26 Mayıs 1934 Beni Selsiüneş Türkiyede iş, yalnız türk tabasına! Dünkü gazetemiz, memleketi- Mmizdeki ecnebilerin hangi tarih- lerden itibaren hangi işlerde artık çalışamıyacaklarının büyük biy lis lesini neşretti. Bunlar arasında, bilüâmum işçilikler, bir çok küçük zanaatlar, küçük ticaretler olduğu gibi, kimyakerlik, baytarlık gibi Yüksek bilgilere tevakkuf eden ih- tısaslar da var. Bütün Türkiye mik Yyasında ecnebilerin yardımı ol- Maksızın bunları başarabilmek se- viyesine gelmiş — olmaklığımız ne Mmutlu!.. Şark ve garp komşularımızdan İâalettayin ikisini alalım: — Yuna- nistanla İran... Bunların tabaları bizim memleketimizde olduğu gi- bi diğer ecnebi diyarlarda da çalı-| şır, her sene kendi hudutlarından içeri para sokarlar... Halbuki, bil- mukabele, Türklerin yabancı yer-| lerde para kazanıp ana vatana ge- tirdikleri vaki değildir. Maalesef, hemen ekseriya, bizde seyahat de- mek, Türkiyedeki servetini dışar- Ya ak mânasınadır. Bu ka- dar yer gezdim; diyebilirim ki, vatandaşlarımız arasında yegâne muslahsıl gurbet hayatını yaşıyan- lar, Rusyanım ve Kafkasyanın he- men bütün firimnlarını bundan beş altı sene evvele kadar ellerinde tu- tan Karadeniz uşaklarıydı. — Sov- yetlerin müşterekleştirme faaliye- tinden sonra, bunların da şimdi pek iyi halde olmıyacaklarını tah- min ediyorum. Hulâsa, yabancı memleketlerde Bara kazanan Türkler mevcut de- #ildir. Mevcutsa bile, devede ku> İşktır. Hem de, devenin kendi ku- lağı sanmaymız; ona takılmış pire kulağı! Fakat, şimdi, bütün dün- yada, nasıl kendi milli malını kul- lanma cereyanı varsa, milli amele- sini çalıştırma gayreti de mevcut- bur, Eğer bir kaç bin Türk ötede beride alm terile yahut küçük a- hş verişle hayatlarını kazanıyorlar. sa, umumi kaideden istisna edil- miyerek, kapı dışarı -olunmuşlar- dır, Gene bizim hükümet, mühletle- Ti bu derece uzatarak — mukabele bilmisilde şefik ve rahim davran- dı, Unutmamalı ki, meselâ, bun- dan bir iki sene evvel, Istanbulda- ki garsonların yüzde sekseni ya- bancı tabadanmış... Gazino, lokan- ta gibi yerleden hizmet etmeğe a- made nice nice Türk tabasının iş- siz'güçsüz olduğunu herkes - bilir. Demek, hükümet, bunlara, yeni kanunla, iş bulmuş oluyor. Gerçi, senelerden beri, belki doğduğundan itibaren bu memle- kotte iş tutmuş, yerleşmiş bir ada- Ma; *— Haydi, ekmek paran elin- den alındı! Git!,, demek, ilk ba- Şta acı gibi görünür, Ben, şahsen, İstanbulda doğup büyümüş bir Ingiliz berber tanı- Tim ki, yeni kanunun tatbikinden Zârar görecek, Fakat, ayni berber, "_lphülııyonlır zamanında, İngi- olmanın imtiyazlarından istifa- de ederdi, Daha o devirde bizim tabamıza girerek bize temessül et- Mesinin mazarratına da şimdi Nörayor... Ne yapalım? Sırayla... Hem, ecnebi — memleketlerde, Muhacirleri koruma teşkilâtı yok '*ğildir. Buradan gidecek olanla- Tn hayatta sefalet çekmemelerini ;:ııı ve dileriz. İnşallah — ilerude %nn geçer; şimdi kapalı hudut bolitikaları yerine diğer şerait ka- Zaro Şişlide Çocuk hastanesinde te- dayi altında bulunan yüz ellilik Zaro Ağaya Amerikadan yeni bir. mektup daha gelmiştir. Mektubun zarfı üzerinde sade- ce: “İstanbulda en ihtiyar Zaro Ağa,, ibaresi vardır. DA Mübaşîrî;——âı:i-;ım teftiş de ildiler İstanbul adliyesindeki mübaşir -| ler dün teftiş edilmişlerdir. 