Şimdi herkes diplomat! | | IM. Tapman h Şnendifeı' makasçısı Ebkem Pısırık; (baına vur lokmasmı al) dedikleri cinstencr. Kimseye fenalık etmez, kalb kır maz adam çekiştirmez, etliye kanşmaz sütli/e karışmaz, küçüğünü azarlamaz büyijüne pay vermez. Hele kansına ağ zını ile açmaz. N;in böyle yapar? Korkar mı, utanır mı, iienir mi?. Kimse bilmez. O, sade kör eğneğini beller gibi bellediği vazıfesini, ;üniin muayyen saatlerinde, yapıp bitirdcten sonra ya bir gölge sessizliğil evine .ekilir, istirahat eder; yahud köy kahveıne kadar uzanır, bir fincan kahve içer, hraz gazete okur. Eğer hava güzelse başnı alır kırlara çıkar, kendi âleminde. nekat gıbı yaşar. şte Ebkem Pısırık, normal hayatında böjledir. Fakat gelgelelım, bir de namusa lokunur işlerle karşılaştı mıydı, aman Allh... Hiç şakası yoktur. O vakit, gözü dürrayı görmez. Elinden bir kaza filân mı çıkar? Evet. Ucu kimseye dokunmamak, kimsyi incitmemek şartile, ne mümkünse yapa, herşeyi göze alır. Ciddî söylüyorum. Dnun; son on beş gün içinde başından gçen bu çeşid felâketler karşısında, gene Kı çeşidden gösterdiği celâdeti bilmiş olaydınız parmağmız ağzınızda kaIırdı. ••* dı. Ötekini ilmikliyerek boynuna geçirdi ve (hazırol!) vaziyetini aldıktan sonra saymaya başladı: Bir.. İki.. Ü ç ! . . Yallah.. Bir ayağının şiddetli harekeüle iskemleyi itti. T a m bu sırada geç<en korucu Galib Sıkılmaz, vakit geçirmeden, bıçağına davrandı ve hemen ıskemleye atlayıp ipi kesınce zavallı makasçı, olgun bir armud gibi, pat! diye kendisini yerde buldu. Korucu, bir taraftan Pısırığı yerden kaldırırken bir yandan d a : Be adam, diyordu, zorun ne sanki?. Yoksa cennette; şımdıkmden daha rahat, daha kârlı bir iş mı buldun? Yok aslanım vazgeç, hiç yorma kendini. Ben adamı öyle kolay kolay bırakıcılardan değilim... En nihayet, dün sabah Ebkem Pısırık, karısımn tam ensesi hizasında, sırtma doğru bir bere daha görünce apıştı kaldı. On beş gün evvelki keşfinde bunlan, karısımn bizzat yapmış olmasına ihtimal vermemiş, ikincisinde imkân görmemişti. Bu seferkine gelince, günlerle işsiz kalan bir adamın bile, vakit geçirmek için, kendi sırtını ısırabilmesini tasavvur etmenın delice bir düşünüş olacağma hükmetti. Ve bu defa ancak beş dakika düşündü. Mutfaktaki küçük maltızla kömürlükten bir parça mangal kömürü alarak dışarı fırladı. T a uzakta, köyün ilerisinde, aleterini koyduğu kolubeye girdi. Kapısım dikkatle sürmeledi, penceresini sıkı sıkı kapadı, bütün delikleri itina ile tıkadı. Yere çömeldi. Kömürleri tutuşturdu. Fakat iki saniye geçince orman korucusu Sıkılmazın gölgesi de kulübenin önünde belirdi. TEŞEKKÜR Babamız, büyük babam doktor Fuad Süreyya (Paşa) İsfendiyaroğlurrun ölümü münasebatile, arkadaşlan, arkadaş, ve akrabalarımız tarafından gösterilen yardım ve alâkaya ayrı a y n teşekkür etmeğe büyük teessürümüz mân:dtr. Cümlesinin en derin şükran ve minnetlerimizi kabul etmelerini rica ederiz. Mühendis Kudret Isfendiyaroğlu Mühendis Fatin İsfendiyaroğlu Torunu Ahmed İsfendiyaroğlu Her akşam BORSA kıraathanesinde: Eşsiz ve kıymetli okuyucu Bayan Dinlemek isteyen