CUMHURİYCT 20 Mart 1941 HAVACILIK Ingiliz tayyareciliğinin Afrikadaki zaferi Afrika cephesin ^ ^ ^ deki harb hava f cılık bakımından I İngiltere için kıyl A metli bir imtihan I devresi olmuştur. İtalyan hava kuvvetlerinin dört bin tayyarelık mevcudunden muhakkak iki büyuk bir kısmı ve hattft yarısı Libyada yerleşmiş ve İngilizleri Afrikadan surüp çıkarmak pahasına çepheye yığümışlârdı. Tayyare ve motor fabrikalarile ihtiyacını memîeketinden temin eden İtalyan havacılığı malzeme nokta. smdan zengindir. Bu zenginlik bilhassa Afrika cepheslnde adedce tayyaresl az olan İngiliz kuvvetlerine üstündü Dünya uçuculuğunda sürat ve lrtifa rekorlarınm, hattâ son olarak 1937 seneslnde Fransızlar tarafından hazırlanan ve Paristen başlayarak gene Pariste nihayetlenen büyük tayyare yansının üç galibi olmak dolayısile İtalyan tayyarelerinin teknik vasıflarda oldukları da muhakkaktı. Demek oluyor ki; İngiliz tayyarecileri Libyada yalnız adedce fazla olan bir hasımla değil, aynl zamanda teknik bir varlıkla çarpışmak mecburiyetinde balmıştı. Motörcülükte en yüksek takatli ve en hafif bir motörü inşa etmiş olması da, sahra tayyareciliğinin istediği vasıflarda bir motör hazırlayabilmek kabiliyetinin İtalyan motör sanayilnde mevcud olduğu kanaatini vermiştir. Ooğrafı vaziyet ltibarile üslertnin eepheve yakm oluşlan, inşaatın memleket içinden tedarlkl ve hattâ Mareşal Balbo'nun Hava Nazırlığı zamanmdakl Atlantik seferlerinin hâlâ dillerde dolasan muvaffakiyeti, İtalyan tayyarecilerinin kolay ko lay mağlub edilemiyecek bir kuvvet ve kudrette oldukları zannmı veriyordu. Bu düsünoelerin pek de isabetli olmadıklarmı Yunan cephesindeki İtalyan havacılarınm ilk hamledekl muvaffakiyetsizlikleri meydana çıkardı. Sayısı yüzü geçmiyen İngiliz tayyarelerinin Yunan havacılığına yardımı, her şeyden evvel İtalyanın çok güvendiği hücum tayyarelerini yıprattı. Itaiyanlar dağlık arazideki harekâtta istifade edemlyeceklerl tanklarm ve diğer zırhlı vasıtaların yerini tutacak hücum tayyarelerini piyadenin yolunu açmak işinde ve Yunan piyadesine karşı kullanmağı düşünmekte Idiler. Halbuki İngiliz havacıları bu düsünceyi baltalayacak tarzda hareket etti. % Bunun arkasından Libya harekâtı başladı. Çoğu bombardımancı olan Darüttalim kıraathakemesi karışık bir nesi sahibi Hacı davayı rüyete başladı Osman ölü olarak İstanbul yedinci Asliye ceza mahkeDeğerli âlim ve mümtaz doktorun hatırası mesı; bir emniyeti Buııstimal davasına bulundu aıd muhakeme başlamıştır. Muhakeme Bir buçuk senedir Britanyayı kudretle edılen, ernlâk tnuamelecüıği işlerile meşdün bir ihtifal yapılarak taziz edildi Şehzadebaşmda «Darüttalim> kıgul Anesti Hronıs'dir. Kendisinden daOsman, müdafaa eden yüksek Ingiliz tekniği Afri vacı olanlar, bir muddet evvel olen E raathanesinln sahibi Hacıorta kat dün sabah, kıraathanenin lem Petndıs ısminde bır kadının kızları kada da ayni muvaffakiyeti göstermiştir Krıstina, Katına, Kalyopıdır. Hronısın salonunun bir köşesinde, ölmüs olarak bulunmuştur. Evine gitmedi Emniyeti suiis { Şehir ve Memleket Haberleri ) timal davası Şupheli bir ölüm Prof. Besim Ömerin Yedinci Ceza mah• •<••• ı NALINA MIHINA olum yıldonumu Tehlikeyi söyleyenle gizleyenler A Yazan: İtalyan hava kuv " ^ vetlerinin esaslı bir teşebbüsü göze çarpmadı Kara kı talarınm durup dinlenmeden gerileylsi karsısmda İngiliz kuvvetleri nasıl devamlı taarruzlarla Afrika harbınin en muhim bir devresini çok kısa zamanda sona erdirdilerse. hava kuvvetleri de İtalyan havacılığını daha ziyade meydanlarında bastırmak üstünlüğünü gosterdi. Tek tük mukabil taarruzlar ise, Ingiliz avcıları tarafından kolaylıkla püskür tüldü. Afrika cephesindeki