. Gemiler, tekrar dönüp karşı- laştılar; sürtünerek geçtiler Venedik kalyonundakiler zırh şiy- mişti. Selman reis, baltalara iyi yüklenmek lâzımgeleceğini söyledi Hava poyraz.. Deniz dalgalı .. | Türk korsan kadirgası köpükle - nen suları yararak ilerliyor. ı Sene 1500.. Geminin başında duran Selman reis ufukları araştı- rıyor.. Ufuklarda dudak dudağa veren deniz ve gökten başka bir şey yok.. Selman reisin yanında duran Ömer kaptan homurdandı: — Bugün de galiba insan ye - “rine balık avlamak mecbuıîydiıı-î de kalacağız.. — Öyle deme kaptan.. Ben bu - günden çok ümitvarım., Burnu - | aa barüt kokusu geliyor.. Ufuk -ı lardan kısmetler getiren poyraz , elbette bize de bir şey getirir ... Nah işte, bak.. Ömer kaptan, — Selman reisin güneşten ve tuzlu deniz suyun - dan tunçlaşan kolunun U"“'İ', yere baktı. Fakat bir şey göreme-| di: — Sakım aldanmış olmıyası-| rüm.. — Gözlerim — beni aldatmaz, W dikkat et... Ufukta beyaz bir yel- t ken görünüyor. — Köpüklenen bir dalga olma- sın.. — Hayır, hayır,, O karşıdan gelen şey bir yelkenlidir. Böyle havada yola çıktığına - bakılırsa, ya büyük bir ticaret gemisi ,ya - hut ta bizim gibi bir korsandır - İşte bak, biraz — daha yakaştık, artık yelkenleri iyice göründü . — Evet.. Evet.. Ben de gör - düm.. — Git haber ver.. Bizim ser - dengeçtilere hazır olsunlar.. Beş dakika sonra kadirga se - vinç seslerinden bir bayram ye - rine döndü.. Sanılırdı ki bu tunç yüzlü ve beyaz dişli — adamlar kavgaya değil, bir eğlenceye ha - zırlanıyorlardı.. Selman reis yelkenleri gevşet - miş, kürekleri — yavaşlatmıştı.. Gözlerini, dikkatle yaklaşmakta olan gemiye dikmiş, her an biraz daha yaklaşmasını seyrediyordu.. Selman reisin kaşları çatılmış- tı. Çünkü sür'atle — yaklaşan bu gemi, koca bir kalyondu, büyük - lükten yana kendilerinin iki mis- Ki kadardı. Ve Venedik bandıra- sını çekmişti. Selman reis ıslık çalar gibi mı - rıldandı: — Aksi şeytan, — hem de harp kalyonu.. Bizi arıyormuş gibi doğ- ruca üstümüze geliyor. Her halde geçen gün tepelediğimiz gemile - rin birinden arta kalan bir adam haber vermiş olacak. Ömer kaptan söze karıştı: — Selman kaptan.. Bu gelen kalyon bizi ikiye biçer. — Rüzgâr iyi.. İyisimi yelkenleri fora ede - lim, Küreklere de — yapışalım. Ö- lar.. Fakat sanik Selman sözleri duymamıştı: — Kaç adamımız var?. — Altmış sekiz.. — Çok az.. Karşıda hiç olmaz- sa üç yüz kişi vardır.. Ne yapma- h?, —??1ll.. — Ha, aklıma geldi. Kürekler- de kaç kişi var?, — Kırk sekiz., — Onlar da bize yardım eder- lerse yüz on altı kişi oluruz.. Bu rakam fena değil.. Bizim yiğitler üçer kişiyi haklayamazlar mı? , — İyi amma, kürekleri kime çektireceğiz?. — Ambardakiler ne güne du- ruyor?. — Geçen gün esir — aldığımız Malta şövalyelerinden bahsetmek isliyorsunuz galiba.. Fakat böyle reiş bu savaş vaktinde geminin — idaresi onlara bırakılır mı?, Selman reis elindeki kamçiyi bütün kuvvetiyle yere çarptı: — Onlara değil, buna bırakı - yorum, buna., O esnada iki düşman gemi büs- bütün biribirlerine yaklaşmışlar - dı. Selman reis güvertenin üze - rinde bir sıraya dizilmiş yüz, iki yüz adam gördü. — Diğer taraftan kendi adamları da hazırlanmıştı . Ambardan