CUMHURİYET 16 Haziran 1940 Benzin sarfiyatım azaltmak için Tarikî tefrika^ 3 5 Yazan: ZJYAJAKm Siyasî icmal Harb ve Amerika aris açık şehir ilân edilerrk teslim olduktan sonra askerî harekât bir kol şimalde Manş denizine mııvazi olarak garba dotjrU ilerlemek ve diğer bir kol da Argonnı;lardan cenuba sarkarak Majino müstahkem hattuını gerilerine sokulmak suıetile devaıu eünektedir. Fransız ordulannın Loire ve Doubs nehirleri bo>~unda tutunarak müdafaada bulunacaklan bekleniyor. Paristen Tours'a naklenniş olan Fransa hükumeti buradan da yetniiş sene evvelki harbdc olduğu gibi Fransanın cenubu garbisindeki Bordo'ya gitmiştir. Siyasî faaliyete gelince Amerikanuı sijaseti üzerinde cereyan ediyor. Bir taraftan Fransa Başvekili iki defa Amerika Cumhur Reisine müracaat ederek her türlü yardımı göstermesini istemiş ve «Amerika (Nazi) Almanyası aleyhinde olduğunu ilânda artık tereddüd edecek midir?» diye sormuştur. Lâkin Köyter Ajansının Vaşington muhabiri Amerika parlamentosu azalarmın ve hatta müttefiklere yardım etmeğe en îiyade taraftar olanların halihazırda harb ilânına ınütemayil bulunmadıklarını bildirmiştir. Maddî yardımın çok ve kuvvetli olması için bir kaç hafta geçmesi icab ettiği de Amerika Cumhur riyaseti mümessili tarafından beyan edilmiştir. Amerikanuı stok tüfck ve toplardan başka yeni silâhlar veıebilmesi için bitaraflık ve harb borclarınm ilgası lâzımdır. Ruzvelt'in vereceği cevabı Kanada dominyonu sabusızlıkla bekleyor. Diğer taraftan Almanya dahi Amerikanın üzerinde müessir olmağa çalışıyor. Hitler, Amerikalı maruf gazeteci Wiegand'a dün vcrdiği mülâkatta Amerikanın işlerine karışmıyan sayılı Avrupalı hükumetlerden biri Almanya olduğunu ve Amerika kıt'asında siyasî ve mülkî hiç bir emel beslemediğini ve Aınerika. Amerikalılann ve Avrupa Avnıpahların olmalıdır prensipini takib eylediğini söylemiştir. Amerikanın vereceği malzemenin harbin neticesi üzerinde müessir bulunmadığını ve beşinci kol iddiası muhalefeti susturmaktaki acizden ileri çeldiğini iddia etmistir. Almanyanm ciddî gayesi, İneilterenin imhası olmayıp milyonlarca halkı harbe sürükleyen sermayedarlar kliki olduğunu ilâve etmistir. Bu münasebetle Hitler, Almanyanuı Akdenizdc dahi siyasî ve mülkî menfaat ve alâkalan bulunmadığını da söylemiştir. Bu sözlerle Amerikanın endişe ve zanları bertaraf edilerek Avrupa harbinden büshütün uzak kalmağa ikna kasdedilmiştir. Amerikanın siyaseti üzerinde yapılmağa çalışan tesirlerin neticesi Buzvelfîn Fransaya ve Almanyaya verereği cevablardan anlaşılacaktır. Di£er siyasî harekctlere eeüncc, Sovyet hükumeti İskandinavyanın son müstakil kalan ve lâkin coğrafî variyeti itibarils tecrid edilmis bulunan İsveçe hüruma uğradığı zaman kendine yardım vadinde bulundu 5una dair çıkan haberleri tekzib etmistir. •hsrifatrtn harbe müdahatesl karşısın da Mısırın siyasetini ilân eylemesini, yunanistaıım sükunetle karşıladığı ve Vunan hiftiımet makamlannın hitaraflık siyasetini dikkatie tsVih ptfkleri Röyter ajansı tarafından bildirilmiştir. Sertelen Rus Sefiri Maiyeti erkânı ve hizmetçilerile birlikte Yedikulede hapsedilmişti İngiliz korsanları, bu fırsatı k a ç j nıadılar. Gemide, zincire vurulmuş olan kürek mahkumlanna hürrvyet vadederek çarçabuk onlarla anla.