< Fen iayosi' “Bayfadaki resme bakınız — babi, * Maiyetlerinde ; tane nefer, iki onbaşı, bir Vardı... ı—lmiyetle Kinolinde binler- ş.î bulunurdu. Lâkin, bu ge- a « farafındaki diğer kışlada çe müsamere vardı. Beyaz ge N ceneralları, Rusyada çar en diriltmek için konfe- T verecekler, propaganda ter ile meşgul bulunacaklardı... N telkin teşkilâtma karşı, K da, kendi adamlarmı yetiş- itlerdi. Memleketin her tara- "!lcıklırdı. Fakat, yetişti- N propagandacılar, ev- | bütün Çar taraftarlarınm hu- Marifetlerini gösterecek- c'"_üî bu olan müsamere, ilk , Kinolinde verilmek isten- p *Onra, Şark kışlası daha mu- j 'ö'ülmüglü. Gene tereddüt xıü"l!wronîıı günü, paskalye ) ha tesadüf edeceği muay- » Lâkin son zamana kadar . Kiyef cephaneliğinde dal © neresi olduğunda müte- kılmıııı;ıı. Belki, bunda, biyenin de bir oyunu "4 Zira, Kuvayi umumiyenin İtafa toplanacağı, hangi tara- BV kalacağını düşmana bil- “mek istenmişti. N casus teşkilâtı kuv- h ' ve heran hücum etmeleri | ldi. Şehir, şimdiye kadar * kere mmuhtelif h» teçmişti. Fakat, bu sefer, be * Ççok mühimmat getirmiş- K "İki cepaneliği doldurmuşlar, ,, Ode sağlam olarak - oturu- l“*. bu müsamere gecesi, iki mülâzım, Kinolinde nöbet tnişdı. Hava soğuk. Buz gibi lye akşamı idi. 9t sobanm başındaki açılır koltuğun kenarmda otur- 4, #monikle yanık yanık mem- havaları çalryordu. ise, onun bu meşguliye- y * bilistifade, çavuşla ve ne- uşuyordu: Yazık oldu yahu... Herkes İ kışlasmda eğlensin de, h"ıdı nöbetçi kalın... Orada —. İ ağı pek arzu ederdiniz, de Mi a ıı ::::iî, Gospodin... h g D, göz işareti yaparak, on i d'“rı çıkardı: İ H'!dî... Bütün mes'uliyeti * alarak, size izin veriyo- * Şark kışlasma gidin... Ka- K a karışm... Ben, nasıl olsa B im... Ufuklara göz kulak ,” Bir tehlike farkedersem “A yapışır, Şarka haber - ve- Allaha emanet, bir şey ol- en, kızıllar da, elli kilo- #Üy, , *de, paskalye şenliklerile &, Cürle., Bu gece muhaebe mç?.._ İmkânı yok... 'Ata riayeten, Antor, ilâve S "'ıı—mı*, müsamere - bit- 4 Yarım saat evel, arka ka- sıvışır, gelirsi- teker teker Pa Sordaki nöbetçi bizim Min Maç Sizi brakır... Aksilik ç- Çünkü biliyorsunuz ya, do aynı kolaylığı kendisi- - HABER — Akşam Postası HKadın ve Moda Sonbahara şimdiden hazırlanalım! ne de göstermiştim... Halden an- lar... Çavuş, biraz tereddüt etti: — Bu işe Gospodin Gregor ne diyecek?... — Siz onu bana bırakın... Bir Armonikle meşgul... Eğer far- kma varacak olursa hiddetini ya- tıştırırım... Nasıl sözümden çıka- madığını biliyorsunuz... Onbaşılarla neferler, çavuşla- rmın bu müdahalesine fena kız- mışlardı. Fakat, Antonun son söz leri üzerine, çavuşun da yatıştığı- nı görünce memnun oldular. Usul usul kışladan çıkarak Şar ka doğru yürüdüler... Bunun üzerine, Anton, içeriye kardeşinin yanma döndü: — Askerleri muvafık yerlere dağıtıp nöbete koydum. - dedi.- Haydi, sen istirahat et... Üç saat kadar ben dışarda dolaşayım... Sonra seni kaldırırım... Sen neza- ret edersin... Gregor, armoniği bırakmadan: — Peki... -dedi. Anton da kalın kürkünü, koca kalpağmı giydi... Rüzgâra karşı tahammüllü olan sabit ışıklı Lin- tos fenerini usulla cebine koyarak dışarı çıkmağa hazırlandı Bu hareket Gregorua kaçmadı. —Allah allah... -diye kendi ken dine düşündü.