Hakikt? vesikaları tasnif eden ve birbirine bağlıyan Kadri CEMiL | 23-5-934 Geçen kısımların hulâsası | Mütarakeden sapra Istanbulda A- nadolu lehinde ve aleyhinde çalışanlar | mn, bıikmadan | mütemadiyen çalışıyorlardı. — Leyhte çalışanlardan bir grupun içlerine aldık- larr Tlhami ismindeki genç Glatada Ariyan hanına tereliman diye yerleş- mişti. Park eğlencesinde tesadi tiği Fatma Nüshetle aralarında Bir ve- Üa eee vi | sahibinin oğlu Fatma Şi ı kehyanın kahvetine giderek arkadaşlarile temasa mıştı . Bu adam uzün bir. müdavemetten 9, Şahin ile anlaşmıya fakat ,Kâhyanın arkadaşları dan yüz verdirilmemişti. Kâhya a mıya çalışıyordu. | — AJL, dedi. Işte Bekir Sıtkının raporu ve çete teşkilâtının harita- sı. Meğer neler de hazırlamış. — (E.) beyin talimatı neye ait tir, İ — Kendisi — malümattar, zaten| benim birisini göndermemi bekli- yor. —Benim tarafımdan geldiği - ni söylersen verir. . Bunlar yorulmadı geçmiye s0r çalışmış: tara — O halde hemen oraya oı(İıp ve dönmem lâzım. — Evet; hemen.. İlhami daha fazla gecikmeyi lü- zumsuz buldu. Çıkıp gitti. | Daha köşe başından dönmemiş- ti. Uzaktan kendisine doğru ge -| len beş altı adam arasından Mıçı- rı seçti. Muhlts Bey; Pantikyanın, çalı- nan evrak meselesinden — dolayı Kendisini Mıgırın takip ettiği- ni söylemişti Feridun bey adımlarını sıklaş- tırdı. Recep beyden — ayrıldığını görmemiş olacaktı. İşin ehemmi : yetli tarfı da buydu. Recep bey, günlerdenberi, bir tedbirsizliği yü zünden Pantikyan yazıhanesi tara« fından aranıyordu. Sayet Mıgır ©- nunla görüştüğünü görmüş olsay-| dı, üzerindeki şüphe damgasını bir kat daha arttırmış olacaktı, Feridun bey, Mıgıra, evvelâ| görmemiş gibi yaklaştı. Tam ya- nından geçeceği zaman başını çe- virerek: — O. Maşallah Mıgır Ne böyle.. Buralarda me arıyorsun, Diye sordu. Mıgır, genç, ateş gibi bir deli- kan.ıydı Ferıdun beyin bu bek' efendi. “Geçen kısımların hulâsası Mekteplerde okutu debiyatta bahsi geçen bir kral Ök sanesi vardır. İşte, o gün, falcr | Efendi, Edip Beye, Kral Ödi; 1 ketine uğrıyacağını haber veriy likanlı, istrrap lemiyor. Eve Annesine ne böz | ber veriyorlar. eden bu adarndır. Osman Bey, takal bırakmışı Edibin annesi Osman Beyle Edibi alnız bırakıyor. İki ahbap, konuşu- ıorh' — Bunlar havsalanın öyle ılmı—W . Faltıyı tavsiye yacağı şeyler ki.. *— Bilhassa benim havsalam... Her hakkı mahfuzdur Tefrika: 70 I mediği suali karşısında şaşaladı. | Ne söyliyeceğini bilemedi. Yalnız: — Hiç, dedi. vardı da.. — Nerede?. — Tepebaşında, — Ama sen aksi istikamete gi- diyorsun, benim bildiğim Tepeba- Şurada bir işim şına şuradan gidilir. Fetidun bey bunu gülerek söy. lemişti. | Migir: — Oradan gidildiğini Fakat, daha evvel yapılacak kü - çük bir işim var. Oda bu semtte.. — Ya öyleyse.. Acele mi?. | — Yok.. Pek değil.. —— O halde şurada öturalım da birer kahve içelimi. Seninle çok - tandır baş başa verip görüşeme- | dik, bilirim. — Ne var ki görüşülecek. — Hiç, yani.. şöyle lâf atardık.