CUMhuKii'ET 4 Mart 1945 HEM NALINA MIHINA 60 saatîe devriâlem Şikago'ctan Alajkacaki Nome'ye 17 saatte gidiiecek ve nisbeten m?çhul clan bu âlem, büyük bir rağbet kazar.acaktır. NewYork ile Riyo arasınflaki mesafe 21 saate inecek ve bu seyahat 175 dolara yapılacaktır. Panamerikan Hava İşletmesi Berline gitmek istiyenlerin de çok olacaklannı gözönünde tutarak her gün 17 saatlik iki sefer hazırlamaktadır. Bu yolculuk 216 dclara yapılacaktır. Tokyo, NewYork'tan yaînız otuz saatlik mesafede olacak, SanFrancisco'dan Singapura Tayyare, mesafeleri kısaltrmş olduğu 29 saatte gidilecektir. Halbuki 3anFrsn mesafe için Amerikadan Avrupaya gidecsk o cisco ile Singapur arasmdaki lanlar, eskisile kıyas kabul etmiyecek deniz yolile 29 günde katedilmektedir. derecede artmaktadır Eskiden AmeriBütün dünya etrafında seyahat altkadan Avrupaya gitmek ve çeri dön rr.ış saatlik bir iş olacaktır. Bu altmış mek için hiç olmazsa on günü Atlantiği saat yolcunun havada geçireceği mü<3geçmeğe hasretmek icab ediyor. bu da dettir. Uğradığı yerlerde eğlenmek ve geçirilecek tatil günlerinin mühim biı görmek istediğini görmek için geçirecekısmını alıyordu. ğ; müddet ayrıdır. Onun için PanameriHalbuki harbden sonra vaziyet büs kan 30 gün sürecek bir devriâlem sebütün deği?ecek, C uma akşamı Amori yahati hazırlamıştır ve bu seyahat, otel kadan hareket eden bir daktilo Parista masrafı ve gezmek masrafı dahil olmak iki gün geçirdikten sonra pazar akşa üzere 900 dolara malolacaktır. Bu yolmı Paristen hareket edecek ve pazarte cular saatte 300 mil sür'atle hareket Eİ sabahı vazifesinin ve makinesinin edecekler ve her tayyare 153 yolcuyu başmda bulunacaktır. taşıyacaktır. TWA da yirmi yedi gün Şimdiden yapılan araştırmaîara göre devam edecek devriâlem seyahatleri Amerikalıların harbden sonra en çok hazırlamaktadır. Bu yirmi yedi günün ziyaret etmek istedikleri memleket ev yalnız üç günü havada, ve gerisi gezvelâ, Ingiltere, »onra Fransa, Akdeniz mekle geçecektir. memleketleri olacaktır. Bütün bunlar, sulhun imzalanması Bugün her yirmi dakikada bir tayya üzerinden altı ay geçmeden hakikat sare Amerikadan hareket etmekte oldu hasma çıkacaktır. ğuna göre harbden sonra Amerika ile Glenn Martin adıru taşıyan nüess'îse dünyanın her memleketi arasmda hava yüzer yolcu alacak husus! banvolu, servisi tesisine imkân hasıl olacaktu*. duşlu, barlı, tenis kortlu, kütüphaneli, Tayyareler hergiin 22 saat, kırk dakika velhasıl her türlü konfor ile mücehhez da Amerikadan Londraya gidecekler tayyarelerin plânlarım tamamlamıştır. dir. Fakat TWA müesseseleri, daha ileFakat hava yolculuğunun bu derece ride 57 yolcu taşıyan ve NewYork Londra seyahatini 11 saatte yapan u inkişafı, deniz faaliyetini ve yolculuğuçaklar kullanabilecekler, bu yolculuk nu da aksatmıyacaktır. Gerçi halk bir müddet için, sabih mayinlere çarpmak195 dolara mal olacakür. tan korkacaktır, fakat hakikatte böyle Amerika hava yolları işletmesi 1945 bir tehlike melhıız değildir. Harbin bitsenesinin haziramnda 57 yoicu taşıyan mesinden kısa bir zaman sonra deniı otuz uçak sahibi olacaktır. Bunlar, seferlerinin de başlaması beklenmekteDouglas DC 6 adım taşıyor. Pennsyldir. vania hava yolları da 48 yolcu ta;ıyan DC. 4 uçaklarından on beş uçak ısmarŞu var ki tayyarenin mesafeleri kısmış larnıştır. Panamerikan hava yolhırı her o'.ması ona karşı duyulan rağbeti kat kat gün Londra ile NewYork arasmda arttırıyor ve vaktini dalgalarla tarpışaiki eksprcs seferi yapmak için hazırlan rak değil. gitmek istediği yere bir an m?ktadır. Bundan başka NewYork'.a evvel vararak geçirmek isti;"^ insanlar, Moskova arasmda da hava seferlerini tayyarenin sür'atinden istifaujyi her kurmak için herşey yap.lıyor. şeye tercih ediyorlar. Amerikah yolcularm en bellibaşh he (Reader's Digeks'ten hüM.