CUMHURİYET 2 4 BfrfrîcSârimi T940 Namık Kemal Hakkında ufak notlar 3 Doğru değil mi? | Zabıt varakaları böyle tutulmamalı! Zabıtamız son zamanlarda seyrüsefer cürumleri için çok uyanık davranıyor. Durak yerlerinden gayri yerlerde tramvaylara binmek ve yahud onlardan atlamak istiyenleri yakalıyarak hemen cezaya çarptırıyor. Bu. memnuniyeti mucib bir harekettir. Fakat. bu cürümlerl işliyenler hakkmda zaptın yerınde tutulmıyarak suçlular merkeze sevkedıldikten sonra orada vak'aya şahid olmamış diğer bir memur tarafmdan tanzim edilmesinin bir takım yanlışlıklara sebebiyet verdiğini karilerimizin gondermekte olduklan mektublardan anhyoruz Binaenaleyh, memurlarımız, bazı kabahatsiz halkın boş yere ceza görmeleri ihtimaline imkân vermemek için bu usulden vazgeçip zabıt varakalannm suçun vuku bulduğu yerde ve suçlunun inkânna mahal bırakmıyacak şekilde tanzimini esas ittıhaz etseler daha muvafık olur, diyoruz. ( Şehir ve Memleket Haberleri j Şehrin imarı • • • . yazdığı «Destur yâ «Mecmuai Ulum» 1 Velî!» cümlesi. sahibine, Namık Kemal bir mektubunİkinci divanının da da diyor ki «Şimdi. iki mühim yeri var. ye kadar mecmuaya Biri, en son sahiyazı gönderemefesindeki bir gadimse de size Hâmid Beyefendi gibi bir zeie yazıp tamamlamadan çizdiği bevitmuavin veriyorum ki onun yazı yaz teki Türk kelimesidir: makta olan iktidarı benim yazı yazamaAceb bulunmtya mı Türk içinde hiç makta olan ıstırarınu affettirmeğe maensâr a ziyadetin kifayet edeceğinde şüphe Arab veytı. yoktur. 5 nisan 96» İkinci mühim yeri de şudur: Şinasiyi İşte bizim sevdiğimiz Namık Kemal tanıdıktan sonra Kemal şairlikten vazbu mektubdadır. Kıskanmıvan Namık geçerek içtimaî ve siyasî makaleler yazKemal. O kadar kıskanmıyan ki Hâmide mağa karar verir. Divanm son sahifeben seni taklid ediyorum, diyor: «(Sah sinden sonraki yapraklara yazdığı ma. ra) nın ayni aynine, kafiyesi kafiyesine kaielerin isimlerile onları yazmak icin nazirini filhakika fransızcada ben deokuyacağı kitabların adlarmı not etmiş. görmedim. O, cenabınızın mühteraatın Ve Şinasinin nasihatile fransızcayı dadan, (Vaveylâ) da o ihtiraın gelişigüzel ha henüz yeni öğrenmeye başladığı için bir tahville biz hazretlerinden sadır olma frenkçe kitabların isimlerindeki imlâ taklidatındandır. > yanlışlan var. Fakat edebiyatta taklid etmesi, ona Bilmediğimiz iki eseri: hayat dersi, hamiyet dersi vermesine mâni olmuyor. «Kardeşim, Hâmidim, e 1 cMidilli namında Tabsua tarzın Vatan şairi, şimdi de Âbdülhak Hâmidi hayata hazırlamağa çalışıyordu Mithat Cemal Yazan: Belediye imar müdürü Ankaradan döndü Murakabe komisyonu İstanbulun iman nâzım plânma bağlı bugün şehirde bir olarak yapılmakta olan tafsilât plânlarını Nafıa Vekâletine tasdık ettirmek tarama yapacak üzere Ankaraya gitmiş olan Belediye Şeker rekoltesi Et (iatları duşmeğe başladı Bu seneki istihsal 90 bin ton Türkiye şeker fabrikaları bu senenin kampanyasını tamamlamışlardır. Yeni mahsul şekerler tamamen depolara almmıştır. Türkiye 1940 senesi şeker rekoltesi 90,000 tondur. Bu rekolte geçen seneden beş bin ton kadar azdır. Bu sene daha geniş bir sahada pancar zer'iyaü yapılmış olmakla beraber bazı tabiî sebebler, meselâ Trakyada seylâb, Eskişehir pancar mmtakasının yazın pancarın en ziyade yağmura muhtac olduğu zaman 25 gün yağmur yağmaması gibi vaziyetler rekolteyi düşürmüştür. Halen Türkiye şeker fabrikalan şirketi elinde ayrıca bu sene için ayrılmış 15,000 ton şeker vardır. Bundan başka piyasada ve hususî ellerdeki stok da 5000 ton kadardır. Yeni