CUMHURİYET 2 Mayıs 1947 TIYATRO UNUN MEVZULARI \ 14U M NAUNA I ı t ı l r l MIHINAI Eski bîr 1 mayıs hahrası fin, 1 mayıs bayramı idi. Dün, 1935 te BerMnde jrör. 5T5SÎ5' düğüm 1 majTs bajTamını haürladım, O gün Alman başkentinds hava buz gibi soğuktu. Evvelâ, geniş bir meydanda ku re erkek ilk ve orta okul çocuklan, 50 bin kisilik blr kütle halinde toplanmışlardı. İzci kıyafetinds olduklan için yançıplak kollan ve bacakları soguktan morarmışU. Kazi partisinin şeQerinden bir grup geldi v» bir nutuk tufanı başladı. Meşhur Darwin nazariyesinin bir thnsali olan Budolf Hess, ondan sonra bu nazariyeyi tekzib edecek kadar yakışıklı bir adam olan Alman genclik teskUâtmın şefl Baldour von Schirach vesaire uzun uzun konuşrular. Ayaklarnn donmağa baçladıgı için, bulunduğumuz geniş ve uzun balkonun arkasında yavaş yavaş dolaşmağa basladım, Koyu naziler bana sert sert bakıyorlar. dı «ttnra aldırıa etmiyordum. Nihayet nutuklar bltti; bh sfirü •Reil Hitler!» bağnşmalanndan, Alman ve Nazi marşlanndan sonra, çocuklar mosmor olmuş dudaklarila bomlannı iifliyerek gittüer. Mîhraandarımız bizi üç taraTında •Türk basm heyeti» yazılı bir otobüse bindirdl. Kapısını kaparkcn de camı kırdı. Titriye titriye yolai koyolduk. Her yer kapah idL Yolda bir otelin önfinde durdnk. Daha sabah kahvaltısında bile iri bir kadeh konyak >trvarlamak itiyadında olan deliiimu, oradan iki büyük sişe konyak aldı. Kendisini ve bizi ısıttL Berlin hava Lstasyonumın yanındaki Tempelhof me^damna yollandık. Tollarda hep hâki üniformah S. S. ler ve S. A. lar srralanmıştı. Bazılan bi<.i seiâmlıyor Ve göğüslerindeki Türk harb madalyesini gösteriyorlardı. Burılar Bi. rinci Dünya Harbl içinde Türk ordusunda ve donanmasmda hİ77net ederek madalye almış eski askerlerdi. Prusya kraüarır.ın Te Abssa imparatorlarmın ordulanna geçid resmi yaptırdıklan büyük meydan. bir ağıl gibi tahta parmakhklarbı kısmlara aynbnış. ü ve gÖTÛn alablldiğine nzanan saha, bir mahşer halinde, insanla dornycra. Kalabahğın ortasmdan eeçen yolun bir tarafında silâhsız S. A. 'bİTİiklerl diHlmiştL Bir tarafta da orduda tafirn (TÖrmüş asker yetiştirmek fi^ere teskil edihniş olan tş Bblüklsrl. silâh jtrine kazma kürelde mncehhez olara'k mevkf almışlardı. Tribünlerin «rtasında ileriye çıkmış bir hitabet kiirsiisü vardı. Bunnn ' Ud tarafi si;,ah üniformah, bej'aı paIaskalı ve siİ&hta Hitler'in hassa rmıhafız B. S. kıtalnn tarafmdan snnlmıştı. Bir müddet sonra, açık rir otomo^il. de. şoförün yanında ayakta durdu^u halde Hitler geldi «Heil Hitler!» nâralan göklere jükseldi. Kollar ha%a>a uzandı. Hitler, elile nari sclâmı vererek nâralara ve selâralara nuıknbde ediyordn. Bandolar, bnlkm da iştirakila Alman ve nazî marşlarmı çnldı. Hitler de kflrsüye çıkarak uzun mıruklannian bfrfni söylemeğs başladı. Bu srcada kı»a fesılalarla doln ve kar yjLSıvordn. Heyecandan v» soçuktan bayılanlar ohıyor. bnnlan gedivelerle tribünlerin altana taşıyorlardı. Hitler'in boğıık sesile kâh masanm üstüne yumruk vurarak, kâh rizmelerile tepinerek söylediği nutuk, Versailles andlaşmasmdan, Almanyaya yapılan haksuhklardan şikâyet ve yahudileri çekiştinnekten ibaretti. Belki Wr saat anlafb. Sonradan fransızca tercümesinl okudupnm laman, Versailies andlaşmasınıiaki a|ır şartlardan ştkâyete hakh olduğunu kabul ve teslirn et. miştim. Tempelhof meydanmda 1 milyon 700 bin Abnan ayyuka çıkan alkışIarla Almanyanm kurtarıcısı vaziyetinde olan bu adamı ve sözlerini selâmlamıştı. Oradan donüste parlamento Mnası ftÖhaz edilen Opsra binannda da G«ve Göbbelsi dinledik. Şimdi bh 1 mayıs 1935 Almanyasım, bir de 1 mayıs 1947 Almar.yasraı düşü> nüyorum. Neşe, kuvvet, inan ve üroid fışkmnı o zamanki Almanya, fimdi fceder. zâf, inkisar ve ümidsizlik İçindedir. Başka bir meydanda da 1 mayısı gü. rültülü nümayişlerle kutlayanlar olmuştur. Onlar, Almanyanuı dünkü ve bugünkfi halinden îbret almalı, Alnianyanm, nazi Bıfra'lanna ve azeınhgma, kurban girriğini hatırlamalıdırlar. İstantrula gden Fransız sanatkâfflarüe On temsil vermek uzere şehrimize ge ] Hyatroyu Sdttrdüğü Icanaatlnde degil. len Fransıs tiyatro heyeti, İstanbuldaj « Sinema, dedi, kötü tiyatroyu 51pek fcararetü blr ş?kilde karşılandı.j dürmüştür. Halk ,iri piyeslere gene J Earbin ilk senelerinde mernleketimizi zi| rrğbe :ie dsvam ediyor.