CUMHURİYET İ 4 Birincikânun 1939 KUçUk hikâye Yedi sekiz sene oluyor. Bir gece tiyatro hıncahıncdl. Önümde iki kişilik yerden başka, ne koltuklarda ne localarda boş yer kalmamıştı. lsveçli şair Strindberg'in «Cehennem» ismile adapte edilen bir eseri şehrimizde ilk defa sahneye konacaktı. Hele başrolü... Binbaşı Selim rolünü, bizzat Ertuğrul Muhsin alacağı için halk, piyesi büyük bir alâka ile beklemiş, daha provalan yapılırken biletler tamamen satılmıştı. Tam vakit... Nerdeyse oyun başlayacak.. İşte gong çalındı. Gözler ve dür bıinler, dikkatle, sahneye çevrildi. Çıt yok... Perde yavaş yavaş açılırken ön deki boş yerin sahibleri de geldi: Bir kadın bir erkek... Kadın mantosile buva smı, eld:venlerini, erkek de paltosile şapkasını çıkardı. Oyun başlamıştı. Fakat onlar, oyunu dinlemiyor, hafif sesle konuşuyorlardı: Kadın Gördün mü? Bir dakika daha gecikseydik yetişemiyecekmişiz. Erkek Öyle... Bu senin eski huyundur zaten. Telâşsız iş gördürmezsin ki... Kabahat bende mi? Elini çabuk tut diye o kadar yalvardım. Hazırlanamadın bir türiü... Hiç de değil. Tramvay bekledik, ondan... Ben mi beklettim? Bir taksiye atlayabilirdik. Her neyse, yetiştik ya!.. (Hakaretle süzerek) Ne gamsız şey! Sus... Oyunu seyredelim. Allah için oyun seyredecek yer bulmuşsun. O kadar uzak ki... Neresi uzak? İşte dördüncü sıra.. Bunu da buluncaya kadar akla karayı seçtim. Baksana. Kadmlann şapkasına... önümü duvar gibi kaplamışlar. Şapkaya da benzese baril Sipsivri bir fes... Tepelerine de birer demet çiçek oturtmuşlar, olmuş saksı... Görebilirsen aşkolsun. Yerlerimizi değiştirelim. • Lüzumu yok. (Birkaç dakika sükut.) Kadın A.... (Necmiye) rolünü yapan kadının söz söyleyişine dikkat edi yor musun? Ağlar gibi konuşuyor. Şivesi de bozuk... Baksana (fevkalâde) diyecek yerde (fefkılade )diyor. Daha düzgün konuşacak başka birini bulamamış lar mı? Ya karşısındaki aktörün jestleri? Olur şey değil... Sinirime dokundu billâhi! Ne gayritabiilikler... Erkek Amma yaptın! Ikisi de tanınmış san'atkâr. Artık seninki de mubalâga... Sıkılma.. Sıkılma.. Şuna (yalan) de de tamam olsun. Allah aşkına sesini kes. Bak, herkes nasıl dinliyor! Sana öyle geliyor. Şu önümüzde enfiye çeken herifin yanındaki kadından başka kimsenin dinlediği yok. İşte $u... Kaz gibi boynunu uzatan kadın... Aman, ne yapıyorsun? Işitecekler. Yüreğime mi indireceksin? Pekâlâ kaz işte. Yalan mı? Sua ayağını öpeyim. Işitecek diyorum sana! Varsın işitsin. (Erkek sesini keser. Yalnız (lâhav le...) der gibi başını ikı tarafa sallar. Beş on dakika sükut.) Kadın birdenbire: Ne tatsız, ne saçma şeylerl Beni bunun için mi getirdin buraya? Nesi var? Hiç bu kadar sıkıcı şey görmemiştim. Ya tecavüzler? Ne tecavüzü? Işitmiyor musun, imam rolünü yapanın söylediklerini? «Kadın alaymın dizginlerini eline al» diyor. Ne nezaketl Oyunda böyle sözler geçeceğini tahmin etmemiştim, affedersin. Şu Necmiye rolündekini görüyor musun) Kocasına mutlaka sözünü ge çirmek için çocuğunun meşru olmadığını iddia ediyor. Daha neler? Duymadın mı? Yok canım. Onun maksadı başka. Onunki bir faraziye. Kocasını kendi sözfle ilzam