istihsalle baraber bu stoklann bu senenin Türkiye şeker istihlâkinden fazla olduğu gorüîmektedir. Memleketimizde şeker ısülılâki senevî vasatî 100 bin tonu geçmektedir. Bu sene şeker fiatlannm pahahlanması ilk aylar şeker ürtihlâkinı durdurmuşsa da bilâhare istihlâk gene yükselmiştir. Hükumet şeker fiatlarmı vükseltmemek için kat'î karar vermıştir. H E M MIH1NA Beşinci kola karşı O İtalyada bir casus şebekcsinin muhakemesi bitti; biri donanmaya uıen sub bir erbaş olmak üzere iki kişi idanı edildi. Gene donanmadan bir erbaşla deniz inşaat tezgâhlannda çalışan bir amele karısı müebbed küreğe mahkum oldular. Diğer bir takım suçlular da muhtelif cezalara çarpıldılar. Demek ki İtalya, karagömleklilerin bütün dikkat ve şiddetlerine rağmen, beşinci koldan mustaribdir. NALINA D Namık Kenalin, fransızcaya çalıştıği sıralarda, yanlışlar yaparak yazdığı notlardan... fendim, Belgrada, memur olduğunu soy da bir risale yazıyorum. Şivei ifadesi luyorsun... Oraya gittiğin zaman kalenin bütün bütün Tabsıra tarzında olmıyaiçinde Osmanlı uzemasından bir çok za cak, Rifat (2) tarafmdan gönderilip de tın ve hususile Yunanın fatihi ahiri olan tahsin buyurulan ariza tarzında, ondan Şehrimizde bulunan İngiliz muharrir Şehid Ali Paşanın merkadleri vardır. da daha süslü olacak... Babasına yazOnları birer birer ziyaret et. Bir de hal dığı 14 teşrinisani 1300 tarihli mektub ve mütefekkiri Lord Dunfsany, dün Konservatuvara giderek eski Türk mulerıne hasretkeş, mesleklerine tâbi ol dan». siksi ve toplanan eserler üzerinde tetkimakla müftehir olan Kemaldcn arzı ta2 •Benim (Tarihi askerî) nin ikinhiyyat eyle.» diye başlayan mektubunda ci cildinin müsveddeleri bir zarf için katta bulunmuştur. Valimiz Dr. Lutfi «Sahra» da niçm vatandan bahis yok di de olduğu halde Feridededir. (3). BirICırdar da toplantıda bulunmuş ve esye Hâmide kızıyor ve <Ben sana tâ na havluya sarınız da yemekle beraber ki eserlerle halk^ şarkılgonm toplanzireyi gonderdiğım zaman insanın zih akşamüstü bana gönderiniz, tashih eder, masında büyük rolü olan Konservatu. nine bir fikir istilâ ederse başka birşey eğlenirim. Midillide ikamete memur var müdürü Yusuf Z\ya Demirci, ken,duşünmeğe iktidar bırakmadığmı söyle edilmesile neticelenen mahbusiyeti za dılerine uzun izahat vermiştir. nııştim. Şimdi niçin bir mevki, bir hal, manında hapisaneden babasına ^önderbir güzel, bir sergüzeşt, bir âlim vasfını diği tarihsiz, imzasız, fakat kendi el ya le gönderdiği mektubda şunlan yazıyordu: «Velinimetim, beyim, efendim, ... ihüyar etmekliğimden bahsediyorsun? zısile mektubundan». Talimi Edebiyatı mektebde (Mektebi Bana mevki vatan, hal vatanın hali, serMülkiye) tedris ettirmiyecekler. Maarif güzeşt vatanın sergüzeşti, âlem bulundu Eserlerinin maddî tarafı: Nazırı Ekremi çağırdı, «Kitabını ya kağıım âlemi teessür, güzel gene vatan. Ne «... «Akifı in lâyıklı satılamadığına ve ideten tashih edersin, yanı Hâmidin, Fiyapayım? Zihnime başka bir şey sığmı• Zavallı Çocuk» un revacına dair olan lânın eserlerini çıkarırsın. Yahud kiyor.