CUMHURİYET 20 Bîrincikânun 1939 Macera Romanı: 36 ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Pasif miidafaa mırıldandı. Suzan bir dost gülümseyişile: Hayır, dedi, mesele bu değil, Filip. Senin hesabına üzülüyorum. Korkuyorum ki seni haklı çıkaracak bir delil bulamayacağım. Sustular. Suzan düşünce içindeydi. Onun bu sükutu Filip'e Şmit'in ithamlarından fazla tesir ediyordu. Genc kadın, uzakta, üstüne söğüd dallan sarkan havuzun ortasından fışkıran sulara gözleri dalarak mırıldandı: Ne garib! Eğer Juliana üstünde toplanan şüpheler doğruysa, Holandada başlayan bir çocukluk aşkını bu safhalara getiren kaderin oyununa şaşmamak kabil mi? Filip, sitem dolu bakışlarile: Mümkün mü bu, Suzan! dedi. Belki mümkün değil. Juliana ma sum da olsa amcasının bu işlere kanşması ne garib bir talih cilvesi, değil mi? Evet. Fakat mesleğimiz bize hayıet etmemeği öğretir. Temas ettiğimiz muhitlerdeki insanların hepsinden biraz şüphe etmeğe mecburuz. Şmit'in burada biraz hakkı vardır. Garib bir mıknatıs hassası, bu mesleğin adamlarını birbirine doğru çekiyor ve ayni muhitlerde buluşturuyor. Bunda faaliyet nev'inin muay yen muhitlere inhisar etmesinin de çok tesiri var. Tesadüf gibi görünen vak'alar tahlil edilirse hepsinin altında mükem mel bir mantıkî teselsül görülür. Juliana ile tanışmağı çok istiyo rum. Bu akşam onu otele yemeğe davet edeceğim. Bir iki defa senden ona bahsettim. Tanışırsınız. Ondan evvel de L la Zuber'in hâlâ Bern'de olup olrnadığını tahkik edeceğim. Lokantadan çıktılar ve Berlinde, Unter Linden'de ayrıldılar. Genc kadın gene mağazaları dolaşmak istiyordu. Akşama otelde buluştular. Filip biraz daha neş'eli görünüyordu. Öğrendim, dedi, Lola oradaymiş. Nişanlıma da uğradım ve senin Berline geldiğini anlattım. Bu akşam yemeği bizimle beraber yiyecek. Yarım saate kadar gelir. Suzan esvablarını değiştirmek için o dasına çıktı. Aşağıya indiği zaman, holde Filip'le sevgilis>i oturuyordu. Juliana'nın arkasaı dönük olduğu için Suzan onun yüzünü birdenbire göremedi. Yaklaştı. Filip ayağa kalkmıştı. İki kadını birbirine tanış tırdı. Suzan genc kızın karşısına oturmuştu. Filip, genc kadının halinde, zaptedilmiş büyük bir heyecanın gayritabiiliğini seziyordu. Bunun manası ne olabilirdi? Suzan niçin sık sık Juliana'ya bakıyor, sonra, adeta ürperiyormuş gibi garib hareketler içinde, kendisine sorulan şeyleri duymayacak kadar derin düşüncetere dalıyordu? Yemekte kendisini biraz daha topla mıştı. Fakat gene o eski Suzan değildi. Hayrete, kedere, halecana benzeyen garib hisler içinde görünuyoıdu. Adeta ma nasız konuştu ve Filip onun Juliana üzerinde fena bir tesir bırakmağa mahkum olduğunu anladı. Yemek neş'esiz geçi yoıdu. Halbuki Juliana nekadar saf, tabiî, itidalli ve muvazeneliydi. Filip düşündü: «Şu fark bile Juliana'nın masu miyetini ispata kâfi değil mi? İçinde hiçbir fenalık olmadığı besbelli. Hakkındaki şüphelerden bile haberi yok. Halbuki Suzan bunlann hepsini biliyor ve sadeliğini muhafaza edemiyor. Şu var ki Suzan, bundan evvel, daha mühim rollerde bu acemiliği yapmamıştı. Ne oldu bu kadına? Filip kendi kendine: «Bıktı aıtık. dedi, bu işten nefret ediyor. Kendi âleminde yaşamak istiyor. Hakkı var.