ştılar. Sonra, muhafız efradının üzerine atılarak derhal ellerindeki silâhları aldılar. Hepsini sımsıkı bağladılar. Bütün kuvvetlerini sarfederek büyük bir süratle demir kaldırdılar. Bütün ytlkenleri açtılar. Bir taraftan da forsaları teşvik ederek küreklere dayandılar. O sırada esen sert bir poyraz rüzgârınm yardımile kolayca limandan çıkarak açık denize saldırdılar. siyasî bir mesele haline geürmek istidadı göstermişti. Lord Mori, vaziyeti derhal Londraya bildirdi. Ve bu çirkin zehabın, en kat'i şekilde ortadan kaldırılması için te şebbüse girişti. Aradan, beş on gün geçer geçmez, en kestirme yol'a Londradan İstanbula bir kurye geldi. Bu adam, padişah (3 üncü Mustafa) ya takdim edilmek üzere, Kral tarafından bir (namei mahsus) getirdi, sefire verdi. Lord Mori, mutad olan merasimle padişahın huzuruna çıkarak Kraltn mektubunu takdim etti. Aynı zamanda, kuryenin getirdiği şifahî haberlere atfen, (İngiliz Türk dostluğu) nun hiç bir sebeble şarsılmıyacak derecede kuvvetli olduğuna dair teminat verdi. (Kral) da mektubunda, Türklere ve Türk hükumetine karşı beslediği an anevî muhabbet ve dostluktan bahsediyor.. İngilterenin düşmanlan tarafından çıkarılan şayialan kat'iyyen tekzib ettikten sonra: (Devletinizle devletimizin arasında cari olan dostluğun hiç bir suretle haleldar edilmiyeceğine ve devletinizin aleyhinde, Rusy'a hükumetile asla ve kat'a bir ittifak akdedilmiyeceğine kuvvetle teminat vermekle bahtiyarım.) Şehirde işleyen taksi ve otobüslerin tahdid edilmesi düşünülüyor Soruyoruz? Maaş verilen yerler niçin gene mahşere döndü] Bizde çok defa hayırh işler yapılır. Faydası da görülür. Buna rağmen biraz sonra o yolda yürünühnekten vazgeçilir. Mütekaidler. yetimler ve dullar maaşlarınm dağıtılmasında iki üç senedir gayet güzel bir usul takib ediliyordu. Mülkiye ve askeriye yetimleri, dulları ve mütekaidleri için ayrı ayrı günler tayin olunuyordu. Herkes kendisine tahsis olunan günlerde gişelere müracaat ediyor, itişmeğe, kakışmaya değil, bir dakika bile beklemeğe hacet kalmadan rahat rahat maaşmı alıyordu. Son haziran tevziatmda bu iyi tarzdan vazgeçildi. Gişeler yalnız askeriye ve mülkiye kısımlarına aynlarak yetimlere, dullara, mütekaidlere, karmakarışık para verilmeğe başlandı. Maaş yerleri de üç, dört sene evvelki gibi mahşer halini aldı. Sabahtan akşama kadar bekliyenlerin, itişenlerin, kakışanlann, ayılanlann, bayılanların haddi hesabı yoktu. Medenî bir memlekette halkı böyle azaba sokmanın, alacağı beş, on kuruşu burnundan getirmenin. bilhassa iş düzelmişken onu tekrar kanştırıp berbad etmenin sebebi nedir? Hükumetçe, fevkalâde vaziyet dolayısile, benzin sarf iyatının tahdidine karar verlimiştir. Bunun için de şehir dahilinde işliyen otobüs ve taksi adedinin tahdidine lii. zum görülmekte ve bu itibarla evvelâ banliyö güzergâhına otobüs işletilmemesi düşünülmektedir. Maamafih şe. hirdeki 160 otobüsten ekse risi muayeneye gitmedikle Ihtiyat un ve buğday Mülhakata da buğday veriliyor Şehrin muhtelif yerlerinde stoklar yapılacak Hükumet, Vilâyetin mülhak kazalarma da Toprak Mahsulleri ofisi vasıtasile buğday verilmesini kabul etmiştir. Buraları için verilecek buğday miktarı yevmiye 50 tondur. Yalnız bunların fiatı piyasa üzerinden tahs>il edilecektir. Şehre verilen buğdaym ayrı bir fiatı vardır. Ekmek fiatının ucuzlaması veya artması ihtimali şimdilik me\zuu bahis değildir. Yalnız memleketin her tarafmdan alman malumata göre bu sene her yerde tasavvur edilmiyecek kadar mebzul mahsul vardır. Alâkadarlar bu se Amiral ile maiyetindekiler,. bu hâdiseyi haber alır almaz, camiden dışari fırlayarak sahile koştular. Fakat o sırada limanda bir tek bile harb gemisi olmadığı için orada donakaldılar. Fi rarileri takibe muvaffak olamadılaı*. Bir Amiral gemisinin bu tarzda kaçırılması, o vakte kadar görülmüş ve işitilmiş bir şey değildi. Nitekim bu acı haber İstanbula vâsıl olur olmaz, büyük bir heyecan husule geldi. Çünkü bu, bir haysiyet ve şeref meselesi telâkki edildi. İngilizlerin rakibleri ve düşmanları da, bu heyecan ateşlerini körükledi. Birdenbire İngilizlere karşı o kadar büyük bir hiddet ve infial hagıl oldu ki az kalsın, İstanbulda buluDiyordu. nan bütün Ingilizler, linc edilecekti... Artık bu teminata inanmamak mümBereket versin ki, Koca Ragıb Paşa. ciddî tedbirler alarak böyle bir felâ kün değildi. Bu sayede, Babıalinin enSoruyoruz? dişelerine de bir sükun geldi. ketin önüne geçti: [Arkası var] Her esirin, her mahpusun gözü, kaçmaktadır. Asıl kabahat, bu hale sebebiyet veren Kaptan Paşadadır. Diye, halkm heyecanı teskine çalışılarak Amiral Abdülkerim Paşa derhal azledildi. Fakat, padişah (3 üncti Mustafa) bir türlü sükunet bulmuyordu. Devletin şeref ve haysiyelir.e vuku bulan bu tecavüz, nasıl tamir edilecek?.. Diye, mütemadiyen söyleniyor.. İn giliz korsanları tarafından (Malta) aYazan: SERVER BEDİ dasına kaçırılan Amiral gemisinin istirdadı için çareler düşünüyor.. Hatta Sen her gün yemeğini burada yiyorParis, zavallı Paris! bu yüzden büyük bir harbi göze alaParisi görenlerin de, görmeyenlerin muşsun. cak derecede teessür eserleri gösteri de dilinde hep şu iki kelime: Zavallı Pa Evet. yordu. ris! Alman ordusunun oraya girişini ta Eyfeli bu kadar çok mu seviyorsun? Bu vak'a, Fransızların çok işine ya hayyül ediyorum. Şehirde herkes, kedi Bilâkis, hiç sevmeyorum. Parisin radı. Fransız sefiri, derhal geminin is ler ve köpekler bile, bu faciayı görme tirdadı için müzakerelere başladı. Ve nıek için evlerine çekilmiş. Dükkânlann neresine gitsem oradan Eyfel görünü böylece, hem sarayın ve hem de hal kepenkleri inik. pencerelerin perdeleri yor. Onu görmek ihtimali olmayan yer burası var da onun için burada yemek kın tekrar teveccühünü kazandı. inik, hattâ yaşaran gözlerin kapakları i yiyorum. Eğer sadaret mevkiinde, cahil ve id nik... Etuval meydanından Şanzelize'ye Kâ?ıd buhranı raksiz bir vezir olsaydı, bu hâdise tn bakıyorsunuz. ucu bucağı görünmiyen. t '^ Pek genc şairlergilizler aleyhinde çok fena cereyanlara uzun. geni.ş. muhteşem caddede. kımılen biri, amatör mec sebebiyet verebilirdi. Fakat akıllı, id dayan tek bir madde. ses veren tek bir ek bir dd mualarında, kendi ya rakli ve Avrupa siyasetinin bütün in madde yok. Bomboş: içinde hâlâ 4 mil ! k ındaki şairlere hüyon kişi barındıran koca Paris. kalaba i ^~7rc£ celiklerini kavramış bir zat olan Koca cum eden bir maRagıb Paşa bütün menfi cereyanların lık ve coşkun Paris bomboş. Yalnız, arka kale yazmış. Aşağı önüne geçecek derecede liyakat gös nıza dönerseniz, Etuval meydanının ilâhî sessizliği ve hareketsizliği içinde kımıl yukarı aiyur ı».ı: Şimdi memlekette kâterdi: dayan tek bir madde görebilirsiniz: Takı ğıd buhranı var. Gazeteler bile, hüku Üç beş serserinin hareketleri yüZaferin önündeki sembolik meçhul asker met bile zor kâğıd buluyor. Siz manazünden, İngiltere hükumeti ve İngiliz mezannda yirmi bir senedenberi gece sız şiirler yazarak boş yere kâğıd isramilletile asırlarca devam eden dostluk gündüz. hiç sönmeden yanan alev. Ha fına sebeb oluyorsunuz! haleldar edilemez. Eminim ki bu hâ fif bir ilkbahar rüzgârile sallanıyor. Tıs Ne kadar doğru! Bazı gazeteler küdiseden İngilizler de bizim kadar mü yok. çüle küçüle tuluat kumpanyalarının el teessdrdir. Fakat uzaklardan. kervansaraylann yı ilânları haline geldiler. Neredeyse bir Diyerek İngilizlere karşı siyasetini kıhşına benzer müthiş bir çatırdı du takvim yaprağı halinde çıkacaklar. Böydeğiştirmedi. yulmağa başlavor. Gürültü her an biraz le zamanda, klâsik tarzda bir mısraın Ragıb Paşanm söylediği bu sözler, daha yaklaşmakta. Nihavet kim bilir kaç yerine tek kelime koyarak merdiven büyük bir hakikatti. Çünkü bu vak'a bin insan kemiŞini hurdahaş ederek ge siiri yazmak tam israf değil mi? Millî İstanbula akseder etmez, İngiltere se len Alman tankları. Mevdanın havası, İktısad ve Tasarruf cemiyeti halka verfiri (Lord, Mori) koşup Babıaliye gel içinde bomba patlavan bir hamamın kub diği nasihatler arasına şunu da katmalı: «Genc şairler! Bir satır dolduracak miş.. Derhal hükumeti namına tarziye besi trtbi müthiş akislerle doluyor. Kafile Takı Zaferin altından gecip de mec mısraın yerine iki kelime yazıp bırakvermekle beraber: hul askerin mezan önüne gelince... İşte mayınız. Satırı doldurunuz. Meselâ: Bu meseleden dolayı vukua gelen burasını merak ediyorum. 