7 Nlsan 1940 KİTABLAR FİKİRLER Hariciye Nazırı; dün Dahiliye Vekâletinin bu hususta hazırladığı bir etraflı izahatta buîundu lâyiha Bütçe Encümeninde tetkik olunmaktadır Oslo, 6 (a.a.) Röyter ajansı bilAnkara 6 (Telefonla) Dahiliye Ankara 6 (Telefonla) Vekâletinin vilâyetlerdeki teşkilât ve vave va zifeleri hakkında hazırlanmış olan ka . nun lâyihası Dahiliye Encümeninde tetkik ve kabul edildikten aonra Bütçe Encümenine tevdi olunmuş, ehemmiyet ve müstaceliyetle tetkikine başlanmıştır. 1929 da mer'iyet mevkiine geçen maa. şatın tevhid ve teadülüne dair kanuna tevfikan her Vekâlet kendi teşkilât ka nunlarını yapmıştı. O zamandanberi geçen on sene müddet içinde mer'iyete giren kanunlarla memurlarına yeni vazifeler tahmil edilmiş bulunan Dahiliye Vekâleti, senelerdenberi devam edegelen kendi bünyesindeki teşkilât zâfını izale maksadile bu kanunu hazırlamıg bulu . nuyor. Bu lâyihada: 1 Bu günkü ihtiyaca tekabül edecek vaziyette olmıyan mevcud kadroların ihtiyacı karşılıyacak hale getirilmesi. 2 Maaş haddinin asgarî maişet seviyesine mümkün olduğu kadar tekabül edecek vaziyete irca olunması. 3 Memur maaşlarının tespitinde diğer Vekâletler teşkilât kadrolarımn gözönünde bulundurulması gibi üç mühim esası ele almıştır. Diğer taraftan, 3656 «a. yılı teadül kanununun derpiş ettigi esaslar dan ayrılmamak ve diğer Vekâletlerin teşkilât kanunlarında maaşlı memuriyetler için kabul edilen maaş ölçüsünü tecavüz etmemek suretile kazalarda bu gün tahTİrat kâtibi unvanını haiz olan yazı işleri memur ve kâriblerile nüfus memurlarınm miktan artırılmakta, her kazada birer seferberlik memurluğu da ihdas olunmak tadır. Şimdiye kadar kazalarda haddi astadır. Şımdıye Kaaar ıcazaıaraa nauuı « garisi on lira olan kb kâtib ve memur maaşlan yirmiden başlamaktadır. Bunun gibi vilâyetlerin yazı işleri, hukuk işleri ve idarî kaza mercilerinin kanunun kabul ettiği vüs'at gözönünde tutulmak suretile takviyesi lâzım geldiğinden valinin, devlet âmme hizmetleri ço. ğaldıkça onun muhaberatını idare eden yazı işleri bürosu bu genişleme neticesine göre takviye ve yeniden bir kaç umuru hukukiye müdiriyeti ihdas olunmuş ve vilâyet idaresi kanununun 58 inci maddesi mucibince verilen salâhiyete binaen bazı vilâyetlerde teskil edilmiş bulunan mensub idare heyetlerinin meslekî ve hukukî bilgileri dolayısile kendilerine mevdu işleri mevzuata daha uygun ve daha sür'atle intac ettiği görüldüğünden bu teşkilât bu defa diğer ehemmiyetli vilâyetlere de teşmil edilmiş ve gene vilâyet idaresi kanununun üçüncü maddesile vilâ yetlerde merkez kazası teşkilâtı ve kaymakamı bulundurulmasma salâhiyet ve. rildiği ve diğer Vekâletlerin merkez kazalanna aid teşkilâtları bulunduğu halde şimdiye kadar tesisi geri kalmış olan merkez kaymakamhkları da mütenevvi ve ağır vazifelerle mahmul bulunan valileri vilâyet merkezlerinde sabit kalmaktan kurtarmak maksadile bu defa ihdas edil. miştir. Hulâsa! Dahiliye mesleğindeki küçük memurların diğer Vekâletler taşra me murlarına nazaran maaşlarının azlığı dolayısile bu günkü maişet darlığından kurtarılması ve muhtelif esbab ve avamılle mütemadiyen artmış olan halk ve hükumet işlerinin bir an evvel başanlması itibarile bu kanunda hayırlı neticeler beklenildiği gibi tatbikatla da halkın hüku met dairelerinde bilhassa nüfus muame•= • •• «• h hilâ l lât.nda daha z.yade mazhar, tesh.lat olacağı anlaşılmaktadır. diriyor: Norveç Hariciye Nazırı Koht, haricî siyaset hakkında bugün yaptığı beyanatta demiştir ki: « Hürriyet ve istiklâlimizin müdafaası hali müstesna olmak üzere Norveçin gireceği bir harbi