CUMHURÎYET 14 Subat 1947 YDE Köyde yol, takvim ve Âdalet sarayı zamanm taksimi • Lâfı karıştırdık ama unuttum sanma, şu yol meselesi nedir? Çekınme, anlatıver, bizden lâf çıkmaz. Inanırım ama ben unutmuşum, senin istediğin gibi doğru dürüst anlatamıyacağım. Şurada ssksenlik bir ihtiyar var. Dünya ile işi ilişiği yok; omrü evle cemi ve kahve arasında geçer. O çekinmeder> anlatır: Ona soralım. Ağa amca, anlat bakalım şu yol işi nedir? Senin anlıyacağın paşam. Amca, ben hem paşa doSilim, hem de paşalık 'da beylik de kalktı. Onu biliyoraım ama, hem dil alışıklığı var, hem de paşaya paşa, general olnuyanlara da bey demezsek yeriniyorlar da. Işte bayım, bizim ötssi, berisi düzeltilmekle iyileşecek eski bir yolumuz vardı. Daha iyisi olsun, yapanın adı arulsın, gelen giden rahmet okusun diye bir yenisi yapılmak istendi. Bir iki yıl angaryaya gittik, veri beğenilmedi, vazgeçildi; başkasma başlandı. Toprağını düzelttik, yarıya vardık varmadık o da kaldı. Sonra bir yer daha seçildi. Burası çukurdur, kara suluktur, kışm batar; göl olur dedüc dinletemedik. Kazıklar çakıldı, filamalar dikildi, ipler çekildi; ölçüldü biçildi, yenildi, içildi; ilk kazmayı büyüklerimiz vurdu. Kazmamua, küreğimizi, atımızı, arabamızı getirdik; köyce ise giriştik. Geniş kol nizamında geçid resmi yapılacaknuş gibi yol geniş tutulmutu. Herkesin tarlasını, bostanını, bağııu bahçeBini kestik; fidanlarmı; ağaçlarını söktük, bizim köyün hissesine düşen hendekleri açtık. Yaz da bitti. Kışm korktuğumuz başımıza geldi. Batak oldu. Hendekler doldu. Ertesi yaz, tekrar hendekleri açtık, yolu taşla doldurun dediler, e s k i y o l u n kaldrrımlarını söktük, dağdan dereden binlerc* arabahk taş getirdik. Yola yaydık, yaz bitti, ertesi yıl n« görellm? Çamur taşları yutmuş. Şimdl blze ya o taşları çıkann, ya kum getirin diyorlar. Taşları çıkarırız, çakılı, kumu da taşırız ama geçenlerde buradan bir yol mühendisi geçmişti: Bu yol bilmem ne kadar kilometremiş, heT kilometresi bilmem neye mal ohırmuş, senin anlıyacağın bizim topu topu iki yüz evi geçmiyen üç köyü de adamlarile, mallarile, mülklerile satsak bu yolu başaramâzmışık.. Bir yeni yol geçecegi arıyahm, dedi, gittd. önümüzde angarya mevsimi geliyor. Bakalım nereden başlıyacağız. Desene sizin yol sarpa sarmış? Öyl« deme de, devlete kalmiş de. * * * Sen bu köyün en ihtiyatı mmn? Sen benim görünüşüme bakma, ben o kadar yaslı degilim, benden kocalan da var. Bu köyün bir tarihi var mıdır? diye* soracaktım da. Olmaz olur mu? Bizim köy Osmanlı devlettnden önce kurulmuş derler ama nereden, ne zaman, nasıl gelmişiz, pek bilenimiz yok. Benim bildiğim, bizim köyün şimdiki tarihi, sel, kurak, seferberlik, işgal, kurtuluş gibi olaylardır. Bir d« her köylünün ben Yernen seferinde, Balkan harbinde. Çanakkalede; Gaüçyada, Sakaryada, Dumlupmarda, Hıcazdaki diye baslıyan hikâyeleri vardır.. Tarih başlarmı da köye gelin geldiğim, kocamın öldügü, kızımın evlendiği, oğlumun askere gittiği yıl diye kocakarılar tutar. Biz bu olaylardan ne kadar yıl geçtiğüıi aşağı yukan kestirir. Geçmiş zamanların ölçüs{inü ona göre ayarlar, birbirimizle anlaşırız. *** Takvim kuîlar.ma7. mısmız? Bıldır zorladılar da bir tane almıştun. Açmadım bile ama insan hali bu, belki bir gün lâzım olur diye rafa koydum, öyle duruyor. Köy odasında da, kahvede de var. Onlara da pek bakan yok sanırım. Gürleriniri, aylarınızı takvimsiz nasıl buluvorsunuz? Aylıkçı, kiracı degiliz kl ayın günlerini savalım. Hem bizim işlerimiz takvime değil havaya bağhdır. Hava iyise parsar demez, bayram demez ya tarla sürer, r a hayvan güderiz. Hava çok yağıslı oldu mu, hayvanlarımız ahırlarda, ağıllarda geviş getirir, biz de ya evlerimizde didinir, didişir, ya kahvede lâf atarız. Ramazanı kadmîarımız, bayrarrılan da çocuklarımız sekMrmezler. Gördün mü bayım? İnsanlar takvimsiz bile yaşıyabilirmiş. Ne vaiit yatar, ne vakit kalkar, 1=lerinizi ne zaman görürsünüz? Gün ağarmağa başlayınca kalkar, hayvanlarımıza bakar. çorbamızı içer, hava iyise işimize gidcT, akşam karanhğından sonra da köye döneriz. Sabalu ya horozlar. ya da, geceyarısı uyanarnk erkenden camiye, kahveye piden ihtiyarların öksürüğü haber verir, akşnmı da buzağılarını özleyen ineklerin böğürmeleri. Senin anlıyacağın yaz olsun, kış olsun bizde sabahîar erken, akşamlar geç