27 Ocak 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

27 Ocak 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sehir GpfeDÜKLERİM haberlşri üzerine düşünceler Dinyeperi cebrî geçiş Havagazi cephesinde İşaret fişeği patlar patlamaz hücum botların karşı sahile birer ok gibi hızla ilerlediklerini gördük Yazan: Emekli General CUMHURIYET ifcîndlcâmm IHEM NALINA MIHINAİ Gülünc bahane! iyam, öteki adile Tayland, İngiltere ve Amerikaya harb ilân etti. Harb ilân ermck icin, sanki mutlaka bir sebeb lâzımım^ gibi, Tayiand devlet adamları şu gülünc bahaneyi bulmuşlar: Bu iki memleket, Siyam toprakları üzerinde kanunsuz haıekellerde bulucmuşlarmış. Si>anı, kendi işine öyle geldiği için, hududlarım Japon ordularına açmış ve Malezyaya, Birmanyaya hücum eden Japon kuvvetleri, Siyam iislerindcn hareket etmişleıdir. İngiltere, daha evvel bu de\Iete yapılacak herhangi bir taamızu kendisine yapılmış sayaca^ını resmen bildirdiği ve her türlü yardımca bulunmağı vadettiği halde, onun Japonlarla beraber hareket ettiğini gör.iijü için pek haklı olarak Siyam tayyare üslerine taarnız etmisti. Politikicı riyakârlığında sanların beyazlara <aş çıkarttıklarını gösteınıek için, Siyamın bu harbdeki siyasetimlcn daha iyi delil bulunamaz. Sijamlılar, • bir taraftan, memleketlerinin bitaraflığını herhangi bir taarruza karşı mücîafaa edecekcrini söyler ve bir Japon teca\üzü karşısında İngilizlerle beraber olac?klarını temin ederken diğer taraftan da aylardanberi Japon harb malzemesi r i ı mcmlcketlerine yığılmasına yardıın ediyorlardı; şimdi de, merdce «işimire bö>!e geliyor. Japonlarla beraberiz» diye harb ilân edeceklerine karşılanndaki drvletlerin kanunsuz hareketlerinden lıahsediyorlar. Bu hareket, Sorsalar •mağdurunu, gaddar fcenHtn gösterir Mısraını hatırlatıyor. Sivama dair bir kaç satır malumat: Siyam, Hindiçinî ile İngiliz idare indcki Bırmanya ve Malaka yanmadasına sık.smış mustakil bir devlettir. Bu memlekette, başta kalay olmak üzere bazı madenler vardır. Siyamda kıymetli keresfe ve cok miktarda sığır yetişir. Sivamın yüz ölçüsü 518.383 kilomctrc mıırubbaı, nüfusu takriben 14 buçuk milyondur. Demiryollanrun uzunluğu 3000 kilometredir. Tavlandda askcrlik mecburidir. Muvazzaf ordu 1933 subay ve 24,468 erdcn mürekkebdir. Askerî teşkilâta tâbi diğer kuvvctler de 474 subay ve 12,498 crden ibarettir. Hava kuvvetleri 1336 er ve subay ise de kaç tayyaresi bulunduğu rneçhuldür. Herhalde mahdud miktardadır. Donanma mürettebatı 352 subay ve 4726 erdir. Siyam donanması, 2 küçük sahil muhafızı zırhlı gambot, 1 muhrib, 8 torpidobot, 4 denizaltı, 3 gambot, 2 a\izo, 7 küçuk sahil torpidobotu, 8 hücumbotu, 2 mayin gemisi ve saireden ibaret'ir. Siyamın hepsi 9186 ton tutan 14 ticaret gemisi vardır. tahdidatı H. Emir Erkitet Bazı tetkikat için sarfiyatın tahdidi geri bırakıldı Dinyeper nehrinin doğu sahilinde ve Berislav kasabasının karşısında biraz yüksekte olan Kachofka köyünün dibinde, su kıyısında dizili Alman istihkâm hücum kıt'alarmın nehırleri zorla geçme vasıtaiarından bahsediyordum. Arkasına uzun ve kuvvetli bir motör takılan Alman hücum botunu, yanları yuvarlak şişirilmiş lâstik tulumdan vücude getirilmiş portaüf kayığı anlatmıştım. Bundan sonra istihkâm köprü takımlarının hafif pontonları geliyor ki bunlar, arkaları düz kesik, önü sıvri, geniş ve altları düz madenı hafif kayıklardır. İki tanesi arka arkaya ve birbirine bağlandıkları takdırde büyük bir ponton yarü yüzen bir köprü ayağı hasıl olur. Nehrin genişliğine göre, bunlardan birçoğu muayyen aralıklarla denürlenmekle ve üstlerine muayyen köprü kirişleri ve döşeme tahtalan