tasavvur edemeyiz. Bunun önüne geçmek çaresi bizim için muhariblere karşı Almanya olsun, müttefikler olsun', kat'î bitaraflıkta devam etmektir. Şimdiye kadar da iktısadî siyasetimizde takib ettiğimiz yol bu olmuştur. Bu hususta harbin çıkardığı bütün meseleleri alâkadarlarla mümkün mertebe normal ticaret münasebetleri tesis etmek esasına müstenid anlaşmalar akdettik. Eğer müttefikler, taahhüdlerimizi yerine getirmemizi mümkün kılan nakil vasıtalarımıza engel olmaya çalışacak olurlarsa, bu onlara vahim zararlar vermekten hali kalmıyacaktır. Çünkü muhariblerden yalnız bir tarafla ticaret yapmamız şimdiye kadar vadettiğimiz ve tuttuğumuz bitaraflığa mugayir olur ve memleket derhal harbe sürüklenir,» Koht, deniz harbi hakkmda şu sözleri söylemiştir: « Hududlanmız haricinde yapılmakta olan bu harb bize en vahim zararları vermektedir. Hatbin başındanberi 120,000 tondan fazla 52 gemi ve 392 denizci kaybettik. Bundan başka, bu gemilerimizin büyük bir kısmı mayinler olmıyan yerlerde ve enternasyonal kaideler hilâfında vuku bulduğunu zannetmek mecburiyetinde olduğumuz şartlar içinde batmlmıştır. Bazı ahvalde vapurlanmızın mayine çarparak mı, yoksa torpillenerek mi battığını tespit edemedik. Fakat 12 ahvalde kat'î olarak müşahede ettik ki vapurlarımız ya denizaltılan, ya harb gemileri, yahud da tayyareler tarafından batmlmıştır. > Son Mira vapuru hâdisesı hakkında Koht demiştir ki: « Mira, Ingiliz harb gemilerinin refakatinde dahi olsaydı Almanların bövle hareket etmek haklarını tanıyamaz. Böyle bir hareketi Almanların şeref ve insanhk duygulanna yaraştıramayız. Bu gibi hareketler, muhariblerden hiç birinin menfaatine hizmet etmek istemiyen memVketimizde derin bir nefret uyandırmaktadır.» Finlandiya meselesine temas eden Koht şöyle demşitir: « Finlandiya bizden asla askerî yardım istememiştir. Bir tedafüî ittifak akdi meselesine gelince, Norveç bu hususta hiçbir karar vermeden evvel Rusya ile Finlandiya arasında muallâkta bulunan bütün meselelerin hallini bekleyecektir. Koht, tngiltere ve Fransanın dün tevdi ettikleri notalara kat'iyyen temas eyle memiştir. Norveç bahriyesinin harekâtı hakkında Koht nihayet şunları söylemiştir: « Bahriyemiz bugüne kadar 62 serseri mayin toplamıştır. Bunların yedisi Alman ve dokuzu lngiliz olduğu tespit edilmiştir. Digğerlerinden 12 sinin Alman, beşinin lngiliz ve 1 3 ünün Rus olduğu zannediliyor.ı Vilâyetlerin teşkilât ve vazifeleri genişletilecek Norveçin harîcî siyaseti [Roman Muharriri: Halide Edib *] Büyük ve değerli san'atkâr Halide E Nihayet ağır ve durgun hali, iriyan fakat dibin son eseri olan Tatarcık, onun ro gevşek etli vücudile cismen de ötekilermanlarında daima kuvvetli bir aşk ve den ayrı olan Salim, enli, kemikleri çıihtirasla kabına sığmıyarak muhitini aşan, kık çenesinde, sıms'kı ince dudaklarınçok kere düştüğü hissî ve ruhî buhran da kuvvetli bir irade hatta müfrit bir lardan ulvileşerek çıkan kahramanların inad sezilen bir tip... hayatını görmeğe aIşte, ikinci ve ülışmış bir okuyucu çüncü derecedeki siiçin, tıpkı romana [ Yazan: | malarla birlikte esere adını veren Tatarcık son nesillerin bir meşkız gibi, kendini anheri halini veren bu yığın yığm tipler o lamıyanlara teslim kadar ustalıkla canolmağa asla rıza gös IIIIIIII1IIIIIMIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIII landırılmıştır ki, ro termiyen âsi bir ka din hüviyetile daima müphem kalacak man, hiç de devirlerin veya nesillerin tahlilini yapmak iddiasını taşımadığı haltır. de, biz bu tiplerin keskin birer çizgi ile Vakıâ muharrir bundan evvel neşretgösterilmiş