İngiliz hava kuvvetleri, bu ordunun orta kudrette tayyarelerinden teşkil edilmişti.. Büyük BriUnya üzerinde Alman avcı. larile boy ölçüşen İngiliz avcılarmı Spitfire ve Hurricaneler teşkil etmektedir. Afrikada bu avcıların işini Gladiatore tipinde olanlar kolay lıkla basardı Burada İngiliz uçucularınm teknik bilgileri ve harbcilık kabiliyetleri takdire değer mahiyettedir. İtalyan tayyarelerinin de evsaf itibarile; az sür'atli, yavan silâhlı ve hantal oldukları görüldü. Bu hususta bir fikir verebilmek için, Büyük Britanya adaları üzerine t talyan tayyarelerinin taarruz ettik. lerl günü hatırlayalım İngiliz havacıları demişleriîi ki: I «İtalyan tayyarelerile karşüaşmak bize çok güç geldl. Çünkü bizim tayyarelerin saatte altı yüz kilometrelik muharebe hızına karşı italyan avcıları ancak saatte yüz mll bir sür'atle hareket ediyorlardı.» İtalyan tayyarelerinin Londraya olan bu taaruzunda sekiz bombardı. man ve beş av tayyaresi düşürül müs, İtalyanlar Taymis Haüclnden içeri girememislerdi. Afrikada ise İngiliz harekâtına hiç bir engel teşkil edemiyen İtalyan havacılığı son zamanlarda Almanlarm da yardımma mazhar olduğu halde muvaffak olamamış ve İngllizlerin yüz on tayyarelik zayiatına karşüık İtaîyan ve Alman tayyare. leri bin üç yüz zayiat vermiştir. Malzeme evsafı bakımından İngiliz havacüığının üstünlüğü Afrlka cephesinde pek fazla değildi. Fakat adedce İtaly&inların çokluğu karşısında İngiliz uçuculannın teknik olusları Libyanın hava harblerini Büyük Britanya çocuklarına kazandırmıştır. Ayni havacüık, gene Bü*yük Britanya adasını bir buçuk se. nedir falk hasım kuvvetlerine karşı korumak muvaffakiyet ve şerefine ermiş. bulunuyor. bunlann umumî vekâletini alarak yapbğı bazı muamelelerde ,emniyeti suııatimal ettiği ileri surulmektedir. İddiaya gore, olen Elend Petridisin umumî vekâletini haız bulunan Hronis, kadın ölünce, kızJarma muracaatla takib ettiğım ışleri benim kadar iyi bılecek başkasını buleimazsınız, siz de bana vekâlet vermız de ışlerınızi yurutelım» teklıfınde bulunmuştur. Bu suretle onların vekâletınj almışür. Murıs olan kadın, Kadıkoyünde oturan Nıkola Mersinostan 4,000 lira, Galatada oturan Nikola Panayotıdisten 1,300 lira alacaklı olduğundan, Kadıkoyundekının evi, Galatadakinin dukkânı, bu sebbele ipotekli üniş. Kızların vekâletini ele geçirdıkten sonra, kendilerine Nikola Panayotidisle 450 liraya sulh olmak imkânmı hazırladığını söylemiştır. Muekkiller, noterliğe gitmişler ve tanjdm olunan sulh nameyi imza ederek borcluyu ibra etmişlerdir. Lâkin, bu sırada Hronisin bir hilesinin farkına varmamışlardır. Bu evrakta sadece bir «Nikola» nın bahsi geçiyor, Nikola Panayotidis yerine Nikola Mersinosun dosya numaraları yaahyor, bu aileye diğerinden çok daha fazla borçlu olan adam nispeten az bir para mukabilinde sulhan ibra ettirilip, Kadıkoyündeki evinden ipoteğin kaldırılmasma yol açılıyormuş. Ve iş bu kadarla da bitmemi?, Nikola Panayotidis aleyhine alacaklılanndan birinin açtığı davada, kızlar <Biz bu adamla 450 liraya sulh olduğumuzdan dükkânı artık ipo tekli değildir» diye şahidlık etmek üzere mahkemeye getirilmişler, onlar da kendilerini sahiden bu adamla sulh olmus bildikleri için, bu çahidlikten çekinme mişlerdir. Ve hulâsa, Hronis, varislerin menfaatini gözetir gibi davranmıs ve onları böyle iki taraflı bir oyunla kandrnnış, iki cihetten faydalanmıştır. Neticede varislerin hissesine pek az para düşerek, paradan çoğunun üzerine kendisi yatmısür. İşin iç yüzünü öğrenince de, kızlar, mahkemeye baç vurmuşlardır. • ği aksamlar, orada yatmak mutadı olan Hacı Osmanın cesedinin bu lunduğu yer karşısındaki masada, dibine kadar yanan mumlar görülmüştür. Kendisinln, yatmak üzere mumları söndürmeden ve ayni zamanda soyunmadan öldüğü anla şıimıştır. 