CUMHURIYET 2 Şufeat 1941 İDoğru değil mi?|Paket ve kutu ile satılan mallar Bakallarda ve dığer gıda maddeleri sauıan yerlerde muşterılere paket, teneke ve kutu içinde arzolunan makarna, zeyünyağı, şehrıye, salça, konserve, seDze, balık, bıskuı ve saıre bjgi mallar var, Bunlann normal zamanlarda muayyen olan ve halk tarafından bılınen fıatları da son gunlerde değışmeğe başladı. Muhtelıl markaların muhtelif cinsteki eşyası dukkân sahıbınin fıkir ve duşuncesi, msaf ve muruvveti netıcesı kabalama olarak tayın edılmış bir kıymetie satıhyor ve bir dukkândaki fiatlar, dığer dukkândikılere kat'iyyen uymuyor. Sorarsanız, tabiatile derhal şu cevab bastırılıyor: Ne yapalım efendim, her şeh pahalılandı, fabrikası da fıatlara zam yaptı! Bu bir hakikat midir, yoksa zam yapanlar dükkâncılar mıdır? Bilınenuyor. Açık olarak kilo veya tane ile satılan malların bile sabit bir fiata ve pazarlıksız satışa tâbi tutulduğu bu devırde fabrıkaların uzerınde cins ve fırması yazıh paket, teneke ve kutu içıne yerleştırilmiş maddelerın kablarma o mahn fiatını da bildirir musadtiak birer fiat etiketi yapıştırmaları ber halde guç bir iş olmasa gerektir Bir çok ıhtılâflarm ve biihassa halkın aldatılmasınm onune geçmek için alâkad^r makamlar bu hususu temin etTielidirler, diyoruz, f Ş e h i r ve Memleket HaberlerT^) Kör ve sağır Şehir Meclisi Miinhal bulunan çocukların tahsili yarın toplanıyor doçentlikler İlk mekteblerden ba^ıları bunlara tahsis edilecek İstanbul ilk tedrisat müfettisleri dün Maarlf mudurlüğünde umumi bir toplantı yapmışlar; zayıf bünyeli, sağır ve kor çocuklann ilk tahsillerıni yapmaları için mühim kararlar vermislerdır. Kor ve sağır coeukların okutulması bir ihtisas işi olduğundan şehrin muhtelif semtlerinde mevcud ilk mekteblerden bazılan bu maksad için tefrık edilecek; buralara munhasıran sağır ve kör çocuklar alınacaktır. Çocuklar, mutehassıs muallımlerin idaresınde ilk tahsıllerıni yapacaklardır. Hastahğa mustaıd çocuklar icin de şehrin havadar mahallerinden birindeki ilk mekteb binası prevantoryom halıne konacaktır. Bu suretle zayıf bunyeli talebeler hem tedavı edılecekler, hem de ilk tahsillerini yapacaklardır. Dunkü topiantıda mülhakatta e^itmerüi koy mektebleri de tespıt edilmistır. Eğıtmenler, daha zıyade Şile. Silivri ve Çatalca koylerine verilecektir Mufettislerin kararları bir teklıf halinde Vılâyete verilecek, mezkur mekteblerin kurulması için icab eden tahsisat istenecektir İHEM NALINA MIHINAİ Yazan: W. Churchİll tngiltere Başvekili Lavvrence bundan sonraki hayatını The' Seven Pillars of \\isdon (*) adındaki eserine vakfetmisti. Eser Ingiuz edebiyatının en yuksek şaheser . leri arasında olduktan başka bir harb macerası olarak ve Arab âlemini dunyaya tanıtmak bakunın dan eşsizdir. Bu kitabın ingilizce lisanile yazılan eserler arasmda çok bu> uk ve oünez bir mev kii vardır. Ve şayed Lawrence hiç birşey yapmamıs ve bu kitabı sadece hayalhane sinde uydurup yazmış olsavdı dahi; gene ismini, dünyada ingilizce konuşulduğu muddet, büyük şöhretler arasında yâdettirmeğe kâfi gelecek bir iş yapmıs olduğunda asla şüphe caiz değildir. Kitabm kıymetini yükselten amiUer arasında hiç şuphesiz ki hikâyenin baştan aşağı bir hakikat ve kahramanının da Lawrence'in bizzat kendisi oluşudur. Asıl buyüklüğü şuradadır ki, bu kitab eeneler geçtikçe ve hakdkatler vuzuh pevda eyledikçe, ve nihayet sahradaki isyanın mütebellir mahiyeti daha iyi nnlaşıldıkça kıymetine bir çok şeyler İlâve edecek mahiyette bir eserdir. Lawrence'in şahsiyetine ve insanın fizerinde husule getirdiği tesire gelince, bu da eseri gibi lâyemuttur. Onu kaybettiğimizden dolayı nekadar acısak B7dır. Biihassa ortalığı istilâ eden karanlık bulutlar gozonune getirildiği ve bu çapta insanlara olan sedid ihtiyac düşuııulduğu zaman İngilterenln ve imparatorluğun onun zıyama candan matem tutmaraası elden gelmez. Bu öyle bir