* Juliana onlardan erken aynldı. Suzan düşünceliydi. Filip: Nen var bu akşam? diye sormaktan kendini alamadı. Hiç! dedi Suzan, rahatsızım biraz, hemen yatmak istiyorum. Sonra, birdenbire değişerek: Filip 1 dedi : beni mazur görecek sin: Yann Bern'e gidemeyeceğim. Bunu o kadar anlaşılmaz bir heyecanla söylemişti ki Filip kekeledi: Peki... Fakat... Hay hay... Fakat... Niçin? Suzan tekrarladı: Rahatsızım ve hemen yatmak istiyorum. Filip'in hayretten büyümüş gözleri önünde veda etti ve odasına çıktı. Suzan Berline dört gün sonra geldi. Filip'in oturduğu Bristol oteline inmişti. Hans beni Paristen buraya otornobille getirdi, dedi, eşyalarım trenle geliyor. Yirmiden fazla valiz ve çanta. Anlıyorsun değil mi, Parisi lstanbula taşınuk istedim. Berlinde dört beş günden fazla kalamayacağım, gene Italya yolile ve vapurla Istanbula döneceğim. Suzan kendini sükunetle dinleyen Filip'in yüzüne dikkatle bakarak: Şimdi söyle, dedi, beni merakta bıraktın. Kederin nedir? Ne oldu? Bir fe lâket mi var? Anlatacağım. Otelden çıktılar. Ağustosun sıcak günlerinden biridi. Otomobille şehrin dışına çıktılar ve kiiçük bir ormanhk içindeki lokantada öğle yemeklerini yediler. Filip, sevgilisinin üstünde toplanan şüphelerin son safhasını da anlattıktan sonra diyordu ki: Buna imkân yok, Suzan, imkân yok. Seni Juliana ile tanıştıracağım, göreceksin. Safiyet ve samimiyetini göre ceksin. Bak, Lotte Falken'e benzer bir tarafı var mı? Fakat, dostum, bir noktayı hiç anlamıyorum. Senin mesleğindeki bir adamın bu kızla evlenmesine kanun müsaade ediyor mu? Ben muvazzaf değilim. Her istediğim zaman da servisten çekilebilirim. Sonra, biliyorsun ki, bizim Juliana ile Holandah olmakta birleşen tarafımız var. Meselâ sen bir Fransızla evlenebilirsin, değil mi? Ben Juliana'nm millî hislerine çok bağlı olduğunu görmedim. Öyle olsaydı beni sevmeğe devam edebilir miydi? Bunlar gîrift his meseleleridir. Belki de onun seninle evlenmekte çok te reddüd etmesine sebeb budur. Filip de bunu çok düşünmüştü. Bir denbire itiraz edemedi. Şu var ki, Juliana ile aralannda milliyet meselesi hakkında bir ima bile geçmemişti. Böyle olsaydı mutlaka hisseder dim, dedi, Juliana bugiine kadar benim milliyetime karşı en küçük bir imada bulunmadı. Yalnız, harbden korktuğunu söyledi. O zaman birbirimizden en aşağı harb sonuna kadar, belki de ebediyen ayrılmamız lâzım gelecek. Ben bu bahsi kapadım. Böyle bir felâket üstünde düşünmek bile istemiyorum, Bugün için, evlenmekten de evvel, bir tek büyük arzum var: Juliana'nın masum olduğunu ispat etmek. Bunu Şmit'e taahhüd ettim. Bana birkaç gün mühlet verdi. Elimde maddî hiçbir delil yok. Bir masumiyeti ispat etmek, bir cürmü ispat etmekten daha zor. Fakat buna mecburum. Seni onun için rahatsız ettim. Bana, son defa olarak, bir yardımda daha bulunabilir misin? Suzan, dalgm, omuzlarını kaldırdı: Ne yapabilirim? dedi. Bilmiyorum, ben de hiçbir şey düşünemiyorum. Meselâ, bilmem