CUMHURIYET ĞirJncikâmın 1 9 4 Î Sovyet RusyaAl. nıan cephesi şarkta ( kurulduğu sıralarda; havacılıkta paüişüt harbinin ve hava piyadesinin vaftiz babaları olan Kızıl havacılığın daha bazı yeni hava silâhlannı ortaya çıkaracagı düşüncesi hâkımdi. Bilhssa piâncrlerle teşkil edilecek katarlar sayesinde kuvvetli kara birliklerinin kısa zamanlarda b*r cepheden öte cepheye kaydmlabileceği ve çabuk siklet merkezlari kurulacağı kanaati gelmişti. Daha önceleri de Rumanyadan Sovyetlere terkedilen arazi iizerine havadan ufsk çaplı tarıklarm indirilişi bir hâdise olarak ele alınmıştı. Sovyet Rusya hav=>cılığının zırhlı vaeıtalar önünde boş durmıyarak bilhassa tankların taarnızlarına karşı müessir silâhlarla mukabele eiaceği bahis mevzuu olmakta idi. Kızıl havacılığa mensub pi kecilerin bu maksadla hazırlanmış bulunduklan da bir iki defa hatırlatıldı. Bugün; Moskova kapılarma day=ın=m AJman ordusunun be'kemiğini tayyarelerile zırhlı vasıtalsn teşkil etmektedir. Çok dış hatlardan itib?ren birçck mânilerle ortülmüş bulunarı Moskovanm müdafaasında ise. Sovyet Rusya daha zîyade hava birliklerine güvenmek mecburiyetindedir. Yoksa, yer müdafaa silâhlarının mukavemetinı her fırsatla kıracak Alman tayyareciliğini ve zırhlı vasıtalarını başka cepheden durdurrrıak Imkânına malik değillerdir. Çünkü. Alır.an taarruz tabiyesinde tankların önderliğini ve himayesini Mihver havacıîarı ve bu arada b'lhassa ağır yüklü bombardıman tayyareciligi başarmaktadır. Buna karşı da ancak bir müdafaa tayyareciligi hazır bulundurulacaktır. Son gelen haberler göstermiştir ki, Sovyet tavyareciliği yeni bir hamle ile Mihver akınlarmı rr.üdafaa silâhlanndan farklı olan taarruz vasıtalariie durdurmağa teşebbüs etmiştir. Savaş meydsnlarmda yeni göze çarpan bu şekil tabiyenin esası; nikecüerin tenklara karşı tavikli bomba'.ar kullanması teşkil eder. Buna, kara torpili adı verebiliriz. Çünkü, toprsklar üzerinde hareket eden silâh ve vasıtalarm zırhlısı tanklardır. Bu tavikli mermiler, Sovyetler'n idMİa ettikleri eibi normal bom Sovyet tayyareciüğinin haberleri Atalarımızın tarih Tütfin piyasası yeni birsilâhı: Kara torpili yakındaaçılıyor ==telâkkssi=== Yazan : HAVACILIK TÜRKOLOJİ BAHİSLERİ IHEM NALINA MIHINA Arab saçı gibi! Arîf Ahdskal baların tadil edilmiş şekillerinden farklı olmıyabilirler. Fakat muhakkak olan bir şey varsa, o da, pike tayyarecüiği tarafından kullanılmakta ve tankın zırhını delerek dahile .ıüfuz ettikten sonra infilâk etmekta olmasıdır. Çaplarıııın oldukça büyük ve infilâk maddelerinin fazla sabırlı bulunmslan icab eder. Bu maksadla hazırlanmıs bu bombaların tapalan hususi mahiyette imal edilmiş bulunsalar gerektir. Sovyet pike tayyareciliğinin aylnrdan. beri sesi sadası çıkmıyordu. Bu cins tayyareierin cephenin muhtelif safhalarmdaki rolleri pek fazla değildi. Buna sebeb olarak, mevtrudlarının kıtlığı ve daha ziyade Moskova önünde kurulan bir müdafaa çerçevesinde çalıştırılması düşüncesinin daha uygun ve hâkim oldufu, gösterilebüir. .Alman ordularınm Moskovaya karşı yapmakta bulundukları büyük ve kat'î taarruz sıralarında, Sovyet havcılığına düşen esaslı vazifelerin evvelemirde bu hanrlıkları durmadan ve aman vermeden bombalıyarak gerilerden olacak ikmal ve yardırrJarı aksatmak. sonra da. on dört bin tp.nkın harekete geçeceği İddia edildiğine nazaran, bunlara karşı duracak bir hava teşekkülünün hazır bulundurulmasmı temin etmektedir. Sovyet