«jı.îrnJKî îET Sehir Atomu parcalamak için haberleri (Düııyadaıı akisler Amerikada âlimler, 10 milyon voltluk elektrik makiîielerile çalışıyorlar 19 lkincheşrin 1941 TÜRKOLOJt BAHİSLERİ Hırsız çırak Milliyetin gözle , • • • ••• •••• göı unür şeKilîerı ve Canlı ve cansız bütün mahlukların, sd o aa paıçalanabilecekür. Atomu teşrenkleri vardır: Bun katı, mayi ve gaz bütürı maddelerin tek kil eden proton ve elektronun keşfı parçadan ibaret olmadığı ta beşeriyelin zerreıer âleminin, kâinattâki büyuk lar, san'atla hayata ilk devirlerinde bile malurr.du. Eski za manzumeler âleminin aym bir faaiiyetıe aid olarak ikiye aymanın en büyük âlimleri sayılan filo hareket etmekte ve çanşmakta oldukiaııîabilir. İstanbulun zoflar yazmış olduklan kitablarda kâı rının büsbütün vazıh ve aşikâr şekiide gökyüzune aksetmiş gıbi gozüken ılâ:ıi Topanede Necatibey caddesinde 184 natta mevcud her şeyin hareket halın tespitini temin etti. cehresır.e, mineli zarfında (.Nedlnı) ın numarah bakkal Rasimin dükkânında de ve gözle görülemiyecek derecede küHer atomda protonlar merkez ve çernısrâları teselsül eden zarıf fmcana, çük zerrelerden mürekkeb bHuk'arını kirdek vazitesini görmekte, eiektronlar çırak İlyas. evvelki sabah dükkânı aç (Mecnun) un (Leylâ) sını üç peşli entârı iddia etnüşlerdir. Fakat o zerrelerin ne ise, o merkezlerin etratırda zıhınlere mağa geldiği zaman kilidlerin kırılmış giymiş bir Türk kızı kıyaietinde gösteşokilde olduğu bilinemiyor ve onlara durguniuk verecek bir hızla, meselâ sa olduğunu görerek ustasınm evine gide ren minyatüre, renk zevkinin hiçbir rek hâdiseyi anlatmış, ve ikisi birden pobirer isira verilemiyordu. niyede 2 bin, 3 bin kiiometre sür'at e lise müracaat ermişlerdir. Dükkân açıla kavme nasib olmamış incelikleriyle doOnsekizinci asırda molakül nazariyesi dönmektedirler. rak içeri girildiği zaman çekmeden 181 kunan eski bir Bursa kumaşma, Boğameydana çıktı ve moleküllerin katı ciElektrik kuvvetınin ne olduğu henüz zıglnde sülün gibi dolaşan eski İstanbul 6İrr.lerde bile yekdiğeıina tamamile ya kat'î surette bilinemenıekle beraber bu liramn çalınmış olduğu görülmüştür. K&yığına ve nihayet butun çiçekleriyie pışık olmadıklan da ayrıca tasrih olun devirler dolayısile her cısimde elektrtk Tahkikat esnasında Rasim çalınan parasının acısile ağiamağa başlayınca çı beraber dokunmuş bir bahara benziyen du. Moleküllerin cansız ve sabit olma mevcud oiduğu anlaşumöktadır. rak İlyas da ustasmın bu acısma bütün •ıGi'rün» şalına baktığımız zaman, bütün dıklan, aralarında birtakım boşluklar Şimdi âlimler, eski âlimlerin hayalha gayretile iştirak ederek o da ağiamağa bu san'at eserlerinin renkleriyle şekilbulunduğu da keşfedildi. Nasıl, kâina nelerinde mevcud, istisnasız her yere lermde, milliyetimizi gözlerimizle görür ttn büyük âlemleri, yıldızlar, seyyareler, girebilen, her tarafa kendıliğinden inti baş'amıştır. gibi oluruz. Fakat zabıtanm tahkikatı neücesi bügüneş, ay, bırbirine cazibe kuvvetile kal eden tesir» meseıesinı elektıoniaım Tıpkı bunun gibi hayatın da millî bir bağlıysalar moleküllerin arasmda da tün şüpheler bu sadık çırağın üzerinde bu faaliyetile izaha çahşm&kta ve bazırengi, yaşayış tarzının da öyle bir şekli böyle bir cazibe bulunduğu anlaşıldı. iarı onu «radyasyon» hâdi=esinin başlıca toplanmış ve sıkı bir sorgu sonunda çı vardır ki âdetlerle an'anelerin verdiğı bu Bu cazibenin kudreti de moleküllerin amili farzetmektedirler. Ekseri şuaların rak parayı çaldığım itiraf etmiş ve 181 nıânevî renk ve şekil milletlerin birbihareketierindeki sür'atle makusen müda bu faaliyet neücesi mtişar etmekte lira evinde bulunarak bakkal Rasime rir.den ayırd edilebilmesinde İlmi birer tenasibdi. Sür'at ne kadar azalırsa o olduklan farzediüyor. Yalnız ilmin ha iade edilmiştir. zerreler birbirlerine o derece yaklaşıİlyas tahkikat esnasında o gece ustası mivar oiarak kullanılır. tKültür etnoyorlar, onları yekdiğerinden ayırmak o lihazırda halledemedigi diğer bir mesele dükkândan ayrıldıktan sonra, daima lojisi> ve «Kültür antropolojısi» gibi yekadar güç oluyordu. Bilâkis hareket daha var. O da bazı maddelerde ve bazı kendisinde duran anahtarlarla dükkânı ni iUm sahalarmda İnsanlar sırf bu b i EÜr'atleri çoğalırsa o zaman birbirlerin maddelerin muayyen noktalarda bulun açtığını ve çekmeden 181 lirayı a.dık kın.lardan bir takım dairelere a>Tilır: den uzaklaşıyorlar, yekdiğerlerini çeke masile onlardan toplanan kudret. Faraza tan sonra hırsızlığın dışarıdan yapıl Mı'.letlerin benlikleri yalnız ırkları ve mıyorlar, itiyorlardı. Birinci vaziyete patlayıcı cisimlerde ve yüksek bir dediileriyle değil, san'atlarımn, âdetleripoda bulunan suda saklanmış kuvvet dığını zannettirmek için kilidleri bozdukatı ve mayi maddelerde .ikinci vaziyenin ve an'anelerinin mecmuundan müğunu söylemiştir. te ise gaz cisimlerde tesadüf olunuyordu. gibi. İşte bu kuvvet kul'anılabilınecck rekkeb olan •kültür» leriyle tartıhr. Lâkin Ondokuzuncu asır, eşya ve mah bir hale getirilirse beşeri.>etin elinde öBu bakımdan millî şahsiyeti en kuvvetlı lukatı teşkil eden en küçük zerrelerin nüne geçilmez bir kudret tekevvün ede Celebler diin et kesmediler milletler, tarihi yalnız kitabmda değıl, moleküller olmadığım, bunlann da bir cektir. Bir takım âlimler onun ancak Bazı toptancı kasablann ihtikâr yap hayatında da okunabilen cem'iyetlerdir. takım parçalara aynlabileceklerini or atomun parçalarmasııe, elektronlarm tıklannın meydana çıkanlması üzerine Dünyanın geçirdiği ve geçirmekte ollaya koydu. Moleküllerin taksimile atom faaliyetinden başhbaşına istifade edile dün bazı toptancı kasablar et kesmemiş duğu iküsadî tahavvüller milletler aradenilen daha küçük zeıre'erin ılde edi bilmesile mümkün oiacağmı söylüyor ve bazüan da Mezbahada muamelelerisındaki san'at ve hayat farklarını gitlebileceği tecrübelerle isbat edildi. Bir lar. Nitekim Birleşık Amerikada Massa ni büsbütün tatil ettiklerini bildirmiştikçe silmektedir. Beynelmilel bir teknik molekülün bazan iki binden fazla atom chusette eyaleti «Fen Enstitüsü. azasm lerdır. bilhassa mimarîde, kıyafette, döşemede, dan teşekkül ettiği görüldü. Bugünkü dsn Van de Grafi bu gayeye vâsıl oleTicaret Odasında tayinler nakil vasıtalarmda ve daha bir çok şeykimya akla hayret verecek bir dikkat bilmek için 10 milyon voltluk elektrik İstanbnl Ticaret Odasının teşküât lerde gözle görünen millî farkları tedve incelikle moleküllerin ve atomların kudreti istihsal edecek bir alet vücude cesametlerini de ölçtü. Bir molekülün getirmiştir. Onunla atomları parçala ve kadrosunda bazı değişiklikler yapü ricsn kaldırıp bütün bunlara beşerî ve büyüklüğü milirr.etrenın ancak 5 veya manın ve elektronlardan başlıbaşına is maktadır. Odanın münhal bulunan u umumî bir manzara veriyor. Bu bakım6 milyonda biri kadar olduğuna ve bir tifade etmenin yolunu bulmağa çalışıyor. mumî kâtibliğine İthalât ve İhracat dan yeni tekniğin millî benlikler zaramolekül ortalama olarak 1000 atomdan Bakalım, muvaffsk