şövalyelerin küreklere oturtulmasını ifade eden zencir, kamçi ve küfür sesleri duyuluyor- du. Selman reis son defa olarak serdengeçtilerini gözden - geçir - di, sonra: — Yiğitler, dedi. Şimdi çarprı - şacağınız adamların zırhtan el - biseleri var. Kendilerini haklıya- bilmek için çok kuvvetli vurma - nız lâzım gelecek.. Ben karşı gü- vertede üç yüz kişi saydım.. A - dam başına üç kişi düşüyor.. Al- lahın izni ve bileklerimizin kuv - vetiyle elbet haklarından gelebile- ceğiz. Artık Venedik kalyonu iyiden iyiye yaklaşmıştı. Vardiyacıların kürek çeken adamlara verdikleri | tempo iyiden iyiye işidiliyordu. Selman reis: — Bizi biçmek istiyor diyerek dümene yapıştı. Aşağıya — doğru bağırdı. Aşağıda kamçılar şakla - dı, feryatlar duyuldu. Maamafih kürekler suya girip çıktı. “Türk korsan gemisi ileriye doğru atıl- dı. Selman reisin bir emri üzeri - ne derhal yelkenleri topladılar . Venedikliler de kendilerini taklit ettiler, Venedik kalyonutam üstlerine geliyordu ki Türk kadirgası fev - nünden kaçarız, bizi zor yaka- kalâde meharetle sağa doğru sıy- rildı. Ve en tehlikeli savlet savuş- turuldu. Gemiler tekrar dönerek karşı - | laştılar. Ve bu sefer biribirlerine sürtünerek geçtiler.. Bu sırada a- damlar karşılıklı olarak yekdiğer- lerine silâhlarını boşalttılar. Üçüncü geçişte gemiler borda bordaya gelip yanaştı. Her iki ta- vafın adamları gemileri biribirine sıkı sıkı bağladılar. Bundan iki ta- rafın da çabuk iş görmek istediği anlaşılabilirdi. Evvelâ — Venediklilerden 30| kişi kadar bir kitle Türk gemisine atladı.. Fakat atlamasiyle beraber yarısı bir hamlede yere serilmiş - lerdi. Artık kılıç, Balta sesleri, Al - lah, allah, ve Horra nidaları biri- birine karıştı. Selman reis hâlâ geminin gü - vertesinde duruyor ve bir elinde kılıç önüne gelen — fedaileri yere seriyordu. n Birdenbire mücadele Venedik gemisine geçti. Kendi gemilerine atlıyan Venediklileri biçen yiğit Türk korsanları Venedik kalyo - nuna atlamışlardı. Hızlı hızlı ba - ğırarak dövüşüyorlardı. Bu esnada bir Türkün kılıcı ve baltası kırılmış, müşkül bir va « ziyette kalmıştı. Bu şekilde iken zarhlı elbiseler giymiş — askerlere hücum ediyor ve onlara sarılıp kendisini suya atıyordu. Denize düşer düşmez zırhlı elbiseler gi - yen Venedik silâhşoru derhal kur- şun gibi dibe batıyor, Türk ise tek- rar gemiye tırmanarak ayni şeyi tekrarlıyordu. Güvertede vaziyet böyle iken ambarda şekil büsbütün — başka idi. Ellerinde — kamçi iki Türk vardiyacısının — idaresiyle kürek çeken 48 şövalye ani olarak — is- yan etmişler ve iki Türk vardiya- cısını parçalamışlardı. Ekserisi yüksek kıymette silâh- şör olan şövalyeler — zincirlerini de tamamen kırdıktan sonra tek - rar alt ambara inmişler ve orada duran silâhlarını alarak güverte- ye fırlamışlardı. 