«n edilmittir) Uçakla seyahat etmek hevesi bütün dünyayı o kadar sarmağa başlamıştır ki harbin bitmesinden sonra bu arzuyu tatmin etmek meselesi, alâkahları şimdiden düşündürmekte ve çalıştırmaktadır. Müttefiklerin Avrupa kalesine çıkarak Fransayı kurtarmağa ba.şlama'arındanberi Parisi ziyaret etmek istiyenlerin sayısı yüzleri, binleri aşrnış ve Müttefiklerin Parifi kurtardıkları gün derhal Parise gitrnek üzere müracaat edenlerin sayısı 400 ü geçmiştir. Bunların hepsi de tayyare ile gitrnek ve dönmek istemişlerdir. Amerika hava işletmesinin yaptığı hesaba göre harbin bitmesi ürerine Amerikadsn Avrupaya seyahat etmek istiyecek olanların sayısı 233.500 ü geçecek ve bunları hoşnud etmek için haftada 36 sefer yapmak icab edecektir. deflerinden biri Havai adaları olduğu için beş rr.üessese buraya yolcu taşımak için rekabet halindedir. Bunlar, yolcuları, harbden öncekilere verilen ücret mukabilinde taşıyabilecekler, yolcuları sekiz saatte Havai adalarma götüıecekler ve her yolcudan yalnız 96 doiar alacaklardır. Zeytinyağı satacak perakendeci bakkallar Vilâyet, 254 bakkala satış izni verdi Istanbul Belediyesi hududları dahilinde perakendecilerden, nebati yağlardan zeytinjağı ile pamuk yagını satmaları Vilâyetçe 254 perakendeci münasib görülnıüştür. Zeytinyağı ve pamuk yatı satmafa mezun olan bu parakendeciler ilân tarihinden itibaıen en kısa bir zaman zarf:nda Ticaret ve Esnaf Odalanna müracaat ederek nebati yağlardan zeytinyağı ile pamuk yagını sattıklanıu grup vesikalarma işaret ettirecekler ve zeytinyağı ile pamuk yağı sattıklannı dükk&nlannın iç ve dışında görünür şekiide bir levha asmak suretile ilân edecekIerdir. Bu oiikkânlarda diğer nebati yağların bulundurulması ve satılmas: yasaktır. Nebati yaf satan toptancıların işbu ilân tarihinden itibaren isimleri tebliğ edilen perakendecilerle ilân tarilünde faaliyette bulunduklan tesbit edihniş olaa lstüılâk kooperatifierinden başkasma zeytinyağı ve pamukyağı satmaları memnu olup bunlar perakendecüere hangi toplancıdan ne miktar yag alacaklan Vüayete müracaatle alacakları belgelerce gösterilec^k ve bu belgeler mukabilinde yağ satan toptancüar gettrdiklerl yağlann hesabma esas olmak üzere bunları muhafaza edeceklerdir. Ötedenberi perakende nebati yağ satanlardan, bu liste haricinde kalan bütün bakkallar ve diğer esnaf fındılc yağı, susam yağı ve ay çiçefi yağı satabileceklerinden bunlar da hemen Ticaret ve Esnaf Odalanna müracaatle sayılan bu yağlan sattıklannı grup vesikalanna işaret ettirmekle beraber dükkânlarmda da İlân edeceklerdir. Fıncık yağı, susam yağı ve ay çicegi yağı satscak olan bu ikinci kısım esnaf. İlân tarihinde ellennde bulunan zeytinyağı lie pamuk yağlarınm cins ve miktarlarını (kap adedi ve kilosunu zikretmek) suretile bir Nİjeyanname ile Vilâyete bildirecekler ve buniarı ve zcytinyağı satmağa mezun olanlardan Vilâyetçe tensib edilecek perakendedye devredecaklerdir. Nebati yağiardan her haagl birisl diğerile karıştırılamaz. %5 ve daha az asidli zeytinyağlar yemekliğe. rafinaja ve kupaja tahsis edilmiş olduğundan bunların sairun imalinde kullanı'ması yasaktır. Listeleri kaza kaymakamlıklarlle nahlye mildürlüklerine ve Ticaret ve Esnaf Odalarına ve toptancı tacirlere tevdi edllmiş clan işbu perakendecilerin zeytinyağı ve pamuk yağı almak için Vilâyete müıacaat günleri kaza itibarile aşağıda yazılmıstır: A Adalar, Kadıköy, Kartal