adamdı ki yalnız vatana hizmet etmek kabiliyetinin sonsuzluğu ile değil, bu hizmcti ifada gosterdiği deha kudretile insanlar arasında temayüz ediyordu Euhranh anlarda, en içinden çıkılmaz zannolunan güçlukler karşısında Lavvrence ile buluştuğu zaman insan, butıın ttıuskülâtın bertaraf edilebileceğine dair kanaatler beslemeğe başlardı. Çunkü o işlerl halletmek hususunda harikulâde kudret ve zekâya malikti. Lavvrence Onu, tekrar istifade edeceğimiz sırada kaybettik Lavrence ingiliz tari hinde, edebiyat tarihinde ve nihayet en son hizmet ettiği hava kuvvetleri tarihinde yaşayacaktır bir cok meseleleri evvelâ zihnınde bilâhare, tatbik sahasında hisse den şahsijetler den biri de Lawrence'ti. Halbuki, talih başka tiirlü istenuşü. Onu çağıran, bu sefer vatan değil; daha derınden gelen bir sada idi. Fakat Lavvrence bu sadaya da itaat hususunda bir an dahi tereddud gös termemiş, bu nihaî ses dahi onu urkutmemişti. Ve tam istediği ve aradığı gibi anî ve seri, ö'liim onu kollan arasına alıp ebedî inzivasına naklediver mişti. Ölümü münasebetile Kral Corc'un Lavvrence'in kardeşine yazdığı bir mektubdan fu satın ahyorum. • Lawrence'in ismi tarihte yaşayacak Meclis, yeni sene lYeni imtihan kararı bütçes'ni tetkik bazı itira^ları edecek mucib oldu İstanbul Şehir Meclisi yarın Valı ve Belediye reisi Lutfı Kırdarın bır nutkıle acüacaktır. Dun Belediye Encumeni Daimlsi toplanarak butçenin hazırlığı ile meşgul olmuş, butçenin vilâyet kısmı ikmal edıierek Meclıse verılmıştır. Belediyeye aid kısım da bugunlerde ikmal edilerek kısım, kısım Meclise verilecektir. Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar dun kendısıle gorusen bir muharrirımıze şunları soylemiştır: « Pazartesı gunu toplanacak olan Şehir Meclisıne yeni sene butçesıni takdim edeceğiz. Fazla uğraşarak ve imkân nıspetinde tasarruf yaparak yeni bütçeyi hazırladık. Bu sene butçenin masraf kısmı daimî hizmetlerm ıfasına aid havayicı zarurıye ve eşya fiatlarmın dunya buhranı dolayısile yiıkselmiş olmasından dolayı kabarmıştır. Biihassa hastaneler ihtiyacı için almakta olduğumuz gıda ve eşya fiatlan pek yükselmiştır. Tezyinî mahiyette i$lere nihayet verilmiş olduğundan bu sene hazırlanan program dahilinde yol inşaatına devam edeceğiz. Bundan başka Istlmlâk sahalarında yapüacak istimlâkleri tekemmül ettireceğiz. Gene bütçeye Mecidiyeköyünde yaptıracağımız büyük hastane için de tahsisat koyacağız. İkl senedır bu hastane içm ayırmakta olduğumuz parayı bloke edcrek müsaid zamanda şehrin en muhim bir ihtiyacı olan hastanenın inşasma hemen başlıyacağız. Pasif konınma denemeslnin netlcelerine aid raporlar tetkik edilmek tedir. Çarşamba gunü benim de iştirakimle yapılacak topiantıda bu raporları goruşecek ve noksanlarm ikmaline çalışacağız. Deneme heyeti umumiyesi itıbarüe iyi olmuştur > ni ? ismi tarihte, İngiliz Evet, edebiyatında yaşıyacak Royal Air Force Yol ağızlarındaki mezariar Krallık Hava Kuvvetleri tarihinde yaşıBelediye, merkezî noktalarda ve yol yacak, Büyük Harb menakıbı içinde yaşıyacak ve nihayet Arabistan efsaneleri ağızlarında bulunan metruk mezarhklann peyderpey kaldırüması hakkındaarasında lâyemut kalacaktır. ki karann tatbikına başlamıştır. İlk olarak, Edimekapı ile Otakçılar arasındaki mezarlık kaldırılacak ve burası kısmen yola kalbedilecektir. Mezarlığın istiml&ki kararlaşmıştır. Birkaç gune kadar faaliyete geçilecektir. Karagöz gecesi Dün akşam Emınonu Halkevinde tertib edılen Karagoz gecesi, çok mu\affakiyetli olmuştur. Topiantıda Halkevi dil ve tarih şubesi reisi Doçent Sabrı Esad Sıyavuşgil tarafından Karagoz hakkında vâkıfane bir konferans verilmiş, müteakıben İrfan Açıkgözun oynattığı Karagöz oyunu seyredılmi'tır r~Yarın \ KRAL GEORGES Peynir gemisi Köprüye bomba Yem borusu Peynir gemisi Doğrusu aslı esası nedir bilmiyorum ama şu «lâfla peynir gemisi yurumez» sozu gerçek pek doğru bır sözdur Hattâ lâfla yalnu peynır gemisi değil, hiç bır gemı yurumez. Nitekim gene lâfla peynir meseîeîi de halledılmış değildir. Gerçi elli kuruştan fazlaya beyazoeynır sattırılmıyor Lâkın b'vaz peynjr de pıyasada guç bulunuyor. Buna mukab 1 tulum peyniri adıle yeni ıcad edılmış sucuk şeklinde ve kursaklira doldurulmuş bir nevi beyaz peynuruı kilosuna 150 kuruş ıstiyorlar. Kazara bunlardan birinin fiatını soracak oldum. 