CIMHURİYET 11 Temmuz 1940 Sokak ortasında ... Bir adam karısını ağır surette yaraladı Tarihi tefrika: 6 O Sarayda toplanan heyet Başta Padişah olmak üzere mevcud vesaitle müdafaaya karar verdi Sebastiyani, her ihtimale karşı ha zırlıklar yapılması için sefaret memurlarına emirler verirken, diğer t3raf tan da bazı sefir dostlarım sefaıethaneye davet etmişti. Bu dessas diplomat kendi mevkiini kurtarmak için onları vaziyete şahid tutmak istiyor: Bakınız.. Türklerin ne büyük bir korkuya kapıldıklarmı görüjorsunuz, değil mi?.. Şimdi, Ingilizler İstanbul surları önüne gelir gelmez Türkler derhal vaziyetlerini değiştirecekler.. Beni burada yapayalnız bırakarak, derhal Ingilizlerle müzakereyc girişe cekler.. Onlar ne teklif ederlerse, hiç bir pazarhğa girişmeden, cümlesini kabul edeceklerdir... Çok kuvvetle tah min ediyorum Sultan, (yani, padişah), en evvel beni feda edecek.. Ya, İstanbuldan çıkıp gitmemi isteyecek.. Ve yahud da, beni Yedikule zindanına hapseyleyecektir. Diyordu. Halbuki Sebastiyani, çok aldamyordu. Çünkü Türkler. İngiliz donanması karşısmda mağlubıyeti kabul elmeyi gururlarına yedirememişler.. Asırlar danberi tahkim etmeyi akıllarından bile geçirmedikleri payitahtı, yıldırım süratile müdafaa haline koymaya ka rar vermişlerdi. Sarayda cereyan eden müzakere esnasında (Sadaret kethüdası Be?im Efendi) muslihane bir teklifte bulun muş: Mademki İngiliz donanması, Geliboluda donanmamm yakıp gelmektedir. Hiç şüphesiz ki burada da bir hayli hasarat vukua getirecektir. Eğer münasib ise, bazı zevattan mürekkeb kendilerine bir kaç karşıcı gönderilse.. Ve sulh yolunda müzakereye girişilse... Demişti. Bu söz, bütün meclisi hiddetlendirmişti. Bilhassa (sudur) dan İsmet Molla Bey, şiddetle feveran ederek: Behey efendi!.. Bunca zamandır, İngilizlerin müzakere tekliflerini. oyalamalarla geçirdik.. Onların taleblerine mümaşat göstermedik.. Evvelâ Allaha, sonra da Devleti Aliyyenin kudret ve satvetine güvenerek bu ana kadar metanette sebat ettik de. şimdi iki parça yelkenbezi görür görmez teslimlyet yüzümü göstereceğiz... Senin hasarat dediğin ne olacak?. Olsa olsa, İngiliz gemileri beş on gülle atacak.. Bir kaç binayı yakıp yıkacak... İngiliz Amiralı, gemilerinin altına tekerlek takıp da, üzerimize saldırrruyacak, ya?... Diye, Besim Beye acı sözler'.e mu kabele etmişti. Sarayda toplanan bu heyet, elde tnevcud olan vesaitle müdafaaya ka rar verdi. Bu vesait de, top ve hum baralardan ibaretti. Şehrin sahillerine, derhal toplnr döşenecekti. Ve bu toplar sayesinde. İngiliz donanmasımn sahile yaklaşmasına meydan verilmiyecekti. Şayed bir tarafa ihrac hareketi vuku bulursa, o zaman da humbaralarla, tüfeklerle ve hatta sopalarla müdafaaya girişilecek ti. Bu kararı, Padişah 3 üncü S3Üm de memnuniyetle kabul etti. tîatla, bu karar Şeyhülislâm Ataullah Efendi tarafmdan kendisine bildirildiği zaman: Padişahım!.. Her nekadar böyle bir karar verildiyse de. müdafaa ve yahud musalâha hususunda hangi cihet kabul buyurulursa, isabet andadır. Denilmişti. 3 üncü Selim, bu vaziyette İngilterenin mutalebatmı kabul etmenin bir (zület) olacağını söylemiş.. Ve sozle rini de: Bizde, hamiyet yok mudur, sa nırsınız. Şehrin enkazı altında gomülmeye rıza gosteririz; fakat bu şart dahilinde hiç bir teklif kabul etmcyiz. Diye, bitirmişti. *** Saraydaki müzakereyi büyük bir ehemmiyetle takib eden Sebastiyani. müdafaa kararmm verildiğini duyar duymaz, geniş bir nefes aldı. Bu fır saü da, kaçırmadı. Derhal bir noti yazarak Babıaliye yolladı. Sebastiyani bu notasmda. Türklerin an'anevi kahramanhklarını methüsena ettikten sonra, sözlerine şu meald» devam ediyordu: *** (Tabiatin emsalsiz güzellikîerine mazhar olan İstanbul, aynı zamanda büyük bir müdafaa kabiliyetine de maliktir. Bu