7 Nisan 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

7 Nisan 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Nisan 1940 CUMHURİYET IPAZABDAN PAZAPA İlkbaharın dört mânasıGüIe oynayaEsrar içmiş gibi! Muharrirlerin türkçe yanlışları Yazan: SERVER BEDt Yeni evinizde rutubet var mı? diye sordum. Birkaç «ılkbahar» var: Takvimlerin Hayır! dedi, her tarafı güneş içinilkbaharı, askerlerin ilkbahan, şairlerin de. ilkbahan, Istanbulun ilkbahan. Bunlar Tekrar düşündüm ve birdenbire hatıbirbirine hiç benzemez. Takvimlerin ilkbahan şöyle bir şey: rıma gelerek sordum: Buraya ne ile geliyorsun? Havalar ısınır, tomurcuklar şişer, ağaclar Otobüsle! Tamam! diye bağırdım, o sarsıntıya dâhiler bile dayanamaz. Belediye yeni otobüs ahncaya kadar evden erken çık, tramvayla gel. Çocuk tramvayı terciha başladıktan sonra bir günde kendini topladı. Şimdi işinin başına gelince lâkırdıyı şıp diye anlayor ve yürürken esrar içmiş gibi sağa sola yalpa vurmuyor. = Kitablar, fikirler = Anadolu Köylerinin Turkulerı Yazan: Yusuf Ziya Demirci *] Onu, hissî yakınlığını bertaraf ederek, mucerred kıymetlerile düşündüğüm zaman, kendisine karşı cemiyetin borclu olduğu nispette geniş bir kadir bilmezlik gösterdiğimizi daha iyi anlayorum. Çünkü Yusuf Ziya Demirci bizde halk türkülerini ve örflerini sadece toplayıp edebiyat ve antolojisini yapan değil, geniş bir hamle ile yayan adamdır. Folklor denilen halk an'ane ve âdetleri, türküleri; alışkanlık. ve duygu birliğile gayrişuurdan başlayan bir müşterek hâleti ruhiye yaratırken, zevkleri ve türkülerile de bir milletin mizacını ve sesini yaşatır. Memleket mikyasında müttehid bir müzik kültürü ve anlayışı olmıyan Türkiyede ise folklorun rolile ehemmiyeti başka milletlerinkine hiç benzemiyen bir hususiyet arzeder. lstanbulda adeta mahallileşen Enderun müziğinin hududu surları bile geçmez. Düne kadar halk türküsü namına, bu yanda bilinen: Erzincandan, Kemahtan Yar %elir oynamahtan Türküsile bir iki «Urfâ ağzı» ndan ibaretti. On beş seneyi buluyor galiba; Yusuf Ziyanın köy köy anavatanı dolaşarak topladığı türküler, seri halinde plâklarla ve bir gönül volkanından kopup kol kol, dalga dalga ufuklara akışan yanık ve hasret bir sevgili sesi gibi ruhları sardı. Bizim, halk türkülerini ilk defa ve hakkile dinleyip anladığımız tarih budur. Ondan sonra, kalbini hiç tanımayıp da nerede ve ne olduğunu öğrenince kıymetini bilen muhterisin aşkile, onu sevmesini öğrendik. Halk müziği konserlerin sürprizi, salonların fantezisi oldu. O motiflerle; yeni beyitler, azıtlar düzen bestecilerimiz üredi. Şimdi onu biliyoruz, seviyoruz, diyebiliriz, onunla öğünebiliriz. Yusuf Ziya Demirci cemiyetin telâkkisine bu akideyi aşılamağa muvaffak olmuştur. Bu geniş ölçülü kültür hizmetinin hem mahsulü, hem daimî kaynağı olarak da İstanbul konservatuarına zengin koleksiyonlar hediye etmiş bulunuyor. Halk türkülerini tespit ve neşreden güzide folklorist, bir müddettir birbirini takib eden her biri ayn janrda ve kıymette eserlerile, bütün «halkiyat» ı tedvin etmektedir. «Boş beşik ve ak kuş Şu dağların ardında Köylüler ve Yürükler arasında Hikâyeler ve masallar Anadoluda eski çocuk oyunlan Anadoluda eski düğün ve evlenme âdetleri Halk köy türküleri» nin müdekkik ve muharriri, son zamanda (Anadolu köylerinin türküleri) isimli çok mühim kitabını neşretmiştir. * 