9 fkincîtegrîn 1939 CUMHURÎYET Hfidlseier arasında Mukaddes borc olonya harbinin ilk günleriıi' de, Alman raporlarından biri, şu haberi veriyordu: «Tayyarelerimiz Polonya havasına hâkimdir.» Çemberlayn, üç nazırdan mürekkeb bir Modern harblerde hava hakimiyetinin düşman tarafından alınıp veriharb kabinesi kurulduğuna dair olan len her nefese hâkim olmaktan başka birşey ifade etmediğini bilenler, bu haberleri tekzib etti dört kelimenin içinde Polonyanın akıbeüni gördüler; ertesi gün Times'in Londra, 8 (a.a.) Dün Avam Ka muhtemeldir. askerî muharriri şu hükmü verdi: ffiarasmda beyanatta bulunan ÇemberMutadere edilen kaçak efya layn, kendisinin, Lord HaiilaL'ın, SıLondra, 8 (a.a.) 4 teşrlnîsanide «Polonya ordusunun vaziyeti ürnidmon'un ve Hoore'un iştirakile bir nevi Ingilterenin müsadere ettİği karak çsyanin •izdir.» GUNUN MEVZULARI İngiliz Başvekilinin tekzibi Iktısadî Geçen eylulün ilk günlerinde birden bire Avrupada harb başladığı sıralarda hükumetimiz, bir kısım mahsullerimizin ihraclarını meneden bir kararname neşretmişti. Ayni günlerde bir kısım vatandaşların da silâh altına çağırılmalarına te şebbüs edilmiş olduğu için bu iki kararın ikisini de bir kelime ile ifade etmek mümkündür: Seferberlik. Bununla, Türk hükumeti, gördüğü tehlikeli bir vaziyete bakarak, memleketin canlı ve cansız bütün müdafaa kuvvetlerini silâh altına almaya karar vermiş demekti. Aradan iki aylık bir zaman geçti. Bu zaman zarfında cereyan eden hâdiseler, hükumeti, son günlerde, «cansız kuvvetler» hakkında yeni bir karar almaya sevketti ve bu «seferberlik» tedbirini geri aldı. Diyebiliriz ki hükumet, dünya ahvalindeki gidişe bakarak, fazla müdafaa kuvvetlerini silâh altında tutmaktan vazgeçmiş ve «terhis» kararını vermiştir. İktısadî kuvvetlerin terhisi için verilen karar, bir taraftan harid, diğer taraftan da dahilî bir takım müşahedelerin ve hesabların mahsulüdür. Haricde göze çarpan sükun havası, Türkiyeyi bir harbe götürecek şartların, çok yavaş da olsa, tedricî surette bizim memleketimizin ufuklarından uzaklaşmakta olduğu his sini uyandırıyor. Her nekadar, bugünkü müphemiyet ve meşkukiyet arasında, hiçbir şeye kat'î surette inanılamazsa da, arkamızda bıraktığımız dokuz hafta, Türkiyeyi Avrupadaki harbe, eylulün birinci gününe nispetle daha fazla yaklastırmıs değil bilâkis uzaklaştırmıştır. Bunun için, iktısadî kuvvetlerin terhis kararını ver meğe mâni olacak hiçbir hususî sart mevcud olmadığını gören hükumet, bu kararı almakta daha ziyade tereddüd etmemiştir. *** terhis Yazan: H. BILECEH köylünün mahsul fiatları düştükçe düsmüştür. Bilfarz, memleketin en canlı ve en feyyaz iktısad havzası olan garbî Anadoluyu ele alahm, görürüz ki orada bütün toprak mahsulleri düşmüştür: Üzüm, incir, zeytinyağı, pamuk ve bütün hububat. Fakat, bunların sade fiatlarının düşmüs olması mühim bir mesele teşkil et mekle kalmaz, bütün bu mahsulleri toplayıp, tarladan, bahçeden, topraktan kaldırıp muhafaza altına almak dahi başlıbaşına müşkül ve bazı ahvalde halli gayrikabil bir mesele vücude getirir. Bizim köylümüzün kendi başını sokacağı ve ailesini barındıracağı damların dahi mahdud olduğunu biliriz. Nerede kaldı ki bu