olabilecek m i ? Mu Birlikleri umumî kâtibi Mahmud Pekin riDa bir tekâmul tâkip ettiği muhakkak teşekkül etmiş farzedildiğine göre ato vaffak olsa da ümid ettiği uetiee husul tayin olunmuştur. Ticaret Odasında saplabilir. Bir çok büyük cem'iyetlerin yeni bir umumî kâtib muavinlıği ihdas bu vaziyete karşı almakta olduğu tedmun küçüklüğünü artık siz tasavvur bulacak tnı? olunmuş ve bu vszifeye de Ticaret Ve birler içinde bilhassa millî âdetlerle ar.edin! Bu sualler, hepimizin intizar ve sabır kâleti tarafından bir müddettenberi u anelerin kıymetli bir miras gibi muhafaFakat gelgelelim, atom da tek bir par sızlığmı hiçe sayarak gözlrrimizin önün muml kâtib vekâletini yapan Avni A zası ve mahallî kıyafetlerle san'atlara aid ça değildir. Eğer onu ayıracak kuvveti de birer muanma şeklinde dikilmiş du bacı tayin edilmiştir. Oda muamelât rejıyonalizm cereyanlarının takviyesı şubesinin kaldınlmaii takarrür etİEtihsal edebilecek bir alet icad olunur ruyorlar. gibi bir taraftan milli külturü korumakmiştir. ıa beraber bir taraftan da dünyanın ikBasma tevziatı tıs?di şeraiüyle alâkadar olmıyan bir taSümer Bank Yerli Mallar Pazarları kım teşebbüsler gösterilebilir. İktısadi tarafmdan bir merkezden yapılmakta zaruretlere uymıyan âdetlerin muhafaolan basma tevziatı, badema muhtelif zası kabil değildir: Meselâ yakın zamanmerkezlerden yapılacak ve izdihama lara kadar görülen ve günlerce süren Bir haftadanberi emsalsiz bir muvaffakiyetle gösterilen meydan verilmiyecektir. büyük düğünler. rengârenk reçelleriyle çıçek bahçelerini andıran ve davetsiz Safiye imtihan oldu gıdilen iftar sofraları gibi imparatoriuk Esnaf cemiyetlerinde açılan imtihana ıktisadiyatının bolluk an'anelerıni bu girmemekte ısrar eden Safiyenin imti dar'ık devrinin daracık büdcelerine sığhanı dün Konservatuarda yapılmış ve dırmak ımkân haricindedir. Fakat bu kendisine konser verebümesi için ehlikabîl iküsadî zarurelterle veyahut din yetname verilmiştir. taassuplarıyla alâkadar olmıyan âdetlerYeni ekmek çeşnisi . B Ü Y Ü K Ş A R K F İ L M İ le an'ane'erin takJitçiliğe kapılarak terBelediye, yeni çeşnide 96 randımanlı kedilmesi demek, millî benliğimizden, ve 38 glütenli ekmeğin tecrübelerini bizi başka milletlerden ayırd eden ictidün Beyazıdda bir fınnda yaptırmağa ır.aî hüviyetimizden ayrılmak demektir. Sinena müdiriyeti sayın halkımıza büyük bir sürpriz olmak üzere başlamıştır. Bu fınndakı tecrübelere bir Yılbaşı geceleri Noel ağaçları terüb etkaç gün devam edUecektir. Bu suretle mekte medenî bir yenilik zevki bulan, İSA M I R A N D A nın oynadığı ve en muvaffak olduğu bir çuval undan yeni fazla kepekli ek veyahut çocuklarınm isim günlerinı mekten kaç tane çıktıgı kat'î olarak çevrelerine mumlar dikilmiş pastalarla tayin olunacaknr. Şimdıye kadar bir kutlayan ve hattâ gramofonla «Mevlid» çuval undan 106 ekmek çıkarılmakta çalıp likörlü ve •Tedansan» lı duâ topidi. lantılan yapan Türjc aileleri, kollarma Kız mektebleri voleybol maçı Bİyah matem şeritleri takan Türk gençBüyük şaheserini de bu hafta programına dahil etmiştir. İki Kız mektebleri arasmdaki voleybol leri gülünç bile olamıyan bu mukallitmuazzam şaheser... Fevkalâde program.. maçlanna dün Eminönü Halkevinde likleriyle herşeyden e\rvel milli benlikbaşlandı. İlk maçta Boğaziçi İstiklâli, leıinden uzaklaşmış ve hattâ Türk külKız Muallim Ticaret takımını mağ türiinden çıkmış bir takım zararlı örlub etmişlerdir. neklerden başka bir şey değildir. BÜTÜN İSTANBUL HALKININ Öimüş âdetler canlandırılamaz, fakat Bugün yapılacak kupa maçı SEVE S E V E G Ö R Ü P Geçen hafta yapılan kupa maçında canlı âdeüer pek kolay öldürülebilir. 