olur. *** Insanlar güncfe s?kiz saat çalışmalı, sekiz saat dinlenmeli, eğlenmeli; sekiz saat uyumahymış. Insanlar dediğin kimlerdir? Nerenin insanlarıdır? Ne iş yaparlar bilmem ama o sekizler bize pek uymaz gibi. Bizim öyle işlerimiz var öyle işlerimiz oluyor ki çahşma zamanlarında ^ünlerin saaüeri yirmi dört değil; yüz yirmi dört olsa az gelecek. Eğlenceye kalkışırsan tarlayı tavmda süremez'in. Dinlenmeğe bakarsan ekini vaktüıde biçemez, harmanı zamanmda dövemezsin. Çok uyumağa da gelmez, çayır gazellcşir, bağa kükürt atamazsm. Otu, samanı dama kaldıraroazsm. Bizim işimiz oyuncak da değildir. Biz işle eğlenir, uykuda dinleniriz. Bizim aklımız hesaba pek crmez, sen bir yolunu bul da bizim şu işleri senin sekizlere uyduruver bakalım. *** Sizin kolunuz, ayağmiz işler, nihayet vücudünüz yorulur; çahşmadığı için hiç olmazsa kafalarmız dincdir. Kafası dinedir diye kıskandığın, hased ettiğin biz değil, bizim bküzlerdir. Dizginleri övendireyi başkalanna bıakarak Insanların tıpkı bizim çift öküzleri gibi boyrandunığa koşuldukları devirlcr, yerler vardır. Belki bizim de öyle talıhsizliklerimiz olmuş veya oluyor. Ama biz kendi işlerimizde ohun öyle dc'ilizdir. Zihinlsrlmiz görgülerle, görcnekkrle olgun, kafalarımız tecrübelerle, düşüncelerle dolgundur. Yüreklerimizin sevincle çarptığı, kederle sızladığı da olur. Biz gülmemizi tutamayız ama acımızı ciğerimize sindirmesini biliriz. Söylemekten ziyade susarız. Kendi içinde yaşıyan içli adamlarız. İçimize, dışımıza bakarak bizi kafasız, duygusuz sanmaym. Ne olur; fazla olarak bir de hor İKTIBASLAR inşaatı Sarayın yapılması için 22 bina istimlâk ediliyor Sullanahmedde yapılacak Adliye Sarayı için 22 binanın istinıîâkine aid nıuamele yapılmaktadır. Firuzağa camünden itibaren Tapu Dairesine kacar clan sahnda bulunan bu binilarm Utimiih kıymeti 446.000 liradır. Oradaki A=kerlik Şubesi de bu istimlâk bo'lgesine dfıhil buKmmaktadır Tapu Dairesine dokunulmıyacak, Binbirdirek binanm avlusunda kalacaktır. Muteaddid mimar ve mühendisler, açılan proje müsab3!t3sına iştirak etenektedirler. Projeler nisana kadar jüri heyeti tsrafından kabul edilecek, ondan t c ı r a inşaat münakasa^a konarak hazirandan itibaren yeni Adlîye Saraymın insasına baslanacaktır. Yeni Adliye Sarajırm üc yüzü mütscaviz odası bulunacak, halen dağınık bir halde olan bütün mahkemeleri içine a'acaktır. Yeni bina 810 milyon liraya mal olacaktır. HEM .r NALINA MIHINA Türkiyenin garb demokrasisine T doğru olan yürüyüşü Yazan: İngiliz saylavt M. PMİips Price Balkanbra inen her yolcu, yeni kurulan Yugoslavya Ve Bulgaristan Cumhuriyetlerinı gormek fırsatmı elde eder; daha sonra Tiirkiyeye vardığı zaman bu üç memleket araçındaki benzerlikJerden dolayı hayrete düçer. Hepsi de ihtilâller geçirmiş, hepsi de aşağı yukarı otoriter rejünler kurmuş ve icra kuvvetlerine büyük yetkiler vermiştir. Hepsi de yaçayan veya olmüş birer kurucu şahsiyet sahibidir ve bunların hepsi esaürî bir mahiyet almışlardır (Kemal Atatürk, yahui Başkan Inönü, Mareşal Tito ve daha küçük ölçüde Dimitrov gibi) Bütün bu memkketler büyük bir macera fikrinden ilham alıyor ve plânlı ekonomiye dayanan, halkın maddî refahını sağlayan lâLk bir devlet kurmayı gözetıyorlar. Fakat Türkiye, bilhassa çok ehemmiyetli bir bakımdan, diğer iki Slav devletten farkh bulunmaktadır. Çünkü münevver ve askerî bir zütnrenin diktatörlüğünden, parlâmanter demokrasiye istinad eden batı demokrasisine geçmek için yol aramaktadır. Gerçi henüz bu konağa varmamıştır. Fakat varmak için çok çalışmaktadır. Başbakan Receb Peker geçenlerde bana şıınu söyledi: «Sizin demokrasi şeklinizi işlemek için caiışıyoruz. Henüz tamamile muvaffai olamatnışsak hedefimizin bu olduğunu anladığınızdan şüphe etmiyorum.