| - Oturalım. Beraberce yürüdüler ve Tokat: | liyanım karşı sırasındaki pastaha-| neye girdiler.. Mıgır, alaturka bir kahve iste- di; Feridun bey çayı tercih etti. — Bugünlerde Karanlık odaya gittiğin var mı Mıgır?. Hayır, üç gündenberi uğra- madım. — Şimdi oraya mı gidecektin? — Evet., — Orada benim de bir işim ama artık bir başka gün..| bula —1 vardı Şimdi arasam da kimseyi mam Karanlık oda, vel açılmış adı gibi yerdi. Bin bir türlü « madan dönüp durduğu bu yer, mu | haliflerin çalışmalarına, toplan - | iki ay kadar ev-| nlık bir n dür-| malarına yarasın diye, gene onlar trafından, itilâf devletlerinin mü - saadeyle Tepebaşı civarında açıl- mış bir yerdi. Müdavimleri arasın da Sait Malla, Mehmet Ali bey| gibi namlı muhalifler de vardı. Feridun bey Mıgirm su3l sör - mesına meydan bırakmadan: — Pantikyanla, dün konuştum. Hâlâ çalınan evrakı 'bulamamış, | Cidden çok üzülüyorum, dedi. Keşki o gün beni çağırmamış ol « saydı. İşte hicbir sunutaksirim ol- madan şüphe altına girdim. Mıgır gözünün ucuyla Feridun Tefrika No. 11 238 -5-934 Aşk ve ma- cera romanı Nâkıli (Vâ-Nü) — Peki, sen ne dedin?. — — Ben, babamın, benim çocuk- luğumda, tabit bir ölümle, bir so- ğuk algınlığından öldüğünü haber| verdim.. -Peki, o ne dedi?. — Hiç.. Falının yanlış çıktığına * Babamın katili oldu - ğumda israr etti. — Bu herif deli.. keli bir deli.. — Ben, o adamı hiç te tehlikeli bulmıyorum.. Söylediği sözler, bir| kulağımdan girer, ötekinden çıkar. Üzerimde hiç te müessir olmaz.. Osman Bey, endişeli bir hal ta- şaşırmadı | Hattâ, tehli- | kındı: bu — Tabii, sizin üzerinizde Geçen kısımların hulasası Istatıbulda Sultan Mecit ve Rusyada | Çar Nikola zamanında esirci Ali baba ki memleket arasında kadın - ticareti gguldu. Alibaba Ferhat is- küçükken hadım yapmış- aman İstanbuldaki kız- ste valinin kona- inde çok güsel bir r. Ali baba bu kızr kaçırmıya uğraşırken, bir gün Rüstem r gençle tanışıyor. Bu genç, arkadaşıdır ve Ali babadan | ak üzere Istanbuldan Tif. gelmiştir. Bu sırada Rüstem, Fat- r ve fail olarak Ali baba- Pet « Ferhadı intikam a na atıyorlar. t ılâpçılar Çart devirme- çalışıyorlar. Ştanka Sibiryaya tü- r. Ve Rüstem, günün birinde a ile İstanbula dönmeğe muvaf- fak oluyot. Veliahtım yaveri yüzbaşı — Po- pof inkılâpçıların klübüne sık sık gelmeğe başlamıştı. Aleksandrın inkılâpçılara gön- | derdiği haber çok samimi ve cid- di idi. Artık veliaht tamamile in- kılâpçılarla beraber yürüyor, on- larla beraber düşünüyor ve esir Rusyayı onlarla beraber kurtar- mak istiyordu. İsmailof klübün yatıyordu, bodrumunda Elleri ve kollarr o gecedenberi bağlıydı. İnkılâpçılar İsmailofu öldüre-| ceklerdi. İsmailofun inkılâpçılara beyi süzdü: — Şüphe altına mı?. — Bilmiyor musun?, — Hayır.. | — Ya.. Bak anlatayım birader; | bana nasıl hak vereceksin. Feridun beyin niyeti malümdu. Mıgıra sokulmak ve ona itimat tel- kin etmekti. Mıgır, Feridun beyin| bütün anlattıklarmı dinler gibi gö ründü ve ekseriya