CUMHURÎYET 9 fidnciteşrin 1939 KUçük hikâye Odaiarda, sofada bağh denkler var. Yerlerde atılmış kitab yaprakları, yırtılmış mektublar sürükleniyor. Balkonun önünde duruyorum. Ve sokağa bakıyorum. Bir evi terketmek bazan muhakkak ki insanın sevdığı bir insanı terketmesı kadar hazin. Aşağıda küçük hizmetçi kızın komşulardan birile vedalaştığını duyuyorum. Hcr zaman arsız ve ahenksiz bulduğum sesine garib bir tatlılık gelmiş: Gidıyoruz, diyor. Büyükhanım istemedi ama, bey çok ısrar etti. Sarman da size kısmetmiş. Zavallı hayvancık, öyle de severdim ki.. Hakkınızı helâl edin.. Ve tekrar ediyor «büyükhanım iste medi ama bey çok istedi.» Sonra sesi birdenbire hafitliyor. Artık ne söylediğini anlamıyorum. Fakat yanlanndıymış gibı biliyorum. Muhakkak komşuya benim Semiha gıttıkten sonra bu evde oturamadığımı, bunun için evi terkettiğimi anlatıyor. Balkonun kapısını açtım. Parmaklıklardan eğilip sokağa baktım ve acı acı gülümsedim. Semiha gittiği gün bana «bu evden, bu mahalleden ve senden kaçryorum demişti. Beni boğuyorsunuz. Başka bir havaya ihtiyacım var.» Mahallenin ne günahı vardı? İnsanlar niçin bu kadar riyakârdırlar! Semiha bana hakikati neden söylememişti? Benim bildiğim hakikati, öbürünü sevdığinı.. Halbuki daha ilk taşındığımız gün Se•nihanın nefret ettiğini söylediği bu maaalleyi ben nekadar sevmiştim.. Büyük »na caddeden birdenbire aşağı doğru krvnlan yamrıyumru taşlı, darca bir sokak, sarı, pembe, kurşuni, beyaz bir sıra ev.. Bu evlerin arasmda tektük sivrilen dik sefertası gibi apartımanlar.. Çocuklann bilye oynadıkları küçük arsacıklar.. Tahtaperdelerden sarkan incir ağacları.. Balkonlarda kırmızı sardunyalar.. Mahalle Emsalsiz bir musiki.. Musikinin.. Şarkının.. Ve lüksün zaferi.. Peride Celâl Grace Moore ve Georges Thill Bizim mahalle şimdi nasıl Semihanın Deni bırakıp bir başkasına gittiğini biliyorsa ben de bizim mahallenin, bütün o sarı, beyaz, pembe, kurşuni evlerin hikâyesini biliyorum. Hem de öğrendiklerimi kimseye sormadan, araştırmadan kendim de pek farkına varmadan öğrendim. Kurşuni evın üst katında, bir terzi oturuyor. Sabahtan Bunları söylemek îstedim. Fakat söyliakşamın geç vaktine kadar makinesi tıkır halle.. Pencerelerden bana nasıl baktık larını görüyorum. Sana ve onlara hergün yrrnijorum. Semiha: «Beni sokağın badar durur. Kocası genc, güzel, bir adamdır ve uu kadın, yüzü sapsarı, aklaşmış hesab vermeğe mecburum. Bazan annene şında otomobilde bekliyorlar» diyor. Osaçları perışan, makinesınin başında sa sokaktan sesleniyorum: «Evet, terziye gi nu bekliyen öbürüdür. Bunu biliyorum. bahtan akşama kadar binbir kuruntu için diyorum» diye. Bu annene değil, onlara Semiha son defa yaptığı gibi «Allahaıs de usanmadan diker. diket. Onun her ak bir izahtır. Geç kaldığım, iyi giyindiğim marladık» diyor ve yüzüme