« diyor ve anlaşılan Hâmid, sevdiği ihbaratma taaccüb ettim, şimdi halkın tabını mektebde tedris ettirmiyeceğiz» bir kadını, «Nedimei vicdan» terkibile kesesi Maliye hazinesine döndüyse «Za der. Ekrem bu teklifi reddeder. Şimdi temizliyerek Kemale yazmış oiacak. Favallı Çocuk > un zuhuru zamanmda Havkat Kemal buna da surat ediyor: «Nedi yar hanı değildi ya... Teodor Kasa mektebe de gittiği yoktur...» (2) Namık Kemalin damadı ve 1908 mei vicdan! Anladık! Bizim öyle' nedi ba (4) tarihsiz bir mektubundan». Meşrutiyeti Ayan Meclisi reisi Menemei vicdanların bir kaç tane hayalisi MtTHAT CEMAL menlizade Rifat Bey. birkaç tane de maddisi vardı. Hayalî ta. kımı âlemi ademe, maddî takımı mahvi (3) Kızı merhume Feride Hanım. (1) 1908 Meşrutiyetinde Sadrıazam oâbâdi nisyana çekildiler. Nazarı tasav lan Hüseyin Hilmi Paşa 27 teşrinievvel (4) «Diyojen» ve «Hayal» gazetelerivur ve hayal önünde vatandan başka 1298 tarihile İstanbuldan Namık Kema nin sahibi. birşey kalmadı. Sahihan kalması lâzım gelen de odur. Hele Belgrada git, vatanın ciğerinden koparılmış bir parçasmı resmî bir nazarla seyret de bana nedimei vicdamndan ondan sonra bahsey İ£.» Hâmid kendisini içkiye verdiğini de yazmış olacak ki Kemal bir başka mektubunda buna da kıyametleri koparıyor: «Şehidi hürriyet olmak için yaratılan adamlann cümlesi şehidi isret olmağı tnerak eder de, İmar müdürü Hüsrıü Keseroğlu ıcab eden izahatı verdikten sonra şehrimize ddnmüştür. Ankaraya götürüîmüş olan plânlar Beyazıd meydanı, Edirnekapı Silıvri, Sultanahmed ve Süleymaniye meyd&nları, Karaköy meydanı, Karaköy Tophane ve Karaköy Azabkapı, Üsküdar meydanı, Usküdar Beykoz, Emirgân koruluğu plânlarıdır. Bu plânlarda bilhassa abidelerin etrahnın açılmasına ehenımiyet verilmektedir. Bu meyanda Tophane camiile Kılıcali camii ve oradaki çeşme bir kül halinde mütalea edilerek heyeti umumiyesi bir yeşillik sahanın içine alınmaktadır. Topane kışlası ileride yola gidecektir. Azabkapıdaki Mimar Sinanm eseri olan camı ile oradaki çok kıymettar ceşme de aynı suretle bir kül halinde mütalea edilerek bunlar da bir yeşılhk sahanın içine toplattırılmaktadır. Şişhane yokusunun başındaki çocuk bahçesi de ileride bu istikamette genişletilecektir. Beyazıd Aksaray yolu üzerindeki Sütçü bostanı da gene bir saha haline konacaktır. Yenibahçe çavm kültürpark haline ifrağ edilecektir. Buradaki bosLise ve orta mekteblerde okuyan fa tanlardan 200,000 liralık yer istimlâk kir talebelere, halen her mektebde ta edilmiştü'. lebe teşekkülleri tarafından ayrı ayrı Şehircilik mütehassısı şimdiki halde yardım yapılmaktadır. Yardım miktarı Cihangir Ayaspaşa Kabataş, Suakooperatif gelirine ve talebe aidatına diye Erenköy Feneryolu, Kasımpabağlı olduğu için bu gibi talebenin şa, Eyüb. ve Büyükadanın plân'armı hahepsine bakmağa imkân olmamaktadır. arlamaktadır. , Muhtac telebeye yemek ve kitab verilmesi ve hasta olanların tedavisi için Selim Sarper şehrimizde orta mekteb ve liselerde de ,ilk mekMatbuat umum müdürü Selim Sarteblerde olduğu gibi bir teşki'ât yapılper, umum müdürlük müşaviri Serve: ması tcklif edilmiştir. Iskitle birlikte dün Ankaradan şehriBu hususta hazırlanan rapora göre, mize gelmiştir. Selim Sarper. İstanbulda zeııgin talebe velilerinden yardım mak bulunduğu müddet zarfında matbu buzları mukabilinde para toplanacak; umum müdürlüğünü alâkadar eden bazı ayrıca Maarif Vekâletinden de yardım işleri takib edecek ve bu meyanda ga. tahsisatı istenecektir. Bu suretle topzete sahifeleri meselesi etrafında gazete lanan paralar bir merkez tarsfından sahiblerile görüşmeler yapacaktır. fakir talebenin iaşesine ve ders levaSelim Sarperin perşembe günü, Anzımına sarfolunacaktır. Şehrimizdeki karaya avdet etmesi muhtemeldir. mekteblerde mevcud fakir talebe miktarı tespit edilerek teşkilâta aid raPartide bir toplantı porla birlikte Maarif Vekâletine gönParti vilâyet idare heyeti bir toplantı derüecektir. yaparak yarın saat onda toplanacak o Doğru değil mi ? Fakir talebeler