. HABR'in ikâyeleri “—Aymn on ikisil —diye kendi kendine söylendi.— Paşa- nın Mekkeden geri — dönmesine yani felâketin patlak vermesine iki gün kaldı.. Kaynanam, buldu- ğu mektupları ona verecek.. O da beni sade boşamakla kalmıyacak , belki vuracak.. Vurmasa bile re - zil edecek.. Çocuğumuzun namusu da bir paralık olacak.. Yarabbi, bu felâket nereden başıma geldi? O mektuplar nasıl bu koca karı - nn eline geçti?. Ne de acar şey- miş.. İçinde prenses gibi yaşadı - ğım konaktan, — beni yirmi dört saatte köpek gibi kovabildi.. İşte böyle kira köşelerine düştüm. Mah voldum.. Daha mahvolacağımdan Büykür. » —— Kapı çalındı.. Bir gen kızla an- nesi geldi.. Reşide Hanım bir ay - dır oturduğu mahallede Fransızca muallimesi diye — yaşıyordu. O devirlerde hanımlarımız arasında bir ecnebi dilini bilen pek az kim- se vardı. Reşide — Hanım da bu müstesna — hanımlarımızdandı.. Nikbet hayatında, işte böyle ders wererek maişetini temin ediyordu. 'Talebesini bir saat — kadar o- kuttuktan — vazifelerini — ta - yin ettikten sonra, — selâmetledi. Sonra, gene kara düşüncelere dal- dı. « Allah razı olsun dadısın - dan ki, kızımı hiç olmazsa arada sırada getirip bana gösteriyor - Yoksa yalnızlığın verdiği istirap tan büsbütün perişan bir hale ge- leceğim.. Yarın gene uğrıyacak- lar.. Kırlarda gezinmeğe diye çı - kıp buraya uğrıyorlar.. Yarım sa- at bile olsun Zehrayı görmek bana kuvvet, cesaret veriyor. Fa- kat, Allah vere de, yarınki görüş- memiz sonuncu olmasa.. — Zira, paşa, öbür gün dönecek.. — Eğer| dehşetli bir şey yapacaksa, bari sadece beni öldürmekle kalsa, kı- | zını başkasından — olma bir piç | zannederek ondan nefrete kalkış- masa... , | Reşide Hanmm, kulak kabart - &: “— Bana mı öyle geldi?.. Ka - pı çakındı galiba,. —diye söylen -| di.— Fakat ,bu saatte kim gele - bilir? Başka dersim yok.. Bak - kala da bir şey ısmarlamadım.. Garip şey.. Kapı, bir daha çalmı- yor.. Hem de, acele acele... » Cumbadan baktı: “— Zehra.. —diye haykırdı. — Yalnız başına gelmiş.. Telâş için- de... Ne oldu?. Aman yarabbi!.. Ne var acaba?... ,, Deli gibi koşarak kapıyı açtı : — Ne var, kızım?. Nasıl gel - din?. Dadın nerede?. Kız, annesinin boynuna sarıl- dr.. İki gözü iki çeşme ağlıyordu . — Anneciğim. Anneciğim « ni yakalıyacaklar.. Beni kurtar .. Beni kurtar.. — Canım seni neden tutsunlar ? Ne oldu?. Ne var?. Bir türlü anlatamıyordu. Hıç - kırıklar ,boğazında tıkanıp kalı - yordu. — Yanıyoruz, yanıyoruz anne - ciğim.. Kurtar, kurtar.. Kadın, kızının - çıldırdığına Yüzünü gözümü — buseleriyle kaplıyordu.. Bir çeyrek kadar uğ- da kızma: —-.'.Ill kurtar.. Yakalıyacak - lar.. Yanıyoruz!.. — sözlerinden IAf etirmedi. DeL kaynana böyle olur! lındı: | — Anne!.. — Açma anne.. İşte beni yakalamıya geldiler.. — Canım, üzülme.. Ben varken kimse yakalayamaz.. Seni müda - faa ederim.. — Sen, kendini bile büyük an- nemden müdafaa edemedin ,an - ne... Beni nasıl müdafaa edecek - sin?. Kapı, okadar hızlı çalınıyor - du ki, Reşide Hanım, kızının mâ * ni olmak istemesine rağmen, cum badan tekrar aşağı baktı: — Dadm.. —dedi.