CUMHURIYET 10 Subat 1941 Dünkü lik maçlarında... Beşiktaş Topkapıyı 6 0 , Galatasaray Beykozu 6 1 , F e n e r Vefayı 3 0 , P e r a K a s u n p a ş a y ı 3 2 m a ğ l u b ettiler Lik maçlarına dün Kadıkoy ve Şeref eahalarında devam edilmiştir. Lik döıdüncülüğü için Kadıköyünde İstanbulspor Süleymaniye; Şeref sahasında da Vefa Fenerbahçe ile karşılaştılar İstanbulsporun Süleymaniyeye galib gelmesi bu takımı hemen hemen dördüncülük yerine yaklaştırmış, Vefanın Fenerbahçeye mağlub olması da kendisini millî kümenin bu yerinden ayırmıştır. Fakat Kadıköyünde Kasımpaşayı mağlub etmiş olan Beyoğlusporun dördüncülük için yakın bir tehlike olduğunu hatırdan çıkarmamak lâzımdır. İstanbulsporun önündeki maçlardaD fciri Galatasaray. diğeri Fenerbahçe iledir. Buna mukabil Beyoğlusporun Galatasaray ve Topkapı maçları vardır ki burada kazanma şansı daha ziyade Beyoğluspordadır. Bir türlü kat'î bir şekilde halledılemiyen bu dördüncülük bu gidişle İstanbulsporun Fenerbahçe ile yapacağı eon maça kadar devam, edecektir. Arabacılar kâhyası mahkemeye verildi « Orta parası » nın mahaüine sarfedil mediği iddia ediliyor Bir müddet evvel Hâl iskelesinde bağlı arabacılar, kâhyalarmdan şikâyetçi olmuşlardı. Belediye murakıblarınca tahkikat ve tetkikat yapılıp, neticede idare memuru vaziyetinde olan kâhyaları Şevket aleyhine dava açılarak, Müddeiumu milikçe dosja, İstanbul ikinci asliye ceza mahkemesine yollanmıştı. Dava, emniyeti suiistimal davası du\ İddiaya göre, Şevket, arabacı lann verdiği orta parasmı mahalline sarfetmiyecek surette harcamıştır; bu da emniyeti suiistimal suçu mahiyetindedir. Başlıyan muhakeme safhasında ne diyeceği sorulan Şevket, iddianın tamamile yersiz olduğunu, Belediye murakıblarmca verilen raporun da kendi ifadesin' teyid ettiğini söylemiştir Bundan sonra şahidler dinlenilmiştir. Şahidlerden Rifat, mahkemede şunları anıatmıştır: « Ben o zaman Hâl iskelesinde kâtibdim. Şimdi ayni işi Unkapanı iskelesinde goruyorum. Meseleye dair bıldiğime gelmce, arabacılar arasında ötedenberi ahkâmına riayet edilmesi gözeülen bir usul vardırBu da, arabacıların zaman zaman ve nobetleşe angaryaya gitmeleri, yani arada sırada orta parası temini için araba surmeleridir. Bu yolda yük taşıyarak ellerine geçen parayı kenSUeri almazlar, para sandığa yatırılır. Orta parası demek, icabında bütün arabacıların ihtiyacına harcanmak üzere avrüan, biriktirilen para demektir. Başı sıkılan arabacılara, meselâ yoksul düşenlere, hastası olanlara bu paradan verilerek yardım yapılır Kâhyanın para. yı harcarken, emniyeti suiistimal ettiğine dair malumatım yoktur. Oy le yaptığını sanmıyorum. İhbarın sebebi, daha ziyade arabacılar kâhyası olmak istiyen biri ile aradaki zıddiyettir. Şahidden, arabacıların Hava Kurumu için kâhyalarına verdikleri paranın tamamile oraya götürülüp göturülmediği sorulmuş, kâtib Rifat, «arabacılar, her ne zaman Hava Kurumuna para vermişlerse, mukabilinde makbuz getirümis.tir. Zaten çoğu doğrudan doğruya verir, çoğu da