itibarla, yirmi dört saat zarfında, İngiliz donanmasına. l?yık ol duğu mukabeleyi gösterecek surette tahkim edilebilir... İngiliz donanması, şayed husumet göstermeğe kalkısacak olursa. şehrin beş on binasını yıkmaktan, bir kaç ahşab binasını yakmakian başka hiç bir muvaffakiyet gösteremiyecektir. (Aynı zamanda, şu cihetin de nazarı dikkate alınması lâzımdır ki, İngiliz donanması, Marmora denizine girmekle çok büyük bir hata irtikâb etmiştir. Zira. Çanakkale istihkâmları ciddî bir surette mümanaat ettikleri takdirde. İngiliz dnnanması artık Boğazdan çı kamıyacak.. Ya. Kaptanpaşaya te=lim olmayı kabul eHecek ve vahnd da Marmara denizi, ingiliz donantıasına VP Amiral Dük Vort'a ebedi bir mezar olacaktır.) Sebastiyani'nin yukarıdaki (costane nota) sı, büyük bir hakikati ihtiva ediyordu. Nitekim, başta Padişah 3 üncü Selim olmak üzere, devlet ricali de böyle düşıinüyordu. Ancak şu var ki o aralık İstanbul hiç bir müdafaa vasıtasına malik değildi. Çünkü İstan bulda mevcud olan bütün toplar ve tüfekler kâmilen, Tuna sahillennde Ruslarla harbeden orduya gönderil mişti. Sarayda verilen karar üzerine derhal tahkimata başlandığı znman. işe yarayabilecek, ancak 15 20 top bu Karagümrükte Muhteseb İskender Yazan: Z1YA ŞAK1R mahallesi Kırtaşı sokağında 5 numarada oturan ve Gureba hastanesinde badanacıhk yapan İsmail, araları bir müddettenberi açık bulunan kansı Sam sunlu Ali kızı Mesireyi sokakta göğsünden ye sol kolundan bıçakla ağır surette yaralamıştır. Vak'ayı müteakıb Mesire Haseki hastanesine kaldırılmış suclu İsmail yakalanmıştır. Oğleden sonra Adliyeye teslim edilen ismail. Sultanahmed birinci sulh cezada yapılan sorguyu müteakıb tevki lunabildi. Maamafih, en küçuk bir aciz gös edilmiştir. terilmedi. Bir taraftan, İstanbul limaİsmail sorgu esnasında şunları söynında bulunan Türk donanmasına, lemiştir: Almanya ile ıramızda evv'elce esss(harbe hazır) olmak emri verildi. Di€ kanm bana ihanet edivordu. Sa ları parafe edilraiş olan 21 mityon hğer taraftan da, Yeniçeri ağası (Peh bahleyin kendisini bir erkekle gördüm. ralık muvakkat ticaret anlaşmasmm livan Ağa) da bütün maiyetile hare Nasihat ettimse de kulak asmadı. hatta listeleri de hazıdanmış ve imza saf kete geçti. İstanbul halkı da, tahkima bana hakarete kalkıştı. Ben de hidhasına gelmiştir. Bu münasebetle Alta yardun etmek için sahiüere şitab detle bıçağı sapladım.» man ithalât ve iiracat firmaları memetti. leketimiz tacirlerile temasa gelmişlerŞimdi. İstanbul ve Üsküdar sahillerinADLIYEDE dir. Gerek ihracıt ve gerekae ithalât de. asırlardanberi görülmemiş olan bir tacirlerimize geleıı mektub'arla yeni müdafaa hazırlığı başladı. Yeni^erilerTevkif edildiler anlaşmaya göre teklifler yapılm=ıkta le İstanbulun hamiyetli halkı, sahillerYeşilköyde oturan odacı Hasanı, 80 li dır. de karıncalar gibi kaynaşıyorlardı. rasına tamah ederek kayışla boğmağa teAlman firmalan ihracat tacirlerimizTürkler, İngiliz donanmasına karşı. şebbüs ettikleri iddia edilen Zeyneble den âcilen fiat ve nümune istemekte cidden vakur ve metin davraııdılar. kardeşi Abdullah, dün Adliyeye getirilve yeni mubayaatn genişlemiş olan Şubatın 20 nci günü İngiliz donanması, misler. Sultanahmed birinci sulh ceza Almanyaya göre tir çok Belçika, Hoİstanbul surlarının bir kaç top men mahkemesinde tevkif edilmişlerdir. Olanda, Fransız, Danimarka ve Noneç zili açığından geçerek Fenerbahç» ö dacı Hasan, vücudü yara, bere içerisinşehirlerine teslim edilip edüemiyeceği nünde demirlediği zaman, bu mühim de olarak, etraftan yetişenler tarafınde sorulmaktadır. Diğer taraftan Al hâdiseyi büyük bir soğukkanhhkla dan kurtarılmıstır. Zeyneble Abdullah, man ihracat firmaian da ithaUtçıları karşıladılar. inkâr yollu ifade vermişlerdir. mıza evvelce