köylü, hayvanını, mahsulünü tamamen barındıracak imkânlara sahib olsun. Meselâ, canlı hayvanların kışa karşı muhafazası için köylünün ne damı var dır, ne de bunları beslemek için yiyecek tedarikine kudreti. Gene meselâ, zeytin mahsuîü bir taraftan toplanıp diğer ta raftan yağ haline getirilmeğe ve ayni zamanda yağlar biriktikçe bunlartn ihrac edilmesine ihtiyac vardır. ihracat da, ekseriya, haricden ve bilhassa îtalyadan getirilip doldurularak ihrac edilecek olan bidonlarla yapılır. İhracat durduğu gün, ta'sir fabrikalarının da çalışmalanna imkân yoktur. Çünkü, bizim memleketimizin hiçbir fabrikası, Türkiyenin bütün zeytinyağı mhsulünü değil, bunun beşte birini olsun istiab edecek kaba malik değildir. Sermayeleri az, terakümleri mahdud olan bütün bu fabrikalarda, normal sartlar içinde çalısıldığı zamanlarda dahi depo teşkilâtı kifayetsizdir ve ekseriya bu noksandan dolayı da fabrikacılar, yağı ellerinden çıkarmak için, fiat kırmaya mecbur olurlar. Nerede kaldı ki, onlar, bütün bir mahsulün başından iubaren sonuna kadar bütün Türkiye zeytinlerini yağa tahvil edip bunları muhafaza edebilsinler. îşte, sırf bu teknik müşkülden dolayıdır ki zeytinler toplanamamaya başlamış ve fiat, iki kuruş ve altmış parava kadar düşmüştü. Eğer, ihrac işi menedilmekte devam edilseydi zeytin mahsulünün büyük bir kısmının çürüyüp git mesi .mukarrerdj. r .„,»,.,Jw. ^.u^.a * Zeytinde bu suretle çok bariz bir surette göze çarpan bu hâdiseyi, az veya çok bariz nispellerde bütün mahsulleri mizde görmek kabildir. Bundan dolayı eğer «terhis emri» gecikmiş olsaydı memleket mahsulünün bir kısmı harab olacaktı. Hatta, bütün memleketin iktısadî müdafaasının dahi zarar göreceğini iddia etmek kabildi. Hükumet, vaziyeti vaktile görmüj ve Avrupa karışıklığinın ilk günlerinde ihtiyatî bir tedbir olarak alınmıs olan bu karan, büyük bir nispette, ortadan kaldır • mıstır. Henüz ihraclan serbest bırakılmıyan bazı maddeler varsa da bunlar, evvelâ memleketin birinci derecede istihlâkine muhtac olduğu maddelerdir. Saniyen de bu maddelerin muhafaza şartlan çok daha kolay ve gene memleket içindeki istihlâk nispet ve sahaları geniştir. Bununla beraber, bunların da tedricî surette kısmen ihraclannı serbest bırakmak lâzım dır. Umid edelim ki hükumet, bu hususta, evvelâ memleketin müdafaa tedbirlerini alacak ve sonra da piyasadaki «terhis» hareketini şamil ve umumî bir vaziyete getirecektir. IHEM NALINA MIHINA Ankara muahedesi 1 mahdud azalı nazırlar mecüsi teşrkiül ettiğine ve bu meclis tarafmdan i.tihaz edilen kararlann tavsiye şekllnde harb Ubinesinin tetkikine arzedilinceye k?«dar M'llî Müdafaa nazırlarından g'z'.ı t :tı lduğuna dair bir gazete tarafıncÎAn ileri siirüî.rı iddianın tamamile asılsız olduğunu söylemiştir. Çemberlayn, harb *arran nda bedhahane maksadlarla yapılan bu nevi nesriyatı tenkid etmiştir. yekunu 420,000 tona baliğ cÎTidkta idi. Avam Kamarasında muhafa?akâr Levy, bu esyanın hâlâ vapu'1ıdi olduğu ve bu suretle vapurlann harek»»tine imkân bırakılmadığı hakkındaki habetlerin do»ru ülup olmadığını sormus, asla doğru olmadığı cevabını almıstır. Halifaks'tn nutkunun akisleri Berlin, 8 (a.a.) «D.N.B.» Gazcteler Lord