— Korkacak bir şey yok?, — Gelmesin.. Gelmesin.. Beni ele verir.. * Reşide Hanım:.. “— Allah allah.. — Bu çocukta ne var?. —diye düşündü.. Kapının ipini yukarıdan çek- | ti. Dadı, daha merdivenleri çıkar- ken bariz bir arap şivesiyle hay- kırıyordu: — Koş, koş, hanım, Konakta yangın şıktı.. Kuçuk hanımı bu - lamadık.. Ab, yandı galiba.. Zehra, annesinin beline sarıl - mıştı; dadısı onu görünce: — Sen buraya nasıl geldin ? — diye şaşaladı.— Büyük anne - nin odasındaydın.. Oynarken mangalı devirip perdeleri tutuş - turmuşsun!.. İçeriden acı acı fer - yatların duyuldu.. Fakat oradan nasıl buraya geldin?. — Mangalı devirdikten sonra, kapıdan dışarı fıraldım.. Yangı -« nı çıkardığım için ben yakalıya - caklar diye korktuğumdan anne - min evine kaçtım.. — Fakat, bağıran kimdi?. — Büyük annem.. — Sen kaçtın, “buraya kadar geldin de o niçin kaçamadı?. — Bilmem.. Ben, kapıya gi -| derken, o, anahtarlarını koynun -| dan çıkararak kasasına doğru ko- şuyordu. Reşide, aralarındaki münafere- ti bir an unutarak: — Zavallı kadın.. —dedi. — Sahi odasından nasıl elini kolunu sallıyarak erkabilsin ki, Sultan Azizin ,Sultan Hamidin kendisi - ne, paşaya ve bana hediye ettiği elmaslar, zümrütler, yakutlar hep- «i kasadaydı.. Onları kurtarmağa uğraşmıştır. Haydi kızım, man - galr devirdiğin için sana kimse bir şey yapamaz.. Koşalım? Yan- gının ne hal aldığına bakalrım Büyük anneni de kurtarırız bel - ki, büründü.. Kapımın önünde duran bir kupa arabaya atlıyarak doğru- ca konağa koştular.. Ancak iki oda yandıktan sonra ateş söndü - rülebilmişti.. Çok hasarat yoktu . Hele kıymetli mücevvehrlerin ka- sası, —kapağı yarı yarıya açık kalmasına rağmen, — yanmamış tı. İçindekilere de bir şey olma - mıştı.. Yalnız, müthiş bir Paşanm annesi, kasadan bir şey kurtarmak için uğraştığı için, a-| levlerle sarılmış, odadan çıkama- mış, boğulmuştu.. Reşide Hanım- la, dadı, içeri girdikleri vakit o- nu, yerde yarı kömür olmuş bir vaziyette buldular.. Sağ avucu sım sıkı kapalıydı . İçinde bir deste kâğıt tutuyordu « Kasada mücevherleri bırakıp bun- ları kurtarmıştı. Büyük bir kıs - nliıçîde çarşafına, iğerti olarak || felâket: || mr yanmış, ancak kenarında an- laşılmaz ibareler kalmış olan bu kâğıtlar neydi?. | « Paris 168 —| ş Bertin 4 Nilâno — 216. —| 4 Vatşova | « Brüksel WI, —| « Budapeşte | « Atima 2$, — | * Rütreş * Cenevre — Bis, —| * Belgrat * Sofya 95, --| * Yokobama 34 — « Ansterdam A4 > | » Altin - * Prag 0, * Mecidiye 5 HABER — mı“_ııı_voıüıv TTT T | Fıkra müsabakası | En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- | lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- maması, — seçme olması ve — okunakir | yazılması lazımdır. 