bakmadan şantı halecan içinde kocasını «ya artık gel ve fazla neşeli olduğum zamanlarda sana yanımâan uzaklaşıyor. Ne telâşla yürüyor, daha doğrusu kamezse» dıye, beklediğini galiba annem oiduğu gibi sokağa çıkıp onlara da «hayır bir fenalık için değildi» diye, bağır çıyor". Biraz sonıa' btorriobilde Öbürile t a söylemişti. Sonra bitişiğimiz, orada siyah kışacaklar. Semiha bir zamanlar bana da önlüklü çiıkin, fakat ateşli küçük bir genc mak istiyorum.» kız vardı. Her akşam eve avdette onun Bir gün de «sen bana tahakküm etmek yaptığı gibi onun kolunu tutup sıkacak ve üstümüzdeki evin oğlu ile konuşarak so istiyorsun, demişti. Halbuki ben tahak dişlerini göstererek gülecek. Geldiğim istikamete dönerek yürüme kaktan geldiğini görürdüm. Birkaç kere kümd^n nefret ediyorum. Beni olduğum bhbırierıne sevişen insanlar gibi baktıkla gibi bırak. Gidecek olduktan sonra sen ğe başladım. Mahallede bütün pencereleı rını da yakaladım. Sonra kızı mektebe nekadar mâni olmağa çalışsan gitmek kapalı. Perdelerin arasından ışıklar sızı yor. Yemek vakti. Her sofrada bizden bekâr leylî verdiler. Oğlan artık evine elimdedir.» başı önünde, küskün, neşesiz dönüyor. Yatak odasında sıkıntıdan kendini ora bahsedüdiğinden eminim. Artık sokak Onun, eskisi gibi kendi yaşındakilerle be dan oraya attığı bir pazar gününü hatırlı bana yabancı geliyor. Adımlarımı sıklaşraber caddeye, pastacının önünde dolaş yorum, adeta gözlerimden kendini sakla tırdım. Buradan, bu hatıralardan kaçıp kurtulmak istiyorum. Yeni mahallemin, maya çıkmadığma da dikkat ediyorum. mak istiyordu. taşındığımız evin adresini aklımda bulmaBeyaz tvdeki şu siyahlar giymiş kumral, Mevcudiyetimden rahatsız gibiy solgun kadın, kocasından yeni boşandı di. Bir aralık pencereden baktı. Ve yü ğa çalışıj'or ve kendi kendime telkin yapıMahaüe böylece sarhoş, patırdıcı bir a zünü nefretle buruşturarak: «Oh, bu mel yorum: Budalalığa lüzum yok. Kendine damdan kurtulmuş oldu. Tam kar^ımız ur mahaile diye, söylendi. Kirli yüzlü, gel. Karından ayrıldın ve mahalleni de daki sarı ev.. İşte o en hazini. San evin fena bakışlı çocuklar.. Pencerelerde sol ğistirdin. iste heDsi o kadar.. sahibleri üç ihtiyar kızlardan gözü gör gun, geçenlere nefretle bakan yüzler. miyeni ve en sevimlisi bugün öldü. Bir Ve o senm sevgili üç ihtiyar kızların ki tanesi de ağır hasta imiş. Evin saçağında kâbuslarımdaki cadılara benziyorlar..» ki güvercinler de uçup gittiler. Çünkü saBol hava, bol ziya, daiVe sonra birdenbire kollarını açarak n evin yanma üç katlı büyük bir apartı gerinmiş ve bağırmıştı: mî sıcak su, son konfor man yapıldı. « Kırlara çıkmak, ata binerek henNişantaşında Valîkonağı Güvercinlerin yuvasını apartımanın dek^er atlamak istiyorum. Rüzgâr, serl duvarı tıkadı. Bu apartımanı boyayan u bir kamçı gibi yüzüme çarpsın, saçlarımı