umumî hatları içinden veya tiği Sinekhbakkal romanile eski vadiden bir mükâlemenin arasına sıkışmış zarif ayrılmış, bize aşk ve ihtiras romanı yebir nükteden, yahud da bir karakter tasrine, geçmiş ve geçmekte bulunmuş olan vir eden satırların canlı ifadelerinden devirlerin hususiyetlerini ince bir vukufdeıhal kesik kalan kısımları tamamlayala tespit eden bir örf ve âdet romanı rak, nesilleri hatta devirleri kucaklayan vermişti. Tatarcığı, Sineklibakkahn bırakbir genişlikle yakın tarihimizin çeşid çetığı intibaın delâletile okuyanlar, onda şid içtimaî safhalarını canlandırabiliyobelki bu hususiyeti de bulamıyacaklarruz. dır. Buna mukabil, denebilir ki muharrir, O halde Tatarcık nasıl bir romandır? O, adının delâletile tefsir edenler için, bu günkü neslin ayrı hususiyetler taşıyan kendine Tatarcık lâkabı verilen kızın ma tiplerini tasvir ederken bazılarını çok kecerasının hikâyesi olması lâzımdır. Hal re korumak ihtiyacından kendini alıkobuki onun hayatı bir romana zemin ola yamamıştır. Bunun en göze çarpan örnecak vak'a bile teşkil etmiyor. Tatarcık, ği Lâledir. Romanın bellibaşlı kahramanhakkmda yapılan ilânla yedi üniversite larından biri olan Lâle, sertliği ve esrarlı linin romanı olacaktı. Halbuki yedi üni sessizliğile etrafında rahatsızlık uyandıversitelinin kurdukları kamptaki hayatla ran Tatar Osman kaptanın kızıdır. Bannın başlamasile sona ermesi bir olmuş bası gibi münzevi bir hayatın velvelesiz ve eser, neticede vodvilin son perdesi ve gösterişsiz günleri içinde yapayalnız gibi tatlıya bağlanarak bitmiştir. Eserde yetişen bu genc kız, henüz lise talebesi ne kuvvetli bir aşk ve ihtiras, he devamlı olduğu halde üniversite hukuk doçentile bir macera, ne de derinlere inen bir tah kadının hukukî mevkii hakkında münakaşaya girişecek kadar ileri fikirlidir. Balil vardır. bası ölünce anasını namerde muhtac etO, hemen haber verelim ki, yaşattığı memek için, Kandilli lisesinden sonra bir hayatın zengin sahneleri içinde canlı tip senelik kolej tahsilinin temin ettiği bilgi ler yaratarak, bizi tasvirlerinin kudretile ile ingilizce muallimliği imtihanını kazahayran bırakırken üslubunun cazibesile nacak derecede ehliyete sahibdir. Gerçi de teshir etmek isteyen fantezist bir eser klâsik güzelliği haiz değildir; fakat yüzüdir. nün hatları, bakışınm manalan, mevzun Bu kelimeye bakıp da onu muhayyel endamı ve serbest hareketlerile bakanlan bir roman saymak asla doğru olmaz. meftun edecek derecede şekil ve ruh güGerçi vak'alar nasıl hakikî olmaktan zi zelliğine malik bulunmaktadır. Onu sevyade muharririn muhayyilesinde yaşatıl miyenler bile istemiyerek ona karşı hürmış sahnelerden ibaretse, bu sahnelerin metkâr, hiç olmazsa riayetkâr olmak Iügeçtiği Poyraz köyü de hakikatte mev zumunu duyarlar. O, haiz olduğu manevî cud bir semtin adı değildir. Boğazın Ka kıymetlerle muhitinin seviyesinden üstünradenize nazır rasgele bir köyüdür. dür. Köyüne medeniyet getirmek işini bir Fakat buna mukabil, tipler o kadar peygamber feragarile mukaddes bir vacanlı ve o derece hakikidir ki genc ve zife olarak deruhde etmiştir. Hulâsa o, ihtiyar, fakir ve zengin eserde yer tutan muharririn de söylediği gibi kendi nessayısız şahısların her biri, ayrı ayrı ken linden olan her hangi Türk kızının ayn di devrinin ve kendi neslinin hususiyet ayrı ve biraz da aykın cephelerini neflerini nefsinde toplamış olan birer pro sinde toplamış genc bir mahluktur. Yatotiptir. rattığı bu ideal tipten dolayı muharriri Bu bakımdan onu, istihaleler ve inkı muahaze edebilir miyiz? lâblar geçirmiş olan Türkiyenin son neLâle o