292 — Sigorta Doktor, Salamon'u uzun uzadı- ya muayene ettikten sonra karısı Raşele döndü; — Zevcinizin hayatından artık ümit kalmadı. — Doğru mu söylüyorsunuz doktor? — Maalesef doğru. — Yaşamasına imkân yok ha? — Yok. Raşel aşağıdaki katta oğlu Mi- | şona bağırdı: — Mişon.. Sigorta kumpanyası- na koş.. Adam göndersinler, baba- nın hayatını sigortaya koymak is-| tiyorum, Vefa: —Haydar 293 — Bahis Salamonla Moiz Suadiye plâ- jında iken bahse giriştiler. Bahis- leri, hangisinn daha uzun müdde! le suyun içinde nefes almadan ka- labilecekleri idi. Salamon dedi ki: — Eğer sen benden daha evvel başını sudan çıkarırsan plâj para- larmı sen vereceksin, Ben çıkarır- sam, ben vereceğim. Kabul mü? — Kabul. Ve derin derin nefes aldıktan sonra el ele tutuştular, Kafalarını suyun içine soktular. Bir hafta sonra balıkçılar her ikisinin cesedini denizden çıkardı- lar. Neden dolayı boğulduklarını kimse anlamadı. Taksim: İzzet RSA— B O | YHizalannda vıldiz. işareti olanlar üzer: W lerinde 9 Haziran muamolemörenler. dir.| Rakamlar kapanış fistlanını gösterir. ae eee , Nukut (Satış) - « Londta * Viyana | « Nevyork — 129 —| * Madrli îrıh#î g. D0 Çekler (kap. sa. 16) | 306 e Londra — 60439 Je Stokkolir * Nevyork — 07986|& Viyana 42915 * Parls ızos |* Madıtt * « Milâna g2r |* Berila yT « Brüksel * 34117|* Varşova — 4219i « Atlak g33073 )e Budapeste — 3941? | g Genevre — 24833|e Bükreş 796549 | « Sotya 6467 |e Belgrar — M0075 | , Aresterdan tzerle Yokohama — 7653 * Prog 194148 |& Maskova 108475 | ESHAM İş Bankası 820| — Terkos »- l0 Anadola 27.25|e Çimmeato as 1150 | Reji 445| Cnyon Değ —00 Şir. Hayeiye — <--00 Yark Del — —00 Merkez Bankası S8cir| — Balya -0 U. Sigorta — I06$| Şark . ecza -00 Bom onti Taoa| — Telefon -00 | istikrazlar — tahviller | * 1933Türk Bor! 29.25| — Elektrik - 20 || Üa (e Ü Tramray — —.00 v ü Rihtem 1890 I)| İstikrâzıDabili | 63, Asadolul — 4730 Erganl istikran 93 Anadola Ji | 1098 MG A, —.00) — Anadota İi —00l* Mümessil A Bağdat Binlik banknotlar mı?. Yüksek | esham mı?. Kaynana hanım, ni - çin bunlara o derece ehemmiyet| vermişti?. Niçin bunları hazineye | tercih etmişti?. Reşide ve dadı iğilip baktılar : Bunlar, gelin hanıma ait ma - hut mektuplardı.. Kayın valde ha- nımefendi her şeyi terketmiş, ca - nını bile feda etmiş, lâkin, bu ara bozucu kâğıtlardan bir türlü vaz | da işbu kanunda yazılı bir mazeret bu- | ber cezayi nakdileri iki kat olarak a. geçmemişti!.. (Hatice Süreyya) Hayatta mubtaç Pratik Hayat Bilgisi A T 10 Haziran 1834 olacağınız ameli malümatı kolayca öğreniniz — 30 — Nakil ve tercüme hakkı mahfurdur yazılı yaşları şahıslarma uyğun görü- ı lemiyenlerin yaşlarının tashihini nü - fuas kanunu mucibince ait olduğu mah kemeden istemek üzere askerlik mec- lisleri veya askerlik daire ve şube re - isleri veya mahallin on bü; mülki- ye memuru tarafından müddeiumumi- ye müracaat olunnur ve bilmuhakeme takdir olunacak yaşa göre askerlikleri yaptırılır. Tasl #sin davaları şahit - lerin badettehlif şahadetleri veya irae olunacak kuyut ve vesaik mündereca- tı veya delâil ve emaratı saire ile isbat olunabilir. Ve her halde zahir halin davayı tekzip etmemesi şarttır. Askerlik meclislerinin veya asker- lik daire ve şubesi reislerinin veya ma hallin en büyük mülkiye memurunun istemesi üzerine yaşları değiştirilen * lerden değişen yaşlarına göre son yo'- lama görmemiş veya görmekte bulun muş olanların yaşıtlariyle yoklamalar yapılır. Askerlik çağına girmezden evvel yaşlarını değiştirenlerin