nasıl buIursun, Dr. Küngli'nin Bern'deki hastanesinde birkaç gün kalsan... Ne faydası olur? Ben şu kanaatteyim: Juliana, am casının yaptığı gizli işleri bilmiyor. Eğer bu şebekenin içinde mutlaka bir kadın varsa, bu, Lola olabilir. Sana doktorun masanın altında bu kıza nasıl işaret çektiğini anlattım. Sen bir hasta gibi doktorun küniğinde birkaç gün kalırsan, ha rikulâde zekânla bu düğümü çözebilir sin. Bana yapacağın son dostluk olacak bu, son. Ondan sonra Türkiyeye gidersin. Bir daha seni rahatsız etmeyeceğim. Rahatsızhk meselesi değil, Filip. Türkiyeye erken dönmeliyim. Akrabama telgraf çektim, bekliyorlar. tstersen yann Bern'e gideyim, doktorun kliniğinde birkaç gün kalabilirim. Ama ne faydası olacak? Bütün mesele Juliana'nın değil, Lola'nm suçlu olduğunu meydana çıkarmak. Şmit'i ikna edebilecek birkaç delil kâfi. Sen orada Lola ile bir tanışabilsen bazı şeyler öğrenebileceğinden eminim. Lola her zaman orada mı? lşte onu bilmiyorum. Guya orada tedavi görüyormuş. Belki paviyonlardan birindedir. Seni de ayni paviyona alsalar.... Ben bunu yarına kadar öğrenirim. Pekâlâ. Suzanın halinde bir isteksizlik vardı. Belki de, söylediği gibi, bu maceralar dan bıkmış, hürriyetine kavuşmak isti yordu. Içini çekti. Filip onun yüzünde beliren üzüntü ifadesini demindenberi görüyordu. Çok mahcubum, sana karşı I diye Enkaz kaldırma kursu Dün, Asliye yedinci ceza mahkemesinde yapılan dün faaliyete geçti ve Pasif korunma ekiplerinde çalışmak ü duruşmada dava edilenlerden Semih Lutfi zere 6 0 6 1 yaşlarındakiler arasmdan Kenan elıli vukuf raporuna itiraz ettiler seçilen 8,000 kişinin sıhhî muayenesi tamamlanmıştır. Şimdi, bu ekiplerde çalışacakların şefleri yetiştirilmektedir. Bu iş bittikten sonra her kazada kurslar açılacak ve şimdi kurslara devam eden şefler, kendi mıntakalanndaki pasif korunma ekiplerini yetiştireceklerdir. Enkaz kaldırma kursu dünden itibaren Taşkışlada Fen Tatbikat okulunda faaliyete geçmiştir. Bu kursa yirmi kadar ekip şefi devam etmektedir. ltfaiye şef yetiştirme kursu da bugünlerde açılacaktır. Gaz arama şefi yetiştirecek kursun yeri henüz tayin edilmemiştir. Bu kursun Universite konferans salonunda faaliyete geçmesi muhtemeldir. Galata ve Beyazıd kulelerine konul mak üzere kuvvetle ses veren on düdük alınmıştır. Bu düdükler mahallerine konulduktan sonra Istanbulda bir alârm tecrübesi yapılacaktır. Bu tecrübe yalnız ses tecrübesi mahiyetinde olacaktır. Halka tevzi edilmek üzere hazırlanmış olan talimatname Dahiliye Vekâletine gönderilmiştir. Şehir dahilinde yapılacak umumî sığınak mahallerinin tetkiki için beş mühendisten mürekkeb bir heyet teşkil edilmiştir. Bu heyet şehir dahilinde dolaşarak umumî sığınak mahallerini tespit etmekte ve buralarda yapılacak inşaat işini de gözden geçirmektedir. Şehrin en kalabahk mahallerinde sığınak ittihazına elve »•işli büyük yerler bulunmadığı takdirde buralarda yeraltı sığınaklan inşa edile cektir. Belediye bütçesi bu işe kâfi gelmediği takdirde Dahiliye Vekâleti büt çesine de mühim miktarda tahsisat