''2 Radyo harbi Bu harbde kullanılan yeni ve gizli silâhlar, hiç şüphesiz, zannedildiğinden ve inandırılmak istendiğinden çok daha azdır. Gerçi, yeni silâhlar kullamlmadı değil, fakat bunlar hakikî ihtira eserleri olmaktan ziyade, askerî he deflerde kullanılmaları esas olmıyan vasıtalar ve usullerdir. Alman tekni ğinin karakteristik noktalarından biri de budur. Alman zimamdarları, mu azzam ve kuvvetli Alman harb me kanizmasını vücude getirmek için, akla gelen bütün vasıtaları, bütün aletleri, hatta harbe en az elverişli olan larmı bile kullanmışlardır. Fennin zafere yardımı r CUMHURlYET 24 Temmuz 1940 Dogru değil ai? Kazinolarda ihtikâr devam ediyor ihtikâr mi? değil mi? Dün ihtikârdan suçlu iki maznunun muhakemesine bakıldı Limon ihtikârı yaptığı iddiasile İstanbul sekizinci asliye ceza mahkemesine gönderilen Tünelbaşında çalışan manav Nesim Kastonun muhakeme sine, dün başlanmıştır. Millî korunma kanununun 31, 32, 53, 59 ve 66 ncı maddelerine göre muhakeme edilen manav hakkındaki son tahkikatm mevkufen icrası lâzım geldiğinden, kendisi, celse açılır açılmaz tevkif edilmiştir. Üç kuruşluk limonu beş kuruştan satmak istediği, bu su retle haklı sebeb olmadan fiat yük seltmeğe teşebbüs ettiği ve limon faturası muhafaza etmediği iddia olunan Nesim Kaston, mahkemede şöyle de miştir: . Ben. haziranın yirmisinde Hal den beheri dört kuruşa elli tane limon satın almıştım. Bunu dört buçuk, beş kuruştan sattımsa da, gazetelerde li monun kat'î fiatı üç kuruş olduğu yazıldıktar. sonra, ben de fiatı üç kuruşa indirdim. Dükkâna kıyafet tebdilile gelen memurlara istedikleri limonun tanesi beş kuruş olduğunu söyîeyen ben değilim, küçük oğlum Şavuldur. Çocuk aklı, ne bilsin!» Hâkim Cemil, muhakeme edilen manavın elli limonu satın aldığı adamla memurlarm ve kügük Şavulun mah j kemeye çağırılmalarma karar vererek, muhakemenin devammı, yirmi dokuz \ temmuz pazartesi on dörde bırakmış tır. Siyasî icmal Ingiltere Almanya arbe nihayet verilmesi hakkında Hitler'in son yaptığı teklife İngiltere namına Hariciye Nazırı Lord Halifaks telsizde söy» lediği nutukla cevab verdi. Ingiliz deviet adanu bu teklifi müspet bulmamıştır. Hitler'in İngiliz İmparatorluğunu itnha etmeği tasnıim etmemiş bulunduğunu söyiediği halde harbe nihayet verecek sulhun adalet esasma müstenid olmasına dair nulkunda bir şey söylemediği gibi her mületin mukadderatına kendisinia sahib olraasından bahseylemediğini teküfin müspet bulunmadığına delil getirmişlir. Bu sözlerle İngiliz Hariciye Nazırı sulhu esas itibarile reddetmemişse de Hitler'e atfeylediği emel ve niyetleri ve Avrupanın karasmdaki hakimiyeitni Ingiltere için kabule şayan bir anlaşmaya asla müsaid bulunmadığını anlatmıştır. Hitler'in söyiediği nutkun hakikî gayesi Amcrika Müttehid Hükumetleri cumlıuriyeti efkârı umumiyesine ve alelumum Amerikanm üç kıt'asındaki yirmi bir devletin siyasetleri üzerine AImanyanın lehine tesir yapmaktl. Lord Halifaks'ın nutkundaki başlıca gaye dahi Amerikahları İngiltere tarafına celb ve yardımlarını temin etmek bulunmuştur. Dindarlıklarile maruf Amerikahlarm dini hislerine ehemmiyetle müracaat edilmişür. Lord Halifaks demiştir ki: «Araerikan vatanınm temelleri bizim vatanımızın temelleri gibi dinin talimi ve Allaha imandıı. Büyük Amerikan milletinin zafcrimiz için heyecanla dua eylediğini yakından bilmemizden cesaret alabiliriz.» Avrupanın bugünkü vaziyetinde hakeın olabilecek ve tavassutta bıılunacak yegâne büyük devlet Amerika olduğuna göre her iki taraf da bu memleketin efkârı umumiyesini memnun etmeğe çahşıyur. Amerikanm askerî ve maddî yardımından ne Almanya endişe ediyor, ne de İngiltere büyük bir şey bekleyor. ingiliz donanması açık denizlerde zaten tefevvuku haiz bulunduğundan Amerikanm harbe girmesi denizdeki kudretlne fazla bir şey ilâve edecek değildir. Büyük Britanya gibi iki yüz elli bin kilometre murabbaı gibi mahdud bir sahayı müdafaaya kırk beş milyon İngiliz kâfi geleceğinden Amerikan askerinin ihracına lıacet yoktur. Fransa meydan muharebesinde Alman istasyonlarının mütemadiyen yaptığı neşriyat, nihayet ordunun bütün kuvvei maneviyesini sıfıra indirmiştir hir ahalisine, samimî bir lisanla hitab ediyorlar, onların günlük hayatından bahsediyorlardı. Söylediklfi sözler, gizli kalması icab ettiği halde, düşmanın istihbar kuvvetinin fazîalığını anlatacak şekilde açığa vurulan hâdiselerdı. *** Radyo, en büyük leairini, fiihakika nazariyeler, fiklrier telkin e:mek maksadile, alelâde propa^anda şeklinde yapmış değildir. Askcıi haberlerin ve rcsmî tebliğlerin doğradan doğruya neşri, daha bartz bir bozgım tesiri y°ptrjştır. Sivil ve asker, bütün Fraıısızların, orduya, istıhkam'.ara ve iilâh I.ıra büyük bir Uimudı vardı Daha büyük taarruz baş'ar başlamaz. Al man radyosu, her akşam, yeni Alman tekniğinin üstünlütjünü icid'a, teyid vc ispata koyulmuştıı. Müıtefik kı'aat, bulundukları mevzide, düşmanın, muvaffakiyetlerini anlatan lıususi neşri yatını dinliyorlardı. Her dpfasında, bu kıtaat, bu lıaberlerin kenc'i istasyonlarî tarafından tekzib edileceğini umuyor lardı. Fakat her defasında, Fransız umumî karargâhı, tekzib ycrina teyıd eden neşriyat yapıyoıdu. Böyle böyle, son haddine kadar gerilen sinirler nihayet bütün mukavemet kabiüyetini kaybediyor, cesaretler kırılıyor, ma neviyat mahvoluyordu. Teessüfle görüyoruz ki İstanbul şehrinde ve sayfiye yerlerindeki kazinolarda ve lokantalarda ihiikâra mâni olmak teşebbüsü, komisyortiarın mesaisi, sımflara taksim, ayrı ayrı listeler tanzimi işleri boşuna sarfolunmuş emeklerdir. Lokantaların, eğlence yerlerinin sahibleri ve garsonları hâ!â büdiklerini okumakta devam ediyorlar. Misal mi isteyorsunuz, işte! Taksim Şehidmuiıtar caddesi 22 numarada kariimiz F. M. Ekonom yazıyor: «Geçen gün Büyükadadaki Tilla kazinosuna gittim. Bu kazinoda Belediyenin tasnifine nazaran meşrubatın çalgısız zamanlarda 15 ve çalgılî zamanlarda 25 kuruş olması lâzım. Fakat ailem erkânile beraber yediğimiz dondurmalann, pastaların beherine kırkar kuruş aldılar. Vaziyeti tespit için istediğim puslayı da hiç çekinmeden verdiler. Mektubumla birlikte gönderiyorum. Sonra Beledive son kararile birinci sınıf lokantalar için tabldot meeburiyeti koymuştu. Gene Adada tabldot buimak için Akasya, Seîekt, Splandit lokantelarını dolaştım. Henüz yemek vakti geçmemiş olduğu halde «Bitti!» cevabını aldım.