150 kuruş! deyince o kadar hayret etmişim ki; satıcının çırağı: Bunda şaşacak ne var! dıye yüzüme gulmeye başladı. Maşallah peynirlerimize! Aldılar, yurüdüler. Fiatlan yüksek ve tedariki güç de olsa memleketımız hamdolsun peynir çeşıdi bakımından çok zengındır: Bakınız kaç turlu peynirimiz var: Beyaz peynir (gunun kahramanı), kaşar peynırı, tulum peynırı, çayır peyııırı, kirb. hanun, Mıhalıç peyniri, Çerkes peyniri, dıl peynırı, gravyer, gravyer kremi, dubl krem, lor peyniri, yerlı rokfor ('), yerli Holanda (!), kaşar kremi, kaşkaval, çokelek. Hatırıma gelen bunlar. Karıştırırsak belki bır kaç tane daha buluruz, E bunları gorup te pıyasada hîlâ peynir sıkıntısı olduğunu ıddia etmek haksızlık olur. Beyaz peynire gelınce; o mesele basıttır. Fılvakı beyaz peymrın maliyet fıatı onun 50 hattâ 40 kuruşa satılmasına musaıddır. Lâkın buz depolan masrafı bu peyniri pahahlaştırmıştır. Bu buz depoları da bır nevi dairei fasıdedar. Şoyle ki: Tüccarlar peynir ucuza gitnıesin, ileııde pahalıya satalım dıye buz deposunda saklarlar. Buz deposunda saklamakla onun uzerine masraf bıner. Masraf bınince pahalılaşır, müşteri azalır ve geç satılır. Geç satılınca buzhanede kaur. tekrar masraf biner Şu halde peymrın ucuz satılmamasına sebeb buzhanedır ve buzhaneye girmeiine sebeb de îatılamamasıdır. O kadar kı, gunun bıımde buzhane masrafından dola\ı beyaz peynirin kilosu belki seksen, yüz kurusa çıkacaktır Ne güzel şey! Bırseyın kıymetıni artürmak için buz1 aneye koymak kâfi gelecek. Peynir de boyle, sığır da böyle. Acaba adam da Löyle mı' 1KTISAD îtalya ile yapılacak ticarî muamele Turk İtalyan tıcaret ve klering anlasmasınm mer'iyetten kalkma sından sonra İtalyaya yapılacak ihracat ve bu memleket ithal maddelerinın memlekete gırmesi hususunda takıb edilecek yol hakkında alâkadar makamlara tebligat yapümıştır. italya ile aramızdaki anlaşmanm mer'iyetten kalkmasından evvel akredıtif açılmış olan İtalyan malları serbestçe ithal olunacaktır. Kierıng anlaşnıasımn intacından ervel klertng hesabuıa Merkez Bankasına bedeli tesvıye olunmuş, mallar da ithal olunacaktır. italyaya borclu vaziyette bulunduğumuzdan muayyen mallar üzerlnde ihracat hsansı verllmekte devam olunacaktır. Büyuk Millet Meclisine takdim edilmiş olan yeni halı transit serbest mahalli kanunu ile İstanbula gelen Iran halılarımn halka teşhıri için bir meşher acüacaktır. Bu meşher bir serbest gumruk mıntakası halinde olacaktır. Halk, burada halıları görecek ve burada halılar yıkamp üzerinde ameliye geçirebüecektir. Serbest transit mahallinden halı alanlar bunun gümrüğunu tediye ederek ithal edebilecektir. Yazan: BÜRHAN FELEK • Dersaadet sahilinde eski gümıukönü ile Galata arasında bu kopru ınşası memleketçe her turlu muhassenat ve fevaıdı mustelzim olacağından Karaköy kapısından beri tarafta eski gumruk roahalline muceddedea bir ceşir ko\ma inşa ve tanzimine ırede buyurularak şımdıkı demu* koprunun yerine muntazam bir cesır yapıhp teshılâü mururıye ıcra kılındı. Mahalli mezkur denızaltl olduğundan cesrı atık mısjl'.u sal uzerine yapılması uyamıy acağından altın dan denız işliyecek ve şıddetlı hava • larda zedelenmiyecek surette dubalar üzerıne yapılmıştı. O esnada hitamı mşasıle yevmi muayyende Karakuyden Vukelâ ve bazı memurin rikâbı şahanede olarak cesurden murur ve azımet ve marın ve abırınden uç gun müruriye akçesi alınmaması irade buyuruldu. Masarıfı tamırıyesıne karşı'ık olmok içm alınacak mururıyenuı tarıfeleıı bu idr Pıyade