O — e AHAK KeREUKUELAEEEREEAKEMARAR BARAARALRAR <i E_I'(îsı_n 1934 IBe“i"ı W Tramvayda ikî hadise Moskovada okuduğum darülfü- Nün binasında bir hırsız peyda ol- Muştu. — Paltoları çalıp, çalıp gö- '—ul'uy'ormuq e bir müdürü vardır. Bizimki hâdise üzerine, kapıcı: :'“ $U emri vermiş: “Hiç kimseyi, kolanda palto ile dışarı brrakma- .Vm!..ABOni!n böyle bir meseleden :fb;"m Yyok, paltomu elime almış, .H' .lç lrknda.çımla beraber dışa- ;'i_c'*f.vordunı. Kapıcı önüme dikil- — Yasak.. Müdürden tahriri :î—;i—ınde almadan, sizi kolunuzda Palto ile dışarı brrakmam, Arknd;çlır: — Birak efendi i idi im.. Biz şahidiz.. ıî:ım kepndinindiı-!.. —dediyse de Plîl, Smründe bir defa olarak İze âmirlik etmek din; alamıyordu: — Ben, zevkinden ken- ğ 1 taburlarında Iğım emri harfiyen tatbik et . Meği öğrendim. Müdür: “Paltosu İıım:eyı dışarı bırakma!,, Bina, dört yüz odalı.. Onu nerede arayıp bulayım?. Bu belâ nereden başıma çıktı?, Gideceğim )'c':m geç kalacağım.... diye e- >fle- nirken, aklıma birdenbire Kristof ğ(;l::tm :luımn—tuı kadar basit ir geldi. Paltı eÜllüz . Faltomu — sırtıma *— Sana verilen emir, bunı b un elde çıkmaması idi. Şimdi itira- zın kalmadı ya?, Bak, arkadaşla- rn İ gibi 4 Jîfhln gibi, benimki de sırtım- Kd apışıp kaldı., p n — kal içii SB S hkahası içinde, ğ Geçen gün bir a C€&reyan eden hâdise anlattı: y “San ecza deposunun önünd birinci mevki bir Orlılıöynu;uî Vayına atla iletçi MA mış, biletçi hemen ya- — Kabataşa... Buyurun yedi on Para , — Hayır, dokuz otuz para ve- Teceksiniz.. — Niçin?, Burası, Eminönüdür, | — Sirkecidir.. Ğ — Geçen gün, Haber gazetesi, urıı:ınm Sirkeci olmayıp Eminö- nü olduğu isbat etti. Bileti Emin- önünden kesiniz!, - Biz öyle emir almadık.. — Aman efendim, Uzatmayın işte... aZten Eminönü me di Zeldik bile... üi — Fakat siz l>Iııdîrıiz!. . daha — Farzediniz ki, bu Münakaşa Deticesinde hiddetlenerek tyam, Vaydan indim; gene bindim.. © Zamlan ne yapardınız?. nu—ı— lî:ımın siz hul_(lı_ olurdu. u. an, inip binmediniz ki... “nme;x—,m_ garip bir adamdır. Ü. dan ayaı.!' Vagon basamakların- e Sinı yere değdirmiş; tek- * Yukarı çıkmış! SiŞE »Şım_d; bir diyeceğin kalmadı ** F€ni müşteri oldum.. : Meşhur Erzurumlu — Zafer Bey de, v bilet alecaksı- *“Pratlamenize Böre, an- V*t Yaşında &i çocuklardan bi- O şehirde, her evin dostum tramvay- buna yakın bir | | Evvelki sene şeker bayramın- yüzünden Balıkçı — Salih reisi iki yerinden öldürdüğünden ve fakat cürmü eşbabı beraetten madut gö- Maarifte toplantı Nisanın 11 inde yapılacak aş- keri liselerin imtihanlarında bulu- nacak mümeyyizlerin seçme işi | çin dun maarif müdürü Haydar Beyin nezdinde bütün lise müdür- evvelden leri tarafından bir toplantı yapıl- miş ve görüşmeler olmuştur. Çar- * | tamba günü bir daha birleşilecek- tir. Acaba doğru mu? © A—Iıı:in lîılulluu' göre maarif zi şehrimizde bulun husu- si liselerin ikisi hıldqı,dımbî:?:- » bllîe üzerine ikat yapma- aşlamıştır. — Bu liseler — tali- | mılnunqe