benim vasıtamla gönderir» demiştir. Diğer taraftan, Şevketin, idare memurluğu işierini Hâldeki bir kahve köşesinden çevirmenin güçlüğü üzerine, yakında bir yazıhane kurduğunu, oraya lüzumlu bazı eşya satın aldığını, bunun da hesabını deftero tamamile geçirdiğini, müfredatile yazdığını söylemiştir. Amerikada bundan sonra hep komik filmler yapılacak Yeni diinyanm film âmilleri; cihanın geçirmekte olduğu buhran yüzünden facialara rağbet azaldığını anladılar Holivuddan gelen haberler, Amerikan sinema âlemindeki zihniyette büyük bir değişiklik hasıl olduğunu bildirmektedir. Birkaç sene evveline gelinceye kadar Amerikan sansürü filtm şiıketlerıni sonsuz müşkülâta uğratacak derecede bir sıkılık gösteriyor, bir kordelânm içerisinde dünya üzerindeki herhangı bir ideolojiyi, dinî bir itikadı, ekseriyet tarafmdan kabul edılmiş içtimai bir fikri rencide edecek yahud hafifmeşreblik temayüllerile dekolte addedilebilecek sahneler mevcud oldu mu, bunların sade Amerikada gösterilmesini değil, diğer memleketlere ihrac edilmesine de mâni oluyordu. Binaenaleyh fılim âmilleri ve senaryocular çok mahdud bir saha dahılinde eser yaratmaya mecbur kalıyorlar, çok defa en meşhur şaheserleri bile bu sansürün arzusu dahilinde asıllarına hiç benzemiyecek tarzda değiştirmek lüzumunu hissediyorlardı. 1939 harbi zuhur edince deraokratlar tarafını iltizam eden Amerikan efkârı umumiyesinin tazyikı üzerine Birleşik devletler sansür heyeti prensiplerini biraz genişletti. Diktatörlüğü hedef ittıhaz etmiş ideolojilerin ve rejimlerin aleyhinde kordelâlar yapılmasma müsaade etti. «Bir Nazi Casusunun İtirafiarı», «Büyük Diktatör» vesaire gibi fılimler ancak bu müsaadeye istinaden vücude getirilebildilor. Filim Smilleri mevzularda hasıl olan tenevvü dolayısile cihanın dört köşesindeki sinema salonlarınm daha çok dolacağını ve neticede filimlerinin hasılatmın iki misline çıkacağmı tahmin etmişlerdi. Fakat netice tamamen aksi zuhur etti. Cenubî Amerikanm birçok yerlerile Avrupa memleketlerinin bir kısmında bu filimlerin geçirilmesi menedildi. Diğer taraftan dünva halkında facialara karşı bir rağbetsİ7İik başgöstermişti. Bazı yerlerde faciaları bizzat yaşayan, bazı taraflarda da gazet°lerde her gün haVikî haıMprin Ut C Bu günkü program 8,00 8,03 8,18 8,45 Program Haberler Müzik (Pl.) Ev kadıru 12,30 12,33 12,50 13,05 13,20 Program Semailer Haberler Türküler Müzik (Pl.) 18,40 19,15 19,30 19,45 20,15 20,45 21,00 21,30 21.45 22,30 B2,45 22.30 J • 18,00 Program 18,03 Cazband İnce saz Müzik (Pl.) Haberler Şarkılar Rad. gazetesl Müzik İstekler Konuşma Orkestra Haberler Caz (Pl.) Kapanış Zabıta vak'aları Şoför Mustafanın idaresindeki 2043 sayılı taksi otomobili Sirkeciden geçerken, o civarda oturan doku~. yaşında Albert, ani olarak otomobilin önüne çıkmıştır. Otomobilin altında kalan çocuğun sol bacağı kırılmış, başı da zsedelenmiştir. Kaza sırasmda bir köfteci dükkânının da camekânı parçalanmıştır. Ağır yaralı çocuk, hastaneye yatırılmış, şoför Mustafa