Orta mekteb ve liselerde de yardım teşkilâtı yapılacak Lord Dunfsany konservatuarda c Fiat murakabe komisyonu dün Vali muavini Ahmed Kınıkın riyaseti altında toplanarak yağ ve et fiatları ve bunlara mütealUk mesail üzerinde tetkikler yapmış ve mühim kararlar vermiştir. Dünkü içtimaa çağırılan krema ve ysğcılara komisyonun yağ ve kremaya azami fiat vaz'ı lüzumuna kail olduğu tebliğ olununca yağcılar buna şiddetle itıraz etmişler, eğer İstanbul için böyle bir karar ittihaz olunursa yağların, piyasalan daha yüksek olan Anadolu şelurlerine gideceğini ileri sürmüşlerdir. Fakat komisyon İstanbulda 30,000 teneke yağ bulunduğunu ve bunun 15 000 tenekesi müteahhidlerin taahhüdleriııe karşı olsa bile 15,000 tenekesinin yeni mevsime kadar İstanbulu idare edebileceğini gözönünde tutarak yağlar için azamî satış fiatı koymağa karar vermiştir. Bundan sonra et fiatları meselesi tetkik okınmuş, Belediye İktısad müdürü Saffet Gezen bu hususta izahat vererek canlı kasabhk hayvanların kilosunun 31 kuruştan 24 e düştüğünü, bunun perakendelere iki misline yakın bir tesir yapacağını, ya Yunan ordusuna hediye rından (bugün) itibaren perakende et edilen şekerler fiatlarmda 1012 kuruş bir du,üklük Yunan ordusuna hediye olarak top. o'acağını temin etmiştir. Bu teminat üzerine Fiat murakabe teşkilâtının bııgün lanan şekerlerden Uk parti olarak 10,000 bütün şehirde tarama suretile et fiatları kutu bugün gönderilecektir. Yarındar itibaren dort bin küsur kutu daha hanı tetkik etmesi takarrür etmiştir. zırlanacaktır. Yunan ordusuna hediye edilecek bu şekerleri toplama işinde Tramvay arabalarında Bayan Kırdar., Bayan Tevfik Sağlam Bazı tramvay arabalarından oturula. ve B?yan Refika Hulusi Behcetten müreV:k°b komite büyük bir faaliyet göscak sıraların kısmen kaldırılması, i; 'T ' r. neticeler verdiğinden bu tedbirin d' tramvay arabalarında da peyderpey tatMrn^fatura tüccarınm bıki düşünülmektcdir. Sıraları kaldırı!Hava Kurumuna teberruu mış arabalara üçte bir nispetinde fazla yolcu slmak kabil olduğu tetkiklerden İstanbul manifaturacılarının Türlanlaşılmıştır. Diğer taraftan otobüslerde Hava Kurumuna yapmakta olduğu yarde muayyen miktarda yolcunun ayakta dım her gün biraz daha kabarmakta seyahat etmesine müsaade edilmesi ve bu işle meşgul momitenin mesaisi muhtemeldir. inkisaf etmektedir. Manifaturacılanmızın bu büyük vatan hizmetinde yekEkmek narkı tetkik edilecek diğerile yarış edercesine gösterdikleri Ekmek narkını tetkik etmek üzere hamiyete mukabil bazı fumalarm yercuma günü belediyede bir toplantı ya siz olarak bazı itirazlan görülmüş ise pılacaktır. Maamafih alâkadarlar her de bunlann da bu kutsî yardımda diğer lan vilâyet kongresi hakkında hazır hangi bir tenezzüle ihtımal vermiyor. mümasili firmalardan geri kalmıyacak, hklarda bulunmuştur. lar. larına süphe edilmemektedir. ; Lamartine dair bir konferaıts i İtalyadaki mahkumiyetler, bana, memlekeümizi hatırlattı Türkiye, beşinci kola karşı en iyi zırhlanmış memleketlerden biridir. Arasıra çıkan ve kulaktan kulağa fısıldanırken bir çığ gibi büyüyen esassız dedikodulara rağmen, milletimizin sinesi casuslann bannmasına ve beşinci kolun çalışmasına hiç müsaid değildir. Bunu, zaman göstermiştir. Bu gibi fısıltıları. önlemek için tek çare vu7uhtur. Dahiliye Veklâeti, bu sahada, icab ettikçe efkân umumiyeyi tenvir ederse, halk, bu gibi vak'alar varsa kendisindcn asla gizlenmediğine ve zabıtamızın iyi çahştığına kanaat getirerek müsterih olur. Şimdi asü bahsimize gclelim: Bizde, tehlikeli