200 e yakın mübaşir müddeiumumilik koridoru önünde toplanmışlardır. Müddeiumumi hepsini — ayrı ayrı gözden geçirmiş, noksanlarını ta- mamlamaları bildirilmiştir. Koruma sandığı Inhisar memurları için hazırla- nan koruma san.”:ğı 'âyihasına na zaran önümüzdeki sene başından itibaren memurlardan yüzde beş kesilmiye başlıyacaktır. Her sene hükümet de yüz bin lira vermek suretiyle sandığa yardım edecek - tir. İnhisarlar umum müdürü Hüs nü bey dün Ankaraya gitmiştir. Bir 'müsamere San'at mektebi son sınıf talebe-| leri dün akşam mekteplerinde bir müsamere vermiş!erdir. M. Marks geldi Konservatuvar mütehassısı M. Marks dün Viyanadan şehrimize gelmiştir. Profesör talebenin imti- hanlarında bulunacaktır. Kır eğlencesi Himayeietfal anne'er birliği 15 iran cuma günü için Yaloyada- ki Gazi çiftliğinde bir kır eğlen « Cesi tertip etmiştir. Yağ fiyatları Mevsim münasebetiyle yağ fi - atlarında ucuzluk devam etmekte- dir. Kars ve eivarında bu sene kış olmadığı için yağ Fiatları daha u- cuzlıyacaktır. Menba suları İstanbul civarındaki menba su - larının gün geçtikçe azaldığı anla- şılmıştır. Civar ormanların harap oluşu ve eski kesafetini kaybetme si buna başlıca sebep olarak gös- terilmektedir. im olur; bizde de ecnebiler, dün- yanın başka yerlerinde de Türk- ler çalışabilir... Şimdilik böyle ol mak zaruridir! Yabancılara karşı, artık, siya- setimiz şudur; Yüksek ihtısasları ve sermayelerile birlikte teşrif bu- yururlarsa, —bizi tramvay şirketi gibi istismar etmemek - şartile,— safa geldiler!.. Fakat, elini kolunu sallıya sallıya zuhur et; burada bi- zim yerimize sen kazan, sonra sır- tını çevir, git... Yağma yok!.. Tür. kiyede iş ve kâr yalnız Türkiye tabasınadır.,, ağay A mektupla bir dua kitabı geldi “Benim dua için kimsenin dersine ihüyaeım yok!.. Bana iyi çorba pişirecek ve temiz bakacak bir kadın bulursam evleneceğim,, (Vva-na ) HABER — A kşam Postası Zaro Ağa, zengin bir Amerika-/ h kadımın kendisine evlenmek tek. lifi yaptığını zannederek heyecan- la zarfı açtırmış, fakat içinde İn- cilin bazı parçaları bulunan — bir dint kitaptan başka bir şey çıkma- mıştır. Kitabın kabımnda Amerikalı bir kadımnın Zaro Ağaya hitıben yaz- dığı ingilizce bir yazı mevcuttur. Kitabı gönderen Amerikalı Ma- dam İsen bu yazıda Zaro A7 başını dik tutarak — mütemadiyen dua ile meşgul olmasını — tavsiye| etmekte, bu suretle daha — çabuk iyileşeceğini ileri sürmekte ve sıh- hatiyle yakından alâkadar oldu - ğunu bildirmektedir. Mektuptan, para, ve — evlenme teklifi çıkmayınca canı sıkılan Za- ro Ağa şöyle dert yanmıştır! “— Benim dua için kimsenin dersine ihtiyacım yok! Elhamdü- lillâh müslümanım ve hastaneden çıkınca namaz kılacağım. Bana iyi