kadar vuzuhla çizilmiştir ki, sillerinin romanı addetmek doğru olur. muharririn, bazı eserlerinde silik veya naIşte muasır ve inkılâbcı fikirlerile Poyraz tamam bıraktığı tiplere asla benzemez. köyünü medenileştirmek isteyen Tatar Her temasta biraz daha sarih bir hüviyet cık Lâle... Yeniliği hazmedemediği hal kazanarak daima zindeliğini muhafaz etde artık taraftarlarını kaybettiğini göre mektedir. rek sinsi bir mürailikle muhafazakâr hüMuhrrir, Lâleyi yaratırken gösterdiği viyetini gizlemeğe çalışan Abdülgaffar özentiyi romanın diğer kahramanları hakhoca... Parayı her kıymetin üstünde sakında mebzulen sarfetmiş değildir. Aksiyan yeni zengin Sungur Balta... Paralı ne olarak onları, hususile bir Sungur Balbir koca bulmak için kızını satılık bir tayı, bir Fıtnatı, bir Abdülgaffan hatta metâ gibi balodan baloya taşıyan Fıtbir Nihadı tasvir ederken, fazla müdanat... llk mekteb muallimi iken kocası haleden çekinen bir ihtiyatkârlıkla belki Sungurun ikbalini takiben çıktığı mevkii mübalâğalı fakat her halde müsamahaeski mesleğinin temin eitiği müvazene ile sız, olduğu gibi göstermeğe çahşmış, fayadırgamıyan Suzan... Hayatta bir tek kat hiç birinden gizli ve zarif bir istihzaerkeği kâfi görmiyerek kiminin parasile nın temaslarını esirgememiştir. şöhretinden, kiminin debdebe ve ikbaLâleden başka herkes romanda tabiî linden, bazısının da gencliğile güzelliğinhayatlan içindedir. Yedileri istisna ededen istifade etmeyj bir gaye telâkki ederek gencler arasında kendini teşhir eden, cek olursak, diğerleri ömürlerinin sonuna fakat sonunda cinsî temayüllerin sevkile kadar romandaki hayatlannı takibde degayelerine hudud çekerek kendini iste vam edeceklerdir. Muhayyilemizin yardıyen erkeğin kollarında nasibini arayan mile Abdülgaffarın, kör Ismailin, Sungur Zehra... Kadın hakkındaki telâkkisinden Baltanm, Suzanın ve Fıtnatın ve Nihadm başlayarak bütün fikirleri ve haraketlerile hayatlannı tamamlayoruz. Herkes mugeçen bir devrin son ferdini canlandıran kadder olan hayatını hiç şaşırmadan ayFeridun Paşa... Muhafazakâr ve mutaas ni yürüyüşle takib edecektir. Yedilere gelince, onlar henüz hayatlasıb muhite karşı duyduğu isyanla bir evrına bir istikamet vermiş değillerdir. Hepvelki neslin din aleyhtarı tipini temsil eden miralay Nihad... Nihayet yedi üni sinin bir düşüncesi, bir gayesi ve bir mehlikası vardır. Fakat bu mehlika ancak versiteli genc... muhayyilede yaşayan bir sevgilidir. RoBu sonuncuları ayrıca tanımalıyız. Bir man bunların dördünü hakikî mehlikasıbirile her noktada anlaşmış görünmelerine na kavuşturur. Tecrübeli, fakat uysal tarağmen aile muhitleri ve mizacları itibari biatli olan Receb Lâle ile; hayatta kenle birbirinden ayn olan bu yediler gru dine parlak bir mevki temin etmeyi düpundan Haşim, sade adale, sade hare şünen Şinasi, hesabh bir pazarlıktan sonkettir. Kitabdan ve fikir meselelerinden ra Fıtnatın kızı Dürdane ile, kadının harekettir. Kitabdan ve fikir meselelerinden yattaki mevkiini kendi inkişafına engel pok hoşlanmaz. Receb, mizacınm tenev sayan bir erkek rekabetile Lâleye düşvüile her zaman başka türlü görünen bir man olan Haşim Zehra ile; ailesinin dar tiptir. Bazan gürültülü ve şakrak, bazan ve mutaassıb çemberi içinden gayızla hrmahzun ve somurtkan. Bazan en yeni fi layarak maddî varlığile şeklî züğürtülükir meselelerini olgun ve ağırbaşlı bir in ğünün acısmı sol fikirlere inadla saplasan gibi derinden derine, vukufla müna nıp kalmaktan çıkaran Safa, daktilo ile kaşa eder; bazan da inadına saçma söy nişanlanjrlar. ler. Muhayyilesi olmıyan Ahmed, fıkaraGörünüşte