> Yakm zamana kadar Halk Partisi Türkiyenin birieik siyasî partisi idi. Faknl o zamandanberi durum kâfi derecede istikrar bulmuş ve mııhalefeti kurmak için hükumeti teşvik etmiştir. Bunun üzerine muhalefet kurulmuş ve geçen seçimde 60 saykvlık kazanmıştır. Fakat iki parti arasındaki farkın ne olduğunu k^şfebnek az çok güçtür ve henüz iki parti arasında, umumî politlVa üzerinde geniş bir ayrılık vücud bulmamıştır. Şu var ki muhalif gazetelerin, idare faaliyeti, şu veya bu memurun kifayeti hakknda canlı tenkidler yapmaları herhalde bir sıhhat alâmetidir. Omın fçin bugün hükumetln gevşeklik göstermesine imkân kalmamıştır. Türkiye ile Balkan mecnleketleri arasındaki bu fark, bilha«üra göze çarpmaktadır. Yugoslavyada hakikî hiçbir muhalif gazete bulunmuyor. Bulgaristanda bulunan bir muhalif gazete, her lâhza takib korkusu icindedir. Türkiyede, \cr*kid, âdeta teşvik görmekte, yalnız munyyen bir noktayı aşmaması istenmektedir. Bunda. genel oy tarafından gözetilemediği takdirde tehlikeli olabilecek bir zaaf vardır. Çünkü yeni kabul olunan Basm Kanuniı, hükumetle Msclisin şeref ve haysiyetine dokunacak neşriyatla, ya!an haberleri yaymağa kaı^ı eezalar kabul etmiştir. Şiiphe yo\ kl blr takım nahoş hftdlser olrr.uştur. Fakat unıumiyetle çunJ sjylemek mürpkündür ki, cenub doju A\uıpasında ve batı Asyadakl bıilün mprrl°kct'er İçinde, Türkiye, denıokrasinU batı şskline en yakm olan memlekettir. Türlıler. kendilerinl yabancı imtiyaziprdan kurtaran. ve en bellibaşlı sannyit devletleşMren bir inkılâb başa'mnkla b?rabr, ferdln haklarını clddl bir tehlikeye ugratmamışlar ve demir bir perde kuraraı'i kendilerini batıdan ayırmamışlardır. Türkler, bu bakımdan da Slav komşularile şimaldeki ve şimali garbideki memleketlerden bambaşkadırlar. Dış politikaya gelince, bütün mtllet httkumetle beraberdlr. Şayed Türkiyenin komşularile arasında b!r gürültü çıkacak olursa kl son derece g'ayrlmuhtemeMir bu komşular Türkiyede bir beşinci kol bularruyacaklardır. îstanbulun en ilerl başyazarlarından birinin bana dediği gibi «Komünizm, Rusya tarafından himaye olunmasaydl, Türkiyede belki bir dereceye kadar destek bukırdu». Bundan başka Türkün sinirleri sağlamdır. Moskova htikumetinin Türk hukumetine karşı atıp tutmaları, bir ördeğin sırtmdan geçen su gibi akıp gitmektedir. Türkler, Rusların, Boğazlar hakkında daha makul bir hareket tarzı tumtalarını bekliyor ve arada, iç içlerile meşgul oluyorlar. Zaten bu hususta bir takım güçlüklerle karşılaşmalîtadırlar. Çünkü memleket harb yıllarır.da yaptığı enflasyonun huzursuzluk veren neticelerile uğraşı I lizlerle Amerikahların Türkiyede sevilyor. Miihlm ve lüzumlu şeyler üzerine dikleri, bugün şüphe götürmez bir hakontrol konmaması, fiatların, harbden kikattir. Nitekim ingüiıce, mekteblerde önceki devre nisbetle beş misli pahalı en çok okutulan yabancı llsan olmuştur laşmasını gerekleştirmiştir. Türkiye gibi Türk ordusunu bugünkü büyük ölçüde dağırAk ve şarkî Anadolu gibi ücra böl tutmak, millî kalkuıma bakrmından bir geleri olan bir memlekette vesika usu engel teşkil etmektedir. Çünkü ordu; büt lünü ve fiatları kontrol sistemini tatbik çenin aşağı yukarı yarısınl sarfetmekteetmek bir hayli müçküldür. Tacirler, dir. Türkler, gerçi ordularıru bu ölçüde harb yıllannda servetler yapmış, fakat tutmak istemiyor, fakat bu sıradaki mildeftar tutmadıkları için, hazinenin gelir letlerarasi durumun bunu gereklestirdllerinden lâyıkile faydalanmasma imkân ğini söylüyorlar. elvermemiştir. Hükumet bu meselelerle Diğer taraftan millî kalkınma, şark meşgul olmak zorundadır. Hükumetin vilâyetlerini de kucaklamaktadır. Geçen parayı dü*ürmek yolunu tutmus olması baharda Türkiye ile Irak arasında tuğda bir takım .nahoş neticeler vermiştiç. yanları dizginlemek ve müşterek su teFakat geçen yıl, talih Türkiyeye yâr ol sisatı yapmak için bir anlaşma imzalan^ muş ve bîhar yağmurları çok zengin bir mıştı. Irak bu muahedeyi henüz tasdik mahsuliın alınmasını kolaylaştırmış'ır. etmemiş bulunuyor. Fakat, Kürdlerle Bu sayede Türkiye 200.000 ton hubu meskun havalide emniyetin hüküm sür; ıat ihracına imkân bulacaktır. mesi için buna lüzum vardır. Rusya, Aynı zamanda bütün memleket büyük İran ve Irak hududuna yakın olduğu için bir kalkınma programile mesguldür. fakir köylülerin ve göçebelerin yasayış Memleket tütçesi, sanaji kurmak. sııla sevivesi yiikseltilmediği takdirde bu sama işierini başarrmk ve kudret merkez ha bir güçlük kaynağı olabilir. Türklerin lerini vücude getirmek için tahsisat ayır bu meseleye tamamile değer verdiklerinııştır. Irgiliz ihracatçıları sioariş almnk ni sanıyorum. cMancheiter Gnardiant gazetesinıiett suretile b'jndan faydalanabiürler. In«iiiliilHlllllllîllH lllilllJ illlllllililiiiillllllliilillillllll Türk havacılığında yeni bir devir Bundan b!r mttddet evvel hastalanıp Erenköy Sar.Btoryomunda tedavt gördükten sonra