- leceksin?. Şerif diyor işte.. — muşlar.. “dam, tezkeresini ancak — sonra kâhya — harcımı vermiş, biriktirdiği para- ; inatçılığından ziyade lâdesciliğin- hikâyeleri Keçiler mi daha inatçıdır, yok- ! sa katırlar mı? Bunu iyi bilmiyorum.. Fakat İsmail Efendi, muhak- | kak ki, keçilerden de, katırlardan da daha inatçıydı!. Babam, Halepte mektupçuy- ken, İsmail Efendi, vali paşanın kapıcılığını yapıyordu. — İri yarı, dağ pargası gibi bir Arnavuttu. O zaman, p şanın çocuklariyle akran olduğum için, bahçelerine oynamağa giderdim. İsmail Efen» di, bize kamışlardan düdükler ya- par, evden yasak ettikleri elma şe- kerini macuncudan Alıp ikram e- derdi. Bu cihetler çok iyi.. Lâkin Fazan d inatlaşacağı tutardı. O zaman, Nuh der peygamber de- mezdi. Meselâ, bir gün, bahçivan- lardan birine: —diye — Eşref! Buraya gel.. seslenmiş.. Adam, aldırmayıp gitmiş.. Kapıcı başı, yanında — bulunan kâhya efendiye şikâyet etmiş: — Bu ne terbiyesiz adam.. —de- miş,— aldırmıyor.. Eşref diyorum, ses Çıkınıııyor,. — İsmi Eşref değilde, — ondan.. | — Nedir ya?. — Şerif.. — Hayır, Eşref.. — Hayır, Şerif.. İddiaya girişmişler.. Bahçivanı buldurarık, ismini sormuşlar: — Şerif!. — Hayır, Eşref.. —diye Ibra- | him Efendi, gene ayak diremiş.. — Canım, kendinden iyi mi bi- Herifin inadı inat!.. — Eşrefte Eşref... Nüfus kâğı- dımna bakalım.. Eşref olduğunu gö- receksiniz.. Kâhya Efendi ile bahse tutuş- Ertesi gün, daha ertesi gün, nü- fus kâğıdını getirmesi için bahçi- yanı — sıkıştırmışlar.. — Fakat, a- iki hafta Efendiye uzatmış.. açıp bakmışlar ki, hayret.. Sahiden “Eşref,, yazılı.. nasıl olur?. — Senin ismin Şerif değil mi? — Şerifti.. Eşref oldu!.. — Allah allah.. Ne suretle?. Meğer, İsmail Efendi, mahkeme Aman dan bahçivana da iki altın hediye etmiş, İsmini tepdil için onu kan- dırmış.. Böylelikle, resmen bahsi kazandı.. Fakat, İsmail Efendinin şöhreti deydi. Onu, koskoca konağın içinde, hattâ bütün vilâyette aldatan yok- — tu.. Bahse girişir, mutlaka rakibi- Fitretindeki şampiyonu ni kündeden atardı.. inatçılığı, onu lâdes — haline getirmişti. “asla akıldan çıkmadı. Bir gün, benimle de bir tavuk hımığı kırarak bahse tutuştu.. Ço- uıkluk hali bu, meseleye o derece — ehemmiyet vermişim ki, lâdesimiz İsmail E- fendiyi daha uzaktan görür gör- mez, hemen dimağımda lâdes can- — danıyordu. — Önmetreileriden haykırıyor- duı 3 — Aklımda.. Ne hilelere baş — vurmıyordu. 'Hlüiı bir gün, — hastalanmıştım, &i | iken İsmail Efendi öldü. Onu, göz sesim kısılmıştı da, ziyaretime gel- di. Bir kocaman kutu şeker getir- miş, uzattı. Fakat, o halimde bile, baş ucumdaki etajerde duran re- çeteyi aldım. Arkasına, kurşun ka- lemle yazdım: “Aklımda....,, Bunu İsmail Efendiye gösterdi- ğim vakit, elleri titredi. yere döküldü. İyileştiğim zaman: — Aldatacağım, seni çocuk .. » diye hafifçe — kulağımı çekti. - Benimle baş edemezsin.. Mutlaka aldatacağım.. — İmkânı yok... — Görürsün.. Fakat, Halepten — ayrılmamız lâzım geldi. İsmail — Efendi, bizi trene teşyi etti: | — Senin gibi bey evlâdı deği- lim, kapıcıyım amma, senden yaş- lıyım... Öp bakayıtn elimi... Elini uzattı. Fakat, tetikte dur- duğum için, baş parmağının şek- linden şüphelendim: — Aç avucunu İsmnil Efendi.. Meğer, elinde minimini bir sa- at saklamış.. Bunu, bana hem yol hediyesi diye verecek, hem de ve- rirken lâdesi basacakmış.. Gene olmadı.. Aldatılmadan, Halebi terket- tim. İstanbula gelerek — mektebe girdim.. Bir gün, evimizin kapısı çalın- dı. İri yarı ve torba sakallı bir a- darn'a karşılaştım.. Üzerinde be- nim ismim yazılı bir mektup uza- tıyordu.. “Ne garip sakal bu?..,, diye yü- züne bakarken, gözlerini farket- tim; İsmail Efendiydi.. Şekerler | . HABER — Akı Fıkra müsabakası | En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- maması, seçme olması ve — okunaklı yazılması lâzımdır. 202 — Unutma Bir Musevi çok tamahkârdı, Bir gün karısı hastalandı. Adamcağız doktor getirtti. Doktor hastanın ya şıyacağı ümidini kesmişti. Maama fih son bir ilâç verdi. Akşam vakti m Postası idi, Adamcağız eczaneye giderken karısına dedi ki: — Karıcığım ben ilâç almıya gidiyorum şayet ben gelmeden ev- vel ölecek olursan elektriği sön- dürmeyi unutma. Bension Benatar 203 — Marifetli uşak Zengin bir bağ sahibi budama mevsiminde bağını budamak için bir rençber arar. Bu sırada aklına san'atkârı gelip derhal yanına ça- ğirir ve sorar. — Ahmet sen bağ budamasını bilir misin? Ahmet Efendisinin gözüne gir- mek için: — Bilirim. der... Bunun üzerine efendisi: — O halde dikakt et dibinden buda der. Ahmet: — Peki efendim diye ayrılır ve bağa gidip budamağa başlar. İşini | bitirdikten sonra memnuniyetle e- fendisinin yanına gelir. Efendisi sorar: — Nasıl budarken hiç ağlıyan var mı idi? Ahmet cevap verir: — Ne söylüyorsunuz efendim | yoldan geçen durup âğlıyordu. As- maların köklerini bile söktüm. Şehremininde Saray meydanı caddesi Numara 28 Behzat Şinasi — Aklımda... -dedim.. Hüznüne, elemine payan yok- | tu: — Altı senedenberi, — sırf seni aldatmak için, karımın şikâyetine rağmen bu sakalı — koyuverdim.. Tepdili kıyafet ettim.. Gene mi ta- nıdın, gene mi — aldanmadın, ço- cuk?!.. Amma, dur.. Seni aldata- cağım.. Heyhat, ömrü vefa etmedi.. Ben tıbbiyenin ikinci senesinde yaşları arasında gömdük.. Aradan bir sene — geçmişti ki, dersime çalışmak için bir iskelet almam lâzım geldi.. Fakat, bu s» rada, benimle ayni — sınıfta olan bizim sabık Halep valisinin oğlu: — Hacet yok.. Bende bir tane vyar, sana hediye edeyim! -dedi.. — Peki.. Baktım, mükemmel, iri yarı bir iskelet.. — Demek, bu, benim oldu?. — Evet.. — Fakat, elinde kutu var.. — Sahi.. Dikkat etmemiştim.. Aldım.. — Bir gramofon iğnesi kutusuydu.. İçini açtım.. Saz kalemiyle ya- zılmış bir kâğıt çıktı.. Okudum: “Lâdes!.. Hayatımda aldata- madım amma, öldükten sonra al- datım.. Bu iskelet, benim iskele- timdir.. Elimden