iki beşinci kol mevzuu, Türk ailelerinin harimine kadar sokulabilen yabancı «miirebbiye» ler ile ecnebi «eş. ler olabilir. Tabiidir ki, ne mürebbiyelerin ve ne de zevcelerin hepsini beşinci koldan addetmeği hatırıma bile getirıniş dcğilim. Bunlar arasmda, namus ve sadakatle çalışıp hayatlarını kazanan nıürebbiyeler ve kocalarının millet ve memleketini seven muhterem eşlcr çoktur. Takat, bu iki sınıf kadın, milliyetleri ve muhitleri itibarile, kendi millet ve memleketleri hesabına da çalışmağa müsaid bir vaziyettedirler. Bizim kanunlanmız, «mürebbiye» leri küçük esnaf arasmda saymadığı gibi, ecnebi kadınların bir Türk erkeğile evleııip Türk tabiiyeüni ihraz etmelerine ve boşandıktan sonra da Türk kalmalarına roüsaiddir. Bu yüzden, aile kurmak için değil; sırf tabiiyetimize girmek için, Türk erkeklerile evlenen ve bir müddet sonra ayrılan ecnebi kadınlar vardır, Bu kolayhk mevcud oldukça, beşinci kolda çalışmak istiyen kadmların rahatça iş görmek için, kendilerine bir Türk koca bulmak suretile otomatik bir şekilde Türkleşmek istiyecekleri tabiidir. Bir ecnebi ile evlenen Türk kaduıları, Türk tabiiyetlerini kaybetmediklerine göre, bu işte, yabancı kadınlar aleyhine, prensip itibarile bir tenazursuzluk da vardır. Fakat meselenin bizce mühim tarafı bu değil; herhangi bir Türk erkeğile evlenen yabancı bir kadının Türk olmasında ve boşansa da Türk kalarak millî camiamız içine girmesindedir. Bu yoldan yüriiyerek ecnebi kadmlarla evlennıesi yasak olan asker ve memur erkekleriınizle de evlenmek, yani kanuni memnuiyeti bir «hilei şer'iyye» ile bertaraf etmek mümkündür. Meselâ, kanun müsaade etmediği için devlet hizmetinde bir Türkle evlenemiyen bir yabancı kadın, evvelâ fakir bir ihtiyar Türkle, bir maddî menfaat mukabilinde yalandan evlenir; sonra a>Tilır ve bu dela, Türk tabiiyetinde bir kaduı olarak devlet hizmetindeki Türk erkeğile evlcnebilir. Bu bahisle alâkadar kanunlanmızda kaçamak yollannı tıkayacak tedbirler almak lâzımdır. Piyasa hareketleri Yok imi$ kurtaracak bahtı kara maderint ttabma gerçekten lâyık olmaz mıyız?.. Sen dönüyorsun, dönüyorsun, hükmünü mugaddiyatı ruhaniyeye (Hâmid içkiye böyle derdi) isal ediyorsun. Ben de o nunla meşgul olmuş ve hatta bir vakit. ltiyâd\m şöyledirkim ayşu.nuf dj/înine Rindilik mahvoha dünyadan ben îcâd eylerim. Demiştim. Fakat hiçbir vakit, Yüzü mü, züljü mü perîşand\r? Bir arab bir beyazla yeksandır, Gece gündüz gözümde seyyandır, Şâribülleyli vennehâr olah! Derecesine getirmedim. Yirmi dört saatte dört saat değil, lâakal on dört saat uykumla, yazımla, kitabımla meşgul olmazsam rahatsız olurum. Ablühak Hâmide, 10 şubat 94 tarihü mektubundan> Hasılı Hâmide şiirde bazan trukallid olan Kemal onu, kendi düştüğü içki ipüıâsmdan da esirgeyecek kadar sevi yor. Gazetelerde hırpalamasmlar diye gizlice nasihatler de edivor «Mektubund > bir (haftai âtiye) tabiri var. Bunlar = edebiyata t?alluk eder şeyler değilse de bir talcım herzevekillerin gıiftÜRÛsuna sebeb olur, dikkat et. 23 rebiü'evvel Ihracat artıyor ; n bir adj rJa •an» dı Aamık Kemale «Filân» diyen bir Maarif Nazıriydi. Bu adam Recaizade Ekrem Eeyi çagırıyor: Tahmi Edebiyattan ya Hânıdin. Filânııı eserlerini cıkarırsm, yahud ki'abi'M mektebde okutmıvacaŞız, "3ivordu. «Fi'ân» Nsmık Kemaldi. Nazır admı söylemelten korkuyordu. (1). îki divam: Biri Sofyada 14 yaşınd» y : ! V a başlaciığı dıvandır. Bu meemuanın en sirın bir tarafı vardır, her sahıfesinin tepesine Erkek: KUçUk hikâye Gece, ne güzel, değil mi? Dedi. O, başını