etmek istiyor da ondan... Sen ne dersen de; ahlâkî bir mevzu değil. Müellif, tezini müdafaa için onları böyle konuşturuyor. = ^ = ^ = = Cehennem Müellifin tezi beni alâkadar etmez. Ben buraya durmadan sinirlenmeğe değil, eğlenmeğe geldim. Sus, rica ederim. Herkes bize bakıyor. Aman, sıkıldım artık. Ben gidiyorum. Peki, perde kapansın da gidelim. Bir daha sana uyar da oyuna gelirsem tövbeler olsun. !!.. Kadm, somurtgan, tekrar oyunu isteksiz seyre başlar. Aradan on dakika daha geçer geçmez anî bir hareketle ayağını tutar: Kadın (Keskin bir sesle) ay... Erkek (Telâşla) ne var? Ne olacak; nasırıma çarptın. A man bittim, acısı yüreğime çöktü. Vah vah... Affedersin. Acelenden dar ıskarpinlerimi giymişim. Ne zamandanberi canım yanıp duruyordu. Bir de sen çarpınca... Oof, baygınlıklar geliyor içime. Biraz dışan çıkacağım. Perde insin de öyle. Şimdi herkesi rahatsız etmiyelim. Fazla seyirci alacağız diye girip çıkacak yer bırakmamışlarsa ben ne yapayım? Koltukları bu kadar bitistirmeseydiler... Rica ederim, biraz dişini sık. Ay; fenalaşıyorum. Fesuphanallah... (kendi kendine mırıldanır) : Benim kendi cehennemim bana yetişmiyordu sanki.. Ne diye üstelik para verdim, buraya (Cehennem) seyrine geldim. Bilmem ki.. (Bu pek hafif söylenişleri işitir) Yal. Akşamdanberi çektirdiklerin elvermiyormuş gibi bir de hakaret öyle mi? Aman fena oluyorum, ay... Ay... Ay... (Bir çığlık kopararak bayılır ve bu aralık perde iner) Tiyatronun içinde telâş... Heyecan... Karışıkhk... Yanımda oturan ve o zamana kadar, benim gibi, mütemadiyen bu muhavereye kulak veren güçlü kuvvetli, kırmızı yüzlü, kırk beşlik biri, bayılanın yardımına koştu, bazı tavsiyelerde bulundu. Nihayet, kadının yanındaki erkek baygın kadını kucakladı. Yardımda bulunan adama teşekkür ederek çekildi. Bu teşekküre karşı o zatin sadece: Birşey değil, vazifemdir. Demesi dikkatimi celbetmişti: Tekrar yerimize oturduğumuz vakit: Doktor musunuz, beyefendi, diye sordum. Hayır, dedi, Ben Amar cambaz hanesinde vahşi hayvanlar mürebbisi yim! N. Tapman jj ü DOGUM Haydarpaşa lisesi fizik öğretmeni Kenan Sanerin bir oğlu olduğunu memnuniyetle haber aldık. Sarıer ailesinin dördüncü yavrusunu candan kutlularız. Bu A kşa m Sineması S A R A Y Renk .. Ask prensinin harikası... Seven gencliğin ve güzelliğin filmi... RADYO Bugünkü program TÜKKİYE j ( TEŞEKKÜR ") Baytar Mustafa Özgörenin cenazesine gerek bizzat gelmek suretile, gerekse telgraf, telefon ve mektubla taziyette bulunmak kadirşinaslığı gösteren sevgili dost ve akrabalara ve bilhassa talebe göndermek luthunda bulunan Haydarpaşa Baytar mektebi müdiriyetine alenen şük. ran ve saygılarımızın sunulmasını muh terem gazetenizin tavassutta bulunmasını arz ve Tİca ederiz. Eşi: Saime Özgören, kızı: Vedia Karayel, damadı: Saim Karayel DÜŞMAN ÇOCÜKLARI Tamamen renkli fotoğraflanmış fransızca sözlü filminde. Fransız sinemasınm iki mükemmel çift artisti: Deanna Durbin 3 Kızlar Büyüdüler Filminde pek yakında Sinemasında Fransızca Sözlü LORETTA YOUNG RICHARD GREENE'İ Takdim edecektir. İlâveten : FOKS JURNAL en son dünva ve harb havadisleri. Haftanın en büyük 2 şaheseri HOVARDALIKTA Bugüne LOREL.HARDİ 1 Kahkaha Neş'e Zevk ve Eğlence Tufanı TÜRKÇE SÖZLÜ kadar vapılan LOREL HARDİ filimlerinin en eğlencelisi ve en mükemmelidir. 