bunlar birbirinin tam eşilığı en büyük zillet, adeta içtimaî bir has dir. Şinasi, güzel ve muhteşem Dürdanetalık telâkki eden, paraya ve ikbale haris nin kolunda özlediği ikbalin basamaklanbir gencdir. Şinasi için dünya bir temaşa nı tırmanacak; Haşim, hayatta bir tek eryeridir. Onu seyretmek için kendine ra kekle iktifa etmek istemiyen Zehrayı irahat ve yüksek bir mevki edinmekten baş desinin kuvvetli cemberi içinde râmetmeka emel yoktur. Öyle bir yer ki orada ğe çalışacak; Receb, memlekete karşı hem ken3isi temaşanın bir parçası ola borclu olduğu içtimaî vazifeyi Lâlenin cak, yani onu görmek için başlar çevri kudretli arkadaşhgmdan alacağı hızla lecek, hem de kendi etrafmı seyredebi devam ettirecek; nihayet Safa, mütevazı lecektir. Aksarayda Valide camiinin eski geçmeğe mahkum havatınm nasibini dakmüezzininin oğlu olan Safa, yetiştiği aile tilonun arkadaşhğında arayacaktır. haaytmın nıhunda yaptığı aksülâmelle Acaba yediler hakikî mehlikalarını buldinsizliği bir din olarak kabul eden, Karl dular mı? Onları kendi mukadderlerine Marks'tan, dinsizlikten bahsederken göz terkedelim. leri her hangi iptidaî bir puta insan kurEserin bazı noktalannda muharririn ban edenlerin vahşi ihtirasile ışıldayan evvelki eserlerinden birkaçını hatırlamakmuhteris ve sevimsiz bir sima. Hepsintan kendimizi alamıyoruz. Lâleyi okurden genci olan Hasan, kendini bildi biken Rabiayı anıyoruz. Ve takib eden saleli üstüne ağır mes'uliyetler almış, müshifeler içinde anlayoruz ki Sineklibakkalkül ve acı tecrübelerin tesirile kuvvetli daki Rabia, Tatarcıktaki Recebin anneve sabit bir karakter edinmiş bir insan. sidir. Hasan da Zeynonun oğludur... Mu(*) Ahmed Halid Kitabevi 1939 Sahife 240 harrir, kıymet verdiği iki evvelki eseri Tatarcık İHEM A NALINA MIHINA Abiuka tesirsizmiş! lman propagandası, bütün gayretile, lngiliz Fransız ablukasının tesiri kalmadığından bahseder, durur. Bu propaganda o kadar kuvvetlidir ki müttefik memleketlerde bile, ablukayı kalbura benzetenler çıkıyor, Gerçi abiuka, tngiliz askerî muharriri yüzbaşı Liddel Hart'ın benzettiği mahpus veya deli gömleği gibi Almanyayı sımsıkı, nefes alamaz bir şekilde sarmış değildir. Şimalde, şarkta, cenubu şarkide, cenubda delikler vardır. Almanya bu deliklerden muhtelif ihtiyaclarını kısmen tatmin etmektedir; fakat, Almanların iddia ettikleri gibi, ablukamn tesiri, asla sıfırdart ibaret değildir. Bunu, gene, Almanlar, arasıra ağızlanndan kaçırıyorlar, geçenlerde, bir Alman gazetesi, bu kışın Alman milleti için mahrumiyetler, mihnetler ve ıstırablarla geçtiğini yazıyor, bütün çekilenleri bu sene kışm görülmemiş derecede soğuk olmasına atfettikten sonra, Hitler'in diplomasi dehası sayesinde, Alman milletinin ikinci bir harb kışı geçirmiyeceğini söyleyordu. Evet, bu sene kışın çok şiddetli geçtiği muhakkaktır amma, muharibler arasında en ziyade Alman milletinin ıstırab çektiği de muhakkaktır. O Alman gazetesinin yazısında önümüzdeki kışın, bir barış kışı olacağı ümidinin, H'tler'in askerî dehasına değil de; diplomatik dehasına istinad ettirilmesine ayrıca dikkati celbettikten sonra, gene ablukanın tesiri bahsine gelelim. Abiuka müessri olmasaydı, Almanyada harbin daha yedinci ayında bir millî maadin ianesi tertib edilir ve Alman milletinden madenî kap kaçak istenilir miydi? Son gelen haberlere göre, her Alman ailesi, en az üç kilo kalay, bakır, bronz veya kurşun vermek mecburiyetindedir. Almanyanın meşhur abidelerinden olmıyan bütün abideler, Alman harb sanayiine teslim edilecektir. Berlinde, Hohenzolern hanedanı şerefine dikilmiş olan Birinci