> H Bir demir meselesi Demir ihtikârı yaptığı iddia ve mevkufen muhakeme edilen tüccardan Baki Tezcanm muhakemesine, İstanbul yedinci asliye ceza mahkemesinde dün devam olunmuştur. Mahkemece bazı yerlerden sorulan şeylere cevab gelmediğinden, muhakeme kalmıştır. Radyo, «sinir harbi» nin en mü kemmel süâhlarından biri olarak bu suretle kullanıldı. Yakın zamana ge linceye kadar henüz bahsedilmiyen bu Bir başka misal. Karilerimizden harb baruta ve topa muhtac olmjyan Askerî Tıbbiye okulu inzibat suDabir harbdir. yı Yüzbaşı Mazhar Izer yazıyor: Hücumdan evvel topçu hazırhğı «Temmuzun yirmi ikinci günü akneyse, muhasamattan evvel başlayan şamı Tepebaşındaki «Halk» bahçesinir harbi de odur. Harb başladıktan sine gittim. Bursda eskiden meşrusonra da, sinir harbi bir istinad silâhı batın fiatı kırk kuruş iken o akşam haline gelmekte, muhariblere, silâhsız programa ilâve edilen bazı yeni nuve devamlı bir yardım temin etmek maralar dolayısile 70 kuruşa çıkatedir. Düşmamn mukavemet arzusunu, rılmış. Fakat caz şefi Gregor havamanevî kuvvetini, geniş gedikler aça nın yağmurlu olması dolayısile o nurak kırar, düşmanda bir emniyetsizlik, maraların göstnı ilemiyeceğini bildirendişe, asabiyet havası yaratarak, padi. Buna rağmen kazino idaresi büniğe daha müsaid bir vaziyet ihdas tün müşterilerden parayı yapılan eder. Hulâsa, bu yeni metod, harb zamlarla ve 70 kuruş üzerinden aldı, Nihayet, bizzat Fransız radyosu, Pausulleri meyanında değil, harb hileleri Hesab puslasını mektubuma leffen risin tahliye edildiğini ve Maginot hatmeyanında zikredilmek iktıza eder. takdim ediyorum.» tına gedik açıldığını haber verdi. CepSinir herbinin, müteaddid ve muh Karilerimizin hiç bir tevil kabul henin hemen her tarafına aynı dakikatelif vesaitle dolu bir cepanesi vardır etmiyecek şekilde tespit eylemiş olda yetişen bu haberler, orada umumî ki, radyo, bunların en başmda gelir. dukları bu vaziyet karşısmda ya Bebir yeis uyandırmış, efradın mukave Uçüncü Rejch müstesna olmak üze met kuvvetini hemen tamamen akamelediye, otoritesini muhafaza için, işi re, bütün Avrupa, radyonun siyasi sa te uğratmıştı. eskisi gibi serbest bırakmalı, her mühada görebileceği hizmetlere, uzun essese işine geldiği tarzda hareket müddet kıymet ve ehemmiyet vermeetmeli; yahud bu ve emsali yerleri Zaferi, tek başına, elbette radyo kamiştir. adamakıllı mütenebbih olacakları şezanmış değildir. Fakat şurası da mukilde cezalandırmahdır; diyoruz, Almanyada ise, bilâkis, radyo neşrihakkak ki. radyo Fransa seferinin süryatı, 1933 senesinden itibaren devlet atle neticelenmesinde amil olmuştur. eline geçmişti. Propaganda üstadları. Bu muharebenin bu kadar çabuk ne bu kuvvetli vasıtayı, derhal büyük bir meharetle kullanmağa başladılar. Bü ticelenmesinde, ikna edici ve fasılasız Evkaf dul ve yetimlerinin tün programlar, devlet noktai nazarına bir propaganda ile çahşan, düşmanın göre tanzim edildi ve en ufak teferru birbirini takib eden muvaffakiyetlerini maaşı derhal veriliyor atına kadar dahilî ve harici propagan derhal haber vererek manevî kuvveti Evkaf veznesinden maaş alan emekli. kıran bu yeni silâhın tesiri pek bü da icabatına uyduruldu. yüktür. Maamafih, dalgaların tesirini dul ve yetimlerin üç aylık maaşlarıAlmanya, radyonun kuvvetini ve hanın yüzde yirmi beş zamlarile birlikte rice yapılan neşriyatm bir memleket kolaylaştıran muharebenin cereyan tar verilmemesi, bazı haklı şikâvetleri muzile Fransanın dahilî şeraitini de unutiçin arzettiği tehlikeleri o kadar iyi cib olduğunu yazmış ve bu hususta anlamıştı ki, bu gibi neşriyatı dinle mamak lâzımdır. alâkadarların dikkat nazarını çekmişBir kere daha görüyoruz ki, kuv meği derhal yasak etmiş ve hilâfına tik. Öğrendiğimize göre Vakıflar