> yaret eden «Comedie Française» den Aktör. Aniarada Iken Devlet Konsersonra, bize garb sahneslnâen örne'ıdsrj vatuannın genc talebelatini seyretmiş. verecek olan bu hsyetin büyük btr rağj « Eapsi kabiliyetli ve bflgili, dedi. bet görcnesl zatefı beklenilen bir şeydi.! Fakat istisnasız hepsi, buram, btıram Zira şimdiye kadar sanat diinyasndanj «Alman sahnesi» kokuyor. Hareketleri, biza yaJnıa müzisyenlsr ses verdiler; deklamasyonlar:, herşey, ber şey Alşimdî sıra. diğer sanatkâriara <îa gel'> man stilini gösteriyor. Çok yazık!> m.se benziyor. Kendisme, Konservatuarm Alman Fransa hükurneti bu hususta, blze bîr hocasınm gitüğmi söylednn. hayli yardıma hazırâır. îîaxb içinde ve « O gidebilir, dedi, fakat çocuk'arm üzerindeki tesiri kolay kolay geçharbden sonra Fransanın ve nm adeta unutulmuş olduğtmu gören: Jean Marchat daha sonra, Fransadahiikuraet, en tesirli elçilerini, eanatkârlan.nı, dllnyanın dört blr tarafına gon, 1d sahne hayatından, Pariste faaliyette dermeğe karar vermiştir. ŞimdfEk ge bulunan 3540 tiyatrodan, yeni piyeslen tiyatro heyetinm başında bulunan lerd«a bahsetti. Jean Marchafnın soyledigine göre. pek Sonra lâf tskrar îstanbula peldi. yakında Pransız ressamlarını, opera ar Jean Marchat, 1934 te turist olarnk Istıstlerini, müJösyenleTini ve kanferans tanbula gelmiş olduğımu söyledi, dereç.'annı da. bekJlyebüiıiz. den tepeden konuştuk, şehri pek deJean Marchat'nın heyetl, kendisinin ğiçmiş bulmadığını bildirdi. Bu sırada, ds söyledigi gini. llânlarda büdirildiği heyetin «n föhretli yüdulanndan Mişeiutde «Comedie Française» dsjjldir. cbele Alfa göründü. Jean Marchat, Bu, Parldn muhteliı tiyatrolanöda oy m&saade alarak, bizi yalnu bjraktı. Michele Alfo sarı saçlı, ufak tefek, nıyan eanatkârlardan mürekkeb bir truptur. Bu baJnmdan «endilerinden, mavi gözlü blr kadın. Gazctecilere be«ComedJe Française» öı 1940 tafci t*m yanat vermekten hiç hoşlanmadı^mı, 6illerinde görülen büyük başaııyı ve in bir «vahşi> olduğunu, tnsanlardan kaçsicEmı fceklemeyiniz. Bununla beraber, tığını söylüyor. Halbuki ben onu bir aralannda Jean Marchat gibi degsrli gün evvel, Fransız basm ataşeüinin bir aktör, Gisele Oasadesıu gibi «Co verdiği kokteylde, elhvle, Beyrutta çınıedie Française» e mensub bir aktria kan aracba bir gazete, kendisin« aid ve Mlchele Alfa gibi bir sinema ve ti blr yazıyı tercüme ettirmel: için adam yatro şöhretmtn bulunftuğu heyetin, e ararken görmüştum. Meğer Michele Imden geleni yapacagı gibi, hiç olmazsa Aifa'nın Beyruta karşı husıut bir ıtıumilkemmel bir fransızea. dlnleteoeilerin habbetl vannış, seyahati esnasmda, Lübnannı eski Cumhur Başkanınm oğden kat'iyetle emln olabiliriz. Matucafih, Perapalasrta görü|tüğümüz lu Raymond Edde ile nişanlanmış. RayJearı MarchatTiın asıl eamnı sıkan nok mond Edde, Michele Alfa'nın ikinci kot* bu degildir. Trupun reisi, Şehir Ko cası olacak. Sanatkâr, bir gece evvel, Şehir Timedi tiyatrosunda her hangi bir piyesin tam olantk ternsU edilemlyecegi kanaa yatrosundakl «Köyde Blr Ay> temsilini tindedtr ve bu kanaatinde tamanıne seyrettiğini söyledi: hflklıdrr. Jean Marchat, daha sOze baş« Artistlerinizi pek mükemmel larken: buldum, Ben onlan, daha ziyade « Tiyatroyu gördükten sonra döne esH janre uygun olarak, geniş hareketeektkn 4edi. Böyle bir sahnede, degll j *er> gürultülü deklamasyonlarla oynaron piyes oynamak, skoc bile yapîlamaz. i l a r zannederdim. Halbuki gördüm ki Döner «ahneden ışık tertlbatından vaa I eserferi, bizden daha ziyade stilize edegeçtım; sizi temin ederira kl, dekorian biliyorlar. Bu baknndan, kendilerine nu asacak çengel bulamadım Eğer bü gıpta ettim.» tün yerler satılmamı* olsaydı ve Ma, Michele Alfa., en riyade, Şükrlye AFransız sanatını tanıtmak gayesile yola tavı beğendiğini söyledi. çıkmamış olsaydık, kat'iyen oynamaz ve « Küçük bir rolde, mübalâğaya derhal geri dönerdim. Şimdi, dekorla kaçmadan, bir sanatkâr ancak bu karın baaı kısımlannı kullanabileceğia, dar muvaffak olabilir. O artistin her mevcud olmıyan ışık tertibatile