3 3 berabere kalmış olan Beykozla Hiç bir iktisadî zaruret olmadan ecnebî ALKIŞLIYACAĞI Demirspor takımları bugün saat 14 te âdetlerini körkörüne taklid etmek demek, bize atalanmızdan kalan ve bizim Şeref sahasmda karsılasacaklardır. Ustasınm dükkânından 181 lira çaldı, sonra da ağiamağa başladı Milliyetin şekli ve ren Yazan IHEM NALINA MIHINA Uzakşarkta aponyanın istekleri, Uzakşarkta, Doğan Güneş imparatorluğunun kayıdsız şartsiz hjkıiîıiyeti demektir. Eski Rus Japon harbinin muzaffer ve meşhur Aıııiıah Togo'nun adını taşıyan Japon Hariciye Nazın, zŞimdıden sonra müzakerelerle daha fazla vakit kaybetmek jaydasızdtr» diyor. Bu söz, Vaşingtona varan ve M. Ruzvclt'le gorüşen Japon miızakerecisi Kumsu'yu teyid ve takviye için yapıbnif bir tehdidden başka bir şey değildir. Japonya bir elindcki kalemi uzatırken öteki elindeki silâhı göstermekten de kaçırımjyor. Buna karşı da, İngiltere, Uzakşarkta' ki ileri karakolu Hong Kong'a Kanada birlikleri göndermiştir. Bu kuvvetin 20,000 kişi olduğu söyleniyor. Ayni zamanda İngilterenin Uzakşarktaki kalesl olan Singapura da Hindistandan ve başka yerlerden yeniden asker göndeıilnıistir. Mançurideki Japon ordusu 1 milyon ki.şiye çıkarıünıştır. Hindiçinideki 45 000 Japon askeri de bir misli artırümak üzeredir. Japonyada evvelce çürüğe çıkarılanların yeniden muajenesine başlaınyor. J İsmail Hami Danismend trüıii huv'iyeumızı yapan kenai âdeuerinıizle an dnelenmızı olaurmek demeıiLir. Kenaımız gıoi yaşamak aurui'Ken, kendıliğımızden çıkıp başkaları gibi yaşamakta en bayagı bir mukah.tiirLlerı başka hiçbir mânâ yoktur. Bızde az çok yazlunış bir devlet tarıhinjı yanmaa hıç yaziımamış bir cemlyet tarihi vardır. Yalnız ana hatlarıyla pek mahdut bır takım teferrüâtmı biidı: ği r.ız bu cem'ıyet tarihine göre Taık ırkınm yaşayış tarzı geçirdiği coğrafî değişiklikler ve girdiği kültür daireleııy.e alâkadar olarak bir kaç devre ayrılabılir: Müslümanlıktan evvel Orta Asyada geçen birinci devirde yalnız Türk turesi hâkimdır. Cycle islamoide» denilen Islâm dairesinde geçirdiğimız İklnci devrin en bârız hususiyeti, din an aneleryle ırk türelerinin birbiriyîe ihtilâtırdan hasıl olmuş muhtelit mahiyetinde gösterilebilir. Bilhassa Lâle de\Tinden ıtibaren tebarüze başlajnp Tanzimat devrıni takiben en bâriz şeklini alan üçüncü devirde ise, ikinci devrin o muhteiit Müslüman Türk dairesine üçüncü bir unsur oiarak karışan <Occidentalo'de» ismindeki Garp kültürünün tesiri hâkim vaziyettedir. Tanzimat kültüründe Garp tesirlerinin bu kat'î hâkimiyyeti, ilim ve teknik bakımlarından temin ettiği faydalara mukabil, yaşayış tarzırruzm bütün hususıyetlerini silen, hattâ evlerimizin içine bile tesir ederek ocak türesi ve aila an'anesi namına ne varsa hepsini yıkmaya başlıyan bir âmil şeklini almıştır. Bu vaziyeti tarihimizden ziyade edebiyatımızda tâkib edebiliriz: Müverrih (Murad Bey) in 1308 de çıkan «Turfanda mı, yoksa turfa mı?» ismincleki r o manında Türk ailesinin millî an'aneleriyle Avrupa kültürünün peşine takı'.