^CUMHURÎYET 5 Ağustos 1945 Olaylara kuş bakışı İnceleme nezlesi Göriinmiyen Herr doktor Ekonomische Gesellschaft Malta camisi Ü8tün önemli tek olay Yağma Hasanın suyu!. +• *•»• Yazan: Aka Gündüz Yazdığım birkaç mektubdan sonra anlackm ki tempoyu değiştirmek gerekiyor. Çünkü yârın zülfune" değıl de ağyarın bile kdına dokunmak şimdılik mümkün olmıyacak. Bur.unla beraber bir Ankaralının olaylara kus bakışı gene değişik bir bakış ve görüş oluyor. Sağdaki odanm ortasmda işlenmîş bir mermer blok, ortasmda bir delik. Olenler için mermer teneşir. Ortada büyük pencerelerin arasmda büyük, süslü cami kapısı. Ve içeride geniş, güneşli, ferahlı bir salon. Fakat mihrab, Bursadaki Yeşil camisinden çok daha çarpık. Çünkü cami kıbleyi şavullayamaf mış. Derler ki Yeşil önce parlâmen o binası olarak yapılmış da sonradan blr minare katılarak camiye çevrilmiş onden kıblesi iğriye düşmüş. Fakat Maltadaki doğrudan doğmya cami olarak yapılmış. Dışından fevkalâde güzel olan caminin minarelerine saldırdık. Ikinci şerefelerine çıkıp etrafı seyredelim diye. Fakat o ne? Minareler tıkalıî Nekapısı var ne merdiveni! Yüksek mimar başı ustası minareyi Çemberlitaş gibi yekpare blok halinde yapmış! Acaba niçin? Böyle bir bina yapabilen bir mimar yüksek profesörü minareyi, kıbleyi, teneşiri bilmer mi? Mimarlığın her türlüsünü elbette Jd bilir. Biliyor ama. mermer levhada admı sanını okuyunca bizimle hiç ilgili olmadığını anladık. Elli bin kişi işsiz kaldı haberleri HEM NALINA MIHINA İçtimai adalete do Cemiyet yapısını bir mahruta benzetlrsek asıl büyük kütlenin en aşağı kı?ımda toplandığı gorülür ki, bu halkın büyük bir çoğunluğunu teşkil eder. Zamanımıza gelınciye kadar tarihî mukadderat bu çoğunluğu mahrutun sivrı ucundan başlıyarak, gittikçe genışleşmekle beraber, daima bir azi;ğın egemenliği altında bulundurmuştur. fakat iş bölümü arttıkça ıhtiyaçlar da aıttnış, ihtıy&çlar arttıkça daha çok çalışmak zoru başgöstermi}, dolayısüe herkesin, hiç olmazsa kendi istihlâkleıi d«recesinde, istihsalde bulunması, daha doğrusu «iş» değerinin birinci plâna peçmesi zaıureti h'isıl olmuştur. Iş, ya doğrudan doğruya veya sermaye vasıtasile olduğuna gore i? alan işçi üe iş veren sermayeci arasında ekonomik bir Bdalet diizeninin eıçeç kurulmisı iâr eımdı. Geçen asır bu iki ku\ \*etin nıütemp.dî catışma ve çarpışmalarile geçti. Iıçinde buk'ndujrurauz yirminci yiiz yıl, bu çatışmaları ihtılâller, inkıiâbbr ve aman bi'mez en yıkıcı harblene tasfiye etmek yolunu tutmuş görünüyor. {ngilteıedeki son seçimin verdiği btklenmedık netice bu mühim içtimîi harekcte en muhafazakrir ve geleiıekçi büyük bir milletin dahi artık mukavenıet edemedi«ini gösterdi. Atılan adım nıutlak oimasa bile, ufaktefek buhranlardan sonra, bir daha eskiye dö'.ıcmiyecekbir harekeitir. Çünkü dünya demokrasisinin anası ve örnegi olan bir Şehrin umunıî hizmetleri stanbul Valisi ve Belediye Beisi Doktor Lutfi Kırdar, basını hakikaten seven ve sayan bir idare adamıdır. Gazetelerin haklı haksız tenkidlerini de, doğru yanlış fikirlerini de takdirleri ve mcdihleri gibi sükun ve itidalle hattâ menınnnlukla karşılar; başmuharrirlerle olduğu gibi mesleğe yeni girmifc gene ve nıüptedi arkadaşlarla da mıinakaşa eder. Böylece. aylık basm konferansları, tam bir fikir hürriyeti Içintfe cereyan eder. Bu toplantılar, çazeteciler için, şehre aid ve bazıları Istanbulun hududlarını da aşıp bütün memlekete şanıil meselelerde tam bir serbestlikle söz söylenen, tcnkidler ve şikâyetler yapılan bir tartışma kürsüsü olur. Bazan bir konu üzcrinde bir saat süren bir mubahase olur. Gazeteci arkadaşlar dinlemckten usanırlnr; fakat Vali ve Bclcdiye Beisi muhatablarmı iknaa çalışmaktan hıkmaz. Amerikada da, her hafta devlet adamlarile gazeteciler arasında basm kon» feransları yapılır; fakat bizim tophntJlarımız dnha demokratçadır. Çünkü Amerikadaki basın konferanslarında münaka.