Iktifa. hareketi öiçülü, ahenkli ve mükemraelefmsge çalışacagız ve sanatımızm, yuz di> dedi. de ancak çu kadannı sösterebilecegiz.» Sanatkâr, Mahmud Moralmın da çok Jean Marchat, ortaboylu, ma\l göele iyi bir kompozisyon artisti olduğunu rlni sık sık kırpan, bevaz saçh yaJcışıklı söyledi, Cahideyi ve Perihan Çakılı da bir aktör. Ylrmi senedenberi sahnede pek beğendiğini ilâve etti. imla. evvelâ cComedie Prançaise> de Michele Alfa, sahnede oynamayı, film başlamış, sonıadan kendisl bir tiyatro çe%'irmeğe tercih ediyor. Dramiarda kurrouş. Vodvilden, trajediye kadar her çeşld rol oytuımış; maamafih Moliere'in genc kız rolleri, en ziyade hoşuna giden «Mürai» ve «Adamcıl» ını dlger piyes rollermiş. Beğendiği piyesl«rin, «Coclere tercih ettiglni söylüyor. Jean Mar teau'nunu <Yaa makinesiı, Geraldy'nin chat, tiyatronun, bugün için halkı, ev «Büyük bir aşk yaşıyacağun> •« Sarvclce oldugu glbi cezbetmedigl kanaa tre'in «Gizli celse» adlı piyesleri olduğunu anlatü, çevirdiği fUmlerin ise, datinde. ha fazla ticari mahiyetlerinden şikâyot < Tiyatro 1938 den itibaren bu yola etü. girmijU, dedi. Fakat harb ve i«gal yılMiche'e Alfa, gayet az yemei yer, hiç lan İçinde, ba^ka hiç blr eglencesi olmıyan üyatrolara akın etti; böylelikle içH içmezmiş. Şimdi, ekim ayını harasahne sanaü fevkalâde bir gelişme kay retle beklemekle meşgul. Nişanlısı o deta Şimdl, halk diger eglencelere, A ayda Parise gelecek v« evlenecekler. merlfean filmlerine ve otomobillere, ge miş. Trupun bütün artistleri içinde sezlntilere tekrar, kavuştugu İçin tijatro yahat en zirade Michele Alfa'ya yaramışa benziyor. yu yeniden Ihmal etmege başladı.> Maamaflh Jean Marchat sinemanm Jean Marchat ve Michel Alfa'mn, memleketimizle tiyatromuz hakkında düşünceleri Bazı memurların miisamahalı hareketleri tetkik ediliyor Hali teftiş eden üç miilkiye müiettişinin teftişleri devam etmektedir. Henüz durum aydıniannuş degildir. Mesele, müstahsilin malı burada kabzımallarm kejfî satışlarına v« fiatlarına tâbi olması ve bu satışlar herhangi bir arttırma veya mezada tâbi olmaksızın kabzımalın merhametine bağlı bulunmasıdır. Mahsulün idrakinden evvel kabzımalın avansile bağlanmış olan müstafasil kötü vaziyettedir. Müstahsil malını istediği gibi kendi vesaitile veya haricden tedarik edeceği vesaitle d« dışarı çıkaramamakta, blr takım tueylilerin erarine ve onlarm istedikleri ücreti vermeğe tâbi tutulmaktadır. latanbul piyasasında sebze ve meyva fiatlarında müessir olan bu halin önüne eçmek Için zaman zaman teşebbüslerde bulunulmuş3a da imkân elde edilememiştir. Aynı mahalde perakendecilere satış fiatlarından fazla ve şişirilmiş faturalar da verildiği görülmektedir. Bu işlerde bazı memurların musamahası bulunduğuna dalr İç Işleri Bakanhğına şıkâyette bulunulmuştur. Müfettlşlerin yapa. cakları teftiş neücesinde Halin ıslahı İçin batt tedbirler ahnacakttr. Halde yapılan *\ teîtişler Geçen asırlarda Istanbula gelen Amerikan gemileri ikinci Cfiıan Harbinin, Avrupa ve Akdenizde sona ermaâ bugunkrde ikinci seneyi doldurmak üaeredir. Bu müddet içinde ikinci defa olmak üzere, Amerikan deniz kuvvetleri İstanbulu ziyaret ederek an'anevî TürkAmertkan dostluğunun temsilcileri sıfatile güzel şehrimizde bulunmaktadırlar. Bu fırsattan faydalanarak, iki millet arasında dostluk münasebetlerinm kuruluş ve gelişmesinde Amerikan denizcilerinin oynadıkları rolü beUrtmek ve zamanımızda olduğu gibi geçen asırda da Amerikan harb gemilerinin bir çok defalar İstanbula gelerek dostluk ziyaretleri yapmış olduklarrnı «Cumhuriyet» okuyucularma hfitulatmak emelile bu makaleyi kaleme ahnagı uygun buldum. Yazan; FUAD EZCU J lerdtr. Müretteb ve öneeden hazırlanrrm olduğunu anlamakta klmsenln •orluk çekmiyecegi bu karMahmud Mctin TOKER Bundan 0 ; sene evvel Kumkapıda S numaralı birlikte bir ekmek karriesi sahtekârlığı olmut ve bu işle iigili 7 şahıs Toplu Birinci Milll Korunma mahkemesine verUmijltrdl Uç scnedenberı devam etmekte olan dava sona ermigtir. Neticede samKlardan Baha, Kâzım ve Arsanufci beraet etmişler; iaşe memuru Şeref 7ay, Krutofonos' 4 ay, yirral gün, Onnft de bir ser.e 11 ay, 10 gun ağır hapse mahkum