kaldırdı, tıpi savru. lan havaya baktı: Guzel ve muhteşem... Hele kar yağışı... Evet, hele kar yığışı... Erkek durdu. O da durdu. Biraz önce yanyana giderlerken, şimdi, üstünü kar daha yakından kavrasak, yavaş yavaş, Harb yıllannın ikinci Noelinin de İzmir ve İstanbul plyasalanndan zey kaplamış rayların üzerinde karşı kar hayatımıza hâkim olan hiçbir fevkaAvrupada oldukça hararetli hazırlık tinyagı, palamut. Almanlar 4,600.000 şıya gelmışlerdi Erkek ona doğru iki lâdelik kalmadığını göreceğiz. Biribirilarla karşılandığını görüyoruz. Biz bu liralık fındık mübayaa etmek üzere adım attı. mizin kusurlarmı sezeceğiz. Biribirinun filî cephesini haricî ticaretimizde bağlandılar. Bu arada İngiltereye ilk Demek ki kim olduğunuzu söyle mizi aldatmak, biribirimize daha hoş, yaptıgı tesirlerle anlamaktayız. parti olarak 1.300,000 kilo tütün yola miyeceksiniz? daha cazib görünmek için maskelerimizi Noel haftasına tekaddüm eden geçen çıktı. Şu arada Şimal ve Baltık mem Gene kız, üstünde kar ve gece gölge takacağız. Ve gün gelecek, içimizin şim. leketlerine olan ihracatımızın gittikçe bir hafta içinde sulh zamanlannm leri biriken kirpiklerini oynatarak gül di, şu meçhuliyet içinde yaşadığı zevkNoellerine tekaddüm eden haftalarda artısını da zikretmeliyiz. dü. Kürklü mantosunun içinde karlı ten hiçbir şey kalmıyacaktır. Yok, mutad olduğu gibi ihracatunız evvelBu ahşlar piyasaya derhal bariz bir ki haftalara nazaran oldukça düşük canhlık verdi. Fiatlar yükselmeğe baş dekorun fonuna vuran gölgesi gayet ne ben sorayım size, ne de siz bana sorun... Sadece. meçhul bir gene geçmişti. Yalııız İstanbuldan vasatî o ladı. Bu arada meselâ zeytinyağı fiat zarif ve biraz da şuhtu. larak 3 .1.3 milyon liralık ihracat lan sekiz, dokuz kuruş birden arttı. Basını silkti ve beyaz dişlerini göste, dişi ile meçhul bir gene erkek olarak yapılan haftalara mukabil geçen hafta kalalım... ren bir gülüşle: Yeni kararlar ve tesirleri ihracat ancak 7=0,000 lira kadar tu Fakr* dedi ne lüzumu var? Erkek, kollarını gene kıza doğru utuyordu. Ancak bunun en mühim kısGene bu hafta içinde hükumetimiz mmı Noel için yapılan yaş meyva ve mühim bazı kararlar ittihaz etmiş bu Bakınız; ben ayni suali hiç tevcih et zattı: yemişlerin ihracatı teşkil etmiştir. Oh dedi güzel, fakat çok zali. lunmaktadır. Müstahsili himaye etmek. medim... Biz, tesadüfün karşılaştırdığı Gecen bir hafta içinde ithalât tica fiatlann düşmesine mâni olmak ve bir iki yolcuyuz. Eğer bu tesadüfü, lâaletta mane bir arzu... retimizde bir hareket görülmüştür. taraftan da müstehlikin haklannı em yin bir zevk ve hatıra seviyesine in O, gecenin içinde akisler bu*akan bir Halbuki hararetli geçen ve çok mal ge niyet altına almak gayesile ittihaz o dirmek istemiyorsak, her ikimizi de, bukahkaha ile güldü ve o sırada erkek len haftalardan sonra iki hafta kadar lunan bu tedbirlerin başında buğday. racıkta birer meçhul olarak bırakalım... onu kollarından yakalamıştı, dudak duithalât çok zayıflamıştı. Geçen hafta arpa. çavdar ve yulaftan sonra tütün Fena mı?.. dağa geldiler. Havada tipi içinde, sankı Basra ve sair yollarla. Bulgaristan ve ve zeytinvagı piyasasına da müdahale Gene erkek üzülür gibi başını eğdi: yıldızlar da savruluyordu... Rumanva üzerinden ve Sovyet Rus için tetkikata girişilmesi bunlann ba Bilmem ki!.. yadan bir çok lüzumlu ithalât eşyası şmda gelmektedir. Sonra tekrar yürüdüler. Hattın orta» Bu defa gene kız ona doğru iki adım gelmiştir. Otomobil lâstiklerini. yazı İstanbul Fiat murakabe