musiki meraklılan, memleketin en güzide san'atkârla rının müntebab fasıllarını dinleyebilirler. MENŞURE Iştiraklle iÇKiSiZ SAZ (^ Bu aksamkî program J TürJüye Radyodifüzyon Postalan DALGA ÜZUNLDGU 1639 m. 183 Kcs. 120 Kw. T. A. Q. 19,74 m. 15195 Kcs. 20 Kw. T. A. P. 31.70 m. 9465 Kcs. 20 Kw. 12,30 Program, ve memleket saat âyarı, 12,'<5 AJans ve meteoroloji haberleri, 12,50 Türk müziği: Yurd panoraması, Okuyanlar: Küme ses heyeti. Çalanlar: Fahire ve Refik Persan, S. Ataman, Ruşen Kam. İdare eden: Mes'ud Cemil. 13,30 14,30 Müzlk (Küçük orkestra Şef : Necib Aşkın) 18,00 Program, 18,05 Memleket saat âyarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 18,25 Miizik (Radyo caz orkestrası) 19,W Çocvık saatl 19,30 Türk müziği. Çalanlar: Vecihe, Reşad, Cevdet Kozan. I Okuyan: Muzaffer İlkar. 1 Nuri Bcy Buselik peşrevi, 2 Itri Ef, Buselik beste. 3 Dede Buselik şarkı: (Zülfündedir benim bahtı siyahım) 4 Reşad ErerTaksim. 5 Şakir Ağa şarkı: (Sünbülistan) 6 Tanburi İshak şarkı: (Gönül vermez bivefaya) 7 Selim H şarkı : (Bir pürcefa hoş dUberdir) 8 Behram Ağa Buselik sazsemaisi. II Okuyan: Semahat Özdenses. 1 Mahmud Celâleddin Paşa Karcığar şarkı: (Vahı meyusi visalin) 2 Salâhaddin Pınar Kürdili şarkı: (Aşkınla yanan kalbime) 3 Rahmi Bey Kürdilihicazkâr şarkı: (Mahrumu şevkim) 4 Kürdilihicazkâr şarkı: (Gönlümü başka emellerle) m Okuyan: Safiye Tokay. 1 Salâhaddin Pınar Nihavend şarkı: (Hâlâ yaşıyor) 2 Faiz Kapancı Nihavend şarkı: (Gel güzelim Çamlıcaya) 3 Refik Persan Suzinak şarkı: (Canın kimi isterse) 20.30 Konuşma, 20,45 Türk müziği (Pasıl heyeti) 21,30 Müzik (Dans müziği Pl.) 22,00 Memleket saat âyan, ve ajans haberleri. 22,15 Ajans spor servisi, 22,25 Müzik (Cazband Pl.) 23,25 23,30 Yarınki program ve kapanış. Yalnız Sinema Jön Prömiyeri değil .. Ayni zamanda Harbin de gene kahramanı .. olan EDİRNEDE Açılış şereflne 2 büyUk film birden : Manaella, Doroty Lamur'un şaheserl ve Şerefll Darbe JEAN PİERRE AUMONT'un ''e beraber son çeviıdıği ve Yeni Sînema Harbe gitmezden A M M A Q C | I A evvel güzel ' ^ 1^1 1^1 r+ ^ 9 C 1 B I H F^ Bu hafta S A R A Y sinemasında Seyirci halk kütlelerinin takdir nazarlarile serredip alkış tufanlarile karşılaştıkları ve Parisin gece hayatını .. Bar ve otellerindeki sefihane maceralarını tasvir eden *** Şaheserini mutlaka gidıp görü.üz. Uâveten : FOKS JURNAL'de General Oıbayın Londtayı ziyaretleri, Kalineskonun cenaze merasimi, Moda ve son dünya havadisleri. mp^p^p^p^p^ Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler Geçen hafta yer bulamayıp da dönen binleıce müşterilerimiz üzütmeyiniz. Ş i M A L O T E L i BOYER BELLA 1939 senesi Fransız filimlerinin baş tacı ... Fransız san'ahnın eşsiz harikası .... JEAN GAB1N SİMONE SİMON' un HALK OPERETÎ Bugün matine 16 da Akşam 9 da (ÜÇ YILDIZ) Yazan: Yusuf Süruri Fiatlar: 50 , 35, 25 yorsam sana ne? Elbet bir sebebi var ki böyle yapıyorum. (Biraz soluk aldıktan sonra) Dur, onu da söyleyim de için rahat etsin: Karımın bir âşıkı var! Anladın mı şimdi?. Korucu, istifini bozmadı. Sükunetle omuzlanm kaldırarak: Evet, biliyorum ,dedi. Çünkü o âş»k ben olduğuma göre bunu bilmememe imkân yok. Zaten peşini de bunun için bırakmıyorum.. Sebebini anlamak isti yorsan söyliyeyim. Tek, senin de için rahat etsin: Sen bir kere cavlağı çekip de soluğu ceunette aldığın gün karın, benim yüzümden, dul kalır, sürünür. Bense; ashna bakarsan, iyi kalbli bir adamımdır. Kadını bu vaziyette bırakmak elimden gelmez. T u t a r onu nikâhla almaya kalkarım. Halbuki böyle sadakatsiz bir. kadını alınca da, Allah göstermesin, senin yerine ben geçmiş olururo! e . ... , Nasıl, sen de anladın mi şîmdi... HAYVANLASAN İNSAN Bu hafta da llâve olarak : En son Metro Jurnal de harb haberlerl. BugUn saat 11 ve 1 de tenzllfltlı halk mailnelerl ••^•••^••••••••••ı Telefon : 43595 ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ M bUtün rekorları kıran şaheserl RADYO LAMBALARI Radyo makinelerinden iyi randıman almak için muhakkak surette radyoların kalbini teşkil eden lâmbalanm ara sıra muayene etmek ve ölçtürmek lâzımdır. Bu için bilâbedel yapılmasıru arzu edenlerin lutfen 41014 nıımaraya telefon etmeleri lâzımdır. Ebk«n Pısırık, tek odalı evlerinde, çamaşır değiştiren karısımn kolunda ilk defa göriüğü şüpheli berelere ne mana vereceğiri bilemedi. Bunlan; boş bir zamanında, vakit geçirmek için, Bayan Pısırığın keıdi kendine yapmış olmasına da ihtimal veemedi. İskemlesinin üstünde, dirseğini dzine, çenesini avcuna dayayaBiraz daha gecikse iş tamam olacaktı. rak gözleri dalgın, alnı kırışık, zihni perişan.. Tanam iki saat düşündü. Bu mu Bunu hisseden korucu bir yumrukta penammanın hillıne çalıştı. Sonra anî bir ka cereyi, bir omuz darbesile kapıyı kınp bir rarla yerincen kalktı. Sokak kapısından tekmede de mangalı devirdikten sonra çıktı. Derey; muvazi patikayı takibe baş açtı ağzını yumdu gözünü: Y a h u ! dedi, bıktım usandım artık.. ladı. Bu yolın, ırmağa en yakın olan ve Nedir bu senin yaptığm? Haftabaşı olen derin yerhe raslıyan bir tarafında mola verdi: EİDİsesini çıkardı, ihtimamla muyor mu bir delilik nöbetidir geliyor üskatlıyarak b r kenara bıraktı. V e iki üçtüne. Kendine acımıyorsan Allahtan kork adım geri çe;ildikten sonra bütün hızile barı. Ebkem Pısırık, birdenbire korucunun ileri doğru loşarak kendini, yukarıdan sözünü kesti. O da epey sinirlenmişti: aşağı, kaptı koyuverdi: Doğrusunu istersen ben de senden Praffff... bıktım, dedi. Nereye gitsem karşıma dikiSular kaıştı, köpürdü ve dalgalandı. Sahilden geçen ormaıı korucusu Galib liyor, hangi taşı kaldırsam altmdan çıkıyöfsüh." AUahaşkina çekrl şura<îan, t a n a Skıfmaz, gözlerini uğuşîürarak:" musallat olma. Üstüne vazife olmıyan Bre^âman! dedi, bizim makasçı değil mi o?.. Öyle ya... Öyleya«î"t~t«'"«m , şlerimle uğraşma. Hcm, kendimi öldürüTereddud göstermeden o da peşisıra suya atladı. Akıntıya kapılmak üzere olan Pısırığı, kuvvetli kolları arasına ala rak, kıyıya çıkardı. Hetnşeri, çıldırdın mı sen? Bu soğuk suda banyo yapılır mı hiç? dedi. (Sonra arsız arsız gülerek) bizimle vedalaşmadan şu fani dünyadan sessiz sadasız sıvışacaktın değil mi? Yağma yok tosunum, nafile zorlama