ıp gelen Garp âdetlerinin mücadelesini görürüz; (Ahmed Hikmet) in «Hâristan ve Gülistan» ındaki tYeğenim» faslı bu mücadelenin çok zarif bir karikatüründen başka bir şey değildir. (Halit Ziva) nın, (Mehmet Rauf) un tasvir ettikleri cem'iyet. millî hüviyetlni eski âdetle riyle beraber kaybetmiye başlamış, rengi solmuş, şekii bozulmuş bir cem'iyettir. Bilhassa birinci ve ikinci Meşrutiyetler arasında bu tuhaf cem'ıyet mütemadiyen Şarkla Garb arasında sailanır! Soıı zamanlarda bize Türk nesrinm en zarif eserlerinden birini •Fahim Bey ve biz» ismiyle veren (Abdülhak Şinasi), bu bozıık cem'ijette birbiriyîe mücadele eden .ki tesirin hakiki mahiyetierini su fıkrasında bakın ne güzel canlandırır (S. 68): «...Çocukluğumda ve ilk gençlişimde «.onluğüm bütün evler, mahalleler, mesîıcler ve buralarda rast geldiğim çocuk, kadın ve erkek bütün insanlar benim daima bir salıncağm verdiği lezzetleInriııden ötekine gidip gelmiye alısık olduğum Şark ve Garp âlemlerinden biıinue kendiliklerinden birer yer alırlarGörünüşe göre, Vaşington nıüzakeredı. Medinei münevvere ve Mekkei leri bir anlaşmıya varmazsa ki vararaımikeiTCme'ye gitmiş Hacı eniştem ve ğını iddia etınek kolay değildir Japonya Çamlıcadaki yeşil boyah köşkü Şarkın da sözü topa bırakacaktır. Bu takdirde Garptan en uzak olan bir köşesinde ka iıarb, Uzakgarbdan Uzakşarka, Atlas lıyorlar; Fahim Bey ise, şarklı bir çok Okyanusundan ve Şimal Buz Okyanuâdctlerine rağmen, bu iki dünya>T bir sundan Büyük Okyanusa kadar yayılabirinden muttasıl ayıran hndutlann or caktır. O zaman tam manasile bir Jünya tasında, garplı bir tesir yapacak bir harbi başlıyacak; yangın Eski Dünyamevkide kalıyordu..... dan sonra Yeni Dunyayı da saracaktır. (Abdülhak Şinasi) nin bu güzel iza Avrupa, Asya, Afrika, Anıerika ve Ahından da anlaşılacağı gibi, Osmanh ta \ustralya kıfalarında ve bu kıt'alan rihinin Şarkla Garp arasmda bocalıyan saran okyanuslarla denizlerde harb kason cem'iyetınde Garbm hululüne karşı sırgası bütün şiddetile esecektir. Bu, son Şarkı temsil eden menfi mukavemet, günlerde ortada dolaşan sulh dedtkodum'ilî Türk kültüründen ziyade din his lanna harbin tam bir cevabı olacaktır. ierinden doğmuş bir taassup şeklindey•Çıkmamış candan umud kesilmez» di: Bu öyle bir vaziyerti ki âdetâ Türk sözünü habrlıyarak Vaşington müzakecem'iyetinin içinde Garp kültüriiyle relerinin bir anlaşmaya varabileceğini Aıab harsi mücadele ediyor demekti. iımid edebiliriz; fakat buna, ümid değil, Bu iki yabancı tesirin ortasında her ikidilek demek daha doğru olur. sınden de zarar gören bir şey vardı ki o da o zamana kadar İslâm an'aneleriyle kanşık yaşıyan Türk kültürüydü. ÇEMBERLITÂŞ Sinemasında KızımDuymasın TÜRKÇE Sözlü ARABCA Şarkılı BİR HAFTA DAHA GÖSTERİLECEKTİR. Bu kültür için, dün bize tekniğiyle beraber îüzumsuz âdetlerini de getiren Maden kömürü nakliyat Avrupa ne ise, din taassubuyla milliyet fiatları hislerimizi uyuşturan cahil softa ne ise, bugün de Noel ağacı hazırlıyan gafil Koordinasyon heyeti kömür havzaslle aileyle koluna matem şeridi takan cahil her hangi bir Türk limanı arasında bölgelere göre 150 tondan yukan genç işte odur. maden kömürü nakliyat navlunlarını tsm'îi hami DANİSMFND yeniden tesbit etmiştir. 1942 senesl 15 nisamna kadar muteber olacak bu navlunlar eskisine nazaran biraz yüksektir. Kömür havzasından tstanbula nakleBÜYÜK FİLMLERİN BÜTÜN LÜKS VE İHTİŞAMI . . . dilecek kömürün beher tonunda İstanSİNEMANIN EN GÜZEL KADINLARI . . . bul için 275 ve diğer Marmara limanBÜTÜN GENC KIZLARI ALÂKADAR EDEN BİR FİLM . . . lanna 305 kuruş alınacakar. Yalnız kör fez limanlanna kömürün tonu 2190 kuruşa nakledilecektir. AjTalık ve İzmir 325, Fethiye ve Marmaris 385, Samsun ve Trabzonla Antalyaya 330, Hopaya 355, Mersin ve İskenderuna 400 kuruş Hissî ve ihtiraslı mevnıda olan