yakalanmıştır. Tahkikata başlanmıştır. * Galatada oturan amele Husrev, Gümüşsuyundan geçerken, ayni yer den geçen moloz yüklü ve şoför Sadreddin idaresindeki kamyonla du var arasma sıkışmıştır. Sağ kolundan hafifçe yaralanmış, hastaneye kaldırılmıştır. •• Fenerde Mürselpaşa caddesin* den geçen şoför Osman idaresindeki otobüs, ayni yerde oturan sekiz yaşmda Rızaya çarpmıştır. Rıza, bacağından hafifçe yaralanmıştır. ir Beykozda Gaz kumpanyasında çalışan Ahmed oğlu Rifat Ataman, orta parmağını temizlediği makineye kaptırmıştır. Parmağı kesilmiştir. Hastaneye yollanmıştır. ir Tütüngümrüğü hamallanndan Cemal, Kocaeli motörüne yük atarken ayağı kayarak motörün içerislne düşmüştür. Beli incinmlş, hastaneye gönderilmiştir. ir Beyazıdda Yeniçeriler cadde sinde oturan Todori oğlu sekiz yaşmda Jorj, Çarşıkapıda yoldan geçerken, yere yuvarlanmış, burnundan kan boşanmışto. Tedavi edilmiştir. ir Bakırköyünde oturan Salâhaddinin on bir aylık çocuğu kaynar su ile haşlanmıştır. Salâhaddinin karısı Ayşe, mangahn üzerindeki çaydanhğın devrildiğinl, kazanm bu suretle vukua geldiğini söylemiştir. Şimdi çocuk hastanededir. Kaza etrafında tahkikat yapılmaktadır. ir Mezbaha kesim yerinde Şerif Erola aid dört yaşında bir manda, kesim yerinden kaçmışsa da, Süt lücede Belediyeye aid buzhanenin önlerlnde, kimseye bir zarar vermeden, tabanca ile öldürülmüştür. Fenerbahçe Vefa maçından şayani dikkat bir sahne Lik maçlarında puan vaziyeti Takımlar Beşiktaş Fener Galatasaray İ. Spor Vefa Pera Kasımpaşa Beykoz Süleymaniye Topkapı Maç 17 16 16 16 17 16 17 17 17 17 [|. Şeref sahasındaki maçlar • ı'' Şeref sahasında ilk maçı Beşiktaş ÎTopkapı ile yapmıştır. Beşiktaş takımı icin çok kolay kazanılan bu maçın bıtinci devresi beş gol ile, ikinci devre de bir gol ile sona ermesi oyunun fcaştan sona doğru yavaşladığının biı delilidir. Beşiktaş, 21 inci dakikada ilk golü yaptı. Topkapı için bu kadar dayanmış olmak bir muvaffakiyet sayılmak lâzımdır. Beşiktaş, 28 inci dakikada Sabrinin şütile ikinci, 35 inci dakikada Şükrünün vuruşu ile üçüncü Rolleri yaptı. Bir dakika sonra Şükrü beşinci golü yaptı, devre 5 0 Beşıktaşın lehinde bitti. İkinci devre Beşiktaş için hiç te parlak olmadı. 15 inci dakikada Şakir. Befiktaşa altıncı sayıyı kazandırdı. Befiktaşın gevşemiş oyunu karşısında Topkapılılar zaman zaman hücum yaparak Beşiktaş müdafaasını korkutacak vaziyetlere girdiler, Beşiktaş, bu durgun halile ikinci devrede esasen fazla sayı yapamazdı. Maçı 6 0 kaeanmak onlar için kâfi bir netice idı İkinci maç Galatasarayla Beykoz arasında oynandı. Galatasaray merkez »nuhacime, sağ muavin Musayı alarak takım da bir değişiklik yaparak sahaya çıkmıştı. Takımın her hattında düzgün oynaVan Musa, verdiği mukemmel bir pasla Salâhaddinin birinci dakikada ilk golü yapmasma yardım etti. Galatasaraya iyi bir avantaj veren bu sayı oyuna hız vermekten başk? bir işe yaramadı. Galatasarayın sıkı tazyikı altında Beykoz sağ açığının 28 inci dakikada beraberlik sayısını yap ması oyunun şekline göre beklenilir bir iş değildi. Beykozun müdafaa sistemi karşısında Galatasaray ikinci biı sayı yspamadan devreyi 1 1 berabere bitirdi. Beykoz müdafaasmın bir favulü üeerine verilen penaltıyı Salâhaddin kaçırdı. Galatasaray fazla bocalamanın zatarlı olacağıru anlayınca Musayı muavin httına, Eşfakı merkez muhacime geçirdi. 