21 Mayıs 1934 Ğ;Tim e n Benim görüşüm : Ne sandındı ya, a iki gözüm? *“Toplu İğne,, takmaadile ltanı- nan Mehmet Nurettin Bey “Ha- kimiyeti Milliye,, de, ben de “Ha- ber,, de, birkaç gündür, ayrı ayrı Yollardan Öztürkçe denemelerıi Yapıyoruz. | Öbür arkadaşlarımız arasında da bir kımıldanış olsa da görsek: | u ne yapacaklarımı pek an -| k istiyorum. Biribirimize ör- neklik ederdik; çok iyi olurdu! Yalniz, Selâmi İzzet Bey, dün- kü “Vakit,, ta “M. N.,, un yolu ila| benimkini karşılaştırarak, şunu söylüyor. — "M. N.,, un örnekleri, (Vâ - Nâ) munkilere yeğrektir.. (Se - lâmi Bey; yeğrek sözüyle üstün| demek istiyor.) “Yeğrekliği, göstermek içie de, Toplu İğne i'e benim şu lâkirdı -| larımı karşılaştırıyor: »>“M. N.,, dan: ' Ajunun her yönünde çabalıyan ve Bavaşan ulusları gör ve Türklüğünle bir yol daha övün; Ukları deviren ve Eller yurdunu bürümüşken onları yenip | !.—.tıl“nlnu dik tutmasını beceren mut- l İ , yeğrek ve üstün bir ulüsün Çoacı “Vâ —'NA,, dan: | Gelgelelim, bu bir kaç tanınmış ya- Zerya bir türlü sevimli görünemiyoruz. | Böyuma bire çıkışıyorlar. Onlara, baş- bâş, şunu söylemek isterim: Bizde Öl- kenin ülküsüne ter& gelan bir gidiş gö- rüyörlarsa, - bu gibi işler-ilkönce, ken- di aramızda gizlice konuşulur... Niçin “yeğrek,, miş?.. Şunun için: (Gene Selâminin sözleri;) — "“M. N.,, osmanlıca -sözleri uzatıp cümle ile anlatmıyor. Kar- ğılını koyuyor. Ve gene şu var Wdozu cok veriyor. (Vâ - Nü) Y Üşlk | AD OL MRROT Kİ gslesie| lim,, “barbaş,, demekle Öztürkçe #azmış ve söylemiş olur. Yabancı | bir sözü, tek bir sözle anlatamı -| yan dil kımı dıyamaz, ölek kalır.. Arkadaşım, bir bakıma doğru söylüyor, bir bakıma da yanılı yor. Fransızcanın “Larousse,, m-| da kaç söz varsa; bizim de “Der gimizde,, — daha ileri varayım — ondan aşkın karşılık bulunmasın Hemeye kimsenin dili varmaz... Bu uğurda çalışanlarımız da var | Hele şu Dergiyi bir bitirsin'er, gö-| teceksiniz, ne türlü kullanacağız.. Ancak, şu unütuluyor: Türkçe - nir kendine göre, bitmek tüken - Mck bilmiyen, öbür dillere üstün lakırdı kıvrılış - bükülüşleri, kısa, “anlaşılıklı söz biçimleri vardır. Bir yandan dilbilkçilerimiz, bir bir sözler üstünde uğraşa durur - larken, öte yandan, biz yazıcıla- tmüstümüze düşen, işte bu lâkırdı Yirdi çıktılarına emek vermektir. Selâmi Bey, gözden kaçırmaz - ta, benim, bütün yazılarımda ya-| kası açılmaraıış üç beş yeni sözü or taya attığımı, — bundan başka, Osşmanlı lâkırdı sıralayışı yerine W lâkırdı sıralayışı üurîndq deneme'er yaptığımı görecek * | | | ( Dİşte, şu fâsılada, re's re's, fev-) tümüze düşen bu sonuncu iştir! |© (Müsaadei aliyeleriyle, zatıâli - »I'İllı. ftıslübu boşbeyanı osmani İlebir cümlei tayyibe arzedeyim: | lŞtc, şu fâstlada, re's re's, mev- khize sekut'eden bu nuahhar -) Peldir),, Buyur?.. Ne söylediğimi anla- Ütnez mı?.. Hayır, değil mi?.. Öy- *ı"“— diyivereyim: | Bi İste şu aralık, başbaş, bizim! İttümüze düşen bu sonuncu iş - | [ buu se cinayeti yeniden g “Hakkı kız kardeşim Zeynebi istedi, vermedik zorla alırım dedi, aldırmadık, bir gün çeyiz gidiyordu bu iki kardeş de pencerede rakı içiyorlardı,, Istanbul Ağırceza mahkemesin- de idam ve yirmi dört sene ağır hapis