clmuşlardır. Sanıklardan Osrnan da vefat etmiş otduguodan hakkmdaki dava fukut etmiştir. Bölge Sana>i ıBirliği dün Ihtlyaç sahlblerine 20 t«n teneke »tevzl Üç sene evvel başlayan kame davası bitti tstanbul Bektrik, Tramvay ve Tünel Işle'jncsl Umum Mücîürlütü SarıybumuSalacak, Ama\T!dköyVaniköy, TarabyaSelvlburmı, RumelikavagıAnadolukavağı arasındaki denizaltı kablolannm tamirine cuma gününden iöbaren baş'ıiyarak ve tanıirat bir ay devam edecektiı. Lbnan Idaresi denlzdlerden, tamiratın yapıldığı mahaUere beyrelrr.Hel ısareüer konulacağını söyliyerek. bu sahalarda müteyakkız davranmalannı iste Lünanımızdaki denizaHı kablolan tamir ediliyor 20 v^on teneke verildi tulnUntU KÜLMİNAL OP. Ürolog Dr SÜRFYYA ATAMAL'm İİROLOJİDE SHÖAFFER3 Dolma' Kalemlerinin LÜKSÇMODELLERİ Satışa Çıkarılmıştır İstanbulda: P E N î C İ L L 1 N Kitabı cıkü (KL 1 lira) Belîibaşh kltabevlerinde. Dağıtun yeri: B. O. Parmakkapı, • Kurabiye S. 14, Tel: 43379 • Birleşik Devletlerin yildızlı bayrağını IstanbulJa ilk defa dostça gösteren Amerikan harb gemisi, William Bainbridge isminde bir gubayın komuta ettiği George Washington firkateyni olup; 1800 yılı kasrm ayınm aekizİEd» şehrimize gelmiştir. Bu Amerikan harb gemisinin, Osmanlı Imparatorluğile Birleşik Devletler arasında aiyasl münasebetlerin bir muahede akdile başlaması tarihi olan 1 mayıa 1830 dan otuz. yıl evvel ne sureüe İstanbula geldiğini anEkonomi Bakanı gitti lıyabilmemiz için nazarlarrmın 18 incl Ekonoml Bakanı Tahstn Beklr Balta dOn asnn son yirm'i beş aenesine çevirmemiz akşamki ekspresle Ankaraya gitmlştır. lâzım gelecektir: Ada ve Yalova vapur seferleri Birleşik Devletler 1795 yıhnda, OsBüyukdere, Yalova ve Büyukada hattında yaz tarifesi d.lnden itibaren başlamıjtır. Ha manlı İmparatorluğuna tâbi olup «Garb ziran ayının birine kadar devam edecek olan Ocaklan. adile anılan Cezayir, Tunus bu intikal tarifeslne göre Buyükdereden bir vapur sabah saat 8J0 de, Büyukadadan 7.50 ve Trablusgarbla muahedeler akdetde, Yalovadan da (.15 te hareketle direkt ola mişti, O devirde Garb Ocaklannın, Osiak Köprüye gelmekt». akşamları İse Köp manh devletinin geçirmekte olduğu iç rüden saat 18.10 da Büyükderey», 1T.45 te Bü e diş sarsmtılann tesirile «deta bayükadaya, 17.40 ta Yalovaya btrer vapur dl ğımsız dururaa girmiş olduklarnu unutrekt Kier mamaklığunız lânmdır. Garb Ocaklarıİlkokul talebelerine yardım nın, dünyanın bir çok denizcl milletleYüksek Tahsil Genclijl Yardımlaşnıa Derneglnln azaları Halıcıoğlu 1 Ir.ci llkokula gi rinden senelik bir harac' aldıkları bu derek 33 fakir talebeye muhtelif glyim ej devirde Amerikalılar da Akdenize gimı dağıtmışlardır. Demek, Saflık Mudilr derdikleri ticaret gemilerinin selâmett luğündea tedarik ettiğl bir miktar balıkya için bu ocaklara harac veriyorlardı (1). ğını, ilkokullardaki zayıf talebelere parasır 1800 yılının Amerikan haracı Cezayire, olarak dağıtmaktadır. Captain W. Bainbridge komuta ettiği Esnafa verikcek çay Gearge Washington firkateynile göndeTekel tstanbul Başmüdürlüğü raayıs ayı öı rildi. Cezayir Dayısı, o yü istanbula, iyaclarl için Tekel depolanndan alacaklarl fi;ler karşılığında blrlnci sınıf {ayhanelcr* padişaha göndereceği hediyelerl bu A800 gr., ikinci ıınıflara 1600 gr., diger ıınıf merikan harb gemisile yolladı. lara 1300 gr. ve han kapılarındakl kahveelGe. Washington flrkateynl 1800 yılı lere de 650 gr. çay tahsis etmlştir. kasım ayı başında Çanakkale Boğazına Eski edebiyat gün ve gecesi tstanbul Ünlversitesl Edebiyat FaküKeBİ ulaştı. Bu beklenmiyen gemiyi ziyarete Turk Ui!i ve Edebiyatı Merunlan Cemlyeti giden liman reisi, Amerikan kaptanına S mayıs 1947 perşembe gunü saat 15 te Üni bir çiçek demeti takdim ederek hoş gelversite talebesine ve 20.39 da halka olmak diniz dedi. Kendilerine dostluk gösteüzere. tstanbul Şehir Tiyatrosu Drara kısmında blr «Eski edebiyat giln ve gecesU tertib rileceğini anlatmak için, ayrıca hediye tmiştir. Eskl edeblyatımızm sahnelerle can olarak bir kuzu gönderdl. Boğazdan içe?