yapılıp infaz edilemiyen 3 üncü Selim, herkesten daha sakin siparişlerin emre unade olarak hazır6 aya mahkum oldu görünüyor ve her işi, en ince teferrulanmış bulunduğıınu ve yeni talcbleatına kadar düşünüyordu. Padisah. Kumkapıda cöpçü Necib Çelik. arka rin süratle iş'arını bildirmpktedirler. herşeyden evvel, silâhtarlarmdan İs daşı çöpçü Şevketin 170 lirasını çalmış, Gelen Tapurlar hak Ağayı (Sebastiyani) ye gönderdi. paranın 92 bucuk lirasını çorabının konHarbin Akdenize sirayetind°n sonra İshak Ağa, Fransa sefirine Padişahın cuna saklamış. Sultanahmed birinci sulh selâmmı tebliğ ettikten sonra: ceza mahkemesinde dün yapılan muha tamamen durmuş olan liman harçkâ Şevketlu efendimiz, kendi nefsi kemesi sonunda, 6 ay hapse mahkum tında hafif bir inkişaf göı ülmektedir. şahanelerinden evvel, sizi düşünüyor edilerek hakkında tevkif müzekkeresi lar. Şayed İngilizlerle harbe girişmek kesilmiştir. mecburiyeti hasıl olursa, bundan he Bir kız kaçırma davası yecana gelen bir kısım halkın, harbe Küçükpazarda Kovacılar caddesinden sebebiyet verdiğinizden dolayı size tecavüzde bulunmaları ihtimalinden kor geçen Bedriyeyi otomobille kaçırdığı idkuyorlar. Ve o karışıkhk esnasında, si dia olunan Enverin muhakemesine, İszi emniyet altında bulundurmanın tanbul ikinci Ağırceza mahkemesinde müşkül olacağını düşünüyorlar. Bun başlanmıştır. Kendisi, .kız, kendi arzuZabıta, dün müdan dolayı, şu badire atlatılmcaya ka sile birlikte geldi, ben kaçırmadım» de him bir ilâc ka dar, münasib bir yere çekilmenizi fer miştir. Bedriyenin ailesi, kızlarınm teh çakçıhğını meydadidle, zorla kaçınldığını iddia etmekte na çıkarmıştır. man buyuruyorlar. dirler. Bu kaçakçıhğı yaDedi. Mahkeme, bazı şahidler dinledikten ıan BüyükayasofSebastiyati, büyük bir kabalık gösSoğukçeşme terdi. Çok yüksek bir hassasiyete ma sonra, muhakemeyi şahid çağınlmasma •ada addesi 8 numarada lik olan 3 üncü Selimin bu incs ve in bırakmıştır. oturan ve Tıb Fasanî duygusunu takdir edemiyerek. kültesi talebesinden çehresinde derhal bir iğbirar ve infial Vali Yalovaya gitti belirdi. Adeta tehdidkâr bir tavır alaRahatsız bulunan Vali Lutfi Kırdar, Mehmed Fahri arak: dün. istirahat etmek üzere Yalovaya dında bir gencdir. Mehmed Fahri, üı Mehmed Fahri (Arkası var) gitmistir. ay evvel İstanbula gelirken berabe inde şahsî eşyam diyerek üç büyük sandık getirmiştir. Fakat bir müddet sonra Fahrinin bazı ecza depolarma Avrupa müstahzaratı ilâc satmak teşebbüsünds bu lunması şüpheli görülmüş ve yapılan hbar üzerine zabıta bu genci takib tmeğe başlamıştır. Nihayet dün evinde yapılan anî bir araştırma neücpsi üç aandık içinde Klâsik olmıyan bu bir adam tavrile oizlerce muhtelif Avrupa müstahzaragünkü muharebe bütün dünya mem tından ve her cinsten on beş, yirmişer şekilleri, klâsik olan leketleri hududlarını aded olmak üzere külliyetli miktarda bir harb kaidesini dolaşmaktadır. Ge ilâc bulunmuştur. tebdil etmedi. Harb, çen ayın 26 sında; İlâcların hepsi musadere edilmiş ve vatandaş cesaret ve Büyük Millet Mec yakalanan Mehmed Fahri hakkmda hamaseti kadar ve hatta ondan daha lisinde beyanatta bulunan Başve fazla milli iktısad ve millî tasarrufla ka kil, Türkiyenin harb haricı vaıiyetini kanunî takibata başlanmıstır. zanılır. bozmıyacağmı söylemiştir. Fakat bu MOTEFERRtK Harbler büyük masraflan isülzam karar hiç bir zaman Türkivemizin, bir eden külfetlerdir. Ve bu külfetler hiç tecavüz halinde kendisini müdafaa etAlman «efiri Ankaraya gitti şüphesiz, ki devletlerin, dolayısile ferd miyeceğini tazammun etmez. Bu iti Bir müddettenberi şehrimizde buhınlerin iktısadî bünye ve kabiliyetlerine barla, bizim de bütün dünya memle ketleri gibi, melhuz herhangi bir teh makta olan Almanyanın Ankara sefiri müteveccihtir. Eski harblerdeki muharebe tarzlan like karşısmda memleket istihsalinden Fon Papen. Ankaraya gitmistir. bu günkülerden çok farkhdır. Bu böy mütevellid gelirlerimizi, vatandaş ih Hasta memurlar le olmakla beraber, eski harblerde de tiyaclarına ve yurd müdaCa.