kendini T ' H i bakayım, düş önüme! Bir hafta sonra Ebkem Pısırık gene ayni manzarayla karşılaştı. Yalnız bu seferki lekeler, kolunda değil de sağ böğründeydi. Bundan evvelkileri, karısımn can sıkıntısile yapmış olmasına ihtimal vermemişti. Fakat şimdikiler için, sade ihtimal vermemek değil, imkân da göre medi. Bir adam, ne yapsa, ağzını orasına kadar götüremezdi. Gene daldı ve yarım saat düşündü. Karannı verir vermez yerinden kalktı. Oturduğu iskemle ile beraber avluda eline geçirdiği bir kangaî çamaşır ipini alarak evden çıktı. Ormana doğru yürüdü. Orada tab'ma muvafık bulduğu boylu boslu, şık, zarif bir mcşe ağacının dibine koyduğu iskemlenin üstüne çıktı. Elindeki İDİn bir ucunu teDesindeki dala basla LALE Sinemasında SUMER sineması müdiriyeti: Bugün; asrımızın en büyük tarihi safhası, sinemacıhğın en güzel ve en muhteşem şaheseıi... VİCTOR FRANCEN GABY MORLAY PİERRE RİCHARD VlLM'in yarattikları BUyllk Fransız sllper fllmlnl gttstermekte olduğunu biltUn llse ve Unlverslte talebeslnln nazarı dlkkatlnl celbedlyor. S A M i Mî A N LAŞM A fi\ büyük ve müessir aşk dramı Ayrıc: GEORGES OHNET'in §\ | H A K İA U T A I D İ f\ 2 bQ f \ §^ D | bir programda yük film Saat 11 • 2,50 ve 4,50 matinelerinde her iki film birden Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine ve suvarede S A M İ M Î A N L A Ş M A OOrülecek y*gin« gUzel film N. TAPMAN MELEK B UGÜ N Türkkuşu Genel D irektörlüğünden: İkinciteşrin ayı içinde îstanbul ve Ankarada Türk Hava Kurumu tarafmdan amatör tayyare modelcileri arasında teşvik müsabakaları tertib edilecektirMüsabakalarda üç esas göz önünde tutulacaktır : 1 Beynelmilel havacılık teşekkülünün şartlarına uygun lâstik motörlü modeller arasmca, el ile havalandırma ve modelin kendi kendine yerden kesilerek hava'anmasma göre iki seri. a Mesafe b Zaman müsabakalaTı. 2 Eeynelmilel havacılık teşekkülünün şartlan dışında kalan kuçuk ve büyük olarak tasnif edilecek iki seri lâstik motörlü modeller arasında. a Mesafe b Zamar müsabakaları. 3 Modellerin iyi yapümaları yani işçilik bakımmdan müsabaka. 4 Her müsabakada birinci, ikinci, üçüncü seçilecek ve bunlara kıymetli mükâfatlar verilecektir. 5 Fazia malumat istiyenler îstanbul Türk Hava Kunımu Şubesinde Turkkuşu Ispekterliğine müracaat etmelidirler. (8682) •IHIHMH1 ı Sinemasında Baş rollerde Zengin Nefls Valsler, En gUzel aşk mevzuu. Şahane dansları Harikulâde Melodllerl. Baletlerl, Konser ve dans Orkestraları YVONNE PRİNTEMPS PİERRE FRESNAY 3 V A LS ve muhteşem sahneleri. Bu^ün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matinedir. TAKSIM Sinemasında Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler 2 nci Hafta GULNAZ SULTAN TÜRKÇE SÖZLÜ TÜRKÇE ŞARKILI 35 klslllk saz heyeti 4 0 klşillk koro 20 klşlllk Mehter takımının Iştiraklle Şarkın fUsunkâr glizelllklerl İçinde canlandırılan 1001 gece masallarının en gilzeli İSTANBULDA 1LK DEFA Muazzam bir şaheserin son haftası ve son günleri Pek yakında LÂLE siı Holivud komiklerinin ş a h ı . . . . Ve neş'e aşısı JOE BRAVN TÜRKÇE Senenin en büyük ve enjıeyecanh POLO MAÇI POLO ŞAMPiYONU Filminde LÂLE salonlannda neş'e kasırgası koparacak, LÂLE perdesinde İstanbullulara Kahkaha golleri yağdıracaktır. Türkçe sozlu Bugün seanslar saat 11 tenzilâtlı. 