şa olmaz. Gazeteci sorar, devlet adamı, kısara cevab verir, yahud nazik bir söz veya tebcssümle suali atlatır; ga7etecilerin ısrar etmeleri, konuşmayı tartışma sekline sokmalan usulden dei'ildir. Bizim konferanslarımız Ue, hem daha demokratçn. hem de daha samimidlr; ha<;bıhal. derdlesme ve münakaşa halinde blr kaç saat devam eder; böylec» sıcak ve dostça bir hava içinde lâf lâfi açarak konuşulor. fl Prof. M. Şekib çimi en az bu ölçüye göre olmalıdır. Bunun için de ayni zamanda çiftçilik, tüccarlık, vesaire gibi her türlü ışlerde istihsal imkânlarını arttırmayı blrmci plânda tutan bir siyaset lâzımdır ki bu, ancak içtimaî adaleti gozeten bir rejimde vııcud bulabilir. Toprak kanununıın çıkması, Çalışma Bakanhgının kumlmasile içtimaî adalet ideali mem'eketimizde de ilk temellerini atmış bulunuyor. Osmanh ImparatorluguTiun inhitatındanberi gittikçe artan yoksulluk ve devamlı muhaceretlerin yıkımları içinde çile çekmiş bir millttin içtimaî adaleti canevinde duymamas'ı da kabil değildi. Yalnız bu büyük işin hakkile ve vakit ve zamanında geliçme?i için dünyaca elde edilen tccrübe ve bil.ailere karşı son derece hassas olmamız, ve bir an evvel ona cöre azimJi ve ehil bir ncsil yetiştirmemiz lâ^ım Yazan: Tunc Kömürcülükle geçinenlere yeni bir iş sahası aranıyor Ormanların revir idareleri tarafından idare ve işletilmesi üzerine vilâyctimiz hududları dahilinde senelerdenberi bu işle geçinen birkaç kaza halkı bu meyanda Şile kazasının bütün sekeneiile Çatalca kazasının mühim bir kısmı aşağı yukarı 4 0 5 0 bin kifi işsiz ka'nuştır. Bu vaziyet karşısında vılâyet, haikın miktarını sormuş, kaza ve köyler tamamile tesbit edilmiştir. Bu haikın ormancıhkla istigalden menedilmeleri üzerine şimdiki halde başka işle de meşgul olmadıkları görülmüştür. Bu takdirde yapılacak iş, bu halka ya yeni bir meşs»ale bulmak veya kendilerini başka işlek bir araziye nakil ve iskân etmekten ibaret kalmıştır. Bunların başka yerlere nakil.ve iskJnma şimdilik imkân olmadığı da görültnüştür. Bunlar Devlet Orman Revir Iöarcleri tesi^atında çahşhrıldıkları takdirde bu müe=sesolerin bu iş için verclıkleri para miktarı ancak senede nüfus başına on liradan ibaret olmnktndır ki şüphesiz bu da kifayet edecek nıahiyet*e dcğildir. Hükumetin oımanlanmızm muhafp.za lilebilme^i için revir teşkilâtından geri dünmesine imkân olmadıÇına Sote, ünümüzde'ti hafta içinde Vilâyette Vali muavini Raif Tck'in başkaihjmda toplanacak bir komisyon bu halka yeni bir mpişet tomini çareler:ni arıyacak, bu meyanda fidancılık, ziraatçilik, meyv?cıhk işleri ehemmiyetle gözönünde tutuiacaktır. İnceleme nezlesi: Bizde herhangi bir işin gidişi düz eşkinden linge çeviroimi dizgin tutuşumuzu düzeltmiyoruz da, haçh şbvalyenin beygiri gibi etrafını perdeliyoruz. Acaba kapah mı söyledim? Peki, biraz daha güneşe s^reyim: Vakit vakit olduğu gibi biz gene bir incsleme nezlesine tutulduk. Tozutan ve bozutan bir işi (incelemeğe başladık) diyip savuşturuyorua. Efcdadın <yem borusu» aun aduu «inceleme» ye çevirdik. Bu inceleme bir yaz, bir Ispanyol, bir bahar nezlesi gibi her burun deliğıne sokulu sokuluveriyor. Bir tarihde de bu inceleme nezlesine tutulanlar kiime küme Avrupa beldelerine gidip havalarcnı tecdid ve tebdil ederlerdi. Bereket şimdi kendi evimizde aksırıp tıksırıyoruz. Yeni blr çeyin ne olduğn, niçinl, nedeni incelenir. Kırk yıllıi kâni incelenmez, önlenir, deflenir. İnceleme nezleBİni getiren nedir, kimdir? Hiç bir şey ve hiç kımse. Suç ve sorumluluk aramaınalı. Çünkü hiç birimizie hiç bir ışimiz lçin kötil niyet yaktur. Hattâ becerücsiziik, ihmal de yoktur. flesmi yerlerden kenar mahallelerin kenarlarına kadar hepimiz millet ve Tiemleket işlerinin yolunda gitmesini isteriz. Fakat ah şu safça inanışrmız yok mu? Nezle de, anjin âs, kanser de, kangren de hep o inandığımız güvenimizden geIiyor. O görünmezin, adsızın, Eopsuzun adı Herr doktor Ekonosişe Gazelşarft'tır! Bu Herr doktor görünmez, vatanm üstüne katmerli bir sis gibi çökmüştür. Yedi kere yetmiş deve yükü kitab okumuştur, bir incirin yedi çekirdeğini yarı dolduracak bir iş gördüğii yoitur. Memleketini hiç bilmiyen bu bilinm?z bilgiç meşhur Malta camisine ve mimarma benzer. dır. Köy enstitüleri bu hususta çok mühim bir adım olmakla beraber şehir ve kasabaîar halkının da bu ideale göre I terbiye edilerek mütecanis bir bütün teşkil etmeleri icab eder. Unutmamalı ki «isme» le nihayet bulan bütün doktrinler hazır elblseler glbidir. Her cemiyet, nazarl, mücerred ideolojilerden İbaret olan bu doktrinlerl kendl yapıs'r.a göre prova ederek uydurmağa mecbur olduğu için ayn ve husıısî tiı takım çalışnıalara muhtacdır. Bu da ancak içtimaî adalet gellsmelerlnde lâzım olan ihtisas adamlannı ypti=tinr.ek, ayni zamanda halkm şevk ve zlhnlyetinl esasen susadığı bu idetlde toplamakla kabil olacaktır. Maarif siyasetimizin günden güne artan hRFsaslvet ve gayretlerl de bu büyük l.Mn gerçekleşmeslnde en mühim ftmillerin başında gelecektir. Elverir kl yaratıcı tekftmülle yokiaş olmakta daf ha ti iz ve daha gayretll olalım. Ö Prof. M. Şekib TUNC Kadıköydeki tramvay kazası tahkikatı Malta camisi: Işlerimizi Malta camisine döndüren Herr Gerelşaft Bilinmez'i iyice anhyabilmek için hikiyeye bakm: Sultsn Aziz yaldızlı ve yandan çarkIı Sultaniye yatı üe Osmanh İmparatorljğunu vurnıncu sarraflara rehin eden tarihî seyaraüne çıkar. Malta arîasınm önünden geçerken kim söylerse söyler: Sultsnım' Geır.ici kıülarmız buraya çok uğrarlar. Caır.isizlikten, mezarhksızlıktan, imamsızhktan sıkıntı çekiyorlar. Abdülâziz fermanlar: Yapıism. Döniişümde bir cuma r.amazı kılacağım. Maltanm yerli otoritesi fermanla altinları almca bu işe şeref.e başlıyacağjnı arzeder. Abdüliziz de dönüşünde uğrar, camiyi gezer, namaz kılar gider. Vakta ki biz isteksiz misafir olarak Maltaya üsuştük. Ilk işimiz ilk cıma ve ilk bayram namazıarını orada kılir.ak oldu. İki üç devletlik vezir vüzera, sadTazam, paşa, beyefendi hazretleri. efendi, ağa, ve hattâ ben bile garibler kafilesine katılıp gittik. Şeyhülislâm Evkaf Nazırı ve bu toprağın büyük evlâdlarmdan biri olan Ürgüblü Hayri Bey merhum basımızda. Şe<hülislâm kıyafetinde ve bayramlık kıyafetinde. Camiyi görmeyin: Büyük, süslü bir cürale kapısı. Iki tarafında iç dış duvarları işiemeli bekçi, imam odaları. Geniş, uzun çiçekli bir bahçe. Yolun iki tarafı tertemiz mezarlık. Her rr.szarm üs+ünde, içindeki rahmetli vatandaçm adı, adrssi yanlı. Cami ileride ve büsbütün ihtişamh. Şimdi aklımda yok, ya dört minareli, ya altt. Minareler eski mahalle kahvelerinin duvarlarındaki Tunuslu Bel Fatma'nın resrr.inden daha güzpl caha alımh. Sekiz on basamaklı çok geniş ve zarif bir merdiven. Sonra geniş bir sayvan. Solda ya vestiyer ya toca için olacak geniş, oymalı bir oda. Geçende yazlık eTİmizdeki kâğıdlarımı karıştırırken bundan seneler evvel tuttuğum ve na sılsa muhafaza ettiğim bir ajanda yani notlu takvim elinne geçti. Insan bu eski şeyleri okudııkça hatıraları tazeler.iyor ve hatıra'.arın tazelenmesi adamı da taze'iyor. Bu not defterini okurken gözüme bir not ilışti ve o not bana başımdan geçmış garib bir vakayı hatırlattı. Şımdi size onu nakledeceğim. Tafsilâtta belki tazeliğüıi kaybetmış noktalar vardır ama iâdİEenin büyük hatlanm pek iyi hatırladığım için gerçekliğine kefil olabilirim. Efendim, bundan on beş ser.e kadar evvel yaz mevsiminde Boğaziçinin Anadolu kıyısmda ücraca bır yerde oturan ve beni pek seven bir dost aileye misafır gıtmiştım. Aile eski ve büyük bir yalınrn alt katında kira ile oturuyordu. Ust katta da mal sahıbleri vardı. Boğazda eskiden hâlâ da öyledir yayalılara halkın verdiği bir takım tarihî isimler vardır. Dlrekli yalı, Yılanlı yalı, K:brıslının yalısı, Kırmızı yalı, Kuleli yah gibi. Bu benim, gittiğim yalmm adı (Perili yalı) idi. Neden böyledir, pek iyi bilmiyorum. Galiba ilk yapıldığı sırada evde periler çıkmış da sahıbîeri satmışlar.. masal.. Ama yalınm adı Ferili yalı kalmış.. Zaten bu klijeden kımsenin yildığı da yoktu. Çonkü zannederim o zamandanberı periler tatili faaliyet etmiş olmalı ki ikinci sihibleri yıllardanberi safayi hatırla yalıda oturabilmışlerdi. Esasan bir hayli kalabaiık olan bu dost aileden başka üst kattaki maî sahfbleri de Ona bir cami yap demişler. O da şunlara şık bir cami yapayım da görsünler demi?. Ama cami nedir bilmiyor. Ne ytıpsın? görerrk içmemleket, sırası Akhna golmiş, o devrin büyük, resimli timaî adaletın de bir öıneği olmak a?kibrit kutularından bir tanesini seçmiş. minde olduğunu giistermektedir. Ve Ustiindeki cami resmini