konulacaktır. Diğer taraftan bir tehlike vukuunda şehirde evvelâ ahşab semtler boşaltıla caktır. Bugün Vali muavininin riyasetinde bir heyet bazı mmtakalan gezecektir. Afrodit müstehcen mi? Siyasî icmal Finlerin müdafaası illetler Cemiyeti meclislerinde verilen kararla Sovyetler Birliği bu müesseseden tard ve ihrac suretile manevî cihetten mahkum edilerek Finlandiyanm davasında haklı olduğu ispat edilmiştir. Bu mahkumi>et kararına Sovyet hükumeti Milletler Cemiyeti Ingiltere ile Fransanın askerî maksadlanna kullanılan bir aletten ibaret olduğu ve bu karara iştirak eden memle " ketlerin nüfusu Rusyanın nüfusundan d*" ha az olduğu yolunda mukabelede buluı»» muştur. Sovyetler Birliği Finlandiya hududunda bir kasabada kurmuş olduğu yedi azalı komünist hükumetile yaptığı karşılıklı yardım anlaşmasile Finlandiyanın istiklâlini tanıyıp hatta 25,000 nüfusu bulunan 4000 kilometre murabbaındaki Fin arazisini nüfusu 100,000 kişi olan 70,000 kilometre murabbaı bulunan Sovyet topraklarile mübadele eylediğini ve binaenaleyh Finlandiya ile haliharbde bulunmadığını ve münhasıran Fin ko münist hükumetine Mareşal Manner heim'in zümresine (yanı şimdiki milli Fin hükumetine karşı) mücadelede yardım etmekte olduğunu da ılân etmiştir. Sovyetlere göre mumaileyh Mareşali Ingiltere ve Fransa teşvik ederek harbin Avrupa kıt'asının şimalişarkisine yayıl masmı tahrik etmişler. Moskova'nın id diasına nazaran Milletler Cemiyeti vazifesi Finlandiya işine karışmak değil, Almanya ile Ingiltere ve Fransa arasındaki harbe bir an evvel nihayet verecek teşebbüste bulunmaktır. Bu suretle Sovyetler Finlandiyaya karşı harbetmediklerini iddia ediyorlarsa da hakikatte Finlandiyayı istilâ için tarihin en büyük harblerinden birini yapıyorlar. Bütün Finlandiyanın nüfusu üç buçuk milyon olduğu halde bundan yanm milyonu Bahrimüncemidışimaliden Baltık denizinin cenubuna kadar iki bin kilo metrelik bir cephe üzerinde harbetmektedir. Yani Fin milletinin eli silâh tutan bütün efradı harb cephesindedir. Kalan nüfusundan kadmlar geri hizmetlerde ve hava müdafaasında çalışıyorlar. Komünist Fin hükumetinin Finlandi yalılardan askeri yoktur. Sovyetler uzun cephede bunun bir kısmından öteki kısmına Fin askerlerinin nakledilmesine mâni olmak için pek külliyetli kuvvetler yani milyonlarca asker yığmışlardır. Lâkin silindir gibi yürümek isteyen bu kuvvetler her tarafta ya sabit müdafaa hatları önünde durdurulmuş yahud püskürtül müştür. Bahriebyazm garbındaki Kandalanska körfezinin müntehasından ve Leningrad Murmanski demiryolanun Finlandiya körfezine en yakın bir noktasından Botni körfezine sarkan ve Finlandiyayı iki parçaya ayırmağa çalışan büyük Rus kuv vetleri Baltık sahiline yetmiş mil kalın caya kadar yakınlaşmışlarsa da sonradan geriye tardedilmişlerdir. Rusların baskın suretile aldıklan şehirler istirdad edilmiştir. Finlerin bu kahramanane müdafaa ve gayretleri bütün Fin milletinin hürriyet ve istiklâlini müdafaa için yekvücud olduklarına ve millî hiikumetin bayrağı altında birleşmiş olduklarına şüphe bırakmıyor. Lâkin Fin