2 Hevecan Esrar Merak ve Dehset filmi bafivesi Ş A R L İ S A N C A N İL KR Sineması P P SİN DE d^ln büviik film (8 kısım) Kazandığı essiz rağbet üzerine bugünden itibaren BİR HAFTA DAHA TEMDİD EDİLMİŞTİR BADYODÎFÜZYON POSTALABI DaJga azunlugu: Türkiye Radyosu 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kvv. Ankara > T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kvv. 12,30 Program, 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,50 Türk müziği. Çalanlar: Ruşea Kam, Cevdet Çağla, İzzeddın Ökte, Zühtü Bardakoğlu. I Okuyan: Mefharet Sağnak. 1 Medenî Aziz Ef. Hicazkâr şarkı: (Vazgeçip nazü edadan) 2 Hicazkâr şarkı: (Akşam olur guneş gider) 3 Lemi Uşşak şarkı: (Siyah ebrulerin duruben çatma) 4 Lemi Karcığar şarkı: CÇeşmanı o mehveşin elâdır) II Okuyan: Melek Tokgöz. 1 Kürdilihicazkâr peşrevi 2 Kemanî Sehak Kürdilihicazkâr şarkı: (Kararan sularda) 4 Nefise Kürdilihicazkâr şarkı: (Severim her güzeli) 5 Osman Nihad Kürdilihicazkâr şarkı: (Gözümden gitmiyor) 13,30 Konuşma (Kadm saati) 13,45 14,00 Müzik (Hafif müzik PL) 18,00 Program, 18,05 Memleket saat ayarı, Ajans ve meteoroloji haberleri. 18,25 Müzik (Radyo Caz Orkestrası) 19,00 Konuşma (Grip ve ıhtilâtları) 19,15 Türk njüziği. Çalanlar: Fahire Fersan, Vecihe, Refik Fersan, Cevdet Çağla. I Okuyan: Necmi Rıza Ahıskan. 1 Karcığar peşrevi. 2 Şerif İçli Karcığar şarkı: (Mest oldu gönül) 3 Ali Ef. Karcığar şarkı: (Aldın dılı naşadımı) 4 Rakım Uşşak şarkı: (Bana hiç yakışmıyor) 5 Suphi Ziya Uşşak şarkı: Neden hiç durmadan) II Okuyan: Müzeyyen Senar. 1 Şevki Bey Hicaz şarkı: (Firakınla zalim) 2 Fahire Fersan: Kemençe taksimi. 3 Lemi Hicaz şarkı: (Severim her güzeli senden eserdir dıyerek) 4 Uşşak müstezad: (Hasretle bu şeb) 5 Artaki Uşşak şarkı: (Sevdama yakın gel) 6 Halk türküsü: (Soyleyin güneşe) 7 Halk türküsü: (Benliyi aldım kaçaktan) 20,00 Konuşma (Onuncu Tasarruf ve Yerli Mallar Haftası münasebetile Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu namına Hariciye Vekili Saracoğlu Şükrü tarafından) 20,15 Konuşma (Bibliyografya saati) 20,30 Türk müziği: Fasıl heyeti (Mahur fash) 21,15 Müzik (Küçük orkestra Şef: Necib Aşkın) 22,00 Memleket saat ayarı, Ajans haberleri, ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,20 Müzik (Küçük orkestra) 22,35 Müzik. (Opera aryaları Pl.) 23,00 Müzik (Cazband Pl.) 23,25 23,30 Yarınki program ve kapanış. Bu Akşam SAK.ARYA sinemasmda Mihracenin milyonlarına boyun eymeyen kadın... Niste başlayıp Hindde biten aşk mücadeleleri... Hindli itikadları... Ruhların intikali... Gaşyedici müzik... Çok heyecanlı bir mevzu... Bütün bunları: RACANIN AŞKI Süper filminde göreceksiniz... Baş rollerde: N. TAPMAN Eminönü Halkevinde konferans ve temsil Eminönü Halkevinden: 1 Onuncu yerli malı ve tasarruf haîtası şerefine 15/12/939 cuma akşamı saat 20,30 da Evimizin Cağaloğlundaki merkez salonunda azalarımızdan Müzeyyen Soyay tarafından bir konferans verilecek ve Gosterit şübemiz (Zornikâh) ile (Ateş) piyeslerini temsil edecektir. 