olduğu gibi bunda, pcçirdıği siyasî ve içtimai tekondurmuş arsaya. Bclki daha şakâmüllerin sağlamhğına göre, en çok tafathsını. Neye yarar ki içi cami değil! nıuvaffak olmak imkânlarına sahib olAnlatabildim mi dersiniz? mak gerektir. Içtimai adalet, hukuk! Iste bizim bilinmez, görünmez Herr adaleti aşan, mücerredden müşahhasa, doktor Ekonomiçe Gezelşaft cenabları cansızlıktan canlılığa doğru giden bir Şehrimize gelen Bakanlar da bütün iktısadî, smaî, ticar! ve saire Dun sabahkl trenle Adalet Bakanı All adalettir. Hukukî adalet geçmişin, ne suprojelerini böyle yapıp gözlerimize tutretle olursa olsun, olmuş bitmiş yaptığı rnaktadır. Bu komik ve mücessem dra Hıza Türel, Bajındırlık Bakanı Sırrı Day ve Sağhic Brtkam Dr. Sadl Konuk Ankara hak ve vazifelerin adaletidir.Fakat bir de mı Maltayı boylayanlarm hepsi bilir. dan gehrlm:ze gelmlşlerdlr. jcni olmuş, olmakta bulunan ve olacak olan hak ve vazifeler de vardır ki huÜstün önemli tek olay: Et işi gene çığrından çıktı Kt flatlarınm ]7r, kııruşa düşürülme kuk adaleti, içtimaî bir inkılâbı kendiBu haftanm üstün önemli tek olayj >lnden menınun olmıyan celebler fiatı ar ne prensip yapan bir Jıükumet, bir reEreğli limanının atılan' temelidir. tırmak İçin yenlden blr çok çtuelere baş jim kuruimadıkça, }j\ı hak ve vaz'feBiz Herr doktoru, Herr doktorluğu vurmaktadırlar. Bıınım bsşıuda koyun ge lori sağhyabilecek devamlı ve isıikrarlı talâkı selâse ile boşayahm da Ereğli tlıtmenıek, Mezbnhada hajvnn kestlrme bir çogunluk irsdesinden mahrııındu. mek , kasablara az et vermek glbl hlleler limanı gibi taşlı, betonlu; ertıeği, mad varciır. Dün Mezbahadu L'IIHI kadar ka Knldı ki içtimaî adaletin kaynağı cemiF deyi, eseri ve faydayı veren işlere ba sablık lıayıun kesütht 1 halcıe bazı kaab!ar yet yapısının birlik ve bütünlü^iindekalım. Bu memleketin kaprislere, tec da et bulunmamıştır. Beledlye, yarın ka dir. Geçmişin azınlık egemenlikl?ri de rübe tahtalığına artık tahammülü kal »abları ve celebferl dftvet eder'ek kendlle bu bütünün içinde ergeç kaynaşnıak zorlle bu lşl gum$.rcıktir, Cclebifiln bıuaya rutıdıdırlar. Yalnız bu k^ıjTiaşma iemadı. ^rtirecok!(•rı hayxanları getlrtmty<.rek "ve Vaktile gene o Herr G«nelşaft'm dok malıalllnd» kestlrerek kavuıma yaptırmak kâmül yolunda fiiltiği nisbette toru bize Türkiyede demiryolu yapıla ta olduğu soylenmektedlr. İlgıMier Vllâ ve verimli olaoaktır. Bununla beraber maz demi=ti. Şımu bir yakald ".ak ka 5et etrarında nıunlın mlktarda hay\an te'âmül deyince cerr.iyeti kendi haiir.e bil olsa da kulağından tutsak, Haydar Bürlllerl bulunduŞu, blnaenaleyh epey blr bırakarak da£, ta^ gibi değişmesini bekmüddet şehrln lhtlyacına yetecek fcadar paşada bindirsek kırk zikzakh binlerce ıt tedarlk edılebllprrglnl suylemektedirler. lomek detildir. Her rejim, her hüku nıet a>ni zamanda en müessir siyasî kılometrelik raym üstünde sürükleyip ve içtimnî bir terbiye vasıtası olmak, Beraet etti Erzuruma, Vanadak götürsek... Blr kaç gdn e\vel Istanbul blrlnel mllU C^liçme İJtidadlarına yaTdım etmek, Incekmek nezlesinden kurtulmak korunma ırahkpmeslnde blr mcscledcn do bunları mümkün olduğu kadar koV.yiçin memleket bilgi'iinden bütünleme layı yargılanan Ibralıim Kıyıcıaın fehıdlaştırıp kuvveilcBdinttek suretüedir ki imtıhanını vermek gerektir. lerden I«maIIe karşı sövledit'l ba/ı sö/!.'rden dolayı, hakaret davası açılmıj:!. Bu bu tekâmüîü vaktinde sağlıyabilir, aşırı Yağma Hasanın suyu: iıakaret davasında, Sultanahmed blrincl \e yıkıcı ihtilâlleri önlemek imkâniabarış CFJJ mnhkımi"^ dün sabah tenık o rını bulur. Eskiden yajŞma Hasanın böreği var larnk mlUI korunma mahkemesl bajkam içtimaî adnlctin ölçü>ü kanun karşıdı. Gördük, ahştık, kanıksadık. Şimdi Kemal Aşkınla mllll korunma sa\cı yarde Ankara ile Istanbulda yağma Ha dımcı^ı Hâmld Macld Seleklerl dlnlemıştır. smda müsavattan ibaret olmayıp çahBundan sonra tîava bltmİ5ı haklm Orhan şacak kol ve kafnlara iş bulmak ve bu sanm suyu türedi: Karakose da\a konusu olan sozlerln müBiiinivor ki vakit vakit. kuraV giden dafaa hııdudunu aparak hakaret kascüıe işin veıim'.erini ekonomik adalet daireyıliarda Istanbulun ve Ankaranın su •îöylenmedı.'