uzatılnr.akla ordunun seri nizam köprüsü kurulmuş olur. Fakat köprü kurmak, ancak düşman karşı sahilden aüldıktan sonra bahis mevzuu olur. Hatta şimdi bu da kâfi olmayıp düşman uçaklarını da köprünün kurulacağı yerin havasmdan kovmak iktiza eder. Bizım şimdi görmekte olduğumuz malzeme köprü kurmak malzemesi olmayıp, köprü kurmadan nehri torla geçmekte kullanılan seri vasıtalardır. İki yanm yani hafif madenî istihkâm pontonu arka arkaya bağlanınca bir tarn ponton yani bir yüzücü köprü ayağı vücude geleceğini yukarıda söyledim. İarımlardan iki tane yanyana ve az aralıkla getirilerek her ikismin üstü, gene nızami köprü döşeme malzemesile, döşcnirse 15 ton ağırhğa dayanan bir sal hasıl olur. Bu sal ile nehirden karşı tsrafa topçu ve hücum topçusu gaçirilebilir. Hücum topçusu bir uzun topu bulunan bir nevi hafif ve seri tanktır. İki tulum kayık da yanyana bağlanarak üzerlerine bir döşeme konunca 10 tonluk bir sal elde edilir. Bununla da pjyadenin ağır silâhiarı yani pıyade bomba atarlarile tank savarları ve diğer tekerlekli malzemesi geçirilir. Bir hücumbotuna 10 piyade ve eğer makineli tüfekleri varsa yalnız 8 er Biğar. Tulum kayıklar da o kadar İnBan alır. Karşı sahili düşman tarahn<5an müdafaa olunan bir nehri en evvel hücum isithkâm müfrezesi hücum botlarile bir ok gibi aşar ve düşmanı eahilden kovarak veya bastırıp ımha ederek nehrin karşı kenarmda yer tuttr,ağa çalışır. Bu da öylece ne açıktan açığa ve ne de bir iki hücumbotla olamaz. Karşı sahili evvelâ kesif bir ağır topçu ateşine almak iktiza eder. Bunun himayesinde hücumbotlara atlanıhr ve ağır topçu ateşi sahilden geriye doğru ahnırken hücumbotlarındaki hücum müfrezeleri de düşmanın işgal ettiği sahile atılır. Hücumbotları bu hücumu yaparken en önde yani burunlarmda ateçe haar bir hafif makineli tüfek yerleştirilir. Hücum müfrezesi sahile atlarken onu himaye edecek ilk silâh budur. Nehrin karşı sahili düşmandan alındıktan sonra artık mütnkün mertebe piyade kıt'alarının karsıya geçirilmesi lâznn gelir. Bunun için yegâne kabili istifade vasıta tulum kayıklardır. İki tulum kayık ve bir hücumbotu üç tam tertib manga yani yarım taıkım piyade Bİırlar. Tulum kayıklar hücumbotun sağ ve soluna yapışırlar. Bu suretle ortadaki hücumbotunun motörü yanyana tutunmuş üç vasıtayı büyük bir sür'atie değilse de gene oldukça hızlı olarak yürütür. Tulum kayıklardan yapılan salı nehirde karşıya geçirmek için hücumbotu küt burnunu iki tulum kayığın arka taraftan aralarma sokarak hızla iter. Hücum motörü, ponton sallarıru da ayni «uretle arkadan iterek karşıya geçirir. Hücumbotu hlç bir vasıtayı İple çekmeı ve yalnır yanına yapıştırarak veya «rkadan iterek hareket ettirir. Vasıtalara dair bu suretle malumaî »Idıktan sonra ordu istihkâm miralayı Dinyeperin içindeki adanın sazlıkları arasında yani hakikî Dinyeper geçişi esnasındaki hakikî yerlerinde saklı duran hücumbotlarınm harekeüni emrettl. Bunun üzerine bir işaret fişeği patlar patlamaz birkaç hücumbotunun, uclarında kurulu hafif makineli tüfek ve içlerinde birer hücum mangası olduğu halde burunları kalkık olarak ve suda beyaz köpüklü bir iz bırakarak bir ok gibi hızla İlerlediklerini gördük. Bunlar Dinyeperin bin küsur metrelik bir yerini b.r dakikada geçiverdiler. Tabiî bu iş hakikatte hem cenahın alacakaranlığmda ve hem de ansızm batlıyan şiddetli bir topçu ateşhv.n duman ve sislerinin örtücü perdesi arkasmda olacaktı. Onun için muvaffak olmamasma İmkân yok gibiydi. Meğerki düşman, hazırlığı evvelden haber almış ve geçid için seçilen noktayı evvelden öğrenmiş olsun. Bu takdirde o da tasarlanan geçid hazırhk ve hareketlerini akim bırakmak için tabi! elinden geleni yapacak ve bilhassa geçid yerini iyi tanzim ed'lmiş daha kesif yan ateşleri altında bulunduracaktır. Fakat Ruslar, ne Almanların 30 ağustos 1941 de Ber'slav'dan karşıya Dinyeper üzerinden yaptıkları cebrî geçiş: ve t [•] Bundan evvelki yazılar 11. 