ındınlacağı bu temsilde Dede Korkud ma ri girebilmek için bir «izni sefine» ira.ullarından Dell Duınrul sahnesi. Yunua Em desi lâzım geldiğinden, Amerikan harb reden silrler, FuzuUnln Lejlâ ve Mecnun sahııe=i. Bakinin Kanunt meriiyesi, Karacaoğlan, gemisi bu emri Çanakkalede bekledi. Nef'i, Nedim ve Şe>h Galibin seçme jiirleri Böylece, Amerikan harb gemisi 8 kasahneye konacaktır. Davetiyeler eenıiyetin sımda İstanbula vâsıl oldu; padişah Edebiyat Fakultesındekl bürosundan alına (Selim ni), Ge. Washington firkateynlbiUr. nin Halice alınmasını emretmişti. Gemi, Yeni hava hatlan Sara3'burnundan geçerken 21 pâre top Amerikan Şark Havayolları Şirketl, meın atarak sarayı ve şehri selfimladı. Ameleketimlzle kon.su memleketler arasında hava seferleri tesîsi lçin teşebbüslere girlşnıış rikan harb gemisinin limana girişini (:r. Şirlıet, memleketimizle Amerlka arasın sejreden Selim m, bayrağındaki yılda Avrupa fizerinden yapıhnakta olan tarya dızları g&rünce, bu güzel benzerliği iki re scfcrlerinden ayrı olarak memleketimlzle millet arasındaki müstakbel münasebetArnerika arasında ve sark yolu ile nıuntazam «cferler terisiıü duşarorıektedfr. Bu seferi ya ler için hayra yordu. paeak uçaklar Avustralyaya da uğrıyacaktır. Devletln yüksek . erkinından ol'lı Bundan baska memleketimLzle Efganistan. Burma ve Hindislan arasında yapılacak uçak Kaptan Paşa, Captain W. Bainbridge'i seferlerini tantlm etmek maksadile bir he göri'şmeğe davetle; İki memleket arajetin yurdumuza gelmesl beklenmektedir. sında bir dostluk muahedesl akdedilİhrac edilen bnğdaylar mesiniteklif etti. Amerikan subayı, tngiUz hükumetintn memleketimizdea ocak Kaptan Paşaya Amerikal'ların da bu aymdan evvel satın aldıgı hububatm lhracına devam edllmektedir. Toprak Mahsulteri emeli besİediklerini haber vererek; Ofisi bu ihracatm mayıs sonunda biteceğtnl Birleşik Devletler Cumhur Başkanınm bildlnnektedir. Yeniden lhracatın yapılabil Türkiye ile muahede akdi mUTakereleri mesi yeni mahsul durunıunun l}i olmasına için bir murahhas gönderdiğini ve bu bağlıdır. memurun şimdi Lizbonda bulunduğunu Amerikalılar ticari telgraflard» ildirdi (2). tenzilât ktiyorlar Gerek Amerikan Hariciyesi vesikalaNewYork Ticaret ve Sanayl Cernlyeti, Tleoret Odasına müracaatle, Amerlk» Ue Tür ından ve gerek Başbakanlığa bağlı Arklye arasında ticarette tenzilatlı telgraf »erUmum mfidürlü5ünde bulunan tarlvlsl ihdasım isternekte ve bu glstemln aimVesikalanmızdan öğrendiğimize g8d!ye kadar yalnız TürMyede kabul edilnıere; 18171828 yillan arasında bir kaç diğinl İlâve etmektedlr. defa Akdenize gelmlş olan Amerikan Beyaz zehir kııUananlar Tahtakalede yapılan Wr eroin araması «o filolarının, Doğu Akdeniz ve Adalar denunda Üzeyir ve Orhan adında ikl gencin nizine kadar uzandıklarmı, Türk doüzerlnde beyaz lehlr bulunmuş, sanıklar hak nanmasile Amerikan deniz kuvvetleri kında kanunî takibata geçilmiştk. srasmda dostça karşılaşmalnr yapıldıÇamaşir asarken... ğmı, Amerikan komodorlarile kaptan Sirkedde EbOssüud caddestnde 71 numaralı paşalann birbirlerine ziyaret ve iadei evde oturan Duliso adında blr kadın, ba!kcnda çamasır asarken 10 metre lrtifadan riyaretlerde bulundtıklarmı anhyoruz, ajağı düsmüı ve ağır turette yaralanarak Bu karsılaşmalar esnasında, Iki devlet Balat Mııçpvi Hastanesine kaldırılmıştır. arasında bir dostluk ve ticaret muahedesi akdi için hususf görüşmeler ve fiTabancasını temizlerken Bebekte İnsirah mahalleslnde 2 numaralı kir teatilerinin cereyan ettiği de kaydeevde oturan tsmail Hakkı özelmaj adında dümektedir. bir emekli, tabaocaıınt temizlerken sllâh kaGenc Amerikan Cumhuriyetinin 1800zaen ateş almıs ve çıkan kuiîun kalbine 815 yılları arasuıda Garb ocaklarına saplanarak derhal ölmüjtür. karşı giriştiği mücadelelerirK |, II; Tersanesi v« inşaat siMemleri hakAkdcniza gönderdiŞi filoların kazandığı kında, Conrmodore D. Porter'dcn mübaşarılar yeni bir deniz kudretinin doğ" taleasmı ve fikirlerini açıkça söylemeduğunu bütün dünyaya ilân etmişti. Bu sini rica etmiçür. Devlet hizmetine girdeniz kudreti, 18121815 yillan arasın mis olan mühendis H. Eckford'un hasda Ingillzlerle Amerikalılar arasında talanarak memleketine dönmeğe mecbur cereyan eden harbde rüşdünü ispat et olması üzerine, D. Porter'in delâletile mis; denizlerin hâkimi olan Ingiliz do onun yerine Amerikadan, kıjraetll bir nanmasına küçük fakat kuvvetli darbe mühendis olan Forstel Rodes getirtiller indirerek, heaaba katılacak bir ele mistir. F. Rodes'in tersanemizde yaptıman olduğunu cihana anlatnuştL ğı yenilikler ve kazandığı başanlar, inşa Amerikan murahhaslaruıın, Babıâli ettiği gemiler İstanbul tersanesinin maile muahede akdi için müzakerelerd* zisini bilenlerin takdirle andıklan olaybulunduklan esnada, Hattı Hümayun. lardır. lanndan birinde Birleşik Devktlerden Amerikan Elçisinin Mahmud II tarabahsederken; «Bunlar mukaddem bir küçük cumhur iken şün begün kesbi fmdan saraya sık sık kabul ediimesi ve kuvvet edip İngiltersluya muadil gibi saatlerce süren mülâkatlar, İstanbul olduklan...> cümlesini kullanan Mah Tersanesinde "görülen faaliyet ecnebi mud II, Türk Amerikan dostluk ve ti diplomatİBrm gözlerinden kaçmamış ve oaret muabedesinin akdinden »onra, hattâ bunlardan biri D. Porter'i «MahNavarln'de mahvolan donanmasının ye mud TJ nin donanma isleri " müşaviri» rine yeni ve kuvvetlf bir Türk donan diye vasıflandırmaktan çekinmemistir. masının inşası işinde, Amerikan hüku Commodore D. Porter şohretli bir Amemetinin yardımını sağlamıçtı. Muahede rikan denizcisi olduğu gibi, harb geminin tasdikü nüshasını tekrar istanbula leri inşaatı tekniğini çok iyi bilen bjp g«tir«n Amerikan basmurahhası Charles mütehas.sıstı. Bu aebebledir ki, Birlesik Rhind, tanınmtş deniz inşaat mühen Devletler Hiikumeti kendisine, New Ordid Amerikah H. Eckford'u refakatine leans Tereanesinln komutanlığmı veralarak bir harb gemtsıle şehrimiz* gel mis ve senelerce bu teîtnik vazifede bımişlerdi. 26 toplu güzel bir harb gemisi rakmıştı. Bütün emeli, Navarin faciaolan ve «United States» ismini taşıyan smdan sonra, yeni ve kuvvetli bir dobu gemi, Türk bahriyesi için hususl o j nanma inşa etmek olan Mahmud II; larak Amerikada inşa edilmisti. Bu gemi Türkiyeye satümış ve mühendis H. Amerikan Elçisüe olan aamimi dostluEckford devlet hizmetine girmiş ve Is ğundan büyük fajdalar sağlamıştır. tanbul tersanesinde Amerikan harb geS mart 1843 te, Amerikan Elçisi D. müeri tipinde gemiler mşası için çalı? Porter, Yeşilköyde elçilik makamı ve malarına başlamıştı. Ayrıca, Birleşik ikametg&hı olan kösktç bir kalb anjiDevletlerin ilk Istanbul elçisl Coı|mo ninden vefat edince, bu ölüm Istaabuldore David Porter'i getiren iki Ameri da büyük bir teessür uyandırmıştı. kan harb genıisinden biri d* Türk bah Amerikan Bçisinin cenazesbıin Yeşilriyesine devredilmiştir. Bunlardan baskSydeki köşkiin bahçesinde muvakkat ka, tersanemizde inşa edilecek yeni kabrine gömülmesi töreninde, D. Porharb şemilerl için liizumlu, Amerikan menşeli in?nat malzemesi d« temin edil ter'in bütür» Türk tanıdıklan ve Babıali ricaU hanr bulunmuşlardı. 1843 sonlamişti. nnda Birleşik Devletîer Hükumetinin, İstanbul elçisinin cenazesini, anavatam1829 yılında Birleşik Devletler Cumna naklettirmek için gondermiş olduğu hur Başkanlığına seçilen Andrew Jackson, Mahmud II ye karşı bCyük bir ce Truxton harb gemisi İstanbula gebnisti. mile eaeri olarak büyük bir denizciyi, D. Porter'in oenazesi muvakkat kabirAmerikan donanmasınvn efsaneleşmiş den harb gemisine nakledilirken Türk bir kahrarnanı olan Commodore D. Por hükumeti tarafmdan çok büyüJc bir ceter'i İstanbula ilk Amerikan elçisi ola naze töreni y^jılmıstı. Bütün Türk devrak tayin «tmişti. Sonralsrı, derecesi let adamları resml kıyafetlerile bu tömaslahatgüzarhktan mukim elçiliğe rende yer alarak; bu büyük Türk dostuterfi ettirilen D. Porter, îstanbulda de nun cenazesinin, ebed! istirahat yeri vamlı olarak on iki yıl süren vazifesi olacak anavatamna naklinde son vazifeesnasında Türk devlet adamlan tarafın lerini yaptnışlardı. dan çok 9e\ilmiş ve Mahmud II nln sahWashington Büyük Hçindz rahmetli st dostluguna da mazhar olmuştur. Münir Ertegünün, vazifesi başında ölüElçl hatıralsrrında, kendisini istanbula getiren John Adams harb gemuoini Türk mü münasobetile dost Amerikan millelerin çok beğenmiş olduklarını kaydet tinin re hükumetinin Türk milleti hakmekte ve hattâ Mahmud II nin, bu gü kmdaki dostluk gösterilerme karşı; kazel harb gemisini