20 Şubat 134Ö CUT.ÎÎlURlYET Bir ilân harikaa! Almanlar bir Ingiliz muhribini torpillediler Gemi mürettebatından bir zabitle 4 nefer kurtuldu, 9 zabitle 148 neferin akıbetinden haber yok Londra, 19 (a.a.) Amirallık daire«i, «Daring> Ingiliz torpito muhribinin torpillenmiş ve batmlmış olduğunu bildirmiştir. Bu torpito muhribinin mürettebatından bir subay ve 4 er kurtanlmıştır. 9 subay ve 148 erin akıbeti malum değildir. Bunların ölmüş olmasmdan korkulmaktadır. «Daring» torpito muhribi «Defender» smıfmdandı. 1932 de inşası ikmal olunmuştu. Gemide 4,7 inçlik 4 top ve daha ufak kalibrede 6 top vardı. Daring 8 tane de torpil kovanile mücehhez idi. Daring'in sür'ati 35,5 mil idi. ki bölgede bir Fransız müfrezesi pusuya düşerek 20 kadar ölü vermiştir. Diğer taraftan, Almanlar Moselle bölgesinde hemen hemen bir gün evvelki ayni mevkide yeni bir baskm yapmışlardır. Bu baskın çok şiddetli endahta istinad etmiştir. Şarre'nin garbında da dün iki taraf devriyesi arasında kısa bir musademe kay dedilmiştir. Havalarda Ingiliz tayyarelerinin Heligoland üzerindeki uçuşlarile Almanlann fngiliz sahilleri açığındaki iki uçuşların dan başka Almanlann, Fransanin şarkınBir Alman tahtelbahri batırıldı da ve şimalinde uzun istikşafları kaydeLondra 19 (Hususî) Fransız do dilmiştir. Bütün bu uçuşlar esnasında munanması Portekiz sulannda bir Alman harebe vuku bulmuştur. tahtelbahrini batırmıştır. Fransız Bahriye Franstz tebliği Nezareti, batırılan tahtelbahir mürettebaParis, 19 (a.a.) 19 şubat sabah tebtının kâmilen kurtanldığını bildirmekte liği: NieJ'in sarkında müfrezelerimizden dir. bi.i düşı. n pususuna düşerek zayiata uğ iki Alman vapuru musadere edildi ra. »ıştır. R' in üzerinde iki tarafın kazam=»t'arı arasında ateş teati edilmiştir. Londra, 19 (a.a.) Reuter'in bildirdiğine göre, Vigo limanindan hareket etmiş olan 2542 tonilâtoluk «Rostock» Alman vapuru, bir Fransız harb gemisi tarafından zaptedilmiştir. Diğer taraftan, gene Vigo limanindan hareket etmiş olan 3000 tonilâtoluk Morea vapuru da dün bir Ingiliz harb gemisi tarafından mıisadere olunmuştur. Londra 19 (a.a.) Bir Ingiliz harb gemisi tarafmdan yakalanarak 18 şubat tarihinde lngilterenin garb sahillerinde bir Ingiliz limanına götürülmüş olan Morea adındaki Alman vapurunun uğramış ol dueu bu akıbet dolayısile vapur tayfası nın mutad hilâfına vapuru batırmağa te•ebbüs etmemiş oldukları beyan edilmektedir. Yedi zabitle tevkif edilen üç kişi bir tahaşşüd kampına sevkedilmişlerdir. Miirettebat, harbin bidayetindenberi bulun makta olduklan Ispanyol limanında beklemekten usanmış ve talihlerini tecrübeye kıyam etmiş olduklannı söylemektedir Holandamn aldığı askeri tedbirler Amiterdam, 19 (a.a.) H o l a n d a hükumetinin son tebliğinde: <Holanda her ne taraftan olursa olsun bitaraflığım muhafaza edecek ve melhuz mütecaviz silâhlarımızla karşılaşacaktır.» deniliyordu. Filhakika bundan bir kaç gün evvel müdafaa hatlanmızı gezen bitaraf gazetecller grujru Holanda müdafaasının mükerrmel olduğunu ve askerî sahada Ho1: danın muazzam gayretler sarfetmekte o'ıiuğunu "örmüşlerdir. Holandamn silâhL 1 mükemmeldir. Diğer taraftan yüzbinlerce aske ve sivil en modern vasıtalarla mütecavizin yenemiyeceği manialar kurı a!:la mejgulc^r. Bir Alman gemisi daha yakalandt Tuhaf şey! Berlin 19 (a.a.) M o n t a g gazetesîne göre, Almanyanın