çorba pişirecok ve temiz bakacak bir kadım bulursam evleneceğim, Hastanede çok rahatım, Çok iyi bakıyorlar. Allah hükümete, mil- lete ve doktorlara zaval verme »| sin! Birinci doktorum (Behçet Sa- bit Beyi) çok seviyorum.,, Zaro Ağa henüz tamamiyle iyi- leşmiş değildir. Kendisine elekt- rik tedavisi tatbik edilecektir. Ağa iyileştikten sonra haştane- de uzun müddet muhafaza edile- Ipekli mendil Kasımpaşalı Zeki efendinin ce binden bir ipekli mendilini çal - mak istiyen İsmail isminde biri ya kalanmıştır, Darülâcezeye gönderildi Kasımpaşada Çatma maballe . sinde Ali Rıza efendinin kapısı ö- nüne bir aylık erkek çocuk bıra - kılmış ve polis tarafından darülâ - cizeye kaldırılmıştır. Kuzu çaldı Fenerde, Hoca Övez mahalle « sinde bir arsada otlamakta olan nizamiye baş çavuşlarından Ah - met efendiye ait kuzuyu çalmak istiyen Hürrem, cürmü meşhut ha- linde yakalanmıştır. Bir tekke yandı Eyüpte, Bahariyede, mevlevi tekkesinde Şeyh Bahaettin efendi- nin yattığı odadan ateş çıkmış ve yirmi üç oda yandıktan sonra sön« dürülebilmiştir. Nüfusça zayiat yoktur. Sarhoşluk Küçükpazarda oturan — Sadık isminde biri dün gece sarhoş ol » duğu halde Beyoğlundaki umum- hanelerde sarkıntılık ederken yar kalanmıştır. Sadığın üzeri aran » mış, bir bıçak l_'“l'"“"“!. kendisi tevkif edilmiştir. ĞALA — Li | vek vücudu kuvvetlendirilecek ve| mümkün mertebe tedbirler alma -| caktır. Zaro Ağa, hastanenin munta - zam banyolariyle — temizliğinden ve kendisine para bırakan ziyare-t| çilerinden pek memnundur. Etibba muhadene- tinin kongresi Etibba muhadenet cemiyeti dün sene'ik toplantısını yapmıştır. Kon grede idare heyetinin senelik faa- liyet raporu okunmuş, bütün ce -| miyet azasının teavün sandığına da aza olmalarına, nizamname - nin yeni ihtiyaçlara göre değişti - rilmesine karar verilmiş, yeni ida»| re heyeti intihabatı yapılmıştır. Hilâliahmer haftası Çarşamba günü başlıyan Hilâ- liahmer haftası devam ediyor. Ce- miyete yeniden hayli aza kayde - dilmiştir. Gezinti Yüksek mühendis mektebi ta - rafından dün bir vapur gezintisi yapılmıştır. Imar - plânı İstanbulun imar plânı müsaba- kaşına iştirak eden şehir mütehas- sıslarından M. Lamberin de rapo- ru bastırılmıştır. Raporları tetkik edecek jüri heyeti yakında topla- narak kararını verecektir. N Karagöz eğlencesi Karagöz gazetesi — tarafından tertip edilen müsamere dün Tepe- başı tiyatrosunda verilmiştir. Kon| servatuvar icra heyti tarafından eski Türk eserleri çalınmış, haya- Mi Şefik bey tarafından Karagöz oynatılmıştır. Kavuklu Ali bey ve arkadaşları tarafından da bir orta | - tarafını, sırayla lustracılar tutu « Unkapanı köprü- sünde 15 dakikalık “revü,, Eski köprünün bir yanından ö- bür yanına geçinceye kadar ne gördüysem, defterime not edeyim, dedim. Bütün hâdise 15 dakika sürdü. Unkapanı köprüsünün İstanbul yor. Ve siz geçtikçe: — SSS1. SSS!.. YTE kabilinden ve bir kuş tütüleme- sini pek andırır bir sesle “Yüz pa- ray2!,, boyryacaklarını - fısldaşı « yorlar. Sonra, köprünün