milleti Sovyetlerin manen mahkum edilmesine sevinmekle beraber maddî yani silâh ve mühimmat ve tayyare şeklinde yardım gelmesini dörtgözle bekliyorlar. Ancak böyle bir yardun aldıklan takdirde Finler harbi muvaffakiyetle uzun bir zaman devam ettireceklerdir. Harbin uzaması birçok cihetten Fin lerin yükünü tahfif edecektir. Bundan çıkacak başlıca netice Rusyanın dahili adamakıllı kanşmasıdır. Bir defa patlalc verirse arkası çorab söküğü gibi gelir. Bu melhuz tehlikeden dolayı Sovyetler on bir ihtiyat sınıfım birden silâh altına alarak üç buçuk milyon Finin mukavemetini boğmak için bütün gayretini sarfediyor. Dünkü muhakemede Semih Lutfi izahat »eriyor Beynelmilel şöhretli bir şaheser olan «Afrodit», geçende müddeiumumilikçe toplattırılmış, müstehcen neşriyat davası açılmış, dava lstanbul asliye yedinci ceza mahk ' c verilmişti. Muhakemeye dün akş^.n, saat on altıdan sonra başlandı. Mahkeme salonu, bu muhakemeyi dinlemek için gelenlerle hıncahınc doîmuştu. Bu arada matbuat ve edebiyat mensubları da vardı. Dava edilenlerden *Sühu let» kütübhanesi sahibi Semih Lutfi Er ciyaşla «Kenan Basımevi» sahibi Kenan Dincman hazırdı. Okunan 51239 tarihli iddianamede, «Afrodit» i Fransız muharrirlerinden Piyer Lui'den türkçeye çevi ren Nasuhi Baydann Malatya meb'usu olnası ve teşriî masuniyeti bulunması iti barile, onun hakkında dava açılabilmek üzere ayrıca müracaat yapıldığı, halkın âr ve hayâ duygularını rencide eder müstehcen mahiyette görülen eser oebebile bunu neşreden Semih Lutfi ile matbaasında basan Kananın, Matbuat kanununun 31 inci maddesi delâletile ceza kanunu nun 426 ve 427 inci maddelerine göre dava edildikleri yazılıyordu. Sorgular yapıldı, ilk Lutfi şunları söyledi: olarak Semih lumatına, mütalealarına müracaat Iâzımdır.» Kenan ne diyor? Sorguya çekılen Kenan da, tercümesi 1912 1914 arasında da Cemiyet kütübhanesi sahibi Kasım tarafından musavver olarak basılan bu eserin, sonradan yapılan tercümesinin Ankarada «Ulus» gazetesinde tefrika edildiğini, halen rum ca, ermenice tercümelerinin piyasada satıldığını söyledi ve şöyle devam etti: < Matbuat kanununun 31 inci maddesi, san'at eserlerini müstehcen tclâkkisi haricinde sayıyor. «Afrodit» in de bir san'at eseri olduğu şüphesizdir. Bunu, san'attan anlıyanların tetkikile de bir kere daha öğrenmek mümkündür; meselâ kıymetli ediblerimizden Halid Ziya, Hüseyin Rahmi, Hüseyin Cahid bu meselede ehli vukuf olabilirler; lâkin Müddeiumumiliğin raporuna istinad ettiği lbrahim Hakkı Konyalı değil! Onu bu sahada hiç kimse tanımaz. Böyle bir işi onun ehli vukufluğuna havale ve onun bu hususta mütalea beyanı, yerinde olmadığı mu hakkaktır; ben, şahsan bunu garabet ifade eder mahiyette buluyor, yadırgayo rum!» Sultanahmed birinci sulh ceza mahkemesinde tutulan tetkikat zaptı, poliste geçen muamelelere aid evrak, sırasile zapta geçirildikten sonra, 251139 ta rihli rapor okundu. «tbrahim Hakkı Konyalı» imzasını taşıyan bu raporda, esatirden ilham alınarak Afrodit'in muhayyele yardımile romanlaştırıldığı, eserde şehevî ve behimî hisleri