aldm!.,, İsmail Valinin oğlu, gülerek: — Lalamın vasiyetnamesini ye- rine getirdim!, »dedi. - İşte, bak, ergeç galebe çaldı!. | minimini bir vâ-nNa Bulgar — Yunan hududunda hadise Sofya, 6 (A.A.) — Bulgar a- jansı bildiriyor: Evvelki gece geç vakit Darider yakininde Bulgar — Yunan hudu- dunu gizlice geçmek teşebbüsün- de bulunan meçhul — kimselerden mürekkep bir grup Bulgar hududu muhafızları tarafından görülmüş ve durmaları için yapılan ihtarlara ateşle cevap vermişlerdir. Bunun üzerine Bulgar muhafızları muka- bele ederek kaçanlardan bir kaçı- nt öldürmüşlerdir. Yapılan tahki- kat neticesinde bunların propagan- da tesirile Bulgaristanı gizlice ter- ,ketmek istiyen Pomaklar olduğu anlaşılmıştır. “ Gidilebilecek eğlence yerleri SİNEMALAR : İPEK: - Sarışın kukla ESARAY: Sefiller birinci kısım MELEK: Bir gönülde iki sevda ELHAMRA: Leblebici Horhor ağa ve Macar marşı TÜURK: Altın arıyan kızlar ASRI: — Aşk kelepçeleri SUMER: Dağların kızı ŞIK: — Niçin öldürdüm ŞARK: Hayatı İsâ ALKAZAR: Ciciberber. ALEMDAR: Yürüyüş YILDIZ: Adalar çiçeği WLLl: Gülen Paris, Vatandaş silâ" başını HILAL: Denizaltı cehennemi KEMAL BEY: İki yüzlü adam HALE: (Usküdar) King kong. FERAH: Hayatı İsâ TAN: (Şişlide) Kırık kanatlar TTT Hayatta muhtaç olacağımız ameli malümatı 4 kolayca Ööğreniniz d — J3 — Nakıl ve tercüme bakkı mahfuadur — Bunda oldukça maharet ister. Tunus aletiyle arılar harekete getirilir ve ko- van tepsisinden kaldırılarak yerine boş bir kovan konur. Kovanı gölge bir ye- re götürmeli, ucunu aşağı olarak çe- virdikten sonra üzerine imal olunmuş hücreli veya balmumlu ve iskân edile- cek kovanı koymalıdır. Adi — kovana iki deynekle ve yukarıdan aşağı doğru vurmalıdır. Arılar küme halinde çıka. | rak yeni kovanı işgal ederler. -Ameli. yat bir çeyrek saatte yapılabilir. Lü- zumu halinde tütsü aleti kullanmalıdır. Bir kaç hücreye bol koymalı ve bazı hücrelere de sürfeler yerleştirilmelidir. Sonra kovan adi kovanın vaktile bu- handuğu yere naklolunur. Bu ameli- yat iki kişi tarafından yapılmak lâzım- dır. 1 — Kraliçe (arı beyi); 2 — Erkek arı; 3 — Amcle arı; 4 — Sabit raflı â- di kovan; $ — Layens sistemi kovan (boöştur); 6 — Dadan sistemi kovan (boştur); 7 — Demir telli çerçeve; 8 — Tütsü âleti; 9 — Çerçeve kaldı- racak âlet; 10 — Arr fırçası; 1i —— Tanzim edilmiş kovanın dahili vaziye. ti; 12 — Oğul; 13 — Toplanmış oğul; 14 — Müteharrik raflardan bal topla- ma âleti. Masrafsız olarak kovanları çoğalt- mak — Eğer oldukça çok kovan varsa sun'i uğulların çoğaltılması kolaydır. Bal sonunda ve büyük bal toplama mev siminden evvel güzel bir günde bir ko- vanın uğulunu fırça ve tütsü makinesi ile işlenmiş kovandan hücreli bir ko- vana kovmalıdır. Yeni iskân — edilen kovan ilk kovanın yerine konur. Son- ra boşaltılan kovan tam faaliyette bir kovanın yanına konur. Son kovan u. | Bul peteğin bir kısmı ile kovan kovan- ların bulunduğu yerin bir köşesine gö- türülür. Dışarıda