komisyonu sında, ara sıra böyle durarak, ara sıra, maklnelerinl, çivi. cam, kâgıd. fayans. nun yeni bir karan da ehemmiyeti ha attı. Artık biribirine çok yakındılar. büro levazımı, çelik dolablan bunların iz bulunmaktadır. Bu kararla ellerin Göz göze gelmişlerdi. Gene kız gene kollan ile yekdiğerinin bellerini sararak gittiİer... Bir saat sonra, küçük istasyona brsında zikredebıliriz. de iki yüz kilo ve daha ziyade krema ayni güzel gülüşle güldü: Şu bir hafta içinde. muhtelif İthalât tereyağı, sadeyağı ve kuru fasulya ils Yoook, çehrenizi ekşitmeyiniz. Ha döndüler. maddesinin piyasaya çıkması ferahlık pirinç bulunanlar yann akşama kadar fızamızda bu karlı gece çok kereler canBurada ayn ayn istikamette giden tevlid etmiştir. Otomobil l&stiği ve ma beyanname vereceklerdir. Bu suretle lanacak... Hayatımızm sonuna kadar, iki katar duruyordu. Nedense, Anadolu karalann tevziatının yapılması, teneke evvelce toptancı ve yan toptancılardan ortasındaki bu küçük telâki noktasın. tevziatının ikmalile az çok ihtiyacı t a f isteneı beyannameler bakkallara ka bunu kimseye söylemiyeceğiz. O bizim, en gizli maceramız olarak kalacak... Bu da, her iki katarm uzunca bir müddet min olunan konser/e fabrikalan, yağ. dar tesmil edilmiş ve halk için ehempeynir. yoğurt imal?thane'erinin tek mivetli olan bu maddelerin satışlanmn nun neresi fena!.. Bu hatıranın içinde beklemeleri lâzımgelmişti. rar faaliyete geçiş yeni bir hareket daha yakmdan kontrolu imkânı ha tecessüsümüzle muhayyilemiz, neler va İki gene, işte bu ayrı ayrı yollara doğ"rmustur. satmıyacaklar!. Ben sizi, uzak. meçhul düşmüş katarların yolcuları idi. Evvelâ, zırlanmış bulunmaktadır. İngil'z ve Alman mubayaah Bütün bu tedbirleri, ihtiyatî bir ted illerde bir kahraman gibi yaşatacaSım... karşı karşıya duran kompartimanın buGeçen bir hafta içinde İngiliz Türk bir ve hükumetimizin her sahada dik Siz de beni kimbilir nasıl tahayyül ve ğulanmış pencerelerinde bakışmış, son^'aret BirHçi ile Alm^nlar birdenbire kat ve uvanıkliÇına' b'r misal olarsV zpnnedpceksiniz. Oh. bunun Eüzelliğini ra kapıları açmış ve inmiş, daha sonra 1 mnhte''f pivas^'Tda faz'a bir faali memnuniyetle karşı " T I I ? lftzımdır nasıl inkâr edebilirsiniz? Halbuki tanış bu karlı gecenin masalını yaratmışFaik GÜNERİ sak, daha çok ileriye gitsek, biribirimizi lardı. Vagonlaıda herkes uyuyordu... yetle göründüler. İnsrilizler ve Almanlar Almanlar 4,690,000 lirahk fındık alıyorlar İngiltereye 1,5 milyon kilo tütün gönderildi Buna intizaren, mürebbiye ve eş olarak hayatımıza sokulmak istiyen, hatta sokulmuş ecnebi kaduüan, vatanın yüksek menfaatleri namına, tam bir sırdaş telâkki etmemek, onlann beşinci kol hesabına çalışmalan ihtimalini daima gözönünde tutarak dikkatü davranmak, her Türk için millî bir vazifedir. Ben, bu ikazı yaparken sade memleReşid Saffet Atabineniu konferansından bir intıba ketimi düşündüm. Ümid ederim ki bu Büyük Fransız şairi Lamartin'in 150 nci yıldönümü tnü luğunun içinde bulunduğu vaziyeti kısaca anlatmış ve gene mevıula şu veya bu suretle alâkadar nasebetile dün akşam saat 17 de Üniversite Hukuk fakül Lamartin'in eserlerınden; o zamanki İstanbul ve şark tas olanlar gücenmezler. tesi salonunda Türk Tarih kurumu azası Reşid Saffet Ata virlerini okumuş, VP çok" alkışlanan sözlerine son vermiştir. binen tarafından »Lamartin'in şahsıyeti ve Türkler hakkınReşid Saffetin bu fransızca hitabesini Ahmod Hamdi daki muhabbeti. mevzu'u fransızca bir konferans verilmiştir. Üniversite Rektörü Cemil