21 sene Yükseldi bütün maddî zararları, şimdi tazmine denberi Parise gelen yabancı heyetlerin Bacalardan hazırım. hepsi bu mezara çelenk ko\rnuşlardır. Dumaiılar Demişti. Acaba Alman isgal ordulan kumandanı Kelimelerini yan yana yazsanız ne İngiltere hükumetinin yeni ' mçhul asker öniinde ne yaotı? Çlenk mi olur?» , . , , , . /ı j i k°Vdu, selam mı verdi. voksa başını çeBiz bu temenniye şunu ilâve edecebır dostluk e s e n v e (Lord: viriD bakmadan m , geçti'çünkü o faciayı ğiz: Hiç yazmasalar ne olur? Bunu göremiyomm. Mori) nin insaniyetperverliği SERVER BEOt tahayyül ederken, ben de teessürümden Altı sene süren Sadrazamlığı esna muhayyilemin gözlerini kapayorum. sında, Koca Ragıb Paşa İngiliz dostluk Odasına kapanıp geniş sedire yaslaParisin şark>'~ siyasetinin muhafazasma himmet etti. nınce, şimdi sabah gezintisinden döııüNedimin İstanbul İngilterenin İstanbul sefiri (Lord Moşünde kapıcının verdiği mavi ve kokulu kasidesi gibi renkli ri) de âkılâne mukabelelerle bu hu ve ihtişamh olmasa zarfa bir daha uzun uzun baktı. Bu susa son derecede gayret gösterdi. bir aşk mektubuna benziyordu; onun bile Paris için ne hâlâ bir tanesini bile alamadığı aşk Fakat, Ragıb Paşanm vefatuıdan kadar çok şarkı yamektublarına. sonra sık sık değişen bir kaç Sadrı pılmıştır. Fransızlar Ya mektub değil de, bir sirkülerse azam, dirayetsizlikleri yüzünden ingi bu şehri nişanlılayahud bir reklâmsa? Yüreği aüyordu. liz siyasetini tekrar ihmal etmişlerdi rından, karılanndan. Titreyen ellerile gözlüklerini aldı. Ve nihayet, (1182 1768 tarihinde) sa sevgililerinden daha daret mevkiine gelen (Yağlıkçızade çok severler. Maurice Chevalier'nin (Alina miyoptur) Merakını inkisara uğMehmed Emin Paşa) ise, siyaset umu Mistingette'in ilâh... ne şarkıları vardır. ramak korkusu yendiği için zarfı ağır ağır açtı. İçinden çıkan kâğıda, insanın runda diğer sadrıazamlardan pek fark Bir ikisini hatırlayalım. Paris je t'aime gözünü alan bir projektöre bakar gibi h değildi. Je t'aime, je t'aime kirpiklerini siper alarak göz attı. Emin Paşa, öyle bir zamanda sadaAvec une icresse «Gözlerimin ışığı...» ret mevküne gelmişti ki, (Lehistan) Comme une maitresse Onu biri alaya mı ahyordu? Imza yemeselesi yüzünden Osmanh hükumetiTercümesi: rine baktı. Imza filân yoktu. Kaşlarını le Rus Çarhğının arası fena halde açattı. bir nefeste okudu: Paris seni seviyorum çılmıştı. Ve, Babıali ile müzakereye gi«Gözlerimin ışığı, Serıi seviyorum, seviyorum rişen Rus sefiri, mecliste sert bir ce«Siz bilmezsiniz, ama ben sizi seviyoSarhoş olmuşçasma vab vermek cür'etini gösterdiği için. rum.. (Ne de olsa hoş fakat.) «Bunu siBir vietres gibi baştercümanı, iki tercüman muavini, Sonra .Ça C'est Paris» nakaratlı meş ze söylemeğe bir türlü cesaret edemekâtibleri ve yedi hizmetçisile, (Yedi hur bir şarkı daha var ama ancak bir dim. Beni siz keşfediniz. Benimle kaışıkule) ye nakledilerek hapse atılmıştı. laşmamz zor değildir. Kendimi tanıtmam mısraını hatırlıyorum: Ve Emin Paşa da sadaret mevkiine geiçin benekli koya kurşuni bir kıravat taParis c'est une blonde lir gelmez, derhal Rusyaya karşı harb kacağım.» «Paris sarışm bir kadındu, açılmıştı. Acayib! Aşk mektublan almaya ne Bir de: İşte bu sırada Sadrıazam Emin Pakadar tuhafile başlamıştı! Sous les ponts de Paris şanın kulağına garib bir havadis gel «Parisin köprüleri altında» diye bir «Gözlerimin ışığı!..» Bunu diyen kimdi. Bu havadise göre, (Rusya Prus şarkı vardır. Daha da bir çoklanndan di? Tanrı ondan hemen hiç bir şey esirya Avusturya İngiltere) hükumet başka, Fakat bu şarkıların