2 16/12/939 cumartesi akşamı saat 20,30 da Gösterit şubemiz tarafından gene (Zornikâh) ve (Ateş) pîyesleri temsil edilecektir. Her iki toplantıya gelmek isteyenlerin davetiyelerini Evimiz bürosundan almaları rica olunur. ŞEHZADEBAŞI ~"URAN TIYATROSU İki büyük filim birden BEYAZ GÜL Şarkın Ses Kralı Abdülvehab Türkçe sözlü, arabca şarkılı İkinci filim: (Esrarengiz Çete) Buyük scrgüzeşt filmi Sehhar yıldız İ S A MİRANDA Dünya kemancısı VASA PRİHODA Numarah koltukların evvelden aldırılması rica olunur. Telefon: 41341 RiCHARD GREENE ANiTTA LUiSE KUÇUK PRENSES SHİRLEY TEMPLE TURAN TİYATR05U ÇALINAN TAÇ Türkçe Bu akşam L A L E Sinemasında İlâveten : En son Metro Jurnal, numarah yerler sabahdan itibaren sahlmaktadır. Tel : 43595 yordum. Oteki arkadaşlar bızden uzakta kalmıştı. Dar bir yoldan geçerken Hüsameddinin ayağı kaydı, düştü. Düştüğü yer pek öyle dik, yüksek değildi ama, olacak bu, başı bir taşa çarptı. Hemen oracıkta öldü. Bütün bunlar Satvetin gözü önünde oldu da zavalhya pek dokundu. O günden sonra kendini bir türlü toplayamadı. Şimdi de işte, durup dururken bu çocuğun lâkırdısı açıhnca ona nasıl gelmiştir, bilir misiniz?.. Belki ke kendisinden şüpheleniyorsunuz, sanmıştır. Hüsameddinin öldüğü gün yanlannda hiç kimse yoktu. Kendiliğinden mi düştü. birisi itti, düşürdü de ondan mı öldü, gören olmadı. Onun gibi bir kızın adam öldürebileceği akla gelir nıi?.. Elbet gelrnez. Onun için hepimİT, bir kazadır oldu, dedik. Kapandı, gitti. Başka arayan, soran da bulunmadı. Fakat bizim küçük hanım pek alıngandır. Ne olsa kurar, ne olsa gözünde büyütür. Bunu da böylece tutturdu: «Ya benden şüphelenen olduysa...» diye hâlâ Uzüntü içinde... Anladmız mı şimdi, Hüsamedidnin adını duyar duymaz, neden düştü bayıldı?.. Muhiddin Bey, iki gencin arasında çıkan tatsızlıktan, onlann böyle hiç yoktan birbirlerine danlmış olmasından öfkelenmiş de onun için artık içinde ne varsa hepsini, olduğu gibi, ortaya döküyor gibiydi. Söyledikleri de akla uygun geliyor, böylece dünkü olup bitenlerin içyüzü kendiliğinden anlaşılmış oluyordu. Muzaffer, elindeki mektubu bir daha okudu; sonra: Demek ki, Satvet Hanım, eskiden Hüsameddin Beyle nişanlı olduğunu ben de biliyorum, diye zannediyormuş. Halbuki siz bana söylememiştiniz. Muhiddin Bey dudağını büktü: Sırası gelmedi de ondan... Bir kızı kırk kişi ister, bir tanesine varır. Istiyenlerin bir listesini yapıp kocaya varırken onu da göstermek âdet olmamış ki... Eğer arayerde nişan gibi, nikâh gibi birşey olsaydı, bakınız ona sözüm yok. Filânla evlenecekti de şundan ötürü geriye keldi diyelim. Fakat onlann arasında evlenmenin lâkırdısı bile o'madı. Evet, bu çocuk bir aralık Satvetin etrafında çok dolaştı; onunla evlenmek istedi. Zaten çocukluktanberi tanırdık. Sık sık görüşürdük; bize gelir giderdi. Ortaya çıkan lâflar da bundan olacak. Fakat güvenilecek gibi bir insan değildi. Ustelik kızın parasma da göz dikmişti. Onun için Satvet hiç istemedi. Sevişmek şöyle dursun, adam yerine bile koymazdı. Bu dedikodulan duyunca ilkönce