okşıyan taraflann galib geldiği, muharririn bu yolda serbestçe hareket edebilmek maksadile bililtizam işin içerisine esatiri kanştırdığı mealinde birkaç satırdan sonra, eserin tercümesinden muhtelif satırlar, cümleler sıralanıyordu. Kömür depolan bugün açılıyor Belediye kooperatif i de bazı yerlerde depolar tesis etmeğe karar verdi Halka ucuz ve karıştırılmamış bir şekilde kömür tevzii için Belediyenin kaymakamlıklann bulunduklan mahallerde sömikok ve Karabük kömürü satmak üzere depolar açacağım yazmıştık. Bu şubelerin mahalleri tespit ve kömür de tedarik edilmiş olduğundan depolar bugünden itibaren halka açılmış olacaktır. Şimdiki halde .kaymakamlıklar Kadıköy, Usküdar, Beyoğlu, Fatih, Eminönü ve Beşiktaşta birer depo açacaklardır. Kömür, umumî depolardaki mevzu narka yalnız nakliye bedeli ilâvesi suretile satılacaktır. B u suretle sömikokun tonu azamî 23 liraya, Karabükün tonu ise 28 Iiraya satılacaktır. Perakende olarak sömikokun kilosu doksan para, Karabükün kilosu yüz para olacaktır. Belediye kooperatifi de Kadıköy, Fındıkh, Unkapanı ve Yenikapıda birer depo tesis edecektir. Yalnız kooperatif, depolarında tutacağı kömürün fiatına depo kirası ve saire gibi masrafı da ilâve edecektir. « Cihan edebiyatının güzel «Afrodit» ini Türk Cumhuriyet adliyesinde benim müdafaa edeceğim hiç aklıma gel mezdi. Her nasılsa lstanbul Cumhuriyet Müddeiumumisi, tanıdığı lbrahim Hakkı Ko'nyahyı ehli vukuf seçmiş, onu bu işe tayinle açtığı davada ondan aldığı lapora dayanmıştır. ibrahim Hakkı Konyalımn edebiyatla hiçbir alâkası, edebiyata dair tek yazısı yoktur. Bunu bu salonda bulunan bütün matbuat ve edebiyat mensubları da bilirler. Hangisine sorsanız, ayni neticeye varırsımz. Ben, Konyalıyı, bu Dava edilenlere, rapora ne diyecekleri mevzudan anlıyamıyacağı için, ehli vukuf tekrar soruldu. Semih Lutfi ve Kenan, diye kabul etmem. lbrahim Hakkı Konyalımn ehli vukuf o«Afridot» denilen san'at şaheserinin, luşunu reddettiklerini tekrarladılar. bundan 26 sene evvel Süleyman Tevfik Müddeiumumî muavini Hicabi, bu merhumun kalemile türkçeye tercüme e meselede ehli vukuf olmak üzere, Üniverdildiğini, burada kitab şeklinde basıldığı site Edebiyat fakültesinde ders mevzuu nı ve o zaman birguna takibata maruz itibarile salâhiyetli profesör veya do kalmadığını da söylemeden geçemiyece çent isimlerinin Rektörlükten getirtilmesiğim. Dünya edebiyatı tarihinde yer alan ni ve yeniden tetkikat yaptırılmas'nı istebu eser, bu iddia tarihine kadar hiç bir di. Reis Ismail Hakkı, Rektörlükten beş yerde takibat görmemiştir. Sonra biz, isim istenilmesine karar verdiğini bildir lstanbul Müddeiumumisinin yaptırdığı di. tetkikatta hazır bulundurulmuş da deği Muhakemenin devamı, 10 kânunusani liz. Netice olarak, bu işte ediblerin ma çarşamba günü saat 1 6 ya bırakıldı. Yakalanan kumarbazlar Belediye tahsil müdürü Cabir, vergi Muradpaşa mahallesinde Sofular caditiraz komisyonu reisliğine tayin edildiğinden yerine bir başkası getirilecektir. desinde 1 numaralı İsmailin kahvesinde Polonyalı mimar ve dekora kumar