12, 14, 15, 17, 18, 21, 22, 26. 27. 28 ikincite,rin ve 1, 4, 5, 8, 10, 12. 13. 17, 18, 22, 25, 27; 29 birincıkâmın. 3, 6, 8, 10. 13. lfi. 18, 21, 25 ikincikânun tarihli sayılarımızda çıkmıştır. > Havagazi sarfiyatımn tahdidine bu günden itibaren başlanmasına karar vene de bunun şümullü hazırlıklannı ev rılmiş., bunun için de şirketlerden bir velden haber alamadıkları gibi his de program istenmişti. Havagazi şirketleri edememişlerdir, bu sebeble oldukça ga tnümessilleri dün öğleden sonra Belediye makine şubesi müdürlüğünde toplanfil yakalanmışlardır. Hücumbotlar sahile yaklaştıklarında mışlar ve gaz tahdidatının ne şekilde tabiatile motörü hareketten kesiyorlarsa yapılacağına dair teknik tekliflerini da, bot gene sür'atinin son artığüe ve Valiye bildirmişlerdir. Hazırlanan progkalkık burnile sahilin kumluğuna otur ramda: Sabahlan saat 7 9; 11 14 makta ve bu suretle içindekiler suya veya 10,30 13 30; akşamları da 19 21 arasında gaz verileceği gösterümektedir. atılmak zorunda kalmamaktadır. Ordu istihkâm komutanı ikinci İşaret Şirketler, daha zivade halkm umumi fişeğinin atılmasını emredince ikinci bir ihtıyacını göz önünde tutarak bu teklifi hücumbotu dalgasının kurşun gibi İler yapmışlardır. Halbuki Üniversite lâboled ''^rini ve evvelden kararlaştırılsn ratuarlarile, kimyahaneler, mektebler, h noktasınm 100 metre kadar sağ , doktor muayenehaneleri ve bilhassa j matbaaların faahyetleri de mevzu bave :ıa saldırdıklarını gördük. Uçuncü fişekte hücumbotlarının sağ histir. Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırve sollarına yapışmış olan ikişer tulum dar, bu müesseselerin vaziyetlerini de kayıklı kafileler hareket ettiler ve bun göz önünde bulundurarak bütün ihtir lar da oldukça sür'atie hücum 3 erine yaçlan telif edecek yeni bir programın vardılar. Görülüyor kı, hücum için se hazırlanması için, idarî tetkikler yapüçilen yer alınınca artık yapılacak çey masını istemiştir. Yeni pragramın tesbiti buraya piyade, piyade ağır silâhları, top bir kaç gün süreceğmden, o zamana kave hücum topçusu yığmaktı. Bunun için dar havagazinin normal olarak verilmedördüncü ve daha sonra beşinci işr.ret sine devam ediîecektir. fişekleri atıldı ve bu hareketleri temTramvay seferleri de tahdid sil eden tulum kayık veya ponton salmi edilecek? ları da hareket ettirildi. Ankarada bazı mütehassıslann da işBütün bu gösteriler iyi bir havada ve guya bir mektebde İmişiz gibi pü tirakile toplanan büyük bir komisyon rüzsüz olarak mükemmel tertib ve icra umumi mahiyette elektrik cereyanlaedilmişti. Alman general, üstsubay ve rmdan yapılabilecek tasarruf tizennde subaylarında yiiksek subayhk vasıfları incelemeler yapmaktadır. tstanbul şehyanmda gene yüksek muallimlik sıfatları rinin elektrik sarfiyatımn tahdidi mebulunur. Alman subayı yalnız icraatcı ve selesile de ayni komisyon meşgul oladam değil ayni zamanda teşkilâtçı ve maktadır. bir muallımdir de. Alman ordusunu yeŞehrimizde elektrik cereyanından tiştiren ve bu hale getiren subaylarıdır. şimdilik umumî tenviratın üçte biri deAlman subayı yalnız kıt'ayı en mü recesinde bir tasarruf temin edilebilmişkemmel bir surette kullanmakla kal tir. Daha fazla lâmba söndürmek suremaz, ayni zamanda onu yetiştırir ve ona tile yapılacak tasarruf. şehir asayişi bacan verir. Alman ordusu Alman subay kımından mahzurlu görülmektedir. larmm mükemmel bir eseridir. Onlar bu Elektrik sarfiyatımn tahdidi için yaeseri tâ Büyük Frederik zamanından pılan kcr.uşmalar sırasmda, İstanbul beri vücude getirmeğe çalışmışlar ve tramvay münakalâtmın günün nr.