umum hareket edenler hakkmda şiddetli ce vetli kalmak isteyen milletler, manevî müdörlüğü" emekli, dul ve yetimlere kuvvetlerini mütemadiyen artırmak ve zalar tatbikına karar vermişti. aid maaş 7am!arınm derhal ödenmesi Fransa meydan muharebesinin son bilhassa, en fena haberleri bile cesu için İstanbul Vakıflar başmüdürlüğüne rane ve yılgınlık duymadan karşıla günlerinde cereyan eden vukuat, radtebligatta bulunmustur. Bordrolar hamak mecburiyetindedirler. zırlanmış olduğundan zamlarm yarınyonun nekadar mühlik bir silâh ola (Gazttte de Laıısanne'd&n) dan itibaren tediyesine başlanacaktır. bileceğini, feci bir şekilde ispat etmiştir. Gizli istasyonların her gece yap tıkları faaliyet neticesinde icra ettik leri bozguncu tesir ve gerek Fraıısız istasyonlarının gerek düşman istas yonlarının verdikleri resmî majjıubi yet haberlerinin, Fransız ordusu üzerinde yaptığı aksülâmel hakkında fi kir edinmek müşküldür. Hakikî millet dostları olduklarmı iddia eden gizli istasyonlar sayısızdı. Her defas:nda başka dalga uzunluğile neşriyat yapan bu istasyonlar, türlü türlü isimlerle havayı bulandırıyorlar, oparlörler etBir ay evvel Merdivenköyü civarında tpvlalar arasında başı göğdesinden ayrafına toplamp dinleyen askerleri şüprılmış, muhtelif yerlerinde bıçak yaraları olan bir cesed bulunmuş ve bunu mühe ve tereddüd içinde bırakıyorlardı. Buna, şu küçük hâdiseyi de ilâve et teakıb bir kaç gün sonra da toprağa gömü!ü kesik baş meydana çıkarılmıştı. Devamlı tahkikat neticesi, bu cinayetin esrarı tamamen aydınlanmış bu'.unmek lâzımdır. Bazı Alman istasyonlan, sureti mahsusada Fransızlar için yap maktadır. Bu feci cinayete kurban gidon mektulün temizlik amelesinden Fatsa'.ı tıkları neşriyatta, doğıudan doğruya, iVtevlud olduğu ve parasma tamaan katledildiği tespit edilmiştir. Bu feci cinayeti işledikleri tahkikat neticesi anlaşılan Kastamonulu Mustafa ismini söyleyerek filân veya falan şe iie dayısı Cevizoğlu Şükrü adlnrr.da iki ki.şidir. Tahkikat devam ederken Rasime adında bir kadm müddeiumumiliğe bazı ihbarda bulunmuştur. Bu ihbar ürcrinden tahkikat derinleştirilmiş: sorguya «ekilen Şükrü ve Mustafa uydurma bir ifade vermişlerdir. Şükrü ve Mustafa tahkikat cephesine tamamen aykırı ifadelerini müteakıb Kastamonuya gitmek Üzere rıüsaade istemişlerdir. Imtîhanların neticesi tesbit edildi İlk mekteblerden bu sene 7894 talebe mezun oldu Maarif müdürlüğü, bu sene İstan bulun 16 kazasındaki ilkmekleblerde, birinci ve ikinci devrelerde imtihan lara girmek suretile mezun olan ta lebe miktarıru tespit ederek Maarif Vekâletine bildirmiştir. Buna göre son Einıflarda mevcud 8801 talebeden 7894 ü mezun olmuş, 1907 si de smıfta kal miştir. Ortamekteb müdürleri, mıntakalarından mezun olan ilkmekteb talebesinin adedine göre, mekteblerinde tertibat almaya başlamışlardır. Bütün hazırhklar ağustosun ilk haftası içinde bitiri lecek ve yeniden açılacak şube miklan da tespit edilerek Maarif Vekâletine bildirilecektir. Manifaturacılar arasındaki ihtilâf Fiatların tespitinde çıkan vaziyetin Ankarada halline çalışılacak Dognı Mİ? MÜTEFERRİK Üçüncü Genel Müfettiş şehrimizde Dahiliye müsteşarhğından Uçüncü Genel Müfettişliğe tayin olunan Nazif şehrimize gelmiştir. Üçüncü Müfettiş, Cumhur Reisimiz Ismet înönüne tazi nıat arzettikten sonra yeni vazifesine hareket edecektir. j Yakub Kadri Kara Osmanoğlunun