Milletler Cemiyetine dahil bitaraf devletleri, Norveçin bitaraflığını ihlâl ettiğinden dolayı Ingiltereye karşı derhal zecrî tedbirler almaya davet eylerppsi ic:>b etmektedir. Kopenhag 19 (a.a.) Rhin'den tahliye edilen 200 Alman çocuğu Danimarka Slesnig'ine gelmiş ve Alman ekalliyeti tarafından misafir edilmiştir. Hemen hergün on, on iki Alman çocuğu gelmektedir. Bunlar Danimarkada kalacaklardır. llltllllKIIIHMMt'iı Pusuya düşen Franaız müfrezesı Paris 19 (a.a.) Askerî vaziyet: Almanlar üç gündür daha şiddetli baskmlarda bulunmaktadırlar. Geçen gece teması muhafazaya memur kilcük bir Fransız müfrezesini, tesriniev veldenberi ilk defa olarak muvaffakiyet»izlige uğratmışlardır. Nied'nin sarkında Ren'den tahliye edilenler Gene Afrodit! Diyeceğim; faakt bu sefer: illâllahl Dersiniz diye korkuyorum. Bu korkuma rağmen, «gene Afrodit!» Fakat bu defa meşhur tarih, edebiyat, gazetecilik ve saire ve saire mütehassıslarının kavillerince pespaye ve «serseri ruhlu» Fransız muharriri! Piyer Luiz'in «san'at kıymetinden mahrum, müstehçen ve mugayiri âru hayâ!» eseri değil, meşhur ehli vukuf Bay lbrahim Hakkı Konyalınm beynelmilel bir saheser olmağa namzed, bundan sonra yetişecek Türk ve Fransız bütün roman ve tarih muharrirlerine örnek olacak eseri Afrodit! Lâtife ettiğime zahib olmayınız. İçinde on tane çıplak tablo ve otuz tane tarihî resim bulunan bu yeni Afrodit, içinde başka muharrirler için «tt ürür, kârvan yürürs> gibi telmih ve imalar bulunan, yapılan tenkidleri, verilen bir takım cevablan av'ave kelimesile tasvir eden bu ilmî! tarihî ve harikulâde eser, bütün çocuklarımıza okutulmak ve Nasuhinin tercümesi için şimdilik kapalı duran ailelere sokulmak için yazılmış bir ahlâk kitabıdır. Zavallı Piyer Luiz, biraz daha geç gelse ve ehli vukuf lbrahim Hakkı Konyalı ile şerefyab olsaymış, dünya edebiyatı pespaye ve müstehçen bir eserden kurtulacakmış! Fakat ben, yapılan bütün neşriyatı takib ederken ne yalan söyleyeyim! kendisile hıç tanışmadığım bu Bay lbrahim Hakkıya, kendisi de geniş görüşlü ve yeni düşünceli bir muharrir olduğu halde, niçin enternasyonal bir san'at eserine karşı cephe ahyor? diye içerlemiş, bunu kendisine yakıştıramamıştım. Şöyle diyenler oldu, böyle diyenler oldu. Fakat benim gibi içerleyenler de, bu ehli vukufun aleyhinde bulunanlar da haksızmışız meğerl Bu ünlü muharrir, hiç de iddia ettikleri gibi muhafazakâr ve geri bir zat değilmiş. O, dünyanm en modern düşünürlerinden birisiymiş de yaptığı terdidi koca Babıali caddesinde kimsecikler anlayamamışl Ayol, o Amerikan ve Ingiliz püblisite şirketlerine ta§ çıkartan bir ilân mütehassısıymış. önce bütün vukufunu kullanarak Piyer Luiz'in eserini yasak ettirmiş; ondan sonra piyasaya kendisinin bu isimli eserini çıkarmış. Menedilen şeylere herkesin büsbütün haris olacağını da bilen bu psikolog gazeteci, şimdi kütübhanelere girip: Sizde Afrodit var mı? diye «oranlara satılacak kitabı yazmış, piyasaya çıkarmış bulunuyor. Bu ilâncılık dehasını gördükten «onra eğer dünya ilâncılık şirketleri kendisini bir müşavir olarak angaje etmek için bırbirlerile yarış etmezlerse akıllarına şaşarım. [Ulus gazetesinde T. İ. imzasile çıkmıstır.] SPORLI MUNZEVI Türk irfanı sömürge değildir 4 Geçmiş devirlerdt yaşamış olanlar pek iyi hatırlarlar; Abdülhamid zamanında Türk vatanı «müşrifi harab evkafı mündirese> halinde