ı kanaatınl edlıımiş ve Ibahlm sinde temin edecek müşterek ve umuları, bütün fedakârlıklara inad kıtalır. ki5icının> Ijmalle hnkaret etmekten bera mî bir ülçü bulmak ve bu ölçüye göre yeni ve eknnomik bir eşitlık düzeni Belediveler dize gelip bizden rica eder etlne karar verml'ir. kurnıaktır. Çalışan her kol ve kafa bu lfr: Şu saatlerde tasarruf için su veTicaret okulu mezunlarımn ölçiıye göıe bir sağlık ve geçim sevirilmiyecek, amanın lutfen himmet ve balosu güzel oldu yeMiıe sahib olmalı ve bun.i sahib oldikkat buyurun! Tıik^ek Ikı.ad \e l ı u r r t ckuKı mcz'in mak ıımumî ve müşterek bir hak teşları ceml.vetl taıafından teıtib edilen yıl kil etmrlidır. Her olrü gibi bun'in di îstanbulu şu günlerde bilmiyorum. fakat Ankara bu durumdadır. Biz bu Uk balo, dün gece Takltn Beledlye gazl itibarî olması zaruridir. Fakat ilibavî nosunda verılmıştlr. Eski kamu faydalı ricaya canla başla riayet lan blr araya toplajan bu ve yeni mezuu olmak, indî olmak demek değıldir. balo, geç vakte edip birbirimizin su hakkmı, koruya kadar çoic samlml ve neş'ell blr hava lçtnde Mcmleketin istihsal ve bilgi seviypsine cağımıza suju yağma edlyoruz. Kesil geçmiş, okvıl mensublarının blrbırlerüe ta ,îöre takdir ve tajin edilecck bir ssğljk me sastinden önce banyoları, kazanlan, nışmalarına ve kaynaşmalarına wslle ol ve geçim «vahid»» idir ki herkestn gegüğümleri, helkelerl, çanak çömleklerl muştur. dolduruyoruz. Normal ramanda harcaNüfus sayımı için bütün evler dığımız gündelik suyun en az iki misnumaralanacak Basbakanhk IstatLrtlk Genel mlldürlulini yedekliyoruz. Akşamüstü «ular açı30.000 kelinıelik İzahlı ve misalli ğunden; lınca: 21 eklm 1015 pazar gunü raemleketl Kız Binnaz! su geldl. Boşalt o kap mlzde yapılacak olan genel nüfus Eayımılardaki suları! Kirlendi onlar! nın esasuu, İçinde Insan oturan veya In Kız Haççe! Eskimiş suları ne diye san otıırması lhtlmall olan bütün yerlerin tutuyorsun? Boşalt! Baksana musluklar numardİRiınıa^ı wktl edecektlr, Sayım yonetmenllklerlne göre, numara.«ız yerlerdc açıldı. oturanlar hükumete lıaber vermek rorunVe sular azlığından değil. yağma Ha dadırlar. Bu mecburlyei» uymıvanlsr para Ayrıca: Her ilme aid teknik terimsamn suyundan dolayı daima kıt olu ceraeına çarptırılacaklardır. Şelılrlerde. nulerle Hukuk ve Ekonomi terimleri mara levhası takılmamıs veya sonradan yor. ilâve edilmiştir. konulmak tizere geçlcl oCıımhuriyet'in bir (kendl Scendimizi numara leihası numarn=ı lşaret edllmemîş larak fırça İle Cildli olarak 850 kuruştur. tenkid) kbşesi var. Ben söylesem pene blnalarda oturanların sozle veya yarı Ue en söz olur, bari o yazsın bu gulu yağ yakın Belediye dalreslne haöer vermelerl AHMED IIALİD KITABEVİ lazumu bildıılllr. mayı... I FRANSIZCA TÜRKÇE SÖJ.Iİ K Evvelkl gtln> Kadıkö;, uude, Yeldeğlrmenl me\kllnde Hacı Ibraalma&a yokusunda vuku bulan tramv&y kazasının tahkikatı llerlemektedlr. Devrllen tramvay dün u bah blr tramvay tftrafmdan çekllenek depoya getırllmljtlr. Arabanın çok hasara uğıanııs olmasından ehll vukuf tahklkatını zorlaştırmaktadır. Olaya ehll yukuf olarak seçllen yük«ek mühcndU Omer Lutfl Tanju dun akşam geç vakte kadar depoda lnceleÇok faydalı bir müessese olan Bfiyilkmp'.erde bulunmuştur. Vak'a hakkındakl dcre Mcyva Islah i«ta?yonunda, havux rapor da yarın Kadıköy Savcılığına vvrllebaşında. saikım soğüd ve ceviz ağaclancektlr. nırt yeşil gölgesi altında, neRs çeftall, Tehir edilen sünnet düğünü Kadıkoy Kızılay şubejl tarafından 6Ü erik, armud ve elma ağaclarmın hepimlreyya slneması bohçeslnd» bu gece lçtn zin gözlerini okşıyan ve ağızlarını »ntertlb edilen sünnet düSünü havanın ya landıran hoş çerçevesi içinde yapılan soa Sıslı olması yüründen önUmuzdekl paznr toplantıda da böyle oldu. Yeni otobüsler gününe tehlr olunmustur. Su, elektıik, tramvay, otobüs, havaTramvay ldare^lnüı Isveçten getlrttlğl )ta7İ gibi umumî hirmet müesseselerinia yeni dort otobüs, pazartesl günunden Muallim Fuad Gücüyener tarafından ltlbaren Takslmle Beyazıd arasında Atadaha iyi, daha verimli olmalan yolundatürk koprüsü ve Atatürk bulvarı yolu İle neşredilen tezli, telif roman serisinden: ki konuşmalarda, bıınların artık »ehrin yeni servlse baçlıyacaklardu, Otobüsler bu ve haikın malı olduğu, hedefin çirketler batta saat yedi buçukla on ve on »ltı Ue 1Bir Yuva Böyle Yıkıldı gibi para kaznnmak değil; fakat halka ylrml buçuk arasında lşleyeceklerdlr. Yeni hizmet etmek olduğn söylenîldL Bn yolotobüsler çok rahat, hatt& taçlı yollarda 2 Leylânın Kızı da o kadar ileri gidilmişrlr ki meselâ, bile aarsmamakta ve' 10 klel almoktadır. 