ıajyen muvaffak olmuşlardır. saatlerine hasn meselesi de etüd edilKachofka köyünün dibinden hürum mektedir. yerine gıttik ve burasının bilhassa hücumbotlarm ve salların sahile binebilŞekercilerin talebleri meleri İçin düz bir, kumsal olarak seçilmesindeki isabete dikkat ettik. EvŞekçrciler dün Belediyeye müracaat velce anlattığım hava fotografları ve ederek şeker fiatlarma yapılan zam fotometri usul ve aletleri olmasaydı hü karşısında şekerli maddelere konacak cum yerleri ve hedefleri bu kadar gü flatların tesbitini istemişlerdir.. Şekerzel ve teferrüatlı seçilip harekeıler ona ciler, doğrudan doğruya şekerden yagöre tertib olunamazdı. pılan maddelerin fiatlannda yüzde yüz, Burada otomobillere binerek nehrin diğerlerinde ise yüzde yirmi tereffü olaiçinde Ruslar tarafından vaktile yapılan cağını bildirmişlerdir. Belediye, bu huseddin üzerinden sal ve vapur köprüyü susta tetkiklere başlamıştır. geçtik ve Berislav kasabasma geldik. Ordu istihkâm alayımn ikamet ettiği Hayat pahalılığı hakkında yerler nehrin yüksek ve bir duvar gibi Fiat Murakabe Komisyonundan madik batı sahilinin üstünde bir teras halinde idi. Buradan Dinyeperin her ta aşlara yapılacak zam dolayısile mucib rafile karşı cihetler iyice görünüyordu. sebeblere mesned olmak üzere hayat Şimdi bize, 30 ağustos sabahı yapılan pahalılığının harbden sonra ne kadar cebrî geçişin nasıl hazırlandığı ve naçıl arttığını, artışın hududları üzerinde yapıldığı tabiye ve sevkulceyş bakı malumat istenmistir. Ticaret Odasmın hayat pahalılığı endeksleri ve diğer bazı mından izah olunacaktı. istatistikler üzerinden tetkikler yapılaH. E. ERKİLET rak bu snallere cevablar hazırlanmıştır. Cumhuriyet hükumetinin bir kriminoloji müessesesi kurmak üzere olduğunu gazetelerde gördük. Bizzat bilgi gibi bunun içtimai h&yatta tatbikatı da gittikçe bir ihtısas işi olmaktadır. Turk camıası da medenî varhğın icab ve ZEruretlerile hergün bıraz daha ziyade ona Inübak etmektedir. Yeni ihtiyaclar ferdde yeni uzuvlar, cemiyette yeni mıiesseseler yaratrr.akuıdır. Bilhassa Tanrimutianberi bütün hareketlerin, ileri aüIıtlarm merkez noktası buradadır. Varhğmız, Jerdi veya içtimaî bir sükua \e huzurun değil, hergün bir başka şekil ve sima arzeden, devamlı inkı'âblar silsi'esı teşkil eden bir sayrüretin tezahürü hiimdedır İnsanlık gittikçe müsterek kıymetler ve bunlaırn ifadesi olan müşterelr müesseseıere doğru teveccüh ediyor. Dun saatlerirı ve takvimin, bugün »erpuşun ve harfıerin birliği o mukaddom^n n tabiî neticesid.r. Denilsbrir ki İstiklcl harbindenberi milletin meikjresi hükumetin icraatı haline gelmiş' r. Zaten Lerikinin vazifesi ötekinin hakika: haline getirmek istediği emeller ve msksaö'ara bir kanun ve res:nî mahiyet veımjkten ibaretür. Mustafa Natmh lardan gelme bir noksanın, ilk çocukluk'an kapma kötü ornekleri ve izleri'e doğıuiuk duygusu olmıyanlar. Burada verasetten hasıl hayatî amillerle gayriiraui itiyatlar, binaenaleyh içtimaî ru. hi hâdiseler karıştırılmış, sebeb'ere ne tam bir vuzuh verilmiş ve ne de her bir'nin hissesi gösterilmiştir. Mücrimin ruhî hilâfı adeliklerı ıslah olunabılir mi? Bunda terbiyenin hissesi vcr mıdır? Muharrir eserinin ikinci kısmı.