havacıhğı. Mihver tavyareciliğımn zarhlı vasıtalarma yapacakları yardımlan aksatmak düşüncesile harekete şeçmekten ziyade, tankların ileri yüriiyüşlerini durduracak ve zayiat verdirecek bir tedblr almış bulunuyor ki, bu tarzdaki mukabele ve müdafaa, umulmadık bir hâdise olduğundan hasmı şaşırtabilir. Nitekim Alman makamlan. tanklara karşı Sovyet pikecilerinin attıklan torpillerden fazla müteessir olduklarını itiraf etnnektedirler. Çok daha önceierden; tank ve tayyare müşterek hareketi hakkında Sovyetlerin yeni yeni tabiyeler ve metodlara sahib bulundukları ve bilhassa pikecilerinin tank taarruzlarını durduracak kudrette oldukUrı İddiası vardı. Pek de tasrih edilmiyen bu müdafaa ve taarruz şekli. kara torpillerinin kullanılmasile meydana çıkmış oldu. Zevkine son.. Heyecanına benzer.. Güzelliğine eş bulunmıyan senenin en müstesna filmi TAMAMEN" RENKLİ V A H Ş Î A Ş K Bugün L ÂLE sinemastnda Ray MiHand Pafricia Morison Akim Tamiroff un kudretlerile hakikî bir şaheser yarattıkları bu harikanm son günlerinden istifade ediniz. Mühim ilâve: İLK BÜYÜK T Ü R K FİLMİ Büyük bir hayranhkla alkışlanıyor. YURDDA CUMHURİYET BAYRAMI TÜRKÇE SÖZLÜ 1100 metre, tekmili birden. Bugün saat 12,10 da tenzilâth matine Diğer seanslar saat: 2 20 4 30 6.30 ibyada. 8 inci İngiliz oıdusunun taarruzile başlıyan m«ydan m u . harcbesi, bu mücadeleyi yalnıa bizim gibi uzaktan takib edenlerin değil; bizzat muharelje meydamnda dövüşenlerin de içinden çıkamıyacakları kadar, karışık bir şekil aldı. Modern harbin 1939 eylulünde, Polonya harekâtmEski Türklerin taneşrettiği «Türkle da ve 1940 ta Norveç. Holanda. Belçika lih telâkkisini gösrin ulum ve fünuna ve Fransız cephelerinde herkesi şaşırtterdiğinden bahsettihİ7metleri» ismin tıktan sonra tedricen berraklaşan ve ğimiz üç vesikanın dski risals, (Şem klâsikieşen şekillerine de benzemiycn her üçü de Türk seddin Gün.altay) m Libya sava.şları hakkında, iki taraf doğeseri olduğu halde 1932 de toplanan Bİ ru ve esash tafsilât vermedikçe, bunlaikisi arabca, yalnız biri türkçedir: Bunrmci Türk Tarih Kongresinde «İslâm rm nasıl cereyan ettiğini kavramak pek nıedeniyetinde TürkJerin mevkii. ismile de mümkün olmıyacak. Bu yıl, Ege tütün rekoltesinin 28 mil lardan «Tezkiretüliber» le «Aynülyon kiloya baliğ olduğu anlaşılmak urafa. nın arabca yazılmış olmalarmın Bjnpedocle), Bokrat ( = Hippokralis/ verdiği konferans ve Dr. (Sühcyl ÜnÖnce, kendim anlıyamıyorum, sandım; tadır. Geçen senenin 35 milyon kiloyu sebebi islâm âleminde Arab dilinin ilim llippocrate), Aristokles ( ^ Aristoklis/ ver) İn Türk Tarih Kurumu Belleteni bir şey anlıyabilmek için bütün habermedrese lisanı olmasıdır. Aristocles), Aristos (.= Aristotelis/Aıis ııin birinci nüshasmda çıkan «İslâm ta leri ve yazüanlan dikkatle okudum; işi geçen rekoltesine nazaran bu yü mah ve bilhassa suiü noksan, fakat nefaset itibarile eski Zaten her üç eserin de mehazi vazi tote), Afrodis (?), Sokrat ( = Sokralis/ rihinde Türk hekinılerinin mevkii ve gene kavrıyanıadını. M. Çörçilin, taaryetinde bulunan •Tezkiretüliber» in Socrate), Zinon ( = Zinon/Zenon), Ok İbni Sinâ'nın türkli'ğü» gibi her birinin ruz başlarken Avam Kamarasında siiysenelerden çok yüksektir. »nüellifi (İsmail ibni Mehmed Şerif) lidis ( = Efklidis/Eurlide), Arşemid ( = ayrı bir kıymeti ubn birkaç etüdden lediği, tank muharebeleri, bir deniz muİnhisarlar İdaresi, bu sene tütün