kalan arılar eski ka- vana gelirler ve onu süfreli — görünce | Yazan: . Gayur yerleşcrek bir kraliçe vücuda getirif” ler. Uçüncü kovanla naklolunan genç rılar ise kovanlarına sadık kalırlar. Bf kaç gün kovanlarda biraz karışıklık bur.. Fakat az sonra üç kovan da fi liyete gelir ve mevsim sonuna — doğf? bali verirler . f Kovana nasıl bakılır — Arılar nef” vünema bulmak için iyi bakılmıya nezaret edilmiye muhtaçtırlar. Arı yanı sık sık ziyaret edilmelidir. TIkbe' harda güzel bir günden istifade ed kovanlardan çıkan ve kovanlara gi arılar tetkik olunur. Eğer arılar çok iseler ve kovana yüklü hücum yorlarsa faaliyet yerinde r Aksi takdirde kovan fakir Bağdası azdır, ya kraliçesi ihtiyarı Yahutta kovan yetim kalmıştır. vanları ziyaret ederken almacak tı birler: 1 — Yüzü daima bir peçe ile örtm 2 — Pantalonunun paçasını ve kı ları lâstikle sıkıştırmalıdır. 3 — Hususi eldiven dedikleri eldi venleri kullanmalıdır. 4 — Kovanların bulunduğu yere rerken iyi yanmış bir tütsü n bir çerçive kaldırıcı, bir makas, bir çak, bir arı fırçası getirmelidir. 5 — Tütsüyü kovanın ağzından ver? meli, sonra kovanın arka tarafına gi çilmelidir. 6 — Kovanın kapağı kalkınca al ya sathı veya tavanm ilk tahtasını lırıııılı arıları tütsü ile uzaklaştı dır , 7 — Saldan birinci çerçiveyi ya! ça kaldırıp kovanın cidarına doğru meli ve sonraki çerçiveyi üzerindeki rılarla beraber yavaşça itmeli bu çe taraftan dikkatle muayene | Bu sırada asıl İşi yaşıakısa 3 muavin kovanın yukarısma biraz sü atarak arıların dışarı çıkmasına it ni olur. Çerçeve muayene — edildikti sonra onu kovanda tekrar birinci vanın yanımna koymalı ve üçüncü çerçi veyi çıkarmalıdır. Böylece bütün çeveleri muayene ederek her mu edilen çerçeve örtülmelidir. Eğer k van açık kalırsa arılar fazla taarruz der, çünkü yabancı arılar da gelir. ayene esnasında gıda miktarını ve murtlama miktarını kontrol etn Eğer gıda az ise bir bal çerçevesi melidir. Baharda gıda ne kadar çok lursa yumurtlayış © kadar fazlalaşır © kadar fazla bal elde edilir. Eğer luçka dağnıkza kraliçe iyi yum mayor demektir. Onun yerine ya Cinsten veya diğer cinsten veya edilmiş bir kraliçe koymalıdır. arıcılık yapılan mıntakalardaki larda bulunur. Bazan öksüz kalan kor vanlar yeni kraliçeyi kovarlar o vaki muvaffak oluncıya kadar kraliçe ğiştirilmelidir. Okuyucularımızdan A. Hamdi Beş En consignation tâbiri hayat bil sinin ticarete ait bahislerinde geçecek” tir. Maamafih size şurada kısaca izal ediyorum. En conmsignation demek bi malırı satılmak ve bedeli verilmek üz€” re birisine bırakılmasıdır. Meselâ bif miktar kumaşınız olur. Bu kumaşı bİf ticarethaneye verir ve: “Bu malı tın, sattıkça bedelini bana verin,, def” seniz 6 mal mücssesede en consi, dur. Paprika'nın Sevimli Yıldızı Franziska Gaal Bugüne kadar yaptığı filmlerin en güzeli, en zengini ve ea çapkını olan ŞEYTÂAN ' KIZ. Yarın | P E K Sı'nemasında.' matinelerden — İtibaren (1546'