lylleşen ve vaztfeslne baslamıs olan Istanbul Telefon Ba?müdürü Nlyazl Tezer tekrar hanalanmış v« He\bellada Sanator. yomuııda tedavl alt'.na alınmıgttr. Hafta bBşındanberl bir taraftan lthılftt pek elyade çoğalmış^ bir taraftan da lthalât slpnrlşlerl «rtmıştır, Llmanımıza gelen 11 yabancı şlleplnln hamulesl pek çesldlldlr. Bunlann lçlnde hemen bütün lthalftt ma!. ları va'dır. BIIha«s» elektrlk malzemesl, pamuklu rnensucat, kunyevt ve tıbbt maddeler büyük bir yekun tutmaktadır. Bu arad» kahve tlcaretlnln serbe«t bırakılmasl üzerlne lüml&t taclrlerl tamfmdan elparlj etlllmlş olan lklncl partl kahve de gelmlş. tlr. Kbhve lthalâtçılan bunlann bir an evvel lthallne çalıçmaktadırlar. Bu kahveler lçlnde harb yıllannda hlç gelmeml* çok viiksek kallten bir kahve partlslnln tfe bu. lıındugu haber verümektedlr. Gelen !tha lftt m»<IMelerlnln ekserlM 7 «ylul kararlarır.dan evvel »lparls edllrnl» olmakla ber*,. ber îçlerlnde lkl yıl evvel slparl? edlllp de çlmdlye kadar muhtcllf sebeblerle geleme. mlş olan partller de vardır. Bugdnkü lthalat mantarası harbden evvelkl devrede dahl az görül:nüştür Amerlkftdan> Denizyollan ldareslne gelen haberden anlâşüdığma göre NewYork 11. manında afyon kaçakçılığı yapanlar Bakır şliepl atcşçliprlnden 9«kn\ Kosccıı ve Mesud ErerdU, Denizyollan Oenel raüdü'H bu ateşçllerln' şlddetle ce2m1andırJacaklann.ı ve bu glbl hftdlselerln tekerrürüne mânl olmak İçin en cldd! tedblrlertn alicac«emı söyletnlstlr. Telefon Başmüdürü gene hast&landı 1 Kaybettiğimiz Kıymetler Gelen i ürk havacılığı yeni Bir adım attı. Ankara îstanbul Atira arasında baslıyan uçak seferleri, Bİvil havacılığınuzın ilk memleket dısı seferleridir. Devlet Havayollan Genel Müdürü Osman Nuri Baykalın miijdelediğine göre dıs hava seferlerimız yalnuı Atina'ya kadar ozanmakla kalmıyacakür; Beyrut, Lldya (Kudüstın hava Hmanıj, Kahire, Bağdad ve Tahran seferleri de programa dahil bulunmaktadır. Böylece Yunanistandan başlıyarak komşu memleketlerin mejkezlerine yapılacak seferlerle Türk sivil havacılığı yeni bfr devre ginniş oluyor. Bu, havacılığınuzın milletlerarası bir mah!>et alması demektir. Türk havacılığının bu yeni merhalesi, 1947 de değil, fakat çok daha evvel başlamış olmalıydı. Ne yazık ki uçağın yaptığı büyük inkılâbı vaktinde tamamile takdir edemeyişten ve bir çeşid teknik geri fikirlilikten doğan bir takım manasız engeller buna mâni oldu. Düsününüz ki havacılığm daha Türkiyeye yeni girdi&l ve uçaklarm henüz öliim besiği vaziyetinde bulunduğu bir devirde, 191314 yıllarında, fedakâr Türk hava subayları, IstanbulKahire seferini yapmak için can vermişlerdi. Eğer, Türk havacıbğı, o eski büyük hızım muhafaza edebilmiş olsaydı, ilk AnkaraIstanbulAÜna seferi 1947 ye kadar kalmazdı Bu arada 1939 da Iran Şahımn düğünü sırasında hava ordumuzun kahraman mensublan •AnkaraTahran seferini de yapülar ve dönüşte bir kasırgaya yakalanarak şehidler verdiler. Fakat sivil havacılığımız, askerî havacılığımıza nazaran çok geç inkişaf etti. Halbuki ikisi birbirinin tamamlayıcısı idi. 1923 te Lausanne andlaşmasile barışa kavuşan memleketimizde, sivil havacılığa da, en az ordu havacüığı kadar kıymet ve ehemmiyet verilmiş olsaydı, ilk dıs seferimizi, bugün değil, yıllarca önce kutlardık. Muhlis Sabahaddin Yazan : Burhan Arpad Geçen Büyük Harbden, daha doğrusu 1919 yılından sonra, bilhassa bizim c k n bir musikili temsıller faaliyeti vardır. Bu devrenin çeşidli inki'aflarına dahil oltnuş bulunan yarınki sahne musikimiz için şüphesiz kıymetıi emekler sarfetmis olan ılk modern operet bestekârlarımızı gözden geçirmek istersek, ilk karşılaşacağımız ısim, Muhlis Sabahaddin olacaktır. Muhlis Sabahaddin, 1305 • tarihinde, baba^ının sürgün olarak bulunduğu' Adanada doğmu^tur. Babası, Sultan Azizin hal'ini jnüteakıb Mardine, oradan tahvilen Adanaya sürülmüş bulunan ve devrin tanmmış şark musikişinaslarmdan olan, Azizin başmabeyincisi Hurşıd Beydir. Hurşid Bey, keman, lavta, on iki telli saz tâbir olunan bir âlet ve nısfiyeyi, zaaıanın büyük alaturka icrakârları derecesinde çalaıdı. Işte menfa hayatında da jüphesiz bu iptilâsmdan vazgeçmiyen ve belki de, evvelden daha fazla mEşgu! olarak sıkıcı menfa hayatını bir parra tâdı'e çalışan Hurşid Eey, ckseri geceler, geç vakitlere kpJar c'evam edcn mıifikili fasıllar tertib ederdi. O sıralarda henüz beş yaşında bulunan küçük Muh'is de, bu fasılların devamı müddetince, bir turlu uyuyamaz ve sofrada bir elini (of, of) diye srllayarak mütemadıyen bir aşağı bir yukarı dolaşı: mış. Oğlunıın musikiye olan bu meylirıi sezen baba, bir gün zevceMni çağırarak şöyle der: (Sinesâf, sana esefli Lir çey söyleyeceğim. Oyle seziyoiiım ki, Muhlis, mızıkacıdan başka bir çey ülamıyacak. Bu sebeble onu tabiatin seyrine bırakmağa karar verdim. Eğer ömrüm vofa ederse, çünkü bu arzuyu gdsterdiğı zaman Hurşid Bey 73 yaşındaydı Mııhlisi 12 yaşında Avrupaya göndereceğim. Konservatuarı ikmal etsin ve bir daha mecnaliki Osrpaniyeye avdet etmemek üzere, freni diyarında mızıkacı olarak kalsm.) Fakat 73 yaşında bu arzuyu izhar eden babasının ömrü, tahminî üzere, vefa etmiyor ve Hurşid Bey, Muhlisi bizzat musikişinas yeüştiremeden, menfasının ının tahvili üaerine gbnöerildiği Drama affa' 1313 tarihinde vefat ediyor. Muhlis henuz sekiz yaşmdadır. Buna rağmen, sürgün babanm erkek bir selefi olmak dolayısile, çoouğun Selânikte ikameti tensib cdildiği, sarayca irade buyuruluyor. Muhlis on bes yaşına kadar Selânikta kalıyor, ve oradaki Terakki mektebine devam ediyor. Bundan sonra, anasınm Hünkâra müteaddid müracaatlerl n«ticesi olarak aile Istanbula getiriliyor, ve genclik çağına girmiş bulunan Muhlis, Galatasaray Sultanisine y«rleştiriliyor. Çocuk, burada ilk defa olarak garb musiki tekniğile tanışmak imkânını elde ediyor ve bir Italyan musiki mualliminden piyano dersl almağa başhyor. Meşrutiyete kadar bir amatör olarak ve şüphesiz imkânsızlıklar yüzünden sadece hususl derslerl* musiki bilgisini lnki$sf ettirmeğe çalışan muTılis Sabahaddin; birden, Meşrutiyet hareketinin o s«ri havasına kapılarak siyaset hayatma atılıyor. Muhlis Sabahaddin, kendisini bilâhare operet bestekârı ^olmağa götürecek clan bu hâdiseyi şöyle anlatıyor: (Pek küçük yaşımdanberi beni düşündüren ve korkutan bir şey, kafamm içinde yaçardı. Bir adam dünyaya «elir, mukadder olan seneleri yaşar, sonra ölür gider. Ne bu dünyaya gelişinden, ne bu yaşayıştan ve nihayet de bu göçüşten, kimsenin haberi bile olmaz. İşt« bu benim İçin, çok korkulu bir düşünceydi. Nihayet öleeektim, amma yaşayışımdan dünyada Izler bırakmak istiyordum. Bu hırsîa bu kelimeyi kullanmağa mecburdum pek genc yaşımda politikacılığa başladım, çok az bir zamanda harikulâdc cerbezem sayesinde, ismimin etrafmda bir gürültü yapabilîrdicn. Sonra, bu mesleğin mütemmimi sayarak, gazeteciliğe de giriştim Gün geçtikçe ekseriyet partisi için. bir tehlike olmağa başladım. Nihayet belâyı defetmek lüzumu başgösterdi, tevkif olundum. hapsedildim, sonra da sürüldüm. Fakat Avrupaya kaçtım. Hulâsa binbir macera. Nihayet, o zaman sözü geçen yakm dostlarımm şefaat ve iltimasile, bir hususî afla, memlekete döndüm. Döndüm amm», bu da bir çok kayıd ve şartlarla oldu. Politika yapmsmai, yazı yazmamak, IstanLula civar köylerden birinde oturtnak, ihtiyaç olmadıkça sehre dönmemek v.s. gibi. Görüyorsunuz ki, bu şartlarla, küçüklüğümdenberi beni kemiren korku tahakkuk edecekti. Şimdi şöhrete bir başka kestirme yol bulmak lâzımdır. lste bu lüzuma kânl oluşumdur ki, beni, musiki ile iştigale sevketti Esasen, müzik içinde doğmuştum. Dk şarkımı da on bir yaşındayien yazmıştım. Hicazkâr makamından olan btı şarkımm ismi: (Etme ezâ, etme cefa, âşıkınuîi) dır. İlk operetim olan (Çaresazı) işte bu şartlar altında o zaman yazdım. (Bu operetim, ılk sahne «serim olmasına rağmen, ikinci eserim bulunan «Dersaadet» isimli bir revünün sahneye konulmasından takriben üç yıl sonra temsil edilmiştir.) Işte bu şartlar altında yetişen ve yukarıda bizzat işaret ettiği ruhî bir hasletin tesirile, operet bestekârbğını deneyen Muhlis Sabahaddin Dikran Çuhaciyan'ı takib eden yarım asurlık uzun bir sükuttan sonra rastlayabileceğimiz ilk modern Türk bestekân, daha doğrusu, Dikran Çuhaciyan'ın Osmanh olduğu gözönünde bulundurulursa, ilk modern Turk bestekârıdır. Muhlis Sabahaddin, bestekârlarımız arasında, sahne eseri vermek hususunda, denilebilir ki, hemen hemen en velud olabilmiş bir simadır. Sahne eserleri haricinde de faalfyet göstermiştir. Pek taammüm etmemiş olmasına rağmen, bu sahadaki tecrübe mahsulleri meyanmda; Küşadiye, Mehtabiye, Hasret, Melımed Onbaşı gibi karakteristik konser eserleri