idi. Yalnız yurd değil millî irfanımız da!.. Suyu ve geliri kesilmiş sebillerle imaretleri bilirsiniz; sonra Boğaziçinde vergisi birikmiş, satılması imkânsız ve damı her tarafından akar muazzam paşa yalılan da henüz hepimizce unutulmamıştır. lşte ana toprağımız da o binalara benzemişti. O vakitlerde yabancı propagandalann memlekete aç sırtlanlar gibi saldırdığı malumdur. «Müteveffâ» Avusturya lm paratorluğile Çarlık ve sömürgecilik iştihaları günden güne genişleyen ltalya ile diğer büyük garb devletleri, bize karşı yal nız satırlarını değil dişlerini de bilerlerdi. Balkanlann eski manzarası gözlerimizin önündedir. Türkiyedeki ecnebi mektebleri, islâm olmayan unsurlan parçalaya rak Türkiyeden ayırmak gayesinde elbirliği etmişlerdi. Bunlar yalnız umumî çöküntü temin edildikten sonra toplanacak parsanın taksimindedir ki birbirinden ayrılıyorlardı. Türk vatanmda asırlarca dil ve din serbestliği içinde askerlik et meden en zengin ve rahat yaşayanlar dış düşmanlann iç âlemde adeta gönüllü fedaileri olmuşlardı diyebiliriz. Çünkü devam ettikleri ekalliyet ve ecnebi mekteblerinde bizim hakikî bir kontrolumuz yoktu. Gene bu unsurlar, memleketin elbirliğile kalkınmasını hürriyet ilânında arayan meşrutiyete en hasımca muame leyi ettiler. Hemen bir hakikat görüldü; anlaşıldı ki dıs propagandanın tesiri al • tında kalan bazı unsurlar yalnız bir şey düşünüyor: Kendi hususî kulübelerini kurmak için umumî çatının yıkılmasına ça lışmak! İHEM N ALIN A MIH1NA Matbuat hürriyeti aşvekilimiz, son nutkunda mat • buat hürriyetine ne büyük kıymet ve ehemmiyet verdiğini çok kuvvetli sözlerle tebarüz ettirmişti. Fa kat, Büyük Millet Meclisinin ve Millî Şefin tam itimadına mazhar bulunan Başvekil doktor Refik Saydamm matbuat hürriyetine karşı gosterdiği bu hürmet ve kıymeti takdir edemiyenler ve matbuat hürriyetinin verdiği hakka istinaden yapılan tenkidleri suç addedenler vardır. Bunun yeni bir misalini daha görüyonız. Geçenlerde bu sütunda da bahsetmiştim. Bahadır Dülger isminde biri, Erzurumda yapılan inşaatın bazılannı tenkid ederek küçük bir broşür neşretmişti. Bu gibi tenkidler, her zaman gazetelerde çıkar, alâkadarlar cevab verirler; efkânumumiye tenevvür eder ve mesele kalmaz. Bazan tenkid tamamile haksız olur da gene suç teşkil etmeZ. Erzurum Müddeiumumisi, bu tenkid broşörünü suç addetmiş ve matbuat kanununun 30 uncu maddesi mucibince, Bahadır Dülger aleyhine dava açmış. Bu risalenin muhteviyatında bir suç olup olmadıgma, tabiî mahkeme karar verecektir. Ceza mahkemesi ve onun fevkinde de Temyiz mahkemesi vardır. Elbette bu adalet müesseseleri, Bahadır Dülgerin masum bir tenkid mi yaptığmı, yoksa bir suç mu işledigini tayin edeceklerdir. Benim, söylemek istediğim, Bahadır Dülgerin mahkemeye verilmesi değildir; bu ve emsali davalar yüzünden matbuat hürriyetinin uğradığı bir takyidden bahsetmek isteyorum. Böyle bir hâdise benim de basima gelmişti. Cumhuriyet'in, yazı işlerinden kanunen mes'ul Tahrir müdürlüğünü ya parken gazetede çıkan bir muhabir mektubundan dolayı, bir vilâyet Müddeiumumisi, gazete ve muhabir aleyhine dava ikame etmişti. Bu yazı hiç bir cürüm teşkil etmiyen bir tenkiddi. Buna rağmen bu tek hâkimli mahkeme, muhabiri de, beni de altışar av hapse mahkum etti; fakat Temyiz mahkemesi, bu karan nak zettiği için, ikinci defa yapılan muhakemede beraet