çoğunda Pa gememişti; yalnız bir erkeğin gözlerinin leri gizlice ittifak etmişler.. Türk or ris, şuh ve oynak bir kadm hayalile gö ışığı olmaktan, bir kadm için tek emel dusu harbe başlar başlamaz, diğer hü rünür. Fransızlar Parise tekrar sahib olan bu en güzel şeyden ona hiçbir lutufkumetler de derhal harb ilân edecek oldukları zaman bu sevimli hayalin ye ta bulunmamıştı. Annesi zengin fabriler.. Bilhassa İngiliz gemileri, Akde rine yaşlı, ciddi ve şefkatli bir ana vatan katorun kıa idi. Babası beş yıldır Napoli nizdeki adaları zaptettikten sonra, Ça hayali ikame edeceklerdir. mıntaka hava kuvvetleri kumandanı idi. nakkale Boğazından cebren MarmaraEyfel kulesi Bu zengin anne ile bu general baba, bu ya gireceklerdi. Eskiden de size bir biricik kızlannın bir dediğini iki etmikere anlatmıştım, yorlardı. Kendine mahsus otomobili bile Emin Paşa, böyle bir şayianm ne desanınm. Gencler pek vardı. Lüks ve rahat bir hayatrn her tareceye kadar doğru olabileceâini kesbilmezler, Vaktile dını tadabiliyordu. tirecek kabiliyette olmadığı gibi; o sıRigadin isminde meş <.... Ben sizi seviyorum.. Bunu ona ilk rada Avrupa siyasetinin. böyie bir ithur bir sinema ko defa söylüyorlardı. Fakat bu kimdi? Otifaka imkân verip veremiyeceğini tahTiiği vardı. Her gün nun güzel ve kadm ruhunu, lekeli bir lil edecek mertebede vukufa maiik deemeklerini Eyfel aynanm içinde güzelliğini görür gibi göğildi... Buna binaen, İngiltere hüku vılesinin içindeki ren bu erkek kimdi? ç i : • rakib ve düşmnnları tarafın , m •^kantada yermiş. «.... Bana raslamak zor değüdir.» dan P.'CUSÎ kasd ile çıkarılan bu şa I v O.< r gün kendisine rastlayan dosZor da olsa ona raslamalı idi. Yemeyiaya derhal inanıvermiş.. Bunu adeta | ğini acele yedi. Evden çıktı. Apartunan Tiftik ve yapağı Rumanyaya yapılacak ihracat, tacirler arasında taksim ediliyor Paris, zavallı Paris! Parisin şarkıları Eyfel kulesi Kâğıd buhranı Ticaret Vekâleti standardizasyon müdürü Faruk Sünter dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Faruk Sünter Mıntaka Ticaret müdürlüğünde bir müddet meşgul olduktan sonra Ticaret Odasmda tiftik ve yapağı ihracat birliğine mensub tacirlerin yaptığı içtimada bulunmuştur. Mıntaka Ticaret müdürü Avni Sakman ve Ticaret Odası umumî kâtibi Cevad Düzenlinin de bulunduğu bu toplantı dört saat kadar devam etmiş ve bilhassa Rumanyaya yapılacak tiftik ve yapağı ihracatı üzerinde görüşülmüştür. Rumanya ile yeni bir ticaret anlaşraası yapılmasından evvel Rumenlerin Türk tiftiklerinden ehemmiyetli bir partiyi mübayaa etmeleri esasında mutabakat hasıl olmuştur. Dünkü içtimada İzmir tayyare postaları bu partinin ihtiva edeceği cinsler ve İzmirle şehrimizde yapılmakta olan birlik azası arasında tevzi şckli üzerinde görüşülmüş ve neticede bir ko tayyare seferleri 17 haziran salı gümisyon seçilerek bununla meşgul ol niinden itibaren tatil edilecektir. ması muvafık görülmüştür. Su komisCevdet Kerim İncedaymın yon yarın sabah standardizasyon mükonferansı dürünün riyaseti altında toplanarak ve18 haziran 1940 salı günü akşamı saat rilen vazifeyi ifa edecektir. 19 da Cumhuriyet Halk Partisi idare heyeti azasından Sinob meb'usu Bay CevİKTISAD det Kerim İncedayı. Beyoğlunda Saray sinemasmda bir konferans verecektir. Dün yapılan ihracat Bütün spor Irulübleri Halkevleri azaDün. yarım gün olmasına rağmen yal larırun gelmeleri rica olunmaktadır. nız şehıimizden 61,000 liralık ihracat ŞEHtR tSLERl yâpmak mümkün olmuştur. Avrupa harbinin en şiddetli zamanında bulun Tarifelerin lüks kısmı tetkik masından dolayı dünya iktısadî vaziyeediliyor! tinin Urauraî Harbdenberi görülmemiş Belediye Daimî Encümeni j'armki topderecede durgun olduğu ve Akdeniz yolunun hemen hemen kapalı bulunduğu lantısında lokar.ta ve kazino tarifeleri şu sırada