kesandan 5 Para Yuklu hamaldan 10 » Boş beygırden 20 » Yuklü beygirden 40 • Boş arabadan 100 » Yuklü arabadan 200 > Koyun, keçi ve kuzunun beher resinden 3 > Anlasılıyor kı; bu günku dubah köplunun ilk dedesi 1843 tarıhlermde yapılnıış ve o zamandanberi de kopruden para ile geçılmesi usulü tesıs olunmuş ilk tarıfenin vaktin parosına gure ne ifade ettığini hesablayamadım ama son zamanlarda adam başma kırk para ahnmakta olduğuna gore sekız mıslı artmış olduğunu da gördum. Bu garıb usulun kaldırılmasında himmetı mesbuk olan sabık İstanbul Valısı Muhıddın Ustündağın namını burada hayıile yad ettıkten sonra en son koprü mururıyesı tanfesindeki bir garabeti hatırlatmak istedim. İstanbulun milyonluk bir şehir olması üzerine köprüden geçeceK hayvanların ^ev'ı değiştiği görülduğünden bu hayvanlara bakarak yeni bir tarife yapılmıştı ve bu tarifeye nazaran bir adamdan kırk para alırurken bir ayı için beş kuruş müruriyesi tayin olunmustu. Kopruyu geçınciye kadar ayılar dayı olduğuna gore bu tahsil haksu değil miydı" Şükür ki, bu paranın mahallinde tahsili usulü kaldırıldı da fimdi herkes köprüyü beleş geçmektedır. Ne yazık ki: eskiden tesadüf edilen Ryılar, bir belediye yasağı yüzünden goriınmez oldular. Evvelâ, onun için, diğer faniler Irin olduğu gibi hayatın bazı mefhumlan hiç bir mana ifade etmezdi. Hajatın mükâfitları, zevk ve safası, hatta evbark mt'fhıımu onun indinde birer sıfırdan ibaretti. Hele biz gimdiki Insanlann konfor diye tavsif ertiğimiz hareketsizlik, elini sıcak sudan soğuk suya soknıamak an'anesi, onun hafızasında hiç yer etmemişti. Esasen o kiminle karşılasırsa karşılaşsın, asla benliğinden ve karakterinden hiçbir şey kaybetmezdi Ve bo>lece sizde onun halledemiveceği hiçbir şekil mevcud olmadığı kanaatini yaratırdı. Böyle insana, dünyaya aid olan bir çok işlerle, şöhretle, parayla, makam hırsile alâkasını kesmiş bir faninin elbette ki hemcinsi arasuıdaki prestiji çok yüksek olmak icab ederdi. Bu, inzivadan hoşlanan, son derece utangac ve cekingen insanm hayatı müthiş seri cereyan etmiş vak'alarla ve hâdiselerle doludur Nasıl ki bir tayyare havada uzun zaman iptidai sür'atile seyredebilmek kabiliyetini haizse o da fırtınalar içinde geçen bir hayattan hoşlamyordu. Bu itibarla onu, normal şartlarla başı hos et" nesek yeridir. Lavvrence şaheserini bitirdikten sonra, matbaaya gotürürken kavbetmişti. Bu acı talih cilvesi karşısında, bunca emek ve göz nurile yazılan büyük eserin kayıbına ağlanıak yerine Lawrencc oturup onu yeni baştan yazmış ve gene tekrar kendi elile dostlanna dağıt«mstı. Lavvrence hayafının bundan «onrasını blünciye kadar tayyareciliğe ver miştir İngiltere hava kuvvetlerine gonüllü bir nefer olarak kaydolunan Lavvrence, İngilterenin müstakbel hajatının tnuhtesem bir donanma ile birlikte havacılığa bağlı olduğunu görmüs ve takdir etmistir. 12 sene bu isle uğrasan La w rence'e, ingiltere bu yandan da medyundur. LiyakatU bir asker olduğu kadar bir ilim adamı olan La w rencc taj j arecilikte bir makinist olarak yetişnıiştir. Ölumü, dehasuıı. İngiliz imparatorluğu uğruna, bu yolda da sarfe<nıekten onu ahkoyjnustur. Belediye sokaklara dıkeceğı ağicları yetıştırmek üzere Yıldızda 12 donümluk Bu hâdiseden beridir kı, avutmak için bır sahada fıdanlık tesısıne başlamıştır soylenen sozlere ve çıkarılan rivayet Bu suretle her sene fidan için dıjaııya lere (yem borusu) tabiri alem olmuş beş bın lıra sarfından kurtulmuş ve tur. daha ziyade fidan dıkmek imkânı hasıl olmuş olacaktır. B. FELEK Hacı Bey olelı on beş sene olmuştu. Sakın Hacı Bey deyince; mutaassıb, dındar, Medineye Mekkeye uzanmış yeşıl sarıklı, kara cubbelı bır şey sanmayın. Tersine, geceli gunduzlu mest ve mahmur gezmenîn Utifatı olarak hacılık unvanını kazanmıştı.. Ne ise gene, Hak rahmet eylesin'.. Işte, geneboyle bir sarhoşluk sırasında Hacı Beyi kaduımın koynuna bırakıp: Bir yastıkta