40 senedenberi kıraathanecilikle iştigal eden ve 80 yaşmda olan Hacı Osmanın cesedini muayenede, Ad11ye hekimi Enver Karan, haricl bir tazyik mevcud olmadığını, ihtiyarın kalb sektesinden Öidüğütnü tespit etmekle beraber, her ihtlmale karşı cesedi Morga kaldırtmıştır. Morg da derhal otopsi yaparak, İhtiyarın kalb sektesinden öldüğüne rapor vermiştir. Cesedin gömülmesine müsaade olunmuştur. Ancak, tahkikat devam etmektedir. Çünkü, merhumun oğlu, babasının yeleği cebinde daima 1000 lira taşıdığmı, bu para ile bir kat elblsesinin bulunamadığını söy lemlştir. İki gün evvel kıraathaneye garson olarak alman blr gencin, dün kıraathanede görünmemesi de, şüphe uyandırmıştır. Hâdiseye el koyan Müddeiumumî Orhan Köni, tahkikatı bu cihetten yürütmektedir. tlantik meydan muharebesl başladı. Churchill, son nutkunda, bu aman vermez har« bi kazanmak için Ingilterenin yalnız İngilterenin mi, Amerikanın da iktidarında bulunan bütün kudret ve kuvveti. bütün kaynaklannı, bütün san'at ve ihnini kttllandığını söyledi. Bu nutkun, en dikkate değer tarafı, son haddine yukselen >enmek azminin tezahüründen sonra, tehlikeyi asla gizlemeyişidir. tngiliz Başvekili: « Bıhrsiniz ki tehlikenin vahametini milletimizden gizlemek âdetim değildir. Bu sebebden dolayı, bu tehlikelari iktiham edeceğHhiz hakktndaki itimadtmt bidlirdiğim zaman, bana inantlmasmt istemeğe hakkvm vardtr.* Zabıta vak'aları Şoför Karabetin ldaresindekl 3235 numaralı taksi, Karaköyden geçerken Yüksekkaldırımda. oturan Yeşoanın 8 yaşlarındaki kızı Saraya çarparak yaralanmasına sebebiyet vermiştir. ir Kadıkoyünde Acıbadem ma hallesi Çayır sokağında oturan Dursun, caddede süratle koşturduğu beyglrden muvazenesini kaybede rek düsmüş ve yedigi tekme ile de kasıklarmdan yaralanmıştır. ir Köprü üzerlnden Karaköy istikametine gitmekte olan 1579 numaralı taksi otomobili, Kadıköy iskelesl önlerinde kaldırımdan bir denbire caddeye inen Haçik admda birine çarpmıştır. Bu çarpma neticesinde başından yaralanan Haçik Hastaneye kaldınlmış, şoför Saib yakalanmışto. ir Beşiktaş Fatih hattında calışan vatman Sadık idareslndeki 823 numaralı tramvay arabası, Besiktaş deposuna girerken Ortaköy istikame tinden gelen ve tramvayın sol tarafından geçmek istiyen 2613 nu maralı taksi ile çarpışmıştır. Çarpışma netlcesinde hem otomobil ve hem de tramvay arabası hasara ugramıştır. •*• Unkapanmda Çamurlu çıkmaz sokağında oturan 60 yaşlarında Mustafa kızı Seher, dün Eminönü meydanmda tramvaydan lnmek isterken düşmüş, başından yaralanmıştır. •• Fındıklıda Meb"usan caddesi * tramvay durağında serviste bulu nan Besiktaş tramvay deposuna kayıdlı hat kontrolörü Rahmi, Kaba tas lstikametinden gelen Llman İşletmesine aid 212 numaralı kamyonun çarpmasına maruz kalmıştır. Muhtelif yerlerinden ağır surette yaralanan Rahmi, Beyoğlu hasta nesinde tedavi altına almmıştır. •k Tarlabaşmda Sakız sokak 9/11 numarada oturan Dimitri oğlu Yorgl, dün sabah Galatasaraydan Emlnönüne tramvayın arka basamağına asılarak giderken Tepebaşı civarmda caddenin kenarmda duran Belediye çöp kamyonu ile tramvay arasmda sıkışmış, muhtelif yerle rinden ağır surette yaralanmıştır. Davacılann vekilleri, iddialarını mahkemede bu şekilde anlatmışlar, sorguya çekilen emlâk muamelecisi Anesti Hronis, «bu iddialann kat'iyyen aslı, esası yoktur. Ben, takibini üzerime aldığım işlerde emniyeti suiistimal etmedim demiştir. Hâkim İsmail Hakkı Tüzemen bir kaç avukatla başka bazı kimselerln şahid olarak çağırdmalarına karar ver miştir. Muhakemenin devamı, başka güne kalmıştır. Diyor ve bunu söylerken •Şimdilik kayıblarımız fazlalaşmışUr» diye hakikati açıkçt söylUyor. Atlantik meydan muharebesl başladığındanberi geçen ilk iki haftanın genii zayiatı şu kadardır: 2 martta biten haftada 141,314 tonluk 28 gemi; 9 martta biten hafta da 98,882 tonluk 25 gemi. Almanlarla İtalyanlarm bu son hafta için ileri sürdükleri zayiat listesi 163,661 tonMerhum General Besim Ömer için dün yapılan ihtifalde doktor dur. Fakat, şu üç sebeble buna inanmak Akil Mııhtar hitabede bulunurken Büyük ilim adamımız merhum profeO, hastalanna karşı da çok ihtimamh mümkün değildir: sör General Besim Ömerin olümünün ve şefkatli idi. Beynelmilel faaliyete ta1 Geçen harbde, Almanlarm deniyıldönümü münasebetile dün saat 14 te alluk eden sahalarda yirmi sene beraber zaltı gemilerile, batırdıkları gemilerin Tıb Tarihi ensütüsünde yapılan ihtifal çahştun. Bütün bu meselelerde çok dik tonajını yüzde 10 20 nisbetinde arpek hazin olmuş, eşsiz tıb âlimimizin katli, çok zekâlı, çok anlayıslı idi. Niha hrdıklan tahakkuk etmiştir. hatırası hürmetle anılmıştır. Toplantıda yet Besim Ömer tam manasile bir in 2 Geçenlerde bizzat Hitlerin bir nutprofesörler ve merhumun dostlan bu sandı...» lunmuştur. Rektör Cemil Bilselin hita Rektörden sonra söz alan profesör Âkil kunda verdiği üç günde 200 bin tonluk zayiatı, Alman resmî tebliğleri, hafbesile merasime başlanmışür. Muhtar «Besim Ömeri bir kardeş, aziz talık olarak 60 bin tona kadar indirmişRektör demiştir ki: bir dost olarak tanıdım. Onun ölümü lerdL € Aziz arkadaşlar, profesör doktor bende, hâlâ dinmiyen bir tesir bıraktı.» 3 Almanlarm, havadan ve denizin Besim Ömer Akalın geçen yıl bugün diye söze başlamış, profesörün 41 lnci aramızdan aynldı. Olümünün ilk yıldö senei devriyesi münasebetile 1929da söy İçinden batırdıklan isimlerini ve tonajnümünü üniversite çatısı altında anmak lediği nutku tekran etmiştir. Âkil Muh larını bilmedikleri gemiler hakkında takiçin burada toplanmıs bulunuyoruz. tar «o çok büyük bir adam idi» diye, ribt bir tahmin yapmalan, listelerini Merhumun hatırasına hürmeten, ayakta derin bir teessür içinde ve gözleri yaçlı yuvarlak hcsabla vermeleri lâzım gelirdi. Onlar, bilâkis 163,661 diye yüzlere, iki dakika sükuta davet ediyorum.» olarak hitabesini bitirmiştir. onlara ve birlere kadar iniyorlar ve Sükutu müteakıb, rektör sözüne deProfesör doktor Nihad Reşad Belger, böylece, sözde, daha doğru göstermek vamla sunlan söylemiştir: Besim Ömerin en eski bir talebesi ve istedikleri listelerinin sıhhati üzerinde « Profesör Besim Ömer, içinde bu arkadaşı sıfatile Generalin hususî hayalunduğumuz büyük ilim müessesesinin tına ve ölüncüye kadar muhafaza ettiği haklı bir şüphe uyandınyorlar. intihabla basına gelen ilk profesördür. çalışma meşakkatine dair hatıralarını Onan içindir ki İngiliz zayiat listeGene Besim Ömer, rektörlük müddeti anlatmıştır. lerine daha çok inanıyoruz. bittikten sonra bütün arkadaşlarmın itİngiliz Başvekilinin tehlikeyi böyle aServeti Fünun mecmuası sahibi Ordu tifakile tekrar intihab edilen ilk proçıkça gösterdikten sonra, zafere karsı fesördür.. Bu iki meziyeti, dığer mezi meb'usu Ahmed İhsan Tokgöz de, pro beslediği iman, Mihver şeflerinin tamayetlerile beraber üniversitemizin tari fesör Besim Ömere aid şahsan şahid ol mile aksi yoldaki itimadlanndan plbette hinde kendisini ebediyen yaşatacaktır. duğu hatıralardan bazılarını nakletmek daha fazla emniyct telkin etmektedir. Merhum tıb fakültesinde uzun müddet suretile merhumun ilim hayatına olduğu Onlar, hiç bir zaman, tehlikeden bahkürsü işgal etmiş profesördür. Dersi çok kadar insanhğa nümune teşkil edecek setmezler: İngiliz İmparatorluğunun mu» sevilirdi. Hattâ diyebilirim ki dersini ve vasıflannı tebarüz ettirmiştir. azzam kuvvctlcrile kaynaklannı ve mütkliniğini tesis eden kendisidir. Tıb âleEnstitüdeki merasimden sonra prdfe tefiki Amerikanın yardımını hiçe saminin memlekette en büyük hâdimidir. sörün Merkezefendideki kabri ziyaret eyar, dururlar. Churchill. aç kalmak tehMemlekete, sayısı büyük bir yekun tu dilmiş, daimî saygı nişanesi olmak üzere likesini gizlemediği halde, onlar, haftan ölmez eserler bırakmıştır. bir çelenk konmuştur. tada, halka yalnız 60 gram yağ verebiMiklerini nnutarak İnriltere, bizi asla ÎKT1SAD ŞEHİR IŞLER1 aç bırakamıyacak diye övünürler. Lüks peynir modası çıkınca Fiat Murakabe komlsyonunun, «imdi mevkufen ihtlkârdan muhakeme edilmekte olan Kondopolosun elindeki peynirleri lüks addetmesl üzerine şehrln diğer yerlerindeki bakkal ve peynircilerin perakende 90 kuruşa satılması lâzım glen kaşerlerln fiatmı 110 kuruşa, yani lüks kaşere verilen narha çıkardıkları nazan dikkati celbetmiştlr. Fiat Murakabe memurları bu şekilde hareket edenîerl yakalamaktadır. Dün de yağcı Yani, peynirci İsmail Hakkı İskeçeli ve İstenanidis aynl suçlardan dolayı yakalanarak Cum huriyet Müddeiumumiliğine verilmiştir. Beşiktaşta tramvay caddesinde 72 numarada Zeki oğlu İbrahim kahveye nohud katarak 180 kuruşa sattığından yakalanmış ve Cumhurl yet Müddeiumumiliğine verilmiştir. Pastacılara verilecek un Belediye İktısad müdürlüğü francala ununun 140 çuvala indlrilmesi üzerine dun bu undan francala, pasta ve saire imal edenleri davet ederek kendilerine verilecek un mik tarını tebliğ etmiştir. MÜTEFERRÎK İtfaiyenin verdiği iki rapor Geçenlerde yanan Ferah sineması hakkında İstanbul İtfaiyesi tarafından evvelce verilmiş bir rapor bulunmuştur. Bu raporda, bu bmanın içinde aileler ikamet ettiği ve bina içinde bazı dükkânların .f aa liyette bulunduğuna işaret edilerek tehlike teşkil eden bu halln men'i istenilmişse de her nedense bu taleb tatbik edilememiştir. İtfaiye tarafından gene birl istanbul, diğeri Beyoğlunda olmak üzere iki sine manın daha yangın tehlikesine maruz bulunduğu ve vaziyetlerinln LSİahı İçin muvakkaten tatil edil melerl lüzumu alâkadarlara bildi rilmistir. Bundan maada sinemalarda ar ka sıralar duvarlardan birer metre boşlukla ayrüacak ve her ainema nın ayn bir sigara salonu buljınacaktır. Asansörlerin muayenesi Bınalardaki asansörlerin sık sık bozulması dolayısile bunların Belediye fen heye'tince muayenesi için bina sahiblerine nisanın on beşine kadar mühlet verilmiştir. Bu müddete kadar muayene ettirilmemiş asansörlerin çahşması menedlle cektir. Şehirde 360 asansör vardır. Blr tarafta, halka vaziyeti olduğu gibi gösteren ve ondan fedakârlık lsteyen halkçı bir sef, karşı tarafta ise, halktan onun malumu olan sıkıntılan, ıstırablan gizleyerek sade şiddetU sözlerle manevlyatı ytikseltmeğe çalışan diktatörler var. Bu bakımdan İngiltere kendi kendine, Almanya ile İtalya ise Fransaya benzeyorlar. A. AHISKAL ( Şchir Mecüsi dtin mesaisini bitirdi ~) MAARİFTE Maarif müdürii Ankaraya gitti Almanlara satılan yağh tohumlar Almanlarm mübayaa edeceği 1,300,000 liralık yağlı tohumun fiatları üzerinde yapılan müzakere ler müspet bir safhada iken birdenblre inkitaa uğramıstır. Bu hususta Alman murahhası Yansenin talimat beklediği anlaşılmaktadır. = = Bir kalpazan mahkum oldu Kalp para yapmaktan İstanbul birinci Ağırceza mahkemesinde, muhakeme edilen Ahmed Şimsirin muhakemesi bitmiş, bir sene müddetle hapsine karar verilmiştir. Şehir Meclisinin dünkü son celsesinde Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar nutkunn okuyor Şehir meclisi dün bu devrenin son veteriner işlerinde mevcud teşkilât idaiçtimaını akdederek nisan başında tek me ve takviye edildiği gibi ilk okul rar toplanmak üzere dağılmıştır. Dün öğretmenlerinden kıdem müddelterini akdedilen birinci celseye jkinci reis dolduranların iktisab eftikleri hakların vekili Faruk Dereli başkanlık etmiştir. ödenmesine mühim bir yer verilmiştir. Sıhhî imdad merkezleri ve otomobil Belediye cephesinden de şehir ve hallerine aid talimatnamenin müzakeresin kın ihtiyaclarını ehemmiyetli bir s\ıde azadan Halil Hilmi Uyguner bu ve rette dikkate alarak kabul buyurdujrusaitin evlerdeki âcil hastalık ve yara nuz tahsisatlarla önümüzdeki sene için lanma vukuatına teşmili dereccsini sor yeni bir mesai devresi açmış bulunumuş, âcil tabirinin evsaf ve mahiyetiyorsunuz. Bu arada yıllardanberi isnin tayin ve takdirini istemiştir. timlâk bedellerinden alacaklı olan vaSıhhat müdürii Osman Said, bu imtandaşlara karşı Belediyenin borcîu dad işini evlere teşmil edersek gayeolduğu meblâSların tesviyesi için ay8İnden inhiraf etmiş olur, maamafih yeni servis tesis ettik. Muhtelif kaza rılan tahsisatı da memnuniyetle kaylarda belediye doktorları bu gibi vu dederim Bu vesile ile her birinizin gerek bütkuata yetışmek üzere nöbet bekliyeceklerdir. Bunlann emirlerinde Imdadı çeler ve gerek kati hesablar veBele•ıhh! otomobilleri de vardır, demiştir. diye talimatnamesi üzerindeki kıymetli Neticede bütün bu ihtiyaclan karsı Çalışmalarınızı bir daha şükranla yadetlayacak teşkilât yapılması ve yeniden meÇi borc bilirim. 6 imdadı sıhhî otomobili almması ıçir Bütçenin icra mes'uliyetini üzerinde talimatname maddesinin nisan devre taşıyanlara tahmil ettiği, yukarıda hu«ine kadar bu 'suretle tadil ve hazır lâsatan arzettiğim vezifeleri tatbtkat lanmasına karar verilmiştir. sahasına dökerek gelecek sene huzuKısa bir tatilden sonra ikiiei celse runuza bunlann filî neticelerile çıkaVali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdann cağımızı vadeder, hepinize sayçı ve başkanlı&mda akdedilmiş ve Vali su sevgilerimi sunarak şubat içtima devkıso nutku irad etmiştir: resinin nihayet buldugunu arzed°rim . « Bueünkü toplantımızW 3 uncü intihab devresinin 3 üncü yıl ictimaı İthalât ve ihracat jubat ayı bütçe devresi sona ermiş buDün İngiltereden şehrimize 1610 lunuyor Bu devrede arz ve takdim ettiŞîmJî otomobil lâstigi, külliyetli miktarda 1941 yıh Vilâyet ve Belediye müşte at nalı, pamuk ipliği, 1500 sandık rek kısımlarmı ihtiva eden İstanbul u teneke, yünlü mensucat. radyo alâmumî mec1i<iinin adi ve fevkalâde büt tı, s u n l ipek, kadife, muşamba ve çelerile mülhak. bütcelerimizin tetViira salr eşya gelmiştir. tını flonal etmis. avni zamanda 1939 yılma aid katt he<sablar üzerindeki tetkikatı da tamamtamış bulunınaktav.? Maarifte, ziraatte, nafıada, sıhhiye ve Evet, dedi. gene kız, evet. Romanlarmıa okumağa tahammül edemiyo rum. Bazılarını arkadaşlarımdan dinledim. Bazılarını da ara ara kendim okudum. Kahramanlannızı bu günün insanları arasmda bulmak galiba mümkün değil. Onlann aşkları ne kadar başka... Sanki hepsi de bedbaht olmak için seviyorlar. Dünyayl simsiyah görecek «ekilde ıstırab çekiyorlar. Sırasında saadetleri, hatta hayatları pahasına sevdiklerini yabancılara terkediyorlar. Kuzum, bu tipleri nereden bulup çıkanyorsunuz böyle? Gücenmeyiniz ama, ben onları biraz abdal buluyorum. r Maarif müdürü Tevflk Kut. muhtelif maarif meselelerl hakkında Demir tekerlekli arabaların geçe Maarif Vekâletine izahat veımek cekleri yollar tesbit edilmiştir. Bu üzere dün Ankaraya gitmistlr. ralara «bu yollardan demir teker Maarif müfettişlerinin gÖrlekli arabalar geçebilir> ibaresini taşıyan levhalar konacaktır. Maadükleri noksanlar mafih demir tekerlekli arabaların Orta mekteb, lise ve Muallim mek asfalt yolları am«uden katedgbilmetebi müdürleri dün öğleden sonra lerine müsaade edilmiştir. Maarif müdürlüğünde bir toplantı Asfalt yollar için yapmışlardır. Toplantıda bllhassa Belediye Fen heyeti tarafından müfettişlerin mekteblerde yaptık asfalt yolların tamiri için mütema ları son teftislere dair verdikleri dî tamir amelesi namile dört ekip raporlarda gösterilen noksanlar üteşkil edilmiştir. Bu ekipler asfalt zerinde müzakere yapılmış., bu hulann yapılış şekillerine göre ayrı susların düzeltilmesi için icab eden kararlar verilmiştir. ayn calışacaklardır. lışma odasında kalınca bir zarfla meş guldü. Tanımadığı bir kadın yazısı ile kendisine bir takım notlar gönderilmişti. Yaprakları baştan alâkasızlıkla ka rıştırdı. Yer yer okudu. Bu satırlarda çok duygulu bir yürek çarpıyordu. Yazış tarzı da bir hayli güzeldi. Heyecanı arttı. Kâğıdları tekrar tekrar karıştırdı. Ve baştan sonuna kadar sabırsızlıkla ve içine sindire sindire okudu. Notlar şöyle biüyordu: «.. Aziz romancı, görüyorsunuz ki size Hayatımı bütün acılığı ve açıklığile yazdım. Evlilik dünyasına pek hazırhksız girdiğimi, bir takım sakat, hattâ saçma telâkkilerle yuğurulmuş olduğumu acı denemelerden sonra öğrendim. Bu hayat karşısında, benim için korkunc bir kınlış oldu. Arkadaşlanm bir zamanlar eserlerinizi okurken ağlarlardı. Onlar başkalannın bahtsızlıklanna dökülen yaşlardı ve ben onlan manasız bulurdum. Aşka, fedakârlığa, başkalannın saadeüne ça hşmağa inanmazdım. Hayat hükmünü verdi Jıles'ud ohnak için güzel, iyi ve doğru şeylere bağlanmanın lüzumunu şimdi öğrenmiş bulunuyorum. Bir zamanlar hiç de beğenmediğim kahramanlannızı düşünürken onlann acılarla, haksızlıklar ve ferağatlerle yorulan varlıklannda biraz da kendimi buluyorum ve onlarla beraber kendime de ağlıyorum. Görüyorsunuz ya, sizi ve hayatı ne acı denemelerden sonra anlamış bulunu yorum. Duygulanmı, varlığımı kusatan ıstırablarımı yalnız sizin için yazJım. Onlan yalnız siz okumalısınız. Bu hazin ve müthiş hikâyeye başkalannın gözlerinden yaş dökülsün istemiyorum. Çünkü bu satırlarda sızlayarak çarpan kalb benim... Bunlar, bunlar.. Benim göz yaşlanmdır...» Detnir tekerlekli arabaların geçecekleri yollar KUçük hlkâye Romancı, Ferda'yı, tatlı bir gülüşle dinliyordu. Birdenbire bu hücumla ir kildi. Ve içi burkularak: «Onları abdal buluyor!» diye düşündü. Sonra yumuşak bir sesle: Peki, sizin aşk telâkkiniz nedir? diye sordu. Kuçuk kız, minimini bir dalga gibi yerinde kımıldayarak: Ben aşka inanmam ki, diye karşıiık verdi Jîele bir başkasının hatırı için saadetimi, neş'emi tehlikeye düşürmeğe hiç aklım ermez . Bence aşk, geçmiş asırlann manasız bir vehmınden başka bir şey değildir. Ben Leylâ ile Mecnunlara, Romeo ve Jülietlere, Pollere, Virjmilere falan inanmıyorum. Onlar, ya marazî bir şe kilde hassas insanlarm muhayyilelerinde doğmuş masallardır; yahud bu insanlar gerçekten yaşamışlardn da, teşhis edılemiyen hastalıklarına aşk ismı veı ilmiştir. Ben insana, tabiatın üstünde bir şeymiş gibi, tapımlmasım manasız bulu rum, Hayatta sevecek şey o kadar çoktur ki, kalbi, sizin kaleminizle de tek Dün şehrimizden yapılan ihraca rarlandığı gibi münhasıran bir insana tın yekunu 150,000 liralıktır. Fran^ğlayarak yasamak budalalık olur. sa ve İsviçreye ıındık, mısır ve Ho Korkunc!.. landaya da tütün gönderilmistir. Gene kız, derinliklerine titreraeden, çarpınü duymadan bakılamıyan gozle rini açarak: Nedir o korkunc olan şey? diye sordu. Telkinleriniz.. Çok gencsiniz çocuğum. Gönülleri sarsan bir guzelhğınız, bakılınca yürekleri titreten buyülu gozleriniz var. İstemem ki, hayat sizi inkisara uğratsuı. Bu