Frederik'in bir kaç ton ağırlığındaki bronz heykeli de, yakında bir izabe fınnına girecektir. Bielferd belediye reisi, yeni tasarruf sandığı binasındaki demir parmaklıkları, bronz çerçeveleri, gişeleri, hatta kalorifer borularını kaldırmış olduğu için, tebrik edilmiştir. Nüremberg belediye reisi de şehirdeki opera binasının cephesini tezyin eden 10 kental ağırlığındaki Valkyrie heykelini indirmiş olduğu için, aynı tebriklere mazhar olmuştur. Alman spor kulüblerile bütün cemiyetler, madenî rozetlerine, madalyalarına, kupalarına varıncıya kadar, hepsini feda edeceklerdir. Maden yokluğundan halkın tencerelerini bile alan bir memleketin bize abiuka hiç tesir etmiyor, demesi gülünc bir züğürt tesellisidir. Gerçi, Almanyada, gene ablukanın tesirile her türlü yiyecek pek aza^dığı ve bu yüzden çocuklara vitamin hapları yutturulduğu için, yemek pişirmeğe imkân ve tencerelere de lüzum kalmamıştır amma, herhalde kap kacağın bile gülle yapılması, Mareşal Göring'in tereyağı yerine Alman milletine hediye ettiği topların, çok vakitsiz olarak aç kaldıklarını gösteriyor. Almanya, geçen Büyük Harbde, bu gibi tedbirlere böyle yedi ay sonra değil. 1917 senesi başlarında müracaat etmiş; işgal ettiği Leh, Rus, Rumen ve Sırp köy, kasaba ve şehirlerinde, kilise çanlarından kapı tokmaklarına varıncaya kadar, her türlü madenî eşyayı söküp Alman harb sanayii fabrikalarma götürmüşlerdi. Almanyanın bu harbe büyük stoklarla girdiğini ve hiç bir mahrumiyete uğramıyacağını iddia eden nazi ricali, muharebesiz geçen bir devrenin daha yedinci ayında, tencerelere varıncaya kadar toplarlarsa, on yedi ay sonra, ne yapacaklar? [ Agâh Sırrı Levend f 3 MHiiMtiHiııiilUIBIIIIIIIIIIlllllUlllllllllllllllllllllllı11111111"11"""""'"" Esrarengiz adam Amerika Âyanı Amerikalı suikasdciler Ruzvelt'in salâhiyetierini tahdid etti mahkemeye verildi Nevyork 6 (a.a.) Amerikan efkârı umumiyesi «hıristiyanlık cephesi» mensublanndan 1 7 kişinin başhyan muhakemesine karşı büyük bir alâka göstermçktedir. Maznunlar, devletin emniyetine karşı komplo tertib etmek ve tersaneler den «ilâh ve cepane çalmakla itham ediLmektedirler. Davanın alâkası William Gerad Bishof müstear namını taşıyan esrarengiz bir şahıs üzerinde temerküz etmektedir. Bu adam bir zamanlar Arabistanda Lâwrence İle birlikte çahşmış. General Franco'nun kâtibi, sonra Mussolininin tercümanı ol muş, casusluk yaptığı için Belçikadan ve Ingiltereden kovulmuştur. Bishof ile «hıristiyanlık cephesi> inde askerî gruplar vücude getirmekle itham edilen muavini John Cassidy'nin plânları tahrikât yaparak ve suikasdler tertib ederek komünizm aleyhinde bir kargaşalık havası yaratmaktan ibaretti. Muhakemenin heyecanlı olacağı tahmin edilmek Vaşington 6 (a.a.) Reisicumhurun Âyan Meclisinin tasdikine hacet kalmadan mütekabiliyet esasına müstenid ticarî itilâflar akdetmek salâhiyetini üç sene müddetle tahdid eden Âyan Meclisinin bu kararını müteakıb matbuata beyanatta, Hull, ecnebî memleketlerle bu şekilde akdedilen iki itilâfın memleketin iktısadî kalkınmasına hizmet etmiş olduğu nu hatırlatmış ve ileride akdedilecek itilâflar için de ayni ihtiyatla hareket edileceğini vadetmiştir. Hull demiştir ki: « Amerika ile diğer devletler müstakar bir sulha kavuşurlar ve iktısadî sahada memnuniyete şayan neticeler elde edecek olurlarsa harbden sonra milletler arasmdaki iktısadî münasebetlere bu mütekabil anlaşma prensiplerinin hâkim olması lâzımdır.» Salâhiyettar mahfillerde hasıl olan kanaate göre, Âyan Meclisinin karan, bazı smaî ve ziraî grupların şiddetli muhalefetine rağmen memleketin heyeti umumiyesi itibarile Roosevelt ve Hull tarafından sık sık tekrarlanan ve totaliter Tekirdağ Valisi Ankara 6 (Telefonla) Tekirdağ devletlerin iktısadî ve ticarî metodlanna /aliliğine tayin edilmiş olan Matbuat u doğrudan doğruya muarız olan prensipmum müdürü Salim, pazartesi günü yenı lere sadık kaldığı manasını tazammun etmektedir. vazifesi başına hareket edecektir. Bir tecavüz iddiası Izmir 6 (Telefonla) Şihrimizde bu/unan bir şahsm, on dört on beş yaşlarında on beş tane kız çocuğuna karşı yarıda kalan bazı tecavüzlerde bulunduğu haber verilmiş ve alâkadar makamlar tarafından derhal tahkikata başlanmıştır. Bu şahıs, iddiayı tamamen reddetmektedir. Fransada 19 komünist daha yakalandı Ankara 6 (Telefonla) Millî piyangonun birinci tertib üçüncü keşidesi yarın Halkevinde yapılacaktır. Bu keşidede yüz elli bin, elli bin, yirmi bin, on beş bin ve on iki bin liralık birer ikramiye ile altı bin liralık dört, dört bin liralık altı, iki bin liralık sekiz, bin liralık otuz yedi, yüz elli liralık yüz kırk, elli liralık altı yüz ikramiye ve onar liralık yirmi beş bin amorti vardır. Millî Piyango bu çekiliyor gün 2 bin lira çalan bir mutemed! lzmir 6 (Telefonla) Boca orta mekteb mütemedi Seyfi, resmî evrak üzerinde tahrifat yaparak zimmetine iki bin lira geçirmiş, ortadan kaybolmuştur. Casuslar hakkındaki karar nakzedildi îzmir 6 (Telefonla) Geçenlerde Trakyadaki casusluk suçundan beş seneye mahkum olan dört şahıs hakkındaki karar Temyiz mahkemesinde ikinci defa Belçikadaki tevkifat olarak nakzedilmiştir. Dava yeniden göBrüksel 6 (a.a.) Brüksel adliyesi, rülecektir. bir anket ve yirmi kadar araştırma yapÇocuk ve genclik edebiyatı tıktan sonra, bir çok komünist merkezleri meydana çıkarmıştır. Bu merkezlerde Ankara 6 (a.a.) Çocuk ve gencük Action ismindeki gizli gazete, yazılıp baedebiyatı kütübhanesini vücude getirmek, sılmakta idi. lkisi maruf komünistlerden çocuklar ve gencler için yapılan her türlü olmak üzere 5 kisi tevkif edilmiştir. neşriyatı millî terbiye hedeflerimiz bakımından tanzim, murakabe, teşvik ve hi SovyetJer Finlandiyaya yeni maye eylemek maksadile Maarif Vekilliği, elçi gönderiyorlar talim ve terbiye heyetine mülhak daimî Stokholm 6 (a.a.) . Moskovadan bir büro kurmuş ve talim, terbiye azasın Stolholm Tidnîngen gazetesine bildiriliyor: o'an Reşad Şemseddin Sirerin başkanlı Finlandiya ile Sovyetîer Birliği arasmâında Ankara Kız lisesi müdürü Tezer daki münasebetler bu av içinde yeniden Taşkıran, öğretmen Azime lpek, Neşriyat teessüs edecektir. Sovyetler Birliğinin Rimüdürü Faik Reşid ve mekteb müzesi ga sefiri Zotov, büyük bir ihtimalle Helmüdürü Hıfzırrahman Öymen ve Güzel sinkiye t''in edi'»cektir. fn'atlar şubesi müdürü Cevad Memduh Finlandiyaya yardım Altar tarafından teşkil edilmiş olan bu Helsinki 6 (aa.) Dünyanjn her tabüro faaliyete başlamıştır. rafmdan Finlandiyaya yardımlar yapıl Eden hasta maktadır. Lon'dra 6 (a.a.) Dominyonlar NaBu gün h?ber verildiğine sröre, Tokyozırı Eden, şiddetli soğuk algınlığından ki FinlanHiya sefaretîne 4000 yen tevdi hasta olduğundan odasından çıkmamak edilmiştir. Bu rjarayı Jaoonlarla Jaoon tadır. yada mukim Finlandiyalılar vermijlerdir. Paris 6 (a.a.) Askerî mahkeme tarafından 4 martta dörder ve beşer sene hapse mahkum edilmiş olan komünist meb'usların büyük bir kısmı haklarında verlien karan temyiz etmişlerdir. Meb'uslar askerî makamlarca gösterilen hususî merkezlere sevkedilmislerdir. Polis müdiriyeti, bir müddettenberi Parisin şimalindeki fabrikalarda bu binaların iç duvarlarına kâğıd yapıştırmak suretile komünist propagandası yapan üçüncü enternasyonale sadık 19 komünisti tevkif etmiştir. Yapılan tahkikat netice . sinde mevkufların seniş vasıtalara malik muntazam bir teşkilâta mensub olduklan anlaşılmıştır. Duvarlara yapıştınlan kâğıdlar her gün yeri değiştirilen portatif bir matbaada basılmakta idi. îzmir Su şirketi satın alınıyor lzmir 6 (Telefonla) Nafıa Vekâleti lzmir Su şirketi tesisatının mübayaası ve mevcud şebekenin kıymetinin tespiti için mütehassıslardan iki mühendisi şehrımize göndermiştir. KISA HABERLElT^) LONDRA, 6 Londranın Westham mar '"'"^ '«•â'ı b '"'Tivevî maddelc müessesesinde dün gece yangın çıkmıştır. İki amele yaralanmıştır. * LONDRA, 6 «Thetis» tahtelbahrinin tamiri sona erdiği haber verilmektedir. Gemi yakmda başka bir isirale donanmaya iltihak edecektir. * BERN, 6 Hayat pahalıhğı İsviçre efkânumumiyesini endişeye sevketmektedir. Fılhakika havayıci zaruriye fıatları harbin başlangıcındanberi yüzde 5 ten fazla bir nispette artmıştır. * LONDRA, 6 Lord Portal'ın riyaseti altında bir komisyon teşikl edilmiştir. Bu komisyonun tcşkilinden maksad, İngiliz kömürü ihracatmm tezyidi için icab eden tedbirleri araştırmaktır. * BRÜKSEL, 6 (a.a.) Tournouth yakınında bir mühimmat fabrikasında vukua gelen bir infi'âk, bi. kimyager mühendis ile bir amelenin telef olmasına sebebiyet vermiştir. * BUENOSATRES, 6 Muhaceret istatistik bürosu, Avrupa memleketlerinden Arjantine gelenlerin adedi, harbin başlangıcından beri rr.ühim miktarda azaldığını bildirmektedir. * DUBLIN, 6 İrlanda hastaneleri menfaatine ihdas edilen büyük Dublin piyanko enstitüsü harbin bilhassa ecnebi memleketlerde faaliyetinı azalttığı için kendi kendisini tasfiye etmeğe karar vermiştir. LA HAYE, 6 Lamping'in riyasetinde bir Holanda heyeti harb ve bilhassa deniz harbi dolayısile ortaya çıkan ticarî' meseleleri Fransa hükumetile birlikte tetkik etmek üzere gelecek hafta Parise gelecektir. * BUDAPEŞTE, 6 Hükumet Partisi, Telekinin, İtalya seyahati hakkındaki izahatını dinlemek üzere toplanrruştır. Erbaa 5 (a.a.) Misli görülmemiş derecede yükselen ve tuğyan eden Kelkit ve Yeşilırmak nehirleri Mulkbuku, Gemibuku, Andıran, Kızılçubuk köylerini istilâ etmiştir. Kasabanın şimali garbisinde Boğazkesen mevkiinde birleşen bu iki nehir kilometrelerce imtidadındaki ovaları bir deniz haline getirmiştir. 2800 dekar mezru ve 4500 dekar gayrimezru araziyi de sular istilâ etmiştir. Alman tedbirlerle su istilâsına uğrayan köyler halkı civar köylere ve çadırlara yerleştirilmiş, Kızılay tarafından kendilerine ekmek, şeker, gaz, peksimet tevzi edilmiştir. İnsan ve hayvan zayiatı olmamıştır. Ayrıca temin edilen kayıklarla evlerden eşya ve erzak çıkarılmasına ve köylülerin her türlü ihriyaclannm teminine çalışılmaktadır. nin en canlı tiplerini son eserinde yaşatıp devam ettirmekten kendini alamamıştır. Yukarıda eserin mahiyeti hakkında fikirlerimizi hulâsa ederken, tasvirlerindeki kudretle üslubundaki tazeliğe işaret etmiştik. Hakikatte romanm en göze çarpan vasfı tiplerinin harikulâde canlılığile beraber tasvirlerinin kudreti ve üslubunun da mümtaziyetidir. Denebilir ki muharrir, bu son eserinde, kendine ilk hakikî şöhreti temin eden eski vadiyi terketmekle yaptığı fedakârlığı bu sahada kazanmak isteyerek, . üstün bir kudTet'e muvaffakiyetin şahikasma yükselrrjiştir. Üslub temiz ve pürüzsüz bir akışla devam ederken ustalık da kemalini muhafaza ediyor. Bir portre tasvirinde birkaç çizgile belirtilmiş bir kroki, bir tablo mahiyetini alıverivor. Tabiat ise, fışkıran taze bir hayat "\Wı r=nlı ve sıcak... Seylâb mıntakasında vaziyet AGÂH SIRR1 LEVEND