kazaları, pazartesi. B Beyoğlu kazasile îstihlâk kooperatifleri, galL C Beykoz, Sarıyer, Beşiktaş, Üsküdar kazalan, çarşamba. D Eyüb, Fatih kazalan, perşembe. E Eminönü, Kakırköy kazalan, cu Karakter yahıız ferdlere mahsus değildir. Millet haline gelmiş cenüyetlerin de karakterleri vardır. Ferdî karakterin veraset ve beden yapısmdan gelen fizik fimilden başka içtimai ve şahsî tesirlerden gelen âmilleri vardır. Bütün bu âmillerin ferdlerde vücude getirdiği psikolojik tenevvülere karakter diyoruz. Coğrafî, içtimaî ve milli şahsiyetlerden gelen tesirlerle birbirlerinden ayrılan psikoîojik tenevvüler milletlerde de görüldüğü için bu tenevvülere milletlerin karakterleri diyebiliriz. Yalnız ferdlere nisbetle milletlerin ömürleri hududsuz olduğu için asıriar boyunca içtimai yapılarmm değişmesile birlikte, tamamile olmasa bile, mühim karakfer tahavvülleri gösterirler. Esasen bir cemiyetin uraumî ve müşterek bir karakter alması millî birliğin vücud bulmasile başlıyarak kuvvetle devam ettiği müddetçe kökleşir, ve nibayet ikinci tabiat gibi bir mahiyet ahr. Avrupa milletleri aras;nda bu karakter seviyesine en mes'ud ve müsaid şartlarla erişen millet olarak Ingilizîeri görüyoruz. Vakıa IspanyH iîe Fransada da millî birliğin teşokkülü diğer Avrupa milletlerine nazaran en önce vücud buîanlardandır. Fakat millî karakteri kuvvetle devam ettirecek diğer şartların bulunmaması bir zamanlar mazhar oldukları birinciiiğ: muhafaza etmelerine mâni olmuştur. Ineiüzlerin karakterlerini teşki* eden unsurlar: Iklim, adalılık, ırk ve kültür karışmaları, mahaüî hayat ve hürriyet ihtiyacı, kanun saygvsı, sınıf kavpalarının huşunetli olmaması, siyasî mücaielelerin dinî birlik "Ve onun istiklâlinin korunması suretile yapılması, dainıî büyük ordulara düşman ve denlzci bir memleket olraasıdır. ingiliz karakteri Yazan: «^* Biz. vazifemizi yaptık lr ittifak harbinde her mütX tefik millet en büyük fe<5a55,' kârlıği kemtisinin yaptığuii, en iyi kendisinin harbettiğini ve z?,ferin âmili, kendisi olduğunu iddia eder. Bu, biraı da tabü görülmek lâzımgelcn bir bencilik, hodbinliktir. Geçen harbde de böyle olmuş; galibler zaferin ganimetlerini kolay kolay paylaşamadıkiaıı gibi, şerefini de bir türlü pay edememişlerdi. Mağlublar da. kabaharl hep ötekl müttefiklerinin üstüne atmışlardı. Hattâ Alman kumandanları mağlubiyeti bir halk tabirile bal gibi vcnibniş olan Alman ordusuna değil de, Alman halkına ve Alman ihtilâline yükletmişlerdi. Fakat, bugünkü yazımın konusu bu, değildir. Harbe girmemiz münasebetile sağdan soldan işitilen «Türkiye geç kaldı: Müttefiklere faydası dokunınadı> gibi bazı mırıltıların haksız ve yersiz olduğuna işaret etmektir. Gerçi, AngloAmerikan devlet adamlannın, Türkiyenin Müttefiklere büyük hizmetler ifa ettiğini takdir ve teşekkürle söylemeleri kâfi ise de, hakkımızı müdafaa etmek bizler için de bir vazifedir. Prf. M. Sehib Tunç şanmış bir hakikat olmak itibarile doğru olduğu kadar daima sayılması lâzım bir kıymettir. Fakat asıl hayat yaşanan haldedir; zekânın vazifesi onu görmek ve ona göre tedbirler almaktır. Istikbal ise nasıl olacağı belîi olmıyan bir gelecek olduğu için geleceğin imkânları hakkında önceden faraziye ve plânlar kurulması ve hele ona göre hazırlanılması boş bir uğraşmadır. Hakikî vaziyet ve imkânlar ancak halde belli olur Emin ve müsbet clarak ne yapılması iâzım olduğu da arıc&k vak'aları;ı bclirmesile taayiün edeı Filhakika hiç bir milletin nail olmadığı bir kuvvet ve kudrete iki asırdanberi rakibsiz olarak sahib olan bir millete telâş, ace'e. peşinden tasar gibi çok akıllılıktan