oynayan Sabri, Rıza, Salâhaddin, lsmail, Hikmet, Ömer, Kerim ve Mustatörlerin müracaati fa kâğıd, plâka ve bir miktar para ile Şehrimizdeki Polonya konsolosu, ls birlikte yakalanmışlardır. tanbul Belediyesine müracaat ederek Zehirlendi Polonya mültecilerinden mütehassıs mi Tavukpazarmda Kürkçüler sokağında mar ve dekoratörlerin Belediye emrinde çalışmak istediklerini bildirmiştir. Bele 49 sayılı hanm bir odasında oturan Musdiye, bunlann ehliyetnamelerini tetkik e tafa oğlu Hüsnü, odada yaktığı mangaldan çıkan gazin tesirile zphirlenmiştir. derek lüzumlu olanlan kullanacaktır. Belediye tahsü müdürlüğü ŞEHİR İŞLERİ Eminönü Halkevi inşaatı Eminönü Halkevinin inşaatı ilerilemektedir. 158,000 lira sarfile yapılmakta olan binanın şubat sonunda tamamlanması lâzım gelmekte ise de kış mevsimi dolayısile bunun ikmal edilemiyeceği ve inşa atın nisan ayına doğru biteceği anlaşıl maktadır. Muharrem Feyzt TOGAY Maarif memuru ve başmuallimlerin izinleri Maarif Vekâleti, ilkmekteb başmual * limlerile maarif memurlannın izin ve idarî ücretleri hakkında alâkadarlara bir tamim göndermiştir. Başmuallimler ilk tedrisat talimatna mesi mucibince mekteblerde kalnıalarını icab ettiren bir sebeb olmadıkça yaz tatilinden diğer muallimler gibi istifade edebileceklerdir. Ancak başmuallimlik üc retli bir vazife olduğu için bunlann ücretli memurlar hakkındaki ahkâma tâbi olmaları icab etmektedir. Yaz tatilinde işlerinin başından aynlan başmuallimlere yal« nız on beş günlük ücret verilecektir. Maarif memurlan, daimî bir idaıî mevki işgal ettiklerinden başmuallimler gibi yaz tatilinde işlerinden aynlamıyacaklardır. Bunlara ancak diğer memurlar gibi senelik izin verilecektir. Küçukpazarda işlenen cinayet J Belediye sarayı inşaat projesi hazırlandı Belediye şube müdürleri, dün Beledi yede bir toplantı yapmışlardır. Her müdür, yeni Belediye saraymda kendi şu besi için lâzım olan daire ve oda miktarını gösterir bir cetvel hazırlayarak makama vermiştir. Eminönü kazası kaymakamlık ve belediye teşkilâtı da yenı Belediye sarayının içinde bulunacaktır. Saraym proje ve müsabaka şartnamesi hazırlanmıştır. Müsabakayı kazanan mimar inşaata nezaret edecek, inşaat bedeli üzerinden yüzde alacaktır. <Devam ediyor» Gümrük kaçakçıhğı davası Ford markalı otomobil aksamile bazı demirden mamul malzemeyi hurda eşya gibi göstererek eksik gümrük resmi vermek suretile yapılan gümrük kaçakçılığının muhakemesine dün asliye beşinci ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Geçen duruşmada sorgulan yapılamıyan bazı kimseler dinlenmiş, gelmeyen şahıdkrin celbi için muhakeme başka bir giine bırakılmıştır. Kütübhanelerin vaziyeti Maarif Vekâleti, muhtelif vilâyetlerdeki kütübhanelerin halihazırdaki vaziyet leri etrafında tetkikat yaptırmaktadır. Kütübhanelerin daha müsmir olabilmeleri için mevcud teşkilâtın ne suretle genişletilmesi lâzım geldiği hakkmda, bu işte çalışan mütehassıslarm da fikirleri sorulmaktadır. Bu husustaki malumat kısa bir zamanda Vekâlete bildirilecektir. Şehrimizdeki kütübhanelerde alâka darlar