1,30 4 6,30 ve 9 da yalnız i P E K sinemasında ti: «Kararı ben veriyorum. Bu kadınla den yıkıyarak bitab bir halde kendisini yatağa atmağa mecburdu. evlenip hatamı düzelteceğim.» Buna rağmen babası, Şahende HanımBununla beraber, düşünmemek... B u , la gizli temasa gelerek, kadına, oğlunu ne müşküldü! Bilhassa Nunı düşünmebırakması için para teklif etmiş, fakat mek... Nura duyduğu aşk, şu son zamanşiddetle reddedilmişti. Kadın, Galibi sev larda büsbütün tahammül edilmez bir şiddiğini, gözünün parada pulda olmadığım detle onu adeta tazyik etmeğe, metanesöylemişti. Galible evlenecek, çocuğunu tini yıkacak bir dereceye gelmeğe başserbestçe doğuracaktı. İşte bu kadar... lamıştı. Daha garibi, artık, kızı bir deli Hatta Şahende Hanım, Doktor Şahinin, gibi ötekinden, Mehmed Müniften kısMüşfik vasıtasile yaptığı bu teklifi sonra kanması idi. Kendi izdivacını, başına gelen felâketi unuttuğu zamanlar çoktu. Fadan derhal Galibe yetiştirmekte de gekat Nuru, onun bir başkasmın olacağını cikmedi ve Galib, babasile Müşfiğe işibir türlü unutamıyordu. Z a m a n zaman: ne karışmamalannı öfkeli bir tavırla tek«Şimdi Mehmed Münifin yanında, şimrar etmeğe mecbur oldu. di onun eli elinde, yahud kollarının araŞimdi Galibe öyle geliyordu ki, hatta sında...» diye hayalen aşk sahneleri yasokaktaki yabancılara kadar herkes, bu ratarak, deli gibi olduğu, bunalıp hiddeevlenme karannı verirken onun çektiği tinden ne yapacağını şaşırdığı oluyordu. ıstırabı, bir kere yüzüne dikkatli baksalar Halbuki artık herşey bitmiş, mahvolanlıyacaklardır. İşte bunun için, bütün muştu. Kızın, bu Şahende Hanım mesesoğukkanhlıiını, metanetini seferber edilesinden sonra, ondan büsbütün nefret etyor, harice sakin, endişesiz görünmeğe tiği muhakkaktı. gayret ediyordu. Sabrını keskin bir bıçak Gene adam şimdi de yapmak istediği gibi bilemişti. Kimseye şikâyet etmek isgibi: «Kaderim bu imiş!» diye teselli temiyordu. Hatta kendi kendisine bile... bulmağa çalışırdı. Fakat bu kadere isvan Fakat bunun için, gündüzleri bir dakika ettiği zamanlar oluyordu. boş kalmamağa, geceleri ise gene geç {Arkası vart vakte kadar çalışıp, kafasıqı düşünceler ANTOİNETTE Hüseyin Efendi, izinli olduğu için, evşeyden haberim yok» diye bu bahsin üzedc değildi. Gene adam, mutfakta buldurinde kalmak istemedi. Mehmed Münife gelince, nişandan ğu çerez gibi şeylerle karnını doyurdu. sonra ilk bir iki gün çok memnun göriin Bir kitab ahp odasına çekildi ve kendimesine rağmen, yavaş yavaş eski neş'esi ni karyolasına attı. ni kaybetmege başlamıştı. Fakat gene de Gök, kurşun bir kapak gibi alçalmış, Yazan : Peride Celâl Edebî roman : 5 4 Nura karşı çok hararetli ve âşık görünü hava büsbütün kararmıştı. Yağmur damyordu. Onun yanında mütebessim, ateşli lalan, iri taneler halinde ve bir kovadan Fakat mademki N u r : Kim ne derse dinliyor, hiçbir fikre « Evet, onu seviyorum; onun için idi. Yalnız kalınca