picAksaray» medresesinde müderristir ve Arkhimidis/Archimede), Amosyos ( ^ İbarettir. Fakat «Tezkıretüliber» le onu harcbesi gibi, iki saat içinde neticeleneyasasuıda normal gidişi temin etmek, Hicreün sekizinci (~= Milâdın on dör Ammonios/Ammonius). Bokros ( Pro mehaz ittihaz eden Şeceretülbeşer) cektir, sözü de hâdiselere uymadı; iki • sauşların seyrini ve alış faaliyetinı ya duncü) asrında yaşamış bir müderrisin riikos/Prodicus?) Calinus ( Galinos/ de Tanzimattan sonraki tetkiklerde te saat değil, iki haftadır. bir netice çıkkından takib eylemek üzere İznürde Türk ırkına aid tezini o zamanın klâGalien), Diskorides ( Dioskuridis/Di ?adüf edilmiyen isimier de görüyoruz: madı. Ben, kendi anlayışsızlığıma hükbir (Tütün piyasası raportörlüğü büro sik İlim dilile izah etmesi pek tabiidir. oscoride). Yuhannâ. İbniHejtera EbuMeselâ (Şemseddin Günaltay) m yuka nıctmek üzere iken bu karmakanşık dusu) kurmuştur. Bu büro>u idare etme Gene o devirde yaşı>an (Mehmed Küş Ali Basrî. Ketke (?,!. EbuNasıı Fararıda bahsettiğimiz konferansmdn (Ebuğe, inhisarlar İdaresi raportörü Ihsan teri) nin yaptığı iş de müderris (İsma hî, Yusufı Kindî. EbuAli Sina. Ah YusufülKindH nin Türk olmadığı mu runıun İçinden çıkamıyanlar arasında Arii memur edilmiştir. Büro tarafınuan il) in arabca eserir.deki esasları Türk nıed Serahsî, Kosta ibni Luka. Sâbit ibni sarrah bulunduğu halde (Kongre zaptı, raeslekten mütehassısların da bulunduğuııu gördüm. En son İngiliz kaynakpiyasanın devamı müddetince satışlarm halkına en sade bir türkçe ile anlata Kurra'dır. Dahî ems.ılleri çoktur.. s. 299), «Tezkiretiiliberin 17 nci ve lanndan gelen haberler de, vaziyetin pek seyrini, miktarlannı ve fiatları gös cak bir eser telifinden İbarettir. «Şeceretülb»şer» ir 31 inci sahifelerin karışık olduğunu kabul ve itiraf cdinBu isimlerin birçokları vesikalar araterir günlük bir piyasa bülteni de neşHer üçünde de ayni eserler müdafaa =:ında muhtelif imlâ tahavvüllenne uğ de (Kindî) nin de Türk olduğur.dan bah ce, artık Lüjya meydan muharebesinin rolunacaktır. edilen bu eski yazmalarda ?n fazla ramaktadır: Meselâ (Anaksimandro?) un sedilmektedir. arab saçına bcnzediğini anladım. Tütün piyasasmın bu ayın on beşinde ehemmiyet verilen nokta, Türk ırkımn Bu kıjTnetü vesikalarm en mühim huLibya nıııharebelerinde. uzunluğuna iîmi «Şeceretülbcşer» de (Kismandiaçılacağı söylenmektedir. Fakat diğer askerî ve siyasî tarihten ziyade kültür n s ) ve «Tezkireti'!iber» de (Anaksi rusiyetlerinden biri de türklüklerinden da, derinliğine de cephe kalmamıştır. bir habere göre, Alman alıcılar, mer ve medeniyet tarihir.deki büyük ve parmandires). (Thalis)in adj her ikisinde bahsettikleri kültür sdâmlarının kaç ba İki taraf birbirlerinin önünde, arkasmkezlerinden talimat gelmediğini ileri lak rolünde gösterilcbilir. Meselâ me fKales) şekiinde olduğu halde «A>nül Imda yunanlaşmış veyahud b?şka bir da. iki yanında harbediyor. Çeviren sürerek pij'asanm yılbaşından sonra a haz vaziyetinde bulunan «Tezkiretül iirafâ»da (Tales) ve (Talis) şekillerini camiaya temessül etmiş oldukları hak çevriliyor, yarılan yanyor. İngilizler çüması için hükumet nezdinde teşeb iber. in 17 nci sahifesindeki «Ümmet almakta ve hatta ayni bir vesikada. ya kında efsanevî olmakla beraber husus: Almanlarla İtalyanlarm muvasala yolutüslerde bulunmuşlardır. Piyasanın a ütTürk. faslında Türk ırkı «Ebu1 v.i Şeceretülbeşer» de (Amesyos) İs bir ehemmiyeti haiz bir takım izahat nu keserken Mihvcrciler de In^lizleçılma gününün bu günlerde bir beyan üınem fî sülüsâniddünyâ = Dünya mi (Amonyos) taha\rvülünü de göster vermek lüzumunu hissetmiş olmaların rin muvasala hattına saldırıyor. Demek name ile flânı beklenilmektedir. nm ürte ikisindeki millctlerin babası» mektedir. dadır. Meselâ «Tezkiretüliber. müel ki çöl muharebeleri, M. Çörçilin benşekiinde tarif edilip ou büyük ırkın din lifi Sicilyada doğduğundan bahsettiği Müslümanlıktan evvel ve sonraki de (Empedoklis) hakkında «min derecet zettiği denİ7 muharebelerine benzemekitablarında Allah tarafından mübeşşer diği gibi kara muharebelerine de benBasma tevziatı ve mubarek bir ırk olduğundan, şevket vlrlere ait olarak ikiye ayırabileceği issâniyeti min ensâlitTürk =: Ikinci 7emiyor. Tankların önüne durulmaz savYerli Mallar Pazarları müdürlüğü, miz bu listedeki şahsiyetler gerek .Tez derecede Türk neslinden., (Efklidis) ve azametinden, şecaat ve kuvvetinden, evvelce yalnız basmada tatbik edilen «Şpceretül hakkında «ve hüve min derecetissâli letine karşı da galiba yeni mukabil taâlicenablığından, kara ve deniz hare l'.iretüliber» de, gerek tevziat şeklini genişletmiş ve resmi leşer. de doğrudan doğruya Türk ırkı seti min ensâlitTürk = Üçüncü de biye usulleri bulunuyor. ketlerinden ve hatta bir takım zdalar Harbin ana vasfı ^beklenmiyen, umuldevlet dairelerüe tanınmış müesseseler keşfettiğinden kısaca bahsedildikten son na mensub gösterilmektedir. reeede Türk neslinden. ve (Kosta ibni mıyan» hâdiseler olduğunu söyliyenlememur ve müstahdemlerine daha geMüslümanlıktan evvelki devre aid Luka) hakkında da «ve hüve min enra hemen kültür sahasındaki rolüne gerin ne kadar haklı olduklannı bir defa niş mikyasta te\Tîiata başlamıştır. Yeçiliyor ve muhtelif asırlarda Türk ırkı idmlerden (Aristoklis) şekli (Platon = sâlitTürk fî batnJlhâmis = Beşinci daha görüyoruz. İnsan zekâsının, iradeni şekilde nufus cüzdanlanna muaymn muhtelif kollarından yetişip dün Eflâtun) un hakikî ismidir ve bu isirnle hatın Türk neslindenıli'» gibi bu şah sinin, cesaretinin ve cür'etinin çarpıştığı yen tarihlerde alınmak üzere beş fiş ysnın umumî kültür ve medenıyetini onun kasdedildiği her iki vesiksda da fiyetlerin Türk ırkına yakınlık derecele harb, silâhları, vasıtaları, teFkilleri ve yapıştınlmaktadır. Bu fişler: kuran büyük adamlar hakkında uzun musarrahtır. «Şeceretiilbeşer» de (Af rini nesil adedlerile izah etmektedir. usullerile durmıyan bir teknik inkılâb 5 metre basma veya pazen, pijamalık, uzadıya tafsilât veriliyor. rodis) ve (Afridos). «Tezkiretii!iber» Bu vesikaların en çok hayret edile içindedir. 1939 daki tabiye kaideleri naveya gömleklik. Her üç vesikanın aşağı yukarı ayni de (Afroris ismindeki şahsiyetin kim cek noktalarmdan biri de (Anaksiman sıl 1918 dekilere benzemiyorsa 1941 de7 çileye kadar yün. tabirlerle verdikleri bu şayanı hayret olduğu anlaşılamıyor. Tıpkı bunun aibi dros) un nesebi münasebetile «Hitit. ler kiler de 194? takilere benzemiyecek. 