kocayın. Deyıvermışlerdi Ayık kafa ile yapılamıyacak bu işe Hacı Bey bir kat daha sarhoslukla mukabele etmiş ve ömrünun geri kalanmı rakı masasından kurtarabıldıkçe Sadberke bağlamıştı.. Her guzelin bir kusuru olur, derler.. Sadberk kadının da ahlâk güzelliği yanında çirkin denecek bir yüzü, çarpık duran birendam bozukluğu vardı., Sadberk; düşküne, fakire yardımı sever, ne mahallelinin ölüsüne dirisine koşar, etlisine, tuzlusuna karışmaz kıratta temiz yürekli bir kadm kadıncıktı Şöyle eteğini bir beline dolayıp da işe kalktı mı, benim diyen hamarat kadınları yarıyolda bırakır, derlitoplu, idareli, ölçülü, tam bir ev hanımı İdi vesselâm.. Nutuk için (yem borusu) vasfmı verdiğira zaman korkuyorum ki; yeni n«sıller bu (yem borusu) tabirinuı nereden geldiğıni pek de bilmesinler. Onun için size bunun kokünü anlatmayı faydalı buldum. Gıridin bize bağlı fakat daima bir iğtışaş içmde olduğu devırlerde oraya asker sevkedilıyormuş. Yelkenlılerle yapılan bu sevkiyatın meselâ on çunde yerine varacağı tahmin edılerpk gemıye o müddete kıfayet edecek >ekilde ku manya alınmıs. L&kin açık denızde cıkan bir ürtına seyahati yirmı dort saat uzatmış. Gemide sevkedilen bu askerc aid beygirler de varmış, Eldeki yem, ihüyatsızlık veya gaflet eseri olarak bittığı •çın hayvanlar aç kalmışlar ve yem saatı geldiği zaman kişneyip tepinmeye başlamışlar. Bu patırdı öyle bir hal almış ki; gemide durulmaz olmuş. Nihayet tecrübeli ahır çavuşlanndan buinin aklına bir tedbir gelmis. Hemen borazanı çağırtıp bir yem borusu vurdurmuş. Otedenberi bu boruyu işiterek arkasmdan yem geldiğini öğrenmış olan hayvanlar derhal susmuş ve yemi beklemeğe başiamışlar. Fakat aradan bir kaç saat daha geçip yem gelmediğini görunce tekrar tepinip kişnemeye başlamışlar Bunun uzerine bır (yem borusu) daha vurulmuş, hayvanlar tekrarsusmu?lar ve beklemışler. İntizar boşa gıkınca gene kışnemişler, gene bir yem borusu vurulmuş. Bdylece 24 saat yemsiz olarak vurulan yem boruları sayesinde nısb' bir sukunetle Girıde varılmış. Ünıversıtede ilmi mesaiyi arttumak maksadüe lâzım gelen eleman. ları yetiştirmek uzere yeni bir asıstan talimatnamesl yapıldığım yazmıştık. "Talimatname, tatbik mevkiine konmuştur Bu talimatnamede kabul edilen hukümlere gore, asıstanlar harıcdekı işlerini bırak. mak mecburıyetinde olduklarından kendılerine bu yolda tebligat yapümıştır. Diğer taraftan halen fakülteler de miinhal muhtelif doçentlikler bulunmaktadır. Rektörlüğün gos terdıği luzuma binaen Maarlf Ve. kâleti, yeni doçentler alınması icin önumuzdeki mart ayı nıhayetlerinde imtihan açılmasına karar ver miştir. Bu karara gore, Universite kadrosunda çalışmakta olan asistanlar da imtıhanlara girecekler, muvaffak olamıyanlar doçentlik haklarını kaybedeceklerdir. Verilen müddet iki ay olduğundan karar, asistanlar arasında telâşla karşılanmış ve itirazı mucib olmuştur. Bugünkü vaziyette asistanlar ecnebl profesörlerin ders takrirlerini türkçeye tercüme ettlkleri gibi, ders kitablarının hazırlanmasında ve semlner mesailerinde çaiışmaktadır lar. Bunlardan başka, bir çok asistanlar askerlık hlzmetinde bulunan arkadaşlarımn da vazifelerini zamimeten ifa ettıklerınden tamamile meşbu bir vaziyette bulunmakta dırlar. Boyle bir hal mevcud iken Geriye hav» ve deniz ordulan kalı« kendi imtihanlarına lâyiki vechile yor. Hava kuvvetleri itibarile de Alhazırlanamıyacaklarını ileri suren manya, temnıuzda. ingiltereye tıarprnn asistanlar mensub oldukları dekan sayıca büyuk bir ustünlüğe sahibdi; gelıklara muracaat ederek imtihan çen eylulde bazan 1000 tayyare ile yapmüddetlnin uzatılmasını ve bu müd tığı bav» taarruzlan, bu üstunlüğun bir det zarfmda izin verilmesini iste delilidir .Yalnız, o zaman yapılan hava mişlerdir hücumlan, hava hakimiyetini kat'iyetle Uzun zamandanberi ta'klb ettlk elde etmeğe ve emir bekliven kara orleri branşta çalısarak, tam ehliyet dusunu Büyük