muvafık hareket — et- Miyerek diğer metkeplerde sınıfta kalan bazı talebeyi kabul etmişler ve bu talebeyi lâyık — olmadıkları sınıflara çıkarmışlardır. Eroincilerin mahkemesi Usmanlı bankasından kiraladık- larr kasalarda eroin ııklıdkl:ı İfıber almarak cürmü meşhut ha - linde yakalanan Safran ve rüfeka- sr hakkındeaki muhakemeye doku- zuncu ihtisas mahkemesinde de vam olunmuştur. Suçlular cürüm- lerini külliyen inkâr etmektedir- İe_r. Neticede muhakeme şahit cel- | bine kaldı. let alyabilirsiniz. Hırlîiuki.r; ç;— Sukların biri dört, öteki ise iki ya- şında,, — İki, dört daha altı eder. Bi- Naenaleyh, iki socuğa bir bilet a- acaksınız.. _Er_zurumlu Cafer Bey, biletçi- ::l tamini almış. Polise müracaat | B“:'ı:k v_ı!ı'ııyr tesbit ettirmiş. | fuzdu:" isim ve numaraları mah- Fak, İ ğ .ik.'l Tl'ımvay şirketinin bilet- S İ Socuğa bir bilet kesmekte 1srar etmiş ve kesmiş.. - _B”’ adam beş yaşmdan kü- çük iki yahut daha fazla çocuk gö- türürse, bunların yaşları cemedi - lir., yekün beşi — tecavüz ':ıopuna birden bir bilet bedeli ö- enir.. Kaidemiz bö i Ki z böyledir! de- LA S biletçinin ya- da, şöyle de- Keşke o esnada i nında bulunııydım 'seydim; o ;_Ylüu! Nekavga ediyorsun! ! Çocuğundan birini de ben y“n"“'da götürüyorum farzet.. .M?lllovndılıi kapıcı gibi, kon- fiuktorim de itiraz — edebilmesine imkân kal yazdı. a karakuşi hükümler- den bir tanesinin daha gülünçlü. ğü meydana çımardı! (Va-na) da bir dükkân tutma kıskançlığı | | olmasıma binaen de üç ederte | i Böylelikle, Tramvay şirketinin | j TİaYet ettiği rülen Faruk Bey isminde birinin temyizden gelen evrakının yeni - den tetkik edildiğini ve karar ve- rilmek üzere öğleden sonraya kal- dığını dün yazmıştık. Ağır ceza mahkemesi dün ak- şam kararını şöyle bildirmiştir: “Muhakemesi gayri mevkuf o- larak cereyan etmekte — olan katil | Faruk Beyin maktulün üzerine ev« velâ hücum ederek kavgaya sebe- biyet vermesi ve öldürmesi sabit görüldüğünden Türk ceza kanu - nunun 448 inci maddesi mucibin- ce on beş sene ağır hapse konul- masına, ancak maktul — Salih reis | tarafından bıçak teşhir ve istimal edildiği derecesine varıldığımdan af kanununun dairei şümulünde senesinin Ka TeT rerERA LeLErY ee aN yör çerenekErEELerENREr a cene n rı Bir kayık parçalardı Balat kayıkçılarından sandalcı Recebin idaresindeki — kayığa bu gece Kadıköy — vapuru çarparak parçalamış ve denize düşen kayık- çı etraftan yetişilerek kurtarılmış- tir, Bir büyücü yakalandı Hafız Hüseyin Efendi isminde birinin Üsküdarda Toygarda bü- yücülük yaptığı haber almmış ve yapılan tertibat neticesinde cürmü meşhut halinde yakalanmıştır. Tramvaydan atlarken Nureddin ismindeki 60 yaşla- rında bir adam, dün Tophanede tramvaydan atlayayım derken ye- re yuvarlanmış ve kolundan ya-| ralandığından hastahaneye kaldı- rılmıştır. Rakı dolandırılır mı? Sabıkalı Panayot, dün Galata- daki rakı fabrikalarından birinden otuz İiralık rakr — dolandırıp kaç- Miş ise de biraz sonra