caddesinde zunboylu, siyah, parlak gözlü esmer, kirli dağılsın istiyorum. Ah hava, güneş, ren'< yüzlü ustabaşıya bizim evin sahibesinin istiyorum. Baharı istiyorum.» fransızca şarkılar söyliyen güzel kızı âşıkAfa binmekten niçin böyle zevkle bahApartımanı mif. Bunu da gitmeden evvel Semiha söy settiğini derhal anlamıştım. Obürü ata bı (Kapıcıya müracaat) lemısti. Semiha bir müddet evvel de bu nıvorau. Semihanın belki de hakkı var. Eğer kıza benim acayib baktığımı söyler, beucsuz bucaksız kırlarda küçük bir evimız nimle eğlenirdi. Zavallı Semiha.. Kendiolsaydı, eğer ben biraz daha neşeli olmasinı nasıl sevdiğımi bıldıği halde.. Dün, giderken «mahalleden, senden ve ğı tecrübe etseydim. O kadar birbirinin e"den kaçıyorum. Havaya, başka taze bir hayatına yakından bakan kimselerin arahavaya ihtiyacım var» demişti. Halbuki smda o mahallede belki de mes'ud olmak ben o sırada onu öbürünün belki de cad hakikaten güçtü. Ve belki de ben gene denin başında bir otomobilde beklediğini Semihanın dediği gibi fazla sual soru biliyordum. Bununla beraber ben de onun yordum. Fakat ben o mahalleyi sevmişkadar rıyakâr olmuştum. Verdığim cevabı tim ve suallerim daima haklı şüphelerden ileri gelmiyor mıydı? hatjrlıyorum: « Sinirlenme Semiha demiştim, e Hava iyice karardı. Yerimden kalk ğer seni sıkan, bütün bunlarsa seninle gi tun. Kendimi yorgun hissediyorum, yokuderiz. Ben senın için herşeyi terkedebili şu tırmanmaya balşadım. Karanlık, taşlar rim. Seni nasıl sevdiğimi bilirsin.» ayaklarımın altında yuvarlanıyor. Yemek Annemin sesile kendime geldim. kokuları, çocuk ağlamaları, aralık kapı Biraz sonra hamallar gelir diyor, lar, bu kapılardan sinirli konuşmalar sızıannem. Sen çıksan artık, buraları da pek yor, yoğurtçunun hazin sesi.. İşten dönen yorgun tavırh adamlar.. Mahalleler geçikarışık. Akşam öbür tarafa gelirsin.. Ve omzumu okşuyor. Içimi çekerek yorum.. Evet, belki de Semihanın hakkı şapkamı alıyor, çıkıyorum. Mahallenin vardı. Belki de.. B;roîer.bire olduğum yerde hayretle çocvk'arı, kapıların önlerinde grup grup toplanmış, harbden, futboldan, sinema kaldım. İşte bizim ev!.. dan bahsediyorlar. Karşı pencerede ihti Farkına varmadan dalgınlıkla tek1 yar iki kadın pencereden pencereye konu rar eski evimize gelmişim. Birkaç adım şuyorlar. Bir tanesi: daha ilerledim ve birdenbire şiddetli bir Ah, diyor, ah, harbi bizim gibi ana tıtren'.e ile olduğum yerde durdum. Semilara sorsunlar. İki aslan gibi oğlum var. ha karşımda.. Evet Semiha.. O da bana doğru birkaç adım attı, Demek Semiha Allah sebeb olanları kahretsin. Beni görünce birdenbire sustular, aşina döndü, evet döndü!. Kırlardaki küçük ve endişeli gözlerle süzüyorlar. Çocuklar beyaz evi düşünüyorum, herkesten, bu da kaldırımdan çözülerek yol açıyorlar. mahalleden uzak.. Artık sual