ın ikcici ve üçüncü babmda pek ziysde alâka uyandıran bir takım fasıllaria ahlâkî sevki tabiüer üzer'nde terbiyenin, ılk tahsilin, dinin, iktısaii durumun nüruzunu kabul ediyor. It'yad'ar'n teşsKkülünde örneklerin ihümal dalıılinde tesirini, yaş itibarile farkm bunun derccesini azaltüğını, ilk tahsilin ahlâkı düzeltici hiçbir müessiriyeti olmadığını, klasik terbiyenin acınacak muhsuller verdiğini gösteriyor. İyi tohumlara ir.kişaf imkânları vermek, zayıf seciyeleri kavileşt:rmek, bu suretle terbiyeye yardımcı olmak bakımından dine büyük ve hakikî bir hisse ayırıyor. Dinin. manevî bir varlığa bağlı!ır,ın, intilısnn azalmasmda pek büyük hizmet gördüğünü Durkheim ıle de biliyoruz. Servetin gayrimüsavi surette yayıhşında, sosyalistlerin aksins iddia etmelerine rağmen, umumiyetle cinayetlerin sebebini görmüyor. İktısadî nizsmın bozuluşu, cürümlerden bir kısmının çoğahşmı mucib olursa da, diğerleıinın azahşını göstermek suretile arada bir muvazene kurar. Adeta cemiyetin heyeti umumiyesile ferdlerinin keyfiyeti değilse bile, kemiyetile cürümler a Yazan : Cürüm ve ceza işleri, yalnız vatandaşlar arasmda kuvvete pay verilmek, bif mağdur ve gaddar görmek sureüle kendinı gostermiş bir mesele dey.ldir. içtimaî bünyenin tahavvüllerinden ve onun b;rliğini korumak kaygusundan ortaya çıkmıştır. Binaenaleyh cemiyet varlığının tekâmülünde her konak yerinin ken. dine göre bütünlüğü ve bunun korunma vasıtaları, müeyyideleri, cürüm ve cezaIarı vardır. Böylece tabiatte olduğu gibi hayatî, ruhî, içtimaî varhkta da muayyeniyeti kabule ve bunun çizdiği hudud dahilinde yürümeğe bunun için mecburuz. Ancak burada zihnimizde mahdud hâdiselerin cüz'î surette in'ikâsile teçekkül etmiş bir hakikat değil, hâdiseler arasında bir sıkı bağlıhk kasdediyoruz. Bunun şartlarımn tamamile malum olmaması bizi indiye ve keyfiye götürmemelidir. İtalyan cinaiyat âlimi Garo Palo, iki nevi cürilm görüyor: «Şahsiyete karşı tccdvüz. Bunlar öldürme, yaralama, az;>dan birini kesip atma, sakatlama, kötü muamoiede bulunma, hastalığa sebeb o)ma, bedenî yahud ayni zamanda bedenf ve manevî, nihayet manevî olarak şahislara elem verme. mala karşı tec&vüz: Bunlar da hırsızlık, icbar ve ikrah. Zorlama, tahrib, kundakçılık.. dclandıncıhk, kasden borcunu verme, me. iflâs.. Nihayet yalan yere şehadet. Srhtekârhk, ilâh.. gibi fiillerdir. Evvelküerini merhamet veya insaniyet, ikincilerini ;ffet ve istikamet esas duygularma bağlıyor. Biz evvelkilerine şahsî ve ikincilerine malî demeği daha uygun buluyoruz. rasında bir ahcnk ve muvazene bulunuyor. Binaenaleyh medeniyet cürmü icad etmez. Onu kaldjrmak İçin de gücü ystmez. Ancak onların istikametını değ;?:ırir. Cürümlerin azalmasmda ancak ferdleri jekdiğerine bağlıyacak bir imau:n, kuvvetli bir tesanüdün en buyuk hissesi olur. Cürüm, İtalyan cinaiyatçısma göre beyecanlpra ve sevki tabiilere müteveccih bir ruhî hilâfı adelikın vücudiıne delâıet eder. Bu da mücrimin içtimai vasat. üzernde yaşamakta olduğu cemi ye+ şartlarına intıbak etmesine, omın k'il.bına uyup girmesine mâni olu". Cemiyet, kendi varlık şartlarına heıhangi suretle olursa olsun, intıbak imkâmnda o'mıyanlara. yahud eksik oiarak bu vazifcyi göıenlere karşı ceza vermek suretile hareket eder. Bundan maksad • kabili temtssül olmıyan», topluluk yapısırıa ve ö?üne uymıyan •ferdi vBsalın. dan» orta.