B göz | diye bir söz vardır. “Ya- mîı"dt" ağlamak,, müânasına be, * Ayni tâbir, hemen bütün di- İ, Yrupa dillerine de geçmiş- P:ş-un Menşei hakkında, çok b.”'h_"' el yazısı lâtince kitapta, l ikâye okudum. Nakledece- h!d', annederim ki alâkanızı cel- 5 Jungl de - ita görmem $ ormanlarına :5';" 'fkedeı av merakına düş-| * Zira, buradaki türlü türlü| F_mnlınn haddi, hesabı yoktu. Tzay bilhassa, kement avı, hep- " merakını büsbütün celbedi- Y ' Zira, ip atarak, diri diri av buz an mahir İspanyollar zu- %î"'i!!i. Bunların canlı olarak ni şavları şikârları, Avrupada ye- h İttmüs eden hayvanat bahçe- tin, YS at canbazhanelerine sa- €peyce para ediyordu. taj zamana kadar görmedikleri Hmdlrm temaşası, —Avrupalı- " Pek alâkadar etmekteydi. O- kıv için, Avrupalılar, bir taraftan tilç '."’ fethediyorlar, kırmızı de- Tnsanları imha ediyorlar, — bir n da kement avından geri orlardı. B_m"lııı üçüncü süvari alayınım ğı'—"ı bu ticarette meleke ker- tak tişlerdi. Zira, — maiyetlerinde Yi kementçiler mevcuttu, tü gün, deve kuşu büyüklü- g;dd(i ferazos kuşunun avma .bı"--- Gayet süratli koşan bu ki 3Vanlar, uçamazlardı. Eğer ta- ,_î'"ine atla girişilecek olursa Lik,' aları çok muhtemeldi. he 'N sağa sola şaşırtmaca verir- ü'b!vgirlerin yaklaşmalarına ]lr“.de etmezlerdi. Nihayet at- Yorulur, onlar yorulmaz, — ka- ş.'!"d'- Ancak kement atmak sa- Sinde onları tutmak kabil ol M“'ydı... ]!riuçümü süvari alayının nbi!-' çü!"i"“îyulu'imle mahir kement- Luw olarak, o gün, iki ferazos takip ettiler. Birinin tüyleri yerlere kadar u- | du. Prrrl pırıldı. Rengârenkti. “:lq satılacak olursa herhalde, va, “ce frank edecekti... Bu hay- * erkekti... R Y““ndı koşan ise, dişisiydi.| Zün yanında — tavuğunkiler W 6 dişinin tüyleri de ilk tarif Mmizin yanında oydu... Yalı Uvariler, bilhassa erkeği ko- q_i""iı'rdıw Fakat, ferazoslar, hiq:: çift gezerler.. Kumrular gi- €&r... Karı koca, yekdiğerle- » Cenubt Amsrikan "'kııb. merikanın Sun'i ıjağinur yağdır- Mak imkânı bulundu uoı:i'i'“'îkıdı Massachusett tek- l id itüsü lâboratuvarı, sis- £ _.i_"ln kimyevti bir mayi keş- ha. Hir, Bu mayi ile havada bu- tek ; tü tebahhuratı teksif edile- h.k::i"'“r halinde yere düşürül- ttergp ” Yeni keşfin tatbikat ve Ve bu inde tayyare meydanmı ” 'dan üzerindeki mebani- Niş üç ;"'Cn kaplamış olan tabil a İ 'akika zarfında kâmilen ı:"— ve takriben 2000 — ka- hitindeki havalide tabii rine s#on derece âşıktırlar... Erkaki ne tarafa kaçarsa, kadın da onu takip ediyordu. Nihayet, — mel'un kemendin kocasını boynundan ya kaladığını gördü... Gözlerinden yaşlar akarak, avcılara yaklaştı... Sanki demin ok gibi sağa sola se- ğirten, şaşırtma veren o değildi... Mazlüm, boynu bükük, — erkeğini yakalryanlara teslim oldu. Güya: “— Onu nereye götürürseniz, beni de götürün... Biribirimizden ayrılmıyalım...,, demek istiyordu. Tabit, üçüncü süvari alaymın zabitleri kendi ayağı ile gelen bu şikârı da tutmakta gecikmediler...| O günkü avlarından —memnun,| yollarma devam ederken, felek, | onları, bir nehrin kenarmna ulaş- tırdı. W Orada ne görsünler... İki tim- sah,.. yüzüp duruyor... Aman nı* tesadüf... Bunlar, diri diri tutula- cak olursa, öyle para eder ki... Derhal, kementçiler, meharet- lerini gösterdi... Arka arkı ler atıldı ve bunlardan birisinin| halkası, ayni hayvanın boynuna | geçti... Öteki yakalanmadı... Fakat, yakalanmıyan da, tıpkı| dişi ferazos gibi, gözlerinden şıpır! şıpır yaşlar akarak, eşinin — arka-| sından yürüyordu. Zabitlerden biri: — Bugün taliimiz cidden ver oldu... -diye gülüyordu.