ziyade zaaftan eelen temayüller marazi bir hal gibi gelir. binlik bilirler; bütün kuvvetlerini yaşanan halde toplarlar. Hayatın hakik oluşile aklm mantıkî takdirleri arasında uyarlık olamıyacağını düşünerek bütün tedbirlerini halde almaktan dolayı tenakuzlara düşso.er dahi birinci plânda mantığa ehemmiyet vermek istemezler. Mantık çemberinin içine girmektense abesi ve hattâ manasızlığı bile hoş görürler. PEK YAK1NDA İKİ MÜHİM ESER ÇIKACAK Yazan: STENDHAL | Yazan: A. J. CRONİN KIRMIZI ve SİYAH j GENNETİN ANAHTARLAR! ( ILARI Çeviren: CE\T)ET PERİN | ARİF BOLAT Kitabevi Çeviren : Rezzan A. E. TALMAN ALMAN tarafından hazırlanmaktadır. I MMSmism^^^m Muazzam Gramerli TEMEL İNGİLİZCE (Esas izah ve tam telâjjuz) Hazırhyan: ABBAS TEMİZER Lîsan Sğrenmek istiyenlero büyük bir kolaylık. 480 sahife tutan bu eserde Ingiliz dilinin büiün incelikleri, kolaylıkian gösterilmiş, gramer bahsi itina ile tetkik edilmiş, her kelime ve cümlenin türkçe okunuşu tam olarak yanına yazı!mı§tır. Bu kitabı okuyan bir kimsenin Ingiliz dilini öğrenmemesme imkân yoktur. Fiatı: 400 kuruj. (SaU günü çtk\yor) 1 ma. Hoş tnglltereden bir flrma, memleketimlze mülıiın mlktarda ayakkabı lhracı için tekLifte bulunmuştur. Amenkadar* da b'jna benzer bir tekltf vardır Fakat ayakkabıcılar bu alışverişl hlç de boş karşılamamakUdır. karşıtanmıyan güzel bir teklıf İngiltere bütün tarihinde yaînız bir istilâ gördüğüne göre her çeyden önce diğer bütün Avrupa milletlerinin görmedikleri tarihî bir talihe martıardır. Bu istüâdan sonra geçirdiği bütün vartalar hep büyük ve kat'î zaferlerle neticelehdikçe Ingiliılerin kendilerine ve hayata olan güvenleri artmış ve nihayet alışkanhk halinde ikinci bir tabiat gibi olmuştur. Bütün bu zaferleri coğrafî mavkiinin elverişliliğine, müesseselerine, içtimaî vazife duyg'usile bu duygu uğrunda fedakârhk ruhunu veren mekteblerinin terbiyesine, hezimet kabul etmiycn ir.adma ve nihayet XIX uncu asırdn harikulâde bir hal alan zenğin'.iğine borçludur. Ayrıca rnaden kömürlerini ilk işleten ve büyük sanayii ilk kuran bir memleket olması diğer bütün Avrupa milletlerini az zarrar.da geçmesini kolnylaştırrnışhr. Bu suretle büyük ve esaslı bir kuvvet vt kudretin elJe edilmesi onun temkinlî. sabırlı. kendinden emin olmak vasıflarmı tabiatüe arttırarak beş kıt'aya yayılan emsülsiz im, paratorluğunda cebir ve şiddetten ziyade sükun ve siHnetle hareket etmesine yardım etmiştir. Esasen cebir ve şiddet kullanmak daha çok korkn ve zaafı saklamak içindir. Kuvvet ve ikti 1 darındnn emin oldnların ne telâsa. ne de böbürlenmeğe ihtiyaçları vaıdır. Bu mahiyette bir iktidar ve kuvvetin bilhassa dikkat edeceği şey. zamanm ahval ve zaruretlerini yckır.dan takib ederek butılnra göre hareket etmek, kısftca hayatın yaratıcılığile birlikte vürümeğo çalışmaktir. Nitekirr bu memleket K ve dış buhranlarını hep bu zihniyetle karşıladıijı için zarr.ana göre yur.uı?uyor. eğiüyor; car.öizlara mah?n.s olsn sertlikten uzak kalmak istiyor. Sert rejimlere karşı olan istibfafı da burad^r. eeUiigi gibi önce^en piânlar vapprak hayat) bu akîî ve mürerred tasariara uvdurnası sevmeme^i de buridan gelivor. Injiliz zihnivetine eöre mazi, ya Bir Ingilize itimad telkin etmek için fikirlere sahib, zeki olduğunuzu değil, duygulu ve sade olduğunuzu göstermeniz lâzımdır. Çünkü zekâ her işe gelir, akı kara, karayı ak gösterebüir. Halbuki onun istediği başkalarmdan da kendisi gibi emin olmaktır. Bu da ancak duygululuk ve sadelikte bulunabilir. En çok sevilen İngiliz muharrirleri de duygulu ve sade olanlar oluyor. Nitekim Mr. Balfour'unJ «Hiç görülmamiş