ettik. Hak ve adalet yerini buldu. Fakat ben, avukatımla beraber, Utanbuldan o vilâyete taşındım, işimden gücümden oldum. Vakit kaybettim. Seyahat masrafı, avukat ücreti ve saire ödedim. Bundan sonra, pek de zayıf olmayan medenî cesaretime rağmen, vilâyetlerden gelen haberlerden ve muhabir yazılann dan tenkidleri çıkarmağa başladım. Bunlann bir suç teşkil etmediklerini bildiğim halde, gene bir dava ikame ederler de, yok yere uğraşınm, karakışa da raslaması muhtemel mecburî seyahatler yaparım, işim gücüm geri kalır diye çekiniyordum. Böylece Teşkilâtı Esasiye kanununun verdiği bir hak, Cumhuriyet rejiminin, Türk matbuatırun en tabiî bir hürriyeti addettiği tenkid hürriyeti, memleket menfaatleri bakımından zararh bir takyide tâbi oluyor. Tenkidi yapanlar mahkemede beraet etseler dahi, çektikleri zahmet ve endişe, medenî cesaretlerini kmyor; «nemelâzım!» zihniyeti kaim oluyor. Matbuat ve tenkid hürriyeti bakımın • dan, müddeiumumilere büyük bir vazife düsmektedir. Onlar, bulunduklan vilâ vetlerin işlerine aid her tenkidi, suç sayıp bunu yapanları mfhkemeye verirlerse matbuat hürriyeti, nihayet, kâğıd üstünde ve lâfta kalır. Bu işte müddeiumumilerin vazifesi çok nazik ve mühimdir. Onlar, kendilerinin, Türkiye Cumhuriyetinde, bütün yüksek makamların ve salâhiyetlerin hürmet ettikleri matbuat hürriyeti gibi bir hakkın kullanılmasmda, tamamile bitaraf ve yüksek bir nâzım vaziyetinde bulunduklarını düsünerek hiç bir tesir al • tında kalmamakla mükelleftirler. Vazi felerini ifa ederken de Başvekilin tenkid hürriyeti hakkındaki sözleri, kendilerine, yollarını aydınlatan bir meş'ale olmalıdır. Matbuat hürrivetinin yüksek manastm oek iyi bilen muhterem Adliye Vekili Fethi Okvarın bu mühim noktaya dikkatlerini celbederim. Yazan: Faztt sunu bilmeliyiz ki artık eski zamanların zebun ve gafil Türkiyesi yok. Böyle bir şey, ancak fena dileklilerin hulyasında kalmıştır! Yabancı mekteblerde türkçe okutulur ve tarihimiz, coğrafyamızla beraber yurd bilgisi dersleri verilir. Lâkin hiç çekin meden söyleyelim; bir kere bu ted risat zayıftır; ikincisi ise zihniyetlerine yakmdan vâkıf olduğumuz bazı müesseseler, ekseriyetle eski davalanndan vazgeçmemişler ve onu pusuya yatımnşlardır. Türkive topraklan üstünde şimdi birbirîne rakib yeni propagandalar boğuşcyorl Evet, bunun hergün pek düşündürücü delillerini görmekteyiz! Işaret edelim; içlerindeki Türk düş manlığile para ve istismar hıraını ortaya vurmak için şeametli Mütareke devrinı en müsaid zaman sayan bir çok kimseyi biz affettik. Onların hâlâ bir kısım çolukçocuğu yabancı topraklarda aleyhimizde iftira bombalan atmalarına rağmen!.. Ancak iyi bilelim, bizim kendilerini müsa mahayla gördüklerimizin çoğu bize dost olmadılar; hele iktısad sahasında! Bu gün, yann ve öbür gün doğabilecek herhangi bir buhranm ihtikâr ve hıyanet şebekesi gene eski vicdan eşkıyasmdan mürekkeb bulunacaktır. Hususî mahfillerde bunlar daima aleyhimizde söylerler ve bir çoğu Beyoğlunun en müstekreh hayatına bağlı birer şenaat mikrobu olduğu halde sıkılmadan tepemizden aşağı bakmak cür'etini göstermekte berdevamdırlar! İlâve edelim; evvelleri «karanlık münevver ler» adıni verdiğimiz hayli Türk ailesi de bunlann adeta «haracgüzan» vaziyetindedir. Tamamile böyle 1 Ahmed Rumanya 6 vapur Buğday ve arpanın ihrac vaziyeti Adliye Vekilinin kereste gönderdi