400 sahifeyi bulan eser 10 büyük kıs* ma ayrılmıştır. Folklorun bir millet bün* yesindeki ezelî yerile rollerini ve tetkik usullerini anlatan başlangıcdan sonra ninniler, çocuk, tabiat, aşk, düğün ve evlenme, askerlik, iş ve meslek, zeybek, facia ve yas türkülerini ihtiva eden her parçada, gene örflerin izahlarını takiben, birçok misaller verilmiştir. Kitabın, yalnız yüzlerce türküyü cemetmesi gibi cidden engin hizmetini ispata kâfi hususiyeti; Türk folkloru kadar zengin ve derin tetkiklerin kâmil bir muhassalası olmak kıymeti yanında gölgede kalıyor, denilebilir. Yeni eserile, Türk kültürü için değerli bir vazife daha başaran aziz Yusuf Ziyayı tebrik ederken, muharririn gene folklor vadisinde 1 0 a yakın eser hazırlamakta olduğunu karilere haber vermekten büyük bir sevinc duyuyorum. Almanyanın mukadderatı (Bastaraft l tnct sahifede) Tehlikeli dönemeci ancak son 15 gün zarfında atlattık. İngilterede hepimiz, niçin harbetmekte olduğumuzu söyleyebiliriz. Bunun çok kuvvetli sebebleri de vardır. Halbuki Almanyada bu hususta bir ölüm sükutu hüküm sürmektedir. Bence böyle bir sükunet, Almanlar için her şeyden fena bir haldedir. Almanlara «yıldırım harbi» ve diğer bir takım şeyler vadedildi. Almanlara «yıldırım harbi» yapılacağı vâdinde bulunuldu. Fakat böyle bir şey olmadı. Âblukanın şiddeti (Baş tarafı birinci gahifede) İlkbaharın dört manası Ru8yanın vaziyeti Sovyet Fin harbinden sonra Sovyet Rusyada tahaddüs eden vaziyete telmihte bulunan Ironsede, şöyle demiştir: « Rusya, uzun münakalât yolları yüzünden hayli zahmet çekmiştir. Bir çok defalar Ruslar, bitkin bir hale gelmişlerdir. Çünkü kıtaatı ve malzemeyi memntıniyete şayan bir şekilde nakledemiyorlardı. Eğer Rusya, yeni bir harbe girişmek teşebbüsüne kalkışacak olursa, bazı milletlerin ve meselâ Japonyanm hattı hareketini nazan itibara almak mecburiyetindedir ve münakalât meselesi, Rusya için her zaman bütün şiddetile mevzuu bahsolacaktır.» Palto hırsızt Universiteye ay lardanberi çok şık ve temiz giyinen bir hırsız dadanmış, yirmiye yakın palto çalmış. Fakat niha yet yakalanmış. Korkarım ki, bu genc hırsız mahke mede kendisini şöyle müdafaa edecek: Üniversitede paltosu olan ve olmıyan gencler var. Paltosu olmıyanlara çok acıyordum, istiyordum ki, ya hepsinin paltosu olsun, yahud hiç birinin olmasın. Zengin değilim ki, paltosu olmıyanlara palto alayım; müsavatı temin için paltosu olanlan paltosuz bırakmağa karar verdim. Hem de şimdi harb tehlikesi içindeyiz. Genclerimiz havanın şiddetine, tabiatin sertliklerine alışmalıdırlar. Maksadım hırsızlık olsaydı, palto yerine, yükte hafif kitabları çalardım. Fakat... Acaba arasa, Üniversitede istediği kadar kitab bulabilir miydi? «Japon hükumeti, bitarafların ticaretini himaye için görüşmelere başlamak üzere Londradaki sefirine talimat vermeğe karar vermiştir. Bu karar aşağıdaki sebeblere dayanmaktadır: 1. lngilizler kaçak kontrolunu çok ileri götürmek suretile muhariblik hukukunu suiistimal etmişlerdir. 