Bilsel, bazı profesörler, bütün Tanpınarm aynı .nevzulu türkçe konferansı takib etmiştir. Tevkif edilen hırsızlar Fransız kolonisi ve Üniversite talebeleri önünde verdiği Ahmed Hamdi Tanpınar Lamartin'in seyahatlerindan bahsederken ezcümle: Muhtelif şehirlerde hırsızlık yapan konferansına hatib: « Türkiyeye çok Avrupah muharrir gelmiştir, sadece Mustafa As, Mustafa Mehmeler, Yakub « Türkler bu dost simayı daima muhafaza edeceklerdir» sözlerile başlamış ve Lamartin'in şark seyahatlerindeki Andre Gide istısna edilirse, hepsi de Türklerin asaletini ve Necmi adlarmda dört kişi dün sulh cezada yapılan sorguyu müteakıb tevgörmüş ve her fırsatta anlatmışlardır» demiştir. gayesini bizzat Lamartin'in eserinden okumuştur. kif edilmişlerdir. Bundan sonra hatib, o devirlerde Osmanlı İmparatorToplantıya 18,30 da son verilmiştir. iki ayrı noktasına doğru kaybolup gittiler. *** Nüzhet, o sene evlenmişti. Karısı bir gün: Nüzhet . dedi haberin var mı ya; kardeşim Türkân yarın geliyor... Hem de nişanlısı ile beraber... Nüzhet, karısı Cazibeyi cnsesinden öptü: Gözlerin aydın öyleyse... Misafirleri ağırlamak senden, lisan ziyafeti de benden... Çünkü ben başka şeylerden anlamam karıcığım... Bilirim zaten, bu cihetlerde kabiliyetsizsin benim serseri Donjoanım. Misafirler ertesi gün geldiler. Nüzhet, eve geç dönmüştü. Baldızı Türkânı ve nişanlısı iktısad doktoru Ragıbı evde buldu. Karısı onları tanıştırdı. Nüzhet, Türkâna bakınca, hafifçe titrediğini duydu. Meçhul dişiye ne kadar da benziyordu?. Türkânm bakışlarında da bir tered. düd hisseder gibi oldu... Her fırsatta, karşıhkh bir tecessüs ve dikkatle bakışıyorlardı. Nüzhet kendi kendine: Mutlaka odur dedi çehre, boy bos, ses, jestler, her şey, her şey... Bir aralık, yalnız kahnışlardı. Nüzhet, iki saattenberi içini kemiren t e . reddüdü yırtmağa karar verdi ve sordu: Yolculuk nasıl geçti. Türkân Hanım?. Çok güzel, çok eğlenceli... Ben de tren seyahatini severim... Hele kış vakti... Uzaklarda, karlı satıhlara düşmüş küçücük istasyonları geçmek... Bazan korozmanlar yapmak... Türkân başını eğdi... Nüzhet, aldanmadığını kafiyetle kavradı: Savrulan bir tipi... Rraylar... Ve meçhul aşinalar... Türl.ân ayağa kalktı, eniştesinin göz. Isrinin içine baktı: Ölülere hürmet edelim Nüzhet Bey!. Ölülere hürmet ı Yazan: Orhan Rahmi Gökçe Biraz ilerideki travers yığınının dibinde gene durdular. Gene erkek: Ben sorayım dedi bakalım harekete ne kadar var? Ve, istasyona kadar koşarak gidip geldi: Daha on iki dakikamız var... Şuracıkta biraz otursak!. Hay, hay, nasıl isterseniz. Oturdular. Erkek ona, bakıyor, profilden de bu meçhul dişinin harikulâde güzel olduğunu görüyordu. Gene kız da ara sıra gülerek ona dönüyordu... Erkek bir arahk inadla: Fakat dedi bana öyle geliyor ki, bu, tatlı bir hatıra gibi değil, sivri uçlu bir hançer gibi içime saplanacak. Sizi, bulduğum noktada kaybettiğim i çin, ömür boyunca iç acısı duyacağım. O, gene başını salladı: Hayır, hayır!. Kendinize kat'iyyen bu fikri telkin etmeyiniz. Tesadüfün raylar ortasında karşımıza çıkardığı bir saati çahnış olduk... Delikanlı mırıldandı: Keşke... Ne var? Trenler hiç hareket etmese... Gece hiç bitmese... Daima yanımda kalsaydınız. Buralarda, böylece kalsaydık... Birdenbire istasyonun kampanası çaldı. İkisi de fırladılar. Tekrar biribirine sarıldılar: Allaha ısmarladım seni benim meçhul dişim!.. Ben de seni meçhul erkeğim!.. Koştular, kompartimanlarına girdiler. Soğuğa rağmen pencereyi açtılar. Bakışarak, mendillerini sallayarak, gecenin