güldü, aldırmadı. Sonra hele, hiç yüz vermedi. Böylelikle o da artık, gidip gelmez oldu. Eskiden, haniya «Karagöz göstermeliği gibi adam...» derlerdi; öyle bir tip vardı. Şimdi de böyle Hüsameddin gibilerine «Sinema göstermeliği...» demeli. Her gün aynanın karşısında saatler saati durup, kendilerini bilmem hangi sinema yıldızına benzeten simdiki gencler yok mu, bu da onlardandı, işte... Ne ben adam yerine koyardım onu, ne de Satvet... Neyse öldü, gitti zavalh!.. Yalnız, nasıl oldu da sizin aranızda lâkırdısı açıldı, onu anlayamadım. Ben de bilmiyorum, nasıl oldu. Şuradan buradan, hele dün Adaya geldikten sonra, köşkteki adamlardan duydum: Geçen sene Satvet Hanım bu çocukla evlenecekmiş. Hemen hemen söz kesilmiş. Herkes böyle söylüyordu. Neye saklıyayım, ben de merak ettim. Kimdir, onu öğrenmek istedim. Hepsi saçma, hepsi uydurma!.. Işin doğrusunu ben anlattım, işte. Siz de ondan şüphe edecek yerde. kendi kendinize kuruntuya düşeceğinize, keşke gelip de doğrudan doğruya bana sormuş olsaydmız, bu tatsızlığın hiçbirisi çıkmazdı. Biliyorsunuz ki Satvet, zaten hırçın bir kız, hiç yoktan gürültü çıkanr; böyle şeyler ona sorulur mu hiç?.. Biz, kendi aramızda konuşsaydık, elbet, daha iyi olurdu. Bakınız işte, şimdi siz de anladmız: Bunlann hiçbirisi gözünüzde büyütmeğe değmezmiş, değil mi?.. Uzülecek sanki ne var ortada?.. Şöyle bir dedikodu, işte o kadar!.. Muzaffer, başını iğdi lhtiyar diplomatın bütün bu anlattıklarından sonra artık sözü uzatmak olmıyacaktı. Sıkıldı. Saygısızlık olmasın, diye büsbütün kurcalamaktan da çekindi. Sustu. Muhiddin Bey: Neyse, oldu bir kere, diyordu. Nişanlınız neye sinirlendi, bu kadar öfkesi Şöhreti dünyaları dolduran ... Zaferlen ülkeleri dolaşan ... Azameti san'ata ... Kudreti Milyonlara dayanan filim : Deanna Dıırbin ERROL FLYNN Değerli ve emekli öğretmenlerden Ortaköy 39 uncu ilkmekteb öğretmeni ve İstanbul Konservatuar şehir armonisi heyetinden Salih Günaym eşi Bayan Hacer Günay evvelki gece vefat etmiştir. Ba yan Hacer Günay 3 1 9 da Manastır mekteblerinde vazifei tedrisiyeye başhyan ilk kadm muallimlerindendi. Yüzlerce talebe yetiştiren merhume ahlâkî hamide ile muttasıftı. Kendini bilâistisna herkese sevdirmişti. Cenazesi evvelki gün Arnavudköyündeki hanesinden kaldırılarak Rumelihisarına defnedilmiştir. Allah rahmet eyliye. **» Eşim Hacerin cenaze merasiminde hazır bulunarak yasıma iştirak eden dost Iarıma ve eşimi sevenlere ayn ayrı teşekkür ederim. Zevci Salih Günay *** Merh'um Asaf Paşa haremi Zehra dün birdenbire vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğle ezanını müte akib Aksarayda Valide camiinde namazı kıhndıktan sonra metfeni mahsusuna naklolunacaktır. Allahtan bol Tahmet dileriz. *** Kemankeş Salim Paşa kızı ve General Raif eşi, DT. Hakkı Kürsanla bin . başı Zekâi ökerin kayınvalideleri, kimyager Sayni Okçu, mühendis Avni Okçu ve mühendis Hüsnü Okçunun halalan, Salim Altınçun validesi Bayan Zehra dün vefat etmiştir. Cenazesi Çamlıcadakî aile kabristanına defnolunmuştur. *** Sabık Selânik Düyunuumumiye ser veznedarı merhum Halil Malta kerimesi va Austro Türk