2. Japonya, uzak şarkta Vladivostok limanının Almanlar için deniz üssü olarak kullanılmasına şiddetle muhalefet edecektir. Japonyanın bu hattı hareketi Avrupa harbi sebebile Japonyaya yakın denizlerde karışıklıklar vukua geleceği korkusundan değil, daha ziyade Japon hükumetinin harbe müdahale etmemek siyaseti takibini arzu etmesinden mütevelliddir. Ingiltere ablukayı bütün dünyaya teşmil emelindedir ki, bu da Japonya ile Mançuko ve Almanya arasında mevcud ve Japon ticaretinin temelini teşkil eden münasebetleri için oldukça tehlikelidir.» lâkadar eden meselelere temas edilmektedir. Bu notaları tevdi etmekteh maksad İskandinavyamn bitaraflığile alâkadar muhtelif meselelere karşı müttefiklerin tarzı hareketi hakkında Isveçle Norveçi tenvir etmektir. Lord Halifaks tarafından Isveçle Nor veçin Londra mümessillerine aynı mealde notalar verilmiştir. Fransa İsveç ticaret müzakeresi Stokholm 6 (a.a.) İsveç Hariciye Nezareti umumâ kâtibi Boheman tayyare ile Parise hareket etmiştir. Bu seyahat, Fransa ile İsveç arasında yapılmakta olan ticaret müzakerelerile alâkadardır. Bir Yugoslav gazetesinin şayani dikkat bir yazısı Belgrad 6 (a.a.) Polilık gazetesi şöyle yazıyor: «Almanyaya yiyecek ihrac ediyoruz. Bunun mükâfatını pek yakında etsiz kal mak suretile göreceğiz. Yugoslavyanm çektiği mahrumiyetler ablukadan değıl, nazilerin iştihasını tatmin yüzündendir. lçtimai ve iktısadî bünyemizde ciddî bozukluklar vukuundan korkmahyız.» Sovyet sanayi müesseselerindeki Alman mütehassısları memleketlerine dönmek istiyorlar Bükreş 6 (a.a.) Cernauti'den bildirildiğine göre Sovyet sınaî merkezlerinde bulunan Alman mühendisleri ve mütehassısları Almanyanın Moskova elçisine memleketlerine dönmek istediklerini bildirmişlerdir. Sovyet mühendisleri ve işçileri bunların her teşebbüsüne itiraz etmektedirler. 8 senedenberi Sovyet fabrikalarında kasden tahribat yapılmakta ve iyi maaş alan ecnebi teknikçilerine ve mühendislerine karşı daimî bir husumet gösterilmektedir. îyi haber alan mahfillerde hasıl olan kanaate göre 1928 den 1932 senesine ka dar Sovyetler Birliğine büyük bir kısmı Alman olmak üzere 40,000 kadar ecnebi mütehassıs girmiştir. Bunların dürüşt muameleleri Sovyetleri dilgir etmiştir. Mü şahidlerin anlattıklarına göre Alman harb siparişlerine nezaret etmek üzere son zamanlarda Rusyaya giden nazi mühendislerine karşı Moskova hükumetinin gösterdiği hüsnüniyete rağmen bu mühendislerin vazifelerini matlub şekilde başaracakları süphelidir. Alman siparişleri hakkında da müşa hidler, naziler Rusyaya günde 45 teknik malzeme treni göndermekte iseler de Rusların buna mukabil Almanlara iptidaî maddeler göndermekte istical etmediklerini beyan etmektedirler. Yugodavyada fiatlar çok yükseldi Belgrad 6 (a.a.) (riavas) Yugoslavyada Alman sermayesile ihracat müesseseleri kurulmasile Almanyaya yiyecek maddeleri ihracatının artması neticesinde fiatlar o kadar artmıştır ki, içtimaî muvazenenin bozulması tehlikesi başgöstermiştir. Berlindeki ataşemiliterler Zigfrid hattını ziyarete gidiyorlar Berlin, 6 (a.a.) D. N. B. ajansı bildiriyor: Hitler, Berlinde bulunan ecnebi kara, deniz ve hava ataşelerinin Siegfried hattını ve garb cephesinde bulunan Alman kıtaatını gezmelerine müsaade etmiştir. Ecnebi devlet ataşeleri yakında bir hususî trenle garb cephesine gideceklerdir. yeşillenir, bülbüller öter, güller açar, kırlangıçlar neş'eli çığlıklarile gökleri doldururlar. Askerlerin beklediği ilkbahar da şöyle bir şey: Harb kızışır, taarruz başlar, şehirlerde imdad diidükleri öter, cephelerde toplar gümbürder, havalarda kartal kanadlarile bombardıman tayyareleri orduların ve şehirlerin üstüne ölüm yağdınrlar. Şairlerin ilkbahan