3 Isterik Kadın Sular Idaresi, her yıl 500 bin lira zarar Sahte fatura kullananlar etmekte olduğu halde, harbden evrettiSahte latura İle ve yüksek fla'a Hlndlya 4Bir Fahi$e Neler ne nisbetle su tarifcsine yalnıı yüld« lpllğl tatmaktan eanık Yasef, Müfld, 6aSöyliiyor lm, Omer haKlanndaXl dava Istanbul bl50 lam yapılmıştır. Gene geçenlerde »arlnrl toplu mllll korunma mahkemeslnce (m alınarak Elcktrik îdareslne devredlwna ercllrllmek Uzeredlr. Bunlardan Ome. 5 Platonik Aşk Ien havaga7İ müesseseleri de 400 bîn llrm rln faturayı hazırladığı Te dtğerlerlnln de »a tışta kııllandığı llerl aürülmı ktedlr, Dün 6 Kiirk Manto Kurbanları 7arar etmektedir. Halbuki fehre daha kü oturumda savcı yardımcısı Ovad Ozbol su ve havaga7İ verilmesi, şebekelerin (Basılıyor). pay, ceza!andırma lsteflnde bulunmuştur. ıslahı ve tevsii için, bu mtiesseselerin Çok beğenilen Wr roman dahi, eğer Dava> müdafaa ve hllkılm İçin kalmıştır. zarar değil, kâr etmeleri lâzımdır. Haokuyucu için faydalı olacak bir tezi vaga7İ şirketi. ziyan ettiği içindir H Kürek teşvik müsabakaları müdafaa etmiyorsa, o romanm ilim ve Bu sporlan ajanlıîı torafıudan hazırla sanat bakımmdan kıymeti yoktur. Çün yüz binlerce lira, bclld de mllyon b y metindeki bütün teslslerîni 50 bln Hraym nan kuret: seşıık müsalıakalarının lklnclsl buKUiı Püşabahçe İle Beykoz sahlllerl ara kü onun bütün mündericatı, tath bir safıp kacmnğı tercih etmiştir. sında yapılaeaktır. IlglU kulüblerln lştirak dedikodu veya hoşa gider bir gevezeTerkos gölii ile şehir arasmdaki su faedeceğl yanslar tekt lkl çlfte, dört ve seklz likten ibaret demektir. tekîer ar».«ında yapılacaktır. Yukarıkl romanlar lse, bu ifadenin lerisi, şelırin muhtac olduğu suyu temin Bugün yapılacak tenis maçlan aksine olarak her birl ayn ve okuyucu edememekte ve hergün, haklı olarak suGalata*ar«y, Fenerbalıçe kulüblerlne için hayati faydayl mucib bir tezi mü sıi7.1uktan şikâyet edilmektedir. Bu gabağlı teııl^çller arasmdakl İlk karşüaşma lorinin yanında yeni bir galeri yapılarak bugün Mnda denlzclllk kulUbü kortlann dafaa eder. Okunmalan şayanı tavsi şehre bol su Terilmesl milyonlar isteyen ' yedir. Her biri 1 lira. da yapılacaktır. bir Iştir. Sular îdaresl, her yıl yanra milyon rarar ederken bu iş nasıl yapıDÜNYA EDEBİYATTNA TOPLU BAKIŞLAR : « labilir? Belediye, «Kendisi muhtaa himmet bir dede nerde kaldı gaynya imdad ede» durumunda bulunan bütçesinden bu milyonlan ayıramaz. Böyle olunca da şehir halkı, daha bol suya kaDoç. Dr. BÜRHANEDDİN BATIMAN \tışmak için mutlaka fedakârhk etmek Memleketimizde ilk dcfa basılan bu escrde başlangıçtan zamanımıza 7orundadır. • kadar Alman ha'.k efsanelerile klâsik, romanlik, realUt. natüralist, sembolist Bıırhan Felek, umural hlzmet müesve ekspresyonist sanatkârların escr ve şahsiyctleri incelenmiştir. scselcrinde daha az memur kulanmak Fiatı 200 kuruştur. suretile maliyet fiatlannın indiriunesinl R E M Z İ K İ T A B E V İ istedi. Fakat, meselâ havagari için, »imdi şirket zamanındakinden daha az memur kullanılılığı, bu tedbirle acığın kaBEŞİKTAŞ BAHÇESİNDF padlamadığı ve kapatılamrvaeağı «nla\ BUGÜN GÜNDÜZ şıMı. MÜZEYYEN Senar Işıl Neticede. umumî hizmet müesseselerive Arkadaçları Halk Sanatkârı nin daha iyi işlemeleri için, bir taraftaa basta kömür olmak iizere diğer malzeİSMA1L DÜMBÜLLÜ mcnin ucuzlaması ve ayni zamanda taSabriye Tokses birlikte İncili Çavuş rifclere birer mlktar zam yapüması lâkomedi 3 P. Zengın varyete. Tel: 82900 zım geldiği, ve bundan başka çare olBu akşam Azak Bahçesinde ayni program madıçı kabul edildl. Dar ve degi?meı gelirlileri zamlardan isrisna edecek tedbirlere baş\iırmak lüzumunu da bizzat ileri