İlk gemi dotsluk tezahü Ticaret Vekâîeti, iki îzmirde beyanatı ratı içindejzmite geldi Izmit, 19 (Telefonla) Rumanya hüfcumeti tarafından Erzincan felâketzedelerine verilecek olan kerestelerin ilk partisi Rumen bandıralı Dasran vapurile limanımıza gelmiştir. Gelen kereste 5,500 metre mikâbıdır. Bu münasebetle lzmit Valiai, vapur süvarileri şerefine bir ziyafet vermiş ve ziyafet, Türk . Rumen dostluğunun yeni bir tezahürü olmustur. Ziyafette samimî nutuklar irad edilmiştir. Rumanya hükumeti, daha altı vapur kereste gönderecektir. Bunlar, zelzele mıntakasına gönderilecektir. noktayı tavzih ediyor tngiltereden gelen iaşe maddeleri Adana 19 (a.a.) Felâketzedeler için dost Ingiliz milleti tarafından hedi ye edilip Iskenderuna çıkarılan ve burada Kızılay umumî merkezi elile taksimatı yapılan erzaktan iki vagon içinde 177 çuval un, 83 sandıkta ikişer buçuk kiloluk 1992 kutu gravyer peyniri, 55 sandıkta gene 650 kutu marmalat, 20 çuval şeker, 10 çuval fasulye, 14 çuval bezelye, 5 çuval pirinc ve 2 çuval tuz Adanaya gelmiş, Seyhan vilâyeti vasıtasile Kızılay ambarına teslim olunmuştur. Bunlann felâketzedelere tevzii için Klzılay merk'ince tertibat ab^mıştır. Muğlada Muğla 19 4,5 geçe ve Muğlada iki like gösteren zelzele (a.a.) Biri pazar sabahı diğeri bu gün saat 2,30 da defa zelzele olmuştur. Tehbn evler ^oşaltılmıştır. Yozgad 19 (a.a.) Yozgadda bu gün saat 1 2 de 3 saniye süren şiddetli bir zelzele olmuştur. Hasar yoktur. Yozgadda Izmir (Hususî) Limanımızda bulunan ve toplarla mücehhez olan bir Ingiliz ticaret gemisi, lspanyanın garb sahillerinden geçerken bir Alman mayinine tesadüf etmiş ve son sistem vesaiti sayesinde bu mayini sulardan tehlikesizce almıştır. Mayin şimdi vapurun güvertesinde bulunmaktadır. Londra 19 (Hususî) Süveyşe mu vasalat eden Avustralva ve Yeni Zelanda kıtaatmı karşılamak üzere Mısıra gitmiş olan Dominyonlar Nazırı Eden bu gün tyare ile Londraya dönmüştür. îspanya sahillerinde bulunan Alman mayini Eden Londrada Ankara 19 (a.a.) Ticaret Vekâletinden tebliğ edilmiştir: 1. Akşam gazetesinin 1 6 şubat tarihli nüshasının üçüncü aahifesinde fSerbest ihracata doğru» başlığile intişar eden bir yazıda «Ticaret Vekili Nazmi Topçoğlu tstanbul Ticaret Odası salonunda muhtelif mevzulara dair izahat verirken buğday ihracma müsaade edileceğini söyle mişti. Halbuki henüz böyle bir müsaade çıkmamıştır» denilmektedir. Avrupadaki harbin zuhurunu müteakıb diğer bazı maddelerle birlikte menedilmiş olan buğday ihracatı vaziyetin tavazzuhu üzerine «yedi bin beş» sayılı kararnamenin bir, iki ve dördüncü maddeleri hükümlerine tâbi memleketlere gene diğer bazı maddelerle birlikte 9 birincikânun 939 tarihli ve 12484 sayılı kararname ile serbest bırakılmış bulunmaktadır. 2. Son günlerde lstanbul gazetelerinin bazılarında arpa ihracatının men'i üzerine fiatların düştüğü ve birkaç gün sonra ihracata tekrar müsaade edilmesi üzerine fiatların yükseldiği, ve bu vaziyetin arada geçen müddet zarfında birkaç tacirin düsük fiatlardan arpa toplayarak mühim kârlar temin etmesine yaradığı hakkında bir takım yazılarm intişar ettiği görülmüştür. Arpa ihracatı aynen buğdayda olduğu gibi harbin zuhurunu müteakıb menedilmiş, fakat, vaziyetin tava77Uhu üzerine «yedi bin beş» sayılı kararnamenin bir, iki ve dördüncü maddeleri hükümlerine tâbi memleketler, 9 birincikânun 939 tarihinde serbest bırakılmış tır. Mezkur kararname tarihinden itibaren geçen iki ayı mütecaviz zamandanberi arpa ihracatına yeniden memnuiyet vazedilmiş değildir. 