ında yaşadığı şartlardan dışarı çıkarmaktır. Böylece kendi etraf;na zar^r vermek imkâmnın önüne geçmektir. Münhasıran hodkâm daiyelerİ2 başkr.sını öldürmek istidadında \'e hareketinde olanlara karşı ölüm cezamnın, kendisini çevreliyen başka insan'ara zulmeden'ere, hırsızlığı meslek hfl'ine koyanlara, umumiyetle kötülük Uiypdmda bulunanlara sürgün cezasmın veriîmesinde hikmet budur. Böylece mÜ!.rim cemiyetin yekunundan tarhedimiş bir aded haline konulur. Bunun için bazı îrtimaî haklardan mahrum ecîi'îr. Ceza işlerinde hak ve adalet, cürmü tahdid edecek hakikî ve içtimai zarurctin tayin edilmesindedir. Bu mühim düstura sarih bir mana vermek vazıı kanunun işidir. Mustafa Namık ÇANKI Bu akşam S U M E R sinemasında Feci ölümüne bütün dünyanın esef ettiği büyük, ve sarışın yıldız CAROLE LOMBARD m ölümünden beş ay evvel bitirdiği ve tekmil filmlerinin en güzeü olup bütün dehayı san'atkâranesini göstermeğe muvaffak olduğu A S K MUHAREBESİ filminde tekrar yaşavacaktır. Bu akşam için yerlerinizi ^B evvelden aldınnız. • • Küçük kuzulara dair Geçenleıde, bu sütunda küçük kuzuların kesilmemesini teklif etm'stim. Muhterem Belediye Reirlmiz, son zamanlarda Belediyeyi alâkalandıran her yazıya cevab vermek hususunda kabul ettıui takdir ve şükre lâyık usule uyarsk bu yazıma cevab vermiştir. Bu cevaba göre. süt. yoğurt, yepnir îhtiyacîan ve kuzulann gıda meseleleri de incelendikten sonra iki ayhktan kücük kuzu'arm kesilmemesine karar verilmişür. Bu kar?r ve cevabdan dolayı Beediyemize teşekkür ederim. Toptan şeker satışı Türkiye Şeker Fabrikalan Şirketi gelen emir üzerine dünden itibaren tekrar toptan şeker satışlanna başlanmıştır. Bir tondan fazla şeker verilmediği gibi evvelce fazla şeker aJmış olanlar da sırada geriye bırakılmaktadır. ALKAZAR Y A R I N Matinelerden itibaren Pek büyük maddî fedakârhklarla sureti mahsusada Amerikadan getirtilen şaheserler şaheseri: Mücrim, buna göre, kendisinde merhamet veya istikamet mefkud olsn veya bu duygular husufa veya zâfa uğrıyan kimsedir. Cinaiyat isimli eserinin ikinci kısmma göre, içtimaan zarurî olan, topıuluk hayat.nın devamında ve selâmetinde şart bu'.unan diğergânı duygulann yokluğu veya kifavçfsizliği. hu.susî bir ruhî h:lâfı adelik. İşte cürü:n budur. Böylece sevki tabiiden. Ekmek karnelerinin tevziatı muV.addome itibarile hayatî, netice cihetile ruhî bir vetireden hareket ederek. bitti cürmü bu tabiî şartların haricine çıkışm. Ekmek karnelerinin dajıtma müd ııuıtad halde bulunmayışm bir alâmeti deti dün akşam sona ermiştir. Tevziat «ürmüş oluyor. işi tamamlanmıyan yerlerde, bugün akAlılâkî sevki tabiilerden doğmak üzeşama kadar devam olunacaktır. Buna re, hılâft adeliklerin arzeyledikleri ıhtirağmen. her hangi bir sebeble karnesini lâflara görp, üç sınıf mücrim görüyor: alamıyanlar mensub olduklan mahalle «Kendisinde merhamet duygusu mutlak bürolanna müracaat edileceklerdir. olânk buıunmıyanlar, bunlar münha Geçen sene TYRONE POWER ve HENRİ FONDA H A l ' D U D filminin mabadi ve sonu. BAŞTAN SONA KADAR RENKLİ H A Y D U D fiLninin mabaadi ve sonu. Baştan sona kadar renkli : SEYİMLİ HAYDUD'un İ \ T İ K A >I I BÜYÜK MACERA ve SERGÜZEŞTLER ŞAHESERİ YARINAKŞAM saat 9 da \f B a ş E K Siııemasında JACKIECOOPER 0 E N E T Ekmek karnelerini tahrif etmişler Ali, Hüseyin ve Mehmed rinde üç kişi, bazı ekmek tahrif edip fazla ekmek şebbüs etmişlerdir. Tahrifat üçü de yakalanmıştır. All îsîmlekarnelerini almağa tearüaşılmış, r o l l e r d e : j F R N E Y CUMHURIYET Nüshası 5 Üniversitedeki palto hırsızı yakalandı (Yiizii Damgalı Adam) I Orijinal ( İngilizce ) yeni kopyası ALKAPON Yusuf isminde bir gene, Üniversiteden Derviş isminde bir gencin paltosile şapkasım aşırmış, bunlan giyip kaçarken yakalanmıştır. Yusuf, müddeiumıımiliğe gönderilerek Sultanahmed Birinci Sulh Ceza mahkemesince sorguya çekilmiş ve hakkında tevkif müzekkeresi kesilmiştir. arın yağması bir an için duımuştu. Kakat yerdeki beyazlığın kalınlığı diz boyuna yakındı. Gök'eki kara bulutlar gittikçe koyulaşıyor ve sıkışıyordu. Ufukta, ümid verecek hiç bir beyaz nokta ve parça