ap Dalgalar, geminin bir tarafın - dan giriyor, öteki tarafından çıkı - yordu. Ön anbar, yarı yarıya su dolmuştu. Artık kurtuluş imkânı kalmamıştı. Fakat, bereket versin ki, gemide bütün yolcuları ve tayfaları alacak kadar sandal vardı. Yolcular, vücutlarına tahlisiye simitlerini taktıktan sonra bunlara binerek gecenin — karanlığı içinde uzaklaştılar. Enson sandalın — kaptanlığını deruhte eden lostromo: — Kimse kalmadı ya?. — diye haykırdı, — Garip şey!. Yirmi se- kiz kişiydi. — Halbuki, birinci ve ikinci kayıklara onar kişi bindi. Bizimkinde ise, ancak yedi insan var. — Peki, bir adam ne oldu?. — Canmn şimdi onu mu düşüne- coğiz?. —diye kazazedeler haykır- dı.— Belki yanlış — saymışsındır. Yahut, bir yolcu denize düşmüş - tür. İşte, demindenberi bağırıyor- sun, kimse cevap vermiyor, Kendi- mizi kurtaralım.. Çek.. Sandal, çala kürek gemiden u - zaklaştı. Rüzgâr, boş tekneyi um- manım ortasında sallıyordu. 'Tam bu esnada, bir kapı aralan- dı. Etrafı gözledikten ve herke - sin gittiğine-emin olduktan sonra, meydana, pejmürde kılıklı bir genç çıktı: — Oh.. Yarabbi şükür.. Beni bırakıp gittiler. — Yalnız kaldım.. Şimdi, artık, tali işi.. Fakat, bana, bu derece yar oldu.. Bundan sonra da, elbet sırtım yere gelmiyecek- tir. —diye söylendi. Elinde bir balta vardı. Exltayı, dişleri arasına alarak, 'n yüksek — direğin tepesinc, ip maymun gibi tırman - mağa başladı.. * — Bu melekeyi, telgraf telleri- ne çıkıp makinemi kurarken edin- miştim. —diye düşündü,— Fakat onlar, böyle sallanmazdı.. Amma da rüzgâr ha., Acaba, kurtulabile- cek miyim?. Fakat, cesareti elden bırakmamalıyım .. — Kurtulurum, kurtulurum.. Ben ki, erkânı harbi- yenin elinden kaçtım.. İdam sehpa- merdivenle, — larından yakaye sıyırdim.. Ve b>ş | sene, tam beş sene bütün polis, bri- tün ordu pesime düştüğü halde, ni- hayet en mülim vesikalarla, plân- larm fotoğraflariyle —bu gemiye bindim.. Mademki taliim bu dere- ce yar oldu. Bundan sonra da ayni şans devam edecektir. Mutlaka, mutlaka....,, . Rüzgâr, iplerde ötüyordu, *“— Lâkin, bu havada, böyle bir denizde de, insan kurtulabilir mi?..,, diye bir an, tereddüde düş - tü. Ceşaretini toplamak için dişleri arasındaki baltayı daha fazla sık - &.. Şimdi, artık, gemi direğinin tâ tepesine varmıştı. Ancak bayrak yeri gibi bir kısım kalmıştı. Bunun daha tepesi ise göğün yüzüydü!!.. Genç adam, buraya gelince, üst direk kısmını bağlıyan ipleri kes - mekten işe başladı. Sonra, baltası- nı, tahtaya hızlı hızlı indirdi, in - dirdi.. Indirdi.. Direk yıkılan bir a gaç gibi çatırdadı. Delikanlı: “— Bunu, — aşağıya indirmeğe imkân yok.. —diye düşündü, — Onun için, gemi meyledeceğine yakın, kırdığım bu ağaca sarılma- — İiyım, .Onunla beraber denize düş - meliyim.. Ötesi selâmettir.. ,, Ve, söylediği gibi de yaptı Bir cambaz meharetiyle, dire - : ği kırıp, onunla beraber, &gın 1 sularına daldı. Bir müddet suyun içinde gözden kayboldu.. — Sonra, dalgaların sathında göründü.. Artık, gemi, yarıdan fazla bat- miş bulunuyordu. “— Tam zamanında atladım!..,, —diye düşündü. —Artık — kurtul- | dum..,, Nasıl kurtulmuştu?. Hayatının belki en tehlikeli zamanmdaydı ... Üç sandal, onu göremiyecek dere- cede uzaklaşmıştı.. - Dalgalar, sa- ğgından, solundan geliyor, onu kö- püklere boğuyordu.. Fakat, deli- kanlı, hâlâ: “——. Ne saadet.. —diye mırıl- dandı.