başmı tasdik yollu sallıyarak Feridun beye hak verdi, Feridun bey: — Şimdi, dedi, senden benim büyük bir ricam olacak, Bu husus: ta bana yardım edebilecek olan ancak sensin. Şu çalıman evrakı seninle beraber arıyalım. Bana bü yük bir yardımım dokunur, Mıgır: — Feridun bey, mademki yalnı zız, sana benim de söyliyecekle - rim var. (Devamt var) sözler müessir - olmaz! —dedi— Lâkin bu adam, pek çoklarımı te - siri altında bırakabilir.. Onun için tehlikelidir kanaatindeyim.. Mese- üzerimde müessir olduğunu itiraf ederim.. Edip, muhatabına hayretle bak- tı: — Sizin üzerinizde müessir olu- lâ, işte, benim yor, öyle mi?, Osman B., sanki bir pot kırmış gibi toplandı: | — Gerçi saçma olması — lâzım| geldiğini fikren daima takdir ede-| rim.. Fakat, bu falcının dedikleri, velce de anlattığım gibi, daima Çıktı.Buna şahit oldum.Onun için. Maamafih bu sefer — söyledikleri puk nahaş. Edip, hiddetle âyağa kalktı: — Nahoşta lâf mı?.Ah bu herifin suratına niçin bir. yumruk indirerek otuz — iki dişini birden dökmediğime şimdi kayret ediyo- rum.. O zaman, zorla kendime hâ. 23 Mayıs 1934 , 23 Mayıs 1Y34 Müellifi: Jshak FERDİ ihaneti it olmuştu. Fakat, za- yıf bir ihtimal üzerine, ölüm kara- rının tatbikımdan sarfı nazar mişlerdi. Çar Nikola bomba atan köylü-!| nün Sibiryaya sürülmesini irade etmişti. Köylü sürgüne giderken | inkılâpçılar kendisile gizlice te-| maş edeceklerdi. İşte her hakikat o vakit anlaşılacaktı, Ştankanın beri de gün geçtikçe teeyyüt edi- yordu. | et- —( Şimdi İstanbuldayız. Süleyman paşa, konağında ve- kilharcı Ahmet ağa ile konuşuyor: — Aradan bir sene geçti. —Ali baba hâlâ meydanda yok. Bu he- rifin ne zaman geleceğini adamla- rından sorup anlamadın mı? — Sordum, paşacığım! Fakat, müspet bir cevap alamadım. Ali babadan şimdiye kadar esaslı bir| haber gelmemiş. — Yalnız, geçen gün o taraftan gelen bir delikan- k, Ali babanın Rusyada yakayı e- | le verdiğini söylemiş. — Kimmiş bu delikanlı? — İsmini söylemediler amma, Ali babayı çok iyi tanıyormuş. — | — Ali babayı çok iyi tanıyor- muş ha!!.. O halde bana o deli- kanlıyt bulup getirmelisin! Ken- disinden hem Ali babaya, hem de Rusyaya dair malümat almak iste-| rim, # GK Süleyman paşanm vekilharcı, kaç-gündenberi; Rusyadan “gelen| delikanlıyı aramakla meşguldü. - | O günlerde Çar Nikola İstan-| buldaki sefir vasıtasile Babiâliye kaçakçılık hakkında notalar yağ- dırıyordu. Bu notalardan biri şu mealde idi: “Avrupadan Türkiye toprakla- rına dahil olan kadım kaçakçı Karadeniz boğazından kı geçip Rusyaya geliyorlar, Bu çakçılara çarlık topraklarına bilmek vazilyetini veren Türkiye- den son defa rica ediyorum Avrupalı ı:açakçı larm boğ Karadenize geçmelerine bundan sonra müsaade edilecek olursa...,.| Ültimatomun alt tarafını okiur mağa lüzum yok. Her zamanki gi- bi harple tehdit., Ve hi:!(ümet bu tehditlere ehem kim olmuştum.. 