21 inci dakikada sağ açık Barbaros devrenin gol kapısını açarak be' raberliği bozan ikinci ve altı dakika eonra da üçüncü golleri yaptı. 29 uncu dakikada Eşfak dördüncü, 31 inci dakikada Salâhaddin penaltıdan beşinci golleri yaptılar. 39 uncu dakikada Eşfak çok güzel bir hareketle takımına eltıncı golü de kazandırdı ve oyun 6 1 Galatasarayın galibiyetile bitti. Sahanın en mühim maçı Fenerbahçe ile Vefa arasında idi. Vefa tak:mı için oldukça güç kazanılacak olan bu maç Fenerbahçeyi bir hayli terleten bir oyun oldu. Daha oyunun başmda Vefa krlecisi Hüsameddinin kurtarışları maçı Fenerbahçe için bir müddet üzüntülü bir şekle soktu. İki hafta içinde esas kadrosunun mühim uzuvlarını kaybetmış olan Vefa takımı otuz dakika dayandığı oyunda sol açıklan vasıtasile bir Ori mühim fırsat yakalamış, bu oyımcunun ne yapmak istediği anlaşı'mas şabsî hareketi takımına zarardan başka bir fayda temin etmemiştir Küçük Fikretin Vefa müdafaası için dima tehlikeli olan hücumlsrmdan Galib 17 13 9 7 6 6 5 4 4 1 Beraben ; Mağlub 1 4 4 3 2 3 5 8 7 11 12 12 12 Attığı 83 59 57 39 37 35 26 25 19 Yediği 14 13 20 43 42 39 42 Puan 51 43 38 34 32 31 28 26 26 3 1 l 1 4 Amerikah film âmillerinin son kararından en çok isüfade edecek komiklerden Lorel ve Hardy silâtını okuyan insanlar, bunların üstüne bir de karanlık salona girip ruhlarım ve kalblerini teessür ve yeisle doldurmak istemiyorlar, yalnız operetlere ve komik filimlere koşuyorlardı. İşte bu vaziyet son günlerde Amerikan filim âmillerine yalnız operet ve komik filimler yapmak kararını verdirmeğe sebeb olmuştur. Bu suretle, Şarlo, Lorel ve Hardy, Malek, Eddie Cantor, Joe Brown ve emsali Amerikan komikleri büsbütün beyaz perdeye hâkim olacaklar demektir. Biz de bundan sonra Amerikan filimlerini sevrederken eskisinden djha fazla gülecek ve eğlenecek. şayet arasıra kalblerimizde facialara karşı bir hasret hissedersek başka taraflarda yapılmış acıklı kordelâlarla o ihtiyacımızı tatmin etmek mecburiyetinde ka 18 44 60 72 22 Gizli Paris... Geceleyin Paris... Paris Geceleri... Sokaklan... Aşklan... Bejkoz kalesine yapılan gollerden biri birinde yapılan pçnaltı Esadın kuvvetli vuruşuyla Fenerbahçeye ilk golu kazandırdı. Bir dakika içincJe, küçüb Fikretten pas alan Yaşar Fenerbahçenin ikinci golünü yaptı. Bu iki sayıdan sonra Vefa takımı hiç bozulmadı bilâkis iyi bile oynuyordu ama, devre 2 0 Fenerin galibiyetile bitti. İkinci devrede Vefa takımı artan bir manevıyatla oynuyordu. Bılhassa kaleci Hüsameddinin öyle güzel kurtarışları oldu ki, Fenerbahçenin sayı yapabil mesi ancak bir mucize olabilirdi. Vefa muhacimlerinden bir kaç tanesi, mer kez muavin Hakkı kadar çalışabilselerdi lik ddrdüncülüğüne kolay kolay veda etmezlerdi. Otuzuncu dakikada Küçük Fikretttn pas alan Niyazi güzel bir vuruşla devrenin son golünü yaptı. Ortada olan ncticeden sonra ne yapılsa boştu, nitekim maç 30 Fenerbahçenin galibiyetile bitti. 56 kilo: (Fehmi) birinci, Yusuf (ikinci), 61 kilo: (Fehmi) birinci, Bektaş (ıkinci), 66 kilo: (Halil) birinci, İsa (ikinci), 72 kilo: (Bekir) birinci, Faik (ikinci), 79 kilo: Zeki (birinci), 87 kilo: Okunan Belediye murakıblan raAdnan (birinci). poru defterlerde varidatla sarfiyaAğır sıklet müsabakasına Çoban tın günü günune ve aynen yazılı Mehmed iştirak etmemiştir. Samsunlu görüldüğu, müştekilerin iddialarım Ahmed birinci olmuştur. Güreş kuîübü teyid edemedikleri şeklinde idi. Hâ22, Beşiktaş 8, Galatasaray iki puvan al kim Kemal Aşkın, adreslerinde bumışlardır. Geçen hafta yapılan kafa kol lunamıvan arabacıların mazbut ifamüsabakalarında derece alan güreşçilere delerinin okunması ve gelmiyen şa. madalyalar verilmiştir. hid arabacı Mahmudun zorla getirilmesi kararile, muhakemenin deHalkevleri müsabakaları vamını 12 mart 14 e bıraktı. Halkevleri arasındaki halat çekme ve voleybol müsabakalarırun finalleri dün Saç hırsızı Eminönü Halkevi salonunda büyük bir kalabalık onünde yapılmıştır. Beyazıdda Belediyece Istimlâk eBeyoğlu Halkevi, Eminönü Halkevi takımını halatta çekerek birinci olmuştur. Voleybol maçında ise Beyoğlu Halkevi takımı 1315, 1315 ve 1511 sayı larla birinci olmuştur. dılerek yıktırılan binalarm enka zından bir miktar saç çalan Mehmed Yavuz, dün meşhud suç nöbetçisi Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesince bir ay hapse mahkum edilmlşitr ve hakkmda tevkif müzekkeresi kesilmiştir. ALBERT PREJEAN GİÜETTE LEGLERC Parisin bn ihtiraslı ve hararetli gece hayatını METROPOLİTEN ( HAYAT GÜZELDİR ) Bütün hakikatler filminde gö?leriniz önünde canlandıracaklardır. Ş E H I R TİTATROSU İstiklâl caddesi KOMEDİ kısmında Bu akşam saat 20,30 da Kiralık Odalar • • H A L K sineması B U G ÜN Matine 11 de, gece 8 de 1 M A R K O P O L O Türkce 2 ROZ MARİ * Beyoğlu YARİN AKŞAM ^ m S Ü M E R Sinemasında tamşan DİKKAT... DİKKAT... DUVARLARIN KULÂĞI VARDIR Aşıklar cenneti M O N M A R T R ' d e Kadıköy sahasındaki maçlar Kadıköy sahasında ilk maçı Beyoğlu sporla Kasımpaşa takımları yaptı. 15 ve 28 inci dakıkalarda iki gol yapan Be yoğluspor biraz sonra bir gol yemiş ve devreyi 21 galib olarak bitirmiştir. İkinci devrenin ortasında Beyoğluspor bir sayı yaptı ise de 44 üncü dakikada ikinci golü yedi. Maçı 32 Beyoğluspor kazandı. İstanbulspor Süleymaniye arasındaki maç hemen hemen lik dördüucüsünü tayin edecek bir oyundu. Bir sinir maçı olan bu oyunun ilk devresi 00 bitti. İkinci devrenin yedinci dakikasmda ilk golü yapan İstanbulspor bilâhare 4 gol daha yaparak kendisi için çok mühim olan bu maçı 50 kazandı. SKANDAL KORKUSU Yiiziinden, pek yakında İstanbula kaçacak GAROLE LOMBARD FERNAND GRAVEY Bürhaneddin Tepsi temsillerl Şehir Tiyatrosu Komedi kısmında Sah günü akşamı saat 8,30 da P^re L e b c r a r d B A B A R A M İ Z Kır koşusu Genel direktörlük koşusu dün Şişli ile Maslak arasında 7500 metre olarak yapılmıştır. 237 atletin iştirak ettiği müsabaka şu şekilde sona ermiştir: L A L E ' de sakianacaklar Beyaz perdenin en güzel kadını Kadıköy Halkevinde konferans 12'2 941 çarşamba akşamı saat 20,30 da İbrahim Hoyi tarafından (İngiliz edebiyatı) mevzulu bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir. rinci. Halil ikinci, Melüı üçüncü olmuşlardır. / 4 perde Yakında: KAI>IN DENİZ GİBİDİB Yazan : Bürhaneddin Tepsi H H H H H H i 1 Artan (Beşiktaş) 27,16. 2 Kostantin (Kolej) 28,16,6. 3 Takfor (Beşiktaş) 28,38,5. Atletik Yıldız 24 puanla birinci, Mavi Kırmjzı 27 puanla ikinci, Fatih mükellefleri 37 puanla üçüncü olmuşlardır. Üçüncü kategori: Nejad (Beşiktaş) 18,20, Mithat (Atleük Yıldız) 18,30, Abdullah (Ku)eli) 18,54 dakikada koşmuşlardır. Kuleli 15 Güreş teşvik müsabakaları puanla birinci, Atletik Yıldız 27 puanla ikinci, Atletik Yıldızın diğer bir takımı İstanbul güreş ajanlığı tarafmdan tertib edilen (dalma ve sarma) güreş 31 puanla üçüncü olmuşlardır. Mekteb koşulan müsabakaları dün büyük bir kalabalık önünde yapılmıştır. Mektebler arasmda yapılan 3000 metrelik koşuda ise Haydarpaşadan Raif biAlır>an neticeler: muvaffak olması, bana nazaran ona bir üstünlük veriyordu. Ne de işe yarar şey, yok mu ya! Meslefi nedir, bu adamın? Porhoet, sıkılarak gülümsedi: Söylemeğe çekiniyorum, azizim! Keciymiş? Bilirsin ki, Paris, garibelerle doludur. Bu sırada, inanılacak şey değil ama, Oliver Haddo, sıhirbaz olduğunu söylüyor. Budala! H E D Y L A M A R R en büyük artisti Sinema dünyasınuı I S P E N C E R T R A CY doyanuyacağınız bir «aheserde Ankara maçları Ankara 9 (Telefonla) 19 Mayıs stadında lik maçlarına devam edilmiştir Demirspor Galatasaray maçını 7 0 Demirspor kazanmıştır. Günün en mühim maçı Harbiye ile Birlikspor arasında idi. Maç çok canh ve o nispette sür'atli olmuştur. 2 2 berabere biten bu maçta her iki takım müdafileri kendi kalelerine birer gol yapmışlardır. BU Bir defa değil, 10 defa bile görmekle O R İ J İ N A L Çarşamba KOPYASI akşamı BENIMDIR TÜRKÇE SÖZLÜ akşamı nüshası Perşembe M E L E K' te IPEK sinemalarında Dünkü kısmın hulâsası (Doktor Arthur Burdon ve Ohver Porhoet, Paristeki Lüksemburg bahçesinde, öğle yemeğinden sonra, istirahat etınektedirler. Burdon, Londradan yenı gelmiştir. Kendisi meşhur bir cerrahtır ve doktor Porhoet'in eline doğmuştur. Nişanlısı, Mis Dauncey de o sırada Pariste bulunduğu için, tetkikat yapmak üzere Parise gelirken, bu seyahatinde, en ziyade, onu görmek arzusu âmil olmuştur. İki arkadaş, bahçede oturdukları sırada, önlerirdm. iriyarı h»r adnm geçer ve selâm verir. Arthur, bunun Jcım olduğunu sorunca, doktor Porhoet, bunun 6îr ingiliz olduğunu, kendisini, Arsenal kutüphanesinde tanıdığmı sö'y2er. Doktor Porhoet, o kütüphanede> simyagerlere dair yazacağı esere çahsırken, bu adamm da, ayni mevzu üzerivde çalıştığını, ayni kıtabları karıştırmasından anlamıştır. Adamm ismi Oliver Haddo'dur ve doktor Porhoet, pek hoşlanmadığı bu adamla, bir kitab alıp verme neticesinde tanısmağa mecbur olmuştur.) Haddo, (bana büyük bir hizmet ifa etmiş oldu ve öğleden sonra. kütuphaneden, onunla birlikte çıktım. Mesaimizin benzerliği. bize bir muhavere mevzuu verdi. Kültürüne hayret ettim. İsimlerini bile işitmediğim esprler hakkmda bana malumat verdi. Ibrani dilini, arabcayı bilmesi ve gizli Üimleri asıl metinlerinden okumağa Sihirbaz Somerset Maugham dını, Burdon"a kazandırmakla gurur duyuyordu. Susie, Arthur'ün, ıüşanlısına nasıl taptığını, genc kızın da ona, minnetle karışık nasıl bir muhabbet beslediğini biliyordu. Margaret'in babası bir vilâyet avukatıydı. Arthur, birçok defalar, onun evine misafir olmuştu. Adam ölünce, Arthur, küçük kızın vasisi oldu; onu; mektebe verdi, tahsili için hiçbir şeyi esirgemedi. Otoritesini ona kat'iyyen hissettirmiyordu, fakat, Pariste yalnız oturmamasmı tavsiye etmişti. Margaret, günün birinde, babasının. müflis bir halde öldüğünü öğrendi. Demek ki o tarihtenberi, Arthur'ün merhameti sayesinde yaşıyordu. Müteessir bir halde, ona geldi: Bunu niçin yaptınız? diye sordu Niçin bana bir şey söylemediniz? Kendinizi bana karşı minnettar sanmayasmız diye. Yazan: n Margaret, Montparnasse bu'varı civarında, Susie Boyd'la yarıyarıya bir atölye tutuyordu. O gün, öğleden sonra Arthur, Susie ile tanıçırt'k için çaya, oraya gelmişti. Çaydanlık fıkırdıyor fincanlar ve pötifurlar, model kürsüsü üstünde duruyordu. Susie Arthur'ün ismini çok defa isitmişti. Senelerce müddet, geceli bir mektebde. yeknassk bir fiğretmen hayatına katlandıktan sonra birdenbire mirasa konan bu kız, şimdi, iradile, mütevazı bir hayat yaşayordu. Eski talebesi Margaret, Pariste resim tahsil etmek arzusunda olduğunu söyleyince, Susie, onunla beraber Parise gitmeğı maalmemnuniye kabul etmişti. O zamandanberi, o da, resme istidadı bahsinde fazla hayale kapılmadan, Colarossi Akademisinde çalışıyordu. Margaret'i çok seviyor, onun hislerine iştirak edebiliyordu. Hiç güzel değildi ve onun güzelliğini de kıskanmıyordu. Seciyesini kendi ha2irladrğı, güzelliğine kendisi cazibe verdiği bir ka Hamdi Varoğlu masraf yapmağa devam etmesine nasıl müsaade ederdi? Arthur: Ne çıkar? dedi. Bir kere, ben bundan zevk duyuyorum, sonra da, kesem müsaid. Evet ama, şimdi iş değişti. Eskiden farkında değildim. Yann ölsem, nem varsa size kalacak. İki sene sonra evleneceğiz. Susie, Margaret'e, vesveseyi bırakmasını tavsiye etmişti. Bir kilisede nikâhlanmıg olsaydınız, Arthur'ün masraf etmesine, hiç çekinmeden razı olacaktınız. Madem ki evleneceğiniz şüphesiz, bu kadar naza ne lüzum var? Esasen, fülusuahmere muhtacsınız, elrnizden ne kâhya kadınlık gelir, ne daktilograflık. Binaenaleyh, fazla gurura lüzum yok. . Susise, Arthur'un ismini işite işite, onu eski bir dost telâkki etmeğe başlamıştı. Dirayetini ve sağlam seciyesini takdir ediyordu. Yakışıklı