- Bu oğlanda bir| gayritabiilik var... Kaç zamandır gizli gizli mektuplar yazıyor... Bu akşam, nöbetçi olmadığı halde kışlada başkasınm yerine kaldı... Halbuki eğlenceye can atar... Sa- kın birine âşık olmasım, bu üç sa- at zarfında, bana istirahat vere- Yek, Kışlâya bir kâdin Yalan alma-| — ğa kalkışmasın?... Pencereden baktı. Bahçeye çı- kan Anton, gölge gibi, sinsi sinsi| ilerliyordu. Gregor onun ne yapa- cağını anlamak için, dışarı fırla- dı... Fakat, hayret! Kapmnın önünde durması mutat olan nöbetçi yok... Büyük kapıda- ki süngülüler de görünmüyor... Kuleye göz attı: Bomboş... İki ku- lede de cinler top oynuyor... Deh- Hiz penceresinden bakınca, onbir askerin âdeta koşar adım kışla- dan uzaklaştıklarmı gördü... Fa- kat yüz adım ileride, kardeşi An- ton, ilerlemekte... İşaret direğine doğru gidiyor... Cebinde Lintos feneri!... İşte ozaman, Gregor, beynin- den vurulmuş gibi oldu. Zira, bü- tün bir tablo, gözünün önünde canlanmıştı: — Kardeşim, kızılların adamı... »diye hakikati anladı- Nice za mandır aranıp bulunmayan o... Te vekkeli değil, her sarhoş oluşunda Çarın aleyhinde — atıp tutardı da onu zor sustururdum... Sonra, beş sene evvel evde istipdat aleyhinde gazeteler bulmuştum... Aman ya- rabbi... Bu akşam, bir şey yapa- cak... İşte, işaret direğine yaklaş- tı... Anladım... Anton, filhakika, direğe tırman mağa başlamıştı. Cepaneliğin dört| metre ilerde bulunmasına rağmen, Gregor, orada bulunan bir kulübe ye girdi. Dün geceki şenlikler - den kalma meş'alelerin burada K : bulunduğunu — biliyordu. Birini Resimde gördüğünüz salon, Alman zevkinin ifadesiyle döşenmiştir. İngiliz- kaptı; yakarak, kardeşine doğru| lerde olduğu gibi Almanlarda da ev döşeyişinde, daha ziyade muhafazakâr dav- yürüdü: — Ne yapıyorsun orada?... (Hatice Sülreyya) ÇAt tarak 8 inci sayıfada) Halbuki kürk, sırasına göre yarın da omuzlarda yer tutar. lbilhuız akşam serinliğinde faydalıdır. yet sonbahar ranılıyor. Meselâ, gördüğünüz bu salonun döşenişi, Göte devrindeki bir salon- dan pek çok farklı döşenmiş değildir. Salonun umumi görünüşünde eski Alman tarzı, benimsenmiştir. Yaz ortasında kürkten bahsetmek, ihtimal biraz yadırganır.; delleri hazırlanıyor . Bu arada kürkle de meşğul olunuyor. Sonbaharın sık sık değişen havası, kürkün ihmal edilme- Bundan başka, omuzlar üstünde hafif bir kürk, yazın da,| mesine daha ziyade yol açar. Resimlerde gördüğünüz iki örnek, yaz serinliğinde ve sonbaharda omuzlara alınmak Diğer taraftan, sıcaklar ne kadar sürerse sürsün, niha-|üzere yapılan kürk örnekleridir. Son moda biçimde ve ma- gelecek.... Avrupada şimdiden sonbahar mo-'vi tilki kürkündendir. Plâj bijamalarıi sokak esvabı gibi kullanılabiliyor! Bu sene yaz, son senelere nisbetle erken geldi. Daha ilkbaharda sıcaklar kendini gösterdi. Şimdi de bütün şid - detiyle devam ediyor. Yaz — ortasında ve plâj mevsiminin en civcivli zama- nındayız! Bu sene yazın şiddetli sıcaklarının her tarafta sürekli olacağı zannedili - yor. Üst üste yeni yeni mayo örnekle- ri ortaya konularak, plâj sahasında moda olan çeşitler çoğaltılıyor. Yan taraftaki resimde de. evvelce neşretti- . — Bümiz resimlere ilâve olarak, yeni iki örnk görüyorsunuz. Sadelik gözetile » | rek vücude getirilen yeni iki örnek! | Sırası gelmişken, bu yazım plâj mo- dasının bir şümulleniş hususiyetini not edelim. Amerika ve Avrupada, plâj — pija- maları, ayni zamanda sokak esvabı ma- hiyetini almıştır. Sıcakların - şiddeti tesiriyle olsa gerek, mayo üstüne pija- mayi geçirip te şehrin sokaklarında dolaşan kadınları yadırgayan yok.., Bu itibarla, bu vaziyet, artık dünya şüunu sütunlarına geçirilen garip hâdiseler olmak mahiyetinden çıkmıştır! Ayni zamanda sokak esvabı olan plâj pijamaları, zaten — pek o kadar ya- dırganacak tarzda değildir. Diğer yaz- hıik elbiselerden kol, ense, sırt, ve gö » Küs açıklığı noktalarından bariz bir fark göstermiyor. Başlıca fark, bunla- rın etek kısımları, bol paçalı pontalon şeklinde olmasıdır! SazRİBAma Bir mutbak aleti e e , Meyvenin usaresini almak için, bu- har veya tazyik vasıtalarından hangi. sinden istifade edilirse edil « sin, usareyi filtreden geçirmek, iyice süzmek lâzmıdır. Gördüğümüz mutfak — âleti, meyve usaresini en sıhhi şekilde süzen son siş- — tem bir filtredir. Modern ev kadını a- lâkadar edecek bir şey! , z