Britanya adasına çıkarkazandıkları blr sırada doçentlik mak için, zeminl hazırlamağa kâfi gelhaklarını kaybetmek gibi acı bir ne medi. O halde, Almanya, İngiliz hava tlce ile karşılaşmaları doğru görül ordusunun, en zayıf zamanmda, muvafmediğinden, aslstanların dileklerl fak olamadığı bir teşebbusu, ingiliz hava Unıversıte meclisinde tetkik edil kuvvetlerinin arttığı bir sırada başaradikten sonra, müspet bir sureti hal mıyacağını gorerek bujuk hava kuvvetbulunması icin Maarif Vekâletlne leri hazırlamağa başladı. Demek ki hanrlıklann büjuk bir kısmı hava orbildlrilecektir. itler'in son nutkunun en muspet tarafı, iikbaharda Ingiitereye karşı bir taarruza geçileceguıi büdırmis olmasıdır. Bu taarruzun, garbda, İngiliz adalarına mı, yoksa Akdenizde, ingiliz Imparatorluğuna karşı mı japılacağuu tabıî sojıemijor. Yalnız denizaltı harbinaen bahsettiğıne gore, bedefin ingiliz adaları olduğuna hukmetmek icab edijor. Esasen, Almanya için zaferin en kısa yolu, Alman işgalindeki kıt'a kıyılarından Buyük Britanya adasına giden yoldur. Kaie boğazı 31 kilometre genişliğindedir; fakat Almanya, bu boğazın Fransız sahillerine varalı, tam 7 defa 31 giın geçmis olduğu halde, Ahnan kuvvetleri hâlâ karsıya geçememişlerdir. Almanya, İngiltereye taarnız için mütemadi hazırlıklar yapıyor. Bu hazırlıkların fazla uzamasından çıkan manalan tahlil edersek bazı ipuclan bulabiliriz. Almanyanm taarruz unsurlan kara, deniz ve hava ordulandır. Bunlardan kara ordusu, daha 1940 haziranı sonlannda bile, İngiltereye taarruz edebilecek kudrette idi. Pek fazla zayiata uğramadan Fransayı mağlub ve işgal ettikten sonra, hemen ingiltereye karşı hareket edebilirdi. O zaman İngilterenin elinde kara ordusu olarak büyük bir kısmı, Dünkerk tahliyesi esnasında ağtf malzemesinin hepsini ve bu arada 1000 top da zayi etmiş olan 1012 tümenden ibaretti. Alman ordusu, Holanda, Belçika ve Fransız ordularmın hemen hemen bütün silâhlaruu ve malzemesini, benzin ve mazut stoklannı ele geçirmişÜ ve takriben 150 tümen gibi, mühim bir kuvvete malik bulunuyordu. Demek ki Almanya, İngiltereye taarruz etmek için yeniden bir kara ordusu tesldl ve teçhizine muhtac değildi. O halde uzun hanrlıklar kara ordusu için yapılmamışhr. H Almanyanm hazırlıkları ADUYEDE Yılbaşı gecesi Tahtakalede Hacinın kahvesindeki radyoyu çalarak ayni gece, Beyoğlunda Ervin isimli bırlsine elli liraya satan Hüseyin, bir sene mahkum olmuştur. dusuna hasredilmisür. Radyo hırsızı mahkum oldu Kasımpaşa cinayetinin muhakemesi başladı Kasımpasada İplikçikarakolu karsısmdakl blr evde, evvelce zabıta memuru olan Dino oğlu Sabri GuL tekin, olen bir zabıta memurunun dul karısı Fatmayı tabanca kurşunile öldürmüştu. Bu muhakemeye baslanmıştırSabri Gültekln, sorgusunda, o gece misafır olarak gittiği evde, yağmurdan ıslanan tabancasını mendilile kuruladığuıı, bu aralık, Patmayı şakadan korkutmak için, tabancasını, onun yattığı yataktakl İki şilte arasına soktuğunu soylemiş, «her nasılsa tabanca patladı, Fatma da kazaen vuruldu» demlştir. Kadının oğlu Muhiddin mahke meye bir istida vererek anasmı Sabrinin öldürme sebebi, onu arzusu na ram edememek olduğunu ileri surmüş ve faılin şiddetle cezalandırılması ve beş bln lıra olum tazminatının kendısine bdetılmesini taleb etmlstir. Mahkeme, sorguya devamla şahid dinlenllmeslni, 14 şubat saat 14 te bırakmıştır. Hah transit mahalli Yeni bir fidanhk Donanma itibarile, Almanya 7 ay değil, 7 sene uğraşsa İngilizlerden ustün bir kııvvet yapamaz. Fakat bu iddiamız, büyük gemiler bakımındandır ;yoksa Almanya, bu kadar zamanda denizaltı, hücumbotu, itibarile mühim filoü'Uâlar vücude getirebilir .Almanyanm denizdeki baznhldan da bu gemileri çoğaltmağa matnftur. Gerçi Ihrac için diğer deniz vasıtalanna ihtiyac da varsa da, bunlann nakliye vapıırlan gibi, bir kısmı Almanyada zaten mevcuddu. Çörçll bile Almanlann beş yüz bin kisiyi ihrae edebilecek vasıtalara sahib bulunduğunu, bir kaç ay evvel, kabul etmisti. Diğer yardımcı çıkarma vasıtalannı temin için, Alman tersane ve tezgâhlannm 7 ay çalışmasına lüzum yoktu. Demek ki hazırhklann mühim bir kısmı da deniı vasıtalanna mahsustur. Şu halde Almanyanm 7 aydanberl, bol bol tayyare, denizaltı ve hticumbotu hazırladığmi kabul etmek lâzımdır. Bunlar da, hep, İngiltereye bir kara ordusu atmak için lüzumln olan silâhlardır. Almanlann, denizde yiizen tanklar yaptıkiarmı tahmin ve iddia edenler vardır. Gerçi Almanlar, hep icadı, ihtiyaca göre bir harb silâhı hallne getirmeği pek iyi bilirler; fakat denizde yüzen tanklan barmaz bir silâh olarak kabul etmek güctür Alman hazırlıklannm çok uzun sfirmesi. meçhul ve malfım bütün silâhlarla Büyük Britanya adalanna karsı bir taarruz yapılacafını göstermektedir. Zaten harhi kısa bir zamanda bltirebilecek tek hedef de oradadır. = KUçUk hlkflye Talâkı selâse Leman Ahıskal Olum hepmiz için anî bir darbedir Hava mudafaası, Arablarla olan nıünaKoprüye bomba Behatımızın jeni ve muhtemel inkiCenabıhak hasafları onun dehası saye=inde herhalde ıtıkısınden muhafadaha mühim surette ve daha kola\!ıkla ; za buyursun. Geçen>İ f ha! ve faslolunur davalardı ve buna | de Istanbulda yapılan pasıf koruma ve * ' • çınhe yoktur. telılıkt ışaretı tecrj Ben kendî hesabıma, o sağ kalsavdt. belerinde Karakoy btnuk bir buhran karşısında memleke köprüsüne bombatimin ondan çok bu\uk istifadeler te ıar (nazarî olarak) min edeceğine kaniim. Çunkü onun in ısabet etmiş. Filvaki şuphe götiırmez ki; bu gibi zivası ve bu inzivadan hosianması da hallerde kopruler en nazık ve hucuma m^mleket hesabma gene bir kazancdı maruz noktalardır. Çünkü, düsunmelde, yalnız kalmakla Butun bunlara rağmen köprü peçmenin en kestirme yolunu gene tüıkçe (*) Lavvrence ın The Seven Pillars of bir meselden daima öğrenirır Wısaom adıle neşrettiği kitabının türk«Kdpruyu geçınciye kadar ayıya dayı derler > çeye te^cümesi şu olabilir: İstanbulun bir numarah demirbaşı «Akıl ve hikmetin yedi direği» bu yedi direk İsa dininın kurban kesmek ve o!an köprü hakkında size aşagı yukarı bır asır kadar ewel bır vak'anugıbı yedıye çıkarılan sunnetlerinvıs elıle yazılnuş şu tarıhi saürları h«r biridir. 1 naklediyoruzof Yem borusu Dikkat etmışsinızdır. Son gunlerde Avrupanm bir kısım radyo ıstasyonları boğuk seslı ve haykıran bir nutul nakledıp durdular. Ben bu mıtku soylendığı dıli bıl medığim ıçın dınleyip anlayerak zevlune \ aramadım. Fakat tercumesme nazaran baştan aşağı bir (yem borusu) olduğunu kavradım Belki diğer dinleyenler de aj'ni kanaate varmışlardır. Esasen çoğu nutuklar, haddi zatinde söyleyenler için birer zaruret, fakat dinleyenler için ekseri bir külfettır. Bu nutuklarm çoğunda şahsf kanaatlerine uymayan bir takım ifade ve tahminleri ıster ıstemez dınleyip takdır etmiş gorunmek fıkir istıklâlı hastalığına tutulmuf kimsekr için bayU müfküldüA yin.. Okumazsa okumasın. Ekmeğıni kazananların hepsi de okumuş msanlar değil ya!.. der, dururdu. Gei zaman, git zaman, derken eldeki nafaka tükendı. Sadberk kadında boğaz kaygusu başladı.. Yirmısıne basan Alıve bır ış bulmak zarureti doğdu. Sadberk kadm eteklerıni beline toplaaı. Eşı dostu dolaşarak Alısıne bır ış bulmak uzere yola çıktı Akşam eve boş dönünce, bu zamanda iş bulmanın kolay olmadığmı kestirdi.. Fakat ümidinı de kesmedi. Bir gün kimsenin aklına gelmlyen bir hâdıse oldu. Mahalle mescıdinin yerıni yirmi senede bir defa olsun sorup öğrenmek istemiyen rahmetli Hacının oğlu Ali, bu mescide kapılanmışU. Buna Sadberk kadar mahalleli de sevinmişti. Öyle ya'. Ne de olsa Ali bu mahallenin yerlisi ve namuslu bir çocuktu.. Hele anasının durup dinlenmeden: Oğluma bir iş bulacağun ki vekil vüzera pannak jsırsm! Methiyesinden mahalleli kurtulmuştu.. Rahmetlinin geridekileri öksüz bırakışı on beş seneyi bulmadı demiştik.. Heıkes başıru