— Kurtuldum.. Kurtuldum. Acaba delirmiş miydi? Yirmi saat, böylece, deniz üze- rinde kaldıktan sonra, ufukta bir duman göründü.. Bu duman yak - | laştı... Delikanlı Bekledi. Ve niha- hayet vapurun şeklini farkedip, se- vinçle haykırdı: “— Alman gemisi, Alman harp gemisi.,, Harp gemisinden bir kayık in- dirdiler.. İçine, kazazedeyi alırlar- ken, delikanlı: — Şu direk parçasmı da bera - ber götüreceğiz.. —dedi. —? — Alın diyorum size.., Ben, Al- man harp istihbaratı zabitlerinden Willerim. Bütün vesikaları bu dire- ğin içine gizlenmiş bir mahfazaya | koymuştum.. Gemimiz battı.. Fa - kat, ben, işte, beş senelik faaliyeti- min neticesiyle dönüyorum!.. (Hatice Süreyya) Gene Tramvay şirketi Bir kariimiz bize bir mektup | göndererek tramvay — şirketinin halkın aleyhinde ve kendi lehinde yaptığı ve hâlâ da yapmakta oldu ğu haksızlıklardan birini daha meydana çıkarmıştır. Çok haklı ve yerinde bulduğu - muz bu mektupta kariimiz diyor ki: “Geçen gün Aksaraya — gitmek üzere Galata Kapıiçinden 23 nu -« maralı Aksaray - Ortaköy tramva- yına bindim. Benden dakuz kuruş aldılar. Nihayet biletçinin “Aksas ray, buraya kadar,, diye bağırma- sı üzerine tramvaydan indim. Sa- matyada bir işim vardı. Oraya git- mek üzere ayni yerde Yedikule tramvayını beklemeye başladım. O esnada arkadan gelmekte olan 33 numaralı Sirkeci - Yedikule araba» sı Ortaköy - Aksaray tramvayının durduğu yerde durdu. Ben de bin- | dim, Vatmanın numarası 789, bi- letçinin 666 idi. Samatya diye bi- let istedim. Benden 6 kuruş otuz para aldılar. Aksaraydan Samat - yaya 4,5 kuruş değil mi dedim? Bi- letçi, hayır efendim burası Aksa- ray değil, Valde camiidir dedi. | Aksarayın neresi olduğunu sor - | dum. Gelmekte olduğumuz kara - kolun önünü gösterdi. Arabada | bulunan kontrol da ayni şeyi söy- ledi. Taksimden ve Ortaköyden gelen arabaların son tevakkuf ma- halli daha kısa olan Valde camii oluyor da daha ileri gidecek olan- | lar için neden iki yüz metre daha | ilersi oluyor. On adımlık bir yer ix çin milletten 90 para almak reva mı? Benim gibi binlerce kişi bu paraları veriyor, günah değil mi? Sonra bir şikâyetim daha var. Telefon tesisatı yaptırdığımız za - man telefon için para verdiğimiz halde yani telefon makinesini sa- tın aldığımız halde herhangi bir bepten dolayı telefondan vaz - " geçtiğimiz zaman makine neve biz _»ğuı almıyor.,, Fıkra müsabakası En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol maması, seçme olması ve okunaklı yazılması lâzımdır. 262 — Fransızca öğrenmiş Adamın biri oğlunu Fransaya tahsile gönderir. Oğlu birkaç sene serseri dolaştıktan sonra, hiçbir mektebi bitirmeden memleketine avdet eder. Bu vaziyetten haber - siz olan baba bütün akrabalarını evine davet ederek tahsilden dö - nen oğlunun şerefine bir ziyafet verir. Ziyafette oğlunun bilgisini tecrübe etmek için, rasgele birkaç kelimenin fransızcasını sorar. Fa » kat hayret oğlu her kelimenin s0- nuna bir “siyon,, ilâve ederek işi bitiriyor. — Aynasyon.. — Camsiyon. ilâh.. Bu halden fevkalâde hiddetle - nen babası: — Al oğlum, şu oraksiyonla ça- pasyonu, git tarlasyona, der, Sultanahmet: Ekrem Cevaplarımız: Cemal beye: Bu baptaki malümat lise riyazi- yesi iptidasında ve bahsi mahsus- ta verilecektir. Atıf bey Kasrmpaşa: 1 — Üç ay kadar daha devam e- decektir. 2 — Bakalorya cuma, pazar ve salı günleri çıkar. 3 — Bakalorya takip edenlerin imtihana girince kazanmalarını te min edecek surette tanzim edil - miştir. 4 — İdare her gün saat yediye kadar açıktır. Bu saate kâdâr ge - Tirseniz alırsınız. İş istiyorum Almanyada üç sene bulunmuş bir işçı, her sistem ve markada 40 tezgüha kadar bir fabrikaya gerek ustabaşı, ge- rek usta, gerek işçi sıfatiyle taliptir. Anadoluya da gider. Galip Bahtiyar Adres: Sultan çeşmesi caddesi nu- mara 73: Balat. Kaos Ercüment Behzadın yeni şiir kitabı,bugün çıktı 40 kr. Gidilebilecek eğlence yerleri SİNEMALAR : Vals müuharebesi Feyziye Mektebi müsa- meresi İ ELHAMRA: Yavrum ve deli göniı!. SARAYı — İnsan avcısı SUMER: Uçan Şeytanlar TURK: — Ankara Türkiyenin kal- bidir. Altın arayan kızlar ŞIK: — Beyaz rahibe. ŞARK: — Hayat budur. ALKAZAR: Vahşi orman esratı HILAL: — Benhür. ALEMDAR: Prenses Nadya. YILDIZ: —Hata. MIİLIİ: — Bir millet uyaânıyor. HALE: (Usküdar) Lüli sinemacı, KEMAL BEY: Fedâai dotanma. FERAH: Ankara p“:" TAN: — (Şişlide) Sayecü Üyanı FRANSIZ TIYATROSU: Kuklalar. IPEK: MELEK: ASRİ: :MMM —37 — Meselâ bakır humzu “humzu - ni- has,, kömürle tsıtılırsa bakır serbest ka- hır ve susuz hamizi karbon tayaran e- deri 2Cu O - C— 2 Cu - CO? Bu hassasından istifade ederek de- mir, tütya, bakır, kurşun, kalay ma- denleri istihsal edilir. Giroceği kömür elektrik fırınların- da ısıtılırsa humzu karbon ve karbit — karbonu kalsiyom elde edilir: Ca0 4 3C - CO 4 CaC, Kızgın kömür tabakasından hava ve su bubarı geşirilirse yanarken fazla ha- raret neşreden bu gazı hâsıl eder. Kızgın kömür tabakasından hava ve su buharı geçirilirse hem gaz hava hem de tu gazı hasıl olur. Bunların birleş- mişine “fakir gaz,, denir. Sanayide hu- susi motörlerde yakılır. BILLURLAŞMIŞ KARBON: İki şekilde bulunur. Biri elmas diğeri gra- fittir. Demek karbonun iki nevi billü- ru vardır yani Dimorftur. Elmas, Hin- distan, Cenubi Afrika ve — Brezilyada bulunur. Renksiz, sarı, pembe, mavi ve siyah renkte elmas vardır. — Tabiatte bulunduğu şekilde elmasa ham elmas derler, Ham elmas yontulur ve ziyayı kesreder şekle konur © vakit kıymeti çoğalır ve ziynet olarak kullanılır. Elmas tabiatte bulunan cisimlerin en sertidir. Yalnız sun'i olarak elde edilen Karbon bor elması çizer. Cam elmas ile kesilir. Elmas tebellür etmiş saf kar- bondur. 12 gram elmas oksijen içinde yakılırsa 44 gram susuz hamizi karbon gazı intişar eder. Elmas elektriği nakildir. Ziyayı di- ğer taşların kâffesinden fazla kesre- der. Kestafeti 3,5 tur. Meşhur Elmaslar: Ingiltere Kralı» nın malı olan 106 kıratlık Kucnor; Rus Çarlarının tacında uzun müddet takıl- miş olan 194 karatlık Orlof, Taviçre bankalarının birinde daran 132 kırat- Yık Horanse, 125 kıratlık cenup yıldızi; Milli Müzemizdeki 36 kıratlık Kaşıkçı elmasıdır. Briket: Maden, odun, kok gibi kö- mürlerin tozları yuğurularak — kalıplar da tazyik ile tuğlacıklar haline konur. Bu kömür az yer işgal eder. Vapur, Yokomotif ve evlerde mahrukat olarak kullanılır. Is: Benzin, terementi ruhu, reçine, katran, yağ gibi karbonu çok maddo- ler yanarken bir duman çıkarır. Bu 1s'tir. Ie odalarda toplanır. Matbaa, çin mül F SİYAK YerGllç ue - şün kalem imalinde kullanılır. Fahmi bhayvani: Kemikler havasız iyerde yakılırsa Pis kokulu gazlar neşe jreder, Bunlar siyah renkte fahmi hay- vani halinde tasallüp eder, İ Fahmi