Halifaks'm dün aksan) radyoda neşredilen nutkunu ıruhakkirane bulmaktadırlar. Berliner Börsen Zeitun^ Jıyot Vi: «Halifaks, kendisini *arih ve hukuk hakemi olarak ortaya kovı.vne. Fakat surası hatırlatılmak icab ed*»r ki, ayni Halifaks 2 eylul tarihindeki bevanatile Duçe'nin barıs lehindeki gayretlenni baltalamıştır. Halifaks uzun 7>ma"danberi hazırladığı harbi mutlaka il^n etmek îstiyordu. Ingilterenin harb «*'»'« h' sabit olmuştur. Buna binaen, Halifdks'ır kendisini ve rej'imini dünyanın hakemi olarak ortaya koyusundaki muhakHrane hattı hareketi hakikaten tahrik Smizdir.» Çemberlayn bugiin tıtttuk söyliyecek Londra, 8 (a.a.) Perşembe giinü 1 Londranm yeni şehremininin GulHKall*. ; Vereceği ziyafette bir nutuk soy!!"eceğinden dolayı Başvekil, bu hafta icinde Avam Kamarasında beyuelmilel vaziyet hakkında beyanatta bulunmtyaraktır. ; Churchill'in yarm Ing liz bahrivesinin bu son giinlerdeki faaliyeti hakk.rda yann beyanatta bulunmasına int'/.ar edılmektedir. Bununla beraber Başvkilin Belc&a Ve Holanda hükümdarlarmn tavassud tcklifleri hakkında beyanatta bu'unması Eskiden, vatan mefhumunun madde halinde bir tek ifadesi vardı: Toprak. Tayyarenin icadından ve tekâmülünden evvel, insanın başı üstünde, üluhiyetin vatanından başka birşey olmıyan gökler, sonsuzluğun renge, biçime, hacme kavuştuğu el değmez ve erişilmez bir rüya âlemiydi. Tayyare, kuşlardan başka vatandaşı olmıyan bu Tanrı yurdunda milletlere de yer verdi ve topraktakinden daha derin «ınırlar çizerek, ilâhî ve beynelmilel hava dünyasını millileştirdi. Bunun için, vatanını göklerde aramıyan millet yerde sürüklenmeğe mahkum. Amerika vapurları maliyecinin tevkifi Panamaya satıldı Rumanyada bir Yahudi maliyeci, büyük mikyasta para kaçakçılığı yapıyormuş Bükreş 8 (a.a.) Rumen Maliye ve endüstrisinin tanınmış simalarından Max Ausghnitt, dün aksam tevkif edilmiştir. Resitza fabrikalarında mühim bir hissesi olan Ausghnitt, Rumanyanın en mühim çelik fabrikalarmdan biri olan «Titan Nadrag» ı da murakabe etmekte idi. Bir müddettenberi Rumen adliye makamları kendisini dö'viz kaçakçılıgî yap mak, kaçak suretile mal satmak ve sahte evrak kullanmak suretile Rumen tabiiyetine geçmekle itham etmekte idiler. Son zamanlarda poli» Ausghnitt'in memleket haricine çıkmasina mâni ol muştu. Ausghnitt'in Rumanyanın son Yahudi maliyeci ve sanayidsi olması dolayısile tevkifi Bükreste büyük bir tesir husule getirmiştir. zetecileri kabul ederek Amerika vapurlârınin Panama kumpanyasına devredil mesinin bitaraflık kanununa muhalif olmadığını, Amerikahlann mallarını bita raflara satmak hakkına malik olduklarını ve fakat satılan gemilerin mürettebatı arasına giremiyeceklerini bildirmiştir. Not. Ban gazetelerln, lsmlml de kanştırarak, hâlâ bir mesele halinde ldame etmeğe çaliftıklan mahud münakaşayı bu sütunda ta mamile kapamış olmak İçin şu hulâsayı yapmafea ltizum görüyorum: Maarif hakkındaki yarımda. mevzuundan başka hiçbir meseleye temas edilmiş deglldl. Adı geçen doktor, kendlsince tavzihe muhtac bir davaya lma edildi^ ğlnl sanarak, bir bardak suda fırtınayı andıran, taşkın bir hassasiyet gösterdi. tleri 6Ürdüftü mesele İle ueaktan ve yakuıdan hiçbir