kalacağız.. Geçen sene Rumenlerle bu va- ziyeti yapmak için emdiğimiz süt burnumuzdan gelmişti.. Bu sene de bayrağımızı temsil edecek atletlerin Allah yardımcısı olsun!... ömer Besim Daktilo aranıyor İki haftalık muvakkat bir iş. Bi: daktilo isteniyor. Bu bir tecrübe işi de olabilir, Ağızdan Türkçeyi çabuk, katiyen tashihsiz yaza- caktır. İsteklilerin bugün, yarır idarehanemize müracaati. VAKIT Yüzme müsabakaları “VAKIT,, gazelesi tarafm- dan tertip edilen büyük yüzmel| müsabakaları bu Cuma günü Modada yapılryor. Bütün sporcular girebilir Müteassıp hükümdar beyaz ırktan nefret ettiği için, onun| huzuruna çıkmazdan evvel, güneşte sim siyah kavruldum, (Yazısı hikâye sütunumuzdadır) Iki Yüzlü Adam Büntü dünyaca tanınmış, fevkalâde meraklı zabıta ve tahlil romanı Tefrika N: 13 Geçen kısımların hülasası İki azkadaştan biri, bir akşam gezintisin- de, ba romanın en korkünç şahsiyeti olan a« dama dair, hatırasını anlatıyor: Bu adam, bir gece dokuz yaşında kadar bir çocuğu çiğnerken yakalanmış ve — kondi- sinden bir miktar para İstemek kararlaşmız- t Adamı kendisinden hiç umulmadığı halde bu parayı kismen naktt, kısmen de gek ha linda derhnl veriyor. Fukat çeke attığı tmza Ho, kendini tanıttağı İslm arasında fark mr—l dir. İkt arkadaştan birt avuknt Aterson © gün; evine dönünce, kendisine esrarengiz ahbabı| Doktor Cekil tarafından — verilmiş uygunsuz bir vasiyetenmeyi tekrar gözden geçirdi. Şimdi, arkadaşı dektar Cokil'in, bu — kor-| kun adam yüzünden uğrayabileceği felhket- leri düşünüyor: Hayd isimli korkunç adamı bir gece yolu.| mn bekliyerek gördü. Bundan sonra Hayd'ın sopayla bir adam öldürmesinden bahsediyorlar. Avukat Aterson vak'ayı tahkik içim polis- le beraber çıkıyor. Ta öbür uçta merdivenlerle ini- len ve üzerine kırmızı çuha gerili Ibir kapı görülüyordu. Avluya nazır üç pencere vardı.| Pencerelerin hepsi de demir par-! maklıklı.. Ocakta ateş yanıyor; ve ocağın, üzerindeki rafta bir lâm - ba... Lümba da yanıyordu. Çüvıkü1 sisler odanın içerisine kadar çök- müştü... Venihayet doktor Ce- kil!... Ocağın yanı başında, bir ölü kadar sapsarı bitkin bir vazi- yette oturup duruyordu. Arkadaşı geldi diye yerinden! kımıldıyamadı. Sadece buz gibi e- Tini uzattı. Gayet değişmiş bir ses- le: | — Hoş geldin, dedi. Pol kapıdan çıkar çıkmaz, A - terson: — Söyle bakalım, dedi, Şimdi 7-B.934 ne diyeceksin? Herhalde dan haberin vardır. Doktor sarsıldı: 5 — Meydanlıkta bağırıp duru- yorlardı. Vak'a herkesin ağzın- da... Yemek yerken işittim, ceva- bımnı verdi. Avukat: — Cekil, dedi. Bana şunu izah et: Öldürülen Keru, müşterimdir. Fakat sen de müşterimsin. Benim vaziyetim ne olacak? Anlamak is- terim. Herhalde bu adamı saklı -! yacak kadar deli değilsin ıınmm.: Doktor âdeta bağırarak cevap| verdi: | — Aterson, seni temin ederim. Tanrı üzerine yemin ederim ki, bir daha bu adamm yüzüne bile bakmıyacağım. Şerefime - itimat et! Sana bu adamla hiç bir alâ- kam kalmadığını — söylüyorum... Herşey bitti.. Hem, o benim yar - dımıma da muhtaç değil. Sen, onu benim kadar tanımazsın. Ona kim se zarar veremez... Tam bir emni- yet içindedir. Sözlerime inan Ce - kil. Bir daha bu adamın adını bile işitmiyeceksin.. Avukat, Kasvetli bir eda ile dinledi. Arkadaşının bushalecanlı halini beğenmiyordu: — Ondan pek emin görünüyor- sun, dedi. Senin menfaatin hesa -! bına söyliyeyim: İnşallah da öyle- diz, emin vaziyettedir. Çünkü| Hayd ele geçer; mahkemeye sev- kolunursa, senin de ismin —mu- hakkak işe karışacak. Cekil: — Kat'iyyen ele geçmiyecek - tir, diye cevap verdi. Ve isminin, vak'a- y r w e. 218 | 7-8-1934 a Yunanistanda