bir akıllılık yaprr.aktansa daima olmuş bir budalalık yapmak daha iyidir» deŞimdiye kadar yaptığı harblerden mesi İngiliz ruhunun tecrübe hayatına hemen hiç birine önceden hazırlanma ne kadar bağlı olduğunu bütün çıplakhBir ittifak harbine, her müttefik devmış olması da bunu gösterir. Yalnız ğile gösteriyor. harblerde değil. içtimaî, iktısadî ve tiİngilizlerin millî dâhileri olan Şe lete kendi özel durumuna, göre bir cari işlerde de ayni tempo ile hareket kispir'in eserlerine bakılırsa zahiren görev ve bir ödev düşer. Bu vazife ve eımeleri bunu teyid eder. Hiç bir tn kendini tutan ve çok soğukkanlı gorü hizmetler, ittifak manzumesi içinde bııgiliz tüccarı ileriye aid işlerde kat'î bir nen İngiliz hakikatte daha ziyade ihti lunan devletlerin hepsi için, fabrikadan taahhüde girmez. Yalnız muameleleri raslarmın şiddetinden korktuğu için çıkmış gibi, birbirinin tıpkısı değildir. hakkında takib ettiği uraumî gidişi bii kendini tutmağa mecbur olmuştur de Mesclenin bütün inceliği, herkesî palasdirir. Her işlerinde kendilerine bir ser nebilir. Nitekim inkâr edilmesi imkân pandıras harbe sokmakta değil: ittifak manzumesinin yüksek ve genel menbestlik payı ayırmak isterler. inşiUz'.erın sız dehşet ve felâketler karşısmda İngilizlerin neş'esini muhafaza eder gibi faatini gözönünde bulundurarak her siyasette geleceği elli yıl önceden görmüttefik devletten en çok fayda ve vedüklerine dair yayılmış bir kanaat va v • Sörünmesi ve bilhassa mizah ve karikatüre çevirmesi de ayni karakterden rim almanın yolunu bulmkatadır. Böydır. Böyîe bir kehanetleri olsa bile bumilliyetlerini le bir dünya harbinde, dünya ölçüsünnu yegâne bir çalışma faraziyesi olarak gelmektedir. İngilizlerin öğmemeleri ve öğünmez görünmeleri de de, yüksek bir strateji anlayışı ve bu gütmezler. Bütün kuvvetlerini ancak arüayışla da her müttefika, iktidarıııa işlerin kendini göstermesinden sonra bu karaktere göre anlaşıhnaz bir tevazu göre bir vazife vermek lâznndır. değildir. seferber ederler. Mazide yaşamayı bir pedanlık, istikbalde yaşamayı bir kâTürkiye İkinci Dünya Harbinde, kenProf. M. Şekib Tunc di uhdesine düşen vazifeyi, pek iyi. hattâ en iyi kavTamış ve ona göre bir yol Haftanın endeğerli eseri tutmuştur. Böyle yapmakla da. miittefiklerine pek büyük hizmetlerde bulunmuştur. PLEVNE MÜDAFAASI Yazan: Ilngiliz subaylarından " Türkçeye çeviren: F. W. Von HERBERT NI.'RETTİN ARTAM PLEVNE muhasarasının başından sonuna kadar Türk ordusunda savaşan muharrir, bu eserinde GAZI OSMAN PAŞA'nm bir avuç kahramanla, binbir mahrumiyet ve yoksulluk içinde PLEVNTv'yi aylarca nasıl müdafaa ettiğini anlatmaktadır. Bir roman kadar merak ve heyecanla takib edeceğiniz bu tarihî eseri göğsünüz kabararak okuyacaksmız. Haritah ve resimli okrnk basılan PLE\'KE MÜDAFAA3I 320 sahifedir. Fiatı: 3 lira. Tevzi yeri: YÜKSEL YAYINEVİ Babıâli caddesi (Halk Partisi j'anmda' No. 30 İstanbul. ikinci Dünya Harbinde. Müttefik milletler manzomesimle bizim vazifemiz düşmanın Balkanlardan aşarak Anadoluya ve oradan Suriye Filistin yolile Süveyşe ve Mısıra gitmesine, Irak petrollerine el atmasına, Kafkasyayı arkadan çevirraesine ve İrana kadar sarknıasına mâni olmakrı. Bir kelime ile biz, Yakın ve Ortaşarkm muhafızı idik. Bu muhahzlık mükemmel surette yapılmıştır. Türk si.vased, inceliği ve azimkârhğı ile, Türk ordusu, yülarca süâh basıada ve serhad boyunda bulunması ile, Türk rnületi, darhklara, sıkınhlara katlaııması ve büyük Millî Şefinin bayrağı altında granit bir kaya salâbeti ve biıliği göstermesi ile bu vazife basanlmıştır. Bu sayede Müttefikler de, o