süren Vali ve Belediye Reisi, umumî hizmet Işlerinde hakkın ve haikın seYarın akşam 21 <kn itibaren: Devlet Konservatuarı OPERA ve TİYATRO si olan basının yardımını istedi. sanatkârlan « ı rfi:ıe prn":rırra i'îtiraklerile güzel sürprizlerle süslü Rakikaten artık nmnrai hizmet Iflerinin yanm tedbirlfrle değil, esaslı surette halli 7amanı gelmiştir. Bon zpmanlarda. yerll dlş fırçası yapanların sayısı artrmjtır, At ve domuz kıandan tahta veya alemlnyom sap Uzerlne basit blr şektlde tesblt e<llt?rpk yapılan bu fırcılRrıa her hangl blr nıl;rub taşınıama'îi Içln. fenii! çeHlde temlrlenmesl lazım gelmektedlr. Bu f^rçalann yapılı? jekll Saç:ık ve S..val Yardım müdürlılcüntln nazarl dlkkütlı.l çektlıîlnden »ehrtn muht«llf yer. lpr;nd»n alınan nümuneler lAboratuarda muiyeıı» va tahltl edlimlş npflcede gereken fennt muamelenln noksan o.mnsı yuzün den fırçalann çeşldll mtfcroblar taşıdiğı an. laîilmıştır. Haikın «aslıgı İle alakalı olması bakıtnından müdürlük bu husu«ta taklbat yapmakta ve bu fırçalartn satışını menetmektedlr. Yerli diş fırçalannın satifi menedildi ALMAN EDEBİYATI SUADİYE P L Â J BİZİM GAZİNOSUNDA GECE Mevâimin en güzel eğlenccsidir. Gazinoda masalaıınızı ayır^mız. EM. Halkevi S. Y. S. düzenlenmisrir. Vaz geç gözüm; ben senin âsabını düzeltirim. Sen evde mistn?. Evet!. Sen nereden telefon ediyorsun? Iskeleden.. Hemen geliyomm.. On dakika sonra bir taksi içinde geldi Yüzü gülüyor, pürneş'e bir adam.. Ben seni almıya geldim.. Nereye? Bize gidcceğiz.. Srka etme!.. Vallahi bize gideceği?.. Hem sana söyliyeceğim var. Nedir o?. Periyi tuttuk.. Güldüm.. Hangi periyi.. Hani senin donunu kirlettfgin.. (Bayılırken meğer o da olmuş) Ne münasebet?. Kısacası.. O peri bizim matmazele geliyormuş.. Deme Atlah aşkına! Şerefim hakkı için söylüyorum.Yakaladık. Kim imiş bu herif. Evde söylerim.. Nasıl yakaladınız? Yakalamadık.. bizim matmazel haber verdi.. â?ık olmuş.. ille de evleneceğinı diye.. biz de hüviyetini keşfettik.. karıya yol verdik. Yoksa?. Yoksa sittin sene peri işine devam edecekmiş. Sizinki de amma dalgmhk be!.. Bir kaç dcfa binm bacı gormü?. söyledd ama.. biz Arabın saflığma verdiydık.. Hemen çantamı kaptım.. doğru perili yalıya. Beni görünee herkes gültneğe başladı. Uzatmıyalım.. akşam yemeğinden sonra tekrar divanhanede top landık.. yukarıkiler de geldi.. Ben lâkırdı açılsm diy« meraktan çatlıyor dum. Nihayet ev s«hibi bana dönerek ve eliyle mal sahiblerinin oğlunu gösterek: Efendim, size perili yalının perlsinl takdim ederim.. Kahkahalar... Çocuk kıpkırmın oldu» yanına sokuldum ve hafifçe sordum: Yaaa! dedim, siz mij'diniz?.. Tebrik ederim.. lâkin ne diye bana musallat oldunuz birader?. Ve çocuk ötekilerden sıkılarak pes perdeden anlattı: Sizin oda Hilda'nuı odası idi.. meğer size hazırlamışlar.. ben farkında değıldim.. Na;ıl geldin oraya kuzurn?. ^ Bizim balkondan ip sarkıtıp iniyordum. Beyaz şey? Bornoz.. yakalanırsam, denize girmck icin indiğiml söylerim diye.. Peki sonra ne oldu?. Odada başkasınm olduğunu gürünce sarıldım ipe tekrar yukarı çektim kendimi.. Güzel ama şu göz gibi parlayan şey?.. Çocuk şaşaladı.. biraz düsündiL. Göbeğe doğru bir parlak şey. (Güldü) anladım.. Benim fnsforliı kol santim! diyprek kolundaki saati Eİjfterdi.. Beni iki ay deli eden periye havll kızdım. KızJım a:ııa kobahat onda değildi ki.. ne diye beni Hilda'nuı odasına koydular?! fekiz on kişi olduğundan periler istese de yalıda yer bulamıyacaklan için belki d« mecburen binayı tahliye etmiçlerdi. Neyse efendim, bir hafta kadar kalmak üzere gittiğim günün akşamı yalının alt katında mermer döşeli divanhanede yemekten sonra toplanmışük. Mal sahibleri de mutadları veçhile aşağı inmişlerdi. Pek aded söyliyemiyeceğim sma herhalde on bes kiçi kadar vardık. Bir gazetcci her yerde biraz acayibca ve merak çeker mahluk olduğu için ü=t kattan bütün aile alt kattan da çocuklarm türkçesiz matmazeline kadar herkes emektar bacı divanhanede Idi. Hoşbeş ettik. Papn?kaçtı oynadık.. hattâ fincan oynadık. Ben bilmece söyledim.. onlar syylediler. Derken lâkırdı yahnın ismine geçti.. neden perili dend'ğini onlar da pek bilmiyorlardı. O sıralarda