3. Bu itibarla gazetelerde intişar eden yukarıda yazılı haberlerin hakikatten uzak olduğu görülmektedir. Arpa fiatlarının son günlerde yükselmesi keyfiyeti ise zahire komitesi kararile ihracatçıların hükumetin emrinde muayyen miktarda stok yapmaya başlamış ol malarından mütevelliddir. Keyfiyet tavzihan beyan olunur. Emir ve tedbirlerle davalar geri bırakılmıyacak lzmir 19 (Telefonla) Şehrimizde bulunmakta olan Adliye Vekili Fethi Okyar bu gün Hükumet, Belediye. Parti ve Kumandanhğa ziyarette bulundu. Adliyeyi ve Hapisaneyi gezdi, mahkemeleri dinledi, memurlann, hapislerin ihtiyaclarını tetkik etti. öğleyin Baro, akşamüzeri de Parti idare heyeti adına birer ziyafet verildi. Vekil yarın Manisaya gidecek, oradan Soma tarikile Bergama, Ayvalık ve Ba lıkesire oereeektir. Fethi Okyarın beyanatı Adliye Vekilimiz, seyahati münasebetile intıbalarını şöyle hulâsa etmiştir: c lzmirin büyük hamlelerle terakki ettiğini görerek çok sevindim. Gerek Vilâyet, gerek Belediye, gerekse Halk Partisi arkadaşlanmla yaptığım temaslardan çok iyi intıbalar aldım. Mahkemelerin iyi işledigini görerek ayrıca iftihar ettim. Tapu işlerinin de muntazam cereyan ettiğini gördüm. Halk idaresi halk menfaatine olarak inkişafa pek müsaid olan bu muhitte gün den güne fevizler yaratmaktadır. Gönül arzu eder ki tzmirde iyi bir Adliye binası ve \ilhassa daha mükemmel bir cezaevi vücude gelsin. Bu emeli malî imkân hasıl ok .ca tahakkuk ettirmek vazifemdir.» Yeni teşkilât kanun lâyihasından da bahseden Vekil demiştir ki: « Verilen emİTİer ve alman tedbirlerle davaların talik edilmiyerek müm kün olan sür'atle intacı ve adaletin tam olarak tevzii şimdiden teminat altına alınmış olmakla beraber yeni teşkilât kanunile bu sür'at daha geniş surette elde edilecektir. Istinaf mahkamelerinin de tekrar tesisi mevzuubahistir.» Vekil davaların fazla talikı noktasının hâkimlerin terfiine de müessir olduğunu söylemistir. Teşkilât kanunu usul kanunu ve hâ kimler Vnpi'iiie ^^ a!?''adardır. BosnaHersek meselesi, Trablus ve Balkan harblerile Cihan Savaşı aklımızdan çıkmış değildir. Bütün bu badireierden sonra Türk istiklâli ve irfanı aayısız mücadeleden geçerek kendini buldu. Genclerimiz bunu unutmasm. Bunu unutmamak için en gerçek çare ise bir milletin kendi maddî ve manevî varlığına ne şartlarla tasarruf edebileceğini öğrenmektir. Yaygara değil! Tarihini, coğrafyasını, edebiyatını ve bir nice şerefli an'anesini iyice anlayaıak onlardan tad alamayanlar köklü ve şuurlu vatansever olamaz. Bunlann gayet değerli zekâlan bulunabilir. Ancak o dirayetler, kendilerini avlamak için kurulmuş dalyanların ağlan içine düşmeğe mahkum bulunduğunu unutmamalı! Pek mahdud istisnalan bir tarafa bırakahm: Bahsettiğimiz hakikati inkâra mecal yoktur. Ve zaten dünya yüzünde (propa ganda) denilen şey, bu hakikat meydanda olduğu için yapılmaktadır!. Acaba şimdi ne vaziyetteyiz? Hem bize memnuniyetle inan hem de endi.