gezerek tetkik etmek dir bilen ve dostlarnu çok teven Türkarzusunu izhar ertiğinl de anlatmak ta ler, 103 sene evvel, ftnceden bu şekilde dır. Padişahın, Amerikan harb gemisi hareket etmişlerdi. D. Porter'in oğlu 'ziyaret etmesinin; Istanbuldakl bö David Dixon Porter hatrralannda: «O yük Avrupa devletleri elçüeri arasında zamana kadar İstanbulde vazifesi babir asabiwt havası yarattığını, elçilerin şında ölen hiçbir yabancı devlet temkendi hüftmetlerine bu olaydan bah silcisine bu derece parlsk bir cerıaze =eden uzun raporlar gondermiş olduk töreni yapılmamıştı> diyor. larını D. Porter'in hatıralanndan öğreTür'VAmerikan dostluğunun mazlrini niyoruz. ve ne derece sağlam temellere dayandıD. Porter'in elçiliği tanasında, Pater ğım belirthken sunu da ilâve etenekten son isminde bir Arn«rikan komodoru kendimi alamadım: rakib olduğu bh ftrkateynle İstanbulu D. Porter'lnfflrincioğhl, Amerikan kaziyaret etmiş; ondan sonra, Birleşik ra ordusu subaylanndan Binbaşı PorDevletlerin Paris Elrisi General Cass ter; Kırım harW esnaçmda (18541855) da bir Amerikan harb gemisile Yakm Türk ordusunda pSnüllü ve maaşsız olasarkta bir seyahate çıkmış; Mı rak vazife almış ve büyuk vararlıklar y çş; sıra gitmis ve oradan istanbula gelmiş göstermlîtir. Serdarı Ekrem Ömer Lutfi tir. D. Porter bu güzide hemşerilerinin, Paşanm ordusunda Binbaşı Porter, «Binİstanbulda salâtin camilerile Topkapı başı Rüstem Bey> tikma ismile harbetSarayını oeyir ve temasa> edebümeleri miş; taVdirname v* Mecidt nişanlarile için Reis Sfendi (Dıs İşkri Bakanı) de taltif edikniştir. lâletile müsaadeler abnıştu. Fuad EZGÜ Derecesi maslahatgüzar olduğu halde, (1) Amerika Birleşik Devletlerile D. Porter İstanbula geldiği zaman Mahmud II kendisini, diplomatlarm t&bi ol Trablusgarb Ocağı arasında, akdedilen duğu protokola aykırı olarak, hususî su mu.hedeye aykırı olarak Trabluslulann rette kabul etmiş; Amerikan Elçisi mai An.ıikan ticaret gemilerine sarkmtılık yetini Padişaha takdim etmiş ve Baskan etmeleri yüzünden, 1801 de başlıyan harb hali dört yıl sürmüş ve Akdenize A. Jackson'un mektubunu sunmuftur. gelen Amerikan filoları Trablus kıyılaMahmud II tarafmdan hususl surette rım abluka etmişlerdir. Neticede, akdekabul edildüten sonra, bir gün Ame dilen yeni bir muahede gereğince rikan Elçisi Tersaneyi gezmeğe davet Trablus Ocağı Birleşik Devktlerden aredilmiş, sanki bir tesadüf eseri imis gibi tık harac alamamıştır. Amerikalılar o gün Padişah da Tersaneyi tetiuke gi 1810 dan sonra Cezayir ve Tunus Oderek D. Porter il« orada dostça kar caklarma da harac vermemişlerdir. şilaşnus ve beraberce, kızaklarda insa (2) Bahis roevzuu olan murahhasın edilen yeni harb gemilerini tetkik etmiş William Smith oldugu Amerikan Hari ciyesi vesikalarının rikrettigi bir olaydır; fakat «emin ve zamanm TürkAmerikan görüsmelerine elverişli olmayışı yüzünden bu murahhasın istanbula gelemediğini, Amerikan kaynakıarrndan öğreniyoruz. politika ortad&n kal kar. Keriacl, meyhanede, kendi hal ve şamna uygun havalar | çalmaga kalkışırsa, büsbiitün aç kalır; şair gördüğünü old^ığu gibi yazar sa şiirin yerinde yeller eser, romancı ilham perisine danışmadan yazı yazarsa ,eseri noter senoains döner. Deniz, rotasrnı önceden hab^r ver:rse kımse deni2 yolsulufruna çıkrnaz, bahklar aç kalır; yağnurlu günün sabahı crtaUk günlük güneşlik oln.azsa, ahmak ıslatan yağmuru tabirini dilden lardetmek icab eder. Yalansız dünya AFITAB MAĞAZASI (Ankara Cad. 111) f j*^ HORASAN ve MAHDUMLARI Ltd. Şti. (Bahçekapı, Meydancık 35) Dadı Aranıyor Yeni doğan ikiz kız çocuğuna I bakacak tecrübell, referansh dadı anyoruz. Dadının her türlü istirahati temin edilecekttr. 82910 'a telefon edilmesi. ABENİ (Bahçekapı, Meydancık 49) Galatada: KÂĞID VE BASIM İŞLERt T. A. Ş. (Tünel caddesi 12) ÇİTURtS BİRADERLER (Mertebani sokak 9/11) Beyoğlunda: ANGELİDIS (İstkilâl eaddesi 299) ÇİTURİS BİRADERLER • rtstiklal caddesi 337) TürHye Umum Acentası: KQC TİGARET T.A.