bir tavzihi Tahkikatı bir aydanberi devam eden cinayetin failleri bulundu Kesik başın esrarı ^» Şüpheli 2 ölüm Her ikisinin de kalb sektesinden vef at ettiği anlaşıldı .. * Şüpheli görülen iki ölüm etrafmdaki tetkikat ve tahkikat bitmiştir. Bir kaç gün evvel Zincirlikuyuda KUçUk hikâyc Kirkorun harmamnda bulunan ve kırk, elli yaşlarında bir zata aid olduğu tahmin edilen cesedin hüviyeti teşhis o lunmuştur. Ölen, İstanbul Belediyesi Evrak muhasebesi bürosunda memur Sadık Budaktır. Kendisi, eski İstan bul valilerinden Haydarın damadıdır. Mudanyadan kalkan Trak güverte Kırda gezinirken kalb sektesinden öl sinde benden biraz ötede oturuyorlardüğü şeklinde rapor verilmiştir. dı. Gene aynı günde. Beyoğlunda As Ufukta, serince bir yaz akşammın kımalımesçidde Sofyalı sokağında Nikıtiç zıllığı gitgide koyulaşıyor ve kararıyorapartımanında oturan eski .Viyana*, du. Güneş, yeryüzünde kendisine hiç yeni cSpor» birahanesi müdürü Giridli bir mevcudun rakib olamıyacağı kadar Cezmi, odasmda ölmüş olarak buîun azamet ve haşmetle batmasma rağmen muştu. Zehirlenmiş olması ihtimali dü gene gönüllere hafif bir ıstırab ve hüşünülerek cesedi Morga kaldırılarak zün serpmekten geri kalmıyordu. Arbu zatm da, kalb sektesinden öldüğü kamda ne bir sevgili, ne de samimî bir şeklinde rapor hazırlanmıştır. dost bırakmadığun halde gene kederli Adliye hekimi Enver Karan. her iki ve müteessirdim. cesedin de gömülmesine ruhsat ver Kenardaki kayalar ve kumsallar, zihmistir. nimde değil, gözlerimde bile bir iz, bir Bunlara müsaade verilmiş, fakat oradaki bütün hareketleri de sıkı bir kontrol alüna alınmıştır. Her ikisinin de Kastamonuda fazla para sarfettikleri görülmuş, bu sefer ikinci bir sorguya daha çeHlmişierdir. Bu sorguda Şükrü ve Mustafa suçlarını tamamen itiraf edsrek Mevludu parasma tamaan öldürdüklerini soylemişlerdir. Şehrimize geldiğml yazdığımız, Holanda elçimiz Yakub Kadri Karaosmanoğlundan dün şu mektubu aldık: «Dün sabah trenden inerken iki gazete muhbiri ve bırkaç fotografçı etrafımı aldılar. Eski bir gazeteci sıfatile hatırlarını kırmak istemedim ve resmî vaziyetimin müsaade ettiği nispette hepsini memnun etmeğe çalıştım. Fakat dün akşamki gazetelerin bir tanesile bu sabahki gazetelerin bazısında gördüm ki. hiç söylemediğim sözler bana atfcdilmiştir. Meselâ: FCNERt MFHAF'inE 1. Talebelerimizin pek perişan ve başıboş bırakıldığı, İkamet tezkereleri 2. La Haye şehrinin tahrib edildiği, Şehrimizdeki ecnebilere yeni ikamet 3. Berlinin İngiüzler tarafından mütte^kereleri verilmesi kararlaştırılmıştır. hiş bir surette bombardıman edildiği... Emniyet müdürlüeü. bu işe ağusto=ıın Holandanın işgalindenberi her taraf ikinci pazartesi pünü baslıyacaktır. İzla muhabere kesildiği için şu veya bu diham olmaması için ilk gün 1 numararadaki talebelerimizin halinden haber dan 1500 nurrmrava kadar olan ikamPt dar olmam şöyle dursun harb sahası dı tezkereleri değktirilecektir. Müteakib şındaki en yakın akrabamdan bile ma KÜnlerde de bin beş yüz numaraya balumat alamıyordum. Şu halde Fransa kılacaktır. da ve Belçikada bulunan Türk talebelerine dair her hangi bir malumat edinBir Türk c ! '°ni p ortsaide mem büsbütün imkânsızdır. Holandada yarıdan yarıya tahrib edieidecek len şehir La Haye olmaj'ip herkesin bilİthalâtcılanmız taraftnrlpn e\npVe sidiği gibi Rotterdamdır. narisi yamlmıs olan