6 metre Amerikan. bir de «Şeceretüll)«şer. de (Ketke) den bahseden fıkralarında gösterilebilir; Anlaşılıyor ki harb okullarını ve harb 3,5 5 metreye kadar patiska veya tafsilât içinde bilhassa dikkat edilecek İki nokta var: 1. Dünya kültürünü ku ve (Ketke ibni Huret) şekiinde zikre meselâ «Şeceretülbeşer. in 32 nci sa akademilerini, artık cephenin gerisinde 5 metre patist. dildiği halde «Tezkiretüliber. de (Ket hifesinde bu şahsiyetten şöyle bah.se değil, cephonin içinde kurmak ve tahi5 metre ipligi boyalı diğer mensucat van Türk âlimlerile filozoflarının müslümanlıktan evvel ve sonra muhtelif le) İsmile anılan şshsiyetin de hüviveti diiir: ye derslerini de her muharebe akşamı eşyasını almak hakkını üıtiva etmek1 «Hitit kabîlesinden olup dağlarda ge biraz değiştirmek lâzım gelecek. asırlarla muhtelif memleketlerde yetiş belli değildir. (Amosyos ) tahrifine uğn tedir. Bundan sonra maaş sahibi dul ve miş ve eserlerir.i muhtelif dillerde yoz yan (Ammonios) un Milâdî üçüncü asır zer, kendi höcresinde olurdu. Hendese yetimlerle malullerin ve emeklüerin mış olmaları; 2. Bu büyük adarrların da <Neoplatonisme« esaslarmı kuran ve hisab ilimlerinin mucidi olup kitab maaş cüzdanı esas tutularak tevziata türklükleri münasebetile izah edilen ırk (Ammonios Sakkas) olması lâzım pelir. ve yazı İhdas eylemiştir.. Bu fıkradaki «Hitit. kelimesi «Tezkiİslâm devrine sid şshsiyetlcr içinde başlanacaktır. Halka, mahalle mümes ve milliyet telâkkileri. Basın aile suvaresi Türk ırkına mjnsubiyetinin altı asırlık letüliber. in 17nci sahifesinde Arab siUerinin vereceğl vesikalara göre tevHer şeyden evvel büyük bir ehemmiTürk Basın Birliği İstanbul mınta?ifabe?indeki kalm (T = Tâ) harfile yaziat yapılacaktır. yetle tesbitine mecbur olduğumuz bir vesikalarla sabit clmasım büvük bir kasmın tertib ettiği yıllık suvare 10/1/ flbni Si zı'mıstır. Türk Okutma Kurumu men nokta var: Bundan altı asra yakm bir memnuniyetle karşıladığımızşimdiye 'kaBundan altı asır evvel yaşıyan Ana 942 cumartesi akşamı Taksimde Şehir zaman evvel yazılmış olan bu çok eski nâ) nın milliyeti hakkmda faatine verilecek müsamere vesikalarda ilmin mütemadi ter?kki dar bulunamıyan sarahat artık e!de edil dolu Türk müelliflrrinin tarih tezine kazinosu salonlarmda verilecektir. Basın azası çoğaldığı ve yer dar olTürk Okutma Kurumu «Darüşşafa lerileson telâkkilerine uymıyan birçok miş demektir Bizce bu vesikaHrın en göre, bütün bu bü>Kik adamları yetişduğu için bu sene davetiyelerin gayet ka» menfaatine 8 birincikânun pazar noktalar bulunabilir ve bulunması da büyük kıymeti bilhassa bu noktasında tiren Türk ırkı yalnız askerlik ve devletçilik itibsrile dünyanın en mümtaz mahdud olacağı anlaşılmaktadır. tesi akşamı saat 21 de Çemberlitaş si pek tabiidir. Fakat bizim İçin ve bil dır. nemasmda büyük ve zengin programlı hassa Türk milliyetçiliği tprihi için büTürklerin İslâm kültüriindeki rolleri ırkı olmakla kalmayıp ayni zamanda bir müsamere verilecektir. yük bir ehemmiyeti haiz olan nokta bu hakkında Tanzimatlan sonra bizde ya tababet. hey'et. hendese, felsefe, musiMuallim Eyyubi AIi Rıza idaresindeki değildir: Bizim için fevkalâde mühirn pılmış tetkiklerin en mühimleri. (Ali ki vesaire eibi en mühim ilimlerle sansaz heyeti, ses san'atkârı Safiye, san olan nokta, atalarımızın medeniyet ta Suâvi) merhumun Pariste çıkardığı atların ve bilhassa yazınm keşif. icad ve ÜSTÜNLÜĞÜ atkâr Naşid Özcan müsamereye iştirak rihi karşısındaki millî telâkkilerini bu •Ulum Gazetesi» nin birinci nüshasında tamimile bütün dünya kültür ve meve edecektir. Naşid, «Eski mektebler> ko mühim vesik?lar savesinde kendilerin ki «Türklerin mesâi i zihniyyelcri» baş denivetinin temellerin; kurmuş olan muDÜŞKÜNLÜĞÜ medisini oyruyacaktır. den