görünmüyordu. Tabiaun bu tatsız ve berbad manzarası insanlarm ruhu üzerinde de fena bir tesir yapmaktan geri kalmamıştı. Herkesin yüzü asık, hareketleri sinirli idi. Scyrek işliyen tramvaylarm hspsı tıklım tıklımdı. Taksi bulup binmek değil. yoldan geçerken görüp seyrine bakmak imkânı bile yoktu. Bedia ıle Vefik Taksimden Harbiyeye doğıu yürüyorlardı. Onların da keyifleri yerinde değildi. Gene kız çok az konuşuyor, delikanlı tek kelime ile cevablar veriyordu. Halbuki iki üç saat evvel sinemaya girerlerken ikisi de neşeli ve heyecanlı idiler. Bütün filmi seyrettiklerj müddetçe hiç durmadan çene çalmışlar, en küçük ve manasız vesilelerden istifade ederek gülmüşler, kahkaha atmışlardı. Şimdi acaba yorulmuşlardı da onun için mi susuyorlardı? Yoksa üzerinde fikir yürütecek mevzuları mı kalmamıştı? Hele ikincisi hiç mümkün değildi. Çünkü iki üç ay sevişmişler, sonra da nişanlanmışiardı. Yüzükleri parmaklarına takaiı henüz bir hafta bile olmamıştı. Bflki yüzlerini iğneleyip donduran roğuk, nefeslerini tıkıyan şimal rüzg^rı, manevî hüviyetlerinde de bir kutub havası yarRtmıştı. Hayır.. Sinemadan çıkarken Vefik, kenarı seyrek beyaz tüylerle çevrili kadife rapkalı, siyah kürk mantolu bir kadına selâm vermiş, kadın da her ikisüü par sırsn hodkâm daiyelerle hareket ederler Onun tesiri altmda olarak cürümde buîunurlar 2) Kendisinde kâfi derecode merhamet olmıyanlar. Bur^arda miifrim fiillere karşı kuvvetli bir istikrah. bir KKsintı yoktur. İçtimaî. siyasî, dinî bir takım fikirlerin nüfuzila cürüm irtikâb ederler. Kendi iradelerini haricin amillerinden kurtaramazlar. Bu hakımdan nefislerine hâkim olamazlar 31 Nih?vet dedelerc'en. büviik ana. 1 7 SENE BEDBAHT 2 K A H K A H A K R A L I . . . . Abone şeraili Senelik Alü avlık Üc avUk Bir avbk TEHO LINGEN ve HANS Bütün kederlerinizi MAUSER fcurnşrur. • l'ürkive Harîc için için 1400 Kr. 2700 Kr 750 > 1450 » 400 > 800 • 150 » Yokrur. Dikkat Filmile unutturacaklardır. Gazetemize eönderilen evrak ve vanİM nesredilsin edılmesin iade edilmez ve vanHün mps'ııiivpt kahnl olunmaz. f S= Küçük hıkâye Tipi altında,. Vefik. dedi, çok fenayım.. Bitik bir h^iıdeyim. İstersen şu karşı sıradakı apar'.ımanlardan ıçerlek kapısı olanlardan birinin merdivenlerine sığmalım.. Dtlikanlı gözıerini o tarafa çevirerek cevab verdi: Durup beklersek daha fazla üşürüz, bu tipinin ne zaman duracağı beJii değ1 ki.. Ama, ben bu vaziyette, kabil değı'. Maçkaya kadar gidemem!.. O zaman Vefik bir saniye nazarlarmı buş'ukta sabit bir noktaya dıkti. BaşlarınJaki felâketi hafıf.etmek, gene kıü biran evvel bu ıstırabdan kurtarmak ıç,n dimağımn bütün kuvvetlerini seferber ederek kendinden gecip derin bir murakabeye daldığı pek açık görünüjordu. Aıısızın silkindi. Yüzünde deminki endiçeden ve asıkhktan hiç bir iz kalmamıştı. Geniş ve kalm paltosunun ön düğmelerini çözdü. Sağ tarafını geri'.en kounnn bütün hızile açtı: Gel, dedi, şuraya sokul.. Gene kız biran tereddüd etti. Sonra usul usul ileriledi. Başı nişanhsınm göğsüne dayanmış, sırtı birdenbire soğuk'an nıahfuz kalmış. omuzlan yün bir yorganın altında imiş kadar rahatlık his«îetmişti. Önceleri. Bedia gene eskisi gibi zorlukla adım atmakta devam etti Vakıâ bu sefer, sol kolile paltonun altmdan Habaset ve haydudluğun ika ettiği faciaların en tüyler Urperticisi... İnsan havsala ve zekâsının erisemiyecejfi kanlı ihtiras ve cinayetler... Yılmaz eangster cesaretinin gaddar, korkunc ve helecanlı timsali . . . . 3 beynelmilel artistin müsterek temsilleri * PAUL BORİS M UNI KARIOF Georpfes Raft lak yeşil gözlerinin manalı ve müstehzi bakişlarile baştan aşağıya süzmüştü. Bedia cnun kim olduğunu sormayı gururuna, izzeti nefsine yedırememiş, Vefik de ken'liliğinden izaha vtermeğe ka'kışmamış, büâkis böyle kuçük ve ehemroiyetsiz bir hâdisenin ni,anlısının yüzünde kıskanclık izleri yarattığını görünce durgunlaşmış, somurtmuştu. İşte âşıkla maşuka arasındaki gerginliğin tek sebebi buydu. *** Sürpagop mezarlığının duvarları önüne eeldikleri vakit, ruzgârm hızı biraz daha arttı. Evvelâ küçük ve seyrek taneler halinde yağmağa başhyan kar bir iki dakika içinde sıklaştı, irileşti. Vefik şapkasını bastırdı. Boyun atkısını sıktı. Bedia kenarı şeridli kukulatasını düzeltti. İnce yün mantosunun yakasmı kaldırdı. Fakat bütün bu tedbirlere rağmen yürümeleri gücleşmiş, nefes alıp vermeleri müşkülleşmişti. Vpfik, uzun boyunu, geniş omuzlarını. sağlam yapılı vücudünü ileriye vererek ve ayaklarını sıkı basarak azçok ilerliyebiliyordu. Fakat Bedia savrulan eteklcrim bir türlü tophyamıyor, altı düzleşmij botlarile her adımda kayıyor, sendeüyordu. Kızarmış yanaklarmm üstüne kadar dökülmüş dağınık saçlarmı iki elib kaldırıp kulaklarının arkasına atmağa çahşarak; sokıuması için paltonun üstünden omzuna koyduğu sağ kolunun tazyikını bir psrça daha fazlalaştırıyordu. Nihayet davanamadı. Ağzını paltonun yakasına yaklaştırarak: Bedia, dedi, çok şükür tekrar neşen geldi. Yüzünü asık gördüğüm zaman ne Vefiğin belini kavrıyarak bir destek bul kadar müteessir oluyorsam, dudaklannduğu için pek fazla kaymıyordu ama. da hafif bir tebessüm belirdiği anda da ayaklarım Vefiğinkilere uyduramadığı o dprece seviniyorum.. Şu dakikada öyle mes'udum ki.. Sorma!. için gene yürümekte güçlük çekiyordu. Bedia birden cevab vermedi. Sonra: Delikanlı bunun farkma vardığı için Ben de dedi, çok bahtiyarım Vefik. adımlarını küçülttü Arıık, bir msnçanın yanyana eri gibi aksamadan ilerli Kendimi senm himayende o kadar serbest ve korkusuz hissettim ki.. Boyle, yirlardı. İki vücudün sıcakhğı kumaşların ör Maçkaya kadar değil, dünyanm ta öbür çüîerinden süzülerek yekdiğerile birle ucur.a kadar gidebilirdim. Bedia, emin ol ki müstakbel yuvaşince paltonun altı ılık bir yuva sıcaklığı almış, iki gene birbirine riyasız biı mız da bu paltonun içi kadar ılık ve yakmlık duymağa başlamışlardı. Tipinin eamimî olacaktır. Başını azıcık yukarı korkuncluğuna aldırmadıkları gibi de doğıu uzatsana. min birb:rlerine karşı kalblerinde uya Oh.. Eüzgâr hafiflemiş, kar seyreknan küskünlük ve hıncı da unutmuşlar ieşnıiş ama, vaziyetimden çok memnudı. num Paltonun altından çıkarsam ,yuBu paltoda meğer. ne tabiat üstü bir vas:z kalan bir kuşa döneceğim.. Çıkma.. Çıkma.. Yahıız başınj biraz kuvvet, ne umulmaz bir kudret varmış.. Bedia, büsbütün başka bir âlemde yaşt daha uzat!. Hadiye lclâl ycr, Vefik, biraz evvel nişanlısına selân.laştığı kadın hakkında malumat vermemekle hiç de iyi hareket etmediğini düşünüyordu. Harbiye köşesini dönmüşler, Vaü konağj caddesine sapmışlardı. Burada düzşâr tam karşıdan esmedi^i için Vefik de, Bedia da biraz ferahlamışlardı. Gene kızın palto altmdan yükselen gülüşleri dısarıva hafıften boğuk boğuk akstdıyir. delikanlı onun yüzünü görmemekle t.eraber, nişanhsınm biraz daha kendine Delikanlı etrafa dikkatli dikkatli göz gezdirdi. Ne uzakta, ne de yakında hiç kimse yoktu. Sade ucsuz bucaksız bir beyazlık ufuklara eteklerini sermiş, derin bir sükut içinde rahat ve kaygusuz yayı'mış oturuyordu. Vefik, yüzünü paltonun yakasınm kenar'na çıkmış olan Bedianın yüzüne doğru iğdi. İki gencin dudakları bu soğuğun ortasında kutublarda birdenbire fırlavan iki yanardağ alevi gibi birbirile tucpklaştı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: