HABR'in hikâyeleri Sen, sen, sen, hiç, hiç, hiç, sâr, sar, sar, sarhoş oldun mu birader? Ben, ben, ben, hiç, hiç, hiç, sar, sar, sar, sarhoş, olmadım.. Vallahi, billâhi olmadım.. Bak, şimdi de, şimdi de sarhoş mu, sarhoş mu, sarhoş muyum?, — Sarhoş olmaz olur musun, a birader? Bozuk plâk gibi vızıltılı, şıkırtılı konuşuyorsun! Elbette sar. hoşsun.. — Yok vallahi, vallahi karde - şim... Ben, ben, hayatımda, yalnız, | bir kere, bir kerecik sarhoş oldum. Anlatayım mı — naşıl Ha?, Anlatayım mı?. — E, anlat bakalım.. Bir oldum — amma, pir oldum.. oldum?. — Bak, dinle.. 2 ğ Hani, bir zaman, müskirat yasa- ğı vardı ya... Zıkkımın okkası dört yüz kuruşa çıkmıştı... Yani, yani dirhemi, dirhemi bir sim kuruş! — Bizde de mangiz'na. nay!. Paran varsa kaçak rakıyı al da iç.. Hulâsa, azizim, güç belâ kafayı tütsüliyebiliyorduk .. O da, nadiren.. Nihayet, nihayet efendim. Al - lah kaldırandan razı olsun, yasak kalktı efendiciğime söyliyeyim.. Ha, ne diyordum?. Yasak kalk- tr.. Eh, tabii değil mi ya.. İmam su- yu da ucuzladı.. Tam bizim kese- mize göre oldu.. Eş dost toplandık — efendim, “şöyle keyfimizce, çilingir sofrası kuralım!.,, dedik.. Cömertliğimiz tuttu.. - Bu çilin- gir sofrasına, hepimiz birer ikişer şişe getirdik. babam çek, efendim.. Çek Amavulka)undc yedek mi çe- kiyorsun, mübarek?. Çek babam çek.. Sıcak odada içiyorduk. Halbuki, dışarısı, baştan başa kardı.. Bir soğuktu ki, değmeyin gitsin.. Buuu... Dr, dı, dr!. Odadaki sıcak başrmıza vurdu. — Aman!.. — dedik,— biraz — dışarı çıkalım da ferahlayalım. — YATIZ.. Bıhçede kar topu oynadık.. — Meğerse az içmişiz yahu .. Bliım bile dönmiyor!,, Ben, böyle söyledim.. Arkadaşlar: “— Biz de senin gibiyiz!... de diler. “— Haydi, hem Şehzadebaşım da bizim Ertuğrul Sadettinin ti- yatrosuna gidelim, onu seyrederiz, hem de yolda kafayı tütsüleriz.. ,, Bu teklifi, pek — pek muvafık gördük. Bir meyhanede —rakının üstü- ne— bir kaç konyak parlattıktan sonra, haydi bakalım Ertuğrul Sa- dettinin tiyatrosuna.. Dışarısı, söylediğim gibi buz .. Sanki hiç bir şey içmemişiz gibi aklımız başımızdaydı.. Fakat, vak ta ki tiyatroya girdik, yakmışlar sobayı efendim, nerede bulmuşlar — bu kadar çok teshin faslını, yak - | mışlar sobayı.. Başım şöyle bir döndü.. Bir hoş oldum.. Dekorları yapmakla meşguldü- ler.. Bir kaç arkadaşla beraber, sah« menin arkasına daldık.. Bizi içeri koyuvermek istemediler amma: “— Ertugrul Sadettin arkadaşı- mızdır.. Eğer brrakmazsanız bağ- Müşterilere — rezil olursur — nmuz!,, dedik Bir sarhoşun hikâyesi | karanlık... Kapıdaki bekçi korktu. . Ertuğrul Sadettin, Şkespiyerin bir piyesini oynıyordu. Sarhoşluk hali, unuttum.. Hangi piyesti, ak- lımda değil.. Hazırlanmış.. Sahnenin ortası - na bir masa koymuşlar.. Neredey- sc, perde açılacak.. “— Haydi azizim, sen bir yere uzan, istirahat et... Oyundan son- ra görüşürüz.. Yoksa, halin çok fena... Ayakta —duracak vazi- yette değilsin!,, dedi. “— Peki, peki... Darılma, ağa- beyciğim. Hakkı vardı.., Cidden ayakta duramıyacak vaziyetteyim... — He- | men, muvafık bir yer bularak u - zandım... Önümde bir takrm ayaklar do - laşıyor.., Ayakların nihayetinde bir Uyumak üzereyim.. Ansızın karanlık iki yana dağıl- dı.. Ayakların ötesinde yüzlerce mütehayyir göz gördüm... Sonra, yüzlerce ağız açıldı.. Kahkahaları kopardılar.. Tekrar karanlık... Beni kolumdan tuttular... ğım yerden dışarı attılar... Nerede yatmışım, biliyor mu- sun?... Sahnede, dekor vazifesi gö- | ren masalardan birinin altında... Tarihi piyesin ortasında, perde a - çılmca, ahalinin karşısına böylece çıkmışım... İşte, sarhoşluk, sarhoşluk diye ben buna derim... Yoksa, şimdiki halim sarhoşluk mu?... — Lâkin, önündeki şapkan... Tabak zannederek mezeleri içine | koyuyorsun... Kâseyi de başıma | giymişsin ... — Olur böyle şeyler azizim... İnsan hali bu... Yattı- İşitip yazan (Hatice Süreyya) l Sulh yolunda Moskaova, 27 (A.LA.) — Mosko. vada Fransız lisaniyle ve “Journal de Moskou,, ünvaniyle — haftalık bir gazete intişara başlamıştır. İlk nüshası çıkmış olan bu gazete iktı- sadi, siyaşi, içtimai ve edebi ola- caktır. Gazete, başmakalesinde gayesinin sulh için masruf faalis yetlere iştirak ve her türlü şove- nizm ve içtimal tereddi ve inhitat hareketlerine karşı kıyam etmek ve Sovyet Rusyayı ecnebi memle- | ketlere tanıttırmak olduğunu yaz- maktadır. Gazete, bir çok yerlerden gel- miş olan tebrik mektup ve telgraf- ları almıştır. Bu meyanda M. Heryonun, Tevfik Rüştü Beyin ve | Alman sefirinin telgrafları göze çarpıyor. Tevfik Rüştü Bey diyor ki: “Kargaşalıklar, kararsızlıklar arasında bazı nadir ümit unsur larıma, bazı nadir istikrar amil- lerine tesadüf ediyoruz. Bunlar, yalnız kendilerine malik olmak şe- refine nail olan memleketlere dex ğil, ayni zamanda tarsini bütün mustarip — beşeriyetçe arzu edil- mekte olan sulh davasına da ha- dim oluyorlar. Haklı olarak söyliyebiliriz ki, [ bu âmillerin ilk safında inkişafı teessüs — tarihinden beri olduğu veçhile normal ve devamlı bir a- henk içinde devam — edecek olan Türk — Sovyet dostluğu — bulu- | Nüur.,, En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- kecektir, Yalnız bu fıkraların uzun ol- maması, seçme olması ve — okunaklı yazılması lâzımdır. 247 — Cinas Adamın biri lokantada balık yerken susamış. Fakat garsona “ba na su ver,, diyeceği yerde cinasla: — Garson, balık yüzmek isti- yor! Garson hemen suyu getirmiş. Bu sefer diğer bir masada sığır büfte- ği yemekte olan hödüğün biri de susamış. Ve aklı sıra o da nrıfel göstermek — Garson! Bizim öküz de su is- tiyor! demiş. 248 — Unutkanlık Vaktiyle Mısıra giden birisine, | adamın biri, bir Mısır eşeği ısmar- | lar, Fakat adamcağız bunu unutur. Ayvdetinde o zat sorar: — Hani size bir merkep sipariş etmiştim?... — Vallahi unuttum efendim! Şimdi zatrâlinizi görünce aklıma geldi.. der.. 249 — Mişon ile Salomon —AL şu portakalı da ıııııılumın- cas taksim et bakalım! — Muslumancas taksim nasin 0- lur?. — AÂzini gendin alur, çokunu | karşındankine verirsin! — Şunu sen taksim etsana Sa - lâmon! Aksaray: Hasan Basri ikâyetler temenniler e B Tavzih ve rica Ankara Malül Gaziler Cemiyeti Istanbul mıntaka merkezinden al- dığımız bir mektupta, bu sene ma- Iâl gaziler namma takvim çıkarıl- madığını, cemiyet nammma — böyle | bir işe teşebbüs edildiği takdirde 20968 telefon numarasile cemiye- |te derhal haber verilmesi bildiril- mektedir Ihtikâr var Sarıyerde ihtikâr aldı, yürüdü. Okkanın kiloya tahvilinden sonra hâsıl olan bu vaziyet hâlâ devam ediyor. Evvelce gazm okkası 30 kuruştu. Şimdi kilosu 32 kuruştur. Peynir de böyle, Geçen sene okka- sı 60 kuruştu. Şimdi kilosu 65, Benim gibi dokuz nüfuslu bir a- ile geçindirenler ihtikâr karşısında ne yaparlar: Belediye mi, — ticaret müdürlüğü mü neresi alâkadar ©- Tacaksa olsun da bakkalları biraz teftiş etsinler. Sarıyerde: Mehmet Raci STTREEESTET SAT MELEK: Zabit namzetleri ALHAMRA: Nocl gecesi. Gidiletilecek ”| . n eğlence yerleri ığ ğ SARAY: Hortlıyan mümya H SUÜMER: Ankara Türkiyenin kal-E bidir, SİNEMALAR : İPEK: — 33 numaralı casua Ankara Türkiyenin kal-ij| bidir.| TURK: İt ŞIK: ŞARK: ALKAZAR: Vahgi orman esrarı ASRI: — Çin geceleri Kız mısın, erkek mi? Çingene kızı. HILAL: — Çin geceleri ALEMDAR: — Altın arayan kızlar YILDIZ: — Güneş doğarken MİLLI: — Bir gönülde iki sevda HALE: — (Usküdar) Milyon avcı-| ları, KEMAL BEY: — Volga, Volga, FERAH: — Volga kiz! | TAN: — (Şişlide) Saygön İSyanı | Hayatta muhtaç olacağınız ameli malümatı kolayca öğreniniz HS aa Nakıl ve tercüme hakkı mahfuzdur Yazan: . Gayur Cumartesi, çarşamba günleri çıkar Asid Arlızı: Hazım cihazı ufunetlenir, a« sirke, asid “hamız,, ları ile tesemmüm. Arâzı: Hazmı cihazı uhunetlenir, a- ğızda ve boğazda yanık acısı, mide ve karında sancılar, kusma, kan kusma, inkibaz yahut şedit ishal, şiddetli su- suzluk, ağız ve boğazın arka tarafında yaralar. Nabız hafifler, soğuk ter gelir, peritonit olur, bağırsak yaralanır. Zehirlenmeden sonra sağ kalmırsa boğaz deliği darlaşır. Hamızı kalevilerle tâdil etmeli. Sa- bun suyu, kireç suyu, maynezi, verme- li kalevi bikarbonatlar, hamızı karbon meşrederler, bu da mideyi tevessü etti- rerek berelenmelere imkân verir. Bu- nun için onlart kullanmamak daha iyi- dir. Mide yıkanmalı, süt, albominli su gibi yumuşatıcı içkiler vermeli, e- lemleci morfinle teskin etmeli. Kükürtlü hamızlar: Bunlar ilk ola- rak keşledilmiş olan dezenfekte ümille- ridir. Binaları kükürtlemek içi darında metre mikâbı başına — ve bir mangalda on sekiz ilâ yirmi beş gram kükürt yakıldı, böylece havada yüzde dört miktarında husule gelen hamız te- sirini göstermek için çok zamana ihti- yaç gösteriyordu. Şimdi klayton fırı- ©x İle hava çalımcak yüzde on altı mis- betinde kükürtlü hamızla hamızlanır. Iki saatle dezenfekte muamelesi neti- celenir ve mahal havalandırılır. Asidfenik “ticarette fenol,, : Anti- septik, çürümeyi menedici ve yakıcı- dır. Çocuğa hiç bir vakitte kullanıl- mamalı, Binde bir nisbetinde fenikli su 1/20 ilâ 1/40 nisbetinde kullanılır; Fenikli gaz bezi yüzde iki ilâ beş nis- betinde, fenollü yağ yüzde iki nisbetin- de, pomata yüzde bir nisbetinde, sir- ke yüzde bir nisbetindedir. — Misal: Yüz kırk dereceye ısıtılmış — gliserin 140 gram; asidfenik beş gram; çıban- larda ve “antraks,, larda ameliyata lü- | zum görmemek için kullanılır. On iki- de bir nisbetinde gliserin ve iki yüz el- li gram su ile fenikli gargara; — ağız için kullanırlacak kokuyu giderir, sabun terkibi gibi: Fenol iki gram, kloral on gram, diş için alkool beş yüz gram. “Bu terkip- ten bir kahve kaşığı, bir bardak suya konarak ağız yıkamır.,, Azot hamızı: Yakıcıdır. Yüz gram şeker şurubu ve doküz yüz gram su içerisinde beş yüz gram alkoollü asid nitrik konularak idrar verici menku (ıhlamur gibi pişirilmiş içki) yapılır. Binde iki veya biraz fazla olarak limo- nata da olur. Bundan başka siğilleri imha etmek- te kullanılır. Karbon hamızı! Asfeksi bahsında da söylendi. Bu hamız öğürmelere ve mevzif karşı kullanılır. Dahilen — su- da mahlülü ve haricen mevziü düşlar halinde kullanılır. Soda povders tozunun gazojen for- mülü: Iki gram toz halinde bikarbo- nat dö sud bir ilâ üç desigram toz ha- linde asid tartrik; birinci tozu bir har- dak suda eritmeli ve sonra diğer tozu koymalı. Günde iki ilâ üç defa alınır. Arsenikli hamız: Baş ağrısına, her- pes hastalığına, hummaya, teneffüs hastalıklarına karşı kullanılır. Yakıcı- dir. “Sekiz ilâ bir nisbetinde kom rahibin arsenik tozu vardır.,, Dabilen beheri iki ilâ beş miligram dan yirmi dört saatte beş ilâ on milig- ramdır. Çocuklara yaş başına yirmi dört saatte önde iki miligram verilir. Sinnamik hamız: Seylan — katelarının | faal unsurudur. Müheyyiç, münebbih- tir. Sancılara karşı kullanılır, Katartik hamız: Sene nebatın faal unsurudur. Kuvvetli müshildir. Kloridrik hamız: Müheyyiç, mukav- vi, antiseptik, yakıcıdır. Dahilden: Mah Iâl, posyon, iksir, Timonata - şekille- rinde binde iki nisbetinde — kullanılır. | Meselâ: Hazım hloridya formülü. Pepsin on gram, asid kloridrik iki gram; kloridrate dö kokain on gram, kloroformlu su yüz altmış gram. Bun- da her yemek sonunda bir ilâ iki kah- ve'kaşığı alınir. Hayem mahlülü: Hamız iki gram, Kimon alkoolası iki gram, mukattar sU iki yüz gram, her yemekten sonra bir çorba kaşığı alınır. Hrizofanik hamız: Kloraformlü ve- ya eterli mahlül halinde yahut yüzde beş pomata halinde muhtelif — tiplere karşı kullanılır. Aktinomikoz AKTINOMIKOZ — İnsanda ve öküz, beygir, domuz, koyun ve köpek» te görülür hastalıktır. Nesiçte gayet küçük bir mantarın birleşmesinden hu" sule gelir. Arâzı: Deriye iltisak edcvı şişkin- ve karında olabilir.,, Şişki sıl eder ve sarı başlar verir. Tedavisi: Doktoru çağırmalı, Dok- tor kazıyarak dözenfeksiyon — yapar, günde iki gramdan sekiz grama kadar yirmi gün müddetle yodür alınır, bir hafta istirahattan sonra tekrar başlar nır. Berelcre tentürdiyot sürülü Aksiyon Aksiyon — “Cemiyet bahsında gö rülecektir.,, Adres Mektupların adresi ihtimamla yar | zılmalı ve yazılışta zerafet gösterilmes Kdir. Göndereceğiniz mektupta — ilk nazara çarpacak adrestir. Adreste a" delik Tâzımdır. Zarfın üstünden üçte biri açık brrakmalı, mektubun — gön” derildiği zatm ismi bir veya iki satırdâ yazılmalı. Isim daha iri harfle, evsafi; memuriyeti daha küçük harfle yazılır: Daha alta sokağın ismi ve numarati konur. Aşağıda sağda gönderilecek ” gehrin solda vilâyetin isimleri yazılıre' Zarfın yukarısına ve sağına pul yapı$” tırılır. Tek pul yapıştırmak münasip" tir. Adrese bir misal veriyoruz: CEMIL FERIT BEY Ziraat Bankası müdür muavini — — Urla | (Daha bitmedi) ea A Neler görüştü Roma, 27 (ALA) — — Bulgar blr vekili M. Muşanof Budıpql#!' hareketinden evyel İtalyan matbu” atına verdiği beyanatta, Londra V" ' Parise Bulgar istikrazı hâmillerilt | müzakere için ve Berline de 7 garistan ile Almanya — arasındaki | ticari ve iktisadi münasebet kında görüşmek için gittiğini söY” ledikten sonra Romayı zıyuebl'" bilhassa iki memleket arasında iF” tisadi sahada çıkan müşkülleri h'l letmeğe matuf olduğunu beyan ©9" lemiştir. İki memleket arasında bir kö* sene evvel mes'ut bir inkişafa vu yürümekte olan ticaret geçen' ne mühim bir durgunluk '“ıer". tir vebu sehede böyledir. BeF garistanda bu hususta nıevcnl en” gelleri izale için hüsnü niyet cuttur ve M. Muşanof, M. Mıııov ile görüştüklerine nazaran İtal: da da ayni hüsnü niyetin mı'J olduğuna kanidir. Bulgar Başvekili, Tuna Me’w ketlerinin kalkınması hıkkl son İtalyan mqummdın derek, bu muhtıradaki çok ziyade dikkate liyık ve G İzmir a*! ameli neticelere müteveccih ol larını söylemiştir. j