ba” lıkçılığın islahı Çeviren Hikmet Münir hiç bir vak'aya karışmıyacağına yüzde yüz eminim... Yalnız bir noktada öğüdüne ihtiyacım — var. Bir mektup aldım. Müthiş tered- düt içindeyim. Acaba bu mektubu polise göstereyim mi, göstermiye- yim mi, diye düşünüyorum. Bu mektubu sana vermek te — aklım-| dan geçiyor. Sen, hükümleri — sa- rih, yerinde bir adamsın. Ha... Ne| dersin!?, Avukat: — Galiba, bu mektubun delâ- letile Hayd'ın ele geçeceğinden korkuyorsun? | lıkçılığın — Hayır, hayır, Hem Hayd ne olursa olsun, umurumda bile de- gildir. Benim onunla işim kalma- dı. Aterson, biraz düşündükten sonra: — Pek âlâ, dedi. Görelim, şu mektup nedir? Mektup, garip bir tarzda, sol baştan, yukarı doğru yazılmıştı. Altında “Edvard Hayd,, imza- sı atılrydı. Velinimeti olan doktor Cekile şöyle diyordu: “Yüzlerce nimet ve ihsanına nail olduğum, yüksek efendim, ha yat ve vaziyetime dair hiç endişe etmesinler. Emin mevkideyim...,, Avukat Aterson, mektuptan e- nikonu hoşlandı denebilir. Çünkü bu mektupla Doktor Cekil ve Mîı-1 ter Hayd arasındaki pek sıkı mü-| nasebetitn derecesini öğı—eniyowL du. — Zarf nerde? diye sordu. ] Cekil: Yunan hükümeti çok esaslı tedbirler aldı Atinada çıkan -“Elefteron Vİ" ma,, gazetesi yazıyor: “Yunanistanda balıkçılığın tef” sikine dair yapılan kanun lâyihas' iktisat nezareti müsteşarlığı tar” fından mebusan meclisine - veri miştir. Bu kanun ile Yunanistanda bü” inkişafı için fenni tef” kilât vücuda getirilmesi derpiş © dilmektedir. Kanunun hedefi, balıkların n8" killeri usulünü yenileştirmek V€ balıkçı sınıfını himaye etmek $U” "i | retiyle balıkçılığın milli iktisadi” yatın bir şubesi olarak terakkisin? çalışmaktır. Balıkçılık le,kîn“ İ bu hedefe varabilmek için fent? | usullerle balıkların merkezlerii muhaceret yollarmı tetkik ile ba ” Tıkçılığa müsait mıntakaları tayif eyliyecek, balık avlanan sahalar' genişletmek üzere balıkçıların işit ne yarryacak hususi haritalar taf” zim edecek ve istihsalâtı arttırma için yeni vesait getirecektir. AY” | ni zamanda balrkları vikaye ve aV Tandıkları yerlerden en uzak mü” hallere nakilleri icin en yeni — v* mütekâmil usulleri tatbik edecek” tir. Bu teşkilât, Yunanistanda bi” İrk avcılığma müsait mmmtakalardi “Balıkçılık merkezleri,, tesis ede ” cek, balıkçılara paraca yardımlar” da bulunacak ve sarfedilemiyecek kadar bol balık avlandığı vaki! salamura yapılması maksadiyle münasip tesisat kuracaktır. Bunlar için lâzım gelen serm&' ye, Yunanistan bankası ile mi bankalar, ikraz ve depo sandıklt* rı, postahane ve umumi menfaatle re ait tasarruf sandıkları tarafım ” dan verilecektir. Başlangıçta ko” nacak sermaye yirmi beş milyof drahmi olacaktır. Hükümet, sermayeyi verecek © lan bu müesseselere sesenlik yü”” de 5 faiz tehaffül etmektedir. Tef kilâtm varidati bu faiz miktart' kapatamazsa hükümet ya tamami” nı veya noksanmı bütçesinden Ö ” yecektir. Bu yüzde beş faiz mik” tarından artan varidat gene bal! çılığa sarfedilecektir. Bu teşkilât, tayin edilecek k0” miser vasıtasiyle devletin mürak#” besi altında olacaktır. Tdare me” lisinde Yunan milli bankası um! müdür muavini, divanı muhaseb? i, iktisat nezar? tinin hukuk müşaviri, balıkçılı bir vekili ile hükümetin intihap © deceği üç kimse bulunacaktır.. — Yaktım, dedi. Lâzım olâa! ğt hiç aklıma gelmemişti. — Fakt zarfın üzerinde, postahane daff gası yoktu. Mektup, elden bırak! mıştı. — Pek âlâ, ne yapacağız.. ”; nu böylece ihmal edip, üzerine L içmemizi mi istiyorsun? — Ah kardeşim. Ne yıp“:j lâzım geliyorsa, sen yap.. Ben; sime olan itimadımı kaybettim" (Devamı

Bu sayıdan diğer sayfalar: