Şubat 1941 CUMHURrtET Hava Kurumuna yardım Almanyanm müşkül vaziyeti 1939 da başlamıs olan bu ikinci umumî harbde, Alman milletini şimdiye kadar yendiği düşmanlardan çok daha müşkül mevkie sokmuş olan İtalyadır. Ve İtalya bugüne kadarld harekâtile Almanyaya, mihvere gerek hissen, gerek fikren düşman olan devletlerden fazla zarar vennişür. Almanya, bugünkü halinde, zabıta korkusile meşru saydığı dostunun nameşnı yardımına koşamıyan bir insan halindedir. Almanyanm bugünkü vaziyetini tebarüz ettirmek lâzım gelirse, siyasî ve askerî hâdiselerin seyrine basit bir dikkatle göz atmak kâfidir. Akdeniz hakimiyetini kurmak hulyasını tahakkuk ettirmek uğrunda atılmış cesurane adımlardan birisi Arnavudluk tamızudur. Almanya, bu taarruzun müttefiki tarafından muvaffakiyetle başarılabileceği kanaatinde idi. Ve evvelce ortaya atılmış çok büyük iddialar, bu kanaarin çok tabiî sayılmasma bol bol müsaiddi. Fakat İtalyan Yunan harbi, Almanyanm bu kanaatini bilfiil kökünden sarstı. Ve bu kanaatin sarsılışı, büyük millî Alman davasmı esas ittihaz eden Hitlerizmin malum huiyalanna inkisarm en biiyük acısmı kattı. Almanya, İtalyanın Arnavudluktaki za'rrini temin edemez miydi? Almanyayı bu hareketi yapmaktan meneden endişe, böyle bir müdahalenin yaratacağı çok tabiî, ve çok tehlikeü ihüjâtlardı. .* Bu ihtilâtlan hesab etmek suuruna sahib olmaktır ki, Almanyayı Balkanlarda bugünkünden ileri bir adun atmaktan meneder. Bugünkü halini bir yıl, hatta bir tek mevsim idame edebilmesi bile müşkül olan Almanyanm, ya İngiliz adalarmı istilâ, yahııd da Akdenize doğru yayılma gibi acı bir inkisarla neticeleneceği mnhakkak hareketlerden birinde mezbuhane karar kılması lâzımdrr. Almanyanm hayatın tabiî seyrine tamamen zıd bulunan bu çıkmaz ve sarp yolların hangisinden vazgeçeceğini göreceğimiz günler ise, hiç de uzak değildir. Adana 2 (a.a.) Millî mensucat fabrikası sahiblerinden Nuri Baş dün kızının rusanlanması münasebetile nişan merasimi masrafı karşılığı olan 1500 lirayı Hava Kurumuna teberru eyle miştir. Hava kurumuna diğer teberrular Ankara 2 (a.a.) Bize verilen ma lumato göre, Çivril kazası merkez nahiye ve köyleri halkı Hava Kurumuna 7210 lira teberru eylemişlerdir. Bunun 2605 lirası yardımcı aza teahhüdü, 2150 lirası fitre karşılığı, 2037 lirası kurban bedeli ve 418 lirası da şahsî yardımdır. Bundan başka Kuruma Bürhaniyenin Karaağac köyü halkı 376, Pelit köyü halkı 335, Keşanın*Enez nahiyesi Büyükevren halkı 50, Ceyhanın Duruk köyü halkı 169, Dorhasandede köyü halkı 31 lira vennişlerdir. Bursada Rüştü Egel, Fazıl Erman, Selim Süter Hava Kurumuna beşer yüz. Adanada bir fabrikatörumuz, kızının nişan merasimi masrafı olan 1500 lîrayı cemiyete hediye etti 1914 1918 harbinde Alman militarizminin müttefiki olan Osmanlı imparatorluğu tarihe kanştıktan sonra millî hududları arasında yükselen genc Türkiye Cumhuriyetinin yirmi senelik bir fasıla ile patlayan ikinci Avrupa harbinde Anglosakson âlemi ile ittifak etmesi tarihimizin büyük bir ehemmiyetle kaydedeeeği fevkalâde bir hâdiNiran Yetmen 100 ve Kâzım Kınay da sedir. Bir terbiyeci sıfatile bu ittifakın elli îira teberru eylemişlerdir. bizi en ziyade alâkadar eden cephesi, Diğer taraitan Mersinde Gani Akça bu jş birliğinin içtimaî ve iktısadî have eşi, Müşlam Işalan ve eşi, Muharrem yatımızda yapacağı akisleri olacaktır. Egin ve eşi ve Cevdet Mercan da evlenOsmanlı imparatorluğunun hayat felme yüzüklerini Hava Kurumuna ter sefesile Alman militarizmi arasmda bir keylemişlerdir. fikir iştiraki mevcud olduğu içtndi ki Umumî Harbde Türk evlâdlannm kanı; müttefkleri • Almanların menfaatlerini müdafaa maksadile endişesiz israf edilmişti. O zamanki uzun facialardan ibret alan Rugünkü Türkiye Cumhuriyeti ise evlâdlarının hayatını her şeyden mukaddes bilmiş, ancak ve ancak ana vatanm hakikî bir tehlike karşısmda bulunduğuna iman ettiği zaman silâha sanlacağını. harb ateşinin Türkiye ufuklanm sarmasına kat'iyyen meydan vermiyeceğini dünyaya bildirmiştir. Fakat tâ harbin başlangıcmdan itibaren evvelâ Anglosaksonlarla teşriki mesaiye karar verişimiz, saniyen bu karara bugüne kadar büyük bir sadakat gösterişimiz Anglosaksonlann zaferine iman ettiğimize bir delil olarak ahnamaz mı? Bu imanımızm temel taşı hiç şüphesiz ki İngilizlerin ackerî kuvvetlerinden ziyade iktısadî sahadaki büyük kabiliyetlerine karşı beslediğimiz iti maddan başka bir şey değildir. Geniş ufuhîar Anglosakson medeniyetile elbirliği Onlardan yapacağımız ilk istifade, istihsal şekillerini bizde de tatbik etmektir ' Yazan: \ Kahraman askerlerimize kışlık hediye Ankara 2 (a.a.) Askerlerimize kışlık hediye teberruatı etraiında bugün aldığımız telgraflar, Diyarbakır halkının 2060 çift yün çorabla 703 parça muhtelif eşya, Incesu kazası halkının 519, parça eşya, Akçadağ kazası halkının da 2740 çift yün çorab, 617 çift eldiven ve hediye tedariki maksadile 429 lira verdiklerini bildirmektedir. Sandıklı kazası ve köyleri halkı evvelce verdikleri 3503 parça muhtelif eşyaya ilâveten yeniden 1654 parça eşya vermişlerdir. Nezahet Nureddin Ege zin tabiî servet kaynaklarını oniarın muazzam mikyaslarile işletmek lüzumunu terbiye davamızın mihveri haline getirmek ihtiyacındayız. Anglosaksonlar bugün yalnız haricî düşmanlarile mücadele etmekle kalmıyorlar. Fakat asırlardanberi vatanlarının içinde sefaletle, ıstırabla, işsizlikle mücadele etmişler ve bu mücadeleden zaferle çıkmışlardır. Bugün dünyanın servet ve refah itibarile en yüksek dereceye vasıl olan memleketleri hepimiz biliyoz ki Anglosakson memleketleridir. Kendilerine bu zaferi temin eden âmil ise tamamen istihsal terbiyesine müstenid bir terbiye siyasetidir. Biz de böyle bir istihsal mücadelesine girmek mecburiyetindeyiz. Böyle bir mücadele millî hududlanmız dahüinde hayat seviyesini yükseltmek için en mukaddes miilî vazifemiz olduğu kadar mensub olduğumuz Avrupa manzumesi içinde de en tabiî vazifemizdir. mikyasta süt, tereyağ, peynir, yumurta istihsal eden bu memleketler harbin tahribkâr tesirleri altında tamamen istihsal kabiliyetlerini kaybetmişler, bizzat kendileri muhtac vaziyete düşrrüşlerdir. Avrupanın gıda maddelerinirı pek çoğunu satın alan İngiltere piyasaları ile aralarmdaki münasebetler keBİhniştir. Buna mukabil bu İngiliz pazarları bize açıktır. Avrupa bu hercümerc içinde kimbilir ne kadar zaman çırpınacak, ıstırab çekecektir. Bizim istihsalâtımızı arttırarak icabında bu memleketlere sevketmemiz beynelmilel vazifelerimiz değil midir?.. Amerikada birçok ziraî mıntakalar ahalisi kendilerinin ihtiyacı olmadığı halde çiftliklerinin bir kısmmı sırf Avrupa harb felâketzedelerinin ihtiyaclarmı karşılamak için ekip biçmektedir. Hattâ değil ziraî mıntakalar ahalisi, sayfiyelerde oturan Amerikalılar bile çiçek bahçelerinin yerlerini patates tarlalarına, fasulye tarlalanna kalbederek mahsullerini Avrupada açlığa mahkum zavallı harb felâketzedelerine göndermeğe çahşmaktadırlar. İş inada bindi, galiba ir eski hikâyedir: Merhum Pirizade Sahib Mollayı bayramda »yarete gitmiş bir arkadaşun anlatmıştj. Hane sahibi, yakınlarından biriniu hastahğmdan endişe Ue bahsederken: 39 derece harareti var, diye hastanın >üksek ateşi olduğıınu anlatmak istemLj. Ziyaretçilerden birisi Sabib Molla merhumun bu endişesini guya izale için: Aman efendi hazretleri, 39 derece de ateş mi? Birader duacuuz geçen gün üzerinrze afiyet, hastalandL Derecei harareli çıktıkça çıkta. 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46.» Sahib Molla merhum müdahale et miş: Geçmiş olsun efendim! Şimdi berhayattırlar ya! Evet, hamdolsun. Yani arzun şu kl 39 derece ilâh. Şikâyet gibi ohnasın ama bir takun gıda ve giyim maddelerinin fiatlan da böyle akıl ve mantık hududlarmın artıb üzerine çıkmıya başladığı için gülünc old'ilar. Meselâ bundan üç dört ay evvel Fiat Murakabe komisyonunun 150 kuruş azamî fiat koyduğundan dolayı bizzat benim şikâyet mevzuu ittihaz ettiğim L'rfa yağınm kilosu bugün 185 kuruştur. Hâlâ hepimizin: Bu ne deroek efendim! 15 Iiradan fazlaya kundura olur mu? diye Murakabe komisyonile birlikte şaşıp şaşıp kalcfığmıız kunduralar yerine göre 25, 30, 35, 40 liraya kadar fiatlanmaktadır. Fasulye gibi kendini nimetten sa» yıyor, sözile iprizale ölçü addettiğimîa fasulycnin bir kilogramı 40 kuruştur. Bu gidişle memur gıdası ismini alm:ş olan bu kuru sebze de havyarlaşıyor demektir, artık piyaza elveda! Şikâyet etmiyoruz. Mahiyetini tayin edemediğimiz ve bütün gayretimizle yenmeye calıştığınuz halde tesirini kıramadığımız meçhul bir kanun fiatlan i ükseltiyor. Bu acaba nereye kadar gider? Nasreddin Hocaya sormuşlar: Falanca köye kaç saatte gidilir? Hele bir yürü de göreyim? denıiş. Bu fiatlarm daha nekadar yükselebileceğini tayin için acaba geçen seneki rakamlara bakarak mı bir grafik çizelim? Arkadaşlanmdan birisi kışlık bir kundura almış. Almış değil, almak istemiş. Parası yetişmemiş. Bedclin yarı$mi vermiş. sağ ayağın kundurasını almış. Sol ajağı da gelecek ay alacaknus. Fiatlar böyle giderse hisseli kunduralar olacak! diye alay ediyordu. İki gün evvel bu fiat işlerüe alâkab bir zaü gördüm. O da benimle berabeır fiatlardan şikâyet etti. Elden birşey gelmediğini söyledi. Hatınma gelen çtt fıkralan kendisine anlattım: Fıkralardan birisi: Kahvede oturan blrislne bir dîlend gelmiş: Allah rızası için bana bir kuruş! demiş. «Yeni nizam»ı izah ıcın! Japonya Hariciye Nazırı 3000 çocuğa bir nutuk söyledi! Tokio 2 (a.a.) «Asya çocuklarma» hitab ettiğini söyleyen Japon Hariciye Nazırı Matsuoka demiştir ki: « Asya, son iki yüz yıl içinde hissedilen Amerikan ve Avrupa tazyikından kurtulmak üzeredir. Bu hal şarkî Asya memleketlerini eski şerefli vaziyetlerine tekrar sokacaktır.» Matsuoka. Avrupa harbini «diğer memleketler tarafından zulüm görenler şimdi giineş altmda hür yaşamak için mücadele ediyorlar» diye tarif etmiştir. Hariciye Nazırını dinleyenlerin büyük bir kısmmı Tokio mektebleri talebelerinden 3000 kadar çocuk teşkil etmiştir. Bu toplanüya Hollanda Hindistanı, Siam, Çin, Mongol ve Mançuri çocuklarından yalnız 250 si iştirak etmiştir. Japonya, bu memleketleri, yeni nizamın kurulacağı mıntaka dahüinde addetmektedir. 10 milyon talebe if lervisine girecek Tokio 2 (a.a.) Stefani ajansından: Millî Terbiye Nezareti tarafından tanzim edilen plân mucibince on milyon genc Japon talebesi i§ servisine ijtirak edecektir. , ^Htatürk için. Bursa Halkevinde de bir ihtifal yapıldı Bursa 2 (a.a.) Ebedî Şef Atatürkün son defa Bursayı jereflendirdikleri günün büyük hatırası dün gündüz yapılan merasimi müteakıb akşam Halkevinde münevver ve çok kalababk bir halk kütlesinin 'jtirakile bir defa daha anılmıştır. Törende vali, parti müfettiji, parti erkânı ve meb'uslanrmzdan bazıları da hazır bulunuyordu Bu münasebetle başta valimiz olduğu halde birçok hatibler tarafından Atatürke aid kıymetli hatıralar nakledilmiştir. Bu toplantı coşkun tezahürlere vesile olmuştur. ömer RIM DOĞRUL İngilterenin harb masrafı arttı Masrafların şimdi, günde 10 milyon sterlini geçtiği sanılıyor raph gazeteslnin siyasî muharriri yazıyor: Pek yakında Avam Kamarasm dan, harb masraflarına karşütk olmak üzere pek muhtemel olarak yeniden bir milyar İngiliz liralık yeni bir kredi tasvib etmesi taleb o. lunacaktır. Geçen haziran ayında, harb masrafları günde 7,5 milyona baliğ oluyordu. Eylulde masraflar, günde 9 milyonu bulmuştur. Maliye Nazırı, Avam Kamarasmdan yeni kredi taleb ettiği zaman pek muhtemel olarak yeni masraf rakammı bildirecektir. Sanıldığma göre, bütün masraflar, günde on milyon İngiliz lirasına baliğ olmuştur. Son bir kaç ay İçinde harb endüstrisinin bütün rökorlan kırmış olduğu tebarüz ettirilmektedir. Yeni Irak kabinesi kuruldu Bağdad 2 ( a a ) Röyter: Yeni Irak kabinesi dün asağıdaki gekilde teşekkül etmiştir: Başvekll, Hariciye ve Millî Müdafaa Nazor Vekili: General Taha Haşimi. Maliye Nazın ve Münafcalât ve Nafıa Nazır Vekili: Ali Mümtaz. Dahiliye Nazın ve Adliye Nazır Vekili: Ömer Naznü. İktısad Nazırı Abdül Mehdi. Maarif Nazın Sadık Basan. İçtimaî İsler Nazın Hamdi Başaşl. italyan Universitelileri Berlinde imparatorluk fikrini münakaşa ediyorlar! Berlin 2 (aa.) Stefani: İkinci İtalyan Aiman üniversiteliler kongresi, dün mesaisine başlamıştır. Doktor Scheel, İtalyan heyetine hoşamedi beyan etmiş ve» Alman gencliğini faşist gencliğe bağlıyan rabıtaları sena eylemiştir. İtalyan murahhası Gatto'nun cevabından sonra aşağıdaki tez hakkında münakaşalar başlamıjtır. Reich ve imparatorluk fikri. L Kısa Haberler •k Bükreş 2 (a.a.) Stefani: Bu günden itibaren Rumanyada ekmekler, una yüzde yirmi nispetinde mısır unu karıştırılarak imal edilecektir. •* Stokholm 2 (a.a.) Stefani ajansından: Geçen ay 1814 senesindenberl senenin en soğuk kânunusanisi olmuştur. Hararet derecesi, bir çok yerlerde sıîırın altında 55 dereceye tnmiştir. •k Atina 2 (aa.) Hür Fransızların şefl General de Gaulle da Metaksasın tobutu üzerine bir çelenk koydurmuştu. * Tokio 2 (a.a.) D.N.B. Tofcio Niiş Nişi gazetesine göre 941/942 Japon bütçesi muhtelif fevkalâde bütçelerle dahil olduğu halde 12 miiyar yeni geçecektir. Senei haliye bütçesi bu suretle geçen sene bütçesine nazaran çok fazla artmış ola caktır. • Budapeşte 2 (a.a.) Stefani ajansından: Yirmi dört saat içinde Budapeşteye ve Macaristanın bir çok geniş arazisine fasılasız kar yağmıştır. Münakalât, ciddî surette sekteye uğramıştır. Dün öğleden sonra hararec derecesi, birdenbire yükselmiş ve Tuna nehrinin suları taşmağa başlamıştır. Macar partileri münakaşadan vazgeçecekler Budapeşte 2 (a.a) Stefani: Dün bütün siyasî fırkalarm akdetmiş olduklan konferans neticesinde, Macaristanın üçüzlü misakla Yugoslav Macar dostluk misakı nın kabulüne müteallik protokolun parlamentoca tasdikına tevessül edildiği sırada her türlü münakaşadan vazgeçmeğe müttefikan karar verilmiştir. Fransa . Siyam mütareke ahkâmı Vichy 2 (a.a.) Saygon'dan Havas ajansma bildirildiğine göre, Hindiçini ile Siyam arasmda Say gonda imza edilen mütareke muahedesi, mütarekenin 28 kânunusa. niden itibaren 15 gün müddetle akdedildiğini, hasmaöıe propagandaya nihayet verildigini, iki memleket arasmda posta, telgraf ve telefon irtibatınm yeniden tesis edileceğini tasrih etmektedir. Siyamm Saygon konsolosu, vazifeslnin başma dönecektir. Muhtemel hâdiselerin halli için üç taraflı bir komisyon teşekkül edecektir. Gelibolu Çocuk Esirgeme kurumunun faaliyeti Gelibolu (Hususi) Çocuk Esirgeme Kurumu, muavenete muhtac çocuklardan kırk beş tanesini himayesine almıştır. Bunlara her gün sıcak yemek verilmekte, elbise, aya.kkabı» çamaşır dağıtmıştır. Hasta çocuklara da ilâc tevzi olunmaktadır. Çocuk Esirgeme kurumu bu sene Telgraftan anlaşüdığına göre, hu faaliyetini daha fazla arttırmak i dud hattı Fransız Hindiçinisinin esçin teşebbüslere gecmiştir ve bu ki hududunun biraz içerisinden geç arada Kurum için bir de bina yamektedir. pılacaktır. Hepimiz biliyoruz ki bir senelik harb zayiatına rağmen bugün ingiliz ticareti bahriyesi harbin bidayetindckinden daha çok kuvvetlidir. Bu muazzam ticaret filosu dünyanın dört köşesinden (ingiliz lisanile konuşan milletlerin istihsal ettikleri) gıda maddelerini Britanya adalarına taşıyorlar, ham maddeler ise her zamankinden şayanı hayret derecede daha yüksektir. Evvelâ en geniş mikyasta bir çiftlik isühsali... Sonra geniş sanayi istihsali ve bütün bu istihsal yekununu millt ve beynelmilel piyasalara tevzi edebilecek iyakatte muazzam bir ticaret şebekesi!. İşte Anglosaksonlann sırn muvaffakiyeti!.. Bu askeri kuvvetlerin muvaffakiyetlerile mukayese edilemiyecek derecede yüksek bir mazhariyettir. Basit bir misal alalım. İngiliz lisanile konuşan milletlerin en genci ve en az nüfusa sahib olan Yeni Zelandayı tetkik edelim Burası Büyük Britanya adalarına uzak mesafede, Bahrimuhitikebirin sonsuz dalgalan arasında yapyalnız bir adadır. Nüfusu da sadece bir milyon üç yüz bin küsurdur. Daha yüz sene evvel bomboş olan bu adada bir asırdan az bir zaman zarfında müteşebbis ve azimkâr iş adamlan dünyanın en modem çiftliklerini kurmğa, en medenî şehirlerini halketmeğe, en güzel ziraî fabrikalarını yükseltmeğe muvaffak olmuşlardır. İşte gözümün önünde 27 ağustos 1940 tarihli bir Amecikan gazetesi... Yeni Zelandanın Wellington şehrinden verilen bir telgraf neşrediliyor: • Britanya hükumeti bütün harb irotidadınca memleketimizin bütün tereyağ, peynir, domuz sucuğu mahsulâtını satın almak hususundaki ticaret anlaşmasını ikmal etmek üzeredir. Bu istihsalât şimdiye kadar 120,000 ton tereyağ. 107,000 ton peynirdir. Yeni Zelânda hükumetinin süt sanayiini teşvik eden lâboratuvarlan bu istihsalâtm önümüzdeki seneler zarfında bir miktar daha fazlalaştırılmasına çalışmaktadır. Ta ki bütün bu miktar istihsalât dahilde hiç sarfedilmeksizin doğruca Britanya adalarına sevkedilebilsin.» İşte genc Türkiye Cumhuriyeünin dostu ve müttefiki Anglosaksonlann harbi kazanmak için kullandıklan en müthiş silâhlar!.. 120,000 ton tereyağ ve 107,000 ton peynir!.. Bu muazzam yekunları sadece bir buçuk milyonluk Yeni Zelanda halkının istihsal ettiğini de hesaba katarsak o zaman işin azameti bir kat daha gözümüzün önünde canlanmış olur. Ve on sekiz milyonluk Türk kütlesinin istihsal kudretini şcylece mukayese edersek vasatî bir hesabla bir milyon beş yüz bin ton tereyağ ile bir milyon iki yüz hin ton peynir istihsal edebilmemiz imkânı olduğu tezahür eder. Bir terbiyeci sıfatile bence Anglosaksonlarla teşriki mesai etmemlzin en büyük iktısadî ve terbiyevî kıymeti burada tecelli etmelidir kanaatindeyim. Mademki siyasî ve askerî sahalarda Anglosaksonlann yanında vaziyet alıyoruz. İktısadî ve içtimaî sahalarda da onlann tecrübelerinden istifade etmeği evlâdlarımıza öğretmek, memleketimi Işgale uğrayan Danimarka bizim Trakya vüâyetlerimiz kadar bir arazide senevî bir milyar yedi yüz seksen be? milyon yumurta yetiştirebiliyordu. O halde bizim yalnız Trakya vilâyetlerimizde bu kadar vâsi mikyasta tavukçuluk yapabilmek imkânı mevcud demektir. Bugünkü harb şeraiti içinde başka memleketlere kapanmış olan İngiltere pazarları bize tamamen açıktır. Ingilizlerle malî ve iktısadî çok mühim anlaşmalarımız vardır. Şu halde harbin başkaları için vücude getirdiği bu felâketli tecrübe bizim hayat ufkumuzda yepyeni iş ve istihsal yıldızı olarak yükselmektedir. Eğer biz istihsal meselelerini böyle bir terbiyevî ve içtimaî zaviyei rüyetten tetkik eder ve genc evlâdlanmıza da ettirmeğe çahşırsak Anglosaksonlarla teşriki mesai etmemizin terbiyevî kıymeti böylece tezahür etmiş olur. Ben o kanaatteyim ki istihsalleri yükseltmek sadece miîlî deBugün. on altı aylık harb faciasından ğil, fakat Avrupanın bugünkü ıstırabı sonra Avrupanın bir çok mamur kıkarşısmda tamamen beynelmilel insanî sımlan yıkılmış, birçok istihsal plânve vicdanî vazifelerimizdir. lan mahvolmuştur. Finlândiya, DaniNezahet Nureddin EGE marka, Norveç, Holanda gibi büyük Yardım kamınıı Bir vapur erzak kafileşiyor Amerika, ispanyaya ve (Baş tarafı 1 ind sahifede) dişe> şeklinde tavsif etmesini, siyasî' mahfiller, Ruzvelt'e tam salâhiyetler veren kanun projesinin kabulünü tesri ettirmek için söylenilmiş addediyorlar. Filhakika meb'usan meclisi hariciye encümeninden müsaid bir şekilde geçen projenin âyan meclisinde tebellür eden infiradcı mukavemetine maruz kalacağı ve âyanda mücadelenin daha hararetli olacağı büdirilmektedir. İyi haber alan mahfiller, Amerikanın emniyeti bakımından efkân umumiyenin ve ona istinad eden hükumetin almması lüzutnlu gördüğü bir tedbire mâni olmak için infiradcılann sariedeceği gayretlerin kâfi gebniyecegini tahmin ediyorlar. Wilkie Çörç.Tle görG?tâ Londra 2 ( a a ) VTendell Wtllkie dün akşamı Başvekil Winston Churchill ile geçirmiştir. Willkie'nin Amerikaya avdetinden evvel Kral tarafından kabul edileceği zannedUmektedir. Willkie dün gazetecilere beyanatta bulunarak bombardıman edilen mmtakaların amele tarafından sür'atle tamir edilişinin üzerinde yaptığı mükemroel tesirden bahsetmi$tir. Londra 2 (aa) Senato hariciye komisyonu önünde Ingiltereye yardım projesi hakkında bir an evvel beyanatta bulunabilmek için vaktinden evvel Amerikaya döneceğini bildiren Wendell Willkie, Kardinal Hinsley'i ziyaret ederek yarun saat kadar hususî surette görüşmüştür. Görüşme sonunda Kardinal misafirini büyük şeref merdivenine kadar teşyi etmiştir. Wilkie hava taarruzu yapılan şehirleri gezdyor Londra 2 (a.a.) Wendell WiUkle, bugün, hava bombardımanlarına uğrayan taşra şehirlerini gezmeğe başlamıştır. Willkie, Coventry ve Birminghamı ziyaret etmiştir. Kendisi, Lord Derbynin misafiri olarak geceyi Knovvsley şatoEunda geçirecek ve yarın Liverpool ve Manchesteri gezecektir. WiUkie, Coventryyi gezerken öğle yemeğini otomobil fabrikatörleri birliği reisi Rootes ve diğer endüstri adamlan ile birlikte yemiştir. Willkie, gazetecilere, Coventry hal(•) Diğer yazılar 7, 22 ve 27 ikinci kında hiçbir zâf alâmeti bulunmadığını kânun tarihli nüshalarımızda çıkmıştır. söylemiştir. işgal edilmemiş Fransaya gıda gönderdi Baltimore 2 (a.a) Hüviyetini b»'Ji etmek için arka tarafına büyük kızılhaç işaretleri resmedilmiş olan 5.000 tonüâtoluk Cald Harbor admdaki Amerikan vapuru ispanyaya ve işgal altında bulunmıyan Fransaya gönderilen yiyecek, giyecek ve tıbbî malzeme hami'lesile dün öğleyin hareket etmiştir. ingiltere bu vapunın abluka kordonundan geçmesine müsaade etmi§tir. On para verl O da yok! Bir milyon dolar kıymetinde olan ha Öyle ise bir sigara lutfet de içeyim. mule arasmda giden maddeleri tevzie O da yok maksus 26 kamyon ile diğer iki araba Ne duruyorsun be adam! alk da ve Almanyada bulunan İngiliz, Polonyalı, Fransız ve Belçikah harb esirle beraber dilenelhn. Diye sözii bağlanuş. rine mahsus olarak gönderilen 10.000 İkinci fıkra cümlenizin malumudur. paket bulunmaktadır. Kürsüye çıkıp biraz düşündükteıl sonra Heca merhum: Ey cemaat bugün size bir şeyler söylemek istiyordum amma hatınma bir şey gehniyor. Diyince cemaat içinden Denizü 2 (a.a.) DenizU tütün oğlu: piyasası evvelki gün açılmıştır. Bu Baba! Kürsfîden inmek de mi hatıgüne kadar satılan tütünlerin 72,500 nna gelmiyor? diye seslenmiş. Komisyon azası olan zatla birlikte kilosu İnhisarlar idaresi ve 85,000 güldük. Galiba anlamamazlıktan gelkilosu da tüccar tarafından alın dL mıgtır. Fiatlar 35/55 ajasmdadır. Arnavudun teravi namazmda: Müstahsil bu fiatlardan memnun İş inada bindi! dediği gibi galiba dur. u iş de inada bindi. Biz indirelim dedikçe onlar çıkıyor. Bakahm nereye kaFloransada harb yaralıları ar çıkacak? Denizlide tütunü 33 kuruşa indirdiler nın yakınlarını oturtmak meselesi oldu B. FELEK Floransa 2 (aa.) Stefani: Dokasına gitti polavara millî tesekkülü, Floransanm hastanelerinde tedavi olunmakBursa (Hususi) M. Kemalpasa ta olan yaıkın ailelerinin bu yara ve Karacabey ovalanndaki son seylıları ziyaret edebilmeleri için on âb vaziyetini ve buna karşı alınan tedbirleri mahallinde tetkik etmek lara gidip gelme büet ve Floransa üzere Valimiz Refik Koraltan, M. otellerinde ikametleri için bonolar Kemalpasa ve Karacabeye gitmiştir. Valimiz bu mmtakada bir iki gün vermeği karar altına almıştır. kalacaktır. Bu tesanüd hareketini. Floransanm bir çok otelleri takib etmişler ve yaralıların akrabalarına müesseselerinde meccanî ikamet teklifle rinde bulunmuşlardır. Bursa Valisi seylâb mınta Yelhasıl yorgun, çökmüş, soluk, zavallı yuz beni Nineniz merak ediyor, diye, seskorkuttu. Gözlerime kederli, mustarib lendi. Hattâ yanınıza gehneye kalkıbir mana, fakat bundan daha korkun•or. Doktor Rüştü Bey de geldi Allah yor, cu karanlık, uğursuz bir gölge düşmiiş«kına çıkın şu odadan küçük hanım, Allah aşkma... Neniz var, ne oldunuz? tü. Yanaklarımı boya ile hafif pembeletNinenize ne söyleyeceğimi şaşırdım! Bu ısrar beni çıldırtabilirdi. Yalnız tim. Dudaklarımı da boyadım. Böylece kalmak isüyordum. Kimsenin, hattâ ni yuzüm solmuş bir maskenin tekrar bonemin huzuruna büe tahammüiüm yok •anıp tazelenmesi gibi sahte bir renge tu. Bununla beraber ayağa kalktım. Ka bulandı. Gülsüm eşikte durmuş, hayretle beni pıya doğru yürüdüm. Garib bir hal içindeydim. Gizli bir kuvvet beni idare etkik ediyordu. Fakat hiç bir şey söyediyor gibi idi ve gene bu kuvvet beni emeye, sormıya cesaret edemedi. Odavazifelerime doğru adeta sürüklüyor, o dan çıkınadan evvel arkama dönüp bakanda hepsi beyhude ve lüzumsuz gö tım ve onun eğildiğini, yerden bir çöp rülen hareketleri yapmaya, sevkediyor toplar gibi biraz evvel buruşturup atuğım mektubu aldığını gördüm. Bir an du. geri dönmek, bu kâğıdı elinden alarak Odamın kapısmı açtım. Gülsüm içeri onun biı çöp, yırtıp atılacak boş bir kâgirdL Telâş içindeydi. Karanlıkta otur ğıd olmadığını söylemek akhma geldi. duğumu görünce irkildi. Elektrik düğ Fakat vazgeçtim, onu alıp saklamak, yani o feci satoları tekrar tekrar oku mesini çevirdi. Başmı bana doğru çevirdiği zaman mak.. Hayır bunu yapamıyacaktım. Hiç dudaklarında biriken sualler olduğunu birşey söylemiyerek yürüdüm. Koridoru sür'atli adımlarla gcçtim hissederek susmasını işaret ettim. Aynaya yaklaştım. Yüzüm odaya ilk gir şimdi kendimde büyük bir halsizlikten diğım zamanki gibi sapsan idi. O kadar başka hiç bir şey hissetmiyordum. Yeni kısa bir zaman içinde gözlerimin etra hastshktan kalkmış gibi mecalsiz, yorfını saran morluğa hayret ettim. Bur gundum. Muhakkak ki bu büyük darbeye şanum adeta çekilmiş, dudaklarım kısılnuştı. Ne sür'atli değişiklik! Bir iki saa yam hayret bir şekilde tahammül ettim içinde bir iki yıl birden ihtiyarlamışa Bütün hâdiseleri sonuna kadar ağla benziyordum. Aynada gördüğüm bu madan, çuııuıjnadan gürültüsüz, kabil CUMHURİYET » İN EDEBÎ ROMANI: 47 olduğu kadar soğukkanh karşılamağa I V a 7 j | f | « »3*30. lttim. gayret ettim. Bunda muvaffak da ol dum. Büyük bir ümidsizlik ve keder içinde bir köşeye oturdum. Ninem merakla boğulacağımı sandığım, iskence masa gözler'ni üzerimde gezdirmesine rağmen sına yatırılmış bir insan gibi yetişif, ar hiç bir şey