alâPanama hükumetinin karart kam olmadıgı için lddlalannda kendisini yalnız bırakıyorum. Bu bahis, burada kapanmifNevyork 8 (a.a.) «D.N.B.» Pa tır ve gazeteci arkadaşlar tarafından sorulan ve lorulacak şeylere de bundan fazla söylenecek nama'dan bildiriliyor: sözüm yoktur. P. S. Mületleri tanrılaştıran, estağfurullah, tanrılanna yaklaştıran tayyare, millî müdafaanm en ilâhî, en mukaddeı, en kudretli silâhı. Ramazanda fitrenin ve zekâtm Hava Kurumuna verilmesini istiyen yeni an'anemiz, Allahın en mubarek ayında, vatanın en yüksek müdafaasma aid bir borcun mukaddesliğini yaratmış oluyor. Müslüman ve Türk yurdunu korumak için dinî ve millî farizalarını birleştiren bu an'aneyi yaşatmağa iki büyük idealin vecdile koşacağız. Artık milletler için yaşamak, göklerde yaşamaktır. Yerde kalanları yeRuzvelt, bu kararın rin dibine geçiren korkunc mücadele bitaraflığa muhalif ol zaruretine karşı Hava Kurumuna vereceğimiz fitrenin ve zekâtm miktaFakat, hükumeti bu karara sevkeden madığını söyledi rında, millî hayatımızın ve millî kaamil, haricî olmaktan ziyade dahilî ve derimizin açık riyaziyesi var. Vaşington 8 (a.a.) Ruzvelt, ga PEYAMt SAFA aslen siyasî olmaktan ziyade iktısadidir. zun asırlardanberi birçok defalar, adı tarihe geçen Ankara, şimdı de ismini verdiği bir muahede ile tarihte, bir defa daha yer alıyor. Dün, Buyük Millet Meclisinin kabul ettiği Ankera muahedesi, yalnız Türkiye Cumhuriyetinin hayatında değil, BalkanIarda ve Yakınşarkta ve dolayısile de Avrupada ve Asyada mühim bir rol oynıyacaktır; hatta oynamağa başlamıştır, Türkiye, bu pakt sayesinde Avrupa siya»; serinın nâzımı devletler arasına gırmıştır, Ankara muahedesi, bazılarınm sandığı ve yahud öyle göstermek ıstedıği gibi bir harb aletı değil, tam manasile bir sulh vasıtasıdır. Çünkü tecavüze karşı bir karşv lıkiı yardım paktıdır. Sulhseverliğine kimstnın, zerre kadar şüphe edemiyeceği Türkive Cumhuriyeti, bu muahedeye, harb için değil; münhasıran sulhu koru mak ve kurtarmak için imzasını koymuştur. Türkiyenin siyaseti, asla ikiyüzlii değildir. Türkiye, canı yürekten sulhçudur. Biz, elleri kan dökerken ağzı sulh sakızı çiğniyen riyakârlardan değiliz; onun için, sulhperverliğimiz de sahte değil, samimidir. Bunu on altı senedir, her hareketimizle ispat ettik. Sulhu hakikaten sevdiğimiz ve Türkiyenin bütün kuvvetini po< litika terazisinin sulh kefesine atmak istediğimiz içindir ki Ankara muahedesım imzaladık. Bu muahede, hiçbir devlete karşı değil; yalnız harbe karşıdır. tmza> landığı zamanda, üç âkidden ikisinin biı harbe tutuşmuş olmalan, muahedenin bir harb ittifakı olduğunu asla tazammun ve ispat etrnez; çünkü, biz, bu muahedenin esasmı imzaladığımız zaman, Avrupada harb yoktu ve şu kanaatteyiz ki, eğer, geçen ilkbaharda, Ankara paktının anahatlan çizilip kabul edilmemiş olsaydı. sonbaharda, Lehistanda ve Ren boyunda top patladığı zaman, Akdeniz ve Balkanlar da kana boyanırdı. Türkiyenin, daha sulh zarnanında, bütün kuvvetile sulhu tarsin etmesi sayesindedir ki bugün, Balkanlar ve Akdeniz harbin fecayiinden uzak kalabilmiştir. Harbden nefret eden bütün bitaraf memleketler efkârı umumiyesi, Ankara muahedesini bir sulh vasıtası