dinliyebilecekti artıt. #** Işte o zamanlar dört beş yaşında olan Ali de bugün on dokuz, yirmi yaşına Ali Mescidi siliyor, süpürüyor, imam girmişti.. Hacuun bıraktığı bir avuc ser aptest alırken eline, ayağına su döküvet de sona ermişti.. Hazua dağlar da yor, arayerde geçinmeğe çalışıyordu. yanır mı ki?. Hani bazılan yoksulluktan kurtulunca Ali Öyle tembel bir çocuk değildi. Ne ne oldum delisi olurmuş.. İşte bunun yapsın ki; nereye baş vurduysa boş don gibi Sadberk kadm Alisinin dünya evidü. Lâfın kısası, alhn tutsa toprak oldu.. ne girmesini istedi.. Mürüvvetini gönnek Okuma, yazması da yoktu ki bir yere ısterim de isterim, diye tutturdu. Mukayyid, girdi çıktı yazacak gibi Semt semt dolaşo. Aksarayda kara birşeyler oluversin.. Bunda Sadberk imamlara, Şehremininde kavaf Hasankadının büyük günahı vardı. Ali oku lara, Karagümrukte basmacıgillere sağmak istemedıkçe: uk almışu, uğradiM On, on beş gun boy•• Rahmetlimia tnı^nıırn •! sünne le gecti. Bır ıkındi namazından sonraydi, Ali mescıdın merdıven taşiaruu yıkayordu. Sadberk kadın karşıdan gorundu. Yaklaştı, oğlunu kenardakı dut ağaanın dıbıne çektı: AJıciğim, gorme.. Teleme peynirleri gibi bıngıi buıgıl, kar gıbı tazecik. Evı derlitoplu.. Hele bır kahvs pışirdi, kırk bır buçuk kere maşallah.. Ben bu yaşa geldım böyle guzel bir kahve içmemistım.. Tam bize lfiyık yavrucugum. Ali bu arada kenan yağlı sekiz numara fesini şoyle bir düze.ltmis, yeni yeni terlemeğe başlayan bıyıklan altından gülümsiyerek annesi Sadberkin dudak hareketlerini takib etmisti. Evde olsalardı, belki annesini kucaklayacak, Sadberk de rahmetli hacısını hatırlatan kaytan bıyıklan, kalın kaşlar altmda esrarlı bakan gözleri doya doya öpecekti.. •*• Safinaz gelin geldiği bu evde inkisara uğramışü.. Sadberk kadının kaynanalığı nekadar hırçın ise, Alinin kocalığı da o kadar gevşekti. Fakat Safinaz ikisinin de kolayuu bulmuştu.. Sabahtan akşama kadar eşdost gezmek, gönlünün eğlendıği yerde valdt gecirmek suretile oyalanıyordu.. Nihayet bir gün Ali yıldınm gibi eve geldi. Annesinin karşısına dikildi: AnneL Çabuk söyle Safinaz nerede?. Sadberk kadın da bilmiyordu ki söylesin.. Alinin sekiz numara yağlı fesini taşlığın koşesine nrlatarak hiddeüi hıddetlı dolasmasuıa da hayran olmuştu. Bu balile rahmetli hacısına nekadar da benzıyoıdu. Ali birdenbıre gurledi: Onu yabancı bır erkâkle gormüşler Buna goz yumamam işte Sadberk kadın da boşandı arkasın dan: Oğlum hiddetlenme.. Ama, evine kedı al uğrunu dene, derler,. Bu kadın evımıze geldı geleb. evımizin nevrı ddndu. Daha duğunun ertesi gunu kuyunun ıpı koptu kovayı çıkaramadık, haftasına vannadan o guzelım fesliyan kurudu, on beşuıe varmadan bahçerün tahta havalesı devrıldi.. Zaten vefasızlığı duğun gununden bellıydı. Şoyle bir içten gelerek elimi öpmedi, bana anns bile demedı.. Bu sırada kapı açlındı. Safinaz gelmışti. Sadberkin de kanı beynıne çıkmışü artık Kapıya doğru yurudu. Tam elını uzatıp kapıyı açtığı sırada bahçedo bir çatırdı koptu. Sadberk heyecanla bahçeye koştu.. İncir ağacının en büyuk dalı duvann üstünden yere sarkıyordu. Fakat gozüne tekir kedi iliştL. Ocak ustündeki tavadan kaptığı kofte ağzında kaçıyordu Bunlar karşısında büsbütün çılgına dönen Sadberk Safinaza doğru yürüdü ve Alinin ağız açmasına meydan bırakmadan haykırdı: Evimin betinı bereketini kaçurdın, sonra namusuna da lâf ettiriyorsun.. Bu yetmiyormuş gibi de tekir kedilere elceğizimle yaptığun kofteleri taşıttın^. Boyun posun devrilsin ilâhi, birşeycikler demem.. Bu kadar söze dudak altından gülen Safinazın kınttığını da görunce kanı beynine hücum etti: Seni talâkı selâse ile boşadım kan, defol.. Diye bağırdı ve kendini taşlıklarm ortasma bırakarak bayıldı.. Bu sırada incir hırsızlığma gelerek ağacın dalını kıran çocuklar kıs kıs gülüyorlardı. Ali de «aşkındı.. Diye, ninem evlenme ve boşanmanın eski âdetlerinı bu ufak bikâye ile bana