güzelliklerin yanında duyan bir kalb, düşünen, müsamahadan anlayan bir kafa, seven bir el de olmah. Aksi takdirde neye yarar bunlar küçük. neye? Yalçın kayalardan birdenbire boşanan sular gibi bir kahkaha çınladı. Romancı şaşırmıştı. Ferda: Hayat da ne oluyormuş, diye konuşuyordu. Hayat ve her şey benim. İsteyenler, onu ellerinde diledikleri şekilde yuğururlar. Gülmesini ve yaşamasım bilen insanların hayattan korkmaları manasız olur. İnsan tabiate, kendine ve hatta şansına hükmetmeği bilmeUdir. Ve insanlara da öyle mi? Tabiî... Gözlerime hayretle ,hattâ biraz da esefle bakıyorsunuz. Ama beyhude bu. Bazan halam da yüzüme böy'e bakar: «Büyük söyleme. Allah yüreği merhametlisine düşürsün!. der. Ben bu dilekte geçmiş asırlann sönük, modası bitmiş zihniyetini, manasız tevekkülünü bulurum. Siz kadere de inanmaz mısınız? Aslâ... Neye inanırsınız öyleyse. Kendime... Gencim, güzelim. Her şeyi iyi tarafından almağı ve her hâdiseyi soŞukkanhhkla karşılamayı bi lirim. Gözyaşından nefret ederim. Sevgi denen şeye bütün varlığımı bağlatnıya Onlar benim gözyaşlarımdır cağım için ılerde de rahat edeceğimi umuyorum. Hürriyetimi başkalarmın arzusu için Ölçüye vurmayacağım. Elbet ilerde bir gün benim de yuvam olacak. Etrafımda dolaşanlarm en çok hangisi hoşuma giderse ve hangisi bana refah temin edecek vaziyette ise onu seçeceğim. Onun da daldan dala konabilecek bir kalbı olduğunu baştan düş%nerek hareketlerini ölçuye vurmayacağım. Onunla iki serseri kus gibi yaşamayı tercih edeceğim. Kıskanclık. somurtganlık, yorgunluk gibi insanın ağız tadının bozan şeyleri kapımızın eşiğinden geçirmiyeceğiz. Bu suretle genclik denilen o harikulâde silâhı uzun müddet elimizde tutacağız. Bu çağın haklarına hürmet etmeği, ömrümüzün baharmdan tam ve mutlak bir şekilde faydalanmayı bileceğiz. Romancı başını eğerek: İnşallah mes'ud olursunuz, dedi. Ve onun gene güldüğünü görerek: Bu dilek te sizin için miskince bir şey diye ilâve ettd. Ama ne yapalun ki, ben de geçmiş asırların zihniyetini taşıyan bir insanım! Ayağa kalktılar. Romancı gene kıza mutlaka bir şey ikram etmek istiyordu. Toplantıdaki yakışıkh delikanlılann sabırsızlanmalarını anlamamazhktan ge lerek onu büfeye götürdü. Gene kız romancının uzattığı limo nata bardağma gülümseyerek baktı ve birdenbire: Niçin, hayatla, hareketle, şenliklerle dolu insanlan ele alarak ebedîleştirmezsiniz, diye sordu. Her eserde bir parça da sahibinin ./.ükerrem Kâmil Su ruhu yaşar çocuğum. San'atkâr farkında olmadan kendınden de bir şeyler katar. Senin hiçe saydığın hayat ,bana gü ler yüz göstermedi ki. Haksızlık ediyorsunuz dostum. Mes'ud olmamak*lçin neyiniz eksik? Hayır, hayır okuyucularınızın göz yaşları her halde hoşunuza gidiyor olmah. Gerçi ben arkadaşlarımı, böyle kitab yaprakları karşısında ağladıklan için pek manasız buluyorum. Hiç için, hiçler için ağlanır mı canım? Romancı sapsan oldu. Küçüğü ellerinden tutarak: Onlar benim göz yaşlanmdır, diye hırçınlaştı. Onlar yanlız benimdir. Ama bu göz yaşlarını benimseyen, sizin eleminize, ıstırablarınıza ortak o lanlar da pek çok. Bir an için belki. Kitab kapanmca o göz yaşlarının da dindiği muhakkak. Hem siz onlarda biraz ruhu serinleten bir şey bulmaz mısınız? Bunun için ağlamak değil, gülmek lâzım, Erkek, gene kızın ince omuzlarını büyük ellerinin arasına alarak, onun, »enlik gecelerinin bütün ışıklannı derinliklerine toplamış gibi, pınlUh gözlerine baktı, baktı. Dilerim ki, sen başkasının göz yaşlarına dahi yabancı ol yavrum, dedi Gül, daima gül çocuğum. Ve onu, önünde eğilen zarif bir delikanlınm kollanna bırakarak musikinin sihirli dünyasına terketti. • ** Yıllardan sonra bir gece romancı ça