şe veren hususları araştırmak isteriz. Serbest konuşalım: Türk nasyonalizmi sağlam olduğu kadar hürriyetçi bir temel üzerine kuruldu. Her yurddaş (Teşkilâü Esasiye) nin memleketimize temin ettiği haklardan istifade eder. Ekalliyetler arasında ve onlara karşı dünden kalma hiç bir mürüvvetsiz kin yaşatmak Türk necabetinin akIından geçmez. Fakat bütün bu asil ga yelere sadakat göstermek istediğimız içindir ki bir takım hakikatleri hatırlamak lâzım geliyor. Yannı gerçek bir sigorta altına alabilmek başka suretle mümkün olamaz. Lozan sulhile tarih kabristantna gömdüğümüz kapitülâsyonlar, henüz yaFazu Ahmed AYKAÇ şarken burada garib bir âdet vardı Ecnebi mektebleri hıristiyan unsurlan Türk Hamiş: Son makalemizde kaldığını esefle vatanına düşman etmeğe çalışarak k«*ndi gördügümüz bazı tertib yanlıslarından dopolitikalarını güderlerdi. Acaba bu gün layı okuyucularımızm affını dileriz. ne yapıyorlar?. Bir kere hakikat namtna F. A. Gerçek bir terbiye «çerez> ve «cicibici» olmadan çok evvel, besleyici bir gıda mahiyetini kazanmak iktıza eder. Hem maddî, hem de manevi sahada!. Bir milletin hayatım hududlanndan, tarlalanndan başlayarak mekteblerinde, fabrika • larında, denizlerinde ve en görünmez bucaklarında alın teri dökenler kurar ve kurtarır. Sonra ileri adam, fennin, felse fenin ve san'atla edebiyatın en büyük hamlelerine muvazi yürüyebilendir. Yoksa ömrünü tırnak cilâlarile, dudak boyaları ilânları arasında geçirenler değil!. Halbuki gene bu gün böyle yalnız satıh vernisiyle süslü bir nesil yetişiyor: Türkiyeye aid hiç bir şey bilmiyerek ve soysuz bir sinirlilik içinde her şeyle alay etmeği büyük zekâ eseri sanarak!.. Tereddüd etmeden söyleriz: Türkiye fikriyatı sömürge toprağı değildir. Dost lanmız da, düşmanlarımız da bunu iyi bilsin. Türk irfanı, cihan kültürünün her ışığına zekâsının bütün kapılanm açmış tır. Fakat bu fikir misafirperverliği, kendi düşünce istiklâlimizi başkalarına satmak veya kiraya vermek maksadile vücude getirilmedi. lşi böyle sananlar, gürbüz şahsiyetinden uzak ve uşak ruhlu hilkatler • den ibarettirler. Ecnebi dillerine hem hürmet ederîz. Hem de muhabbet. Yalnız bunlara mensub müesseseleri idare edenlerle bağh olduklannı yabancı memleketlerde gözlerimizle gördüğümüz makamlar bir hayatî noktayı unutmazlarsa, kendilerinin pek lehlerine hareket etmiş olurlar: Şimdiden sonra Türk vefası, Türk sadakati, Türk istiklâl ve şahsiyetine saygı göstermeği bilebilenlere mev'uddur. Başkalarına asla! Selden kütük kapmak gayretine düşenler mutlaka aldanacaklardır. Şimdiye kadar olduğu gibil Sebeb? Cünkü Türk irfanı sömürge toprağı değildir! Londradaki dolarlar İn^iltere, Amerikan paralarma vaz'ıyed etmeğe karar verdi meti Ingilizler nezdinde bulunan Ameri kan dolarlanna vazıyed etmeğe karar vermiştir. Maliye Nezareti tarafından neşredilen bir kararnamede yedlerinde A merikan esham ve tahvilâtı bulunanlar bunlan derhal hükumete satmağa davet edilmektedirler. Maliye Nezaretince ilk olarak tanzim edilen altmış adedlik bir esham ve tahvilât lİ3tesi lira başma 4.035 dolar hesabile satm alınacaktır. Bu fiat geçen cumartesi günü Nevyork borsasında tesçil edilmiştir. Bu ilk muimele takriben 24 milyon : Ingiliz l ras'na baliğ olacaktır. Adana 19 (a.a.) lş Bankası Umumî Müdürlüğü kimsesiz felâketzede ço cukların Darüşşafakada yüksek tahsil devresine kadar okutturulmasını karar altına aldığından bu çocukları ayırmak üzere Adanaya gelmiş olan Banka Malî Tetkikat müdürü, Seyhan Kızılay merkezile yapL."