bilhassa kayde değer. Muhlis Sabahaddinin musikimizde bir mahallî hava ve kendi iç dünyamı» yaratmak istediği muhakkaktır. Muhlis Sabahaddin; konser eserleri, sahne musikimiz sahasında faal olduktan başka, bir çok yerli filmlerin bestelerini yapmak suretile, filim sanayiimize de girmiştir. Bu sahadaki çahşmalanr.'T mahsulü olarak: (Karım Beni Aldotırsa, Söz Bir Allah Bir, Milyon Avılrrı) filmlerini zikred'ebiliriz. Bestekâeılrr fln" ?T 25 yılı dolduran faaliyetinin mahsullerini kabarık bir bilânçoda toplamak kabildir. Bizzat Muhlis Sabahaddin; bu mahsulleri üç devrede mütalea etme^te ve «serlerini muhtelif janrlara ays .naktadır: 1917 . 1920 Çaresaz: Operet, Hilâliahmer Çiçeği: Revü, Büyük Ateş: Müzikal piyes, Aşk Olmez: Müzikal piyes, Zühre: Feerik operet, Şatırzadeler: Müzikal komedi, Zehra: Müzikal komedi. 1921 1965 Ayşe: Operet komik, Gül Fatma: Millî operet, Asalermeab, Fantezi operet, Monbey: Müzikal komedi, Hatırım için: Müz&al komedi, Muteber Paşa: Feerik operet, Anam Kayseri: Müzikal komedi, Perde Arkası: Müzikal komedi, Kadınlarm Boğendiği: Müzikal komedi. 1936 194» Aşk Mektebi: Operet. Efenin Aşkı: Millî operet, Kerem Aslı: Skeç opera, Yerden Göke: Feerik operet, Muhasebeci Mutedil Efendi: Müzikal komedi, Çingene Aşkı: Revü Lâle Devri: Revü. Sayısı yirmi beşe yakın bu mub^clif janrdaki sahne eserlerinin hemen ekserisini bizzat yazdığı ve güftelerini hazırladığı da kayde değer. Daha ziyade şark melodilerini dinleten, bütün bu sahne eserlerinde zaman zaman benzeyişler, tekrarlar bulrrak da kabildir. Bu eserlerden Ayşe, Kerem . Aslj ve Çaresaz operetlerini bizzat bestekâr tercih etmektedir. Muhlise göre (doğrudan doğruya millî motifleri ifade bakımmdan Efenin Açkı, Gül Fatma ismindeki eserler de, hustısî bir kıymet eder.) Muhlüin, şark ve garb musikisi hakkmdaki düşünceleri şöyle idi: «Bir çok salâhiyetli zatlar, bizim klâsik alaturkamızın artnonlze edilemediği üzerinde mutabık kalmışlardır. Halbuki, alatnrka musiki armoni kabul edebilir. Klâsik komposizyonlar yapmak hususunda bestekârlarımız, nedınse yürümüyorlar. Bu vazife, yani, armoniyi hazım ve kabul edebilecek eser yaratmaksa, bestekârm işi&r. Ben bu tarzda eser tecrübe ettim. Hatlâ Şehir Tiyatrosunda oynanmış olan Aşk Mektebi isimli operetimde, sırf alaturka bazı parçalarm armonize edilebilmiş olduğunu görmek kabildir, Bilhassa konser Bakır çilepindeki afyon kâçakçılığı Dün «abah, Dolmabahçcde Oazhane kB. mür deposnndan komür a!mak lçtn ufraşan Kumkapıdakl Posta Telgraf mekt?bl ha<1cmeslnden otuz beş yaşında Ihsan Dundar^ llerl gerl hareket e1en karrvonlard>n 'lklsl arasına »ıkljarık^ ezllml?tlr. Yaralı, ktlüırıldığı Beyoglu Betediye has taar^lnde karaclgerlnln ve dalafiınm par. calanma«ı tcsllle. dahll! nezlften ölmüşttlr, Adl! heklm Dr Izzet l»can> gömülme lznt vetmlştlr Kaza etrafmda' Adllyece tahkikat yürlıt'llmektedlr, Körr.ür almağa uğraşırken kamyonlar arasına sıkısıo rtidü görmeyin. ÖĞRENCİ «Ege» rspurunda altın. ve mücevher kaCirmaga tefebbusten Istanbul mllll iorunma iilnd toplu m»l>)teme»lnce muhakeme edti?i DenizyoUan ıdareslnln eskl başacentası Ilhaml Perk aleyhlndekl baaSa bir <lavay« dün, Istanbul üsüncü asllye ceza roahKeniMlnce baalanmıştır. Yaralamalc maddeslnden açılan yeni davadat cürmü meşhud yapıldıgı sırada^ lçerlslnde Na. pol^on altınlarile pırlant» yüzüklerln bu. lunduğu çıkını vapur yoloularındsn Pitnat Moralının ellnden alamaması lçln. cürmü ıre?hudu yap&n rüıarük mutettlîl Memduh Taşanın Ilhaml Perk tarafından sol bllegl. nln ısırı'.dıgı llerl gurmm«ktedlr. M&hkemed* nhaml Perk «orguya çekll. rtlkten sonra müfettlş Memduh Yaşa dlnleniımlştir Şahid olarak dinlenllen mttfettişle eskl baçacenta ve avukatı arasında, şıddetllce niılnakaşalsr geçmljtlr. Netlcede, Fltnat Moralj İle halı taelrl Kertm Zade. nln Mallyo Vekâletl Hususl Kalem müdürOn'an ve Gümrük Başmüdürü İle müfettl» mijövlnlnln^ muayene memurunun jahld aıfatlle maikemcye çagırılmalanna karar Terllfrek. dava mart ayına kalmiftır. llhami Perk aleyhine açılan yeni bir dava Ordlraryüs Profesor Dr. Fahreddln Kerlm Gokay dün EmlnSnü Halkevlnde «üencllk ve flklr hayatımız» mevzuuurta b'.r konferans vermlştlr Hatlb. gencllğimlzln dünja geacllğl arasmcia Işgal ettlğl mümtaz mevkl) bellrttikten «onra flklr haratının muhtellf ceph^lert tlzerînde .durmus, flklrslzllgin her ttirlü zargrına lşaret etmitlr. Pahreddln Kertm ayrıca ftklr ha. yatnın zihtn ve vücudla o!an a:S>ca«nı anlatmıştır Prof. Fahr^ddin Kerimîn konferansı Edlmekapıda mllşterek oturduklan evde ev eahlbl Nurlvl bıçakla öldürmekten Idrls ve bu sırada kendlslne yardım e t . mekten karısı Hedlye aleyhlerlne açılan dava, dün Î3tanbul blrlncl Ağırce?» mah. kemeslnde' »ona erml?tlr Idrlsln on »ene, karısl Hedlyenln altı «ene agir hapae konulrr.alan ve ölenln varlslerfne btn llra ö . lüra tazmlnatı ödemelerl kararlaştmlmıştır, Ev salılblnin, klracılarmı evden çıkarmak İçin boyun» taciz etmesl, vak'a gunQ d« üstelllt her iklslne tokmakl» vurmAaı, mahkemec* cazara aımıp. ceza bu suretle ha Ev sahibini öldüren kiracılar mahkum oldu !lk AnkaraIstanbulAtina seferinî yapan uçağunızda telsiz memuru olarak Bayan Mahver Barbaros isminde bir Tjirk kızının bulunması da, ayrıca memnuolukla karşılanacak bir hâdisedir. Gerçi, bizde, bir Türk kadının uçağa binmesi de hayli eskidir. Dostum Orhan Aydar Havacılık ve Spor Dergisinin kasun 1946 sayısında çıkan bir yazısında, Bclkıs Şevket Hanımın 17 kasım 1913 te ilk uçan Türk kadım olmak şerefini kazandığını haürlatıyor O zaman blr fotografı, Askerî Müzeye konulmusolan bu Türk kua, kahraman havacımız Fetlıiııin uçağına binmişti. Cumhuriyet devrinde, genc kızlarımu, plânörcü, •paraşütçü ve pilot olarak yetiştiler. Yıllarca evvel, bir geceyarısı, yeni açılmış olan Inönü havacılık kampına misafir olnıuştum. O zaman henüz şimdiki binalar yapılmamıs olduğu için bir çadırda yatmıştun. Sabahleyin neşeli kadın sesleri ve gülüsmelerile uyandığım zaman, önce, rüya gördüğümü sanmışfım. Fakat rüya değil, hakikatti. Genc Türk kızları da, havacı obnak üzere, knmpa yazılmrşlardı. Bir müddet «onra bunlar, Belkıs Şevket Hanım gibi yolcu olarak değü; bilfiil havacı olarak yurd goklerinde kanad çırptılar. Aralarından yetişen birini, Sabiha Gökçeni, Atalürk evlâdlık edindi ve bu Türk kızı, pilot olarak İkinci Dünya Harbinden önce Bükreşe gidip geldi. Cumhuriyet devrinde bir hayli havacı Türk kın yetişmiş olmasına rağmen, Bayan Mahver Barbaros, Türk sivil hava teşkilâtında blr vazife alarak sefere çıkan ilk Türk kadınıdır Amerlkan hava hatlannda, birbirinden güzel ve larif kızların kamarotluk cttiklerlni görmüştüm. Türk kın ise, telsiz memurn olarak daha yüksek v e daha teknik.bir hizmet görüyor. Büyük amiraiımızın adı. m taşıyan bu Türk kmm tebrik eder, kendisine başarılar dilerim. Dış hava seferleri devrinin açılması münasebetile tJlaştırma Bakanumzı da tebrik etmek yerinde olur. Kendisi de bir hava subayı ve yıllardanberi Türk Hava Kurumu Baskanı olan sayın Şükru Koçaktan beklediğirniz de, raten Türk jvil havacıliğım uçak süratile geliştirnıekti KaragümrüKte Gelınl Civans tccavüz etmek lst^dığ^ damadı Şukrüye tabanca ve bıçak çektigl' ve kendlslnt yaraladığı lddl»larlle Istanbul blrlncl Agıroeza mahKemeslnde kapalı celsede muh&keme edilen UuhRrrerrın karan dün açık celsede blldlrllmişf.r. Altmış yşını' tekmillemlş ve yarı mefirıç halde bulunan bu lhtlyar, geHnlne tccavuz tfşebbüsünden beraet kazanmıştır. Yalnızp aılevl geçlmslzlik yüzünden kavgada k'nrkııtmak maksadlle sll&h çektlğl ve dameaını hafifçe yaraladıgı sabit görülNAKLİYAT T. A. Ş. den: muştur Bu sebeblerle hakKinda bir ay, lkl gun ağır hapU karan verllip ceza mudde Şirketimiz idare meclisi reisi Bay tini mevü.u olarak çoktan geçlren lbtlyar, Ziya Sipahioğlunun vukuu yefatma bihern»n serbı~ıt bırakıimıştır. naen şirketimiz merkezile İstanbuldaki bilumum büroları 14/2/947 tarihine müsadif cuma günü saat 11 den 15 e kadar kapalı bulunacağı ilân olunur. Geünine tecaviizden beraet «tti Ereı.kövde Fırın eokağında oturan gC» doktoru Sallh 8a!d Aytunun 32 yaşındakl ZtYA SİPAHİOGLU oğıu A'âeddln Aytun, gece odasında taban. Şirketimizin müessia ve idare meclisi casım temlzlerken tsbahca blrdenblre ate| •Imı» ,çık»n kurçun gencln şakağına sapreisi sayın lanmıştır. Alaeddın derhal NÜmune hastaneslae kaldırılmışsa da çok yaşayamanuı ZİYA SİPAHtOĞLU ve oradt ölmüştür. Hakkın rahmetine kavuşmuştur. CenaKuleli Mektebtnîn bir kısmı v»ndı zesi 14/2/1947 tarihinde saat 11 de LâEvvelkl gece «abaha karşı saat tlçte Çen. lelide Antalya apartımanından kaldırı gelköyünde Kulelı m»ktebl blnasından yanlarak cenaze namazı Beyazıd camii şe ' gın c'KroiŞ, yarıgın mahalllne Osküdar v« rifinde kılındıktan sonra Edirnekapı Şe | Istlnye IUalyelerl gelm!