'Türkler, hiç ummadıkları hal - de birdenbire iki düşman arasın - da kalmışlardı. Türkler tamamen kalyonda olduklarından, şövalye- ler kadirganın kalyona bağlı olan iplerini parçalamağa çalışıyorlar- dı. Kadrigayı kurtarıp kaçmak ni- yetindeydiler. Bir kısım Türkler , bunu sezince tekrar geriye dön - mek istediler. — Fakat zinde olan şövalyeler kılıçları ile buna mâni oldular. İşte asıl müthiş ve öldürücü mücadele bundan sonra başladı . Venedikliler, şövalyelerden kuv - | ölü yatan ceseltleri denize atıyor - 8 -9 numaralı yazı tahlilleri: “Bismark siyasetten anlamaz. Tevfik Fikretin şiire istidadı yoktur!,, Venet E. Venet oğlu: — Tasarrufu sever. — Maddi işlerde muvaffak olur. | Nefsine itimadı vardır. Ticarette taklıktan hoşlanmaz. İnatçıdır. ticaret işlerini sefahate ve tercih eder, 2 — Gül Tekin (Çapa): Müşkül. pesent ve azimkâr tiplerden. Sebatkâı dır. Yaşı ilerledikçe sefahate ı-ııeylil artacaktır. Riyakâr değildir. Nelsine itimadı vardır. Sür'atle inkişafa —müs- tait bir zekâ sahibidir. 3 — Melâhat Sabri (Kadıköy): Dikkatsiz ve lâkayt tiplerden. Yaşı i- lerledikçe hafıza kuvveti inkişaf ede- cektir. Ancak sıkt bir dissiplin altın. | da göreceği işlerde mavaffak olur. Sa- nayü nefiseye istidadı yoktur. 4 —M. Necati: (İptidaf bir el ya- zısıdır.) Zekâ ve hafızası - tedricen inkişaf etmektedir. Hakiki hüviyyetini bu yazısından keşfetmek — imkânsızdır. Fakat harflerin görünüşüne — nazaran biraz inatçılığı ve gururu vardır. Yaşı ilerledikçe tama'kâr ve hodbin ola- caktır. Şimdilik ne fazla müsrif, ne de müuktesittir. 5 — İzmirli H. Ruhi: Zevki Selim sahibidir. Dikkatlidir. İşlerinde intizam ve temizlik arar. Nefsine olduğu — ka- dar muhitine de itimadı vardır. Dost- larına kârşı samimi ve vefalı görü- nür, İsrafa ve sefahate meyli — vardır. Uzağı görme kabiliyeti tedricen fakat esaslı surette inkişaf etmektedir. 6 — Can Kurtaran (Sarıyer) * Yalancı tiplerden. Mübalağayı Jüzu- mundan fazla sever. Nefsine itimadı yoktur. Çok söyler. Bütün muvaffaki- yeti çenesinden bekler. Dünü ve ya- Tını düşünmez, Yalnız, yaşadığı güne kıiymet verir. Havat ve mütehavvildir. Musikide ağızla çalınan sazlara iıtidı—l or- | Kârlı eğlenceye dı vardır. vet alarak kudurdular. Ve fevka - lâde şiddetle ,mukavemet etmeğe başladılar.. Bu esnada harıkulâde bir şey oldu. — Vaziyetin tehlikesini an-| lıyan Selman — reis, on adamiyle| birlikte birdenbire kadirgasına at ladı ve müthiş nâralarla şövalye - | lerin üstüne atıldılar. Şövalyelerin | bir kısmı denize döküldü. Bir kış- | mı ambara kaçtı. Ve ekserisi gü- verteye serildi. Selman reis üstü başı baştan aşağı kan içinde — olduğu halde tekrar kalyona geçti. Sıkı bir ham- le daha yaptılar, Pek az sonra kalyonda ayakta bir tek Venedikli — kalmamıştı, Türklerin zafer haykırışları —- fukları titretiyordu. Hepsi birer boğa gibi derinden nefes alıyor - | lardı. Adamların bir kısmı yerde du. Hiç ummadıkları halde en son- ra bir ihanete daha uğradılar. Ka- dirgalarının içine kaçan şövalye- ler kadirgalarını tutuşturmuşlar - dı. Kadirga iyiden iyiye ateş al- mış ve bir taraftan da dibi delin- diğinden sür'atle — su almağa ve bir tarafa doğru batmağa başla - mıştı., Kalyon da kadirgaya merbut ol - duğundan o da ciddi bir tehlike geçiriyordu. Selman — reisin bir işareti üzerine — derhal baltala- ra sarıldılar ve kalyonu kadirga - ya rapteden halatları parçaladı - lar. Tam ondan ayrılmışlardı. ki kahraman korsan gemileri icin - deki şövalyelerle beraber dibe gö- müldü, Gözlüklü adam YA T7T — $. Ş. (Beşiktaş): (İki ay mu- kaddem bu yazıya çok benzer bir el yazısı tahlil etmiştim. Maamafih o ya- zıdaki baş harflerle sizin majüskül harfleriniz. arasında büyük farklar var) Biraz kıskanç ve müvesvis tip lerden. Bazan mütereddit, ekseriya 3 sabidir. Her işte fazla düşünür. Zekâ- 8: basittir. İsrafa meyli vardır. 