- Hep, bir taşla iki kuş vuruyoruz..., | Kementçiler, birinci timsahı, boynuna takılmış ip ile, sürükle- yip sahile çıkarırlar ve kendi yan- larma getirirlerken, öteki timsah ta, kendi kendiliğinden, — ağlıya- rak, arkasımdan geliyordu. Teslim oluyordu... Öyle bigünah, öyle mazlüm bir hali vardı ki... Deredeki canavar- lığından eser kalmamıştı... Bu ani tahavvüle, bütün insan- lar hayretle bakıyorlardı... Fakat, tam yaklaşmıştı ki, mulmaz bir çeviklikle hamle etti... En öndeki kementçinin kolunu,ipi ni kapıverdi... Yuttu... Arkadaşı- nın boynundaki halat ta kopmuş-| tu... Zabitler ve kementçiler, hezi- met içinde dağıldılar.. Iki timsah, Kkolu kopan adamı, rahatça ikiye böldü. Yarısını biri, diğer yarısını da öteki mideye indirdi... Geviş getirerek bulanık sulara daldıl u- İşte, “timsahm göz yaşları,, tâ- biri, bir çok Avrupa lisanlarında, bir sebeple “yalancı, sahte hü- zün,, mânasma gelir. (Hatice Süreyya) rüyet tekrar hâsıl olmuştur. Bu kimyevi mayi, bir boru üzerine yerleştirilmiş olan otuz metre u- zunluğundaki esrarengiz bir cihaz tarafından buhar halinde havaya| sıkılmakta ve bunun üzerine sis tabakası bir perde açılır gibi açıl- maktadır. Bu keşif taammüm ede cek olursa, seyrisefain ve tayyare| uçuşları için şüphesiz büyük bir fayda temin, ve ayni — zamanda sun'i surette yağmur — yağdırmak da kabil olacaktır. 3-0 yenildi Moskova'ya giden futbolcularımız Moskova, (Radyo) — Bugün Moskova muhteliti ile karşılaştık. Öğleden itibaren halk staöyuma arın etmeğe başlamışlardı. Büyük acddeler bir oluğa benziyordu. Her istasyonda sıra bekliyen yüz- ' | yük Sovyet lerce Moskovalı vardı. Saat on sekizde husus! otobüs- lerle ve marşımızı söyliyerek stad- yuma gittik. Stadyum ve civarı| Türk — Sovyet Rus dosthuğunu | güzel bir şekilde gösteren afişler , Veliefendidi e atqarışlarıî . , n Dün İstanbul at yarışlarının| | ikincisi oldukça kalabalık bir halk kütlesi önünde yapıldı,. Birinci koşu Dört ve daha yukarı yaştaki yerli, yarım kan arap, ve halis kan arap at ve kısraklara mahsus satış koşusuydu. Mesafesi 2000 metre olan bu koşuya 9 at iştirak etti, İzzet Beyin “Al Mes'ut,, u bi- rinci, Prens Halim Beyin “Hakan,, ı ikinci, Kâmil Beyin “Ubeyyan,,1 üçüncü oldu. Birinci gelen “Mes- ut,, iki bin metreyi 2 dakika 21,5 saniyede almıştı. Ikinci koşu Üç yaşında yerli halis kan İn- giliz erkek ve dişi taylara mahsus olup mesafesi 1800 metre idi. Beş tayın iştirak ettiği bu koşu çok| heyecanlı geçti. Neticede Celâl Beyin “Özke,,si birinci, Kaymakam İsmail Hakk Beyin “Çelenk,, i ikinci, Rüstem Beyin “Conk,, u üçüncü oldular. Rekor 1 dakika 58.5 saniye idi. “Marmara,, nın eğeri kaymasay- dı netice değişecekti. Üçüncü koşu Dört ve daha yukarı yaştaki yerli, yarım kan Arap ve halis | Moskova kalesine gene ile süslenmişti. Koca stat sayıla- pıyacak kadar kalabalıktı. Seyir- siley arasında Türk masşlahatgü- zarı, ecnebi sefaretler erkânı, bü- erkânı, ve ezcümle Karahan ve Suriç yoldaşlar bulu- nuyorlardı. Sahaya evvelâ Halkevi takımı- mız çıktı. Bizim