telâkki ederek onu memnuniyetle karşılarken bu umumî ahenge uymıyan bazı falsolu sesler duyuldu. Bunlar, Türkiyenin sulh yolun* daki mesaisini daha kuvvetli bir şekle sokan muahededen memnun görünmüyorlar. Biz asla harb istemediğimize ve yalnız sulh için çalıştığımıza göre, gayri* memnunların suiniyeti barizdir. Demek ki bunların bir takım gizli düşünceleri ve muzmerleri vardır ki bu sulh hamlesinden memnun olmuyorlar. O halde Ankara muahedesini imzalamakla gene iyi birşey yapmış olduğumuz meydana çıkıyor. B sulh paktının iki cephesi vardır: Memnuniyet uyandıran cephesi, hoı nudsuzluk hasıl eden cephesi. Memnunlar, hakikî sulhseverlerdirj hatta harb içinde olsalar bile, Gayrimemnunlar, içinden pazarhkh, yani sulhperver görünüp harb taraftan olanlardır. Vaziyeti böyle hulâsa edince her iki cepheden iyi birşey yaptığımız anlaşılıyor. Ankara muahedesi, sulhu tehdid etmek istiyenleri, ona hürmete mecbur eden bir anlaşmadır. Hükumet, muharib tahtelbahîrlerin tehlike hali müstesna olmak üzere Panama limanlarına ve kara sularına girmelerini meneden bir kararname neşretmiştir. Avrupaya gidecek pilotların vaziyeti Nevyork 8 (a.a.) World Teleg raph, tayyare imal eden bir Amerikan kumpanyasının bir çok hattı harb pilotlanndan Amerikan tayyarelerini Kanada. Fransa ve İngilterede sevk ve idare edip etmiyeceklerini sormuştur. Pilotlara mensub olduklan idareler tarafından bu teklifi kabul ettikleri takdirde hattı harb pilotu statüsünü zayi edecekleri ve Avrupaya tayyare tesliminden sonra tekrar iş alamamak tehlikesine maruz kalacaklan ihtar edilmiştir. Finlandiyada tabiî hayat tekrar avdet ediyor (Battaraft 1 tnci iahtfedt) ya görüsmelerinin devamı iç>'n bulunan ye ni esaslar hakkında hükumetine müumat vermiştir. Merkezi hükumeti tahliye c J cn kimseler evlerine dönmektedirler. Mekteblerden bir çoğu önümüzdeki pa7artesi güniı tekrar açılacaktır. Helsinki tıhiî hayata avdet etmekte ise de pencere'eri muhafaza için konulan kum torbaları Kenüz kaldırılmamıştır. Geceleri soka.dar da karanhktır. Bu da gosterivor ki Moskova görüşmeleri henüz kat'î bir neticye bağlanmış değildir. Hitlerin dünkü nutku Berlin, 8 (Hususî) Hitler bu akjam Münihte bir nutuk irad ederek İngiltere aleyhine ithamlanna devam etmif ve harb mes'uliyetinin îngiltereye aid olduğunu söylemistir. Hitler Belçika ve Holanda hükümdarlarının sulh tekliflerine kat'iyyen temas etmemiş ve Rusya müstesna olmak üzere diğer hiçbir bitaraf memleketten de bahsetmemiştir. Alman devlet reisi Rusya ve Almanya gibi iki büyük milletin dost olmasının sırf kendi siyasetinin muvaffak bir eseri olduğuna işaret etmiştir. Londra mehafilinde Hitler'in yeni hiçbir şey söylemediği ve mes'uliyeti başkalarına yükletmeğe çalıstığı kanaati umumidir. Harb malzemen nanl nakledilecek? Molotof'un nutkunun akisleri Helsinki, 8 (a.a.) MoJotof'un ikinci nutku Finlandiya gaz.tMe" ve efkârı umumiyesi tarafından jıemıuniyetle karşılanmıştir. Bu nutkun bilHassa sulhcu olduğu bu mahfillerde kaydedilrr.tktedir. Nutukta Fin Sovyet müzakcr^lerine temas edilmediği ayrıca tebarüz ettirilmektedir. Nevyork, 8 (a.a.) ^Jevvork San gazetesi yazıyor: Müttefikler, Amerikadan satm aldıklan malzemoyi Alrran de nizaltı ve tayyarelerine r?