tetkikata başlamışlardır. Eserler, Tevkif edilen memur ayrıca tasnife tâbi tutulmaktadır. Arabca, Erdek sabık Liman memurlarından farsça ve diğer dillerle yazılmış olan çok Süleyman, zimmetine bir miktar para gemühim eserler türkçeye çevrilecektir. çirdiği iddiasile oradan vaki iş'ar üzerine burada yakalanmış, Sultanahnıed bi Ecnebi ve ekalliyet mektebrinci sulh ceza mahkemesinde dün sor lerinde talebe kabulü işinde guya çekilerek, hakkındaki tevkif mü tereddüdler zekkeresi infaz edilmiştir. Kendisi, tah Bazı ecnebi ve ekalliyet mektebleri kikatm yapıldığı Erdeğe gönderilecektir. talimatnamelerinde, bu mekteblerin muhBir hırsız mahkum oldu telif sınıflarına alınacak talebenin azamî Sirkecide şoför Hakkmın tabancasile ve asgarî yaş miktarı tespit edilmediğin caketini, şoför Hasanın pardösüsünü a den bazı tereddüdler hasıl olmuştur. şırdığı iddia olunan Hüsnünün, Sultan Maarif Vekâleti bu gibi mekteblerin, ahmed birinci sulh ceza mahkemesinee resmî mekteblerde tatbik edilen esasları dün yedi ay hapsine karar verilmiştır. gözönünde tutarak bir cetvel hazırlamaKendisi, mevkuftur. larını bildirmiştir. Büyükdere fidanlığı Büyükdere fidanlığının tevsii için ted birler alınmıştır. Meyvalığm arazisi 6 hektardan 22 hektara iblâğ edilmiştir. Bunun dört hektan tatbikat sahası ola cak, üst tarafı da yeniden kurulacak olan mayva fidanlığma tahsis edilecektiı. Ameleden rüşvet alıyormuş Katil ffKumunu balıkçt Şükrü dünfcü duruşmadcu. Şeker bayramının birinci günü, Kü çükpazarda pazar yerinde Muharrem adlı birini bıçakla öldüren balıkçı Şükrü, meşhud suç kanununun ağır cezalı suç lara teşmiline göre, lstanbul ikinci Ağırceza mahkemesine yollanmış, mahkeme, suçun ikaile davanm mahkemeye veril mesi arasında geçen zamanı hesablıya rak, bunu umumî hükümlere tâbi bir dava mahiyetinde görmüş, Şükrüyü evrakile beraber Müddeiumumiliğe geri gön dermişti. Sorgu hâkimliğince umumi hükümlere göre tahkikat yapıldıktan s«onra, dün ayni mahkemede bu davaya bakıldı. Balıkçı Şükrü, esnafı haraca kesen Muharremin, kendisinden istediği kadar para koparamaymca üzerine saldırdığını. kendisinin de bu sebeble nefsini müda faa ettiğini söylemektedir. Mahkeme, balıkçı Yakubla Şükrüyü ve daha birkaç şahidi dinlemiş, muhakemenin devamı başka şahidler için kalmıştır. lzmir (Hususî) Belediye temizlik hanı kâtibi Kâmil, idaresindeki amelenin Halic işletmesi muvakkat vazife sahasındaki müsamahalarına mu kabil kendilerinden rüşvet almakla itham idare heyeti edilmiş ve cürmü meşhud yapılarak yaHalic vapurlan işletmesi muvakkat kalanmış tır. idare heyeti reisliğine eski umuru hukukiye müdürü Muhlis, azalığına da eski Şehremini Mehmed Ali ve Şehir Meclisi azasından Selâmi Izzet tayin edilmişlerdir. Cum huriyet Nüshası 5 kuruştur. 140U 750 400 150 Münhal memurluklar Belediye memurin komisyonu, dün Belediye Reis muavini Lutfi Aksoyun başkanlığında toplanarak müsabaka ile alınan memurlan münhal vazifelere tayin işile meşgul olmuştur. Aboneşeraıtıj™*Senelik Altı avhk Üç ayhk Bir aylık Kr. 2700 Kr. > 1450 > 800 > » Yoktur