malum: «Allahm iîamarlannda gencliğin şarabı demleni" yor. Şair, al sazını eline. Aşk rüzgân alev dudağını serin alnına koyacak. Ey tembel çocuk, bak: Ben güzelim. llk öpüştüğümüz ânı hatırlamıyor musun? Kanadlarım sana değince sapsan kesilmiştin. Gözlerin yaşlar içinde kollanmın arasına düştün. Bahar! Baharl Her güzellik BCninle başlar. > Istanbulun ilkbahan da malum: Nisanın birinci günü kar yağdı. Kışın en keskin ayazı esiyordu. Takvime ve şaire aldanıp da yün fanilâlarını çıkaranların en hafif cezası nezledir. Her tarafta bülbül •esi yerine aksırık duyulur. Tomurcuklardan evvel burunlar şişer. Havada, yemeklerdeki baharat nev'inden bir bahar vardır: Karabiber gibi sert bir karayel eser; zencefil gibi keskin bir toz bulutu havaya kalkar ve sovan suyu gibi keskin bir rutubet gözleri sulandırır. Işte, lâlelerile, güllerile, manzumeleri. le ve nezlelerile böyle dört tane ilkbahar Var. Beğen beğendiğini al. Ikisi yalan, ' ikisl "doğru. Ya şair olup yalancı bahara, ya asker olup sahicisine inanırsın. Fakat unutma ki şiir değil, kavga dünyasındayız. Alman gazetelerine göre Bernn 6 (a.a.) D. N. B. Ajansı bildiriyor: Harbin genişletilmesi hakkındaki «Churchill plânlarından» bahseden Alman gazeteleri, Moskova ve Roma gazetelerile şimal ve doğu cenub memleketlerindeki akislere de bir yer ayırmaktadır. Deutche Allgemeine Zeitung diyor ki: «Bütün gayri muharib memleketlerin, fikrine göre, Churchill'in üç millî müdafaa nezaretinin başına geçmesi emperyalist harbin genişlemesine halen ciddî surette tevessül ediieceğini göstermektedir. lskandinavya telâş içindedir ve doğu cenub memleketleri de hâdiselerin seyrini artan bir itimadsızlıkla müşahede ve takib et mektedirler. Harbin yeni bir safhası başlayacak gibi görünüyor. Bununla beraber plütokratik harbin amilleri ne şimalde ne de doğu cenubdaki muvaffakiyetsizlik çıkmazından kurtulamıyacaklardır.» Göbbels, harbin kazanılacağından , emin! Milâno, 6 (a.a.) Alman Propaganda Nazırı Göbbels, Popolo d'ltalia gazetesinin hususî muhabirine yaptığı beyanatta askerî vaziyet hakkında demiştir ki: « Düşmanlarımız Almanyanın şark harekâtını yaparken Polonyada saplanıp kalacağına kuvvetle inanmış bulunuyorlardı. Alman ordusunun Polonyada kavda değer bir muvaffakiyet elde edebilmesi için bir çok aylar lâzım olduğu söyleniliyordu. Düşmanlarımız 36 milyon nüfuslu bir memleketin 8 günde düştüğünü teessüfle görmüşlerdir. Almanyanın şarkta korkacağı hiçbir tehlike kalmamıştır. üarbde dişlerine kadar silâhlıdır. Ve abukaya karşı da müemmendir. Almanyanın harbi kazanacağına hiç şüphe yoktur. Son haftalarda, Almanyanın sözde sulh teşebbüslerinden çok bahsedildi. Hitler, geçen teşrinievvelde muanzlarına sulh teklifinde bulunmuştu. Fakat bunlar mezkur teklifi kabul etmediler. Çünkü her halde Almanyanın imhasını istiyorlardı. Almanyanın da ancak tek bir hedefi olabilir: Garb devletlerinin Almanya için eşkil ettikleri daimî tehlikeyi tamamile ortadan kaldırmak ve mecbur edildiği bu harbi sonuna kadar götürmek. Almanlar, Faşist İtalya gibi büyük bir devletin dostluğuna malik olduğu kanaatindedirler. Bu kanaat onun için büyük bir sevinc teşkil eder.» Muharrirlerin türkçe yanhşları Gazetelerimizdeki tüVkçe yanlışlanndan bahsediliyor. Artık muharrirlerimiz de ana dilini yazamazlarsa öteki meslek sahiblerinden büsbütün ümidi