4 | Sonra, başını salladı. Dimağın - daki bir fikri silkip atmak - istiyor gibiydi.Sinirli sinirli: — Rica ederim, bu muhavereyi burada bırakalım.. Zira,, bu — sa - hada konuşacağımız bütün siiılerw annemle benim arama bir soğuk -| luk sokmaktan başka bir fayda te- min etmiyecek.. Osman Bey, sesi pürüzlenerek: — Annenize bunları anlattınız mı? .—diye sordu, Edip, ahpabına baktı: — Çıldırdınız mı? İlâhi.. Böyle şey tasavvur bile edilemez.. Bir müddet evvelki sahneyi te- ferrüatiyle anlattı. — Annem, kendisinden bir şey sakladığımı anlıyarak bana kızdı.. Fakat, ona ne söyliyebilirdim?. Buna rağmen, aramızın açılma- ması #in bir şey hikâye etmeğe mecburum. şaşkın şaşkın miyet vermiyordu. Çünkü Karade niz boğazından bir Avrupalı kt” çakçınımn Rusyaya geçtiği vaki de* ğildi. O esnada Rusyada kadın ticar€” tile meşgul olan İskenderiyeli bi” kaç Arap tacirile Ali babada? başka kimse yoktu. Fakat, çarın gözdesi Fatmanlf esrarengiz bir şekilde ortadan kâ' bolması Nikolada bu kanaati tef” lit etmişti. Çar Nikola f:-vkılld' mutaassıp ve yenilik düşmanı bir hükümdardı. Bilhassa Avrupadt” gelen fennt terekkiyata bile — içt” maf yenilikler kadar düşmand Kadın ticaretinin de Avrupalılt' tarafından yarplıdığına kanidi: (Fatma) nın bile bir Avrupalı k# din taciri tarafından kaçırıldığıf' zannediyordu. Avrupa medeniy"” tine karşı husumetini, Avrupadt” tahsilden yeni dönmüş kırkı mü' tecaviz zabiti Sibiryaya sürdü” mek suretile izhar etmişti. Sultan Mecit, bir bayram M7 rasiminde saraya gelen süfera * rasında Rus elçisine, diğer sefirl” re işittirmek suretile şu sözleri söy | lemişti: —“ Çar Hazretlerinin Rusyâ#* kadın ticaretinden başka parmM” ğgrna dolayacak işleri yok galibâ”" Rus sefiri, Babıâliye verdiği talara cevap alamadığından, * . müşkül vaziyete düşmüştü. Kef sinin siyaset sahasında İiy akatsi” liği meydana çikıyordu. Çart i hükümeti oyalamak için Rusy#? mütemadiyen müphem CDV'P: vermeğe mecbur kalan sefir, " yet padişahın bu sözlerini hükümetine bildirmeğe lüzum $ müştü. pit Çar Nikola bu cevabr almca, Pi tabi hiddetinden KöP recekti. aynef büsbütün B AŞ g İşte bugünlerde Fatma ile Ptf ber Rusyadan İstanbula K*'lm; muvaffak olan Rüstem Bey, hal Cibalide dul ve ihtiyar 1677 sinin evinde yerleşmişti. Süleyman paşanım »cklıh'b Ahmet ağa, Rüstemin izini Pi 4 mıyordu. Ve her akşam bu yü” W Süleyman paşadan tekdir ve # işitmekten usanmıştı, Süleyman paşa: (Devamaı VAF) sman Bey, bir müddet K dü. . vA — Hakikaten müşkül vazif' dedi.. y “ Sonra, birdenbire, yuııımi memnuniyet ifadesi hasıl old"ı,,ı — Annenize sadece lııb'lı meselesinden bahsedin. Hl"f"v. fendi bundan dolayı üzüldü v fakat, kendisine zevcini hatf | mak anu üzmek istemediniz nir... .f" Edip, bu teklifin pek ın“:',.' olduğunu derhal kayvradı. OJ'J( Efendi, bu sefer, cidden, İf na yetişmişti. y / — Evet, doğrusu pek iyi © ge sul! -dedi.- Anneme böyle * rim... yf “Hem, annem bana — b? yi katili olmadığımı, yani SA gf diğim bu hakikati tekrar Pİ ıd' ce falcının yalancı bir in$ ğunu bir defa daha anlarıf (Devatif | |