kararlarile neticelenmiş — ©-. lan iki davanın yeniden görülme- sine başlanmıştır. İki buçuk sene evvel Beşiktaşta Celâl Bey isminde bir Arnavut genci, kızkardeşinin çeyizi gider- ken Hakkı ve kardeşi Hacı tarafın dan öldürülmüştü, Ölen gencin küçük kardeşi elek- trik şirketi memurlarından Kâmil Bey şehadet etmiş, vak'ayı — şöyle anlatmıştır: ” — Hakkı, kızkardeşim Zeyne- #ELEKKENLEENEE BEKA A aN YANBRLANAR AA BANAnsE YU SErENLerEEKeN İcra daireleri üç gün kapalı İcra dairelerince geçen seneye ait besapların yeni seneye devri münasebetile Haziranm ikinci Cu martesi, üçüncü Pazar, dördüncü Pazartesi günleri müstacel işler | hariç olmak üzere tahsilât ile tedi- yat muameleci yapılmıyacaktır. Ekalliyet mektepleri Mali sene başı dolayısile maa- rif idarâsi şehrimizdeki bütün e- kalliyet mekteplerinin bütçelerini tetkik ve tasdik etmiştir. ——— — — ——— — ——— söz çevirdim.. Neye benzedi?. Dü- düğe.. Pişkin bir dilmaç, o lâkır - diyi osmanlıcaya şöyle çevirir: “İşte şu sırada, bilhassa bizim uh- demize terettüp edenr vazife bu sonuncu husustur ,, Demek istediğim: Başının için- de osmanlıca bir lâkırdı sırası ya- rat; derken, otur, bunun bütün sözlerini ayrı ayrı, “Dergi,, ye ba- karak öz türkçeye çevir.. İşte, “M. N.,, beyin yaptığı, Selâmi beyin de “Yapın!,, diye öğüt verdiği çalı- sış biçimi!,, Bakındı s.rna! Selâmi İzzet, be- ni, dünkü yazısında ne diyerek suçlu çıkartıyor: “ML N n önünde Tarama dergi- si var. Ösmarlıcanın Öztürkçe karşı- Lklarını buluyor, dilinin ucuna Osman- lıca gelen sözleri, dergideki sözlere çe- viriyor, öyle yazıyor, “Vâ — Nü,, nun önünde bir şey yöok. Onun bir eli kalemde, bir eli şa- kağında, İstanbulun kıyr mahalle pele- mklerini düşünüyor, Türkçe karşılı- ğını bulamadığı sözleri, kısa bir cüm- leye sığdırıp söylüyor.,, Ne sandındı ya, a iki gözüm?.. İstanbulun kıyısını bucağını ne be ğenmiyorsun? O da, Anadolu gi- bi bu ana yurdun toprağındadır!.. Dilediğim gibi'yan gelir; bir eli- mi de şakağıma atar, Tanrıya da sığınır, bal gibi de yazarım.. Ben, bu türkçenin bunca yıllık alışkın, pişkin emekvereniyim! Bu yaştan| öte, dil bilmez gezginci yabancı -| lar gibi, koltuğumun altında Der- gi ile gezerek, adım başında durup durup da “Şunun türkçesi ney * miş?,, diye bakarak mı konuşaca- gım”.. O'uz adam değilsin, Selâmi İz- » diye biraz yukarda Imllınıî zet, yok mu ya hani!.. dâkırdığı osmanlıcaya - söz| (va-na) H 3 : # ak UA AN ı oru bi istedi. Vermedik. “Zorla alı - rım.,, dedi. Kardeşi Hacı da böy - le söyledi. Biz, aldırış etmedik .. Hattâ kızı kaçırmaktan dem vur - dular. Biz, işimize baktık.. Nihayet günün birinde Zeyne - bin kısmeti çıktı. Üsküdarda bah- çivan Aliye nikâhladık. Bunlar , nikâh kâğıdını duvardan indirt - mek istediler. Tabit muvaffak ©- lamadılar. Kızın çeyizi gidiyordu. O gün , ağabeyim Celâlle ben, aynalı do - lap, sandık falan eşyayı arabaya yükletmek uğraşırken, — bu iki kardeş, karşıdaki evlerin pence - resi önünde oturmuş, — gramofon çalarak rakı içiyorlardı . Ben, bu vaziyetten kuşkulandım kardeşimi ikaz ettim, O, “bize ne yapacaklar?. Biz, on'ara bir fe - nalık etmedik ki!.,, dedi. Ağabe - yim çok iyi, sakin bir adamdı. eşiktaş lüyor tım. Ağabeyimi daha