sormıyacaMahalleyi terkediyorum. Kendi kendi ğım. Her zamankinden iyi, uysal olacame «manasız manasız» diye susturmama ğım ve onu öyle seveceğim ki.. Serniha mahçub bir tebessümle yaklaya çalışmakla beraber hep Semihanın seşıyor: sini duyuyor gibiyim: Demek taşmdınız, diyor.. Bir iki « Bu evden, bu mahalleden kaçı parça eşya vardı da.. Elbiselerim, bir de yorum. Burada boğuluyorum.» Hayır, yalan, yalan söylüyordu. Ba kilablanm.. Ne ise öbür tarafa birini yolhane, evet; mahalleden, evden ve benden lar aldırtırım. Halbuki ben ne zannetmiştim! Ah nekaçıyordu. Öbürü için, onu sevdiği için. kadar budalayım! «Semhia, Semiha» diTrümvay caddesini terkederek dar bir yola saptım, yürüyorum. Düşünmemek lâ yorum. Sesim boğazıma tıkanıyor. «Ah zım.. Fakat Semiha her zaman mahal Semiha beni bırakmamahsın artık. Beyaz, leden şikâyet etmez miydi? Geç geldiği küçük bir evimiz olacak. Senin seydiğin getelerolen birinde söylediği şu sözleri hâ gibi.. Kırİar, deniz ve ben sual sormıyacalâ kulağımda çınlıyor: «Bıktım senin bu ğım. Seni olduğun gibi kabul edeceğim. şüphelerinden.. Suallerine cevab yetiştir B' nim ne neşeli ve iyi olduğumu görecekmekten yoruluyorum. Ah bir de bu ma sin..» L U i Z Sinemasında görüp dinleyiniz. İlâveten: EKLER JURNAL HB harbip en son haberleri m^ TARIHIN... SAN'ATIN... ve S Ü M E R LÂLE' nin Büyük Opera filminde şarkı söylüyorlar. Bu harikayı bu hafta ALİ BABA MİRASI nın SABIRSIZLIKLA I BEKLENEN BİR FİLM... (Türkçe Sözlü) Senenin en hoş, en eğlenceli ve en kahkahalı filmi En büyük zaferi... İstanbul semasında Bir fırtına yaratan... San'ata.. Fenne selâm durduran.. Milyonlarla süslenen... En büyük artistlerle kudretlenen... Bütün kahramanlara baş eğdiren... Yeni sistem kabratma renkli SAKARYA Sinemasında Yerlerinizi evvelden aldıruuz. Telefon: 41341 Bu akşamdan itibaren Kurtaran ARSLAN Erroı Flynn Olivia de Havilland (ROBİN DES BOİS) Fransızca Sözlü VATAN L Â L E S i n e m a s ı n d a B U G Ü N Bugün M E L E K Sinemasında JEANNETTE MACDONALD NELSON EDDY Senenin en güzel ve en muhteşem filminde SEVİŞTİĞİMİZ GÜNLER Tamamen renkli. İlâveten t FOX JOURNAL Numaralı biletleri evvelden aldırmız. ÇENBERLİTAŞ SINEMASI En sıhhî esbabı ıstirahat En lüks konfor En vâsi salon • Sinema tekniğinin en yeni terakkiyatını cami son sistem makineler ve senenin en büyük filimlerile Türkiyenin en muhteşem sinemasıdır. PEK YAKINDA AÇILIYOR T A K S Î M sinemasında 1 REZA'nın : Nermin ellerile ABDULVEHAB'a Sevişmeğe karar veren iki gencin aşk senbolü, kalbleri sevda ateşile yanan iki sevdazedenin hasret nişanesidir. BEYAZ GUL Seven ve sevlşenlerin aşk ve ıstırb romanıdır. ettiği Şarkın yegâne AhHilll/ulioh'in kassas ve ince ruhunses krah HUUUIYtîllClU III dan kopan bir melodi BEYAZ GUL Türkçe sözlü ve Arabca şarkılı HAZIM VASFİ FERİHA TEVFİK MAHMUD