ğmen, kafileler halinde nakle muvaffak alabilc.eklerdir. Suriyeden ihracata müsaade Bu nakliyata mâni olabiLnek içır Almanlar tarafından başvuruldbılejek çareleri edildi tetkik eden muharrir, Ltfi'elere h&rb ge Sovyetler Estonyada hava üsleri Kudüs 8 (a.a.) Fransız makamlar; milerinin refakat edeceği şüph«iz olduğu kurmak istiyorlar tarafmdan Filistine Suriye ve Lübnan için denizaltılann bu kafiblere muhalefet Kopenhag, 8 (a.a.) «fdllin'den hububatı ihracı hakkında verilen müsaa etmeleri zor olaca^mi bi'diriyor. bildiriliyor»: Sovyetler şimdi Estonyada de Filistin piyasasında bu sabah bir salâh hava üsleri tesis etmek istenr'ktedirler. Ajansm bir tavzihi husule getirmiştir. îaşe işinin teşkilâtlan Halbuki Sovyet Estonya paktmda SovAnkara 8 (a.a.) îstanbulda îstikdırılması için Fransa ile îngiltere tarafınyetlere yalnız Estonya adalarmda üsler dan alınan tedbirler memnuniyetle karşı lâl caddesinde 26 numaralı binada Halk verileceği tasrih edılmektec!?r. lanmıştır. Opereti namile faaliyette bulunan Mu Baltık memleketlerindeki AlmanOkuyup yazma kursları lenruj müessesesinin Cumhuriyet Halk ların hicreti Partisile hiçbir alâkası olmadığını tav açılıyor Riga, 8 (a.a.) Stettln ve Gydinaya müteveccihen memleketlerine iade oluAnkara 8 (a.a.) Cumhuriyet Halk zihe Anadolu ajansı mezundur. Partisi bu kış devresinde her Halkevinin Zengin bir Alman sanayicisi nan beş bin Almam hâmil bulunan iki Vapur Letonyadan hareket ettıiş olduğu o muhitin imkân ve ihtiyacma göre «türkHolandaya kaçtı haber verilmektedir. Memleketlcn'ne iade çe okuyup yazma kursları» açmasını büAmsterdam 8 (a.a.) Telegraf ga edilecek olan diğer Almarlan hâmil vatün teşkilâtına emretmiştir. zetesi, tanmmıs Alman sanayicilerinden purlar, Libau ve Windaa'J^n hareket eBu kurslara 18 yaşından yukan, okuFritz Thyssen'in îsviçreye kaçtığıni bil deceklerdir. ma yazma bilmiyen, kadm ve erkek va dirmektedir. Memleketlerine iade rdümekte olan tandaşlar alınarak Maarif Vekâletinin Thyssen, 200 milyon marka baliğ olan 3,000 Almanı hâmil olan Steuben vapuru millî mektebleri programına uygun bir şeservetini terketmiştir. yüzdürüldükten sonra Gotfnhafen'e hareküde okutulacaklardır. Etna yanardağında indifa ket etmiştir. Bu kurslara devam edeceklerden fakir oîanların okuma malzemeleri Halkevlerıncc temin edilecektir. Cumhuriyet Halk Partisinin ehemmi yetle üstünde durduğu ve takib ettiği bu tesebbüsün mühim bir yurd ihtiyacını karfilıyacağı süphesizdir. Eğer, kararın sebebi, münhasıran siyasî olsaydı, silâh altına alınmış olan iktısadî kuvvetlerin bu kadar geniş bir şekilde terhis karanmn verilmesinde acele edil miyebılırdi. Buna mukabil, iktısadî sebebler, bu karar üzerinde mübrem ve mücbir olan tesirlerini bir zamandanberi icra etmekte bulunuyorlardı. Filhakika, memleketin son iki aylık iktısadî hareketlerinı tetkik edecek olursak gayet dıkkate lâyık mü şahedelerle karşılaşırız. İhracat hareke tinin men veya tahdid edilmiş olması, Hemleketin iktısadî damarlarındaki ce velânı birdenbire durdurmuştur. Hangi iş sahasına bakılsa orada «is yok!» şikâyeti işitilmeğe başlamıştı. Mal ihrac