ölmedi sa - narak, kucakladım, başındaki de-| likleri, kan akmasın diye parmak larıma tıkadım, Bu sırada dayımız| Osman Nuri Paşa yetişti. O da vak'ayı uzaktan görmüş.. Elinde tabancası vardı. Fakat, kullana -| madı, yere düşüverdi.. O gelince, ben kaçanları kova- ladım. Hakkı, Dikili taşım bulun- duğu tepeye doğru — tırmanıyor, Hacı da bağlar arasından koşu - yordu. Çok geçmeden jandarma ve polis yetişti. İkisini de yakala- dılar!.. yaREYARCERANYERCAN Nakil vasıtalarının senelik muayenesi Cumartesi gününden itibaren Karadeniz bütün nakil vasıtaları- nın senelik fenni muayenelerine Bir aralık Hacıyı yol kenarında| başlanacaktır. Fenni muayene ile küçük kulübe yanında gördüm ..| beraber bu nakil yasıtalarında ça- Görmemle beraber, anasına söve-| lışan usta, motörcü ve amelenin' rek kardeşimin üzerine atılması| sıhhi vaziyetleri de tetkik - oluna- ; da durmuş, tabancasına yeniden kurşun sokuyordu. Bu sırada, Hakkı, hendekten fırladı. Toplu tabancasını arka - dan ağabeyimin kafasma çevir - di. Üstüste ateş etti, tam altı el... kanlar içerisinde yere — serildi. Hakkı, ağabeyimin üstüne basa - rak öbür tarafa atladı, Kaçtı. Ben © zaman çocuk denilebilecek ka - dar küçüktüm. Şaşırıp — kalmış - VASARENDELANRLAYEND N GEDEKLA AYU BPNARAKA BELA KOK DAR I GENERELEKEAA YA Kazara düştü Dün Kâğıthanede tuğla harman larından birisinin havuzunda — bir ceşet bulunmuştur. Ali Osman is- | mini taşıyan bu adamın kuyuya | kazara düştüğü anlaşılmıştır. Kuyuda boğuldu Edirnekapıda Sarmaşık mahal- lesinde Gülsüm Hanımın beş ya- şında oğlu Emin yerde bulunan küpten su alırken müvazenesini kaybederek düşmüş, boğulmuştur. Tramvaydan düştü Tophanede Kılıçali camii önün de tramvaydan atlamak istiyen Ayşe isminde bir kadın — düşerek başından yaralanmıştir. bir oldu. Elindeki tabanca ile altı| caktır. el ateş etti. Ağıbe?iın, yaralandı, Terfi ettiler sendeledi. Hacı, erik ağacı altın * Fen Faküllesi doçenilerinden Ağabeyim, on iki el kurşunla | Şevket Aziz, Tıp fakültesinden Tevfik Remzi ve Bürhan Beyler profesörlüğe terfi etmişlerdir. | Kaçak etler Son günlerde şehirde kaçak et| satışı gene çoğalmıştır. Belediye, | şubelere bir tamim göndererek | kaçak et satışına mâni olunmasını bildirmiştir. Hayvan teşhir yeri Hayvan borsası idare heyetinin kasaplık hayvanların mezbahaya daha kolay sevki için mahallinde yaptığı tetkikat dün bitirilmiş ve karar verilmiştir. Bu karara göre, pay mahalli yanında borsaya mer- but olarak bir hayvan teşhir ma- halli vücude getirilmesine karar vermiştir. Sanat mektebinde Küçük san'at mektebinde Ha- ziranın nihayetinde derslere niha- yet verilecek, 15 Temmuzda imti- hanlara başlanacaktır. Mektepten bu sene 21 Efendi mezun olacak- tır. Afyon ihracatı Uyuşturucu maddeler - inhisar, idaresi Uzak Şarka ikinci bir parti ince afyon göndermek için hazır-| Fena halde dövdil Balatta oturan Yasefi bir âla-| cak meselesinden fena halde dö-| | ven İsrail yakalanmış, Yasef has- | tahaneye götürülmüşlür. Toslaştılar AŞOİÖY Süreyyanın idaresindeki 2469 numaralı otomobil, Boğazke- senden çıkarken, karşısından ge- len 1433 numaralı otomobil ile çar, pışarak ön tarafı parçalanmış - ise de nüfusça zayiat olmamıştır. l lıklarda bulunmaktadır. — İnhisar idaresi afyon tacirlerini davet ede- rek şartlarını bildirmiştir. Sular idaresi Belediye sular idaresi dünden itibaren Sıra Selvilerdeki yeni bi- nasına taşınmıştır. | memleketlerine Adalar için çıkan elkitabı “Adaları Güzelleştirme Cemi- miyeti,, tarafından bastırılmış ve kapağı ile beraber altr yapraklık küçük bir reklâm forması çıkarıl- dığını gördük.. Kapağında, güzel basılmış ve adanın eski tarihi is - miyle birlikte yazılı cazip bir re- sim var. Bizim ressamlarımıza yaptırılmış bir resimse, bırakaca - ği intiba noktasından, diğer rek- lâm kitaplarına da bu gibi renk ve terkipte levhalar yaptırıp, hevesi, rağbeti arttırmak icap eder. Re - simler; “Ah şurada bir bulunsay- dım!..., arzusunu insanda uyan- dırmalıdır. Maalesef, Avrupaya gönderilmiş, İstanbula dair duvar ilânlarımızın mühim bir kısmında, bu cazibe ve doğru mana yoktur. Büyükada elkitabimim içinde otel isimleri, hamal ücretleri, tur nevileri, eğlence yerleri cetvel ha- linde gösteriliyor. Ve bir tarihi an- dırır küçük çırpıştırmalarla, müs- takil, bir de nutukçağızı muhtevi, Adaya kim gitmek istemez. Hele Büyükada bunların içersinde, in - sandan şehir intibamı da silmeksi- zin kır, köy ve geniş su zevklerini, ustalıkla verebilen çok seçme yaz mıntakalarından biridir. Ancak, reklâm mahiyetinde bir elkitabına yazılacak “Birkaç söz,, ün, hatta yapılacak masrafın de- recesine göre “Birçok #söz, ün muayyen bir el tarafından, ve usu- lüne göre; kapaktaki resim kadar hakikaten cazip, kuvvetli surette | çağırıcı tarzda yazılması lâzımdır. Şurada kısaca söyliyelim ki; ziyaretçi, uzun müddet kalacak misafirler getire- bilmiş ölkelerde, bu işin baş'ıca bir edebiyatı, “edipleri,, vardır. Bu çeşit broşürlerin, ayni zaman - da ecnebi İisanı üzerine, bilhassa Ingilizceden başlıyarak kopyeleri çıkarılmalıdır. Fakat dediğim gi- bi: Sözlere fazla dikkat ederek.. Cazibeyi, belirtip oynatarak.. Bu, bir meta' satmak nev'inden şey - dir. Tarihle bugünü, efsanevi yer- lerle hakiki asri teminatı bir araya getirerek - kelimeyi sarftan çekin- miyelim: — “Sihirli surette,, cüm- leler döktürmek icap etmektedir. Pek âlâ biliniyor ki, bu gayret, tercih ettirmek içindir. Bir insanı, yerinden oynatacaksın. Bunun uzaktaki kadar, en yakındakini de muhakkak ele geçirmek, adalar gibi bir yer için daima kârdır. Hikmet Münir TÜT CERYEL aN BEY UNNON bes baRELAEDC t ve göve MA YAK MEETALE N sarardenAn. Maslak faciası Maslak yolunda üç kişinin ölü- mü bir kişinin de yaralanmasına sebep olmaktan suçlu Alber Tara- gano Efendi ile şoför Hakkı Efen- dinin muhakemelerine dün ağırce za mahkemesinde devam edilmiş- tir. Dün yirmi müdafaa şahidi din- lenmiştir. Muhakeme başka güne kalmıştır. Konferans ğ Pazar günü Halkevinde Zo’p- guldak kömür havzasının inkişafı hakkında sanayi müdürü Refik B. tarafından bir konferans verilecek tir. Tip encümeni toplandı Türk tıp encümeni dün akşam etibba odası salonunda aylık top- Hüsnü bey geldi Ankarada bulunmakta olan in- hisarlar umum müdürü Hüsnü Bey dün sabah şehrimize gelmiştir. ş lantısını yapmıştır. Toplantıda il- mi mevzular etrafında görüşülmüş — tür, Gece de Perapalasta bir ziya- fet verilmistir. :