sıkışık zamanlarında. Türkiyeye yardım için ordnlar göndermek, sayısız maleme harcamaktan kurrulmuşlaHır. Muhafızhk vazifesinin teksilâh patlatmadan yapılması, elbette takdire değer. Bir ittifak manzurnesinde silâhla dcğil: siyasetle hizmet etmenin iyi bir ınisalini de Sovyet Rusya vermektedir. Japonyaya harb ilân etmiyen, hattâ münascbetlerini kesmiyen ve kendisi Amerika ve İnjiltere ile Müttefik iken TJ/akdoğuda tam bir tarafsızlık muhafaza eden Sovyet Rusya, oradaki kuvvetleıini yerli yerinde bırakmakla büyük bir Japon kara ve hava ordusunu 1942 başındanbcri Mançuri'ye mıhlamakta ve böylece hem müttefikleı Lne yardım etmekte. hem de kendini Alraanya ile boğuşurken bir de Japonya ile dövüşmekten korumaktadır. Harbde, yalnız silâh Te kuvvetin değil. siyasct Te tedbirin de büyük rolü vardu. ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİNDEN: Şirketimizin 1944 senesi hiîsedarlar adî genel kurulu aşağtda yazılı maddeler hakkında görüşmek ve karar vermek üzere 30 mart 1945 tarihina raslıyan cuma günü saıt 10 da Ankarada Türkiye Iş Bankası genel kurula katılacak olan en aş&ğı 10 hisse senedine sahib hissedarlarm bu hisse senedlerini veja bunları müsbit vesika'.arı toplantıdai bir hafta evvel Ankarad.ı Türkiye Iş Bankasma ve Istanbulda Yenipostane karşısında Büyi'.k Kmacıyan hanmdaki şirket muame'.ât merkezine yatırarak mukabiünde duhuliye kartları almaları ilân olunur. GÖRÜŞ1VIE GÜNDEML.: 1 1944 yılına aid yönedrn kurulu ve denetçiler raporile biiânço ve kâr ve zarar hesab'arınm okunması ve bunlann ineelenmesi ve onanmasile yönetim kuıulu üyelerinin ve denetçüerin ibrası, 2 1944 yıh kâr ve temettüünün dağıtılması hakkında karar verilmesi ve dağıtma tanhinin tesbiti, 3 Yönetim kurulu üyelerinden üçünün müddeti dclmuş olduğundan şirket iç tüzüğünün 12 nci maddesi gereğince üç üyenin seçilmesi. 4 Denetçilerin seçilmesi^ 5 Ticaret Kanununun 323 ve 324 üncü maddelerine tevfikan yönetim kurulu üyelerinin geıek ker.di namlarına ve gerek başka şirketlerin yönetim kurulu üvcsi veya müdürü sıfatile şirketimızle iş yapmalarına müsaade venlme.i. AHMED SAİDOĞLU KİTABEVÎ Istanbul Cağaloğlu yokuşu No. 17/1 TECRUBE Yazan : CHARLES DESLYS Çeviren : KERİME NADİR Kerime Nadir'in akıcı kalemile dilimize çevirdiği bu roman kitab halinde çıkmıştu. Fiatı 100 kuruş. İ N K I L Â P K İ T A B E V İ soluk bej rengi bir palto, elinde çanta gözlüklü bir adam. Selâm verdi. Tipik tahsildar. Elindeki şapkasmı masanm üstüne mi. etajerin üzerindeki gramofonun üstüne mi koymak lâzım geldiğLnde biraz tereddüdden sonra gramofonun üzerine koyup: Rahatsız ettim. 3 numaranm kiracısını aradım. Kapıcı burada olduğunu söyledi de.. Madam lâf a karıştı: Evet bundayım. Ne istoorsunuz? Kiracı siz misiniz? Evet benim. Başka kimse yok mu?. Bir ben varım. Bir de kızım?. Deftere bakarak: Ben Tarkoni Mırmrryanı anyorum. Ben Tarkoni değilim ben Takuhiyim. Ne olmuş ki? Borcunuz var da on iki lira. Ne parasıdır bu? Yol parasıl Hangi yol parasıdır? Bir yağnışlık olmasın! Dosdoğru yol parası madam. Dogruyol parası ise bana ne! Ben Doğruyolda oturmam kuzum. Madam nerede oturursan otur bu yol parasmı alırız. Karılardan da alırsınız? Tarkoni kadın mı? Zo görmoorsun? Gözlüğünü eyi geyin de bak! Bal gibi karıyım! İstersen beyefendiye de sor! On senedir bunda otururum kimse bana.. İyi ama madam senin buraya kaydın düşmüş.. Ben ne kaydım. ne de düştüm kuzum! Vallahi de karıyım, billâhi de karıyım.. B12 karıştık. Evvelki gün dostlarımdan birine bir sabah ziyareü yaptım. Taksime yakın mütevazi bir apartımanm dördüncü katında oturan dostumun yeri biraz sekçe, asansörü yok! Çıkmak zor geiiyor. birisi: Ulan köftehor! Asansöre de ne çabuk alıştın? Deden de asansörle mi çıkardı? Dese cevab veremezdim ama «dedem apartımanda oturmazdı!» dercirv.'