birazı asfalta çevrilmiş kısmında, çocuğuna yü- rüme öğreten bir adama rasladım. Onun karşısında bir leblebici, müş terisizlikten, ikide bir camekânm- dan elini daldırarak, üç parmağı» na birkaç leblebi sıkıştırıp bıyık- larının altından ustaca ağzına atı- | yordu. Köprüde iki sınıf seyirci halk var. Müruriye kalktıktan - sonra, | bunlar serbestçe girip, parmaklık» | lar hizasında ve muhtelif istika- metlere dönerek, batı ve doğuyu seyrediyorlar. Dün, bir kısım, yü- zünü “Piyerloti,, mağribinden ya- na, yani Eyübe doğru çevirmiş, — kimbilir neler — konuşuyordu.. Diğer bir kısmı, az ilerde, araba. lar geçmesin diye salaşla ayrıl- mış ve şimdi adeta bir sirk mevkii gibi kullandıkları cihette, dizi ile olurmuşlar ve yüzleri Yeni Köprü- — ye doğru bakıyor.. Burada iki kadım, çocuklarını bir erkeğin ku- cağına vermişler, sigıra sarıyor - lardı. , Unkapanı köprüsünde; 14 dilen- ciye rasladım, Çoğu sakat ve biri- nin altı parmağı var. Bu on dört dilencinin arasında, şişeyle, nar- gile içer gibi (Allah vermesin) bir lâştik borudan nefes alan ve “Tek ciğerle yaşıyorum. İlâç, ek- paramı verin!..,, diye siyah, | tahta ilânı ile ikidebir karşımıza | çıkan biçare de vardı.. Yanında küçük kardeşiyle be - raber çıkmış ve belki ancak böyle — ce izin alabilmiş bir genç kızla bir delikanlı, fıkır fıkır. konuşa- rak geçtiler. ş 4 Köprünün üç çeyreğinden sonra ve bir akalliyet semtine enikonu yakın bir mıntakasında şivye, a- henk değişmiye başladı. - Bu taraftan da köprünün par « oyunu oynanmıştır. Lâstik ayaâkkapları Lâstik ayakkabı | kundura ve dericiliğimiz üzerinde| sanayiinin yaptığı tesirleri ve alınması — icap eden tedbirleri — görüşmek üzere Haziran sonunda toplanacık kon-| gre için lâzım gelen hazırlıklara| başlanmıştır. Bir hırsız yakalandı Postahane — karşısında Küçük Türkiye hanında bir hırsızlık vak'ası olmuş, hırsız yakalanmış - tır. — Hırsızın ismi Rızadır. Kü - fecilik yapan Riza, gündüz hana girerek gizlenmiş, — gece Dursun! isminde birinin 150 kuruşunu ve hama! Aziz isminde birinin de 27 Tirasını çalarak kaçmağa teşeb » üs etmiştir. Rizanım kaçtığım| görenler bağırmışlar, polis hırsızı maklıklarını, çocuklariyle birlikte akşam safasına gelen musevi ka- dınları işgal ediyor. Unkapanı köprüsünden, 'filha- — kika, un arabalarının bol bol geç- tiği göze çarpıyor. Bunlar boş ve — Beyoğlu istikametine dönüyorlar. Bir ihtiyar, elindeki büyük bir ç» kını, bu arabalardan birinin ar - — kasına yükliyerek, kendi yayan ta kip etmesini arabacıdan rica etti. Patrikhanenin 0572 numaralı husuşi arabası ve bir taksi otomo- bili geçti. Köprünün öbür - tarafında, ka- yıklar boyanıyor.. Ve şöyle a üstleri, fener binasının aralığın « dan doğru bir baktınız mı, batma sına hemen iki “zira,, kalmış kır- — mızı yuvarlağın bir alpağa çet diği denizde, aynası görülen esrarengiz tahtelbahir gibi bir »peşinden iki kayığın, adeta ker Ç kllbülüke di f Eminönünde yakalamıştır. Hiğinden sürüklendiğini ıö T Y Hikmet Münir