alnı sıkmtı ile buru dökülür gibi, camları yalayıp geçiyor, itiraz etmiyordu. Naciye Hanım şuyor, gözleri dalıyordu. bile, kızmın bu hali karşısında biraz hastalandım» demişti... Mesele yoktu. gökgürültüsü şiddetle devam ediyordu. Naciye Hanım, bu arada, sık sık GaN u r * hiç sormadığı halde, ona bir iki Galib, elinde kitab, başını bütün düşaşırmış gibiydi. İçinden: « M e ğ e r se Mehmed Münifi nekadar seviyormuş, libi hatırlamıyor değildi. Bu gene ada kere Mısırh kızdan, Leylâdan bahset şüncelerden boşaltmağa, okuduğu kitabın diyordu. Onunla evleneceğı için bu kamı, Nura yakın bir şefkatle sevmişti. O meğe kalktı. Fakat her defasında Nur, satırları arasında kaybolmağa çahşarak, dar değişti, bambaşka bir kız oldu, çık na minnettardı. Kızını kurtardığını hiçbir alâkadar görünmeyip başka sözler kanş bir müddet oradan oraya döndü. Nihatı! Nerede o eski neş'eli, canlı, günü gü zaman unutmasına imkân yoktu. Hatta tırınca, birşeyler söylemek isteyip de mu yet okuyamıyacağını anlıyarak kitabı enüne uymıyan şımarık N u r ! . . Onu adeta bir zamanlar bu gene adamı Mehmed vaffak olamıyan adam sıkıntısile susmalinden fırlattı, attı. Ellerini başının altıntanımıyacağım geliyor...» Açık söylemek Münifin yerinde görmeği nekadar iste ğa mecbur oldu. da çaprazlıyarak hiddetle dişlerini sıkrj. *** lâzım gelirse, kadıncağız, kızmın bu de mişti... Fakat bunu düşündüğü zamanlar Düşünmemek istiyordu. Hiç, hiç birşey ğişmesinden hiç de o kadar memnun de kızının da Doktor Galibe karşı iyi hisler İşte son hâdiseler patlak vermeden evdüşünmemek... Sınırli sinirli gülümsedi. ğildi. İçinde, isim vermediği bir sıkmtı, beslediğine emindi. Halbuki aldandığını vel her iki taraf da bu vaziyette idi. Bunu kaç gündenberi kendi kendine tekNurun Mehmed Münifle nikâhlanmabir rahatsızlık duyuyor, bütün bu hazır anlıyordu. Nur, kendisini kurtaran adamı unutmuşa benzıyordu; şimdi ondan sına bir hafta kalmıştı ki, Galib, garib bir rar etmiş durmuştu. Düşünmemek... Falıkları bazan manasız bulduğu oluyordu. çok az bahsediyor, hatta ismi geçtiği za ziyaret karşısında kaldı, ve bu ziyaret, kat kabil mi? Nur, her zamankinden solgun ve neşman hemen bahsi değiştirmek istiyordu. hâdiselerin cereyanını bir anda değiştirdi. Galib, bu son günlerde kat'î bir vaziesizdi ve Naciye Hanımın şefkatli ana yet almış bulunuyordu. Babasına, nikâh Neciye Hanım bir gün Fatmadan, GaO gün hastanede işi olmadığı için; hasgözleri, bunu pekâlâ farkediyordu. Z a libin gene bir dula kapıldığını, onunla ev talarını sabah apartımanda kabul eden muamelesıne başlıyacağını söylemiş, devallı kadın, evi niçine neş'e, sevinc yerine, durgun, sakin, garib bir hava, hatta lenmek üzere olduğunu duymuştu. Bunu Galib, öğleden sonra tam sokagj» çıkacağı diğini yapmış, Müşfiğe kendi işlerine burbiraz hüzün getiren bu aşktan birşey an Nurla konuşmak istediği zaman, kız, yü sırada gelen şiddetli bir sağanak karşısın nunu sokmamasını ihtar etmiş, bütün tavır ve hareketlerile herkese şunu hissettirmişzünü buruşturarak: «Benim böyle bir da, eve kapanamğa mecbur olmuştu. 'amıyordu.