gene ihracat yapılabilmesi pi nin lüks kısrmnı da tetkik ve ikmal etyasada iyi tesir yapmaktadır. Bilhassa, tikten sonra bunları bir kül halinde neihracat ve rekolte senesi sonu dolayısile şir ve ilân edecektir. Bu tarifelerin dielde ihrac olunacak stoklar da mevcud ğer kısımları tamamile ikmal edilmiştir. değildir. Sığınak inşasında güçlükler neki mahsulün geçen seneki rekoltenin bir buçuk misli olduğunu, hatta Çukurova gibi bazı yerlerde bu miktar iki misline çıkmış bulunduğunu scylemektedirler. Diğer taraftan hükumet İstanbulun üç aylık un ihtiyacını stok etmek üzere Fiatların ne suretle yüksevkiyata başlamıştır. Bunun için bu seldiği tespit edildi hafta 1500 ton buğday verilmiştir. Önümüzdeki çünlerde sevkiyat devam Mıntaka Ticaret müdürlüğü yaptığı edecektir. İhtiyat buğday şehrin muhte tetkiklerle İstanbula ve bunun tesiri lif mahallerine ayrı ayrı depo edilecek altında bütün memlekette limon ihtitir. kârı yppıldığını nazarı dikkate alarak bu ihtikârı yapanları tespit etmeğe başlamıştır. Bu ihtikârı yapanlar hemen Cumhuriyet Müddeiumumiliğine verilecektir. Kendisine nasihat eden Alâkadar makamların işe e! koyması ve stokların tespitine başlanması üzebabasını bıçakla rine limon stoku yapanlar fiatlan biraz yaraladı düşürmüş, sandıkları 23 liradan 16 liKasımpaşada bir genc babasını bıçak raya kadar indirmişlerdir. Halbuki İla yaralamışür. Hastane caddesinde 8 talyanın harbe girmesinden bir gün evnumaralı evde oturan İbrahim, oğlu vel bu sandıklar 9 lira idi. Bu arada Hasanın bazı yolsuzluklarını gördüğün malların muhtelif kimselere aidmiş giden kendisine müteaddid defalar nasi bi tevzi olunduğu da öğrenilmiştir. Fiat kontrol komisyonu kahve tacirhatte bulunmuştur. Fakat Hasan, baba nasihatlerini nazarı dikkate almamış ve lerile birlikte yaptığı içtimada kahve dün de evden bazı eşya çalarak sat toptan fiatlarını 130 kuruşa ve p«ramıştır. Bu vaziyet karşısında ibrahim, kende kavrulmuş kahveyi de 180 kuoğluna dürüst bir adam olmasını aksi ruşa kadar tespit etmişti. Halbuki bu takdirde evi terketmesini söylemiştir. fiata yeni vergi zammının ilâve edilBu kat'î sözlerden dolayı müteessir o memiş olduğu sonradan anlaşılarak şimlacağı yerde hiddetlenen Hasan, bıça di bu zam da yapılmıştır. Bu suretle ğını çekerek babasını karnından yara toptan 3 numara kahve 142.5, perakenlamıştır. ibrahim hastaneye kaldırılmış, de kavrulmuş kahve 192.5 kuruşa sacarih evlâd yakalanarak hakkında icab tılacaktır. Bu suretle kahve fiatlan Umumî Harbdenberi görülmemiş bir eden tahkikata başlanmıştır. seviyeye çıkmış olmaktadır. Kahve itMÜTEFERR1K halât birliği bu fiatlar için birçok mucib sebebler ileri sürmüstür. rinden tabiatile çürüğe çıkarak seyrüsef erden menedile . ceklerdir. Taksilerin de bir kısmının mnayene neticesi bozuğa çıkarılması muhtemeldi/. Hu susî otomobillerin benzin sar f iyatı için de bazı kararlar it. tihaz edilecektir. Tahdide aid hükumetçe verilen karar alâkadarlara tebliğ edildikten sonra şehrimizde bir komisyon toplanarak icab eden tedbirleri müzake. re edecektir. Limon ihtikârı Hırsızlığı yetişmemiş LİMANDA Vapur seferleri fazla. laştırılacak Liman riyaseti geçen pazar günü halkın fazla tehacümü dolayısile bilhassa Denizyolları yakın sahiller vapurlarında tehlikeli vaziyetler görüldüğünden bu hafta bu halin tekerrür etmemesini bildirmiştir. Şirketi Hayriye, yann pazar tarifesini Muharrem Fevzi TOGAY nazarı dikkate almadan Boğaziçine fazla seferler yapacak ve halkın kolaylıkla Boğaza gidip gelmesi temin olunacaktır. Bu gün iki araba vapuru sabahtan geceTicaret Vekilimiz Nazmi Topçoğlu, yarısma kadar durmadan sefer yapa dün sabah tayyare postasile Ankaradan csktır. şehrimize gelmiştir. Birkaç gün kalaI j cağı zannedilmrktedir. Ticaret VekiH geldi Kısa Haberler I il * Millî