8 — Bişmark (Kurtuluş): kak ve mütereddit tiplerden. ne itimat telkin edemez. Ayni zaman- da hiç kimseye itimadı yoktur. Mü- ildir. Paraya Fazla —düşkündür. Kadınlara karşı vefalı görün- mek ister. Siyasetten anlamaz. 9 — Tevfik Fikret (77) (Maçka): Soğuk kanlıdır. Mimarlık gibi işlerde muvaffak olur. Biraz mübalagacıdır. Müsrif değildir. (Şiire istidadınız olup olmadığını soruyorsunuz: Bu evsafta birinin - şiiri sevse bile - şiir yazmağa istidadı olamaz. Sizin daha " riyade maddi işlere inhimakiniz vardır!) 10 — Neriman Raşit (Taksim) : Asabi ve isskanç tiplerden. Aceleci- dir. Mübalagayı ve riyayı sevmez. İn- tizamperverdir. Musikiye istidadı yok- tur.(Deniz sporlarile asabını tedavi ede bilir) Vefakârdır. Dostlarına karşı sa- — mimi ve fedakârdır. € 11 — M. N. (666) (Dişçi) : İnat- çı ve sebatkâr tiplerden. Mağrurdur. — Uzağı gören kabiliyeti fazladır. Müs- rif değildir. Mübalagayı sevmez. 12 — V. N. B. Arditi: Asabi ve in- tizamperverdir. Uzağı görür. Kavga- cr olmakla beraber mütecaviz değil- dir. İsrafa temayülü yoktur. Nadiren inatçıdır. Şakadan çok hoşlanır, Zekâsı yaşından evvel inkişaf etmiştir. Musi- kide yaylı sarzlardan birine — istidadı vardır. Kor- Dr. W. < Adanalı katil Adana, (Hususi) — Karısı, Fazile- t bıçakla vücudünün on iki yerinden yaralıyarak — öldüren — Vanlı Beyazıt Adliyede sorğuya çekildikten sonra tevkif edilmiştir. Bayazit hakkında tahkikata istin- tak hâkimliğinde devam olunmakta - dır. Ölen Faziletin altı aylık hâmile ol- duğuna dair söylenen sözlerin hiç bir asıl ve esast olmadığı yapılan tahkikat. tan anlaşılmıştır. . . Balıkesirde tayinler Balıketir, (Hususi) — Adliye, Sıh- hiye, Tapu, Milli Emlâk müdürlükleri kadrolarından sonra inhisarlar kadro - su da gelmiştir. Kadroya nazaran inhisarlar idare- #i memurları arasında esaslı bir deği- şiklik yapılmamıştır. Başmüdürlük ziraat ve yaprak tü- tün şubesi âmiri Fehmi Bey ehliyet ve teşebbüsüne binaen terfinn Ağunya in hisarlar müdürlüğüne, Ağunya inhi - sarlar Müdürü Fehmi Bey Bergama inhisarlar müdürlüğüne, başmüdürlük yaprak ve tütün ziraat şubesi âmirli « ğine de İstanbul inhisarlar başmüdür- lüğü ziraat şubesi masa âmiri Cevat Bey tayin edilmişlerdir. İnhisarlar memurlarına bir kaç gü- ne kadar Haziran maaşları verilecek- tir. Balıkesirde kaçakçılık Balıkesir, (Hususi) — Balıkesir in. hisarlar başmüdüriyetinde tutulan is- tatistiğe göre, 933 senesi Haziranın « dan 934 senesi Mayısına kadar - olan müddet zarfında merkez mıntakasın - da altı yüz yetmiş sekiz kilo kaçak tü- tün, on dört bin kırk bir yaprak kaçak sigara kâğıdı, on dokuz kutu kibrit, üç hayvan, dört bıçak, sekiz çakmak, yirmi yedi çakmak taşı ve bir de rakı imaline mahsus teferrüatiyle bir im - bik tutulmuş ve müsadere olunmuş « tur. Dört yüz kırk yedi kaçakçıdan yir- mi yedisi bilfiil kaçakçı olduğundan Bahıkesir Adli ihtisas mahkemesine Muhiti- -