değişen yaş- ları kabul olunur. Bunlardan yaşlarını | büyütmüş olanlar yaşlarma göre arka daşları son yoklama görmemiş veya görmekte bulunmuş iseler arkadaşları veçhile yoklamaları yapılır. Yaşıtları son yoklama görmüş bulunanlar hak- kında ise emsallerinin sevkedilip edil mediğine göre 84 ve 85 inci maddeler müucibince muamele yapılır. “Mad - de 81". Cezalar Askerlik çağıma girmiş olup yirmi | yaşına girdiği senenin Temmuzunun birinci gününe yani son yoklamasına kadar ismini doğrudan doğruya veya her hangi bir vasıta ile yoklama def » terine yazdırmamış bulunanlardan son yoklamanın devam ettiği günler bitin- | ceye kadar müracaat eden veya ele ge çenlerden 10,00 kuruş ceyazi nakdi Alrıdık l ai ğ Hidi ZDT ç LKY aa 1 birden yapılır. Keyfiyet cüzdanlarına yazılır. “Madde 83" İlk yaklamasını yaptırmış olduğu halde son yoklamanın devam ettiği günler içinde mahallin askerlik mec - lisine veya sefaret ve şehbenderhane- lere gelmemiş ve gelememesi hakkın- lunduğuna dair haber — göndermemiş olanlardan arkadaşlarının — ilk tertibi - nin sevklerinden evvel ele geçen veya kendiliğinden gelenlerden 1500 kuruş cezayi nakdi alınır ve heyete muayene leri yaptırılarak askerliğe elverişli o - lanlar, kabiliyeti bedeniyelerine ve tahsil derecesine ve ahvali sairelerine göre tam veya kısa hizmet yapmak ve arkadaşlariyle sevk ve terhis — edil - mek üzere numarasız olarak - asker edilirler. Kabiliyeti bedeniyeleri askerliğe el- verişli bulunmıyanlar hekim muayene sine göre veya ertesi seneye terkolu- nur ya askerlikten çıkarılır. “Madde BA". Tk yoklama defterine ismini yaz - dırmamış olmakla beraber san yokla- mada da bulunmadığı mahalli askerlik meclisine gelmemiş ve gelememeleri hakkında bu kanunda yazılı bir sebep olduğuna dair haber de göndermemiş bulunanlardan ele geçen veya kendi- Tiklerinden gelenler hakkında elde e- dildikleri tarihe nazaran yukarıki mad de veçhile münmele yapılmakla bera - lnır. “Madde 85" Son yoklama yapıldığı sırada erte- si seneye terki mucip mekteplerde o- kumakta olup ta bulundukları mahal li askerlik meclislerine veya şubaleri- ne tahsil devecesi bakkında — tasdikli şahadetname göndermemiş — olanlar - dan bin beş yüz kuruş gezayi nakdi alındıktan sonra ertesi seneye terko - kunur. “Madde 87” İhtiyat efradından olup talim ve - ya manevra veya asayişi dahili için ça gırıldıkları halde bilâ özür gelmedik- leri (47) inci maddenin sarahati voç- hile tebeyyün edenler, geçiktikleri müddetin bir misli arkadaşlarından fazla hizmet yaparlar. Ve kendilerin - | den 30: 100 liraya kadar cezayi nakdi alınır ve bu gibiler askerlik borcunu ç Yazan: . Gayur ödemedikçe bir momuriyette kullanı « * lamazlar. Seferberlikte davete icabet etmiyen efrat, (muvazzaf, ruhsatlı ve ihtiyat) askeri mahkemeye tevdi edile- rek Askeri ceza kanununda yazılı hiz. met ve cezayı görürler. “Madde 90" Ellerindeki hüviyet cüzdanlarına | mazaran askerlik çağına girmiş efrat- tan o senenin Temmuzunun birinci gü nüne kadar ilk yoklamasını yaptırarak cüzdanlarına işaret ettirmemiş bulu - nanları, hükümet hizmetine alanlar (memurin müdürleri ve buna mümasil salâhiyettar memurlar) Türk ceza ka nununun iki yüz otuzuncu madzesi mucibince tezciye edilir. ve bilerek hu. susi hizmete alanlardan bin kuruş ce- zayi nakdi alınır. “Madde 91” Azkerlik çağına girmiş efrattan gir dikleri senenin Teşrinisanisinin — s0 -« nuna kadar son yoklamasını yaptıra « vak cüzdanına işaret eltirmemiş olan- ları hükümet hizmetine — alanlardan yukarıki maddede yazılı cezayi nakdi- ler iki kat alınır. Bu gibi efradı bilerek hususi hizmete alanlardan 2000 ku - ruş hafif cezayi nakdi alırır. “Madde 92".. İlk ve son yoklamasını — yaptırmış olsun olmasın Zi yaşma girmiş ve ya- şıtları çağırılıp askere sevkedilmiş ef- rattan daha sonra — sevkedileceklerini gösterir cüzdanlarında bir işaret bu - lunmıyanları hükümet hizmetine a - lanlar hakkında — yukarıki — madde veçhile muamele olunur ve bilerek hu- susi hizmete alanlardan sulh mahke. mesi karariyle elli liradan — yüz liraya kadar cezayi nakdi alınır. “Madde 93" Aaskerliklerini bitirip terhis edilen efrattan üç ay içinde bir güna maze - vetleri olmaksızın tezkere ve cüzdan « Jarını şabelerine kaydettirmiyenler - den 500 kuruş cezayi nakdi alınır. “Madde 94".. a üecane menti VÜİ Gngei ta firarı altr aydan ziyade uzadığı hal de gelmiyen veya elde edilemiyenle - rin kata ve mücsseselerinden veya as- kerlik şubelerinden mahalli hüküme - tine vaki olacak müracaat üzerine el - de edilinceye veya kendiliklerinden gelinceye kadar usulen emvali gayri menkulesi haczolunur ve askeri Ceza kanununda yazılı mücazatı görür v* haklarında hidematı âmmeden mahru- miyet cezası ayrıca hükmolunur. Haciz ve mahrumiyet cezası hazar da hizmeti askeriyenin ifasına kadar | ve seferde müebbeden devam eder. Memaliki ccnebiyede bulunan yok- lama kaçağı, izinsiz, bakaya, saklılar hakkında da ayni veçhile muamele o- lunur. “Madde 97”.. Her sene asker edilen efrat mikta-' yı ordu ihtiyacından fazla kaldığı müd detçe Müdafaai milliye vekâleti henüz silâh alıtına alınmamış efrattan (sağ- lam, sakat), bedeli nakdi kabulüne sa lâhiyettardır. “Madde 104" eledi nakdi miktarı 250 liradır. Mü kellef veya namıma aharı, bedeli nsk - diyi defaten veya iki taksitte verebi - Kir. Işbu bedel Türkiye dahilinde mal sandıklarınca ve memaliki ecnebiyede sefaret ve şehbenderler tarafından Ma liye Vekâletince tasdikli makbuz mu- kabili alınır. Bir taksitte bedel vere - ceklerin içtima gününe kadar ve iki taksitte bedel vereceklerin birinci tak- sit üçyüz Hirasını jetima gününe ka - dar ve ikinci taksiti altı ay içinde ver» meleri lâzımdır. “Madde 105" de ve civarında bulunan veya nakliya ücreti kendileri tarafından — verilmek ve talim ve terbiye işkâl edilmemek şartiyle arzu ettikleri mahalde — olan bir piyade taburunda — (sakatlar geri hizmetlerde) altı ay talim yapmağa mecburdurlar “Madde 106" Alınan bedel hiç bir suretle geri verilmez. Ancak kanun hilâfı alındığı Vekili veya kolordu kumandanlarının işariyle mahalli memurin maliyesince bir ay içinde iade olunur. Alanlar hak kında takibatı kanuniye ifa olunur. *“Madde 107" (Daha bitmedi),