Sanayi Birliği 12 nci yerli mallar sergisinin hazırlıklarına başla mıştır. Sergi bu sene de gene Galatasaray lisesinde açılacaktır. * Belediye ve Evkaf, yaptıklan tetkikat neticesinde memba sulannın daha ucuza satılmasına imkân olmadığı neticesine varmışlardır. Bunun haricindeki haberler asılsızdır. * Slâv dilleri üzerinde tetkikarile tanuimış olan Alman profesörlerinden Höge dün şehrimize gelmiştir. Alman profesör burada bazı tetkiklerde bulunacağını söylemiştir. CUNHURIYET Nüshası 5 kuruştur. / Türkiye l için 1400 Kr. Senelik 750 » Altı aylık 400 » Üç aylık 150 » Bir aylık Haric İçin 2700 Kr. 1450 » 800 > Yoktur. Bir Japon ticaret mümessili geldi Dünyanın her tarafında teşkilâtı olan bir Japon kumaş müessesesinin Balkanlar mümessili Kakurata, dün sabahki Semplon ekspresile şehrimize gelmiştir. Kakurata, Balkanlarda yaptığı temasların iyi neticc verdiğini ve müessese nin, Türkiyeye her nevi kumaş ihrac edebilecek vaziyette bulunduğunu söy İpmiştir. Sığmak ve siper inşaatında bir takım yanlışlıklar yapıldığı anlaşıldığından bu günlerde Valinin başkanlığında bir toplantı yapılarak bu iş tetkik edilecektir. Diğer taraftan bazı kimseler alâkadar makamlara müracaatle siper ve sığmak ihtikârının başladığını, bu işle meşgul olan bazı kimselerin sığınak ve siper inşaatı için 8, 10, 15 lira gibi maktu fiat istemekte olduklarından şikâyet etmişlerdir. Bu husus gözönünde bulundu rulacaktır. Dikkat Gazetemhe gönderilen e\Tak ve yazılar neşredilsin, edilmesin iade edilmcz ve zıyaından mes'ulıyet kabul olunmaz. ne çıktı. Odasında önce bu küçük şeyi, sonra kendini yatağınm üstüne attı. Bu, hayatuı üstüne iki faydasız şeyin düşüşü gibi bir şeydi: İki biribirine faydasız şeyin düşüşü gibi. Bir müddet öylece kaldı, ısteksiz ve kararsız, zarfı aldı; gene öyle ihtiyarsız açtı. Fakat gözlüklerini takıp da mavi kâğıda bakar bakmaz, direldi: «Hayatımuı ışığı, «Sizden temiz ve sevgiye ilk açılan bir kalbi hor görmemenizden başka belki bir şey istiyemem. Bana acıyınız ve beni affediniz....» Bu mektub anonim değildi. Bunu, Paolo Neri yazmıştı. O gün on alttda Kaflisch'de bulunursa onu görebilecekti. Buluştular. İki hafta sonra da Villanın ecniş gölgeli ağacları altında biribirlerini ölesiye sevdiklerini itiraf ettiler. Paolo Neri mühendis mektebindsn çıkalı iki yıl olduğu halde bir yere kapılanamamış, İtalj'anın o sayısız entelektüel işsizlerine katılmıştı. Onun için fakirdi, fakat kibar bir hali ve zeki, belki de fazla zeki bir kafası vardı. Alina, mes'uddu. Bu aşktan, Paolo'nun onu nîçin sevdiğini henüz araştıramıyacak kadar sarhoştu. Hem zengin hem çirkin olmadan doğma fatal bedbahthğın hemen yanıbaşındaki sarhoşluk devresinde idi. Ah bu geçici sarhoşluk. **• KUçUk hikâye Benekli kravat RUveyde Sinanoğlu parladı: Bir reklâm yazısı. Okudu: «Mavi gece parfümü. Yıldızları söndürecek parlaklıkta bir icad. Her şışetinin bir benekli kıravat hediyesi vardır.» Sonra bu ışıklar söndü; onun gözleri Ü sönen noktalarda bir müddet sabit kaldj. * * * ya apartıman komşusu idi, yahud da onun sık sık uğradığı bu taraflarda bulunan biriydi. Galerinin büyük kapısı önüne geldiği zaman, yüreği birdenbire durur gibi oldu. Hemen önünde, karşıdan doğru bir benlkh kıravat peydahlanmıştı. Acele feözlüklerini burnuna kaldırdı. Güzel bir delikanh. Yanında bir genc kadın vardı. Kızkardeşidir. Gülümsedi. Burnunu gözlüklerile ona doğru kaldırarak ve koiunr. sürünerek geçti. Dönüp baktığı zaman iki haşin kadm gözile karşılaştı: Yüzsüz! Önce kanı damarlarında sanki dondu; sonra gene bir ateşte erimiş gibi yüzüne yakar yakar yayıldı. Bir an durakladı. Amıru uğuşturdu. Kendine gelir gibi olduğu zaman, yaya kaldırımının üstünde durmuş konuşan üç delikanh ile yüzyüze geldi. Benekli kıravat! Üçü de güzel benekü kıravatlar