ögTenebiImemİzdedir. lıklı ilk etüdle bunu mehaz ittihaz eden barek ve mübesşer bir soydur. Şehrimize gelen Alman tsmaH hami DANİSMEND (Avrupanm Ikbali) Biz şimdi bu telâkkileri o vesikala (Bursah Tahir Bey) merhumun 1914 te L İnhisarlar Vekâleti Izmirde bir büro açacak Yazan: Ismail Hanti Danişmend 2 [*] ASYANIN B U G Ü N MELEK PARA HIRSI Aynca: YURDDA CUMHURİYET BAYRAMI Basvekâlet Matbnat U. Müdürlüğü tarafından yapılan Çılgın kızlar otelinin iç yüzü . . . Yollannı şaşırmı? iki kızın arzulan.. İhtiras... Ve sergüzeştleri LYNN BARI HENRY WILGOXON JOAN DAVIS Büyük Memleket Gazetesi Bugün saat 1 de tenzilâth matine. rın mukayeseli tetkikile izaha çalıçırken «Şeceretülbeşer» ismindeki türkçe Ankarada bulunan Alman ticaret henüshayı esas ittihaz etmekle beraber yeti temas ve teşebbüslerine devam eticab ettikçe arabca nüshaların lâzım gemektedir. Bu heyete, Türkiye ile iş yalen fıkrslarını da aynen tercüme edepan ve memleketimizde şubesi bulunan ceğiz. Alman firmalannm Berlinden gelmiş . I «Şecerctülbeşer fî hak'katilolan mümessilleri de iştirak etmiş ve bu suretle heyetin kadrosu çok ka lıaber. İsmindeki türkçe eserin 3132 nci sahifelerinde kültür tsrihinde rol oynıbarmıştır. yan Türk âlimlerinden şöyle bahsedilGüzel bir teberru rr.ektedir: Burdur (Hususi) Dokumacılar «Gerek Belli, Horasan, gerek Rum Kooperatifi son yaptığı umuml toplan Türklerinden meşhur hakîmler zuhur tıda, kooperatif kânndan iki bin lira eylemiştir ki dünya âlimleridir. Anılannm, memleket hastanesine yardım ol lar Lokman, Kismandiros (=: AnaUsimak üzere teberruuna karar vermiş ve ı«3ndros/Anaximandrc). Kales ( ^ Thaparayı Vilâyet emrine bankaya tevdi lis/Tbales), Fisapnres ( = Pythaçoras/ etmiştir. Pythagorc). Bedoklos ( = Empedoklis/ tacirleri B U G Ü N Kelîmenin tam mânasile MÜKEMMEL ve HARİKULÂDE Bir F i 1m İçinde Osmanlı İmparatorlu|unun yükseliş ve alçalışı en büyük mevki tutan bu kitab, her Türk münerverinin dikkatle okuyacağı bir eserdir. Yeni çıkmıştır. Tevzi yeri Cnmhuriyet Matbaasıdır. Fiatı 100 kuruş. CUMHURİYET Nüshasi 5 KORKUSUZ REİS'in M Ü T H İ Ş M A C E R A L A R I Heyecandarı titreyecek... Kahkahalarla güleceksiniz. İlâve olarak: YURDDA CUMHURİYET BAYRAMI Basvekâlet Matbuat U. Müdürlüğü tarafından yapılan Istiklâl için dövüşen... Derebeylerile çarpışan Abone şeraiti Senelik Altı avuk Uc avlık Bir avlık kurusrur. lürkive Harie icın için 14O0 750 400 15C Kr. 2700 Kr > 1450 » > 800 > Yoktur. » Çiftçi! Çok mahsul. çok para. çok çocuk. /^•eç vakit işinden çıktı. Kafası yor^^gun, sinirleri gergindi. Sirkeci istasyonuna geldiği zaman akşamın alaca karanlığı çökmüştü. Trene daha yarım saat kadar bir vakit vardı. Bekleme salonu çok tenha idi, bir köşeye çekilip oturdu. Cebinden paketini çıkarıp bir sigara yaktı. Bu akşam, ruhunda sebebini bilmediği bir sıkıntı vardı. Düşünüyordu. Seneler hep ayni ahenk içinde geçip gidiyordu. Kendini pek yalnız hissedıyorciu. Yerinde oturamadı. Biraz doiasmak üzere ayağa kalktı. Bekleme salonundan dışarı çıkarken, kapmın önünde uzun boylu, şık bir kadınla karşılaştı. Bir saniye olduğu yerde durdu. Göz göze geldiler. Sarardı. Heyecanın: belli etmemek için başını çevirdi. Dıçarıya doğru yürüdü. Kulaklarmda bir az tokça bir ses çmladı: Bonsuvar Zühtü! [*] Bundan evvelki yazı 1 birincikânun tarihli sayımızda çıkmıştır. Büyük Memleket Gazetesi Bugün saat 1 de tenzilâth matine. n;M Gazetemize eönderilen evrak ve vazılar