film başlıyor. navlun almacaktır. Kok kömür nakli Bu muhteşem şaheseri yaratanlar : yatı yüEde yirmi fazlasile yapüacaktır. Olmeyen Aşk filminin kahramam Elveda Genclik filminin yıldızı Yarın akşam S A R Â Y sinemasında 1 ALTIN HALKA GREER GARSON Fakir ve çeyizsiz kızlar nasıl evlenmeli?.. Milvoner kızları da nasıl evlenmeli? LAURENCE OLIVIER Şehir Meclisinde Umumî Meclis, dün birinci rels vekill Faruki Derelinin riyasetinde toplandı. Üsküdar tramvaylarına aid Evkaf hissesinin Beledij'ece satın alınacağı hakkmdaki mazbata ile ruznameye dahll diğer evrak alâkadar encümenlere verildi. Cuma günü içtima edilmek üzere toplantıya nihayet verildi. Beyax İîahe BU AKSAM YARIN Malinelerden itibaren SİNEMA B İ R 10 sinema kapatıldı Yapılan teftişler neticesinde Belediye talimatına riayet etmedikleri görülen muhtelif bölgelerdeki on sinema k a patılmıştır. Bu husustaki teftişler devam edecektir. 1ALTIN M U A Z Z A M YILDIZ P R O G R A M MELEK AMERİKADA BİRİNCİLİK 2M. MOTO Caniler Adasında Büyük serşüzeşt filmi. Ayrıca: ANKARADA MİLLÎ ŞEF CUMHUR REİSİMİZİN HUZURUNDA YAPILAN CUMHURİYET BAYRAMI ve GEÇİD RESİMLERİ. ^ Büyük aşk ve musiki filmi. Baş rollerde ALICE FAYE HENRI FONDA DON AMECHE Altın fiatları Altm fiatlan dün yükselmekte devam ederek bir Reşadiye altını 2600 k u r u j şa kadar çıkmıştır. Külçe altırun gramı da dün 362 kuruşu bulmuştur. Beşibırarada 136 liradır. NEFİS BİR ŞAHESER MÜKÂFATINI KAZANAN FİLM SÖNMEYEN ISIK Büyük Mucid EDİSOVun meraklı ve müthiş maceralarla dolu hayaü Baş rolde: SPENCER TRACY F Numaralı koltukların BUGÜN erkenden aldırılması rica olunur. YARİNKI PERŞEMBE Ş A R K AKŞAMI S i n e m a s ı n d a Bir kadın: Sevdiği erkeği elinden kaçırmamak ve cpcuğunun saadetini temin için nelere kadirdir . . . . Bütün fedakârlıklar ve hatta bir ölünün bile yerine geçmek . . . . A R A B A C I N I N K I Z I filminin parlak yıldızı Hilde Karhl YAIAN ( Die Barmherzige Lüge ) Filminde san'at kudretinin en balâsına yükselmektedir. MONGOLİSTAN'ın esrarengiz çöllerinde başlayıp Avrupanın lüksü içinde biten heyecanlı bir dram... Çok büyük bir film. Suare için yerlerinizi ev\"elden tedarik ediniz. T e 1 e f on : 40380 f Beşiktas SUAO PARK sinemasında BFRRI CAVUŞ BESTE DON AMECHE AL JOLSON Tamamen renkli H A N S A L B E B T Ü R K Ç E % Ve uzaklaştı, karanlıkta kayboldu. Bir müddet orada yıkılmış, parçalanmış bir heykel gibi hareketsiz kaldım. Gözlerımden yaşlar sessiz akıyordu. Sonra kalkum. Balonun verildiği evin ayauılık pencereleri önünden görünmeden geçerek oradan kaçtun. Niçin bu kadar erken kaçtıklarını saçma bır iddia oiduğunu ıspat etmek is sonraydı, dostlarımdan birinin verdiğı O, koluma girmişti. Beni sürükledi, Kadriye Hammefendi sustu. Gözlerinbiliyor musun? dedi. Çunkü herkesin tiyorum. Yapacağım itirafın kolay olbir suvarede bulunuyordum. Neşeli bir bahçeye çıktık. Yürüdük ve birdenbire de yaşlar parlıyor, dudakları titriyordu. halınden memnun, konuşmanm uyuştu madığım biliyorum. Fakat beni an'.ayagecemdi. Çünkü kırk sekiz yaşıma rağ karanlıkta, ağacların alunda beni o Korkak bir sesle: rucu havası içinde kaybolduğu esnada cağma emin olduğum için hiçbir utanc men hâlâ genc, güzel kalmanın zaferıni muzlarımdan tutarak öptü. Dudakları Peki, o?.. dedim. münasebetsizin biri aşktan bahsetti. Biz duymuyorum. tadıyordum. Etrafımda erkekler dolaşı eıcak, yumuşak, acayib bir sürünüşle Bir rüyadan uyanır gibi yüzüme hayyaşta kadınlar için bu artık tehlikeli bir Arkasına yaslanıp, gözleri büsbütün yor, hepsi birşeyler dilenen gözlerle yü dudaklarıma kapanmıştı. İçimde bir an letle baktı: bahistir. Derhal herkese bir durguniuk koyulaşmış, ağzmm etrafmdaki çizgiler züme bakıyordu. Ertesi sabah benden isyanla bir kalkınma oldu. işte hepsi o Orada beklemiş, çok beklemiş!.. Ertesi geldi. Hepsinin hatıralarını eşeliyerek, kederle derinleşmiş, anlatmağa başlayalnız kırk sekiz yaşımı hatırlıyabile kadar.. Sonra herşeyin hakikatten gün haber gönderdi. Mektubunu getiruyanan kıvılcımlarm hararetini hisset dı: ccklerini düşünerek onlarla alay etmek uzaklaşüğını, başkalaştığını, vücudümün dikıeri zaman odamda, aynamın önönmeğe başladıkları gözlerinden belli idi. Bundan sekiz sene evveldi. O za ten hoşlanıyordum. Balo yeni başladığı dirildiğini, yeni, harikulâde bir kuvve de, senelerin birer düşman gibi yaıalaVuzler bir anda büsbütün ihtiyarlamış man kırk seyiz iyaşında olmama rağesnadaydı ki ev sahibesi, genc bir adam tin damariarıma yayıldığını, kalbimin dığı yüzüme bakıyor ve ağlıyordum. IsU. Yavaş yavaş konuşma acılaşıyor, ha men herkes daha genc gösterdiğimi söytakdim etti. Otuzu biraz geçkin olma bayıltıcı bir şiddetle çarptığını hisset tırab içinde kıvranıyor, geçrrüş günleri, va ağırlaşıyordu. Nihayet daha fazla lüyor ve ben inanmağa gayret ediyorlıydı. Uzun boyluydu. İnce bir yüzü. tim. Beni ileriye doğru çekti. Onun o boş, sıkıntılı zavallı hayatımı, ziyan oturarruyarak çilyavrusu gibi dağıldılar. dum. Bu, garib tereddüd içinde bir inanciddî bakışlı gözleri vardı. Benim'.e dan yarı kucağında idim ve bundan utan olan genciiğimi, güzelliğimi düşünüyorKadriye Hammefendi hazin bir temadır. Zaman zaman, bilhassa geceleri petti ve sonra yanımdan ayrılmak iste mıyordum. Çoktan ona aid bir şey ol dum. Kalbim buna isyan ediyordu. Çünbessümle sustu. Elliyi geçen yaşına rağ iyi bir elbise, itinalı bir makiyaj içinde rnedi. Gözlerine bakarken garib bir çe duğumu biliyordum. Bunu bilmek öyle kü o şimdi, evet, ancak şimdi yaşamağa men ufaktefek vücudü, pembe küçük insan hakikaten senelerin ehemmiyeti kinti hissediyor, öbürlerine yaptığım gi kuvvetli, delirtici bir zevkti ki vaziyetin başlamıştı. Göğsümün altında genc, yüzü, içlerine gömülmüş siyah ateşlı nüı kalmadığım hissediyor. Fakat sonra bi ona karşı dürüşt, pervasız olam;yor vahameüni, onun ancak o gece tanıdı sağlam, arzu ve aşk dolu olarak atmakgözlerile bu kadın şimdi bile hayat, ha bir gün ısıkta birdenbire gözüne çarpan dum. Bu sinirime dokunuyordu. Geceya ğım bir adam olduğunu unutturmuştu. ta olduğunu hissediyordum. reket dolu bir mahluktu... Gencliğinde bir kaç te! beyaz saç, derinin yorgun, ıısına doğru ona müstehzi bir tebessüm Orada, ağacların altında, yerde birbiInce beyaz mendilini gözleri üzerinde güzelliğile meşhur olduğunu biliyordum. gevşek, zavallı manzarasile vurulmuş le: rimizin olduk. Hava karanlıktı. Bu ka gezdirerek: Bedbaht bir izdivac yapmış, kocasını hiç gibi kendini kaybeder. Neyse o zaman O geceden sonra hiç bir zaman be Burada benden çok genc, güzel ka ranîıkta yalnız gözlerimizin parladığını, bir zaman sevememişti. Bununla beraber lar benim buna pek de aldırdığım yokgörüyorduk. Ne gözler!. Onlardan göz ni görmedi, dedi. Hiç bir zaman!. Kırk tu. Dümdüz, zevksiz, sade bir hayat cırlar var, dedim. Benimle neden vakit çocuklarını düşünerek nefret ettiği bu ler:mi bir an ayırmak istemiyordum. sekiz yaşımı, boyalı saçlarımı, takma adama uzun yıllar şikâyetsiz tahammül yaşamıştım. Çocuklarım olmuş, kocam