HALtDE NECLA ŞEVKİYE SUAVİ ve TANASA REVÜSÜ ARTİSTLERİ Senenin ikinci büyük TÜRK FILMi Sevimli san'atkârlarımız : Kiralık apartıman Y A Y LA SARAY BU CUMARTESİ MATİNELERDEN İTİBAREN : Musiki ve şarkılar : MUHLiS SABAHADDIN Bu filim ayni zamanda İzmirde Elhamra ve İ P E K sinemalarında birden sinemasında da gösterilecektir O kadar diyorum sana. sordular, soruşturdular, Olur şey değil!.. Öyleyse, kızın kendisi kim bilir nekadar çirkin olacak. Sakat mıdır, hastalıklı mıdır, nedir?.. Kendi gözünle görür, onu da anlarsın: Fidan gibi bir boy, elâ gözler.., Haniya şimdi yeşil diyorlar ya, işte öyle çağla bademine çalan bir elâ... Ağız, burun, hele dişler!.. Şöyle bir güldü müyGÜ, kırmızı kadifenin ortasmda iki sıra inci... Ya saçlar?.. Kendinden dalgalı, bir kucak ipek... Kurban olayım, rabbim doğuştan öyle yaratmış, işte,.. Canım, çirkin olsa, soyu sopu belnsız bir kız olsa ben araya girer miyim: «Al...» diye sana gelir miyim?.. Kız tarafından değilim ki... Sen benim dân dünvodd en yakın, en son akrabamsın; kc^di evlâdım sayıhrsın. Benim senden b^ska kimim var, senin benden başka kinıjrı var?.. Muzaffer, kaşlarım kaMumış. bir türlü anlıyamıyordu: Böyle bir kız, bu ka.br güzel, bu kadar zengin, nasıl olmuş da simdiye kadar kendine bir koca bulamamış?.. Diye dudağını büktü: [Arkası var} di?.. Muzaffer şaşırdı, dura'adı Zengin bir kız .. diye kendi kendine söylendi. Hem de ne zene;in!.. Bana varacak öyle rrii**.. Tefrika No. 8 Nakleden: KEıVlAL RAG1B Varacak!.. Olur şey değil! Muzaffer, ister istemez güldü: Aman teyzecığım, eğlpnıyor mu Neden olmuyormuş?.. Kaç aydır Yok, dedi, harndolsun; parasızlık sun?.. Kim bu kız?.. Nerede?.. f tan başka benim bir eksiğım yok!.. Benim elimin altında. . Sen, iste anlata anlata dilimde tüy bit i. Senin için neler söyledim, neler.. Güzel çocuk, de Demek ki paran olsa evlenirdin?.. yoksa... enc diye di Bu kadar zengin bir kız, durup dim, okumuş, aklı başında, 2 Evlenirdim diyemem ama, evlenlım döndüğü kadar heı.sin: s.ıydım, dökmem de diyemezdim. EvllliSin bırçok ü dururken benim gibi bir ddanıla evlenir tüm. züntüleri, insanı uzun uzun düşündürecek mi hiç?.. Bu kadarla oldu bıttl, Jemek?.. Nen var senin?.. Send^n iyisini buyerleri de var ya, o da bcşka... Şimdilik Sonra amcasile de Lomıjtuk. Zaten lacak değil ya. Onun gibi Kiçl ıı eksiği işin başı: Para... olmıyan bir kız, kimi gönlü isterse, ona kızdan önce gene onunla kcnuşmuştuk. Para işini bırak bir yana... Madem Senin kim olduğunu, nerede oturduğunu varır. ki istiyorsun... İyi söylediniz ya iîıe... Dediğiniz anlattım. Araştırmış, soruştorırıuş. O da İstiyorum demedirn ki... İstemiyorum da demiyorsun, değil kız her kim ise hiç tanırnaJığ: bir adama beğenmiş; o da razı... Rüya mı, masal mı, ne.lir bu böyvarır mı?.. Gönlünün iste iiği de her halmi?.. le?.. Desenize, bu bugünsü K değil. El de ben değilim. Eh, biraz öyle... Senin nene lâzım? O kadar kur altından siz, kendi kendinize hepsini yap Mademki öyle. üstyanını düşünme mış yakıştırmışsmız, öyle mi?.. Benim artık!.. Hele paradan ydna h'.