mallarHan bir kısmı Berlinde kaldığım bir hafta zarfmda rtprWn Ak^pni^e siraveti Ü7prine Pnrtne bir tayyare eürültüsü, ne de bir =?id limanmda kalmış bulunuvordu. bomba sesi ışittim. Hatıra gelebilecek her türlü nahoş kına eibi maddpler dp vard'r. Bu malpolemiğin önüne geçmek için bu nok lann limanımıza öetirilmpsi inn bir taların tavzihini muhterem gazeteniz Türk .ciipnjnin Portsaide gitmesi takarden rica ederim.» Kanifatura 68tl.umu> tes,)i!i ve aram? kâr hadlerin.'n tayını sırasında crUja çıkan vaziyot doiayısüe Mıntaka T.csret müdürü A/ni Saknıan'd:ın sonra Manifatura İthalâtçıları Birliği reısi Ptrrzi Avunduk da Ankaroya gi*ınıştü. Diğer taraftan oğrandiğlmize göıe M; nifaturacılar cemiyetinden de An karcya bir heyet görulenlmesı mu kirrerdir. Manifatura işler'Me ^.lâkalı b;.r .Ma nifatura İthalâtı Tacu'e.i ]>irliği» vardı: ki burada se(ts3ji kadar itha'â.çı ksyıdlıdır. Manıfaturac'lar cemiyetinde is= manifatura ticavefiJe ıığraşaıı 26J k.idtr tacir azadır. Ortaya sürülen iddi.ıya göre Manifatura ttha'ât Tacirleti Lâkiıı Amerikanm bir tarafı mutlak B:'liği Fiat Mural:^b= komisyofle doğfucp temasından i?tirâtîe elorek bütün surette tutmasının manevî cihetten bükârı ithalât tacir^nne inhisar ettirmiş yük kıymeti vardır. Bunun için gerek tir. Filhakika komisyon valmz ithalât İngiltere gerek Almanya Amerikan eftacirleri ve perakendeciler için kâ kârı ıımumiyesi üzerinde tesir yapmaja vermektedir. Aradaki diğer tarir'ere ve bu suretle yeni cumhur reisi intihakâr kabul edilmemiştir. Bunun için bıııda Avrupa işlerinden uzakta kalıp tthalât Birliği haricindç bulunan'ar kaimanıağı iltizam edcnlerin iş başına Ankaraya giderek vaziveti Vekâlete gelınelerine yardım etmeğe çalışıyorlar. ^rzetmeği münasib görm^kt?c!irler. Söylenen nutuklar harbin İngiltere ile Almanya arasında büyük boğuşma başADLİYEDE iamazdan evvel sulh ile neticeleneceğ>ne hiznıet edecek değildir. Boğuşmanın ııaSahte bono tahkikatı sıl ba.şlayacağı da meçhuldür. Büyük Sahte mübadil bonosu tahkikatı işi, Britanya adasına hücumdan evvel Akmahkemeye verilmiştir. Bu işin birinci denizdeki İngiliz donanmasının ve bahrî safhasmda tevkif edilen Nihadla daba tefevvuku meselesinin halli için Almanbir çok kişinin muhakemesine, yakında varnn tahtelbahirleri ve hava kuvvetleri ikinci Ağırcezada başlanacaktır. vt teknik yardımlarile çok ciddî muhaMahkemeye verilen bu işten başka. rebeierin yapılacağına da intizar olunabimübadil bonosu sahtekârlığında ikinci lir. Yahud yıpratma harbi tabiyesi takib safha olmak üzere de tahkikat yapılıyor edilerek uzun müddet umumî hücumlar du. Bu safhada Nihadın akrabasmdan yapılmıyacaktır. Şimdilik vaziyette bir Ibrahim hakkında gecende tevkif mü dcğişiklik yoktur demektir. zekkeresi kesilmişti. Dün de Kâzım adh Muharrem Feyzi TOĞAY biri tevkif edilmistir. Bu tahkikat, henüz devam halindedir. Feci bir kaza Lâstik fabrikasında dün beş kişi yaralandı Dün öğleüzeri Eyübdeki lâstik fabrikasında iki kişinin muhtelif yerleıinden tehlikeli surette ve üç kişinin hafifçe yanmalarile neticelenen feci bir haza vukua gelmiştir. Bahaıiye caddesinde lâstik fabrika smm kazanlarından birinin ağzı "açık kalmış. yağlı ve yakıcı bir maddeyi ihtiva eden bir nevi boya taşarak büyük bir gürültü ile parlamıştır. Bu sırada kazanm civarında bulu nan fabrikanın teknik âmiri İsak ve işçilerden Ibrahim