zabıta me- murları tarafından — yakalanarak adliyeye verilmiştir. Yakalanan hırsız Sabıkalı Hırsızlardan Saim, dün Etyemezde Binbaşı Sadettin Be- yin evinde bir çift iskarpin ve bir şemsiyeyi çalıp kaçarken ev sa- hipleri tarafından yakalanmış ve polise teslim olunmuştur. Paltoyu çalmıştı Gülcemal vapurunda yükleme ve boşaltma memuru Cemal E- | fendinin bir paltosunu çalan sabı- kalı Mustafa yakalanmıştır. Yeni Madrit sefiri Lizbon ve Madrit elçiliğine ta- yin edilen sabık Sofya — sefirimiz Tevfik Kâmil Bey Sofyâdan şeh- Timize gelmiş ve dün akşam AÂn- karaya gitmiştir. Yeni elçimiz Ankaraya itimat- | namesinialmak — üzere gitmiştir. | Mumaileyh orada bir kaç gün ka- lacak ve itimatnamesini — alarak geri dönecek ve doğruca İspanya- ya müteveccihen hareket edecek - tir, mesinde-beratedenf aruk B.bu sefer 15 seneye mahküm oldu 'Mahkeme Faruk Beyin kavgaya sebebiyet verdiğini ve iöldürdüğünü nazarı dikkate alarak eski kararı değiştirdi indirilerek dört sene altı ay hapsi- ne ve maktulün tahakkuk edecek veresesine bin lira tazminat verme | sine sözlerin birliğiyle karar veri- |lerek açıkça bildirildi.,, Lambo muhakemede | — Geçen eylülün on altıncı günü Fatih mahkemesi önünde bir cina- yet olmuş, Karagümrükte elbise boyacısı Lümbo efendi, iş takip- çiliği yapan Yani efendiyi taban- ca kurşunu ile öldürmüştü. Bu da- vaya ait muhakemeye, dün İstan- bul ağır ceza mahkemesinde baş- lanmıştır, Mahkemede sorguya — çekilen Lâmbo efendi, suçunu inkâr et- memiş, karısını, ölenin kaçırdı- ğı, üstelik kendisini sahte bir se- netle dava ederek üzdüğü ve o gün mahkeme önünde ağır — sözlerle tahrik ettiği iddiasında bulunmuş- tur. — Benim evimi yıktı. Onun için teessürle ne yaptığımı bilemi- yecek hale geldim! Suçlunun sorgusu bitince, bir | kaç polis — memuru şahit olarak dinlenilmiş, bunlar suçluyu nasıl yakaladıklarını anlatmışlardır. Şahitlerin hepsi dinlenildikten sonra ,suçluya başka bir diyece- &i olup olmadığı sorulmuş, Lümbo efendi kendisini müdafaa etmek için vekil tutmak istediğini anlat- mıştır. — Bunun üzerine muhake- menin devamı başka güne bırakıl- mıştır. Mucip B. muhakemede Kumkapıda — bir gece attıkları kurşunlarla şoför — Nuri Efendiyi öldürmekle maznun komiser Mu- cip Beyle bekçi Adil — Efendinin muhakemesine dün ağır ceza mu- hakemesinde devam olunmuştur. Muhakemenin tahkikat safhası bittiğinden iddianamenin serdedil- mesi için muhakeme on beş nisan pazar günü saat 13,5 e bırakılmış- tır. Kaçak dolandırıcı İplik tüccarı Yako Vacip, Aram Nakaşyan, Yervant, Vahan Damla- yan efendilerle fabrikatör İbrahim Naim ve Tahsin Ibrahim Beyleri ve daha bazı tüccarları on bin li- İra kadar dolandıran Kostantin Yatro ismindeki — komisyoncunun Avrupaya kaçtığı haber alınmış- tır. Büyük işler — üzerinde yaptığı suiistimalinden başka — gümrükte bulunan bir iplik partisi üzerinde hileli bir muamele yapmış, bu ha- ber alınarak takibatı — kanuniyeye tevessül olunmuş ve hakkında tev- kif