nesredilsin edilmesin iade edilmez ve zivaından mes'ulivet kabul olunmaz. oturuyorlardı. Zühtü, genç kadının ellerıni avuçları içine almış anlatıyordu: Behice, bilsen ne kadar mes'udum. Hayatımda ilk sevdiğim kadın secsin... Behice yanındaki erkeğe sokulmuş, yarı kapalı gözlerle kulağına usıldanan aşk nağmelerini dinliyordu Zühtü, Kalamış koyuna bakan pencerenin pancurlarını açtı. Odaya parlak bü" ışıkla beraber sabahın temiz havası doıdu. Sevgiliskün yanma döadü. Şezlongun bir kenarına iliştî: Ne güzelsin Behice! Kadın, memnun bir tebessümle sorddu: Beni çok mu seviyorsun Zühtü? Erkek heyecanla cevab verdi: Çılgınca!.. Oyleyse beraber kaçalım. Ben hep senin olmak istiyorum. Erkek bir saniye sustu. Sonra yavaşça söyledi: Ya kocan.. O ne olacak? Gene kadın doğruldu. Dudaklannı bükerek: Bırak şu esnaf kılıkh herifi, dedi. Onunla bu güne kadar nasıl yaşadım?. Buna hayret ediyorum. Ondan, ilk gündenberi nefret ediyorum. Şiındiye kadar ona parası için tahammül etüm. Arük ihüyacım kahnadı. Bir ay evvel ölen amcam bütün servetini bana bıraktı. Bundan sonra hayatımı istediğim gibi tanzim edebilirim. Zühtü, hiç sesini çıkarmadan dinliyordu. Birden yerinden fırladı. Kalbi isyanla doldu: Para için sevmediği, aşağı gördüğü bir adama kendini satmış olduğunu itiraf eden bu kadmdan şimdi nefret ediyordu. Sapkasmı aldı. Başını çevırip son bir defa Behicenin koyu yeşil gözlerine baktı. Sonra, yavaşça oda kapısmdan çıkıp gitti TAKSm Sineması Bu gün matinelerden itibaren Mevsimin en miihim ve MARMARA Stüdyosunun en son filmlerinden biri olan, milyonlar sarfile ve binlerce artistin iştirakile yarablan fp= KUçtik hikâye Kalb isyanları tci gözlerinden, kendisine karşı duyduğu derin alâkanın farkına vardığmı okumuştu. Kusursuz güzelliği ve zarif Btyinişile, muhitindeki insanlar üzerinde, daima muvaffakiyetli tesirler yapüğına imanı vardı. Dünyada, her şeyin ve herkesin onun etrafında döndüğüne kani idi. Duruşu ve bakışları bunu gösteriyordu. Kadının bu hali, Zühtiüıün camnı sıkmıştı. Bu kendini beğenmi^ kadına haddini bildirecekti. Derhal kararını verdi. Onunla hiç meşgul olnııyacaktı. Mümkün olduğu kadar Behiceden uzak duruyordu. Onun bu haıeketleri gene kadının gözleıinden kaçmamıştı. Sık, sık büfeye gidiyor, gerilen âsabını biraz yatıştırmak için şarab şişesinin birini bitirmeden diğcrini açtınyordu. Başı dumanlanmağa başlamıştı. Kulağmın dibinden bir ses ışitti: İçkiye ne kadar da düşkünsünüz... Başmı çevirdi. Pembe bir bulut arkasından Behicenin mağrur gözlerini [,ördü Hafif yalpalarla kadına doğru bir iki adım attı. Biraz alaylı bir eda ile önünde eğildi: Bir dans rica edebilir miyim? Kadın çapkm, çapkın güldü: Bu halle dansedebilir misiniz? Sonra yavaşça ilâve etti: Buyurun salona gidelim. Müzik eski bir vals çalıyordu. Kadını kolları arasma aldı. Dünyayı uımtmuş gibi çılgınca dönüyordu. Behice birdenbire durdu. Biraz hırçrn ve ildukça yüksek bir sesle söyledi: Evvelâ dansetmesini öğrenininz de, sonra kalkınız... Durmadan ayakla ıazan: F. Zahir förümküney = YESİL KORSANIN KIZI AŞK, SERGÜZEŞT ve KORSANLIK filmi Erkek ve kadın korsanlar arasmda amansız mücadeleleri, öldüriicü ve yakıcı aşk maceralarını, akıllara hayret ve kalblere heyecan verecek bir surette gösterea harika filmi. A Y R I CA : Z E N G İ N İ L  V E L E R . TÜRKÇE SÖZLÜ Bugün saat 1 de tenzilâth matine. ROBERT YOUNG ve HELEN GILBERT tarafmdan yaratılan ve