tütün şirketi Fonde dö Puvuara Etem Arelin valideleri Bayan Leylâ bir senedenberi müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak vefat etmiştir. Cenazesi, bugün, saat 14 te Nişantaşl Şafak sokak 33 numarah hanesinden kaldırılarak Usküdarda aile kabristanına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. c ÖLÜM J 3 Kızlar Büyüdüler Filminde pek yakında binemasında Fransızca Sözlü AKŞEHİRDE Kanaat Pazan Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitablan, kırtasiye, gazete ve tnecmualann tevzi yeridir. neden, htpakıi anladmız artık. Mektubu da okudunuz. Okudum. Bir insan, evleneceği kıza inanmazsa, ikide birde ondan şüphelenmeğe kalkarsa, şimdiden aynlmak daha iyi olur, diye yazmış. Doğru. Siz ne diyorsunuz?.. Ne diyeyim?.. Gördüğüm zaman, bana soracak. Ne söyliyeyim, kendisine?.. Gider, ben konuşurum, daha iyi. Bana kahrsa hiç de iyi değil. Neden?.. Büsbütün kavga edeceksiniz de ondan... İkiniz de azametli, ikiniz de hırçın!.. Bir gürültü daha çıkacak!.. Mademki birbirimizle anlaşamıyoruz, bu gidişle nasıl olsa günün birinde, bugün olmazsa yarın mutlaka bir gürültü çıkacak. îyisi mi, ne olacaksa şimdiden olsun. Yüzyüze gelir konuşuruz. Ya, anlaşınz... Ben hiç ummuyorum. Yahud da... Yahud da?.. Yol yakınken geriye döneriz. Yok eğer istemiyorsanız, gidip kendisile konuştuğumu muvafık görmüyorsanız, hemen şimdiden çekileyim. Bir daha sizin de, onun da başını ağntmıyayım. Muhiddin Beyin yerinde kim olsa: Şimdiden aynlmanız daha iyi... (Arkası var) Tefrika No. 35 Durmak sırası şimdi de amca beye gelmişti. Sigarasını üstübte birkaç kere çekti. Sesi de. bakışlan da değişmışti: Bu herifin lâkırdısı nereden aç»ldı? Neden icab etti de ondan bahsettınız?.. Hala hanımdan kalan işler için konuşuyorduk. Ben de onun bu kadar üzüleceğini ne bileyim, boş bulundum, süyledim. Sonra?.. Sonrası, ben daha sözümü bitirmeden düştü, bayıldı. Genc çocuk gene durdu. Muhiddin Beyin ne dıyeceğini bekliyordu. Baktı ki o da ses cıkarmıyor; o zaman yeniden oaşladı: Kimdi bu adam?.. Diye sordu. Tanıdıklarımızdan birisi. Satvet Hanımla evlenecekmiş de sonra vaz geçilmiş, diye duydum. Yok a canım, bunlan da kim çıkanyor?.. Belki onun kendlsi böyle bir kuruntuya kapılmış olabilir. Fakat Satvet böyle adama varır mı?.. Ben de hiç razı olur muydum?.. Nakleden: KEMAL RAG1B Öyledir de onun adını duyar duymaz neden bu kadar sarsıldı?.. O da başka bir hikâye!.. Bu başka hikâyeler bir türlü bitmek tükenmek bilmiyordu. Muzaffe/ de sormaktan kendini alamaclı: Saygısızhklarım gittikçe çoğalıyor ama, neymiş bu başka hikâye, pek merak ediyorum, doğrusu. Efendim, bu çocuk Satvetin yanıbaşında gözünün önünde düştü, öldü de onun için. Düştü, öldü mü?.. Evet. Ne zaman?.. İki ay kadar oluyor. Nasıl düştü?.. Polonez köyüne ^iimiştik. Tanıdıklardan kadm, erkek sekiz on kişi toplandık; birkaç gün orada kaldık. Satvet yürümeyi pek sever. Bir gün gene hep beraber yüniyüş yapmağa çıktık. ilk günleri havalar çok güzeldi ama sonra bozuldu. O sabah da yağmur yajhnıştı. Ortalık çamur içinde idi. Hüsamedinle ikisi önden yürüyorlardı. Ben de arkalanndan gidi