ç üzülme. calama artık. hiçbirinden haberim yok. Nasıl olur?.. Bu kı», Keni uzaktan Alacağın kız o kadar zcıgin ki... • Bugün buraya büsbücün boşuna görüp de, masallardaki gibi, bir bakışta Kim o alacağım kız^>.. mı geldim, sanıyorsun?. Bumın 'çin, iş Dur, sözümü bitireyim. Kız. o ka vurulmadı ya... Ber ortunla konuştum; sözün kısası te... Ne zamandanberi bu iş'n aıkasında dar zengın ki senin paran \ar mı, yok l bu, işte... Sana varacak. Anlddm mı şim koşuyorum. Senin için bulunmaz bir devmu diye soran bile buluıımaz. let!.. Dediğin gibi, yaptm yakıştırdım; gin... Bir ananın, bir babrnıi) bir tanecik onlarla hemen hemen söz kestik. Şimdi kızıydı. Onlar da öldü. Bütüa mal, mülk hepsi ona keldi. de işte sana geldim. Başka zamanda olsa Muzaffer, buna Bir türlü anlamıyorum. Böyle bir pek tutulurdu. Şu kadm kendi annesi, ab kız benim gibi çulsuz bir adhina ne diye lası olsa haydi neyse... Oı.lara bile öf varsın?.. kelenir, çıkışırdı: Canım, kendi parası olduktan son Siz kendi kendinize ^elir. güveyi ol ra mutlaka kendisi kadaı d* zengin bir muşsunuz, derdi. Bana so^dunuz mu bir koca arayacak değil ya... Parayı, pulu kere?.. Ben de size ben <?v!eneceğim, ba düşünmiyecek kadar zengm, tunda an1 na kız bulunuz, dedim m .? . laşılmıyacak ne var?.. Böyles.i artık, genc Hele böyle yıllardanberi ,üzünü bile ister, güzel ister; heHl süt ejn.niş, terbigörmediği bir kadın kalkar da kendiliğin yeli bir erkek arar. Senden iyisini mi buden bu işlere kanşacak olursa, ona kim lacak?.. bilir nekadar sinirlenecckti. O kızın yüMuzaffer ayağa kalktı, penc°reye doğzünü bile görmek istemiyccek: ru yürüdü. Dalgın dalgın dış^rıye baktı: Kendinize başka dcunad araymız!.. Mademki zengin diyors>unuz, öyDiye başını çevirip geıecekti. Şimdi leyse kim bilir, nasıl sonradan görme, şıböyle birdenbire kestirip atdrmdı. Biraz marık bir kız olacak. durdu. Sonra, kendi kendine söylenir gi Hiç. de değil. Öyle olsaydı o da bi: pek çokları gibi ya dans hocrtsına gönül Demek ki bu söyled!ğiniz kız baverirdi; yahud da otomobilinin şoförünü na varacak?.. Sözümona Lera beğenmiş, sever, ona kaçardı!.. Haniva bir amcası yahud da beğenecek öyle mi? var, dedim ya; şimdi kızm bütün işleriBehire teyze gülümsedi: ne bakıyor, işte o eskiden fi.pık illerinde Ne o yoksa, o beni beğenmiş ama elçi miydi, neydi, öyle büyük bir yerde bakayım ben onu beğenecek miyim, diye idi... Okumuş, gün görmüş Hr adam... mi düşünüyorsun?.. Bunu rnu sövlıyecek Seni de en çok o beğendi, o 'stedi. sin?.. Ayol, zengin diyoruaı sana, zen Yüzümü bile görmeden Öyle mi?..