şp binanın bir kıshidliğindeki aile kabristanına nakil ve mı yandık^an sonra sOndtlrulmüştür, defnedilecektir. Kendisine savcı süsü veren adam mahkum oldu Kendisine Ulu Tanrıdan mağfiret Kendîslne Saveı muavlnl »ü«ü v«rmek diler ve kederli ailesine taziyetlerimizi suretlle Beyoglunda lkl barda, par» ver1 sunarız. meksuin yey!p lçtlğl v» bar »ahlbierlnl aldolandırdıgı noktasından, dün, îsAntalya Umumi Naliyat datıp tanbul blrincl a=,lye ceza znahkemeslnde muhakeme edllen Yakub Güçbllmez hak. T. A. Ş. kında, üç ay agır hapts ve e!U llra agır para c«zası Odemesl karan verllml» ettlft i L' N masrafa gfire dolandırdıSı netlcealne varı. lan p*ra mlktan pek fazla olmadığındanANTALYA UMUMÎ hapH ve para cezaları yarıya lndlrlunlftlr. Eaje Ue gelmfş ve rıhtımda sehrunlz Miıatkârlarlle^ Kontlya bürosu erk&nı ve Kon. servBtuar 'mensubları tarafından karşılamp Tokatüyan otellne mtsaflr edllen büyü* sanatkdr 1<1 çubatta Istanbulda bir konser vereceğmi ve bu konserlnl müteakıb Ankanyi hareket edeceğlnl blldlrmlştlr, Bestek&r Udl Hrantın yetiştirdlğl otuz g'enc heveEkârın lştıraklle dnümüzdekl sall akşaml Raat 20,30 da, Pangaltl tnd slne masında bir kon«er verllecektlr Bir kaza kiTsumı ölüme sebeb oldu ÖLÜM Antalya Umumî Nakliyat Türk Anonim Şirketi müessislerinden idare meclisi reisl Ziya SİPAHİOGLU vefat etmiştir. Genazesi 14/2/947 cuma günü saat 11 de Lâlelide (Antalya) apartımanından kaldırılarak cenaze namazı Beyazıd. camıinde eda olunduktan sonra Edirnekapı Şehidliğiı.deki ail' kabristanına defnedilecektir. Genabı Haktan mağfiret diler, ve kederli ailesine sabrı cemil tecnenni ederiz. Yurddaşlarımıza . M Ü J D E! Yedi senedenberi mevcudü kitlaşmış olan POKER Traş Bıçakları bundan böyle her yerde bol miktarda ve dünyaca tanmmış olan eski kaliteHle tekrar her dükkânda bulundurulacaktır. (131) için yaptığım bazı kompozisyonhrım vardır ki, senfonik orkestralar tarafmdan mükemmelen çalınabil'r. Prof'^.ör Mersenye tarafır.dan aranje edılen t u tafz tecrübe mghsuüerinin aranİTisnı gâyet yumuşak olarai kabul ettiği görülür.» Muhlis Sabahaddin: elli yılhk bir sükut ve kısırlık devre^inden sonra. ilk karşılaşılan modern Türk bestekân olmak mazhariyetini daima muhafaza ec'ccektir. Priboda'nm konf^ri KAPTANLARÎ Yaunki (ŞEYTAN) ı okuyunuz! Y^rmki (ŞEYTAN) ı oknyunui! Bestekâr udî Hrant kon<?ri Günlük Siyasî, Iktisadî PULVERIZE fDİLEIİUN VÂTMÂNLAR! SOFÖRLER! Yarınki (ŞEYTAN) ı okuyunuz! EKONOMİ GAZETESİ SEYTAIV! En güzel siyasî mizah gazetesi Ciddî neşriyatı, günlük fiatlardaki doğruluğu, piyasa haberleri sfs C.H Partlsl Genel Sekreterl Hllmi Uran akıam Ankaraya gltmiştlr. ve eksiltme listelerindeki hassasi dün ^Î Güzcl Ean&tlsr U, müdürü HaMl Veyeti ile 4 yıldır ticaret âleminin dal Pır»tUF Gtteeı Sanatlar akademlslnde açılafak olan re*!m serglslnı tanzlm etmek takdirini kazanmıştır. Uzerj dün Ankaradan Behrımlze gelmlstlr. 4 ve 6 sahife olarak çıkar. Her ^s İ£tanbul Telefon Bacmüdürlüğü 9 17 gün her iş adammın aradığı her yılı Iç'n yeni bir telefon rehberl bastırmakta dır Yeni rehber yakında aboneler» tevzl havadisi muhakkak yazar. edlicbllecektlı Abone olunuz. Nümunelik gazete isteyi sj: 112P1? euma gttnü saat 18.1S *e niz. İstanbul posta kutusu 29 Tel: 20720 Hamduilah Suphl Tanöverln Emlnönü HalkevİDdekl konferans^ konferansçınm Ankaraya gitmesl dolayıslle tehlr edılmlstlr, Konferans tarlhl ayrıca İlân edllecektlr. s| Ga'atR^arav lî=esl ljcl oymajının «tzcazs teşekkülü senellk konserlnl 35 jubat eu. m?rtMİ günü mektebln konferans salonun ' dh verecektlr ı ("KÜÇÜK HABERLER""^ BÜTÜN QMERİKANtN KgLL EN SON FORMÖLDÜR CÜM1IÜRIYET Nüshası 10 kurııştur CAPKI1V Mizah mecmualarmın en güzeli. neşenin, zevkin kaynağıdır. Abone beraıtı Blr ayllk Oo ayıısc 3(nı Ki fnn, lçln nm ,çtn Sr « dergisi, ikinci sayısile okuyucularının sevgisine lâyık olduğunu ispat dergisi. ikinci sayı ile okuyucularırun sevgisine lâyık olduğunu ispat edecektir. 15 şubat cumartesiyi bekleyiniz. Adres: Beyazıd P. K. 13 tstanbul. IHIX Altı e y ı u Senellk ;5iM> 2S<H1 > » 2txıtı 6KH) » • Bugün ize »Onaerllen evrak ve vazılaı nefredllsla edUmeslo lado oluomaa, D i k k a t