eî ve ayaklarile vücudlerinin muhtelif yerlerinden tehlikeli surette yanmışlardır. Bunları kurtarmağa koşan fabrika memurlarmdan Sudi Düzkaya, idare müdürü Kâmil Kızılkaya ve işçilerden Raif de muhtelif yerlerinden yanmışlardır. Vak'ayı müteakıb yaralılar tedavi altma alınmış ve hâdise hakkında tahkikata başlanmıştır. İsakla Ibrahimin vaziyetleri tehlikelidir. Bursadan muzları, intizamlı endamı, iri elieri, her tesadüf ettiği kadma: Yakışıklı bir delikanh! Dedirtebilirdi. Birbirlerine adamakıllı sokulmuşlardı. Eğer orada başkalan bulunmasaydı, yahud daha serbest hareket etmekten çekinmeselerdi, delikanh. kolunu kadınm beline dolamaya, kadın da başını erkeğin omzuna bırakmaya hazırdı. Bununla beraber, kadın arasıra hafif şuhane hareketler yapmaktan geri kalmıyordu. Bazan başını fazla önüne eğerek beyaz ensesini bütün nefasetile meydana çıkarıyor ,bazan dudakiarını gene adamın kulaklarma yaklaştırıp cıvıltılı bir sesle konuşuyordu. Delikanh bütün bu gevezeliğe «evet!» • hayır!. gibi tek kelime ile cevab veriyordu. Bir aralık sustular. Erkek, gözlerini kapayarak kendinden geçer gibi oldu. Kadın, onu sevgi dolu nazarlarla seyrediyordu. Bu bakışlar, uzun bir nutuktan daha manalı idi. Her birinin kendisinde ayrı bir hatırası olan saçtan çeneye kadar, delikanlının yüzünün bütün kısımlarını ayrı ayrı tetkik ediyordu. Belki de hafızasında ilk tesadüflerine, ilk kucaklaşmalarma aid hatıralan canlandırıyordu. Herhalde bu macera da, diğerleri gibi başlamıştı. Kocası, işleri çok olduğu için Istanbulda kalmış, kadın Bursaya yalnız gelmişti. «Çelik Palas» ta tesadüf ettiği delikanh önce çok hoşuna gitmişti. İşte o kadar!.. Fakat «Uludağ» a beraber tırmanışlar, terastan mehtabı yanyana sey döniiş ıedişler, musiki dalgaları altında karşı karşıya tahayyüller, ruhu da vücud kadar yekdiğerine intıbak ettiren danslar birbirini takib edince onu aile yuvasına rapteden bağ birden gevşeyivermişti. Heyhat! Bütün o saadet ve çılgmhk şelâlesinin çağütılarından, gürültülerinden sonra bu sessiz dönüş ne hazin ve ne acıydı. Kadm, bir an benim kendilerile meşgul olduğumu farketmiş gibi korktu. Âşıkının ellerine sarıldı, erkek gözJerim açmadan sordu: Yoksa geldik mi? Kadın, yüksek sesle cevab vermedi. Kulağına birşeyler fısıldadı. Benden bahsettiğini anladım ve cebimden çıkardığım gazeteyi okur gibi yaparak yüzümü kapamaya mecbur oldum. İstanbula yaklaştığımız zaman saat on bire geliyordu. Gene adam, birdenbire üstüne basan ağırhktan silkinmiş, ayağa kalkmıştı. Saçlarını taradı. Kravatını sıkıştırdı. Pantalonunun çizgisini düzeltü. Sabırsızlanmaya başladığı belli idi. Kadın: Canım, acelen ne? Diye surat astı. Erkek: Bana göre hava hoş, dedi, ben, seni düşünerek birbirimize rıhtımda değil, burada veda etmemizi münasib görüyorum. Kadm, tevekkülle başını salladı: Hakkm var! O halde Allahaısmarladık yavrucuğum. ne zamanlar bana gelebileceğini yazarsm, değil mi? Makine dairesinden çan seslerile ka Hadiye lclâl rışık süindir homurtuiarı aksettı. Kadın sanki bunlar sözlerinin anlaşılmasma mâni olacakmış gibi cevab vermedi ve âşıkının sağ eline uzanan dudaklaruıdan uzun müddet parmaklarmı geri çekemediDelikanh yüzünü zoraki bir hüzünle maskelemeğe çalışıyordu. Bavulunu kaptı. ayaklarını tahtalara sert sert vurarak yürüdü. merdivenden aşağıya indi. Kadm perişan ve bitkindi. Buna rağnıen kocasının