bir erkek Çevlren: olup olmadığını sorduğu zaman, Margaret: Doğrusunu isterseniz, hayır! demişti. Fakat, başı, bir ressamm alâkasını çekebilir. Ne malumat, ne malumat! Hakikatte, Susie, Margaret'in güzel san'atlara karşı olan iptilâsını, izdivacdan sonra eseri kalmıyacak bir hevesten ibaret görüyordu. Yanm düzine çocuk, muşamba boyamaktan daha iyiydi. Susie otuz yaşındaydı. Çalışmakla geçirdiği seneler çehresinde izler bırakmıştı. Fakat o, yüzüne ehemmiyet verilecek kadınlardan değildi. Bir Fransız, kendisini «güzel çirkin» diye tavsif etmiş ve Susie, bundan âdeta iftihar duymuştu. Ağzı büyüktü, tekerlek ve cevval, ufacık gözleri vardı; burnu, çilli yüzünde, ince ve keskin bir sivrilikle uzanıyordu. Fakat, iyi kalbli olduğunu gösteren hali, cevvaliyeti, çirkinliğini ımutturuyor ve o zaman, göz, yalnız onun zarif endamım, sedef gibi dişlerini ve güzel ellerini görüyordu. Mirasa konduğundanberi, daima iyi terzi elinden çıkmış roblar giyiyordu. Maamafih, bunlar, bütçesine fazla ağır geliyordu. Bir gün evvel, Margaret, Arthurla akşam yemeği yedikten sonra, onun bir sözünü kendisine naklettiği zaman, Susie için bu, bir mükâfat yerine geçmişti. Artlıur, genc kıza: Ne güzel giyinmişsiniz, demişti. Sizi, gene kaba kumaştan bir ceket giymiş görmekten korkuyordum. Genc kız, gözyaşlarını tutamadı. Arthur, gülerek: Mesele çıakrmayın! dedi. Bana hiç borclu değilsiniz. Yapabildiğim bir nebze hizmetten o kadar zevk duydum ki! Borcumu size nasıl ödeyeceğim? Arthur: Susun! diye haykırdı. Söylemek istediğim şeyleri söylemeğe kat'iyyen cesaret edemem. Margaret kızardı. Mavi gözleri nemIendi. Sizin için, ne olursa olsun yaparım, dedi. O halde bana varın! Genc kız, sevimli bir tebessümle. ellerini ona uzattı: On yaşındanberi, zaten bunu bekliyorum! Parise seyahat etmekten derhal vazgeçmeğe hazırdı. Arthur, projelerini değiştirmesini söyledi. Margaret, önce dmlemedi, Nişanlısının, kendi hesabma Susie: Matmazel cenablan da, her giyeceği benim tarafımdan intihab edildiğini söylemeğe, elbette lüzum görmediler, değil mi? dedi Margaret, mütevazı cevab verdi: Kafiyyen! Zevksizliğimi ve size ne kadar borclu olduğumu itiraf ettim. Hele şükür.» Bu hâdise, Margaret'in ne kadar doğru sözlü olduğunu bir kere daha ispat ediyordu. Birçok ahpabları, Susie'nin fikirlerinden istifade ediyorlar, fakat bunu âşıklarma itiraf etmiyorlardı. Kapı \uruldu, Arthur içeri girdL Nişanlısı: İşte peri padişahının oğlu geldi, dedi. Arthur, Susie'ye hitab etti: Margaret için girdiğini* zahmetlerden dolayı size teşekkür etmekle hahtıyarım. Delikanhnm dalgın hali, Susie'nin nazan dikaktini celbetti. Gözü, sevgilisinden başka hiçbir şey görmüyor gibiydi. Bu kadar dalgın bir adama ne söyliyebilirdi? Margaret çay hazırlarken, Arthur, bir fino köpefi sadakatile, onu gözlerile takib ediyordu. Genc kız, bu bakıştaki daveti hissetti ve arkasına döndü. Sessiz, bakıştılar. Susie: Haydi. diye haykırdı, böyle budala gibi durmayın. Açlıktan ölüyorum. * (Arkan var>