anlayamadı. Doktor Rüştü tık yetişir tahammül edemiyorum diye,' Beye gelince, o kalkıncıya kadar gözlebağırmak, haykırmak, kendimi yerlere rini üzerinden ayırmadı, yüzüme ısatıp oradan oraya vurmak istediğim za rarla bakması, delirtecek kadar sınirimanlar olmadı değil. Fakat kendimi ça me dokunuyordu .Odama çıkıp yainız buk toplayordum. Hüseyin de bana yar kalabilmek için biran evvel kalkıp gitdım edıyor, gayret veriyordu. Bu meş mesini temenni ediyordum. Ninemi çok um günlerde şafkatine, dostluğuna gü iyi bulduğunu söyliyerek nihayet gitmeğe bazırlandı. Ninemin odasından bevendiğün tek insan o kalmıştı. Güisümün haber verdiği gibi ninemin raber çıktık. Dışanda, yalnız kalınca odasında Rüştü Beyi buldum. İçeri gi beni kolumdan tutarak kenara doğru rer girmez ninem yatağmda doğruldu, çekü, hayretle yüzüne baktım. O da merakla «Neredeydin?» diye, sordu. bana bakıyordu. İçimden geçerd pnlaBiraz başımuı ağndığını, uyuyup kal mak ister gibi dikkatle gözlerimin içine ouş olduğumu söyledim ve ışıktan uzak bakan o keskin bakışlı küçük mavi göz tahammüiüm yoktu. Öfkeden, sinırden Sesinin notası itiraza imkân vermititrıyordum. Yumruklarım gayrühtiyarî ecek kadar âmirane, kellifelli ve müsıkıldı. Boğuk bir sesle ve hep önüme ehakkim tavırh bir takım adamlar bakarak: ikişer üçer kişilik grup halinde apar Hiybir şeyim yok, dedim, tıman kapılarını çalıp, üzerinde herDoktor: kesin ihtiramını kazanmış büyüklerin Söylemek istemiyorsun diye, devam isim ve resimlerini taşıyan bir takım etti. Herhalde bir hastalık değil, asabî takvim, defter, muhtıra gibi maliyeii bir luhran geçiriyorsun. ucuz şeyleri, hatırası insana ihtirara İnadla: telkin eden cemiyetler ve kuruırdar Hiç bir şeyim yok diye, tekrar et namuıa tutturabildiğine ve yutturatim hildiğine birkaç misli bedelle satmakE;imi avuclanna aldı ve sıkılmış yum ta ısrar ediyorlar. lerden kurtulmak için derhal başımı eğdim. Sual sormasından korkuyordum. ruğumu açarak yavaşça okşadı. Bu, ticaretse, muhtıra, takvim veya Mademki ısrar ediyorsun, diye: defter almak isteyen kimselcr bunları Tekrar içimden bir dua gibi «aman Allahım, ne zaman bütün bunlar bitecek, mırıldandı. Zaten fazla sorpak hakkını dükkânlardan tedarik etmeyi dauna yaînız kalacağrm!» diye, mınldandım. haiz de değüim. Yahıız eski aile dosto tercih ederler. İans ise, nereye masRüştü Bey hâlâ kolumu tutmakta de runuz ve dostunuz olduğum için bu ka raf olduğu bilinmiyen bu ianeyi nevam ediyordu. Başmı bana doğru yak kadarcık olsun alâkadar olmaktan ken den böyle kapı kapı dolaşıp topladimi alamadım, sonra şunu düşündüm yorlar? Buna kanun müsaid mi? laştırarak şöyle dedi: Büyükannenin yanmda sesitni çı Ninen hasta, büsbütün yalnız sayıhrsm. hassa vaziyetleri ve mizaclar karmadun Azize, fakat o ihtiyar kadı Halbuki insanm böyle vaziyetlerde da âmirane ricalan reddetnjpnın yüzüne dikkat etmemiş, renginin ima, teselh', teskin edecek bir dosta ih olnuyan birçok vatandas buzsuz, hesabsız, kitab5" solukluğunu, bakıslarmm acaibliğini tiyacı vardır. kak ki yersiz olarak EUmi bıraktı ve ilâve etti: farketmemiş olmasına hayretteyim. Nen var, ne oldu? Sana sinirlerini teskin edecek bir adamlann bu ticar vermek için Vilây Zavallı doktor Rüştü!. Acaba o anda ilâc vereyim. Gece yatarken biraz da himayesine ihtiyac veranol alsan fena olmaz. bana bir düşman gibi göründüğündn Bu bahsi evvel' Başımı kaldırdım, gözgöze geldik.. farkmda mıydı? Öyle bir haleti ruhiye gün de tekrar < içindeydim ki sual sorulmasma değil, Dost, roüşfik. küçük mavi gözler.. Bira (zoraki ticaret • fakat bir başkası tarafından çekmekte yumuşar gibi oldum. gitmektedir. (Arkaa var> olduğum ıstırabın keffedilmesine bile Tekrar yazıyoruz