ısına müHastahklan raporla sabit olan me uzun seferler için yapılan sevkiyatta teallik masraflarımm tedbirli ve ba murların bu raporlan Vekâletce tasdik sıretli bir şekilde tanzim etmekliğimiz ve kendilerine istirahat verilmedikçe milyonlarca liralar sarfolunmuştur. vazifeleri başından aynlmamaları lüzuInsan cesaret ve bazuruna istınad lâzımdır. mu alâkadarlara bildirilmistir. eden orta devrin boğuşmalari'.e mnkine sanayiinin ortaya atmış olduğu moHalk şarkıları Türkiyemizde imar ve iıısa faaliyeti törlü boğuşmalar arasmda büyük farkMaarif Vekâletince teşkil edilen bir devam etmektedir. Bunları, hele hal lar vardır. Ve bu farklar yukarıda da kın sıhhat ve huzuru için olanları çok hevet. Anadolu balk şarkılarım derle işaret ettiğimiz gibi vatandaşın millî görmeğe imkân yoktur. Ancak sulh mek üzere. Konya mıntakasına gitmiş heyecan ve cesaret kaynakîarmdan tir. Hevet, orada isini bitirdikten sonra ziyade onun tasarrui ve istihsal vasıf devirlerine yaraşır bazı masrifları, si Hatava giderek mahallî türküleri ve yasî dünya hâdiselerinin ilham ve emlarile çok yakından alâkadardır. rettiği tasarruf fikirlerile kpbili telif halk havalarını plâea alacaktır. Harb, ihlâl edilen veya ihlâl olun bulmamaktayız. Binaenaleyh bir ka duğu sanılan bir hakkın temini için 'ukurovada pamuk rekoltesi nun neşrederek muvakkat bir zaman gözüken ve gözükmiyen bütün kuv Adana Ticaret Odası tarafından her vetlerin birlikte harekete geçmesi ol için su yolu, lâğım, maili inhidam binalar ve saire gibi halkın sıhhat ve sene olduğu gibi bu sene de 26 haziranduğuna göre, harbde kat'î zafari istihda Çukurova mır.takası pamuk rekoltesi sal edebilmek için kütlenin müşterek hayatile alâkalı işlerden maada diğer hakkmda yapılan birinci tahmin rapoinşaatı ve imar hareketlerini hafifletcesaret ve imanma olduğu kadar onun runa nazaran bu sene Çukurovada paiktısadî kabiliyetlerine de inanmaklı nıek münasib olur fikrindeyiz. muk zeredilen 221.636 hektarhk arazi Tehlike; sari bir afet gibi bütün ğımız lâzımdır. den 38.776 ton miktarmda 163 880 balya Bu günkü muharebe vasıtaları dün dünyayı dolaşmaktadır. Tasamıflan pamuk ahnacağı ümid edilmektedir. külere nazaran çok değişmiştir. Gerek mızda tedbirli ve basiretli olmak zaGeçen sene 20 temmuz 1939 da yapılan taarruzî ve gerek tedafüî silâhlarm manının geldiğine kaniiz. Ik tahminde 187.327 balyalık bir mahsul Safaeddin KARANAKÇI ümir' edilmisti. milyonlarca liraya mal olduğunu du yuyoruz. Vatandaş kol ve kazmasile €Lafla karın doymaz» mı dedin? meydana gelen eski siperler. yerlerini beton istihkâmlara terketmişlerdir. Bence dünyada karın doyurmayan hiç Miktarlarını kat'î olarak bilmemekle bir şey yoktur; yeter ki yerinde ve zaberaber bir muharebe tayyare veya raanmda kullanılsm! Dedi ve anlattı: tankının on binlerce, bir batarya topun Viyanada ekonomi doktorası vermişyüz binlerce liraya tedarik olunduğutim. Oraya giderken bana gülmüşlerdi: nu sanıyoruz. İstanbul yüksek ticaret okulundan bulamadım. Vardı ama iyisi değildi; sıze Eski harblerde orduların iaşe ve ilbası külfetleri mahallî teşkilâta tahnıil diploma aldıktan sonra dünya kadar lâyık görmedim! olunurdu. Halbuki bu gün orduların masraf edip de Viyanaya gidilir mi? Demeğe karar verdim. Her ihtimale bütün masraflan devlete aiddir. Hazari Burası ve orası arasmda ne fark var ki? karşı evvelâ bileti aldım; sonra vize pabir ordunun seferî kadroya iblâğı, yüz Fazla ne öğreneceksin? rasuıı, üç günlük de masrafı ayırdmı; Halbuki ilimle sarab birbirine çok kalanını harcayarak hediyeleri bavulubinlerce, sırasında milyonlarca vatandaşın iaşe ve ilbas külfetini istilzam benzer; ikisi de zamanla olgunlaşır ve ma yerleştirdim. Vizeyi yaptırmak için güzelleşir; ekmekle sporda ise genclik ve gittim; ertesi sabah erkenden yola çıkaettirmektedir. Görülüyor, ki bu günkü harbîer ce tazelik aramr. Bundan belki de şöyle caküm; fakat konsolos ansızın, mühim miyetlerin iktısadî bünye ve varlıkla bir hüküm çıkarmak mümkündür: İlim bir siyasî mesele hakkında görüşmek ürile çok yakından alâkadardır. Muha ve spor birbirinin zıddı şeylerdir; birin zere, valiye gitmiş; memur da hasta yarebe saflarındaki vatandaşların kuv cisi beşerî, ikincisi hayvanidir. tıyormuş. Her neyse, liseyi henüz bitirmiş gencvetli birer müstahsil olduklannı ve Sabah erkenden gelir, yaptmrsınız! muvakkatcn bile olsa bu hemşerilerin lerin altı yıl geveledikleri demir lebleDediler. Halbuki tren altıyı kırk beşte istihsal sahalaruıdan uzaklaşan birer biyi be« iki yılda bol mumlu sakız kakalkıyordu. Benim gibi memlekete müstehlik halini aldıklarını göz önünde dar kolay çiğnedim. dönmek için hazırlanan bir kaç talebeyi tutacak olursak bu günkıı harblerin Artık memlekete dönecektim; yol pagördüm; paralarını ihtiyatlı harcamış oaynı zamanda bir de iktısad harbi ol rası olarak babaradan iki yüz lira geldi; lacaklar ki ehemmiyet vermediler. Kenduğu ncticesine varabiüri?. fakat bunu bildiren mektuba bir de kodi kendime söylendim: Ehemmiyeti yukarıda hulâsa ve izah caman liste bağlamışlardı. Babamdan Eyvah, eğer benim, ekonominin aolunan münasebetler dairesinde, millî Habeşli dadıya hatta bahçıvana kadar, hepsi için birer hediye istiyorlardı. Böy dmı duymamış olanlann bile yapmıyaiktısadî şöyle tarif edebiliriz. Millî iktısad; memleket istihsalinden le ısmarlama hediyelerin benim keseme caklan bir haltı işlediğimi duyarlarsa mütevellid gelirlerle. memleket ihti değil, onlann arzularına göre seçildiğine doktora» mı geri alırlar; haksızlık da yaclarına müteallik masrafları, herhan şüphe yok; bunun için de imkânlar hiç yapmış olmazlar! gi bir tehlike anında. hiç bir kimseye düşünülnıemişti. Piyasayı da biraz yokBu kadarla kalsaydım gene şükredecek muhtac olmıyacak surette tedbirli. ba layarak ortalama bir hesab yaptım: Üç tim; Balkanlarda siyasî vaziyet ansızın siretli bir şekilde tanzim ederek va yüz lira tutuyordu. Bu vaziyet karşısm j<ek bulutlanmış; tamam üç gün vize tandaşların mübrem ihtiyaclarmı gi da ister istemez bir kısmını sildim, bir vermediler; ben de zaten mümkün oldudermek ve yurdun müdafaasma mü kısmının kalitesini indirdim; bir kısmı ğu kadar aşağıdan tutularak aynlmış oiçin de: teallik masraflan temin ettnektir. lan parayı bitirdim. Dödüncü gün sabah Tehlike, en teklifsiz ve en küstah Vallahi koca Viyanayı altüst ettim, I erkenden trene bindik ama cebimde Almanya ile yapılan yeni ticaret muahedesi Alman tacirleri memleketimizden fiat ve nümune istiyorlar, dün Rumanyadan da bir ticaret heyeti geldi 1 Siyasî icmal Japonya ve harb imdiki harbin geçen L'muml Harbden başlıca farkı Avrupadaki ana memleketlerden bir çoğunun ve bunların arasında bilhassa Fransanın harb harici kahnası ve İngilterenin kendi müstemleke imparatorlugundan zijade Avrupadaki topraklarının ciddi tehlike karşısmda müdafaasile meşgul bulunmasıdır. Bu surtle dünyanın yarısına yakın Avrupa kıfası haricindeki müstemlekelerin müdafaası imkânları oldukça zâia uğramıştır. İkinci sebeb İngiltere ve Fransa) a karşı Busyanın muzahereüle yalnız Almanya ve İtalya harekette bulunmuyorlar. Bu kıfanın haricinde Asyanın şarkına ve Büyük Okyanusun garbıııa hâkim bulunan Japonya dahi serbest kahşından bilistifade istediği tarzda harekete imkân bulmaktadır. Fransanın Hindiçinî müstemlekesi üzeriııden merkezî bunun şimal hududuna jakın Çungkinc'de bulunan millî Çin hükumeti başkunıandanı ÇanKayŞek"e esliha ve mühimmat sevkedibnesine mümanat etmek için Japon kuvvetleri Hindiçini hududlarını kontrolları altına almışlardu. Fransa Japonya Ue harbetmektense kendisile anlaşmağı tercih etmiştir. Hindiçinî müstemleke imparatorlugu merkezi (Hanoy) a yerleşen bir Japon askerî heyeti Fransanın müsaadesileburadan Çine giden emtiayı kontrol etmektedir. Japoma Hindistanın şarkıntlaki Biıman\a'dan Çine gelen emtiaııın da kontrolunu kabul eylemesini İngiltereden taleb etmiştir. İngilterenin Tokjo büyük ı'lcisi Japonyanın bu teşebbüsüne karşı bildirmiş olduğu cevab Japonyanın metalibini tatmin eylemediğinden İngilterenin bir daha düşünmesi ve Japon kontrolunu kabul eylemesi için notayı iade etmiştir. Japon kabinesi İngiltere ikinci defa menfi cevab verdiği takdirde Japonyanın İngiliz imparatorluğuna karşı tatbik cdeccği tedbirleri şimdiden kararlaştırmış olduğu dün gelen telgraflarda bildirilmistir. Bu tedbirlerin mahiyeti henüz malum değildir. Harbiye Nazırı iken Japonyanın haricî siyasetinde istiklâl ve şiddetle hareket etmeğe taraftar olmakla meşhur şimdiki Hariciye Nazırı Arita nın İnjriltereye yaptığı teşebbüsü bir derece mutedil sayan bazı gazeteler hükumeti tenkid etmektedirler. Dün Rumanyadan tehrimize gelen Rumen tacirleri vapurdan çiktyorlar Dün limanımızda ikisi Akdenizden ve biri Tunadan üç vapur birden ithalât eşyası boşaltmağa başlamıjtır. Rumanyadan bir ticaret heyeti geldi Dün Rumen bandırah Sulina vapurile limanımıza üç kişilik bir Rumen heyeti gelmiştir. Rumen tacirlerinden mürekekb olan heyet burada bilhassa Rumanyaya ihrac olunacak yapağı ve tiftikîerin kat'i mukavelelerini yapacaktır. İlâc kaçakçıhğı Vekil Valiler Köy enstitüleri Zabıta, birTıb talebesini kaçakçılık cürmile zan altına aldı TETKIKLER DENEMELER Iktısad ve milli müdafaa Yazan: Safaeddin Karanakçı hakkında alâkadarlara yeni bir talimatname göndermiştir. Haziran devresinde alman talebcye 29 birinciteşrine kadar enstitü birinci sınıf tahsili verilmiş olacaktır. İlk kısmı bulunan ve köy muallim mektebinden enstitüye kalbedilen müesseselerde ilk mektebin beşinci smıftnı bitirmiş olan talebe de yeni alman talebe ile birlikte birinci sınıf tahsili göreceklerdir. Enstitü talebesinin hepsine bir program dairesinde bisiklet, motosiklet, otomobil kullanma ve su motörleri gibi motörleri kullanma ve işletme öğretilecektir. Bundan başka yüzme, ata binme, dağlara tırmanma, yürüyüş, sandal, yelken ve motörlü deniz vasıtalarını kullanma, muhite göre, balık. sünger, saz gibi unsurlann fennî şartlara uygun bir şekilde yetiştirilmesi ve istihsali de öğVilâyet memurlannın maaflan reülecektir. Ziraî faaliyetlerin her ,suyükseliyor besine aid bilgilerin esaslı bir şekilde Diğer Vekâlet memurlan terfi ettik gösterilmesi için, devlet hara, ıslah leri ve maaşlarma zam yapıldığı hsl istasyonu ve fidanhklarile sıkı bir irtide vilâyetlerde Dahiliye Vekâletine bat tesis edilecektir. bağlı olarak evTak kalemi, mektubî Maarif Vekâleti musiki ve spora da kalemi, nüfus memurlan, tahrirat kâçok ehemmiyet verdiğinden talebelere tibleri ve saire gibi memurlarm maaşbirer musiki âleti çalması ve millî olanna zam yapılamamış, bunlar mağyunlar da öğretilecektir. Enstitülerde dur kalmısiardı. Bu defa Dahiliye Vemuhtelif gazete. mecmua ve meslekî kili Faik Öztrakm şahsî teşebbüsü ile eserleri havi birer kütübhane bulubu mesele halledilmiş, diğer bazı vi lâyetler. bu meyanda İstanbul vilâveti nacak, bunlardan talebelerin munta dahiliye ve nüfus daireleri ve Hııkuk zaman istifadeleri temin edilecektir. İşleri müdürlüğünün 940 senesine aid Aynca birer müze ve laboratuvar da yeni zamlı kadrolan Vilâycte gelmiş bulunacaktır. Talebenin alâkasını te tir. Bu kadroya nazaran asparî maaşı min etmek üzere sık sık müşterek geVekâleti, aslî 20. azamî maaşı aslî 40 liraya iblâğ zintiler yapılacaktır. Maarif edilmiş, işlerin daha intizamla tedviri madern bilgileri haiz, sağlam iradeli, icin tahrirat kaleminde bir büra şef müteşebis ve memleketin ihtiyaclarma liği ihdasına karar verildiei Rİbi bu a tam manasile cevab verecek birer muallim yetiştirilmesi icin, sıkı bir teftiş rada daire müdürlüğü maaşı da iki ve murakabe tesis eJecektir. derece yükseltilmiştir. Köy enstitüleri müdürlüklerine ta DEN1ZLERDE yin edilenler şunlardır: Trabzon Besikdüzi muallimi Hür Bir şilepîmiz daha geldi rem Arman sıytu yerdeki enstitü mü Akdenizde bulunan şileplerimizden dürlüğüne. Kocaeli Arifive enstitüsü Yelkenci Lutfiye aid Tan şilepi de dün muallimi Edib Balkır Arifrye enstitüsü limanımıza gelmiştir. müdürlüğüne, Kars Ktlavuz muallim Tan, evvelce Fransızlara kiralanan şi kursu müdürü Haiid Ağaoğlu Kıla%"uz leplerdendir. Alman ordusunun Fransada en«titüsü müdürlüğüne, Samsun Lâilerlemcğe başladığı sırada Marsilyada dik enstitüsü muallimi Nureddin Biriz bulunan Tan, bir kafile ile Çezayirin O I,âdik enstitüsü müdürlü&üne. Kavseriran limanına gönderilmişti. Tan, Oran Yazarören muallimi Sabri Kolçak ayni limanını bu limanda İngiliz filosunun yer enstitü müdürlüğüne. Kırklareli Fransız filosunu sıkıştırdığmdan iki gün enstitüsü müdürü Sıtkı Balıkesir ensev\el yola çıkmıştır. titüsü müdürlüğüne, Antalya enstitüsü Tan şilepinden sonra garbî Akdenizde muallimi Talât Ersoy avni enstitü müiki şilepimiz kalmış olmaktadır. Bunlar dürlüğüne. Eskişehir Çifteler ensti Demir ve Mete şilepleridir. Her iki ?i tisü müdür muavini Şinasi Malatj'a lep de Barselona iltica etmiş bulunmak Akcadağ enstitüsü müdürlüğüne tayin tadır. Dahiliye Vekâleti vekil valiler hakkında bareme ek bir kanun lâyihası hazırlayarak Büyük Millet Meclisine vermiştir. Vekâletin bu kanunla yapmak istediği şey kaymakamlıklarda veya diğer memuriyetlerde muvaffak olmuş genc unsurlan valilik'ere getirmektir. Filhakika bu günkü vaziyette valilerin barem dereceleri yüksek olduğundan bu dereceye kadar çıkan idare âmirlerinin yaşlandıklan cihetle kendilerinden arzu edilen cevvaliyeti gösteremedikleri görülmüş ve hiç olmazsa ikinci sınıf vilâyetlere o nıakamm yalnız aslî maaşını almak ve mütebaki tahsisatlar da kendilerine üc ret olarak verilmek üzere genc ele manlardan vekil valiler tayini muvafık görülmüştür. Maarif alâkaDahiliye Vekâleti darlara Vekâletitalimatyeni bir name gönderdi yeni bir kanun Maarif Vekâleti, köy enstitülerinin talâyihası hazırladı Iim ve terbiye hususundaki faaliyetleri Muharrern Feyzi TOGAY Iki otomobil kazası Beyazıddan Faühe doğrıı gitmekte olan şoför Muharremin idaresindeki 2025 numarah otomobil, aynı istikamete gitmekte olan vatman Recebin idaresindeki Sirkeci Edirnekapı trcmvayile mütekabil taraftan gelen diğer bir tramvayın arasından süratle geç mek istemiştir. Şoförün bu yanlış hareketi neticesi yalnız otomobil ve Sirkeci Edirne kapı tramvayı muhtelif yerlerinden hasara uğramış ve bir talih neticesi bu tedbirsizce hareket bir faciaja sebebiyet vermeden önlenmiştir. Şoför Abdullahın idaresindeki 49 numarah kamyon, Necatibey cadde sinden geçerken mütekabil istikametten gelen vatman Mahmudun idare sindeki Eminönü Bebek tramvayüe çarpışmıştır. Çarpışma neticesi kamyon ve tramvay hasara uğramış, Abdullah hafif surette yaralanmıştır. Fransızca İstanbul gazetesi kapatıldı Şehrimizde fransızca olarak intişar etmekte olan «İstanbul • gazetesi Vekiller Heyeti kararilp dün kapatılmıştır. Doğum Eti Bank Divriği demir madenleri direktörü Bay Yusuf Güratanın bir erkek çocuğu dünyaya gelmiştir. Yavruya uzun ömürler dileriz. CÜMHÜRIYET Abone seraiîi { Nüshası 5 kuruşrut. 1^ U3II<13 Türkiye için Seneük 1400 Kr. Altı aylık 750 . Üç aylık 400 . BLr avlık 150 Haric için 2700 Kr. 1450 > 800 . Yoktur. Gazetemlze gönderilen evrak n razıJar neşredilsin edilmesin iade edilmez ve nyaından mes'uliyet kabni olunmaz. verdiği heyecana kapılmıştım; sözü en kısa fakat keskın, apaçık bir hükürrüe bitirmek için bir an düşünmek ihtiyacjnı duydum. O sırada, benim kompaıtimanda olup arkadaşlarının yanına gitmiş olan talebeden biri döndü; raftaki bü>"ücek bir çantayı açtı; bir şey aldı, çabucak kapadı ve gitti; gözüme kapağın arasından yarısı dışarı sarkan bir demet san kadın saçı çarptı. Kimbilir nasıl bir bayağı maceranın bayağı hatırasıydı. Miralaya onu gösterdim: Avrupadan diploma ile dönecekleri yerde bununla dönerler!.. Adamcağızın gözleri dört açıldı; baktı, baktı Garson zili çalarak (vagon restoran) a dönüyordu. Affedersiniz beyefendi, sizi yemeğinizden alıkoymayayım! Dedim. Hemen doğruldu; ellerimi kocaman ve kuvvetli avuclarmda sıktı: Çok teşekkür ederim; bu iyiliğiniri hiçbir suretle ödeyemem. Beni büyük bir felâketten kurtardınız, oğlumun da istikbalini tayin ettiniz. Şimdi sizden bir ridam var: Sizi yemeğe davet ediyorum; beni bu şereften mahum etmeyiniz! Gözlerimi dört açmak sırası bana gelmişti. Teşekkür ederim, fakat... Koluma girdi; hemen hemen zorla kaldırdı: İmkânı yok; bu şerefi icab edersa zorla alırım; biz askeriz, kusura bakılmaz!.. Ona boyun iğdim ve Hâmidin meşhur mısraını hatırladım« Ben böyle hezimete fedayımU Dikkat Diploma ve kadın saçı... fl azan : Kadlrcan Kaflı zannedersem bir kaç kuruştan başka para kalmamıştı; birinci gün pek hafif ve ucuz cinsten yemek yiyebildim; ikjnci gün tren Bulgar hududunda saatlerce bekledi; sabahleyin son paramla yediğim tek sandviç çoktan erimiş, belki bir kısmını karbon halinde ağzımdan, burnumdan bile çıkarmıştım. Tren ler istasyonlarda bekleyor, muharebe havadisleri dolaşıyordu. Artık açlıktan kıvranacak hallere gelmitim. Filibeden ancak ertesi sabah çıkabildik; artık açlıktan kıvranmamak için kendimi güç tutabiliyordum. Bu sırada kordonlu üniforma giymiş olan bir miralay yanıma ysklaştı. Elini belli belirsiz omzuma dokundurdu; seslendi: Efendi oğlum!.. İster istemez dogruldum ve selâmla dım. Buyurunuz bey efendi; bir emriniz mi var? Sizinle biraz konuşmak istiyorum da... Affmızı rica ederim; çok mühim bir mesele için danışacaktım. Beni aydınlatacağınıza şüphem yoktur. Rahatiiz etmezsem... Orta okulu bitiren bir oğlu varmıs; Avrupaya gönderecekmiş. Bundan sonra Avrupa tahlisi görmemlş olanlann memlekette bir baltaya sap olmaları mümküa Jegilmiş ve bunun için de oğluna ne yapıp yapacak, bunu temin edecekmiş. Fakat Avrupaya giden bir kısım talebenin ya hiç bir şey öğrenmeden döndüklerini yahud kendilerini eğlence ve içkiye verdiklerini bazan da bir pansiyon hizmetçisini veya rasgele bir kadını kollarına takıp geldiklerini duyuyormuş. Oğlum henüz on altı yaşmda... Ahlâklı ve çahşkandır ama bu yaşlarda ruh ihtilâlleri olur; en küçuk bir dikkatsizlik fena neticeler verir; siz bir genc değil adeta olgun bir adamsınız. Bu husustaki görüş, düşünüş ve denemelerinizden faydalanmak isterim. Diyordu. Mesele gerçekten mühimdi; ben de üzerinde çok durmuştum; memleket çapında düşününce bu muhterem adama çok şeyler söylemek ihtiyacını duyuyor, hatta bunu vazife biliyordum. Kendisine uzun uzun tecrübelerime müstenid tahsil habralarını, muhtelif ihtimalleri anlattım. En doğrusu yüksek tahsili de Türkiyede yaptiktan sonra Avrupaya git mektir, dedim o zamana kadar delikanlıhğm ilk ihtüâl devreleri geçer; eğlence iJe iş ihtiyacı arasında muvazene hasıl olur. Farkında olmaksızın gene mevzuun