hayvani saf olmryan - bir kö- 'mürdür. Sanayide fosfor, gliserin, yağ, vazelin gibi maddelerin rengini izale - de kullanılır. Karni kömürü; Gazhanelerde ma- den kömürü toprak potalarda ısınınca potaların üst tarafında bir kömür top- lanır. Buna Karni kömürü denir. Kar ni kömürü hemen hemen saftır. Elek- trik ve harareti nakildir. Pillerin müs- bet kutuplarını imalde kullanılır. Karbon Mürekkepleri Suşuz hâmızı karbon — “Formülü: C€ O'; molekül vezni: 44,, Susuz hâ- 4| mızı karbon tabiatte ya serbesi, ya karboniyeti kalsyom gibi mürekkep halinde bulünur. Havada serbest ola- rak vardır. Cisimlerin havada yanma- sından hayvan ve nebatların teneffü- | sünden bu gaz intişar eder, Bir insan saatte 20 — 25 1itre ökgsijeni ci- gerlerine alır. Mukabilinde 18 — 20 İitre hâmızı karbon neşreder, Su - suz karbon havadan ağırdır. Boğucu- dur. Volkanlar civarındaki çatlaklar- dan çıkar. Mağara gibi yerlerde alt ta- | bakalarda birikir. Napoli civarındaki köpek mağarasında bir insan gezebi - Istihsali: Kimyahanelerde — kireç taşı veya mermer parçaları üzerine ha« mızi klorma veya sulu hamizi - kibrit dökerek istihsal edilir: CaCO's4 2H Ci — Ca CP - ÇO' 4HO Hassaları: Renksiz, boğucu koku - l lir. Fakat köpek boğulur. ı——M—w ü Ö e k KA | | mül edecek potalar yaparlar. cede ve ziyade tazyik altında mayi ©* lur. Buhran noktası & 31 dir. Sıfır de rıuîımhnh:yüiilımbü* mayi olur. İhrak ve ihtiraka ve Ka füse gayri salihtir. Yalnız mağnezi * ycııuühıııiçiıdeyımn* zı mağnezyom hâsıl olur: COt - Mg—2MgOo -€ Hamızı karbon havada yüzde iki nisbetinde bulunursa yınıııııuııı’.' ner. Bu gazın sudaki mahlülü mavi inhilâl edince kısmen ittihat ederek sü) hamızı karbon hâsıl olur. H' C O” — Hâmızı karbon serbett olarak tecrit — edilememiştir. — Sudâ mahlölü vardır. Tabiatte serbest bü lunmaz bir çok milihleri vardır. Esasları birleşince iki milih husul getirir. Meselâ maitiyeti sodyomlar hamızı karbonat sodyom — Na H € O' yahut bikarbonat dösut'ü: C O* — mutedil karbonat sodyom y hut karbonat dösud vücude getirir. CO'-—-NMaOH—NaHCO' CO? * 2 Na OH — Na C0' 4 HÜ milihlere karbonat denir, Susuz hâmızı karbon sanayide gt* zoz gibi gazlı moşruplar imali kullanılır. Süratle tabahhur - edinc? pek fazla büruüdet tevlit ettiğindet suan'i buz imalinde kullanılır. Sanayide bir kaç suretle elde edi" lir: 1 — Bazı menbalardan saf olarak çıkar. Z—Kiııçvıyıwrwâ zerine asid kloridrik'in —teciri ile ati edilir. "i 3 — Kireç fırınlarından çıkan #W” suz hâmızı karbon toplanır. Fakat sarf” olmadığından su haline getirilmede” tazyik olunur. 4 — Ocakta kömür ve cereyanı müvacehesinde yakılarak elde bu suretle elde edilen gazda karışık/ zöt ve hava tasfiye edilmeli. İ Humzu Karbon: “Oksid dö - karl — “Formülü: C O; molekül vef ni: 28" — Oksit dö karbon: humzu Grafit: Bu cisme plonbajin de d ler. Siberya ve Silân adasında bult * nan saf bir kömürdür. Sulptur, yağlıdır, dokunulduğu man yağlı gibi, tırnakla çizilir. İ üiıdııürilııoeıiıcılı'pııuwı bırakır cisimdir. Bununla kurşun kalem yapılır. raret ve elektriki naklettiği için 8? vanoplasti'de kullanılan gütaperka *" tikli bir madde” veya alçı - kalıplar? üzerine toz halinde sürülür ve onl4f B a *A ban etmez. Bunun için kille M rak yüksek hararet derecesine 4 Grafit sun'i yapılabilir. yumuşayarak grafit olur. ŞEKİLSİZ KARBONLAR — İ