İmparatorluk devrindeki valslar ve aşklar payitahtı Viyananın lüks ve ihtişanunı gösteren Viyana Âşıkları S ARAY Beşikfas 1 9 1 4 ten 2 ERKEKLER NEYİ SEVERLER ? Güzel filmini B U G Ü N Smemasında mutlâka göıünüz ve hos iki saat geçiriniz. Bugün saat 1 de tenzilâth matine. yavaş kendini topladı. Gülümsiyerek: Zannedersem biz darğındık? dedi. Gene kadın kaşlarını çattı. Gözlerini kısarak baktı: Sizinle konuşulacak çok şeylerim var. Tren vakti gelmişti. İkinci kampana çalıyordu. Hızaı adımlarla yürüdüler. İlk rastladıkları birinci mevki bir vagona atladılar. *** Bakırköy istasyonunda ayrılıyorlardj. Zühtü, gene kadının uzattığı, ince parmaklı zarif eli dudaklarına götürdü. Hararetli bir sesle tekrarladı: Yarın saat tam üçte Köprüde buGeri döndü, Gene kadına yaklaştı: luşacağız değil mi? Bonsuvar Behice. Behice gözlerini süzdü. Dudaklaıında Kadın alaylı bir tavırla güldü: tatlı bir tebessümle başını salladı: Insan eski bir ahpabını görünce, Evet. selâm vermeden mi geçer? *** Birdenbire verecek cevab bulamadı. Zühtü, ağır adımlarla evine gidiyorKadmın koyu yeşil gözlerine, senelerin biriktirdiği hasretle bakıyordu. Hiç du. Gözünün önünde, geçmiş günlerin ummadığı bir zamanda onunla karşı hatıraları canlanıyordu. Behice ile üç sene evvel. B. vilâyetinde bir baloda iaşması zihnini altüst etmişti. tunışmışlardı. Zaten onu tanımadan Kadın, onun susmakta ısrar ettiğini görünce, bu üzüntülü duruma bir ni evvel hakkında işittiği dedikodular, tanıdığı bazı ailelerin albumlarında göıhayet vermek maksadile sordu: düğü fotografları Zühtüyü kâfi dere İstanbula ne zaman geldiniz? cede meşgul etmişti. Balo gecesi, göErkek, kısaca cevab verdi: bekli, kaba tavırlı bir adamın yatı'.nda Dört ay oluyor. Hususi bir vazife ile mi geldiniz? ince, uzun boylu, gözleri kamaştıracak kadar güzel bir kadın gördüğü vakit, Hayır, buraya tayin olundum. bunun Behice olduğunu anlamakta Ne tarafta oturuyorsunuz? güçlük çekmemişti. Tecrübe görmüş, Bakırköyde. nşkin bir adam olduğu halde, onunla Behice şen bir kahkaha attı: karşı karşıya geldikleri zaman yüzü Tuhaf tesadüf. Ben de orada otukızarmış, mektebli bir çocuk gibi becei'uyorum. riksiz tavırlar takınmıştı. Kadının zeBir, iki saniye sustular. Zühtü yavaş rıma basıyorsunuz. Ne vardı bu kadar ijecek?. Bir anda bütün başlar döndü. Zühtü neye uğradığını şaşırmıştı. Bu güne kadar hiç bir kadmdan bu tarzda muamele görmemişti. Ağzını açıp bir kelime söylemesine vakit bırakmadan Bthice onu salonun ortasında bırakıp yürüyüvermişti. Ofkesinden kendini hilmez bir halde ve hayatmda ilk defa bir kadına dudaklarından bir küfür fırladı: KaltakL. Behice bunu işitmiş mi idi? Onu bilmiyordu. Yahnz bildiği bir şey varsa, o da: o geceden sonra br daha yüz yüze gelmemişler ve birbirlerinin amansız bir düşmanı kesilmişlerdi. Fakat, her şeye rağmen Behicenin mağrur bakışlı koyu yeşil gözleri bir türlü hayalinden silinmemişti. Bütün gece uyuyamadı. Sabahleyin eıkenden kalktı Büyük bir dikkatle tıraş olup giyindi. Dairede öğleye kadar belli başlı hiç bir işle meşgul olmadı. Bugün saatler bir türlü yürümek bilmiyordu. Üçe çeyrek kala Köprünün Kadıköy iskelesinde bekliyordu. İçinde müthiş bir korku vardı: Ya gelmezse? Gözleri birden sevinçle parladı. Tâ uzaktan Behiceyi görmüştü. İşlemeli beyaz robu, ince vücudüne ne kadar da varaşmıştı. Çok bekledin mi Zühtü? Hayır, biraz evvel geldim. Vapunın üst güvertesinde yanyana