müzekkeresi hazırlanmıştı. Bu- nu haber alan dolandırıcının Yu - nanistana kaçtığı tahmin olunmak- tadır. Bugün- için- : Sadri Etemin yeni l kitabı Vakıt'ın üçüncü sayfasında her gün bir yazısı görülen Sadri Etem, | son iki sene içinde, kitaptan yana | da âdeta bir şampiyonluk tesisine başladı.. Bundan bir müddet evvel bir kitabı çıkmıştı. Sonra, fıkrala- rından cidden bir araya gelmesi lâzım gelen pek değerli olanları da bir müdevven mecmua sayar- sak eder iki... 1933'ün sonlarına | doğru çıkardığı “tarihi bir fantes zi,, diyebileceğim, fakat daha çok hakikati galip olan “bir varmış bir yokmuş,, kitabı üç!.. — Bunun refakatinde, gene bu nevie yakın bir diğer kitabma iki cilt hikâye külliyatını da ekleyiniz; eder mi 6... Ve bu sonuncusu, “KOR- KU,, (*) isminde 23 yeni, eski hi- kâyeyi ihtiva eden bir kitap oluyor ki, neşriyatının yekünunu tam ye- diye çıkarır. * . * Sadri Etem, zamanımızın: “Ye- ni muharir istiyoruz. Yeni şeyler yazsın. İnkılâbımızı anlatsın. De- ğişen devri belirtsin. Kendine has yazsın !..,, diye meydan almış id- diasıma en uygun çen sık ve her cepheden cevap veren muharrir- dir. Onun, bundan evelki hikâye- lerinde bir çok yeni tipler, yeni meselelerin hikâye tarzı üzere â- deta münakaşa ve kendiliğinden — halledilmiş örneklerini ıb'rdül..—- Bu sefer de, bize yinmi üç ayrı ı": kâyeyle, gene ayni şekilde yeni mevzulara, —bazan zengin olma- dıklarına göre— üslübile can ve- rerek ve çok defa çetin bir hiciv | bıçkısı altında istediği gibi istiha- leler geçirterek, fakat hiç 'bir va- kıt iddiamızın haricine çıkmadan, bizi ümitsizliğe düşürmiyecek bir e:er sunduğunu görüyoruz. Sadri Etemin, geçen yılım sön- larını doğru, bir Kanada gazete- sinde neşredilmek üzere bir dost- la, yazılarından birini İngilizceye çevirdiğimiz zaman, Kanadalı ga- zete müdürünün şöyle bir de no - tuna teşadüf etmiştik: “Bu, fevkalâde müstehzi Türk muharri,: Sadri, yeni ve eski farkları ara- sında, hâdisatın tezatları beynin- de, en modern vakayii hiç bir za- man gözden ayırmaksızm, eğlene- rek ve bazan taşıp mefhumlara can noktasından iyi bir ders vere- rek zükesirulvücuh, faal bir mu- harrir halinde, günümüzün en sa- yabileceği gençlerden biridir. Sadri Etemin 8 inci kitabı ne ve ne vakittir?— diye — hevesle beklenebilir. Hikmet Münir 4 (*) Remzi kütüphanesi: 50 — Kuruş. ———L—TMLMLLLELELEEM— Yazık bu ağaca Silivrikapı dışarısında mezar- Iıkların yola tesadüf eden kısmm- — da bir kaç asırlık bir sakız ağacı — vardır. Son zamanlarda belediye tarafından bu ağacın ortadan kal- dırılmasına karar verilmiş ve bal- ta ile kesilemiyen ağaç bomba ile yarılmıştır. Bir rivayete göre Sul- tan Mahmut zamanında hazineye — giren bir hırsız çaldığı mücevhe« rar bu ağaçta bulunan — bir oyuğa koymuş ve bir daha bulamamıştır. Şimdi gövde yarılırken her ihtima- le karşı bu mevhum hazine de a- ranmaktadır. Bu ağaçla beraber şehrimiz gü- zel ve eski bir — güzelliğini daha ikaybetmiş oluyor. Ne yazık?, —