.. I\ey?e ayacıklarımızla dört katı çıktık. lElle çıkılmaz ya: Lâf iştel) Uostumda bir fotograf makinosi var da onu görecektım. Beni misafir odasına 'aldılar. Benden evT.el gelmiş. 3 numarada oturduğunu söyledikleri bir mactemı da tanıttdar. Kalm kaşları, gür kirnikleri, beyazları kiriice lîir saçiarı ve giyjm kuşamına göre elli, elli beşlik bir kadm. Şöyle erkek gibi bir şey ama hani bıyıkları da çok değil. Madam trikotaj yaparmış. Hoş beş, sohbet. Fotcgraf makinesini gördüm. Işime gelmedi Objektif biraz karanhk. Ne ise 'orası lâzım değil! Kahve, lokum, gazeteler. haberler ve deiikoduları.. Ben gitmeyi düşünürken kapı çalındı: Evin tıanımı gitti baktı ve dönüp: Madam sizi biri istiyor, dedi. Madam yerinden ialkarken ev sahibi: Kimse buraya gelsin! Soğukta madamı üşütmiyelim. Dışarısı ayaz. dedi. Gelcni odaya aldılar. Burnunun ucu kiîr.:.ıuj, strtında dokuması kağşa.Tiış, tki sobat dört odası olanlara yanmşar ton daha kok kömıırü verilınesine devam edtlme!ttedir İstanbul Kö.nür Tevzi nıüeasesesl bu kararı bütün halka teşmll edecektir. tstanbul kadıosunda müniıal iki n.ubaşirllge nımnaslbierl almmak üzere .5 raarc 194.3 pazartesl günü saat 2,,'SO da lmtlhan yapılaoağmdan mem'arln kauununua 4 üncü maddesinde yazılı şartları halz olan tallblerin gerekll belgelerile blrlikte Adliye 3ncümenlne müracaat etmelerl, Herkese yarım ton kok kömiirü verilecek P P İ T İ G R t L L t KOKAİN : AVXİ İN'SEL Sabırsızlıkla beklediğiniz bu şaheserin ikinci baskısı bir iki güne kadar çıkıyor. İngiliz radyo tekniğinin harb tecrübelerine dayanarak elde ettiği en büyük başarıları Adliyeye mübaşir ahnacak RAP TRANSATLANTİK SUPER TRANSATLANTİK CUNHURIYET Nüshası 10 kuruştur. Abone Şeraiti 3ir ay.ıs Üç aylık Aitı ayhls Senelik Yeşl!5V cemlyeti 2't incl seneâlni ldra'i etmlştir. Bu münafebetle nıartm 11 lncl pazar günü kutlama törenl yapılacaktır. Yeşilay Kurumunun 25 inci yılı İNSEL KİTABEVİ 20609 RADYOLARINDA ENKA Buiacaksımz. ŞÎRKETİ Türkiya İçin 3OU Ki. Hario İçin 600 Kr. Telefon : KOLLEKTİF 800 » 1600 » 1500 » 2900 » 2SOO » 5400 » D i k k a t Gnzetemize gönderllen evrak Te yazılar r.esredilstn. edi:mesln iade olunmaa " > r İSPATI Kadınlardan yol parası mı alıyorsunuz? Hayır Bayım. Tahsi! defterinde bu isim yazılı. Numarası. soy adı falan uygun. Bizim elimizden ne gelir? Parayı tahsil edeceğiz.. Biz madamı erkek sayarız; Saymak ilen karı erkek olur? Gözünü seveyim. Ben bu yaştan sonra erkek olamam. Hetı kim demiş ki ben erkeğim deyi? Defter öyle söylüyor. Lefter de kinıdir?. Yok defter diyorum defter.. Ha öyle sövle! E defteri karıdır deyi yazıver! Yazalım ama eünd? ispatın var m:? Elimde ne ispatim var. ne karamaça kuzum! Ben bir dul karıyım. Dünya âlem beni bilir. Madam Takohi deyi. Madam çok konuştuk. Ya parayı verirsin, ya haciz korum. Ne korsun? Haciz. Haçiz de nedir? Yani senin anlıyacağm malını mühürlerim. Zo aklım çıkacak. Oğlum sizin mahallede karılar yoi parasj verir? Hoppala! Nası! anlataca;J;z? Madam burada karı diye yazılı değil ki.. LAZI11 ! sildara) Kuzum ben 'haftada bir keret âoksğa çıkarım. Gorümceme ciderim. Işte o kudar bunu için 12 îira vereceğün? Beş para oile vermem. Tahsildar filozofça başmı salbyarak: Verirsin madamcığım verirsin! Biz ne'er gördük™ Vermem! Verirsin. Vermiyeceğim işte. Koyarım haczi görürsün.. Tekrar lâfa karıştık: Canım göz göre göre de kadından para alamazsınız ya! Ben onu biîmem bayım. Biz bu defterde adı yazılı olanlardan paıa alırız. Kadınsa gitsin şubede ispat etsin. O benim işim değil. Hangi şube? Kazancı. Bari bir iki gün müsaade edin de gidip kayduıı düzeltsin. Bugün mühleti bitiyor. Bu akşama kadar yaptırırsa ne âlâ, yoksa... Yoksa?. Icra yolile tahsile gideriz, o sonra kadınlığmı ispat eder. parasmı gerı a!