kaybettiğinizi bilmek isterdim! Zaman zaman kendimizi birbirimizdt: dişlerimi bilmemesi lâzımdı. O güzel Hayretle yüzüme bakarak: mesleğinde yükselmiş, bütün srzularınm ederek etrafındaki bütün alâka ve iltikaybediyor, sonra hayatın yüzüne çıka gecenin hatırasını bozmamak, onun na Siz, dedi, yaşh olduğunuju mu söyfatları metin, mağrur karşılamasım bil imkân haline geldiğini gördükten sonra rak sımsıkı sarılmış, hareketsiz kaiıyor zaıında gülünc, sefil bir şey olmamak ölmüştü. Onu hiçbir zaman sevmemiş lemek istiyorsunuz! Fakat gözleıinizi ınişti. Onun gibi aşkı hiç bilmemış, büduk. Onun kalbinin sert atışını göğsüm için şehirden kaçtım. Fakat onu sevmektün o güzel seneleri boşuna harcamış olmama rağmen, huzuruna tahammül bütün o genc güzel kadınların gözlerine de duyuyordum. Beni pençesinde bir av te devam ediyordum. Olünciye kadar da bir kadın için aşk bahsinin herkesten eöstermiş, şikâyet ermemeğe çalışmıstım. tercih ederim. Onların henüz yalnız on gibi tutuyor, yanan nefesi yüzümü yakı devam edeceğimi sanıyorum. telılıkeli ve acı olduğunu düşünerek sö Bu sade, gürültüsüz hayatın bar.a olan sekiz yaşında ve arzu ile dolu oldukla yordu. Kulağıma iğiliyor ve harikulâde Mendilini gözlerinden çekerek acı bir zü başka bir mevzua getirmek istsdim. iyiliği kendimi öbürlerinden daha iyi rını görüyorum. sözler söylüyordu. Beni bulduğunu, tebessümle gülümsedi: muhafaza etmem, sert dalgalar halinde Fakat dalgındı. Beni nezaketen dinler gö Bunlan o kadar ciddî bir tavırla söy bırakmıyacağını, benim için deli oldu Seneler ancak vücudümüzü eksitirünüyordu. Nihayet birdenbire doğrul birbiri üzerine çarpan senelerin altında iemişti ki, gülemedim. Sanki içimden bir ğunu tekrar ediyordu. Nihayet, ona gityor, hırpalıyor. Fakat kalb?. O her zaçökmeden, sendelemeden kalabilmem şey beni durduttu. Kalbim çarpmsğa du, gözleri garib bir ateşle tutuşmuş: rnesini söyledim. Razı etmek için yalvar man canlı, arzu, ihtirasla dolu; bu çök Garıbdir, dedi, birçokları insanla di. Zaten aksi de olsa benim için phem başladı, dehşet içinde, bir şeyler olduğu dım. Çünkü gözyaşlarım boşanmak ü müş, bitmiş göğsün altında atmakta demiyeti yoktu. Kalbimde ölmüş, acı şey nu, kalbimin başka türlü çarptığını görın ancak gencken sevebilecefine inanıkalktı, ayaktn. vam etmektedir. Ne korkunc şey değil ler vardı. Aşkm hayatımdaki eksik'iğini rüyordum. Yemin ederim ki bunu vü zereydi. Gitmek için j'orlar. Fakat niçin? Vücud ihtiyarladı raman zaman adeta maddî bir habtahk zuhla hissetüm. Ağır, bayıltıcı, uyuştu eğılip son bir defa kollarile vücudümü mı? diye?. Ve mendilini tekrar gözlerine götüre••okjinde sarsmtılar geçirerek, fakat IUCU bir şekiide çarpıyordu. Sankı V3 sararak: Sustu ve küçük bir tereddüd anı gerek sustu. İkimiz de daldık. Odanın ağır l^ndime çabuk gelerek hissetmekfen him bir saatin geldiğini bildirir. ölünün. çiıdikten sonra karar vermiş gibi tekrar Seni seviyorum, dedi, seni seviyo sükutu içinde yalnız saatin vunjş'.arı ••'en manevî bir yıkılış.. ıstırabın, aşkın yaklaştıeını haber verir rum. İçeride bekliyeceğim. Seninle koJoğrularak: duyuluyordu. Dinle, dedi, sana bunun nekadar Bir gün kocamın ölümünden iki sene gibı.. nuşmalıyız.» Peridc CELÂL l ^ a d r i y e Hanımefendinin salonuna girdiğim zaman misafirler dağıimak üzere idiler. Biraz sonra büsbütün yalnız kaiınca, ev sahibesi elime çay fincanını tutuşturup kendisi karşımda bir koltuğa gömülerek garib bir tebessümle: ff KUçük hikâye Aşk ve yaş Peride Celâl