matmazel lâfa kan=tı. Her katolik gibi biraz tabiatüstü şeylere inanmasını seven kız mı bilmem ya! bize Fransız Slimlerinden (Camil Flamarion) un (Bilinmiyen tabiatüstü kır.wtler) ismindeki kitabından bahsetti. Bu kitabı ben de okumuştum. Fransız âlimi (metafizik) ten ruh bahsint alâkadar eden şeyleri mütalea etmiş, medyumlarm spiritizma senaslarında bulunmuş, hattâ bir masanın kendi kendine havaya nasıl knlktığmı ve bir yere ruhun na s ıl geldiğini resimlerile bu kitaba dercetmişti. Ben aklımm yetişmiyeceği şeyleri pek kvırcalamam. Onun için kızın sözlerıni sadcce dinlcdim. Zaten olmıyan kendi fıkrimi söylempclim; lâkın gelgelelim ki böyle acayib bahlsler açılınca, herkes mutlaka bir şey ar.latır, hem başkasından naklett'.ği bu şeylere. hayalinden de caba ilâyeler yapar. Neler anlatmadılar yarabbi!. Şimdi hangi birini söyliyeyim? , Ne perüor! Ne cinler! Ne iycr.iıtte olsunlar! Gece\arısına kadar böyle ssçmasapan konuştuktan sonra herkes odasına çekildi. Bana da deniz üzerinde balkonlu bir oda verdilcr. Soyundum. Yatağa girdim.. galiba hava da kapalı idi.. karanlık, zifiri bir gece.. benim uykum biraz pahahdır. Hele yer deyistırirsem.. yattık.. don b:re don! Jlumkun değil uykum gelmiyor. KİESİk usullere baş vurdum.. çift minareli camileri saydım. Boğaz iskeleleı ini saydım. Avrupa payitahtlarını soydım. Bızfm evin pencerelerini saydım.. saydım.. saydım. Nihayet belki saat ikiye drğru sızmışım.. blr ara görüştüğümüz lâfların te?irile rüyamda ağırlık bastı.. bilmiyorum, herhalde korkunç bir şeyden kaçarken ayağım takılıp dii?üyordıım ve halecan içinde uyanıyorum. Oh! Hay anasını, iyi ki U3Tandım, yoksa öldürecekti beni! diye teselli bulurken... A benim balkon kapıaınm önünde beyaz bir şey!.. Eve*. külâhlı beyaz bir şey! Hâlâ mı rüya çörüyonım ayol.. hayır! Rüya değil.. lâkin o beyaz şey baîkonun kapi'inda duruyor. Dikkat ettim.. boynun orta v'^rine yani 30boğine doÇru blr yerde arasıra açıp kap.inan bir d« parlak cözü var. Be'cled'm.. hayalet öyle direcejim! yavaş yavaş ıçeri girmcğe ba'şladı. BAlf ha'Ie^de insan hen'en imana gelivor. Basladım, rureleri okujiıp üfleme?©.. hayalet durdu.. Ben okumağa, yüksek sesle okumağa PERİLİ Yazan YALI kaç gece uyuyamadım. hattâ doktora mi'racpaîe mecbur oldum. Bana kuvvrtli sinir ilâcları verdi.. işin fenası şu ki vakayı kime •anlatsam: Çok içmiş miydin? diye soruyordu.. halbuki bilirsiniz ya ben şu zıkkımı ağ r.ıma ko>mam.. lâkin kime anlatırsm! Bu zamanda hanşi akılh periye inanır. Yanımda birisl bulunsa da göstermi1; ol=aydım, perili yalı hikâye=inin hakikntini onlar da kabul ederlerdi. Zaten biz aklımızın ermediği şeylerin vücudünü inkSr ederiz. Halbuki Camil Fîamarion kitabında bu gibi şeyleri kabul ediyor ve bunlara dair bir çok mlsaller getiriyor.. ama eseri kaç kiçi okumuştur ki.. uzatmıyahm bh:ader, oynayan âsabım bir iki ay yerlne gelmedi. Uykuda sıçramalar.. sayıklamalar™ yalnız yatmak korkuru sürüp gitti. Doktorlar seyahat tevsiye etmişlerdi. Ben bu sevahate hazırlantrken blr gün eve bir telefon.. Felek Bey? Benim.. Sesinden bizim Boğazdaki dostumuz olduğunu seçtim.. Nasılsmız bakahm? Iyiyim hamdolsun! Seyahate çıkıyordum. Nereye? Şöyle bakalım.. İzjııire kadar.. Iş için mi?. Hayır.. âsabımı dinlendirmek için!. Doktorlar söylediler. Burhan Felek devam ettim. O beyaz şey geldiği gibi yavaş yavaş balkona çekildi ve birdenbire havaya uçtu... Ben de korkudan i a yıldım. Ne kadar böyle kalmışım malâm değil!. Sabahleyin kapıyı vurmuşlar.. ses yok.. halbuki eıkenden yahnın arkasın daki koruya çıkmayı kararlaştırmı;t]k. Itip içeri girmışler.. beni yere yıgılmış bulunca fena kalde korkmuşlar.. yüzüme suiar, burnunıa kolonyalar.. kendime geldığim zaman yukarılı asağıh bütün ev halkmı başımda görünee mahcub oldum.. Dostum; Geçmiş olsun! Dokunacak blr şey de yemedin ama... Mideniz mi bozuldu? dedi. Hâdtseyi anlattık. Inanmazlar.. yemın, kasem! Nihayet samimiyetimin ve ısrarımm kuvveti önünde benim herhalde bir şey gordüâüme kail oldular ama hakikî mi hayal mi ora^ını kestiremeiiler.. çıktık etrafı aradık.. hiç bir iz buiamadık... Ben o gün eve döndüm.. bir , ^ B. FELEK