karşısına hiç bir şey olmamış gibi tabiî bir vaziyette çıkmak için kendini toplamaya gayret ediyordu. Hali. içime dokundu. Aldattığı adama karşı takınacağı mürai tavırları göriip bu merhametin kine ve garaza dönmemesi için geri kalmayı ve en son çıknr.ayı tercih ettim. O kadar gecikmiştim ki. azkaldı, yolcu salonunun kapısında taksi bulamıyordum. Çantalarımı şoförün yanına yerleştirmeğe uğraşırken kulağımın dibinde bir îakım gevrek ve sürekli kahkahalar aksedince başımı çevirdim: Dd çift erkek ve iki çiftkadın kolu vapurdaki mahud delikanlıyı şık bir spor otomobile çekmeğe çahşıyorlardı. Erkekler tam siving tipinde ve kadınlar plâtin saçlı idiler: Oîmaz, imkânı yok diyorlardı, eşi dostu sofrada bırakıp karşılamaya geleUm de sen bizi atlatmaya kalk! Canım, diye cevab veriyordu, on beş gündür İstanbuldan uzak kaldım. Kendi kendime bu akşam dört başı mamur bir eğlenmek istiyorum.. Allahaşkma bırakın benim yakamı!.. MAARİFTE Her mektebe bir kütiibhane Mekteb muallimlerinin ve talebelerinin derslerine aid tetkiklerde buluna bilmeleri imkânlarmı temin etmek üzere her mektebde muhakkak birer kütübhane bulunması için Maarif Vekâleti alâkgdarlara tebligat yapmıştır. Kısa Haberler I I •k Maliye Vekili Fuad Ağralı, Nafıa Vekili General Fuad Cebesoy Ankarava dönmüşlerdir. if Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar dün Yalovadan İstanbula inerek Eminönü meydanındaki inşaatı tetkik etmiştir. + Belediyenin açtığı yeni halk hamamları çok rağbet görmektedir. Sor bir hafta zarfında bu hamamlarda 1' bin kisi vıkanmıstır. 1KTISAD Turhan Boray İzmire gidiyor Basra yolunu ve Hindistanla cenubî Asya ve Uzakşark memleketlerile ticaretimizi tetkik için Ticaret Vekâleti tarafından Hindistana gitmesi takarrür eden Standardizasyon müdür muavini Turhan Boray dün de şehrimizde tetkiklerine devam etmiştir. Turhan Boray bu gün İzmire gidecektir. Basra yolile gelecek eşyanın İstanbul gümrüklerinde gümrüklenmesi muvafık görülmektedir. hatıra bırakmadan hılza kayıp kayboluyorlardı. Canımın sıkıntısmdan bir arahk kalkıp baş tarafa doğru bir gezinti yaptım. Herkeste de benim gibi bir halsizlik, bir yorgunluk vardı. Sıralara, koltuklara yaslanmış kadınlar ve erkekler ya uyulayorlar, yahud da gözleri açık rüya görüyorlardı. Tekrar geldim, yerime oturdum. Etraf çok tenha idi. Uzakta çocuklu bir aile, öteki kısma geçilecek yerin sağında yaşlı bir karı koca.. İhtiyarsız nazarlarım gene en yakinimde olanlara takıldı. Kadm, pek gene değil, fakat güzeldi. On yaş daha az görünmek için bütün meharetini sarfederek boyanmış ve süslenmişti. Gözbebekleri yeşil ve yuvarlakça.. Dudakları ince.. Vücudü sıkı ve toplu idi. Erkek, ancak yirmi beş yaşmda tahmin olunabilirdi. Kestane rengi çekik gözleri, uzun yüzile insana adeta bir tazı hissini veriyordu. Lâkin, geniş o CUMHURlYET Nüshası S kunıştut. Türkiye İÇİD Harte ıçln 2700 K i 1450 . 800 . Yoktur. Barsak ihracatcıları Barsak ihracat tacirleri dün bir top lantı yaparak aralarında bir birlik yapmanın münasib olup olmıyacağını tetkik etmişlerdir. İçtima sonunda birlik yerine bir merkez komitesi kurulmasına ve bunun Ticaret Vekâletine arzma karar verilmiştir. Seneük Aib aylık Üç aylık Bir aylık 14O0 Ki. 750 400 150 Dikkat Gazetemize gönderilen evrafa ve yazüaı neşredilsin. edilmesin tade edilmeı ve zıyaından mes'uliyet bnbu) nlunmaz. Hadiye İCLÂL