edilmezse tüccaruı ve müstahsilin eline para geçmez, onların eline geçmeyen para da istihlâk piyasasına gelıp orada bir canlılık uyandırmaz ve herşey bu fasid dairenin içine girerek bütün iktısadî faaliyet muattal ve camid bir vaziyete düşer. Meselâ, şeker fabrikalarının satışları birdenbire azalmıştır. Millî müdafaaya bez veren dokuma fabrikaları müstesna, di ğer pamuklu mensucat fabrikalarımızın stokları birdenbire yükselivermiştir. Tenvirat için kullanılan petrol sarfiyatı düşmüş, münakale işlerimizdeki hareket alâmetleri azalmıştır. Demiryolları tenha laşmış, taksi ve yahud şehirler arası otomobil ve otobüs işleri birdenbire düşmüştür. Bütün bunlar, harbin birdenbire inen darbesile, memleketin iktısadî hayatında hiç olmazsa kısmî bir felç husule geldi ğini, hiç değilse gelmekte olduğunu gösteren alâmetlerdi. *** İhracat hayatının durması, memleke tin ası! iktısadî faaliyet unsurunu teşkil eden köylü için bir nevi afet olmuştu. Hükumet tarafından alman bütün yar dım tedbirlerine ve palyatiflere rağmen, H. BİLECEN Paktm tasdikı iBtvfndKaleuen devam} Bir tekzib Belgrad, 8 (a.a.) Yugoslavyanın Ankara elçisinin Belgradda bulunuşunun siyasî müzakerelerle alâkadar olduğuna dair bazı ecnebı gazetelerde çıkan haberler salâhiyettar mehafilce tekzib olunmaktadır. Elçi, geçenlerde ölen annesinin cenaze merasiminde bulunmak üzere Belgrada gelmiştir. ceklerdir. Nitekim müspet semerelerin meydana çıkması için tasdik keyfiyetini bekJemeğe bile lüzum kalmadı. Balkan ve Akdeniz mületleri arasında şimdidea gözle görülür, elle tutulur bir değişme vardır. Dün, birbirlerine şüphe ve itimadsızl'kla bakan muhtelif hükumetler bugün karşılıklı anlaşmalar yapıyor, aralarındaki sisli vt bulanık havayı temizlemeğe çaIışıyorlar. Bu ümid verici vaziyetin yaratılmasmda Cumhuriyet Türkiyesinin oynadığı müspet rol biz Atatürk çocuklannı, vazifesini yapmış insanlar sıfatile ancak memnun ed^r. Hiçbir batıl fikre veya hasis düşünfplere kapılmaksızın, sadece kendi emnıvetmize ve diğer milletlerin emniyetine hı/met ettiğimize kaniiz. Kuvvetle üınıV! vr tahmin ettieimiz gibi, bugün mer'iyet mevkiinde bulunan Ankara mu^lıer]^«i. Avruna harbinin Balkanlara ve Akdenize yayılmasına mâni olabilirse, müsp't biı eserin işçileri olarak ayrıca muvaffakiyet gururunu da radacagız. l Alaşehirde yeni Belediye binası yapıldı j NADIR NAD1 başladı Katan 8 (a.a.) Etna yanardağı birdenbire faaliyete geçmiştir. Bundan 11 sene evvelki mühim indifaın arifesinde olduğu gibi orta Kraterin üstünde muazzam kırmızı aydmlıklar görülüyor. Milâno 8 (a.a.) Kış olempık oyun Riga, 8 (a.a.) Letonya, Alman elarına dair olarak Alman teşekkülleri kalliyetlerinin Almanyaya iaH'<?i hakkmmümessillerile birlikte kararlar ittıhaz daki muahede ahkâmina trvfı.Van bütün ittihazı için Garmiş'e gitmesi mukar Alaşehir (Hususî) Yirmi beş bin lira sarfile yeniden inşa edilen Bele' Alman cemiyetlerinin feshi hikkında biı diye binasımn küşad resmi merasımle yapılmıştır. Gönderdiğim resim, yeni rer îtalyan delegasyonu Almanyanın takararname ısdar etmiştir. lebi üzerine seyahatini tehır etmiştir. binayı göstermektedir. Alman cemiyetleri feshedildi Tehir edilen bir seyahat