ır. Aman kuzum, ben bir dul kadınım. Hücra yollardan Taksime gideraem. (Gözleri yaşardı) Telâş etmeyin madam, vaktiniz varsa haydi şimdi şubeye kadar gide Yazan: Burhan Fetek Değilse elinde kalemin yok?. Silersin, bu bir dul karıdır dersin biter gider. O işi ben yapamam. Başmemur yapar. Başmemur kimdir?. İstanbul Belediyesi Kazancı tahakkuk ve tahsiı şuhesi tahsil şefi Ferdi Tokath. Ne kıyak adam dır zo! Kime vurdu tokatı? O «rada tahsildarın kahvesi geldi. Hepimiz hayatımızdan mâmnunuz. Bundan eğienceli sahne, can sağlığı. Kahvesini içen tahsildar. içini çektikten sonra gözlüğünün üzerinden bakarak: Hadi madamcığım, çok konuştuk. Başka işimiz de var Bsk bu defterdeki yerleri hep dolaşacağım. Şu parayı ver de makbuzu ktsivereyim. Hay çıldıracağım. Yüreğim atoor. Kuzum (ev sahibir.e) beyefendi sizin hammdan da aidilar bu parayı lim de şu işi temizliyelim.. Ah evlâdım, AJlah senden irazı olsun. Çok mersi. Allah ne muradm varsa versin. Tahsildara da: Müsr,ade et de bh'ader. bu işi balledelim.. dedik . Şubeye gidecakseniz ben de oraya gidiyorum. Berabr gidelim! derli. Ben paltomu, madam şapkasmı, şemsiyesini «giyindi» ev sahibi de muşambaîinı aldı. İş lâzım ya! Yols düştük. Şube uzakta değilmiş. Uzatmıyahm tahsil şefinin yanma çıktık. Masanın başı kalabahk. Madamı ileri sürerek: Haydi madam. sen derdirıi aı'at da olmazsa biz de söze karışırız, dedik. • Tahsil başmenvjru meşgul. Haııl harıl makbuz imza ediyor. Yekunlara bakıp yanına kurşunkaletıle bir çengsl resmi yapıyor. Önündeki cetvele rakamlar yazıyor. Çmgırağı çalıyor, bir daha çalıyor. Sıska odacıya çıkışıyor. Telefon ediyor. Nihayet masanın başındakilere tesadüfen baktı ve kadına sordu: Ne var bayan, ne istiyorsun? Istağfirullah beyefendi. Bir şey istemoorum. Öyle ise kalabalık etme! Işinıi3 var. Yaniya! Zatıâliniz taksilbaşısınız. Tahsil başmemuru. Kusura baiunayın. Af edersin'Z. iyi deyemoorum. Efendim, bu efenii (tahsildarı göstererek) beni için sen kaydın düştün erkek oldun deor. Ben de karılığımı za'ınıza ispata gelmişım. Memur aülümsiyerek: Ne söylüyorsun madam?. Ne söyliyeceâim beyefendi, karihğımı siz tasdik edeceksiniz. Tahsildara soriu: Nedir Hüssyln efendi?. Efeadim, bu bayan bizim yol tahakkukuna erkek 0larak gegmiş. Taasile şittim. Kadm olduğunu söyledi. Nasıl olur yahu! Bu tahakkuk da amma gözü kapalı gidiyor. Mahalle beyannamelerinden geçirirken erkek sanmış olacaklar. Neymiş adı? Takohi imiş. Anlaşıldı. (Kadına) Madam kadın olduğuna dair vesika var mı? (Telâşlanarak* affedersinız beyefendi! Ben vesikalı değilim. öyle değil madam. Yani kadın olduğunu ispat lâzım. Beni herkes t.nnır. (Bizi görerek) Beyefendiler şahidük ederler. On senedir mahalledeyim. Vallahi de kadmım, billâhi de... Siz benim bıyıklanma bakmayın! Onlar ana tüyüdür. Memur gülümsiyerek: Kâfi değil madam. Nüfusun lâzım, Nüfusum evde. Keşki alaydun. Akıl yok ki.. Zararı yok. Oğleden sonra nüfusunu getir, kaydım düzeltelim. Beyîere de zahmet etme! Bir daha da Bir daha da ne edeyim de erkek olmayım?. Adını bir yere yazdırırken iyi yazdır, yanına da (kadın) diye rr.eşruhat verdir... Verdireyim evlâdun verdireyim. Teşekkürüm. Allah seni razı oİ3un çok kibar beysiniz. Nemi lâzım! diyerek çıktık. B. FELEK