kesmeli. Şu hikâyeyi hatır!adım: Bir gün meşhur riyaziyeci Ayniştayn otomobile binmiş ve inerken şoförden paranın üstünü istemiş. Alınca saymış: Eksik bu! demiş. Bir daha say! Meşhur riyaziyeci parayı teicrar saymış ve bu sefer hesabı doğru bulmuş. Karşısındakinin Ayniştayn olduğunu bilmiyen şoför de kızmış: Biraz hesab öğren be adam! demış. Kıssadan hisse: Riyaziyeci olmak hesab yanlışı yapmağa nasıl mâni değilse, muharrir olmak da türkçe yanlışlarına karşı sağlam bir garanti teskil etmez. Bilgisizlik değil, dalgml'k meselesi! Cüle oynıya... Radyoda hangi istasyonu açsam, çok defa, arabca veya türkçe bir çiftetelli, bir curcuna havası çıkıyor. Paris, Roma, Londra, Kahire ve daha bazı istasyonlar alaturka oyun hava lan çahp duruyorlar. Sanırsınız ki Avrupada harb değil, büyük bir sünnet düğünü var. Yahud, sünnet düğünlerinde çocuklara usturanın acısmı duyurmamak için nasıl curcuna havalan çalarlarsa, muhariblere kılıcın acısmı hissettirmemek için de bir curcunadır gidiyor. Dün gece Paris radyosunda bir taraftan harb havadisleri veriliyor, bir taraftan da ud, keman, tef, darbuka, arabca çiftetelliye benzer gayet oynak bir hava çalıyordu. Bir de şark musikisinin afyon gibi insana miskinlik ve rahavet verdiğini iddia ederler. Ne münasebet! Bu gidişle Avrupada ordulan güle oynaya harbe yollamak için askerî mızıkalar marş yerine çiftetelli çalacaklar. Biz de ordularımızı Viyana önlerine kadar götürmeğe muvaffak olduğumuz tarihlerde alafranga marş mı söylüyorduk? Mareşal Göringin blb'fu Berlin, 6 (a.a.) Mareşal Göring, Polonya harbinde Alman hava kuvvetlerinin harekâtını gösteren filmin ilk temsili dolayısile söylediği bir nutukta Alman hava kuvvetlerini medhüsena ederek Fransa ve Ingilterenin de tıpkı Polonya gibi imha olunacasını söylemiştir. SERVER BEDt Esrar içmiş gibi! Tanıdığım müesseselerden birinde gayet zeki ve atik bir hademe vardı. Genc ve çevik, ateş gibi bir çocuk. Son zamanlarda buna bir sersemlik ârız oldu. *lşe geldiği zaman çok dalgmdı, söylenen lâkırdılan zor anlayor ve yürürken sarhoş gibi sallanıyordu. Bereket versin ki bu hal devamlı değildi. Yarım saatte geçiyordu. Fakat merak ettim. Birine mi sevdah? Morfin, eroin gibi şeyler mi kullanıyor? Evinde bir hastası mı var? Oğrenmek istedim. Bütün sorgulanma, kanaat verici bir sükunetle: Hayır, hayır! diyordu. Peki, dedim, son zamanlarda se nin hayatmda hiç bir değişiklik olmadı mı? Çocuk düşündü: Oldu! dedi. Ne oldu? Sultanahmedde oturuyorduk, Fatihe taşmdık. O kadar mı? O kadar. Bu sefer ben düşünmeğe basladım. Semtin ve evin değismesinde zekâya ve iradeye tesir eden bir âmil olabilir miy Ticaret Vekili Nazmi Topçoğlu dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Ticaret Vekihmiz, hafta tatilinden istifade ederek tamamen hususî surette seyahat ettiğinden dün trenden Pendikte inmiş ve öğledan sonra şehre gelmiştir. ÎSazmi Topçoğlu evinde bazı ziyaretler kabul ederek şehrimizdeki Ticaret Vekâletine bağlı daireler müdür ve şeflerinden izahat almıştır. Dün kendisile görüşen Dİr muharririmize Ticaret Vekilimiz şu beyanatta bulunmuştur: « Istanbula hususî şekilde geldiın. Seyahatim, rahatsızlığım dolayısile tedavım ile alâkadardır. Yarm akşam Ankaraya hareket edeceğim. lç ve dış ticare''miz için yeni bir merhale ve ticarî bünyemize yeni bir kuvvet kaynağı teşkil eiecek olan