ı temas neticesinde ilk posta ola rak Adanadan 1 3, Mersinden ve Tarsustan 7 ki, cem'an 20 talebe aynlmıştır. Bu talebeler bir kaç güne kadar Istanbula gidece''lerdir. Fransada Troçki sebekesinin fesadı Askeri itaatizliğe teşvik eden 16 kişi tevkif edildi Paris 19 (a.a.) Polis müdiriyeti bir kaç haftadanberi Troçkiciler mehafilinde tahkikat yapıyordu. Polis, vaktile komünist enternasyonaline veya enternasyonal işçi partisine men sub bazı unsurlann ihtilâlci propagandalarda bulunmak üzere dördüncü enter nasyonale bağlı gizli bir teşekkül kurmağa calıştıklarını tespit etmiştir. Polis bir çok propaganda risaleleri ve tabı makineleri musadere etmiş ve 1 6 kişiyi tevkif etmiştir. Bunlar askerleri ita atsizliğe teşvik cürmünden dolayı diva • nıharbe verilmişlerdir. Kral Farak yeai Aakara elçisini katal etti Kahire 19 (a.a.) Mısırm yeni Ankara elçisi Abdurrahman Hakkı, vazifesi başına gitmeden evvel Kral tarafından kabul edilmiştir. Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı beyanatta demiştir ki: « Kemalist inkılâba yabancı değilim. Mısırm mümessili olarak orada tekrar bulunmakla bahtiyar olacağım. Mısır ve Türkiye iki kardeş nr'llettir. Memleketi nizde ve parlak vasıflannın hayrankân olduğum Millî Şef nezdindeki vazifem bir çok asırlık bağlan kuvvetlendirmek ve iki memleket arasındaki ticaret münasebet lerini artırmak olacaktır. Zelzele felâketi dolavısile Mısır milletinin Türk milletine muhabbetlerini götürüyorum. Yakınşarkta sulhu muhafaza için Türkiyenin sarfettiği gayretlerin hay Londra 19 (a.a.) Ingiltere hüku Hayırlı bir teşebbüs Kral, Köseivanof'a nisan verdi Sofya 19 (a.a.) Kral bu gün eski Başvekil Köseivanof'u kabul ederek kendisine Sent Aleksandr ni'îanının büyük kordon riitbesi"' tevcih evlemiştir. Ankara 19 (Telefonla) Maadin Umum Müdürlü^ü şube müdürlüğünde çalışmakta olan lzzeddin birinci sınıf müfettisliğe tayin olundu. Gümrük müfettis rnu^vinlerinden Necdet beşinci sınıf müfettijliğe terfi etti. îspanyada Şark Ticaret odası kuruldu Madrid. 19 (a.a.) Yakin ve Uzak Şark ile ticaret münasebetleri tesis etmek veya mevcud münasebetleri inkişaf ettirmeği arzu eden Ispanyol müstahsilleri bir Şark Ticaret Odası tesis etmişlerdir. Bu oda, Türkiye, Yunanistan, Mısır ve Yugoslavya ile münasebat tesis edecektir. Belçikada şiddetli soğuklar Brüksel, 19 (a.a.) S o n zamanlardaki müthiş soğuk'ar yüzünden Albert kar*'ının Liege yakınındaki yeni köprüsü çatlamıştır. Bu noktada münakalât menedilmiştir. İki terfi Iz.^ir 19 (a.a.) Evvelki geceki lodoa fırtması esnasında limanda bir kayık parçalandığı gibi bazı evlerin kiremidleri lzmir 19 (Telefonla) Son yağmur de uçmuştur. Fırtına esnasında yağmağa lar Menemen ve Bergama ovalarında ge başlayan dolu 7 dakika sürmüş ve bazı ne feyezana sebeb olmus ve mezru ara camlan kırmıştır. ziyi seller basmıştır. Bazı yerlerde sular Aydm meb'usu Mümtaz İki tayin şoseleri aştı. Kemalpaşanın Parsa köyünKaynak vefat etti Ankara, 19 (Telefonla) Ankara den Sünbül zevcesi Ummahan ve kızı bir Asliye mahkemesi Başkâtibi Berrin ile Antalya (Hususî) Şehrimizde bubuçuk yaşında Hatice ile Kemalpaşadan Ankara hâkim namzedi Mehmed, Devlet lunmakta olan Aydın meb'usu Mümtaz köylerine giderken bindikleri araba suya Şurasında açık olan ikinci sınıf miilâzim Kaynak, burada, Kalb sektesinden vefat liklere tayin edildiler. etmiştir. kapılarak çocukla anası boğulmuştur. Manisa ovasında seylâb ve bir facia îzmirde yağmur ve dolu