takrmı Moskova muhteliti takip etti. İstiklâl mar- şımız çalındı, nutuklar - söylendi. | Takım kaptanı Fikret Bey nutuk- lara mukabele ve Moskova takı- mına bir bayrak hediye etti. Bu -.ukabeleden sonra stadyum da- kikalarca alkışla çınladı. Takımımız şöyle tertip olun- muştu: Avni — Yaşar, Nuri — Esat, Fikret, Feyzi — Necdet, Sait, Mu- zaffer, Şeref, Reşat. Müsabakayı Türk hakemi Mus- tafa Bey idare edecekti. Oyuna 18,25 te başlandı. İlk vuruşu bi- | zim takım yaptı. Moskova kalesi- ne doğru üst üste birkaç akm yaptık, Bundan sonra Moskovalı- lar hücuma geçtiler, Fakat Nuri- | nin yerinde bir müdahalesi bu hü- cumu kesti. Mukabil bir hücumla indik. Moskova kalecisi Fikretin bir şü- tünü tutarak çevirdi. Bu sefer on- | | lar hücuma geçtiler ve 15 nci da- kan Arap at ve kısraklara mahsus olup mesafesi 2400 metre olan bu koşuya altı at iştirak etti. “Selâ- met,, koşturulmamıştı. Eğer Selâ- met koşuya girebilseydi her halde çok güzel bir koşu seyredebilecek- tik. Neticede Salih Paşanm “Ser- dar,,1 birinci, Kemal beyin “Al Derviş,, i ikinci, Tevfik — Beyin “Sada,, sı üçüncü geldiler. Dördüncü koşu Üç ve daha yukarı yaştaki ha: lis kan İngiliz at ve kısraklara mahsus olan bu koşunun mesafe- si 2000 metre idi. Altı atm iştirak ettiği bu koşu da çok heyecanlı geçti. 49 kilo ile koşan “Ronflon,, koşuyu - kolay- lıkla aldı. “Nansu,, ikinci oldu.! Son dakikaya kadar üçüncü olan “Piper,, tam potoda “Bekâr,, ta-| rafından geçildi. Beşinci koşu Üç yaşındaki yerli yarım kan İngiliz erkek ve dişi taylara mah- sus olan bu koşunun mesafesi 1200 metre idi. Koşu tahmin etti- ğimiz şekilde geçti ve neticede Ahmet Efendinin “Ceylân,, 1 bi- rinci, Emir Salih ağanın “K. Klas,,1 ikinci, Saim Beyin “Dağ kızı,, adlı tayr üçüncü oldular. kikada sağ içleri, Ayvninin bir | plonjonuna rağmen, topu kalemi- ze sokmağa muvaffak oldu. Maç, ayni hızla ve şiddetle de- vam ediyordu. —Muhacimlerimiz iyi anlaşıyor, fakat kalecilerinin iyi tutuşları sayı çıkarmamıza ma- ni oluyordu. Yirmi sekizinci dakikada Mos- kovalrlar sağdan güzel bir hücum daha yaptılar. Sağ açıkları topu sola verdi, İlk gol vaziyetine ben- ziyen bu vaziyet, müdafilerimizin iyi bir müdahale — yapamamaları yüzünden ikinci bir sayıya mal oldu. Bundan sonra tekrar - hücuma geçtik, Fakat talihsizdik. Şerefin ve Muzafferin birkaç güzel şütü- nü kaleci tutmağa muvaffak oldu ve kırkıncı dakikayı bulmuştuk. Bu anda tehlikeli bir hücum da- ha yaptılar. Yaşar, evvelâ tehlike- yi atlatır gibi oldu. Fakat topu a- yağına alan Esat, iyi kontrol ede- memek neticesi topu kendi- kale- sine soktu. Bu cidden talisizlikti ve Moskovalılar böylelikle üçün- cü sayılarını da çıkarmış — oluyor- tardı, Son beş dakika müsavi geç- ti ve birinci devre O — 3 bitti. İkinci devrede takımımızda ba- zı tadilât yaptık. Meselâ: - Reşa- dm yerine Fikret geçti. Merkez muhacim yerini Rasih işgal etti. Bu tadilin çok faydalı olduğu he- men anlaşıldı. Çünkü Fikret hü- | cum üstüne hücüm - yapıyor, mu- hacim hattımız Moskova kalesine sık sık iniyordu, Fikretin çok müessir olacağını anlıyan Moskovalılar, Fikreti da- ima kolluyorlar, marke ediyor- lardı. Bu devrede iki tarafın da gayreti semere vermedi ve maç birirci devredeki neticeyi aynen muf afaza ederek bitti. — Lütfen sayıfayı çeviriniz «