birlikler teşkili hakkındaki kararname Resmî Gazetede neşrolunmuştur. Kararname bugünlerde tebliğ olunacak ve derhal tatbikata geçilecektir. Bu suretle Ithalât Limited şirketleri yerine birlikleı kaim olacaktır. Ihracat birlikleri de yeni statüye intıbak etmektedir. Milâno sergisi münasebetile Italyaya ve Peşte sergisi dolayısile Macaristana gidecek olan vekâlet memurları ve tüccarlarin bu seyahatleri tamamile bu fuarlarla alâkadardır. Orada yapılacak temaslar da taliî resmî bir mahiyet arzetmiyecektir. Ancak, Italyadan yeni ticaret mukavelesine göre pamuklarımızı almak ve mukabilinde pamuklu mensucat vermek üzere müzaker^lerde bulunmak üzere bir heyetın gelmesine intizar ediyoruz. Ankarada bu mevzu üzerinde müzakereler cereyan edecektir. Bildiğiniz şekilde, demir mubayaatı için Londraya bir heyetin gitmesi takarrür etmiştir. Haricî ticaretimizin seyrinden memnun olmamaklığımıza sebeb yoktur. Evvelce söylediğim gibi malımızı satamamaktan değil, talebleri karşılayacak kadar mal bulamamaktan endişe ediyoruz.» . M Ticaret Vekiliaüı dön fehriMize gcldi Tahtelbahir harbi durdu Londra, 6 (a.a.) Press Associationun bahrî meseleler muharririnin tebarüz ettirdiğine göre, bir haftayı mütecaviz bir zamandanberi hiçbir lngiliz gemisi, Alman denizaltı gemilerinin vazifelerini yapmakta karşılaştıkları gittikçe fazlalaşan güçlüklerde bulunmaktadır. Diğer taraftan, esir edilen Alman denizaltı mürettebatınm yaşlarına bakılırsa, Almanya, denizaltı mürettebatı bulmakta güçlük çekmektedir. Denizaltı inşaatımn da, kayıblara tekabül edecek bir surette devam etmekte olduğu süphelidir. Londra 6 (a.a.) lngiltere ile Bal Londra 3 (a.a.) Resmi mahfıller I den bildirildiğine göre, lngiltere Hariciye I kaniar arasında ticaret işlerile meşgul olaNazırı Lord Halifaks, dün İsveç ve Nor cak olan tngiliz korporasyonu 1 5 nisanda veç elçilerini kabul ederek hükumetlerine teessüs edecektir. Korporasyon mahallî temaslara geçmek üzere mümessillerini o hitaben birer mesaj tevdi etmiştir. Bu mesajların muhteviyatı hakkında gün Balkanlara gönderecektir. Korpofas^ sıkı bir ketumiyet muhafaza edilmekle be yon evvelâ Belgradad işe başlayacaktır. raber, mesajların müttefiklerle lskandi Mütehassıslar, buna benzer diğer şir navya memleketlerini alâkadar eden me ketlerin teessüsü muhtemel olduğunu bilselelere taalluk ettiği ve lskandinavya dirm'ktedirler. bitaraflığı meseleleri hakkında müttefik Transit eşya tahdid edilecek lerin vaziyetlerinin tavzihini istihdaf eyleLondra 6 (a.a.) Âblukanın şiddetdiği beyan olunmaktadır. lendirilmesi meselesini tetkik eden Daily Paris 6 (a.a.) Başvekil Reynaud'un Telegrapk gazetesinin siyasî muharriri, Aldün öğleden sonra İsveç ve Norveçin manyaya gidecek malları ihrac maddeleFransadaki sefirlerini kabul ederek kendi ri ismi altında transit suretile memleketlerine hükumetlerine tevdi edilmek üzere lerinden geçirmeleri muhtemel olan bitadiplomatik notalar vrdiği iyi haber alan raf devletlerin ithal ettikleri malların konFransız mahfillerinde teyid edilmektedir. tenjana tâbi tutulması icab edeceğinin lnBu notalarda müttefiklerle lskandinavya giltere hükumetince nazan itibara alınmemleketleri arasındaki münasebetleri a dığını vazmaktadır. tngiliz korporasyonu 15 nisanda kuruluyor İsveç ve Norveçe verilen notalar , Fedakârlıkta Mösavat (Başmakaleden