Ş. ( Büro Levazunı Şubesi ) Galata Fermeneciler artık. İlk yalanı, dünyaya ayak bastığımız zaman sbylüyoruz. Nedlr o vlyak vlyak ağlama? sanki dogduğtımuza pişman Gİmuşuz'da, ona ağlıyormusue gibll Yalan, kat'iyyen yalan. Eminim ki, dünyaya ilk adımmı attfn her mahluk, başma gelen bu hâdUeden dolayı memnundur. Memnun olmasa, 3>aşadıkça hayata dörtelle sarılır mı? Bu ilk yalanla başlıyan hayat, seneler geçtikçe, bir yalan çığı haline gelir. Gülerken ağlayan, ağlarken birdenbire gülen minimininin, ya ağlaması yalandır, ya gülmeri. Daha konuşmağı öğrenmeden yalaru öğreniriz, «Yalancının mumu yatsıya kadar yanar», «Yalancının evi yanmış da kinıse inanmamış» gibi ata sözleri baş tacıdır, ama yalan onlarla atbaşı beraber gider. Bunu bilen atalarımız .Doğru söyliypni dokuz kdyden kovarlar> demeği de unutrnamışlar. ^^^^ Yalan söylemeden ^ ^ B B yaşıyabilir misiniz? ^ P ^ ^ B u suale müsbet ce vab verebilene şaşarım. İçinde vaşadığu mız dünyanın adı yalan dünya, iş ora~ dan bashyor, üst tarafını siz kıyas edin Sabahleym uykudaa kalkar kalkmaz ilk işimiz yalan değil mi? Aynanın karşısında geçirdiğimiz dakikalann hikmeti, bir miktar kendimizl, bir miktar da başkalarını aldatmak niyetinden başka bir şey midir? Günün ikinci yalanı tesadüflerin, ziyaretlerin ilk sual ve cevabındadrr. Nasılsm, ijd misin? Sualine, bin bir gaile içinde puyan hangimU doğru cevab veririz? «Harru dolsun>, «Iyiyim», «Çok şükür» derken yalan söylediğimizi kendimiz de biliriz. Hele, çoluk çocuk nasıldırlar, iyidirler inşallah?» m cevabma bayılınm. Bu eevab, istisnasız «Hepsinin selâmı var, ellerinizden ftperler» yalanıdır. Hayatımızın binbir türlü ssmnesini e!e alalım, serapa yalanla yuğrulmuş görürüz. Esnsf. malını satarken yalan sSyîer. Bal gibi dediği karpuz kelektir, kaymak yoğiırd, sirke gibidir; badem hıyar, ağudur. Ahlatı, Engürü armudu diye alır, Değirmendere fmdığı diye bir yiğm, içi boş kabuk yükleniriz. Tabiat yalan soyler.. güniük güue^lik havada sokağa çıkarsınız, iki sn»t sonra yağmur iliklerinize işler. Sütliman deniz, bindiğiniz gemiyi, tam sığınacak limanlarm bittiği yerde beşik gibi sallamağa başlar. Gökten yere uzanmış, alh morlu eleglm sağma, uz&ktan hayran hayran bakanz. Ne ele nğar, ne avuca. Var mı, yok mu belll detildir. Şehirde blzi o ald»tır, çöide haci babayı serab. Şair şHr yaz«r, yalandır. Muharrir roman yazar, yalandrr. Aşık maşukasının dizleri dibinds ebedt aşk yemini eder, yalandır. Sanık, hâkimin karşısında ifade verir, yalandır. Diplomatlar konuşur, yalandır. Politikacılar konusur yalandır. Fakir kerizci, «Bülbül olsam, konadabilsem dallere..» diye avaz avaz haykrrırken, içinden «beş on kuruşum olsa da uğrayabilsem bakkala» diye düşünür, neşesi yalandır. Ama, blr yalaasız dünya olsa acaba yaşanabilir ml? Düşünmeğe deg«r mevzudur. Dttnyaya gelirken, aghyacagı yerde kahkahalarla ftüleri bir çocuk tasavvur edin. Korkudan ebesinln dudagı yanhr, alimallnh! «Nasilsın, iyi misln?» sualine, dosdogruyu söyllyerek cevab vermeğe kalkışırsak, sabatatan aksama kadar blrbiHasılı, yaUnsız bir dünyaya kavuşmarlmtele bogusmamız lcab eder. Çünkıl, ğa iınkâıı yok. Büyük bir şairimiz «EZEÎÎ çoğumuzun. bu hatır soruşa vereceği re bir îifEöır aldanmak» dememiş mi? Hsr vab: «Git işlne be birader! Hangi lyili şa!r gibî sâyie^iği bir çok yalanlar içinbu büyük hakikatl ne gtizel ifsde et§1ml soruyorsun? Alaj mı ediyorsun? Ben şimdi bakkalın hesabını düşü miş. nüjorum> kabillnden şeylfr olur. j Çar* yok. bu yalan dünyada, yaUn Hele, «çoluk çocuk iyidirler inşallah?» sftvlive söyliye bu deveyi gfidecejiz. suaünin cevabı, bazan «iyidirler, dün Sabahtpn a'.fşama kadar yalanla oyati?de lâhnıe oluyordu, Allah aşkma o 1 landıktan, sırasına göre osaladıktaıi soğuk herifi blr daha eve geOrme diye sonra, bazan yemekte bile yalana iltifat tenbih ettiler> nev'inden pek cana 'yakm edip yalancıdolma ylyeceğiz. yalancı öbir Utlfat şeklinde tesahür edeblllr. lüm dediğimiz Ui"kuya yatıp, yalanı^ Esnaf doğruyu söylerse, ne tnıyu kaç dikâlâsı olan rüya Ue a\unacagız. mış poTtakalını, ne acı patlıcanini, ne Dedim ya, yalanın ağababası, tabiatiı kelek karpuzunu satabilir. ta kendlsi. İnsanlan yalancılığa teş*,"'l Diplomat yalan söylemezse, diplomast, etrnefc için rüyadan daha şaheser bi* sijaset adamı dobra dobra konusuısa yalancılıic dersi ioad edileblllr miydi?