takmışlardı. Aralarından geçerken gözlükleri arkasında büyümüş bakışlarile üçünü de süzdü. Acaba hangisi idi? Uçü de arkasında, üç gonk sesi gibi akisleri uzayarak gülüşüyorlardı: Yosma! Hemen de koşarak uzaklaştı. Hıçkırıklarmı boğazında düğümleyerek ve iki büyük gözyaşı damlasını küçük mendiline alarak Plebisit meydanındaki kilisenin ıssız sütunlarından birinin dibine oturdu. Karşıda, veliahdin sarayının kapanık pencerelerine, sonra tâ uzaklarda hazin hazin tüten Vezüv'e baktı. Aşka ebediyen kapalı kalmaya mahkum kendi gözlerini ve kendinin yanan Yorulmuştu. Halbuki meçhul sevgi içini düşür.dü. li.. Benimle karşılaşmak zor değildir.» Başını önüne eğerken, ötede, bir bidiyordu. Mademki zor değildir; demek naıun üstünde birden bir ışık şenliği merdivenlerinde in cin yoktu. Sokakta aa, o öğle saatinde az kişi vardı. Bunlar da bürolarından veya dükkânlarından dönen, ve bir kısmında hiç kıravat olmıyan kimselerdi. Sanıa Luciya sokağından, kral sarayının önünden geçerek Roma sokağına girdi Ortalık ıssız denebilecek halde idi. Ağır ağır yürüyordu. Sokaktan geçenlere sürtünecek derecede yakın geçerek bakıyor, dükkânlann içlerini bakışlarile araştırıyor, gelip geçen tramvaylai'dakileri de, saplı gözlüğünü gözlerine tutarak süzüyordu. «... BeTT?kli koyu kurşuni kıravat takacağım.. Kaflisch'e girdi. Bu büyük pasta salonunda kimseler yoktu. Oturup Roma sokağının akşam kalabalığını beklemek lâzımdı. Oyle yaptı. Garsona mecmualar Retirtti. Fakat bunların sahifeleıinde yalnız benekli kıravatlar, erkek yüzlerin altında güzel kıravatlar vardı. On yedi buçuğa kadar mecmualardaki bu benekli kıravatlara baktı; tektük salona gelen leri süzdü; mektubu üç dfiia daha okudu. « Buraya benekli koyu kurşuni kıravatlı bir delikanh gelir mi?» Kaç defa garsonlara bunu sormak istedi, fakat her defastnda kelimeler ağzında sıralanıp sesinin çıkmasına engel oldular. Kaflisch'den çıktığı zaman saat tam on 3'edi buçuktu. Roma sokağı kalabalıklaşmıştı. Dante meydanına kadar, bir kışla nöbetçisi gibi, öyl ağır adımlarla ve etrafmı o kadar dikkatle süzerek, iki kere uzandı, gene geri döndü. E\dne döndüğü zaman bütün vücudü kırılıyordu. Hemeıl odasma kapandı, yemeğe çıkmadı. Babası, onu yatağuıda hasta buldu. Telâşlandı; geç vakte kadar yanında kaldı. iki gün sonra onu hava meydanına götürecek, yeni sistem tayyarelerin son kat'î tecrübelerinde bulunduracaktı. Bu tayyarelerde yepyeni mitralyöz tertibau vardır sür'atlerinde saatte yüz kilometre bir fazlahk temin olunmuştu. Bütün bunları görmekle ne eğlenecekti, ne eğlenecektü. Memleketi için çok ehemmiyetli, bundan dolayı çok mes'uliyetli ve nihayet gene onun için çok tatlı işlerin başında olan general konuşkan bir adamdı. En teknik davalan bil, bir cinaî roman merakı uyandıran bir tatla dinletirdi. Karısı yukarı İtalya köylerinden olan Donna Karlo'nun zıddına, kızının zekâsı ve kültürü onu dinlemeğe imkân vercek derecede yüksekti. General böyle anlatır ve bunu düşünürken kızı uyuyakaldı. *** Üç gün sonra, her zamanki sabah gezintisinden dönüşünde, kapıcı ona gene bir mavi mektub verdi. Alina, bu mavi zarfı ihtiyar kapıcınm | suratma çarpacak oldu; lâkin bir an düşündü; büyük acısını içine kapayarak gülümsedi, merdivenlerde koşarak evi Bir ay sonra, Alina henüz bu eşiğe basmamışken, bir gece babası ansızın Romaya çağırıldı ve annesi bütün gece ağladı. Ona sebebi söylemediler. Ertesi günü Paolo sözünde durmadı. Bunun sebebini. babasuım Romada kauçının ve annesinin korkmuş gözlerinden eksik olmıyan gözyaşlarının sebeblerile birlikte gazetelerden öğrendi: Paolo Neri adı altında Napolide yüksek hir askerî makama hulul eden ve Toritıolu olduğu anlaşılan bir şüpheli adam vakalanmışti. Bir iskandal, kızım vntanından daha çok seven bir generalin iskandalı tnevzuu bahsti.