devam) Fakat, bana mektub yazarak vergi zamlarına dair mütalea yürüten vatandaşlar arasında da müspet bir fikir sahibine rasgelmedim dersem, yalan söylememiş olurum. Meselâ, bir okuyucum: Zamlar yüksek maaşh memurlara yapılsın, küçük maaşlılara dokunulmasm. Diyor. Devletin almakta olduğu tedbirler, filân zümreyi korumak, yahud filân şu zümreyi sıkıntıya düşürmek değil, bilâkis milletçe ve müsavat dahilinde katlanılacak fedakârlıklarla bir buhran devresini atlatmak gayesini güttüğüne göre, ileri sürülecek tedbirlerin daha etrafh, üzerinde fazla durulmuş tetkik eserleri olması icab eder. Bir defa bizde yüksek maaşh memurlar küçük bir ekalliyetten ibarettirler. Bunlardan kesilecek vergi ile bütçemizdeki kırk elli milyonluk açığı nasıl karşılıyabiliriz. Sonra, maaşı yüksek sayılan bu vatandaşlar, ilmî ve içtimaî seviyelerine göre dar bir hayat gecirmektedirler. Ne hakla bütün fedakîrhğı yalnız onların sırtma yükliyebiliriz? Hakikat şudur ki, Türkiyede memurlar ve müstahdemler (en büyüğünden en küçüğüne kadar) diğer meslek erbabına nazaran nispetsiz derecede fazla vergiye tâbidirîer. Meselâ, ayda binlerce lira kazanan maktu vergiye tâbi bir avukatın ödediği vergi ile, gene bu avukatın yanın da çalışan herhangı bir müstahdemin ödediği vergiyi karşılaştıracak olursak bu iıakikati teslim etmemeğe imkân kalmıyor. Demek oluyor ki, hem içinde yaşadığımız muvakkat sıkıntılara muvaffakiyetle göğüs gerebilmek, hem de devlete karşı vatandaşlann müsavat dahilinde fedakârlıkta bulunmalarını temin için, herşeyden önce, malî sistemimizin ıslahına mecburuz. Mütehassısların, bu mevzu üzerinde yorulmalan lâzımdır. Kıymetli bir hâkim vefat etti Evvelce İstanbul üçüncü asliye ceza mahkemesi reis ve killiğinde bulunan Beykoz Müddeiu mumisi Suad Ak caner, evvelki gece, Bakırköyündeki evinde adlî bazı ev. rakı tetkik ettiği sırada, birdenbire ölmüştür. Kendisi, d a . ha evvel BeykozdaSuad Akcaner ki makamında fazla yorgunluktan bir baygınlık geçirmiş, buna rağmen, evine gittikten sonra da, beraberinde götürdüğü dosyalar üzerinde tetkikatla meşgul olurken, müteakib kriz, ölümünü mucib olmuştur. Istanbula gelmeden, Izmirde ceza hâkimi, Çanakkalede Ağırceza azası olarak çahşan Suad Akcaner, kıymetli hâkimlerimizdendi. Nezaketile de bilhassa tanmmıştı. Böyle ansızm ölmesi, geniş ölçüde ve derin teessür uyandırmıştır. Cenazesi, Adliye mensublarının ve haricden pek çok kisinin iştirakile dün kaldırılmış, merasimde asker ve polis de hazır bulunarak, Bakırköy camiinde namazı kıhndıktan sonra oradaki mezarhğa gömülmüstür. Mezarının başında mezi yetlerine dair hitabeler irad edilerek, duyulan teessür sözle de ifade olunmuştur. Henüz genc sayılacak bir yaşta ve rahatsızlığına rağmen evinde bile vazifesine aid islerle uŞrasırken hayata gözlerini kapayan merfcuma, Allahtan mağfiret temenni, ailesine tazivet bevan ederiz. F.O. (*) Her kitabcıda bulunur. Fransız Büyük Elçisi dün Parise hareket etti [Baş tarafı birinci sahijede] Esirlerin mübadelesi ' rüştükten sonra, Ankaraya, vazifemin başma döneceğim. Seyahatinizin Yakınşarkla ve Balkanların vaziyetile alâkadar olduğu söyleniyor. Hükumetimin beni niçin Parise davet ettiğini bilmiyorum, bu sebelbe size hiç bir şey söyliyecek vaziyette değilim. Büyük elçi bu münasebetle Fransız Cumhur Reisine hitaben Millî Şefimizin bir mesajmı hâmil bulunduğuna dair çıkan şayianın tamamen uydurma ve asıltki Alman tayyaresi düşürüldü sız olduğunu da ayrıca beyan etmiş ve Londra 6 (Hususî) Fransız hava başta Amiral Mouren olduğu halde kenuvvetleri bugün garb cephesinde iki Aldisini uğurlamağa gelen sefaret ve kon man tayyare<=ini düsürmüslerdir. soloshane erkânile vedalaşmıştır. Ekspres tam saat 24,30 da, yani iki buçuk saat İngilterede yeniden silâh alttna rötarla Sirkeci garından ayrılmıştır. çağırılanlar Londra 6 (Hususî) Beynelmilel Kızılhaçm teşebbüsü üzerine esİTİerin mübadelesi hakkında Fransa ile Almanya arasında bir anlaşma hasıl olmuştur. Bu anlaşma mucibince ilk defa 120 Alman esiri 120 Fransız esirile Isviçre yolile mübadele edilecektir. llk tecrübe muvaffakiyetle neticelendiği takdirde, Almanyada ve Fransada tahaşşüd kamplarında mevkuf bulunan sivil esirlerin mübadelesine başlanacaktır. Londra 6 (Hususî) Askerî mükellefiyet kanunu mucibince, geçen sene 25 Paris 6 (a.a.) Reisicumhur Lebrün, yaşmı bitiren 350 bin kişi bugün silâh alFransanm Roma büyük elçisi Poncet ile ma çağmlmıştır. Ay sonuna doğru 26 Belgrad elçisi Brugere'i bugün kabul et yaşmdakiler de orduya iltihak edecekler, bu suretle silâh altma çağmlan Inoriliz asmistir. Fransız Başvekilinin kabul ettiği kerlerinin miktan iki milyona baliğ ola cakhr. Lebrün, Roma büyük elçisini kabul etti tngiliz askerlerine ztrh Paris 6 (a.a.) Başvekil Reynaud Fransanın Belgrad elçisi Bruferi, Roma giydirilecek büyük elçisi Poncet.yi ve General Wey Londra, 6 (a.a.) lngiliz kıt'alannın gand'ı kabul etmiştir. hafif zırhlarla muhafaza edilmesi için yapılan tecrübelerin müspet netice vermeYeni kömür navlun tarifesi Mussolini topçu atışlarında diği, çünkü yeni silâhların nüfuz kuvveti İstanbul Mmtaka Liman reisi Refik Afazla olduğu öğrenilmektedir. bulundu yentur, dün akşam Ankaraya gitmiştir. Liman reisinin bu seyahati yeni kömür Roma 6 (a.a.) Mussolini, bugün Yakalanan Alman vapuru navlun tarifesi hazırlıklarile alâkadar gö Anzio civarında hava dafi toplannm atış Londra, 6 (a.a.) Cenub Atlasında rülmektedir. talimlerinde hazır bulunmuştur. Yanında lngiliz gemileri taarfından 1939 teşrinisaHalen mer'i bulunan kömür navlun ta harbiye ve hava müsteşarlarile bir çok nisinde yakalanan Almanyanın 7603 tonrifesi müddeti bu ayın 1 51 inde bitecektir. generaller vardı. luk Uhenfels vapuru dün Ingiltereye gelBunun için şehrimizde yeni yapılacak taTalimlerden sonra Mussolini subaylara miştir. Vapurun Mısırdan ve diğer batı rifeye aid hazırhklar yapılmakta idi. Bu ve askerlere hitaben yaptığı beyanatta Hindistanı mahsullerinden ibaret olan hahazırhklara istinaden Ankarada yeni ta modern harbde hava dafi bataryalarının mulesi boşaltılrnıştır. Ve mesele müsadere mahkemesine verilmigtir. rife tespit olunacaktır. büyük ehemmiyetini kaydeylemiştir. elçiler ttalya, yeni ihtiyatları silâh altma çağırıyor Roma 6 (a.a.) Yakında yeni iktiyat sınıflarının silâh altına çağırılması derpiş edilmektedir. Sanayi federasyonu, bilhassa millî müdafaa için çalışan müesseselerde askerliğe tâbi olmıyan işçiler arasında azamî derecede fazla mütehassıs işçi yetiştirmeye karar vermiştir. Bir tebliğe göre, bu vaziyet yakında silâh altma yeni ihtiyat sınıflarının çağı rılması ihtimalinin bir neticesidir. NADİR NADİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: